Connect with us

BANKA ANALİZLERİ

Gazze’de nakit kriz: “Bankada param var ama ekmek alamıyorum”

Yayınlanma:

|

Deyr el Balahlı bir Filistinli olan Muhammed el-Kloub, birçok satıcının elektronik ödeme kabul etmediğini, bu nedenle banka hesabındaki paranın değersiz hale geldiğini söylüyor.

Özellikle İsrail’in Gazze’ye, Filistin vergi gelirlerinden ayrılan payları dondurmasının ardından, son aylarda Gazze’de nakit bulmak çok zor hale geldi.

Nakit krizi

Gazze savaşının ilk aylarında yerlerinden edilenlerin sayısı arttıkça Gazzeliler, nakit çekmek umuduyla bankamatiklerin (ATM’lerin) ve bankaların önünde sıraya girdi.

Bazıları sırasının kendilerine gelmesi için günlerce bekledi.

Çatışmalarda gittikçe daha fazla banka yok edildi. Bazı siviller, Gazzelilerin “para takası mafyaları” olarak adlandırdığı, kaos ve panik ortamını para kazanmak için fırsat bilen çetelerle karşı karşıya kaldılar.

24 Mart’ta, savaşın başlamasından altı ay sonra, Filistin Merkez Bankası olarak görev yapan Filistin Para Otoritesi “devam eden bombalama, elektrik kesintisi ve sahadaki zorlu durum nedeniyle Gazze Şeridi’ndeki hiçbir yönetim bölgesinde, banka şubelerinin açılmasının mümkün olmadığını” duyurdu.

Bu, çoğu ATM’nin de kullanım dışı kalmasıyla daha önce görülmemiş bir nakit krizine yol açtı.

11 Mayıs’ta Filistin Para Otoritesi, çevrimiçi bankacılık hizmetleri, elektronik cüzdan ve banka kartlarını kullanarak anında elektronik ödeme hizmetini başlattı.

Ancak internet kesintisi önemli bir sorundu ve hizmet geniş çaplı kullanılamadı.

Muhammed, “Sekiz aydır süren savaş boyunca, özellikle de artık ürünler dükkan yerine kamplardaki ‘tezgahlarda’ satılırken, elektronik işlemleri kabul eden sadece tek bir mağaza bulabildim” diyor.

Gazze ekonomisinin temeli ne?

Gazze’deki mevcut nakit krizine neyin sebep olduğunu anlamak için buradaki finans sistemine daha yakından bakmak faydalı olabilir.

Gazze ekonomisi, Hamas’ın 2007’de Gazze Şeridi’nin tam kontrolünü ele geçirmesinden bu yana uygulanan ablukadan ciddi şekilde etkilendi.

İsrail, militan grubun saldırılarını durdurmak için ablukanın gerekli olduğunu söylüyor.

Gazze Şeridi’ndeki bankalar ya Filistin Para Otoritesi’ne ve Ramallah’taki Filistin hükümetine bağlı ya da özel sektöre ait ve Hamas hükümetine bağlı.

Filistin Para Otoritesi, 1994 yılında imzalanan Paris Anlaşması kapsamında kuruldu ve Oslo Anlaşmalarına eklendi.

Bu anlaşma, Filistin ekonomisini ve mali işlemlerini İsrail bankacılık sisteminin doğrudan denetimi ve kontrolü altına aldı.

Anlaşmaya göre İsrail, Filistin Yönetimi adına vergi topluyor. Bunları İsrail maliye bakanlığının onayı ve imzasından sonra, belirli bir yüzde düşüldükten sonra aylık olarak Filistin Para Otoritesi’ne aktarıyor.

Vergi gelirleri olarak bilinen bu fonlar, Filistin Yönetimi’nin mali gelirinin en büyük bölümünü temsil ediyor ve bir kısmı da Gazze Şeridi’ne tahsis ediliyor.

Hamas 2007’de Gazze Şeridi’nin kontrolünü ele geçirdiğinde, Gazze’deki binlerce sivil çalışan maaşlarını Filistin Yönetimi’nden alıyordu. Bunlar Gazze’deki Para Otoritesine bağlı bankalar aracılığıyla transfer ediliyordu.

Gazze’ye nakit, Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu’nun (UNRWA) yardımı ve Gazze’deki doların ana kaynağı olarak kabul edilen Katar yardımı şeklinde de geliyordu.

Gazzeli ekonomi araştırmacısı Ahmed Abu Qamar, bu gelir akışlarını “nakit paraya ulaşmanın resmi yolları” olarak tanımlıyor.

BBC’ye, ürünleri nakit paraya çevirmek gibi “gölge ekonomi” olarak tanımlanan resmi olmayan yolların da bulunduğunu söylüyor.

Ancak resmi olmayan yollardan elde edilen nakit paranın, para döngüsünde veya “para arzında” görünmediğini ekliyor.

Gazze Şeridi’nde iki milyondan fazla vatandaşın normal yaşamasına olanak sağlayacak sağlıklı bir ekonomik döngü oluşturmak için Gazze’nin tüm mali kaynaklarının yetersiz olduğunu vurguluyor.

Finansal işlemlerde kullanılan üç para birimi:

  • İsrail şekeli: En yaygın kullanılan para birimi
  • ABD doları: İthalatta, uluslararası ticari işlemlerde ve araba gibi lüks ürünlerin satın alınmasında kullanılıyor
  • Ürdün dinarı: Geleneksel olarak çeyiz ödemesi, mülk veya arazi satın almak ve üniversite ücreti ödemek gibi işlemlerde kullanılıyor

Savaşın etkisi

Savaşın başlamasının ardından İsrail yetkilileri, Gazze Şeridi’ne tahsis edilen vergi gelirlerini Filistin Para Otoritesi’ne aktarmayı reddediyor.

İsrail, bu paranın Hamas’ı finanse etmeye yardımcı olduğunu öne sürüyor.

Filistin Maliye Bakanlığı Kasım 2023’te, “İsrail Maliye Bakanlığı’nın, bir kısmının maaş, çalışan ödeneği ve Gazze Şeridi’ndeki harcamaları içerdiği bahanesiyle aylık vergi gelirlerinden 600 milyon şekel kesinti yaptığını” duyurdu.

Yılın başında İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Gazze’ye “bir şekel” girmesi halinde Filistin Yönetimi’ni tüm vergi gelirlerinden mahrum bırakacağı yönünde tehdit etti.

Ocak ayında sosyal medyada “Gazze’ye tek bir şekel dahi girmeyecek” şeklinde bir paylaşım yaptı.

Gazze’den çıkan nakit kaynakları, Refah sınır kapısından ayrılan kişilerin çıkış düzenlemelerinde yaptıkları ödemelerle de azaldı. Çoğunlukla kişi başına onbinlerce doları bulan bu çıkış ücretleri, Gazze Şeridi’ndeki dolar arzını önemli ölçüde tüketti.

Hasarlı banknotlar da nakit sıkıntısında yer alıyor. Daha önce Filistin ile İsrail arasında yapılan bir anlaşma uyarınca, hasarlı banknotlar yenileriyle değiştiriliyordu. Ancak savaşın başlamasından bu yana bu süreç durdu ve bu banknotlar değersiz hale geldi.

Karaborsa

Muhammed el-Kloub, karaborsaya başvurmak zorunda kaldığını söylüyor. Bir mağazadan yüzde 10 ila yüzde 20 arasında değişen bir komisyon karşılığında nakit çekiyor. Ancak burada çalışan Mahmut Bakr el-Louh bu yolun bile karmaşık hale geldiğini söylüyor.

Daha önce komisyon karşılığında nakit çekme hizmeti veren birçok mağazanın penceresinde “nakit yok” tabelaları bulunuyor. Mahmut, paraya erişimi olanların “arkadaşlarını kayırdığını” söylüyor.

Ahmed’in (gerçek adı değil) komisyon karşılığında nakit para sağlayan bir işi var.

BBC’ye, hesabından 40.000 şekel çekerken kendisinin uğradığı zararı telafi etmek için bu işe başladığı anlattı.

Kendisinin yüzde 10 komisyon ödemesi gerektiğini söyleyen Ahmed, müşterilere nakit sağlama karşılığında yüzde 13 komisyon kesiyor.

Kazancı günlük ihtiyaçlarının ancak küçük bir kısmını karşılıyor. Ancak karaborsaya başvuran Gazzeliler, bu “gaspın” günlük zorlukları daha da ağırlaştırdığından şikayetçi.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Türkiye Bankacılık Sektöründe KMO Gerçeği: 2018-2025 Arası Dönüşüm

Yayınlanma:

|

Yazan:

KMO Nedir?

Kredi-Mevduat Oranı (KMO), bankaların topladıkları mevduatın ne kadarını kredi olarak kullandırdığını gösteren temel bir göstergedir:

KMO = Toplam Krediler / Toplam Mevduatlar

Finansal istikrar açısından bu oran, hem bankaların risk düzeyini hem de kredi politikalarının sürdürülebilirliğini izlemek için kritik önemdedir.

2018-2020: Aşırı Kredi Genişlemesi

Bu dönemde KMO oranı %115-120 seviyelerindeydi. Yani bankalar her 100 TL mevduata karşılık 115-120 TL kredi veriyordu. Bu durum:

  • Sistemin kendi kaynağının ötesinde kredi genişlemesi yaşadığını,

  • Kredi finansmanının bir bölümünün dış kaynaklar veya özkaynaklarla karşılandığını gösteriyordu.

Ancak yüksek KMO:

  • Likidite riskini artırıyor,

  • Dış şoklara karşı kırılganlığı büyütüyordu.

2021 Sonrası: Politikada Sıkılaşma ve Yeni Dönem

2021’den itibaren TCMB’nin uygulamaya koyduğu politikalar sektörü dönüştürmeye başladı:

  • Aktif rasyosu düzenlemesi

  • Makroihtiyati tedbirler

  • Kur korumalı mevduat uygulaması

  • TL’yi destekleyici adımlar

Bu düzenlemeler sonucunda:

  • Bankaların kredi verme iştahı azaldı,

  • Mevduat toplama motivasyonu arttı.

2023-2025: KMO Geriliyor

Bu politikalar sonucunda:

  • 2023 itibarıyla KMO %90’ın altına geriledi.

  • 2024 ve 2025’in ilk yarısında oran %80-90 aralığında seyrediyor.

Artık bankalar her 100 TL mevduata karşılık yalnızca 80-90 TL kredi kullandırıyor.

Bu durum, sistemin:

  • Daha temkinli ve kontrollü çalıştığını,

  • Likidite açısından daha güçlü konuma geldiğini göstermektedir.

Ancak Sorunlar da Var: Krediye Erişim Zorlaştı

Düşen KMO’nun bazı olumsuz yansımaları da oldu:

  • KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektör krediye ulaşmakta zorlandı.

  • Bu durum, konkordato ve iflaslarda artışa neden oldu.

Ne Yapılmalı?

Bu süreçte atılması gereken adımlar:

  1. Uzun vadeli, TL bazlı, istikrarlı mevduat yapısı oluşturulmalı.

  2. Bankaların kaynak yapısı çeşitlendirilerek dışa bağımlılık azaltılmalı.

  3. Tasarruflar artırılmalı, sermaye piyasaları derinleştirilmeli.

  4. Krediye erişimi kolaylaştıracak, yenilikçi finansman araçları geliştirilmeli.

Devletin Rolü: KMO ve Dolaylı Borçlanma

KMO’nun düşürülmesiyle birlikte:

  • Bankalar daha az kredi verirken,

  • Krediye verilmeyen kaynaklar devlet tahvillerine yönlendirildi.

Bu sayede:

  • Hazine, risksiz ve ucuz borçlanma imkânı buldu.

  • Ancak bankalar faiz riski taşıyan menkul kıymetleri bilançolarında tutmak zorunda kaldı.

KMO’daki düşüş, finansal istikrar için olumlu olsa da, reel sektöre verilen desteğin azalması, ekonomik büyümeyi sınırlandırmaktadır. Bu ikilem, Türkiye’nin kredi sistemi ile tasarruf yapısı arasındaki dengesizliğin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Dezenflasyon sürecinde piyasadaki talebi azaltmak, kamu finansmanını sağlamak ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla uygulandı.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor

Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

DenizBank, tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.

“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”

DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Patrona Uyarı: Banka Kredileri, Özkaynak Değildir

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.

Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.

Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?

Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.

Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.

Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.

Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.

Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.

Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.

Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.

Ve bunun en temel sebebi şudur:

Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.

Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;

Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.

Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.

Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.

İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.

Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.