Connect with us

GÜNDEM

GÜNDEM : Ruble ile kısmi doğalgaz ticareti… Mümkün mü?

Yayınlanma:

|

  • Türkiye kullandığı gazın yaklaşık yarısını Rusya’dan ithal ettiğini peşinen belirterek başlayalım. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Rusya’dan 2021 yılında 28,9 milyar dolar ithalat yapan Türkiye, Rusya’ya 5,8 milyar dolar ihracat yapmış. Bu rakamların 2022 yılının ilk 7 ayına tekabül eden karşılığı 32,1 milyar dolar ithalat ve 3,6 milyar dolar ihracat şeklinde. Demek ki, Rusya’ya dış ticaret açığı veriyoruz. Bu rakamların ışığında, ticaretin kabaca 6 milyar dolarlık kısmının TL ve Ruble ile olabileceğini düşünüyoruz. Geri kalan kısmına ise, iki ülke arasında FX swap anlaşması yapılmadan çok da fazla bir anlam yüklemek istemiyoruz (özetle dolar ile olmak zorunda).
  • Rusya’nın gazı Ruble ile satması, Batının uyguladığı Ukrayna kapsamında ambargoların altında Rusya’nın menfaatine olacağını düşünüyoruz. Ticaretin tümünün Ruble ile ödenmesi neredeyse (swap olmaksızın) imkansız keza o kadar çok Ruble’yi nereden bulacağımız ve karşısında ne vereceğimiz şimdilik meçhul. Zaten varılan mutabakatta, Rus doğalgazının ‘kısmen’ Ruble ile alınacağına da yer verilmiş. Eğer gaz faturası TL üzerinden ödenecek olsaydı, yani basabileceğimiz veya fonksiyonel milli paramız ile, bunun etkisinin (döviz talebi yaratmayacağından) çok daha anlamlı olabileceğini düşünüyoruz. Hülâsa, Ruble ile ‘kısmi’ ödeme yapmak Türkiye açısından çok da bir şey değiştirmeyecektir.
  • Bu arada, Akkuyu santrali için Rusya’dan geldiği yönünde iddia edilen paralar sonrası eurobond faizlerinde geçen haftalarda ciddi düşüşler yaşanmış, Türkiye’nin yabancı indinde risklerini yansıtan 5 yıl vadeli CDS risk primi de 900 seviyelerinden 730 seviyesine kadar gerilemişti. Bu minvalde, Türkiye ile Rusya arasındaki yeniden başlayan yakınlaşmaya Batı’nın da tepkisi gecikmedi. Financial Times haberlerine göre, iki ülke arasındaki artan dirsek temasına karşı Batı cephesinde olası bir yaptırımın da telaffuz edilmeye başlandığını okuyoruz!
  • USDTRY kuru haftanın büyük bir kısmını psikolojik 18 seviyesinin hemen altında büyük ölçüde 17,96 seviyelerinin etrafında kamunun da desteği ile tamamlarken, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi dönüşü Rusya’dan gaz alımlarını Ruble ile ödenmesi konusunda mutabık kaldık açıklaması ardından haftanın kapanışının da 17,90 seviyesinin kıyısında gerçekleştiğini görüyoruz. Borsa İstanbul 100 endeksi ise haftayı 2,750 puandan ve tüm zamanların zirvesinden tamamlarken, teknik bir bakış açısı ile, Borsa İstanbul’da grafiğinde negatif uyumsuzluk yaşandığını görüyoruz. Fiyat yeni zirveye giderken, güç göstergelerinin bunu desteklememesi, yükseliş eğiliminin sağlık olmadığını düşündürüyor. Öte yandan, USDTRY kurunda, büyük çoğunluk geminin tek tarafına yaslanırken, biz aysonu 17,88 seviyesinden kâr al çalıştırarak uzun pozisyonlarımızdan çıkmış ve gelişmeleri takip etmek için kenara çekilmiştik. Yeni haftanın kapanışının da 17,90 seviyesinin altında olması, aşağı yönlü bir hareketin ivme kazanmasına sebebiyet verebilir (bakınız grafik).
  • Her ayın ilk Cuması olduğu, ABD Çalışma Bakanlığı tarafından açıklanan resmî istihdam raporu berberinde güçlü sinyaller verdi. Ne demek istiyorum biraz açalım. İlk önce rapor öncesi anketlere bakalım: tarım dışı istihdamın 250bin kişi artması, işsizlik oranının %3,6’da sabit kalması ve yıllık maaş artışının ise %4,9’a gerilemesi bekleniyordu. Demek ki veri beraberinde 2 alt ana başlığı da içeriyor: biri istihdam (ekonomi ne kadar dinamik) ikinci kısmı maaş düzeyi yani enflasyonist dinamikler.
  • Rapor, piyasaların tam olarak arzu ettiği düzlemde açıklanmadı. İstihdam verisi 528bin kişi (beklentinin iki katı) artarak güçlü büyüme sinyali sunarken, gelirlerde yıllık bazda artış %5,2 ile beklentinin üzerinde sonuçlanarak enflasyonun hâlen daha güçlü olduğu sinyalini verdi. Elbette, FED’in faiz artırımlarının yarattı resesyon kaygıları da bu veriler ile geride kalırken, FED’in bir sonraki toplantısında da 75 baz puan faiz artırma ihtimalinin yüksek olduğu görüşünü de destekledi.
  • Piyasaların veriye olan tepkisi hâliyle ilk etapa negatif olsa da, haftanın son işlem saatlerinde olumsuz havanın törpülendiğine şahit olduk. Keza, piyasaların ana kaygısı olan resesyonun şimdilik gündemin ilk sırasında düşmesi daha bir ön planda kaldı. ABD borsaları geceyi karmaşık bir seyrile tamamlarken,  Amerikan 10 yıllık tahvil faizinin %2,82 seviyesinden haftayı tamamlaması ile doların elini kuvvetlendi: EURUSD paritesi 1,0180 seviyesine çekilirken, altın ve gümüş kazanımlarını bir kısmı geri vererek haftayı sırası ile 1,775 ve 19,88 dolar seviyesinden tamamladı. Yeni hafta başlangıcında da mevcut seviyelerin korunduğunu not edelim.
  • Hazır pariteden söz etmişken, Euro bölgesinin enerji konusunda ‘göbekten’ Rusya’ya bağlılığı ve enflasyonla mücadele için faiz artırımlarına başlamasına paralel resesyona kaygıları da artmış durumda. Öte yandan,  ABD’de devam eden sağlam büyüme ve istihdam güçlü dolar döngüsü içinde, EUR’yu yeniden ‘parite’ seviyesinin aşağısına doğru itme potansiyeli taşıdığına neredeyse kesin gözüyle bakıyoruz. İngiltere Merkez Bankası, ilk faiz artıran ülke olmasına rağmen, enflasyonun %13 seviyesine doğru ilerlediği tahminine paralel, geçen hafta 27 yılın en büyük faiz artırımını yapması (devamının da geleceği beklentisi ile) ardından bir yıldan fazla sürecek bir ekonomik durgunluk uyarısında bulundu. GBPUSD paritesinde de riski aşağı yönlü görüyoruz. Radar menzilimizde 1,1450 seviyesi bulunuyor.
  • ABD güçlü sonuçlar üreten istihdam raporu ardından gözler Çarşamba günü yine ABD’de açıklanacak Temmuz ayı enflasyon verilerinde olacak. Nasdaq’ın son 34 iş gününde kaydettiği %20 yükselişin arkasında, FED’in beklenenden önce faiz artırımlarına son vereceğinin yattığını düşünüyoruz. İstihdam raporunun sergilediği ipuçlarına bakılırsa, piyasaların umudu kısa vadede pek de gerçekleşmeyebilir! Bu minvalde, Çarşamba günü çekirdek enflasyonun aylık %0,5 yıllık ise %6,1 artması beklenirken, manşet TÜFE enflasyonun aylık %0,2 yıllık ise %8,7 artması bekleniyor (Haziran %9,1 ; sene 1981 sonrası en yüksek enflasyon). İçeride ise Perşembe günü açıklanacak ödemeler dengesi istatistikleri ve hafta boyunca yapılacak tahvil ihraçları önem arz edecektir.

>Rusya ile dış ticaret

Rusya’dan 2021 yılında 28,9 milyar dolar ithalat yapan Türkiye, Rusya’ya 5,8 milyar dolar ihracat yapmış. Bu rakamların 2022 yılının ilk 7 ayına tekabül eden karşılığı 32,1 milyar dolar ithalat ve 3,6 milyar dolar ihracat. Demek ki, Rusya’ya dış ticaret açığı veriyoruz. Bu ilişkinin kabaca 6 milyar dolarlık kısmının TL ve Ruble ile olabileceğini düşünüyoruz. Geri kalanı ise (swap olmaksızın) dolar ile olmak zorunda.

16599323114d39a7f89c1546c727e4612274cc3c8f_1_1200.jpg

>BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)

Temmuz’da gıda fiyat endeksi %8,6 düşerken, yıllık bazda %13,1 artış kaydetti. Türkiye’de Temmuz’da gıda fiyatları sırası ile aylık %3,15 ; yıllık %94,65 artış kaydederken, bu rakamların KKTC’de karşılığı %2,75 ve %124,88! Küresel gıda fiyatları düşerken, Türkiye ve KKTC’de artmaya devam ediyor.

1659932311d7fcf00be700f16822e1533ba75bff5c_2_1200.jpg

>Gram Altın

Gram altın yeniden 1,023 TL seviyesini test ederek haftayı tamamladı. 1,023 seviyesini uzun bir süredir telaffuz ediyoruz. Henüz üzerinde kapanış göremedik. 1,023 seviyesinden kurtulması durumunda daha da yukarıda 1,065 seviyesini takip edeceğiz.

16599323122fc38145583f92440f304b4febd3913a_3_1200.jpg

>Borsa İstanbul

Borsa haftayı yeni bir zirve seviyesinden tamamladı. Lâkin, teknik mânâda, fiyat haftayı zirvede tamamlarken, güç göstergelerinden RSI bunu teyit etmediğini görüyoruz. Teknik analizde bu duruma negatif uyumsuzluk deniyor (fiyatı tepe noktasına ulaşırken teknik gösterge tepe noktasının aşağıda olması) ve yükselişin sağlıklı olmadığını düşündürüyor.

165993231224a305a93783efcb1c09d1106cbcd791_4_1200.jpg

>USDTRY

Geride bıraktığımız haftanın büyük bir kısmını psikolojik 18 seviyesinin hemen altında geçirirken, haftayı 17,90 seviyesinin diplerinde tamamladı. Herkes geminin tek tarafına yaslanırken, biz aysonu 17,88 seviyesinden kâr al çalıştırarak uzun pozisyonlarımızdan çıkmıştık. Yeni haftanın da kapanışının 17,90 seviyesinin altında olması, aşağı yönlü isteği canlı tutabilir.

165993231262d086e9b6c83d5fab8efb30830e1241_5_1200.jpg
>Ethereum

Geride bıraktığımız hafta, 1,695 dolar yatay direnç seviyesine işaret ederek üzerinde haftalık kapanışın ilk etapta 1,824 dolar seviyesine doğru bir isteği artıracağını paylaşmıştık. Bu haftayı da 1,695 dolar seviyesinin hemen üzerinde kapatan Ethereum’da, yukarı yönlü isteğin korunabileceğini düşünüyoruz.

165993231350bf5cd6cbf2167a22d8658a683ae1aa_6_1200.jpg
İKTİSATBANK

Okumaya devam et

GÜNCEL

Banka yöneticisi işi bıraktı arıcı oldu

Yayınlanma:

|

Yazan:

Mersin’de uzun yıllar bir bankada yönetici olarak çalıştıktan sonra hobi olarak başladığı arıcılığı meslek haline getiren Barbaros Yeşilgün, “Bu kararı vermemde en büyük faktör öncelikle çocuklarıma doğal bal üretmekti” dedi.

Mersinli 36 yaşındaki Barbaros Yeşilgün, uzun yıllar finans sektöründe çalıştı. Bu süreçte evlenen iki çocuk sahibi Yeşilgün, bir yandan bankada yönetici olarak çalışırken, diğer yandan da doğal yaşam arayışı içerisine girdi. Bu sırada hafta sonları hobi olarak arıcılık yapan Yeşilgün, bir süre daha devam ettiği ‘beyaz yakalı’ olarak nitelendirilen işinden ayrılarak arıcılık yapmaya başladı.

250 KOVANA KADAR ÇIKTI

Mezitli ilçesine bağlı Kuyuluk mevkiinde arıcılık yapan Yeşilgün, şu anda 250 kovanla Toros Dağları’nda bal üretimi yaptığını söyledi. Yaklaşık 9 yıldır arıcılık yaptığını belirten Yeşilgün, Mersin’de arıcılık yapan birçok işletme bulunduğunu ifade etti. Bunların büyük bir bölümünün gezgin arıcı olduğunu dile getiren Yeşilgün, “Biz de bu gezgin arıcılardan biriyiz. Bu kararı vermemde en büyük faktör öncelikle çocuklarıma doğal bal üretmekti. 3-5 kovanla başladığım bu serüveni kademeli olarak 40-50 kovan derken 250 kovana kadar yükselttik” diye konuştu.

ÖNCE PANİK YAŞADIK AMA…

Yeşilgün, bankada yönetici pozisyonunda çalıştığı dönemde ciddi bir maaş aldığını belirtti. Aldığı ayrılık kararının ardından maaş anlamında ilk etapta panik yaşadığını anlatan Yeşilgün, “Çünkü arıcılık sektöründe bir sene boyunca mücadele edip bir kere hasat edebiliyorsunuz. Senede bir defa gelir sağlıyorsunuz. Bu sağladığınız gelirle de bir sene boyunca geçinmeniz gerekiyor. Aylık bir gelir elde eden biri olarak bu şekilde bir gelir türüne geçince ilk önce bir panik yaşadık ama sonrasında arılarımız bizi hiçbir şekilde eli boş göndermediği için dağlardan elde ettiğimiz gelirle ciddi anlamda işletmemizi de büyüttük, gelirimiz de bizlere yeter oldu” dedi.

Arıcılığın bazı yıllar verimli, bazı yıllar ise daha az verimli bir sektör olduğunu vurgulayan Yeşilgün, bu nedenle ‘ak akçe kara gün içindir’ düşüncesiyle yaşamak gerektiğine işaret ederek, “Mesela iki sene önce çok yüksek bal tonajı oldu, iyi bir gelir elde ettik. Ama bir önceki yıl çok az tonaj oldu ve kemer sıkmak zorunda kaldık. Fakat totalde baktığımız zaman bankacılık hayatında elde ettiğim gelirden daha yüksek bir gelir elde ettiğimi açıkça ifade edebilirim” diye konuştu.

EN BÜYÜK AVANTAJ DOĞAL HAYAT

Arıcılığa başladıktan sonra hayatında yaşanan değişimden de bahseden Yeşilgün, şöyle devam etti:
“Önce şehrin kalabalık trafiğinden, gürültüsünden, egzoz gazlarından, kirliliğinden uzak kalmak olağanüstü bir duygu. Her sabah barakamın önünde çiçeklerin arasında, arılarımın sesleriyle uyanıyorum. En önemlisi sağlıklı bir hayat sürüyorum, temiz havadayım. Sürekli yaylalarda temiz, doğal sular içiyoruz, doğal besleniyoruz. Ve en büyük karımız aslında bizim mutlu, huzurlu ve sağlıklı yaşamamız. Yani maddiyat bizim işte ikinci planda. Yapmış olduğumuz bu işte en büyük avantajımız doğal hayatta yaşamamızdır.”

İŞE DÖRT ELLE SARILSINLAR

Uzun yıllar bankacılık yapmış biri olarak kendisini ‘akvaryumun içerisinde yaşıyormuş’ gibi nitelendiren Yeşilgün, “Her sabah bankaya gelip bir camekanın içerisinde müşterilerimi ağırlıyordum” dedi.

Kendisi gibi doğal yaşamı seçmek isteyenlere tavsiyelerde bulunan Yeşilgün, şunları kaydetti: “Herkese tavsiye ederim. Böyle beyaz yakalı olup da ‘ben bir şeyler yapmak istiyorum, artık kendi işimi yapacağım, doğal hayata geçeceğim’ diyen arkadaşlar kesinlikle korkmasınlar. Ama şu da var; öncesinde benim bankacılık hayatımda yaptığım gibi bu işi iyi bilen bazı üreticilerin yanında hafta sonları kendilerini geliştirsinler. Hangi sektörde, hangi meslek dalında olursa olsun, hafta sonlarında bu tarz aktivitelerde bulunarak, kişisel kabiliyetlerini geliştirsinler. Bu kabiliyetlerini geliştirdikten sonra kendi işletmelerini kuracak güveni zaten yakalayacaklardır. Bu kararın akabinde de işlerine dört elle sarılsınlar ve görecekler ki çok mutlu ve çok iyi kazançlar elde edecekler. Kesinlikle korkmamalarını tavsiye ediyorum.”

MERSİN HABER

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

IBAN’ını kullandırana hapis cezası

Bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kayıt dışılıkla mücadele kapsamında tüm tuşlara aynı anda basmaya başladı. Bastığı bu tuşlardan bir tanesi de kendi banka hesabını başkalarına kullandıranlarla alakalıdır.

Bakan Şimşek, kişisel hesaplara (IBAN) gelen paraların nereden ve niçin geldiğinin sorgulanma süreci için vergi idaresine talimat verdi. Ve böylece bir tür kazıma yöntemiyle vergi idaresi kayıp ve kaçakla mücadele etmek adına binlerce hesabı takibe aldı.

Ne oluyor?

Vergi idaresi, şu aralar mal ve/veya hizmet satışı yapan kişilerin/şirketlerin, bu satış dolayısıyla alması gereken parayı kredi kartı ya da nakit olarak al(a)madığı durumlarda ilgisiz kişilerin banka hesaplarına transfer yoluyla gönderilmesi sonucu ortaya çıkan kaybı sorgulamakta. Örneğin bir tüccar, bir malı ya da hizmeti birine satarken ürünün parasını ya nakit ya da kredi kartıyla alabilmektedir. Bunun karşılığında da tüccar, yasaların izin verdiği hadler ve koşullar doğrultusunda ya fiş ya da fatura düzenlemek zorundadır.

Buraya kadar bir sorun yok ancak satıcı bazen sattığı ürünü kredi kartı komisyonundan ve dolayısıyla da gelir/kurumlar vergisi ile KDV’den kaçmak için alıcıdan, verdiği bir IBAN numarasına parayı göndermesini istemektedir. Böylece mal/hizmet satışı görüntüde olmamış sayılacak ve vergi de ödenmemiş olacaktır.

Paranın geldiği IBAN ise ya o işletmede çalışan birine ya işletme sahibinin çocuğu, eşi gibi yakınlarından birine ya da güvendiği başka birine ait olabilmektedir. Hatta işletme sahibiyle hiçbir akrabalık bağı olmayan başka birine de ait olabilmektedir.

Tam da bu noktada Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu şekilde para gelen IBAN sahiplerini incelemeye başladı. Bu IBAN denetim işlemi, Vergi Dairesi Başkanlıklarının olduğu yerde vergi dairesi başkanlığı ­-29 ilde vergi dairesi başkanlığı bulunmaktadır- olmayan yerlerde ise defterdarlıklar vasıtasıyla yapılacak.

Malı/hizmeti satan için idari para cezası var

Malı ve/veya hizmeti satan kişilerden öncelikle alınmayan ­kurumlar, gelir, KDV gibi vergiler alınacak. Akabinde alınmayan bu vergilerin bir (1) katı kadar da vergi ziyaı cezası ile düzenlenmeyen faturalar için düzenlenmesi gereken fatura tutarının yüzde 10’u kadar da özel usulsüzlük cezası kesilecek. Ancak kesilecek bu yüzde 10’luk tutar 2024 yılı için 3 bin 400 TL’yi geçmiyorsa 3 bin 400 TL, şayet üstünde ise o tutar kesilecek. Örneğin, bu şekilde satılan ancak faturası kesilmeyen ürünün fiyat 25 bin TL ise bunun yüzde 10’u 2 bin 500 TL olacak ama 2024 yılı için asgari 3 bin 400 TL’yi geçmediği için 3 bin 400 TL kesilecek. Ya da satılan ürünün fiyatı 60 bin TL ise 60 bin TL’nin yüzde 10’u 6 bin TL’dir ve bu tutar da asgari ceza tutarı olan 3 bin 400 TL’nin üstünde olacağından bu işlem için 6 bin TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Bu şekilde kesilecek özel usulsüzlük cezası da 2024 yılı için en fazla 1 milyon 700 bin TL olacaktır. Ayrıca alınmayan vergiler üzerinden her ay için aylık yüzde 3,5 gecikme faizi de alınacak

IBAN’ını kullandıran için idari para cezası var

IBAN’ını kullandıran için ise daha vahim bir durum var; hem vergi ve idari para cezası hem de hapis cezası. Daha vahim olan ise basında dolaşan haberlere göre IBAN’ını kiralayan binlerce kişinin olmasıdır.

Zaten hiç kimse de IBAN’ını bir karşılık olmadan “tanımadığı” birine kiralamayacağına göre IBAN sahiplerinin komisyon aldığı varsayılacak ve aldığı varsayılan ya da gerçekte aldığı komisyon dolayısıyla gelir ve katma değer vergisi ile idari para cezaların yanı sıra gecikme faizi de istenecek.

Aldığı komisyon tutarının ne kadar olduğu belli olmadığı için Danıştay ve vergi idaresi nezdinde genel olarak en az yüzde 2 olarak uygulanmaktadır. Yani IBAN’ını kiraladığı varsayılan kişinin hesabında -normalin dışında- 20 milyon TL’lik bir işlem hacmi varsa bunun en az yüzde 2’si kadar (en az 400 bin TL) komisyon aldığı varsayılıp bu tutar üzerinden ödemesi gereken vergiler ile cezalar kesilecektir.

IBAN’ını kullandıran için hapis cezası da var

IBAN’ını kullandıranların akıbetini öğrenmek için önce 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’sonra da Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’e bakmak lazım.

Buna göre 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesine göre IBAN’ını başkasına kullandıracak kişinin bunu gidip yükümlüye bildirmesi gerekiyor. Kanun’da geçen yükümlü kavramından bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler anlaşılmalıdır.

Süreç şöyle işleyecek

Bu inceleme/kazıma işlemi genel olarak vergi dairesi nezdinde işleyecek. Ancak konuya vergi müfettişleri de dahil edilip incelemenin boyutu genişletilecek. Bu arada vergi dairesi müdürlerinin de inceleme yetkisi olduğundan inceleme açısından hukuken bir sorun bulunmamaktadır.

İncelemeye yetkili kişi yani vergi dairesi müdürü ya da vergi müfettişi, IBAN’ını başkasına kullandırtan kişiyi tespit edip incelemeye alacak ardından düzenlediği vergi suçu raporuyla önce savcılığa sonra da MASAK’a bilgi verecek.

Savcılık ise gelen bu raporu baz alarak iddianameyi oluşturacak. Bu kişilerin suçlanacağı madde ise 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesidir. Bu maddeye göre yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

Bu maddenin gerekçesinde ise işlemin esas sahibinin kimliğinin gizli tutulmasının önlenmesi amaçlanmıştır cümlesi bulunmaktadır. Ve böylece IBAN’ını kullandıran kişi, bankaya (yükümlüye) gidip kim için kullandırdığını yazıyla bildirirse bu bildirim sonucunda bu madde uyarınca ceza işlemi uygulanmayacaktır. Ama hesaptaki para hareketinden sonra bildirmenin pek bir önemi maalesef bulunmamaktadır.

Özetle bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek.

Ayrıca IBAN’ı kullanan iş yeri sahibi de (tüccar vs) TCK madde 38 uyarınca bu suçu azmettiren olarak işlenen suçun cezası ile cezalandırılacaktır.

Verilecek adlî para cezasının miktarı, bir (1) gün karşılığı olarak en az 20 ve en fazla 100 Türk Lirasıdır.

Nihayet; hapis cezasının süresi 1 yılın altında olduğu için burada CMK madde 171 uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. Yine söz konusu ceza TCK madde 50 kapsamında seçenek yaptırımlara çevrilebilecek, TCK madde 51 kapsamında ertelenebilecek ve yine sanık hakkında CMK madde 231/5 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.

Murat BATI-T24

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. Işın Çelebi’ye göre enflasyonla mücadelede başarı kriterleri: “Kalıcı olmalı ve istihdam yaratmalı”

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi’ye göre enflasyonla mücadelede başarı kriterleri: “Kalıcı olmalı ve istihdam yaratmalı”

Yayınlanma:

|

Yazan:

Ekonomi yönetimi hem Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hem de Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan Amerika’da temaslarda bulunuyor. MB Başkanı, enflasyonun hem aylık hem de yıllık bazda 2024’ün 2. yarısından itibaren düşmesinin beklendiğini belirtti. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi yaptığı değerlendirmede enflasyonla mücadelenin başarılı olmasını temenni ettiğini belirterek, başarı kriterlerini açıkladı. Çelebi’ye göre başarı öncelikle kalıcı olmaktan geçiyor. İkincisi de istihdam yaratan bir başarı olmalı. FED’in enflasyonla mücadele programında en önemli göstergelerden birinin, istihdam yaratma olduğuna değinen Işın Çelebi, “Türkiye’de de istihdam yaratma kriterini enflasyonla mücadele programının yanına koymak gerekiyor. Üretim, istihdam demek zaten. Üretim, üretkenlik ve verimliliği sağlamak gerekiyor. Bu anlamda cari denge, cari açık vermekten ziyade, bu cari açığı nasıl finanse ettiğiniz ve bu finansmanı nerelerde kullandığımız önemli.” açıklamasını yaptı. Büyüme, üretkenlik ve verimliliğin döviz arzıyla ve yabancı sermaye girişiyle takviye edileceğini belirten Çelebi, Türkiye’nin yabancı sermaye girişini hızlandırması gerektiğine dikkat çekti. “Bunun için Türkiye’nin mutlaka hukuk altyapısını, yabancı sermaye ve dünyaya güvence verecek şekilde uluslararası hukuka uygun hale getirmeli. Bunu belirtmek benim vatandaşlık görevim. Bugün bu anayasa değişikliği tartışmaların başladığı bir dönemde bunu söylemeyi bir görev addediyorum.” dedi.

Işın Çelebi, buna ek olarak Türkiye’nin mutlaka gri listeden çıkması gerektiğine değinerek, Avrupa Birliği tam üyelik yolunda ısrarla ve kararlılıkla yürümenin önemine işaret etti. Çelebi, “Şimdi Avrupa Birliği üst yönetimi, Türkiye’yi sadece iş birliği yapılacak bir ülke konumuna oturtmaya çalışıyor. Bunu aşmak ve tam üyelik yolunda da ısrarcı olmak lazım. 2005 ile 2010 arasında Türkiye’ye yabancı kaynak girişinin en yoğun olduğu dönemde, yıllık 20-25 milyar dolarlık döviz girişi ve yabancı sermayenin girişinin olduğu, direkt yatırımların yapıldığı dönemler de Türkiye’de enflasyonun %10’a düşmesini sağladı. Bundan örnek alarak, yabancı sermaye girişini mutlaka sağlamak zorunda. Bu da ancak Uluslararası hukuka uyumlu ve Avrupa Birliği tam üyelik yolunda adımlar atmakla gerçekleşebilir.” hatırlatmalarında bulundu.

“Toplam vergi gelirlerinin %68’i de dolaylı vergilerden”

Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Işın Çelebi, Türkiye’deki vergi adaletsizliğine değindiği konuşmasında, Türkiye’nin parasal politikalarını maliye politikalarıyla yani bütçe politikalarıyla desteklenmesini tavsiye etti. “Sadece para politikasıyla faizi, kuru sabitleyerek, ücretleri sabitleyerek enflasyonla mücadele programını tek başına yürütemeyiz. Bunu bütçe politikalarıyla ve maliye politikalarıyla bütünleştirmemiz lazım. Vergi konusu çok önemli. Türkiye gördüğüm kadarıyla gelir üzerinden vergi alan bir ülke. Vergi politikamızı, dolaylı vergilerle uyguluyoruz. Toplam vergi gelirlerinin %68’i de dolaylı vergilerden yani akaryakıttan aldığımız vergi, sigaradan aldığımız vergidir. Vergi adaletini bozan ve düşük gelir gruplarının vergi yükü altında ezilmesine yol açan bir sisteme sahibiz. Oysa biz vergiyi hem tabana yaymalıyız hem vergi oranlarını düşürerek geniş kitlelere vergi tabanını yayıp vergi alabilecek hale getirmeliyiz.” önerisinde bulundu.

“Finans sektöründeki muafiyetler ve istisnalar azaltılmalı”

Finans sektöründe büyük muafiyetler ve istisnalara dikkat çeken Çelebi, bunların mutlaka azaltılması gerektiğini kaydetti. “Vergi gelirlerini arttırmanın bir diğer yolu da kayıt dışı ekonomiyi, vergi sisteminin içine almak” diyen Çelebi’ye göre, vergi oranlarını düşürerek, vergide devrim yapılmalı. Tüm vergi sistemini ele alarak, biraz hafifletmeli. İşe düşük gelir gruplarına yük olan dolaylı vergileri azaltarak, %68’den %50’ye indirmeyi hedef alarak başlanmalı. Bu tür bir vergi reformuna Türkiye’nin acil ihtiyacı olduğunu ileri süren Çelebi, “Harcamalar üzerinden değil, gelir üzerinden vergi alacağımız bir sistem olmalı. Tabanı genişletebilmek ve adaleti sağlayabilmek önemli.é diye konuştu.

Işın Çelebi, ilk 3 aylık bütçe açığının 513 milyar liraya ulaşmasını da değerlendirerek, “Bütçe açığının, 2024 yılında 2,2 milyar TL’nin üzerinde olacağı öngörüldü. Şu anda mart sonu itibariyle 513 milyar TL’lik bir açık oluştu. Gördüğüm kadarıyla yıl sonu itibariyle 2 milyar TL’lik bütçe açığı programa uygun halde gidiyor. Bu noktada vergi gelirlerini arttırıcı reformlar yapılırsa, bütçe açığının hedeflenen doğrultuda gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bunu da önemli buluyorum.” diye konuştu.

“Büyümeden vazgeçilebilir ama gelir dağılımı adaletli olmalı”

Cari açığın aylık 3,3, yıllık olarak da 31,8 olduğunu hatırlatan Çelebi, “Bu, geçen yıla göre yıllık bazda bir daralmanın sonucu. Ekonomiyi daraltarak, büyümenin %3’ün altına düştüğü bir durum gözüküyor. O bakımdan büyümeden vazgeçebiliriz. Ama gelir dağılımının adaletli olması ön planda olmalı. Yani büyümeden vazgeçtik, daraltıyoruz ekonomiyi. Oysa bir ekonomi, cari açık verdiği zaman dışarıdan kaynak temin etmeli. Çünkü ekonomik büyüme, dış kaynakla sağlanır, iç tasarrufla değil. Bu kadar cari açıktan korkmamak lazım. Eğer ihracatın ithalatı karşılama oranını da yüzde 80’lerin üzerine çıkarabilirseniz, bu cari açık problemini karşılayabilirsiniz.” önerilerinde bulundu. Çelebi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2023 Şubat ile 2024 Şubat dönemine dair açıkladığı listeye baktığınızda, ihracatta yaklaşık 400 milyon dolarlık bir artış olduğuna dikkat çekti. Buna karşılık ithalattaki daralmanın da Türkiye’nin büyümesinin durmasından kaynakladığını işaret etti. Bunun bir tercih meselesi olduğunu belirten Çelebi, sözlerini şöyle tamamladı; “Benim kişisel kanaatim, Türkiye % 3’ün altında bir büyüme çizgisine sahip olmamalı. Türkiye’nin döviz arzını arttıracak politikalardan vazgeçmemeli. Şimdi kurun enflasyona etkisinin, %50 olduğunu söyleyen bir görüş var. Bunun matematiksel modeli yanlış. Buna %100 karşıyayız ve katılmıyoruz. Bir iktisatçı ve matematikçi mantığıyla söylüyorum. Bunun enflasyona etkisi % 50 değil, % 10-15 gibidir. Kuru serbest piyasalara bırakmak lazım. Bu açıdan Merkez Bankası politikalarını gözden geçirmesi gerektiği kanaatindeyim.”

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.