Connect with us

EKONOMİ

HALK YOKSULLAŞIRKEN BANKALAR HORMONLU BÜYÜME YAŞIYOR

Yayınlanma:

|

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu “Bankalarda kredilere ulaşmak zorlaştı, Firmaların kredi talepleri karşılanmıyor veya çok yüksek maliyetler çıkarılıyor” açıklaması yaptı.

Firmaların kredi maliyeti üç kat arttı

Hisarcıklıoğlu kesinlikle haklı. Ticari firmalar bırakın 1 yıl vadeli 3 ay vadeli Spot Kredi bulamaz hale geldi. Spot Krediler %47-55 arasında değişiyor. Günlük faiz işleyen Rotatif / BCH dediğimiz kredilerin Kamu Bankaları dışındaki bankalarda %45 altı faiz ile kredi bulmak nerede ise zor. Buna inanmayan 2-3 banka şubesini arayıp Ticari Kredi Rotatif / Spot faiz oranını sorması yeterli. 2022’de piyasada kullandırılan krediler ağırlıklı Kısa Vadeli. Bu da firmaların Finansal faiz yükü artarak devam ediyor anlamına gelir. Bankadan %18’den 1 milyon TL Kredi alan bir firma aylık 15.000.-TL Faiz, 750.-TL BSMV ile 15.750.-TL maliyete katlanıyordu. Bugün %50’den Kredi alan bir firma aynı 1 milyon TL için aylık  43.750.-TL maliyete katlanıyor. Başka bir ifade ile firmanın maliyeti üç kat artarken bankaların karlılığı üç kat artmış demektir.

Orta uzun vade krediler niçin durdu

Bankalar enflasyonu düşünerek bir noktadan sonra faizlerin de yükseleceğini var sayarak orta uzun vade kredilerini durma noktasına getirdi. Zira özellikle son bir yıldır firmalar kredilerini Orta  / Uzun vadeye yayamadı ve kısa vadeli kredilerde sıkıştı.   Bu da firma rasyolarını olumsuz etkiliyor. Artan kredi faizleri günlük direkt başta Sanayici olmak üzere tüm kredili kullanan firmaların maliyetlerine yansıyor. Piyasada şimdilik pek dillendirilmiyor ama  Sanayiciye, Enerji, Döviz kurlarından kaynaklı Hammadde maliyetlerinden sonra en fazla maliyet yaratan unsur Kredi Faizlerinden kaynaklanan Finansal Maliyetler olmaya başladı. Evin camını çerçevesini değiştirseniz esnaf döviz üzerinden günlük fiyat veriyor. ÜFE’nin % 138 çıkmasında Kredi Faiz oranlarındaki artış maliyetinin katkısı büyük.

Bu oranlar ile yatırım olur mu?

Diğer Taraftan Yatırım Kredisi bulmak nerede ise imkansız hale geldi.  Leasing firmaları bile UAD-EUR Döviz Kredilere %12-17 gibi ödenemeyecek oranlar  verirken, yatırım amaçlı 12 aylık TL Kredi faiz oranları bile % 47’lerden başlıyor. Bu ortamda kimse yatırım yapamaz. Sanayide ANİ DURUŞ (SUDDEN STOP) yaşanırsa kimse şaşırmasın. Emtia fiyat artışı ve kurlardaki belirsizlik nedeni ile ciddi bir hammadde stok yapılan İmalat Sanayide “Talep Daralması” nedeni ile Mamul Stokları da bir yıl önceye göre ortalama üç katına çıktı. Parite düşünce girdilerinin önemli bir kısmını USD olan ve Avrupa’ya EUR olarak yapılan ihracatçıların karı da gitti.

Bankalar karlarını beşe katladı

2021 ilk yarısına göre bankalar Toplam Varlıklarını %30 büyütürken; karlılıklarını beşe katladı. Geçen yıl ilk yarıda 4,1 milyar TL kar eden AKBANK’ın 2022 ilk yarı net karlılığı beş kat artarak  21,1 milyar TL; 5,7 milyar TL Net karlılık yapan GARANTİ BBVA’nın karlılığı 4 kat  artarak 21 milyar TL; 5 milyar TL olan YAPI KREDİ’nin karlılığı iki kat  artarak 10,5 milyar TL; 1,5 milyar TL olan QNBFİNANSBANK’ın karlılığı beş kat artarak 7,6 milyar TL; TEB yedi kat artırarak 4,7 milyar TL olarak açıklandı.

2022 ilk yarısında Bankalar 2021’e göre karlarını beşe katladığı görülüyor. “Bu karlılık nereden geliyor” diye ilk yarı bilançolarını açıklayan bankalara baktığımızda önceki aynı döneme göre Faiz Gelirleri ikiye katlandı. GARANTİ BBVA %89; TEB %94; YAPI KREDİ %113; QNB FİNANSBANK %120; AKBANK %128 Faiz Gelirlerini artırmış durumda. Henüz Bilançolarını açıklamayan diğer bankalarda da durumun farklı olacağını düşünmüyorum.

Bankalarda kar patlaması nereden geliyor?

Yıllardır Sarı Sendika diye suçlanan TÜRK-İŞ Sendikası Temmuz ayı itibarıyla aylık Açlık Sınırının 9.839 lira; Yoksulluk Sınırının da 22.278 lira olarak açıkladı. Halk fakirleşirken; firmalar kredilere ulaşmakta zorlanırken; kredili yatırımlar durma noktasına gelirken nasıl oluyor da bankalar kar patlaması yapıyor. Birisi çıkıp bunu açıklasın. Krizi fırsata çeviren bankaların önemli bir geliri de Hazineden aldıkları yüksek faizli Tahviller ve Türev ürünlerden gelen karlar, olarak görülüyor, bazı bankalarda kur karlarında patlama yaşandı. KKM ile mevduat faizini en fazla %17’de bastırırken Kamu otoritesi Kredi faiz oranlarına böyle bir sınır koymadı bu da bankaların işine geldi, itiraz da etmediler zaten. Aynı şey kredi faizlerinde olsa ortalığı ayağa kaldırır Serbest Piyasa lafları ederleri, iş mevduat faizinde olunca sesleri çıkmadığı gibi sevindiler. KKM faizleri sabitlenmese faiz oranları %25-33  olmuştu en az. Aradaki maliyet Hazine ve Merkez Bankasınca karşılandı. Ek Bütçeden KKM için 40 milyar TL gitti. Bu halkın parası sonuçta.   22 Temmuz itibarıyla KKM’ler 1,1 trilyon TL’yi aştı. Toplam Vadeli Mevduat 3,5 trilyon TL olduğu ortamda bunu üçte biri kadar KKM’lerde vadeli birikti. Bankalar için ciddi avantaj ve düşük maliyetli kaynak demektir. Bankaların kar patlamasında KKM’lerin payı büyük. Halk yoksullaşırken Bankalar hormonlu bir şekilde büyüyor. Fakir fukaraya girmesi gereken Sosyal Transfer kaynakları Bankalara ve bankada parası olanlara gitti. EYT’li grup yıllardır emekleri ile Devlete kaynak sağladılar, kaynak yok diye hak edilmiş paraları verilmezken Hazineden bankalara ve parası olana para aktarılması Sosyal Barışı bozar.

Halkın ana tüketim maddeleri son bir yılda ekmek % 154, Şeker % 269, Yumurta % 250, Peynir % 138, Un % 156 artmış; Benzin %187, Konut fiyatları % 145 artmış ama Bankalar karlılıklarını 5’e katlamış. Bu işin sonu sosyal huzursuzluk demek. Sosyal Barış hızlı bir şekilde bozuluyor. Ekonomi sadece rakamlardan oluşmuyor ama rakamlar da her kesimi rahatsız eder hale gelmiş durumda. Ekonomi kurmayların bunu hedeflediklerini düşünmüyorum ama önümüzdeki tablo maalesef bu. Uygulanan Ekonomi Politikaların gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Piyasada tartışılmadan, piyasa aktörlerinin görüşleri alınmadan masa başında alınan ani kararlar piyasayı olumsuz etkiliyor ve olan her krizde olduğu gibi Vatandaşa oluyor.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist    www.bankavitrini.com

 

EKONOMİ

DİSK-AR: Geniş Tanımlı İşsizlikte Artış Sürüyor

TÜİK’in Şubat 2024 işsizlik verilerini değerlendiren DİSK-AR, geniş tanımlı işsiz sayısının son bir yılda 811 bin, zamana bağlı eksik istihdamın da 611 kişi arttığını; geniş tanımlı işsizlik oranının yüzde 24,5, geniş tanımlı kadın işsizliğinin yüzde 32,9 oranlarına dayandığını belirtti.

Yayınlanma:

|

Yazan:

TÜİK’in bugün yayınlanan Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) araştırma sonuçlarına göre mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranının yüzde 8,7, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranının (âtıl işgücü) ise yüzde 24,5 seviyesinde gerçekleştiği belirtilmişti. TÜİK’e göre Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde dar tanımlı işsiz sayısı (mevsim etkisinden arındırılmış) 2024 Şubat ayında 3 milyon 78 bin oldu.

1 yılda geniş tanımlı işsiz sayısı 811 bin kişi arttı

DİSK-AR tarafından TÜİK verilerinden yararlanarak yapılan hesaplamaya göre mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı ise Şubat 2024’te 9 milyon 634 bin kişi olarak gerçekleşti. TÜİK’e göre pandemi öncesinde, 2020 Şubat’ta yüzde 12,6 olan dar tanımlı işsizlik Şubat 2024’te yüzde 8,7 olarak gerçekleşti. Ancak aynı dönemde geniş tanımlı işsizlik yüzde 20,6’dan yüzde 24,5’e yükseldi. Son 1 yılda geniş tanımlı işsiz sayısı 811 bin artarak 8,8 milyondan 9,6 milyona yükseldi. Covid-19 salgını sonrası geniş tanımlı işsizlik oranı 3,9 puan, geniş tanımlı işsiz sayısı ise 2 milyon 553 bin kişi arttı.

Geniş tanımlı işsizlikte patlama yaşandı!

TÜİK tarafından yayımlanan HİA verilerine göre Şubat 2024’te geniş tanımlı işsizlikte (âtıl işgücü) patlama yaşandı. Geniş tanımlı işsiz sayısı son bir yılda 811 bin, son 10 yılda (2014-2024 arası) ise 4 milyon 80 bin kişi arttı. Böylece son 10 yılda geniş tanımlı işsiz sayısı 1,7 katına çıktı. Şubat 2014’te 5,6 milyon olan geniş tanımlı işsiz sayısı Şubat 2023’te 8,8 milyon ve Şubat 2024’te ise 9,6 milyon olarak gerçekleşti. Geniş tanımlı işsiz sayısındaki artışın sebebi zamana bağlı eksik istihdam ve ümitsiz işsizler ile iş aramayıp çalışmaya hazır olanları, iş arayan ancak hemen çalışmaya başlayamayacak olanları kapsayan potansiyel işgücü sayısındaki artıştır. Âtıl işgücündeki yükselişin temel sebebi ise zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin sayısında devasa artıştır.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Bretton Woods ikizleri (IMF ve Dünya Bankası) ve Türkiye

Dünya Bankası’nın Türkiye’ye açtığı krediler ve iş birlikleri ile ilgili örnekler çoğaltılabilir. Ancak projenin onaylanması tamamlanacağı anlamına gelmez. Beş yıl süreyle banka tüm süreci takip ediyor, projenin aşamalarında bir sorun yoksa devam eden projenin bütçesini kullandırtıyor. Haliyle hem kamu hem de özel sektörün borçluluğu artıyor, brüt dış borç stoku 500 milyar dolara ulaştı. Özel sektör dış borç stoku 250 milyar iken kamu sektörününki 202,5 milyar dolar

Yayınlanma:

|

Dünya üzerinde birbirini bazen tamamlayan bazen dışlayan iki farklı yapı olduğu hiç kimsenin gözünden kaçmıyor. Bir yanda rezerv paraya sahip ve elinde büyük fonlar bulunduran bir yapı, diğer yanda ise kalkınmasını kendi olanakları ile finanse edemeyen ve dış finansmana ihtiyaç duyan bir yapı.

Bu iki yapı coğrafi olarak birbirinden uzak. Finansal ilişki olarak ise bir “tık”lama kadar yakın. Ancak birbirlerine güvenmedikleri için güvenilir kurumların aracılığına ve garantörlüğüne ihtiyaç duyuluyor. Bu da çoğunlukla IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının iş birliğini, kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini ön planda tutuyor.

Uluslararası finans kuruluşları, kuruluşu ve sermayesine birden fazla ülkenin katıldığı, finansal faaliyetlerinden de birden fazla ülkenin yararlandığı kuruluşlardır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Bretton Woods anlaşmasının imzalanması, IMF ve Dünya Bankası’nın başını çektiği Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), Avrupa Yatırım Bankası (EIB), İktisadi İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), İslam Kalkınma Bankası (IDB) gibi uluslararası finansal aktörlerin birbiri ardına kurulması, dış borçlanmaların bu kuruluşlar aracılığıyla yürütülmesine neden oldu.

Uluslararası finans kuruluşlarının gelişmekte olan ülkeler nezdinde en popüler olanları, IMF (Uluslararası Para Fonu) ve Dünya Bankası’dır. Bu iki kuruluş, Bretton Woods İkizleri olarak da bilinir. 1944 yılında toplanan Bretton Woods Konferansı’nda kabul edilen esaslar üzerine kurulup, 1947’de finansal operasyonlarına başladılar, Türkiye de o tarihte bu iki kuruluşa birden üye oldu.

IMF, ülkeler arasında ticaretin devamını sağlamak ve uluslararası refahın düşmesini önlemek için ödemeler dengesi sorunu yaşayan ülkelerle, en bilinen imkanlarının başında gelen stand-by anlaşmaları imzalar. IMF o ülkenin borcunu ödemesini sağlayacak önlemleri almak kaydıyla, maddi destek sağlar. O nedenle IMF’nin destek sağladığı ülkeye uygulattığı ekonomi politikası önerilerinin arasında; dış ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi, devalüasyona gidilmesi, sıkı maliye ve para politikalarının uygulanması, bazen daha da ileri giderek ücretlerin dondurulması yer alır. İşte IMF’nin stand-by anlaşmaları, bu kararların uygulandığı ülkelerde “acı reçete” olarak hafızalarda yerini korur. 

Türkiye IMF ile ilk kez 1958 moratoryumu ile tanıştı. Günümüze kadar 19 stand-by anlaşması imzaladı. 22 yıldır iktidarda olan AKP yönetimi, seçimle iktidara geldiğinde IMF ile devam eden bir stand-by anlaşması vardı. Ayrıca ilerleyen yıllarda AKP iktidarı IMF ile yeni bir stand-by anlaşması daha yaptı.

Dünya Bankası ise gelişmiş ülkelerin mali olanaklarını gelişmekte olan ülkelere kanalize ederek dünya genelinde yaşam kalitesini artırmak ve yoksulluğu azaltmak için proje ve program kredileri verir. Banka finanse edilecek projeleri, ekonomik, teknik, idari, mali ve işletmecilik açılarından ayrıntılı olarak inceler, kredi verildikten sonra da yürütülen projeyi takip edip, her aşamada rapor ister ve gönderilen uzmanlar aracılığıyla yerinde denetler.

Dünya Bankası aslında bir şemsiye kuruluş, onunla özdeşleşen beş kuruluş var: Bunlar; Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Çoktaraflı Yatırımlar Garanti Ajansı (MIGA) ve Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID).

Dünya Bankası Türkiye’nin de dahil olduğu kalkınma çabası içinde olan Mozambik, Pakistan, Burundi, Ürdün, Ukrayna, Etiyopya, Tanzanya, Moritanya, Somali, Cibuti, Zimbabwe ve benzeri gelişmekte olan (azgelişmiş ülke tanımı kullanılmadığı için gelişmekte olan ülke denmekte) ülkelere program ve proje kredisi vermeye devam ediyor.

Dünya Bankası’nın şu anda aktif 2570 projesi var. Bu projeler 152 ülkede uygulanmaya devam ediyor. Devam eden projelerin toplam büyüklüğü ise 342,5 milyar dolar.

Türkiye’de Dünya Bankası grubunun 39 projesi devam ediyor. Bu projeler ile sağlanan toplam kaynak 11,1 milyar dolar. Onaylanan son projeler, yeşil enerji alanında.

Türkiye, Dünya Bankası kaynaklarından uzun yıllardır yararlanıyor. Ekonomiden sağlığa, sosyal güvenlik sisteminden kamu mali yönetimine kadar ekonomik ve sosyal yapımızın dönüştürülmesinde hep iş birliği yapıldı. Örneğin 1980 dönüşümü ve 24 Ocak kararlarının uygulanması için 3 ayrı yapısal uyum kredisini veren Dünya Bankasıdır.

Dünya Bankası kredilerinin son 20 yılda sayısı ve hacmi giderek artmış durumda. Ama hâlâ kalkınamadık.

2010 sonrası Dünya Bankası grubundan IBRD ile yapılan anlaşmaların hangi kamu kurumlarıyla yapıldığı, tutarı gibi bilgilerin yer aldığı bir tablo hazırladım, yazının sonunda yer alıyor, inceleyebilirsiniz.

Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Şimşek, Dünya Bankasından sağlanan 18 milyar dolarlık bir kredi anlaşmasına varıldığını duyurdu. Bu anlaşmalar, 2023 yılının yaz aylarında başvurusu yapılan ve şubat ayı sonundan itibaren sonuçlandırılan projeler. Konuları ise, yeşil ihracat, endüstriyel emisyonların azaltılması, sosyal kapsayıcı yeşil dönüşüm ile ilgili. Türkiye’nin kalkınırken çevresel sosyal etkilere dikkat etmesi gerekecek.

IBRD’den sağlanan kaynağı elde edecek kuruluşlar arasında, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bulunuyor. Bu projelerle hedeflenen; Türkiye’nin seçilmiş illerinde kilit sektörlerden kaynaklanan öncelikle hava kirleticilerinin ve sera gazlarının emisyonlarını azaltmak.

Görüldüğü gibi IBRD kamu kurumlarının projelerine kredi açıyor. Dolayısıyla kamu sektörü borç stokunu artırıcı özelliğe sahip. Dünya Bankası grubunda ayrıca özel sektör projelerine kredi veren bir de IFC bulunuyor.

IFC, Antalya Havalimanının kapasitesinin yeşil dönüşümle artırılması için TAV ile toplam 1,9 milyar Euro’luk bir anlaşma gerçekleştirildi. Şu anda 62,5 milyon Euro’luk kısmı verilmiş durumda. IFC’nin Türkiye’deki KOBİ’lere verdiği destek de var. 4 Nisan günü onaylanan dijitalleşme ile ilgili bir projenin kapsamı bir yazılım için (İkas). IFC’nin aralık 2023’te onayladığı bir proje, Türkiye’de elektrikli araç üretimi ve ihracatının desteklenmesiyle ilgili. Karsan ile yapılan iş birliği kapsamında 35 milyon Euro’luk destek sağlanacak. Ayrıca aynı günlerde depremin hasarının giderilmesi ve sürdürülebilirlik çerçevesinde Sanko holdinge de 350 milyon Euro’luk bir kaynağı IFC onaylamış durumda.

Dünya Bankası’nın Türkiye’ye açtığı krediler ve iş birlikleri ile ilgili örnekler çoğaltılabilir. Ancak projenin onaylanması tamamlanacağı anlamına gelmez. Beş yıl süreyle banka tüm süreci takip ediyor, projenin aşamalarında bir sorun yoksa devam eden projenin bütçesini kullandırtıyor. Haliyle hem kamu hem de özel sektörün borçluluğu artıyor, brüt dış borç stoku 500 milyar dolara ulaştı. Özel sektör dış borç stoku 250 milyar iken kamu sektörününki 202,5 milyar dolar.

Gerek yukarıda bahsettiğim Dünya Bankası’nın çalışma prensibinden gerekse aşağıdaki tablodan gördüğünüz gibi, bu krediler ile (Sn. Şimşek’in bahsettiği 18 milyar dolar) sağlanan meblağ piyasaya girerek kurun düşmesine yardımcı olacak özelliğe sahip değil. Ama önemli bir özelliği var; o da brüt dış borç stokunu artırmak.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

VATANDAŞIN BANKA BORCU 3 TRİLYON LİRAYI AŞTI

Yayınlanma:

|

BDDK verilerine göre Vatandaşın bankalara toplam borcu Mart sonu itibarıyla 3 trilyon TL’yi aşmış durumda. Toplam borcun 1 trilton 86 milyar TL’lik kısmı İhtiyaç Kredilerden oluşurken; 1 trilyon 377 milyar TL’lik kısmı Kredi Kart borçlarından oluştu.

Artan faiz yükü özellikle kredi kartlarında çevrilmesi zor bir döngü içine sokarken; vatandaş kredi kartlarındaki %40 aylık asgari ödemeleri dahi ödemekte zorlandığı görüldü. Kredi kartlarındaki tüm bankalardaki ortak limitin 5 maaştan 3 maaşa düşürülmesi bankalarda kreid kart limit düşürme ve limit kapama şeklinde kendini gösterirken vatandaşın hareket alanı da iyice kısılmış olyor. Ekonomi kurmaylaırn talebi daraltma stratejisine paralel bankaların bu yöndeki uygulamaları da birleşince gecikmedeki kredi ve kredi kart oran ve hacimleri de artmaya başladı.

Enflasyona bağlı reel gelirin düşmesi yanında kira, gıda gibi temel giderlerde dünya ortalamasının üzerindeki artış vatandaşı tam anlamı ile bir girdabın içine sokmuş durumda. Özellikle emekli kesim tarafından son seçimlere de yansıyan tepki oyları sayesinde iktidar partisi ilk defa 2. parti olarak sandıktan çıkmıştı.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.