Connect with us

BANKA HABERLERİ

KERİM ROTA KKM gerçek yüzünü yazdı: Zaman Tünelinde Üç Patlama

Kur Korumalı Mevduat (KKM), genişleyici bir ekonomi politikasına zaman kazandırıp sorunların üstünü örttü. Bu özelliği nedeniyle de çok tehlikeli bir silaha dönüştü. KKM’nin hükümete açtığı zaman tüneli işsizliğin yükselmesini ertelerken, tünelde üç büyük patlama yaşandı. Bu patlamalar kalıcı yapısal sorunlara dönüştü.

Yayınlanma:

|

Son haftalarda Kur Korumalı Mevduat (KKM) tekrar gündeme oturdu. Ege Cansen’in “KKM’nin Merkez Bankası’na maliyeti sıfırdır” başlıklı yazısına birçok iktisatçı karşı görüş belirtti, bazı iktisatçılar da destek verdi.

KKM hakkında ben de geçen yıl çeşitli yazılar yazıp görüşlerimi paylaşmıştım. Takip edenler KKM’ye başından itibaren karşı olduğumu ve hiç hayata geçmemesinin veya bu kadar büyümemesinin hepimiz için daha iyi olacağını savunduğumu bilirler. Bu konuda bir yıl önce Perspektif’te yazdığım “Sophie’nin Seçimi” yazısı şöyle başlıyordu “KKM uygulaması döviz kurunda birkaç aylık geçici bir istikrar sağlamış olsa da, enflasyonu patlatan, Hazine borçlanmasını daha pahalı hale getiren, sosyal adaleti yok eden, belki de en önemlisi ahlaki erozyon yaratan bir uygulama olarak ileride finans literatüründe yerini alacak.”

KKM’nin En Masum Tarafı

Ege Cansen’in yazısı KKM’nin TCMB bilançosuna girişi ve sonrasında yapılan kur farkı ödemelerinin muhasebesi üzerinden kurgulanmıştı. Doğrusu KKM uygulamasının en masum tarafı muhasebesi olabilir.

Yazıda varsayıldığı gibi, TCMB döviz dönüşümlü KKM’den gelen tüm dövizleri rezervinde tutmuş olsaydı, vadede KKM sahiplerine yaptığı kur farkı ödemesi TCMB bilançosunda net bir zarar oluşturmazdı. TL değer kaybettikçe Merkez Bankası’nın bu kanaldan satın aldığı döviz değer kazanacağından bir değerleme kazancı oluşurdu. Bu kazanç ile de KKM sahiplerine ödediği kur farklarını telafi ederdi. Hatta bankaların ödediği faize kadar olan kısmı TCMB ödemeyeceğinden nette değerleme kârı bile yaratırdı. Analizin doğru kısmı tabii ki sadece buraya kadar. Analizde döviz dönüşümlü olmayan KKM’nin (TL KKM) TCMB’de oluşturduğu net değerleme zararına zaten hiç değinilmemiş bile.

Pek karşımıza çıkmamış olsa da, TL’nin nominal olarak değer kazandığı durumlarda ise işler karmaşıklaşıyor. Bu kez KKM’den gelen dövizler için değerleme zararı yazacak olan TCMB, yazdığı bedava opsiyon nedeniyle KKM sahiplerinden bunu tahsil edemeyecekti. Bu senaryoda da net değerleme zararıyla karşı karşıya kalacaktı.

Dolayısıyla KKM’den satın alınan dövizlerin TCMB’ye kâr/zarar etkisi her iki yönde aynı değil. Oysa “tamamen” sahip olduğunuz finansal bir varlığın fiyatında aşağı veya yukarı aynı oranda değişiminin etkisinin (+/-) benzer olması beklenir.

Muhasebe Tamamen Masum mu?

Bu durumda “en masum” olarak nitelendirdiğim muhasebeyi bile sorgulamak gerekiyor. Aslında TCMB, döviz dönüşümlü KKM ile daha önce yurt içi bankalarla ve yabancı merkez bankalarıyla yaptığı swap işleminin benzerini bireyler ve şirketlerle de yapar hale geldi.

TCMB, KKM sahiplerine vade sonunda bir çeşit “teminat tamamlama” olan kur farklarını öderken aynı anda talep edilirse kendi kurundan döviz satma taahhüdü de veriyor. Bu işlemi özel bir banka müşterileriyle bu şekilde yapsaydı muhtemelen gelen dövizi TCMB’nin yaptığı gibi tamamen “kendi malı” olarak muhasebeleştirmesine izin verilmezdi. Ancak bu aşamada bunun da bir önemi yok, sonuçta bahsedilen kamu olunca esneklik çok daha fazla oluyor.

Bu tür bir kamu muhasebe esnekliğinin enflasyona endeksli tahvillerde de olduğunu geçen yıl yazmıştım. O yazıyı okuyanlar Hazine’nin bu yöntemle ne kadar çok borçlanırsa o kadar çok faiz geliri yarattığını hatırlayacaklardır. KKM muhasebesi onun yanında sütten çıkmış ak kaşık gibi kalır.

KKM İlan Edilirken Ne Düşünüldü?

KKM yurt içi yerleşiklerin tasarruf tercihlerini dövizden yana kullanacağı durumda kamunun araya girip bu talebin TL değer kaybını tetiklemesini engellemek amacını taşıyordu. TCMB’nin sunduğu bedava opsiyon ve vadede döviz satım taahhüdü de mevcutta döviz hesaplarından bu ürüne kayışı sağladı. Ancak döviz tevdiat hesaplarından KKM’ye geçip TCMB’ye akacak döviz bir stoktan geliyordu. Bu da “tek seferlik” olacağından bu kaynağın özenle kullanılması da gerekiyordu.

Tabii ki bu özen gösterilmedi. KKM’den gelen döviz akışının sakinleştirici etkisine kolayca alışıldı.

Aralık 2021’de KKM ilan edildiğinde karşımızda 4 ayda duvara çarpan Türkiye Ekonomi Modeli ile kapıya dayanmış ödemeler dengesi krizi vardı. Hükümetin KKM’den elde etmek istediği tek sonuç, bu krizden o an faiz artırmadan, yani siyaseten geri adım atmadan çıkabilmekti. KKM bu işe yaradı.

“KKM ilan edilmeseydi de dolar 30 mu olsaydı veya borç stoku patlasa mıydı?” soruları tabii ki önemli. Ancak ben KKM’ye o günün şartlarında siyasi tercih dışında bir anlam yüklemenin doğru olmadığını düşünenlerdenim.

KKM Olmasaydı da Dolar 30’mu Olsaydı?

20 Aralık 2021 tarihine gelindiğinde hükümet için hiçbir şey yapmadan beklemek ve dövizin başıboş şekilde çok daha yukarı gitmesini seyretmek artık bir seçenek olmaktan çıkmıştı. Bankacılık sisteminden yastık altına döviz kayışı birkaç hafta öncesinden başlamıştı. Bu durumda hiç gecikmeden ya bir ekonomi politikası ve kadrosu değişimine ya da itibar sağlayabilecek bir devlet garantisine ihtiyaç oluşur. Nitekim hükümet Brunson krizinden politik geri adım ve TCMB faiz artışı ile, Kasım 2020 krizinden bakan ve TCMB başkanı değişimi ile çıkabilmişti.

6 Aralık 2000 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit’in “tüm mevduatlara devlet garantisi” ilan etmesi buna benzer bir krizin ardından gelmişti. (O garanti hiç bir zaman resmî olarak hayata geçmese de o an oluşan paniği durdurmuştu.)

Aralık 2021’de de piyasalar aynı 21 yıl öncesi gibi yangın yeriydi. Döviz sadece son bir haftada TL’ye göre yüzde 20 değer kazanmıştı. 17 Aralık günü Rifat Hisarcıklıoğlu şu mesajı paylaşmıştı: “Piyasalarda yaşanan çalkantı ve döviz kurlarının geldiği seviye birçok firmamızı endişelendiriyor ve olumsuz etkiliyor. Piyasaların ivedilikle istikrara kavuşmasını sağlayacak acil önlemler alınmasını ve öngörülebilirliğin temin edilmesini bekliyoruz.

Durum bu hale gelmişken hükümetin o hafta sonu da bir şey yapmayıp TL’nin daha da değer kaybetmesini seyretmesi artık mümkün değildi.

İlk seçenek Nureddin Nebati ataması ile iyice geri dönülmez hale gelen Türkiye Ekonomi Modeli’nden Ekim 2019’da yapıldığı gibi TCMB faizini artırarak geri adım atmaktı.

Hükümet bunu yapmak yerine devlet garantisi vererek döviz borcunu kamusallaştırmayı tercih etti. AK Parti, ekonomi politikalarına devleti kefil ederek zaman kazanmaya karar verdi.

Bence KKM’den gelen dövizlerin TCMB rezervlerinde biriktirilmeyeceği, seçime kadar negatif reel faiz ve ucuz kredi politikasına yakıt olarak harcanacağı aslında bu karar alındığı gün planlanmıştı. Nitekim KKM kararının mürekkebi kurumadan 31.12.2021’de ihracatçıların döviz gelirlerinin yüzde 25’inin TCMB’ye satılma zorunluluğu da getirildi.

Seçime kadar düşük faiz ve bol kredi politikasını devam ettirmek için KKM’den gelene ilave olarak ihracatçılardan gelecek dövizler de itinayla satılacaktı. Nitekim TCMB, KKM yoluyla gelen 90 milyar dolardan fazla “tek seferlik” dövizi seçime kadar sattı. Ancak KKM ile kazanılan zaman hayal edildiği kadar da uzun sürmedi. Yakıtı bu kadar bol devridaim makinesi bile kesintisiz 16 ay çalışamadı. Daha fazla net döviz akımı sağlamak için dövizi olan şirketlere kredi yasağından KKM faiz üst limitlerinin kaldırılmasına kadar birçok yeni önlem almaları gerekti. Bu nedenle seçimden birkaç hafta önce KKM’ye yıllık yüzde 35’e varan döviz faizine denk gelen prim ödemeleri bile görüldü.

Faiz Artsa, Kamu Borç Stoku Patlasa Mıydı?

KKM’nin ilan edildiği 20 Aralık 2021’de TCMB faizi yüzde 14, enflasyon yüzde 21, mevduat faizleri de yüzde 22 civarında idi. Ancak son haftalardaki TL’deki değer kaybı nedeniyle enflasyonun çok yukarı çıkacağı artık belliydi. Bence KKM kararı yerine o gün yapılacak yüzde 20-25’lik bir politika faizi artışı o günkü psikolojiyi tersine çevirmeye yeterdi.

“O durumda mevduat faizlerinin yüzde 40’lara, kredi faizlerinin yüzde 50’lere çıkması felaket olurdu” diyeceklere bugün de aynı seviyelerde olduğumuzu hatırlatmak isterim. Üstelik o günden bu yana geçen 21 ayda tüketici fiyatları yüzde167 arttı ve tarihi bir enflasyon şokuyla karşılaştık. Hâlâ da enflasyon yükseliş eğiliminde ve katılaşmakta. Dolayısıyla enflasyonla mücadele bugün artık çok daha zor.

TCMB o dönemde faizi yükseltse idi kamunun borç stokunun çok artacağı, şirketlerin ve bireylerin faiz yükü altında ezileceği, işsizliğin artacağı bu nedenle KKM’nin o gün için ehvenişer olduğu da savunuluyor.

Bu iki varsayımdan hangisinin doğru olduğunu artık bilmek mümkün değil. Ancak KKM’nin hayata geçmesiyle iç borç stokunun ne hale geldiğini biliyoruz.

 

iç borç stoku

 

* Tam gösterim için ödenmemiş faizlerin bugünkü değerlerinin hesaplanabilmesi gerekir. Bu mümkün olamadığından iki veri toplanmıştır.

Enflasyonun kontrolden çıkmasıyla enflasyona endeksli tahvillerde çok yüklü bir maliyet oluştu. Bu tip tahvillerde enflasyon farkları borç stokuna değil, ileride ödenecek faizlere yansır.

Bu nedenle borç görünümünde şimdilik pek göze batmayan reel bir artış ortaya çıktı. Ödenmemiş faizleri de içine alan bir hesapla 2021 Kasım’dan bu yana iç borç yükümüz enflasyonun üzerine reel olarak yüzde 12 arttı. Dolayısıyla KKM hayatımıza girdi diye borç yükümüz patlamamazlık etmedi.

Üstelik bu artışın yüzde 12’de tutulabilmesi ancak 2022 ikinci çeyrek sonrası bankacılık sektörüne uygulanan “menkul kıymet tesis yükümlülüğü” sayesinde olabildi. Aksi durumda reel borç artışı çok daha yüksek olacaktı.

Menkul kıymet tesisi uygulamasında da ağırlıklı olarak şirketler kesimi kayrıldı. 2021 Aralık’ta faiz artırılırsa batmasından korkulan şirketlerin hepsi KKM’nin açtığı negatif faiz ortamında kâr rekorları kırar hale geldiler.

Bu negatif faiz dalgasının üzerinde sörf yapamayan tek kesim ise sabit gelirliler oldu. Ne bol krediye ulaşabildiler ne de şirketler kesimi gibi makro ihtiyati düzenlemelerle kayrıldılar. Emeğin milli gelirden aldığı pay küçüldü.

Negatif reel faizin KKM sayesinde sürdürülebilmesi nedeniyle TL tasarruflar gözden düştü, dünyanın konut ve kira fiyatları reel olarak en çok artan ülkesi haline geldik.

Zaman Tünelinde Üç Patlama

KKM tartışması, bıçağın bir silah mı yoksa hayatı kolaylaştıran bir alet mi olduğunu tartışmaya benziyor. Sonuçta kimin hangi niyetle kullandığı, aletin tanımından daha önemli oluyor.

KKM bence sürdürülemez ve genişleyici bir ekonomi politikasına zaman kazandırıp sorunların üstünü örttü. Bu özelliği nedeniyle de çok tehlikeli bir silaha dönüştü.

KKM’nin hükümete açtığı zaman tüneli işsizliğin yükselmesini ertelerken, tünelde üç büyük patlama yaşandı. Bu patlamalar kalıcı yapısal sorunlara dönüştü.

Sizce 2021 Aralık’ta KKM ilanı yerine TCMB faiz artırımı yapılsaydı, enflasyonun bu kadar yükselmesi ve katılaşması, konut sorununun bu kadar derinleşmesi ve emeğin milli gelirden aldığı payın bu kadar düşmesi mümkün olur muydu?

Bu dönemde enflasyon ve konut fiyatları dışında banka ve şirket kârlarında da rekorlar kırıldı. Değersiz TL’ye, ucuz ve bol krediye, ucuz emeğe alıştırılmış olan bir kısım şirketler de ayrı bir sorun haline dönüştü.

Geldiğimiz noktada KKM’nin aceleyle tasfiye edilmeye çalışılması da tüm sorunları derinleştirebilir.

Sonuçta hükümet KKM tünelinde zaman yolculuğu yaparken gelir ve servet eşitsizliği uçurumunda derin bir çukur daha açıldı.

Kerim ROTA – .perspektif.online

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 İLK ÇEYREK PERFORMANSLARI

Erol TAŞDELEN 2024/1Ç Mali verilerini ele alarak Bankacılık Sektörünü ve Türkiye’nin en büyük dört özel bankasını değerlendirdi. Yazı Bankacılık sektörünün Kamu bankaları dışında Amiral Gemilerinin 2024 ilk çeyreğine nasıl başladığını bilanço verileri ışığında göstermesi açısından 2024 stratejileri için de ip uçları içeriyor…

Yayınlanma:

|

2024 yılı bankacılık sektörü açısında çok sıkıntılı başladı. TCMB eski yönetimin Liralaşma Stratejisi  2023 yılını sancılı geçiren sektör 2024 yılına Ekonomi Kurmaylarının Sıkılaşma Para Politika uygulamalarına paralel olarak Kredilerde daralma stratejisi ile faiz oranlarının hızlı artması sonucu bankalarda sabit faiz ile orta uzun vadeli kredilerde zarar yaratmaya başlarken; değişken kredilerdeki ani artış da piyasalarda zombi firmaların artması; tüketici ve kredi kart faiz oranlarındaki artış kredilerindeki maliyet artışı gecikme oranlarını yakın ve ön izleme hacimlerini hızla artırırken takip hacimlerinin de hızlı artması aynı anda yaşadığımız bir sgirdabın içine girdi. Bazı bankalar takip dosyalarını Varlık Şirketlerine satarak bu süreci az zararla atlatmayı seçerken ileriye yönelik kaygılar da artmış durumda. Seçimden önce ekonomi kurmayları Kur Korumalı Mevduatı merkeze koyarak mevduatta “Liralaştırma Stratejisi” uygularken;  Reel Piyasada da TCMB düzenlemeleri ve Bankalar aracılığı ile kendi deyimleri ile “Liralaşma stratejisi” uyguladıklarını iddia etseler de sonuçlar istendiği gibi olmayıp, sürdürülemez aşamaya geldiğinde seçim sonrası  sert bir  “U dönüşü” yaşandı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile özdeşleşen “rasyonelleşme” dönemi için kısa vadede sonuç beklenmemesi gerektiği 2024’ün ikinci yarısında iyileşme süreci sinyalleri alınacağı ve 2026 yılında hedefe ulaşılacağı direkt yeni ekonomi kurmaylar tarafından dillendirildi. Tüm tedbirlere rağmen enflasyonun halen kontrol altına alınamaması ise piyasaları bekle gör pozisyonuna sokmuş durumda. Bu süreçte Bankacılık sektörünün üçte birini oluşturan dört özel bankayı değerlendirmek sektörü de yakından ilgilendirdiği gibi ileriye yönelik stratejiler için de ip ucu veriyor. Zira doğru strateji uygulayan bankaların nasıl fark yaratarak öne geçtiğini de gösteriyor veriler.

2024 İLK ÇEYREKTE BANKACILIK SEKTÖRÜ NE YAPTI?

Bankacılık sektörü 2024 ilk çeyreğinde (1Ç) büyümeye devam etti. 2023 sonundaki 23,5 trilyon TL’lik Aktiflerini 2024/1Ç’de %10 büyüterek 25,8 trilyon TL üzerine çıkarmayı başardı. Sektör 11,6 trilyon TL olan brüt Nakdi Kredilerini %11 büyüterek 12,9 trilyona taşırken; 192 milyar TL’lik Kredi Takip hacmini ise 198 milyar TL seviyesine yükseldi. Yapılandırılan Zombi firma kredileri ile birlikte takip krediler yanında öz izleme, yakın izleme kapsamındaki Sorunlu Kredi hacmi 1 trilyon TL seviyesine yaklaşması ise sektör açısından ciddi tehdit olarak ortada duruyor. Sektörün Özkaynaklarının 2024 ilk çeyreğinde 2,3 milyar TL düzeyinde olduğu dikkate alındığında Sorunlu Kredileri özkaynakların %40’lara ulaştığı görülüyor. 2023 sonunda 469 milyar TL olan Beklenen Zarar Karşılıkları; 2024 ilk çeyreğinde 380 milyar TL seviyesine çıktı.

Sektör 2023 sonunda 14,8 trilyon TL olan Mevduatını 15,5 trilyon TL seviyesine çıkarırken; Vadesiz Mevduat ortalamasını da %37 seviyesine çıkardı. Faizlerin yükseldiği dönemde vadesiz mevduat bankalar için bulunmaz nimet konumunda. 2023/1Ç’de 106 milyar TL Net Karlılık yakalayan sektör 2024/1Ç aynı dönemde %45 artış ile 153,5 milyar TL Net Karlılığı yakaladı. Net Faiz gelirinin sınırlı kaldığı sektör aradaki farkı Ücret ve Komisyon gelirlerini artırarak kapama stratejisi uyguladı.  Sektör Bankacılık Hizmet Gelirleri 2023 ilk çeyreğinde 50,6 milyar TL iken 2024 ilk çeyreğinde 170,2 milyar TL gelir elde etti. Bu artış Müşterilerden bu alanda gelen şikayetlerinin de boşa olmadığının kanıtı gibi.

DÖRT BÜYÜKLER NE YAPTI?

Kısa sektörel özetten sonra, değerlendirdiğimiz sektörün kamu bankaları dışında amiral gemileri konumdaki dört bankanın ( AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YAPI KREDİ )  2024 ilk çeyrekte açıkladıkları ve KAP’a bildikleri faaliyet raporları; mali veriler ve bilanço dipnotlarına göre karşılaştırmalı verilerine yakından bakalım.

Değerlendirmeye alınan dört büyük banka 8,8 trilyon TL Aktif Büyüklüğü ile sektörün %31’ini4; 4,6 trilyon TL nakdi kredi hacmi ile sektörün %35’lik kısmını; 5,7 trilyon TL’lik mevduat hacmi ile sektörün %37’lik kısmını oluştururken 59,8 milyar TL’lik Net Kar ile sektör Net Karlılığının %40’ını oluşturuyor. Önemleri de buradan geliyor. Hadi ana kalemlerden yola çıkarak dört büyüklerin fotoğrafını çekelim:

AKTİF Büyüklükte İŞBANK liderliğe devam etti

Dört büyükler arasında geçmiş yıllarda olduğu gibi İŞBANK Aktif Büyüklükte açık ara liderliği devam ediyor ve 2,7 trilyon TL büyüklüğü aşmış durumda. Dört büyüklerden 2 trilyon TL Aktif büyüklüğünü aşan ilk banka olmuştu. 2024 yılında 2 trilyon Aktif büyüklüğün altında kalan tek banka AKBANK oldu.  İŞBANK Aktif büyüklüğünü 212 milyar TL büyütürken en yakın rakibi olan Garanti BBBVA 2,1 trilyon TL Aktif Büyüklüğe sahip. YAPI KREDİ BANKASI 2 trilyon TL Aktif büyüklüğe ulaşırken, dört büyükler içinde en 272 milyar hacimsel gelişme ile en fazla %16 büyüyen banka oldu. Dört büyükler arasında 1,9 milyar TL büyüklük ile AKBANK son yıllarda yerleştiği dördüncü sıradaki yerinden kurtulamazken, büyüme hacmi 170 milyar TL ile en düşük performansı gösteren banka da oldu. AKBANK’ta 13 yıldır Genel Müdürlük yalan Hakan BİNBAŞGİL döneminde başlayan kan kaybının sürdüğünü 2024 kalan çeyreklerinde yeni Genel Müdür Kaan GÜR’ün daha agresif stratejiye geçip geçmeyeceği ise önümüzdeki dönemlerde netleşmiş olacak. Hakan BİLBAŞGİL’in son yıllarda rekabetin gerisinde kalması banka hissedarlarında huzursuzluk yaratmıştı.

Aktif büyüklükte dört büyükler ortalama %11 büyürken AKBANK (%10) ve İŞBANK (%9) ortalama büyümenin altında kaldı.

 Toplam NAKDİ Kredilerde İŞBANK liderliğe devam etti

İŞBANK 1,3 trilyon TL’yi aşan nakdi kredi hacmi ile ilk sıradaki yerini korudu. 2024/1Ç’de GARANTİ BBVA 1,2 trilyon TL; YAPI KREDİ 1 trilyon TL Kredi hacmine ulaşarak 1 trilyon seviyesine aşan bankalar grubuna girmiş oldular. Kredi Hacminde 1trilyon TL’nin altında kalan tek banka ise AKBANK oldu. AKBANK brüt Nakdi Kredi hacmi 975 milyar TL’de kaldı. Nakdi Kredilerini 156 milyar TL artış ile GARANTİ BBVA en fazla artıran banka olurken; AKBANK aynı zamanda 105 milyar TL artış ile en az artıran banka oldu.

GAYRİ NAKDİ Kredilerde GARANTİ BBVA liderliği kaptı

GAYRİ NAKDİ Kredilerde bankalar arasında fark hızla kapanırken AKBANK Rekabetin oldukça gerisinde kalmış durumda. Son yıllarda sıralamayı lider olarak kapatan İŞBANK liderliği 472 milyar TL hacme ulaşan GARANTİ BBVA’ya bıraktı. GARANTİ BBVA ilk çeyrekte 70 milyar TL hacimsel artış ile rekabette en fazla gelişmeyi gösteren banka oldu. YAPI KREDİ 439 milyar TL hacme ulaşırken; AKBANK 264 milyar TL hacim ile dört büyükler arasında acık ara gerilere düşmüş durumda. Gayri Nakdi Krediler içinde önemli yer tutan Akreditif Kredilerde  İŞBANK 93,9 milyar TL hacim ile açık ara önde yer alırken; YAPI KREDİ 67 milyar TL ile ikinci sırada; GARANTİ BBVA 54 milyar TL hacim ile üçüncü sırada yer aldı. AKBANK ise 30 milyar TL Akreditif Krediler ile Rekabetin çok çok gerisinde yer aldı.

Gayri Nakdi Kredilerde dört büyükler ortalama %13 büyürken %18 büyüme ile GARANTİ BBVA açık ara önde yer alırken; AKBANK (%11) ve İŞBANK (%9) ortalama büyümenin altında yer alan bankalar oldu.

MEVDUAT sıralamada İŞBANK ilk sıra yerinde devam etti

Dört büyüklerin Mevduat hacim sıralamasında 1 trilyon 748 milyar TL hacmi geçen İŞBANK ilk sıradaki yerini korurken; GARANTİ BBVA 1 trilyon 505 milyar TL Mevduat hacme ulaşarak farkı azaltmış durumda. AKBANK 1 trilyon 307 milyar TL ile üçüncü sırada yer aldı. YAPI KREDİ mevduat hacmi ise 1 trilyon 165 milyar TL seviyede kaldı.

Mevduatta dört büyükler ortalama %8 büyürken %12 büyüme ile YAPI KREDİ en fazla büyüme sağlayan banka oldu. AKBANK (%7) ve İŞBANK (%5) ortalama büyümenin altında yer alan bankalar oldu.

Net Faiz Gelirinde YAPI KREDİ lider oldu

TCMB’nin gösterge faizine paralel bankaların kredi ve mevduat faizlerindeki sert yükselme bankalar arasında Net Faiz Gelirinde de farkların açılmasına neden oldu. YAPI KREDİ Bankası 8,8 milyar ve %64 artış ile en fazla artış performansı sergilerken İŞBANK Net Faiz Gelirini artıramayan tek banka oldu. Bunda İŞBANK’ın düşük faiz döneminde sabit faiz ile verdiği orta/uzun vadeli kredilerin etkisi olurken banka kaybı ücret ve komisyon gelirleri ile kapama stratejisi uyguladı.

 Net Ücret ve Komisyon Gelirlerinde İŞBANK lider, GARANTİ BBVA yakın takipte

Net Faiz Gelirlerinde kayıp yaşayan İŞBANK buradaki gelir kaybını Ücret ve Komisyon Gelirlerini artırarak kapamaya çalıştır. 2023 aynı dönemde elde edilen 6,1 milyar TL Ücret Komisyon gelirini banka %215 artırarak 19,3 milyar TL seviyesine çıkardı.  Bankanın özellikle Ticari kredi kullandırırken müşterilere Sigorta koşulu dayatması; TCMB ve BDDK’nın bu yönde sınırlayıcı düzenlemelerini içeren 10.02.2020 tarihli 31035 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Tebliğlerine rağmen haksız alınan Ücret ve Komisyonların etkili oldu. TCMB ve BDDK murakıplarının haksız alınan bu gelirleri incelemesi yerinde olacaktır. (Örneğin, TCMB Reeskont Kredileri veya TİM Kredilerinde tüm bankalarda kuralalar belli ve aynı iken İŞBANK bu kredilerde bile ek sigorta, ücret ve komisyon almaktan geri durmadı, bakalım bunlarla ilgili banka nasıl savunma yapacak ben de merak ediyorum. CEO Bali zamanında bu tür ihlallere dikkat eden bankanın yeni CEO Hakan ARAN döneminde bu ihlallerin artması ise “Kurumsallıktan banka uzaklaşıyor mu” tartışmalarını da başlatmış durumda).

2024 ilk çeyreğinde GARANTİ BBVA 18,7 milyar TL Net Ücret ve Komisyon Geliri elde ederken YAPI KREDİ 15,5 milyar TL net gelir elde ederken; AKBANK 13,8 milyar TL net gelir ile en az net gelir elde eden banka oldu.

Net Karlılıkta da GARANTİ BBVA fark attı

Net Karlılıkta 22,3 milyar TL ile en fazla karlılık açıklayan banka GARANTİ BBVA  olurken, rakiplere de fark attı. GARANTİ BVBA %42 artış oranı ile aynı zamanda bir yıl önceki aynı döneme göre en fazla karlılığını artıran banka oldu.  İŞBANK 14 milyar TL Net Karlılık ile ikinci sırada yer aldı. AKBANK 13,1 milyar TL kar ederken; YAPI KREDİ 10,3 milyar TL karlılık açıkladı.

Net Karlılıkta dört büyükler ortalama %15 karlılığını artırırken Net Karı düşen tek banka YAPI KREDİ oldu. Yapı Kredi bir yıl önceki aynı döneme göre %18 daha az karlılık açıkladı.

AKBANK Üst Yönetim Ödemelerde açık ara önde 

Dört banka içinde 2024 ilk çeyreğinde Üst Yönetime 249 milyon TL ödeme yaparak AKBANK en fazla ödeme yapan banka olurken son yıllardaki üst yönetim ödeme liderliğini de korudu. İŞBANK 116 milyon TL ödeme yaptı. GARANTİ BBVA 102 milyon TL ödeme yaparken; YAPI KREDİ rekabete göre düşük kalarak 69 milyon TL ödeme yaptı. Banka üst yönetim ödemeleri son yıllarda bankalar arası fark oluşması; özellikle BDDK’nın da yakından takip ettiği giderler içinde yer alıyor. BDDK Bankalara kar dağıtılmaması yönünde tavsiyede bulunurken henüz Üst Yönetim ödemelerine yönelik uyarı yapmadı.

 Banka genel performansları

TCMB ve BDDK’ın eleştirilere neden olan sektörel düzenlemeler teker teker iptal edilip rasyonel zemine oturmaya başlanırken geçmiş dönemdeki düzenlemelerin olumsuz etkisi hala sektörde kendini hissettiriyor.  Dört büyük bankanın 2024 ilk çeyreğinde hacimsel büyüklükleri, gelişme performansları, piyasaya verdikleri destek, profesyonel yönetim yapısı, personel memnuniyeti, müşteri hizmet kalitesi, Dijitalleşme, gelen şikayetlere çözüm odaklı hızlı geri dönüşleri dikkate alındığında dört banka arasında bir sıralama yapılır ise en başarılı Banka İŞBANK, sonra sırası ile GARANTİ BBVA, YAPI KREDİ ve AKBANK olarak kendini göstermekte.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist    www.bankavitrini.com

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İş Bankası’nın aktif büyüklüğü 2,7 trilyon liraya ulaştı

Türkiye İş Bankası’nın aktif büyüklüğü 2,6 trilyon liraya ulaştı. İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: “2024’te 100. kuruluş yıl dönümümüzü kutlarken, yetkin insan kaynağımız, dinamik iş modelimiz, modern ve sağlam teknoloji altyapımız ile ikinci yüzyılımızda da ekonomiye kesintisiz destek vermeye devam edeceğiz” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankadan yapılan açıklamaya göre, Türkiye İş Bankası, aktif büyüklüğünü mart itibarıyla yıl sonuna göre yüzde 8,5 artırarak 2,6 trilyon lira seviyesine yükseltti ve 100. yılında “Türkiye’nin en büyük özel bankası” olmaya devam etti.

Açıklamada görüşlerine yer verilen İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Türkiye’ye karşı sorumluluklarının bilincinde olduklarını belirterek, “2024’te 100. kuruluş yıl dönümümüzü kutlarken, yetkin insan kaynağımız, dinamik iş modelimiz, modern ve sağlam teknoloji altyapımız ile ikinci yüzyılımızda da ekonomiye kesintisiz destek vermeye devam edeceğiz.”

Aran, sürdürülebilir ve uzun vadeli değer yaratmayı hedefleyerek eğitimden spora, bilimden çevre ve kültür-sanata katkı sunmayı sürdüreceklerini kaydetti.

Ekonomiye 1,7 trilyon lira kaynak

Bankanın, mart sonu itibarıyla nakdi kredi hacmi 1,3 trilyon lira, gayri nakdi kredi hacmi ise 467,5 milyar liraya ulaşarak ekonomiye sağlanan toplam kaynak tutarı 1,7 trilyon lira oldu.

Tasarruf sahiplerinin öncelikli tercihi olan İş Bankası’nın TP mevduat hacmi Mart 2024 döneminde 837,2 milyar liraya ulaşırken, toplam mevduat hacmi de 1,7 trilyon liraya yükseldi.

Öncü ve güçlü konumunu her alanda muhafaza eden Türkiye İş Bankası, dünyanın önde gelen uluslararası marka değerleme ve strateji danışmanlığı kuruluşu Brand Finance tarafından açıklanan, bankacılık sektöründe en değerli markaların sıralandığı 2024 yılı “Banking 500” raporunda Türkiye’deki bankalar arasında ilk sırayı aldı.

Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını da hız kesmeden devam ettiren banka, finans dünyasının saygın yayın kuruluşlarından olan Global Finance’in “Sürdürülebilir Finans Ödülleri” değerlendirmesinde 2024 yılında Orta ve Doğu Avrupa’da “Toplumsal Kalkınmaya Destekte En İyi Banka” ödülüne layık görüldü.

İş Bankası, yeşil dönüşüm ve çevresel sorumluluk alanında önemli bir adım daha atarak, halka arz yöntemiyle ihraç edilen ilk yeşil finansman bonosu olan “100. Yıl Bonosu”nu halka arz etti.

Bankanın 100. kuruluş yıl dönümü olan 26 Ağustos 2024 vadeli bu ihraçtan sağlanacak kaynak, yeşil projelerin finansmanı için kullanılırken, ihraca katılan her bir yatırımcı adına da TEMA’ya bir fidan bağışı gerçekleştirilecek.

Banka ayrıca, ülkemizdeki ormanlık alanları çoğaltmak ve toplumda çevre bilincini artırmak amacıyla 2008-2017 yıllarında Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen “81 İlde 81 Orman” projesini yeniden başlattı. Projenin ikinci aşamasında 5 yıl içerisinde 2 milyon 200 bin fidan dikilmesi planlanıyor.

Yılın ilk 3 ayında 14 milyar lira düzeyinde kar eden bankanın öz kaynak büyüklüğü 275 milyar liraya ulaşırken, sermaye yeterliliği oranı ise yüzde 18,5 seviyesinde gerçekleşti.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

VakıfBank’ın ilk çeyrekteki net karı 12 milyar lira oldu

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankadan yapılan açıklamaya göre VakıfBank, bu yılın ilk çeyreğinde ulaştığı 15 milyar 588 milyon lira brüt karından 3 milyar 565 milyon lira vergi karşılığı ayırarak 12 milyar 23 milyon lira net kar elde etti. Banka, aktif büyüklükte 3 trilyon lira seviyesini aştı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, ilk çeyrek sonuçlarının banka olarak güçlü konumlarını perçinlediğini belirtti.

İlk defa 3 trilyon lira seviyesinde

Krediler yoluyla Türkiye ekonomisine finansal desteklerinin yıllık bazda yüzde 54 artarak 2,1 trilyon lirayı aştığını kaydeden Üstünsalih, “Aynı dönemde nakdi kredilerimiz yıllık yüzde 48 artışla 1,6 trilyon lira seviyesine ulaşırken aktif toplamımız ise yıllık yüzde 67 artışla ilk defa 3 trilyon lira seviyesini aştı.” açıklamasında bulundu.

Üstünsalih, sermaye oranlarını güçlü seviyelerde tutmak için attıkları adımlar kapsamında 550 milyon dolar tutarında, vadesiz ve 5’inci yıldan sonra erken itfa opsiyonuna sahip, tamamı yurt dışı yerleşik kurumsal yatırımcılar tarafından satın alınan Basel III uyumlu ilave ana sermaye ihracını başarıyla tamamladıklarını bildirdi.

Bu sayede hem ana sermaye hem de toplam sermaye oranlarında 100 baz puanlık artış sağladıklarını belirten Üstünsalih, “Söz konusu işlem, hem VakıfBank tarihindeki uluslararası piyasalarda gerçekleştirilen ilk ilave ana sermaye tahvil ihracı hem de Türkiye’deki kamu bankaları arasında piyasa işlemi olarak gerçekleştirilen ilk ihraç olma özelliğini taşıyor.” ifadesini kullandı.

VakıfBank’ın toplam mevduatlarının yıllık bazda yüzde 60 artış ile ilk defa 2 trilyon lira seviyesini geride bıraktığını vurgulayan Üstünsalih, şunları kaydetti:

“Yenilikçi çözümler sunmaya devam edeceğiz”

“TL mevduatlarımız ise yıllık bazda yüzde 48 oranında artarak 1,2 trilyon lira seviyesine yükseldi. Tabana yaygın mevduat politikamız sayesinde bir önceki yıla göre yüzde 84 oranında artışla 844 milyar liraya ulaşan tasarruf mevduatı toplamının toplam mevduatlar içindeki payı, yüzde 37’den yüzde 42 seviyesine ulaştı. Önümüzdeki dönemde de tüm müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik özel ürünler geliştirmeye ve yenilikçi çözümler sunmaya devam edeceğiz.”

“Türkiye’ye 3 milyar dolar taze kaynak getirdik”

Yurt dışından sağlanan fonlamaların Türkiye ve Türk bankacılık sektörü için önemine dikkati çeken Üstünsalih, “Başarıyla tamamladığımız ilave ana sermaye ihracıyla birlikte, sendikasyon kredisi hariç olmak üzere yılbaşından itibaren uluslararası piyasalardan çeşitli yapılar altında Türkiye’ye toplam 3 milyar dolar taze kaynak getirerek bu alandaki öncü konumumuzu koruduk.” değerlendirmesinde bulundu.

Uluslararası sermaye piyasalarındaki en aktif Türk bankalarından biri olduklarını belirten Üstünsalih, “Önümüzdeki dönemlerde de uluslararası sermaye piyasalarını yakından takip ederek farklı yapılar altında yeni fonlama işlemlerine imza atmaya devam edeceğiz.” ifadesini kullandı.

Sürdürülebilirlik ve dijitalleşme alanındaki çalışmalarının da hız kesmeden devam ettiğini aktaran Üstünsalih, şu bilgileri paylaştı:

“Bankamız, dünya genelindeki en büyük çevresel raporlama platformu olan CDP’nin İklim Değişikliği Programı’nda Global A Listesi’ne girerek ‘İklim Değişikliği’ ve ‘Su Güvenliği’ raporlarındaki notunu ‘Liderlik’ seviyesine yükseltti. Dijital bankacılık alanında ise sunduğumuz ürün ve hizmetlerle de sektöre yön vermeye devam ediyoruz. Paydaşı olduğumuz ve Bankalararası Kart Merkezi ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliğiyle yürütülen ‘Ödeme İste’ Projesi’ni devreye alan ilk bankalardan biri olduk. VakıfBank Mobil ve internet bankacılığını kullanan bireysel ve ticari müşteriler, bu yeni ürünle güvenli, hızlı ve kullanıcı dostu bir ödeme deneyimi yaşayacaklar.

Böylece farklı banka müşterileri hem kolay bir şekilde ödeme isteyebilecek hem de fatura ve kart harcamaları başta olmak üzere pek çok ödemeyi de paylaşabilecek.’”

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.