ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Korkut Boratav : 2020 sonbaharı Dış kırılganlıklarda zirve

Yayınlanma:
5 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Hocaların hocası Korkut Boratav fazla seçeneğimizin olmadığını yazdı. Türkiye bu yolun sonundadır: Ya, gerçek bir IMF programı içinde kemer sıkma; en az iki yıl daha küçülme… Ya da ödemeler dengesi krizi; ithalat tıkanması; artan yoksullaşma.
Eylül 2018’de ve Kasım 2020’de açığa çıkan iki döviz krizinin öyküsüdür. Özetleyeyim:
İlk kriz Albayrak’ı göreve getirdi. “Çözüm”, TCMB faizlerinin “sıçratılması” ve 2019-2021 yıllarını kapsayan “IMF’siz bir IMF programı”, YEP 1 oldu. Piyasalar 2019’a rahatlayarak girdi. Ancak, ekonominin komutası Erdoğan’da olduğu için, YEP 1 adım adım askıya alındı; fiilen uygulanmadı. 2020’de geçmiş tekrarlandı: yeni bir döviz krizi patlak verdi. Albayrak’ın yerine gelen ekip, faizleri 5 puan artırdı; bir “istikrar söylemi” başlattı.
Cumhurbaşkanı ise, ekonominin komutasını devretmek niyetinde olmadığını peşinen belirtti. Yazı da bir öngörü ile son buluyordu: “Son ekonomik kararların kaderi de, YEP 1’in benzeri olacaktır. Üstelik sonuçları hızlanarak, ağırlaşarak…”
Bu öngörünün dayanaklarına bugün göz atacağım.
Dış ekonomik sorunlar dolarla ölçülür; dolarla ödenir
Türkiye’de dış ekonomik sorunlar, dövizle (dolarla) ölçülen, “ödenen” değişkenlerde yoğunlaşır. Bu sorunların değerlendirilmesinde dolarla hesaplanan millî gelir (GSYH) önem taşır. Aşağıda inceleyeceğim dış kırılganlık göstergeleri de, dolarlı GSYH içindeki paylar (yüzdeler) olarak ölçülüyor.
Ulusal para (TL) veya dolar ile hesaplanan GSYH hareketleri farklılık gösterir. Dolar fiyatının yıllık artışı ekonominin genel (TL’li) enflasyonunu aşmışsa dolarlı GSYH aşağı çekilir. TL reel olarak değer yitirdiği için… Örneğin ulusal paraya göre büyüyen bir ekonomi, dolar hesabına göre küçülebilir.
Aşağıdaki tabloda kullanılan 2018 millî geliri 779,6 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. 2020 için IMF’nin 649,4 milyar dolarlık öngörüsünü aldım. İki yılda öngörülen yüzde 16,7’lik küçülme, dolar fiyatının bu dönemde ulusal enflasyonu (GSYH deflatörünü) fazlasıyla aşmasına bağlıdır. 2018 için ortalama dolar fiyatı 4,82 TL olarak hesaplanmıştır. IMF’nin 2020 ortalama dolar öngörüsü ise 6,91 TL’dir.
Bank of International Settlements (BIS), ilk on ayın dolar ortalamasını 6,86 TL olarak veriyor. Dolar, yıl sonuna kadar bugünkü fiyatını sürdürürse 2020 millî geliri IMF öngörüsünün de altına inebilecektir.

Tablo, dış kırılganlıklarımızı iki döviz krizi içinde karşılaştırıyor. Bu iki krizi Haziran 2018 ve Eylül 2020 ayları temsil ediyor.
Tablonun kalemlerini inceleyelim.
Toplam dış borçlar
Dış kırılganlıklar açısından Dış borç/GSYH oranında kritik eşik yüzde 50 olarak kabul edilir. Türkiye 2018’de döviz krizine bu eşiğin üzerinde girmişti. İki yıl sonra durum daha bozulmuş; aynı oran yüzde 65’e yaklaşmıştır (Tablo, satır 1).
Bu bozulma, dış borç stokunda (milyar dolar olarak) yüzde 8’i aşan (460,1 → 421,8) düşmeye rağmen gerçekleşmiştir. Türkiye net dış borç ödemiş; ama borç yükü göreli olarak artmıştır. Nedenine yukarıda değindim: Dolarlı millî gelir, döviz krizleri ortamında daha hızlı (%16,7 oranında) daraldığı için…
Kısa vadeli dış borçlar
Dış borçların bileşimi, bazen, toplamından daha önemlidir. Döviz bunalımı içinde dahi, uzun vadeli krediler, “kırpılarak döndürülür”. Kısa vadeli dış borçların (KVDB’nin) düzeyi ve millî gelirdeki oranı ise endişe kaynağıdır. 2018- 2020 arasında KVDB toplamı (milyar dolar olarak) yükselmiş (125,7 → 134,0); GSYH içindeki oranı da yüzde 20,6’ya çıkmıştır (satır 2).
Bu tür ortamlarda kritik bir güvence, merkez bankası döviz rezervlerinin kısa vadeli borçları karşılayacak düzeyde olmasıdır. Rezerv/KVDB oranının %100 eşiğini aşması önemlidir. TCMB’nin brüt rezervleri 2016’dan bu yana bu eşiğin altında seyretmektedir. İncelediğimiz ilk döviz krizinde yüzde 60,1 oranına inmişti; 2020’de ise dramatik bir düşme (%31,7) söz konusudur (satır 3).
Mart 2018’den bu yana TCMB brüt rezervleri erimektedir; Kasım’da 42 milyar doların altına inmiştir. Dahası, brüt rezervler TCMB’nin “emaneten” tuttuğu bankaların karşılık oranlarını, kısa vadeli borçlarını da içerir. Bunlar ve çeşitli “swap”lar ayıklanırsa TCMB’nin net döviz varlığı Kasım 2020’de eksi 48 milyar dolardır.
Şirketlerin net döviz dengesi
AKP iktidarı, 2009’da döviz kazancı olmayan şirketlerin döviz kredilerine izin verdi; “yaren” müteahhitleri bu doğrultuda teşvik etti. On yıl içinde şirketler, dört nala dövizle borçlandılar. Döviz varlıkları ile yükümlükleri (borçları) arasındaki makas, yani net döviz dengesi, 2018’de eksi 218,5 milyar dolara ulaşmıştı. Eylül 2020’ye gelindiğinde şirketler bu dengeyi eksi 165,2 milyar dolara indirdiler.
Bu sayede 2018-2020 arasında Türkiye’nin hafifleyen tek dış kırılganlık göstergesi şirketlerin döviz dengesi/GSYH oranı oldu (satır 4). Ancak bu “başarı”, özel şirketlerin döviz borçları, önemli boyutlarda kamu sektörüne aktarılarak gerçekleşti.
Başta üç kamu bankası, dış borçlardaki devletin payı, bu nedenle arttı. Şirketlerin mülkiyeti değil, ama döviz borçları “kamulaştırıldı”. Bu konuyu Sol Portal’da 18 Eylül 2020’de Dış Borçlar ve Kamu Sektörü başlıklı yazıda incelemiştim.
12 aylık dış finansman yükü sürdürülemez
Kısa vadeli dış borçlara 12 ay içinde vadesi gelecek tüm krediler eklenir; millî gelirdeki payı bir kırılganlık ölçütü olarak görülür. Tabloda satır 5 bu oranı veriyor; 2018- 2020 arasında 5 puanın üzerinde arttığını belirtiyor. Üstelik bu makas iki yıl arasında açılmıştır. Orta-uzun vadeli dış borçların 12 ay içinde yenilenme/döndürülme oranları, bugünkü ortamda büyük önem taşımaktadır.
Ancak bu ölçüt 12 ay içindeki dış finansman yükünün tümünü içermez. Aynı sürede gerçekleşmesi öngörülen cari işlem açığı da eklenmelidir. Tabloda bu ölçüt, 12 ay: Dış finansman/GSYH olarak adlandırıldı (satır 6). 2018-2020 arasında 10 puana yaklaşan artış dikkat çekicidir.
2018’de dış finansman yükü, vadesi gelen dış yükümlülüklerin (sütun 1 satır 5’in) altındadır. Ekonomi sonraki on iki ayda 1.5 milyar cari işlem fazlası verdiği; dış finansman yükü bu nedenle hafiflediği için…
Heyhat! 2020’ye (sütun 2, satır 6’ya) geldiğimizde, bu olumlu katkı yok oldu. Yapısal iktisadî hastalık geri geldi; ekonomi son on iki ayda 27,5 milyar dolar cari açık verdi. Bu dış açık düzeyinin sonraki aylarda artmadan süregeleceğini varsaydım. Bu zorunlu eklentiyle Türkiye ekonomisinin 12 ay sonraki dış finansman yükü, iki yıl içinde dolar olarak 178 milyardan 210 milyara, GSYH’nın üçte birine tırmanmaktadır.
Olağan-dışı döviz kaynağı gelmezse sürdürülemeyecek bir yük… Kamu varlıklarını Katar’a satarak çözemezsiniz… “Sıcak para akbabaları”, TL yatırımlarını ucuza dolara çevirip on ayda 13 milyar dolar çıkardılar. Son iki haftada dolarlarını bir lira fazlasına aynı kağıtlara yatırıp borsaya 1,5 milyar dolar getirdiler; dövizi bir nebze ucuzlattılar. Aynı hızla çıkarlar; çare olamaz…
Türkiye bu yolun sonundadır: Ya, gerçek bir IMF programı içinde kemer sıkma; en az iki yıl daha küçülme… Ya da ödemeler dengesi krizi; ithalat tıkanması; artan yoksullaşma…
Temmuz-Eylül döneminde hem “büyümede dünya rekoru” kırıldı; hem de bu yazıda incelenen kırılganlıklar sürdürülemez eşiğe tırmandı. Son üç yılda iktidarın yarattığı krizlerin maliyetini halkımız ödemektedir; ödeyecektir.
sol.org.tr
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Yayınlanma:
3 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:
Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:
1. TL Mevduat Payı Hedefleri
-
Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.
-
%60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.
-
Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.
-
2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı
-
Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.
-
Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.
-
Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.
-
3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi
-
KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.
-
Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.
-
4. KKM’den TL’ye Geçiş
-
KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.
-
Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.
-
5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım
-
1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.
-
Faiz endeksleri (TÜFE, ÜFE, TLREF vs.) ile bağlantılı değişken faizli mevduat açılabilecek.
-
Bu, yüksek enflasyon ortamında TL’ye ilgiyi artırmayı amaçlar.
-
6. Yabancı Para Mevduat Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldü
-
Yabancı para mevduatın TL karşılığı olarak tutulması gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.
-
Bu, bankaların döviz kaynağı üzerindeki yükü biraz azaltır. Ancak genel politika yine TL’ye geçişi desteklemeye yöneliktir.
-
GENEL DEĞERLENDİRME
Bu adımların genel amacı:
-
Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkışı hızlandırmak,
-
TL vadeli mevduatın cazibesini artırmak,
-
Bankaları TL’yi teşvik etmeye zorlamak,
-
Para politikasının etkinliğini artırmak (yani faiz kararı ile tasarruf kararları arasındaki bağı güçlendirmek).
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:
3 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.
Şoklara bağışıklık mı kazandık?
Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:
-
Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.
-
Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.
-
Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.
Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.
Yakın tarihteki büyük piyasa şokları
Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:
Yıl | Olay | Etkisi |
---|---|---|
1987 | Kara Pazartesi | Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi. |
1997 | Asya Krizi | Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti. |
1998 | Rusya Krizi – LTCM | Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti. |
2000 | Dot-com Balonu | Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı. |
2008 | Küresel Finansal Kriz | Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi. |
2010–2012 | Avrupa Borç Krizi | Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı. |
2016 | Brexit | Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı. |
2020 | COVID-19 | Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi. |
2022 | Ukrayna-Rusya Savaşı | Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı. |
2023 | Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) | Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı. |
2024–2025 | İran-İsrail Gerginliği | Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı. |
Yatırımcının yeni refleksleri
Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:
-
“Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.
-
Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.
-
Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.
Tehlike: krizlere alışmak
Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:
-
Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.
-
Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.
-
Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.
Bağışıklık mı, körlük mü?
Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.
Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:
“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”
Erol TAŞDELEN-Ekonomist www.bankavitrini.com
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:
4 gün önce|
20/06/2025Yazan:
BankaVitrini
FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.
Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.
Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.
Dönelim kararın piyasa yansımasına… USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.
Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.
ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.
İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.
Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.
Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.
TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.143)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.223)
- GÜNDEM (3.198)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.247)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.057)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (35)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Yerel Halk Neden Maden İşletmeciliğine Karşı Çıkıyor?
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 23/06/2025
- Fed'den Temmuz ayında faiz indirimi sinyali 23/06/2025
- Bugünkü On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı... 23/06/2025
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 23/06/2025
- 23 HAZİRAN BRENT PETROL FİYATI! Brent Petrol fiyatları ne kadar, kaç TL oldu? 23/06/2025
- EK DERS ÜCRETİ 2025: Öğretmenlerin bir saat ek ders ücreti ne kadar oldu? 23/06/2025
- Piyasalar savaş senaryosunu fiyatlıyor: PANİK SATIŞLARA DİKKAT! 23/06/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 24 Haziran 2025 24/06/2025
- Esin Güral Argat: İhracatta böyle daralma görmedim 24/06/2025
- Trump'tan ateşkes açıklaması 23/06/2025
- Trump: Tebrikler dünya şimdi barış zamanı 23/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (24.06.2025) 23/06/2025
- Çin: ABD ciddi sonuçları olabilecek yanlış bir emsal oluşturuyor 23/06/2025
- BM'den saldırılar sonrası istikrarsızlık uyarısı 23/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı