Rusya’nın, Ukrayna’da kendilerini bağımsız birer devlet olarak ilan eden Donetsk ve Luhansk’ı tanımasıyla doruk noktasına tırmanan uluslararası gerilimin Nato ile Rusya arasında bir savaşa dönüşmesi olasılığı bir anda dünya gündeminin ilk sırasına oturmuş bulunuyor. Her konuda olduğu gibi bu konunun da içinde birçok farklı mesele var. Bunlardan birisi de ekonomilere neler olacağı meselesi.
Savaş üç türlü tanımlanıyor: (1) İki ya da daha fazla devlet arasında ortaya çıkan ekonomik, siyasal ya da dinsel anlaşmazlıklar nedeniyle, bu devletlerin birbirlerine karşı ordularıyla giriştikleri silahlı mücadele (uluslararası savaş.) (2) Bir ülkenin içinde, farklı grupların, yönetimi ele geçirmek için giriştikleri silahlı mücadele (iç savaş.) (3) İki ya da daha fazla devlet arasında silahlı mücadeleye dönüşmeyen ama her an dönüşebilecekmiş gibi görünen siyasal gerginlik hali (soğuk savaş.)
Küresel sistemde bir devlet bu üç tür savaşın hiçbirinde fiilen yer almasa bile savaş halinden etkileniyor. Bugün konu olan savaş türü şimdilik üçüncü grupta yer alan soğuk savaş türü. Bugünkü görünüm itibarıyla Ukrayna da ABD de Nato da, Rusya’nın Donetsk ve Luhansk’ı bağımsız devletler olarak tanımasına ve onlara destek olmak için oralara asker yollamasına askeri yoldan karşılık vermediler. Şu ana kadar ABD ve Avrupa bir takım hafif ambargo uygulamalarından söz ediyorlar. Rusya, Ukrayna’nın geri kalanı için de işgal girişiminde bulunursa ambargonun ağırlaşacağı ileri sürülüyor. ABD tarafı için pek bir şey söylenemez ama ambargo konusunda Avrupa’nın elinin çok güçlü olduğunu ileri sürmek pek mümkün değil. Avrupa’nın en önemli doğal gaz sağlayıcısı Rusya olduğu için onun da karşı ambargo olarak doğalgazı kesmesi söz konusu olabilir. Böyle bir durumda Rusya’nın doğalgazı satma olanağı azalacağından çok önemli bir gelir kaybıyla karşılaşması kaçınılmaz olacaktır. Bu görünüm zor bir denklemle karşı karşıya olacağımızı ve konunun çok uzayabileceğini gösteriyor. Türkiye, Rusya’nın Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetlerini tanıma kararını kabul edilmez bulduğunu ve reddettiğini açıkladı.
Bu gelişmenin şimdilik en belirgin sonucu Nato ülkeleri ve Rusya arasında karşılıklı ambargo uygulamaları ve silahlanma yarışının hızlanması olarak ortaya çıkacak gibi görünüyor. Avrupa, kullandığı doğalgazın yarısını Rusya’dan yarısını da başta Norveç ve Cezayir olmak üzere başka ülkelerden alıyor. Rus doğalgazına en az bağımlı ülkeler İspanya (yüzde 1), Romanya (yüzde 8) ve Belçika (yüzde 14.) Almanya kullandığı doğalgazın yüzde 51’ini Rusya’dan alıyor.
Bu gelişmelerin dünyadaki etkisi altın, gümüş gibi değerli metallerin, ham petrolün ve diğer emtianın fiyatlarının yükselmesi olarak ortaya çıktı. Türkiye’ye etkisi bu sayılan fiyat artışlarına ek olarak bir süredir 13,50 dolayında giden USD/TL kurunun 13,75 düzeyine kadar çıkması olarak görüldü.
Türkiye’nin, Rusya ile ekonomik ilişkileri oldukça fazla alanı kapsıyor. Türkiye, ihtiyacı olan doğalgazın yüzde 33’ünü Rusya’dan, yüzde 21’ini Azerbaycan’dan, yüzde 17’sini İran’dan, yüzde 13’ünü Cezayir’den, yüzde 4’ünü Nijerya’dan, geri kalanını da diğer ülkelerden alıyor. Doğalgaz ithal edilen kaynakların çeşitlendirilmiş olması Türkiye açısından bir avantaj olsa da Rusya’nın ağırlığı önemli.
Türkiye’ye gelen yabancı turistler içinde Ruslar birinci sırayı alıyor. Covid 19 salgını öncesinde (2019 yılı) Türkiye’ye gelen Rus turist sayısı 7 milyon dolayındaydı (toplam turist sayısının yüzde 13’ü) ve bu turistlerden elde edilen turizm geliri tutarı da 3,3 milyar dolar dolayındaydı (toplam turizm gelirinin yüzde 10’u). 2021 yılında Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı 5,8 milyar dolar düzeyine yükselmişti (toplam ihracatın yüzde 2,6’sı.) Bu ihracat miktarıyla Rusya, Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkeler arasında 12’nci sırayı alıyor. Buna karşılık ithalat yaptığımız ülkelerde miktar açısından birinci sırada yer alan Rusya’dan ithalatımız yaklaşık 29 milyar doları buluyor (toplam ithalatın yüzde 10,7’si.) Bunlara ek olarak Rusya, Türkiye’deki Akkuyu nükleer santralini de inşa ediyor. Yapım işi tamamlanınca işletmesini de Ruslar yapacak.
Rusya, karşılıklı ekonomik ve ticari ilişkiler açısından Türkiye için en önemli ülkelerden birisi. O nedenle hafif ambargolu bir soğuk savaşın daha ciddi ambargolu bir soğuk savaşa ilerlemesi oldukça sıkıntılı sonuçlar yaratabilir. Kuşkusuz Rusya’nın zenginliği de büyük ölçüde sattığı doğalgaza bağlı. Nato ülkeleri Rusya’ya ambargo uyguladığında Rusya da doğalgazı keserek karşı ambargo uygularsa herkes kaybeder.
Olayın soğuk savaştan çıkıp savaşa dönüşmesi hali ise tam anlamıyla bir faciaya yol açabilir. Çünkü her iki taraf nükleer güce sahip bulunuyor. Bu aşamada kim daha çok kaybeder diye bakarsak daha zengin olan batının daha çok keybedecek şeyi olduğunu söyleyebiliriz. O nedenle kanımca bu mesele hafif ambargolu uzun bir soğuk savaşa dönüşerek devam edecek gibi görünüyor.
Rusya – Ukrayna – Nato ilişkileri bu haliyle giderse bir süre sonra piyasalar bu gelişmeyi sindirirler ve ‘piyasa aldırmazlığı etkisi’ devreye girerek ortamın sakinleşmesini sağlar. Geçmişte pek çok olayda bu olguyu yaşadık. Buna karşılık ilişkiler sertleşir ve savaşa dönüşürse onu ‘piyasa aldırmazlığı’ ile atlatmak mümkün olmayabilir.
Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.
Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;
1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi
Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.
Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.
Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.
2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)
Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.
Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.
İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.
3. Takas Çek Ödemeleri
Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.
Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.
Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.
4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler
KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.
Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.
Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.
Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.
3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.
Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.
Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.
5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları
Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.
Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.
Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.
Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.
Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.
Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.
Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.