Toplumun bir kesimi kur veya faiz yükselirken bir kesimi de kur veya faiz düşerken kazanır. Kur ve faiz fazla değişmediğinde kazananlar ise üretimle uğraşanlar olur.
1 Ocak 2020’de USD/TL kuru 5,95 idi. 31 Aralık 2020’de kur 7,44 olmuştu.
1 Ocak 2020’de bankadaki 100.000 TL mevduatını dolar mevduatına çevirme talimatı veren bir kişinin hesabında (100.000 / 5,95 =) 16,806 dolar olur. Bu kişi 16.806 dolarını 31 Aralık 2020’de vadesi olduğunda TL’ye çevirse (16.806 x 7,44 =) 125.042 TL olur. Bu kişi bir yılda 25.042 TL bir başka deyişle yüzde 25 faiz getirisi elde etmiş demektir (dolar tevdiat hesabının faizi sıfır olsa bile.) Oysa aynı kişi 100.000TL’sini TL mevduat olarak tutsa faiz getirisi kabaca 15.000 TL olacaktı.
Demek ki kur yükselirken parasını dövize çeviren yerli tasarruf sahibi, kurdaki gerileme başlangıç noktasına gelmeden tekrar TL’ye dönerse kazançlı çıkıyor.
Aynı hesabı Türkiye’ye sıcak para getiren yabancı yatırımcı için yaparsak farklı bir sonuçla karşılaşırız.
29 Ocak 2021’de 7,32 olan USD/TL kuru, 5 Şubat akşamı 7,05 olmuştu.
29 Ocak 2021’de Türkiye’ye 100.000 dolar getiren bir Amerikalı bunu o günün kuruyla TL’ye çevirip eline geçen 732.000 TL’yi bankaya yatırsa (gecelik faiz veren hesaplar var) ve bugün o parayı (faizini ihmal ediyoruz) dolara çevirse eline (732.000/7,05=) 103.830 dolar geçer. Kazancı bir haftada 3.830 dolar ya da yüzde 3,8 olur. Bunun çeşitli masraflarını düşsek bile faiz getirisi yüzde 3’ün altında olmaz. Oysa bu parayı ABD’de bir bankaya yatırsaydı bir haftada muhtemelen üste para ödemek durumunda olacaktı.
Demek ki kur yüksekken gelip kur düşünce giden sıcak para yöneticileri kazançlı çıkıyor. Türkiye’de son günlerde yaşanan kurdaki düşüşte sıcak paranın ciddi etkisi var. Türkiye, an itibarıyla, sıfıra yakın faizle kendi ülkelerinden kredi alıp buraya gelen ve kısa sürede ciddi kazanç elde edip gidenlerin yaptığı carry trade denilen işlemler için ideal bir ortam sunuyor. Onlar kazanıyor, biz de yabancı fonlar geliyor kur düşüyor diye seviniyoruz.
Faiz yükselirken, paralarını bankaya mevduat olarak yatıran tasarruf sahipleri kazanır. Bunun tek koşulu açıklanan enflasyon verilerinin doğru ölçülmüş olmasıdır. Eğer açıklanan yüzde 15’lik enflasyon oranı gerçeği yansıtıyorsa yüzde 17 faiz alan tasarruf sahibi reel getiri elde eder. Açıklanan enflasyon oranı yüzde 15, buna karşılık gerçek enflasyon oranı yüzde 30 ise ve faiz de yüzde 17 ise tasarruf sahibi negatif getiriyle karşı karşıya kalır ve o zaman faiz gerçek enflasyon oranına yükselinceye kadar kazanamaz, sadece kaybı azalır.
Bankaların durumu farklıdır. Bankalarda mevduatın ortalama vadesi 3 ay, kredilerin ortalama vadesi 1 yıldır. Faiz yükselirken bankalar kaybeder. Çünkü maliyeti oluşturan mevduat faizleri yılda 4 kez yükselen oranlara göre ayarlanmak zorundayken geliri oluşturan kredi faizleri yılda bir kez yenilenir. Faizler düşerken ise sanılanın aksine bankalar kazanır. Mevduat faizleri yılda dört kez yenilendiği için her üç ayda bir maliyetler düşer, oysa kredi vadeleri yılda bir kez değiştiğinden gelirler bir kez azalır.
Buraya kadar yaptığımız analizi bir tablo ile özetleyelim (Bu tablo normal koşullarda oluşacak durumu gösterir. Koşullar anormalleşmeye başlamışsa farklı sonuçlar çıkabilir. Örneğin ihracat yapılan ülkelerin durumu kötüyse kur yükselse bile ihracat artmayabilir.)
Ekonomi için ideal durum, kur ve faizin fazla oynamamasıdır. Her ikisinin de yükselişi ayrı düşüşü ayrı sorun yaratır. Bu oynaklığı gidermenin tek yolu ekonominin risklerini düşürmekten geçer. Riskler düşerse kurun oynaklığı azalır, o zaman enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi de azalır ve dolayısıyla enflasyon düşer. Enflasyon düşünce de faiz de düşer. Türkiye’nin bunu başardığı en yakın örnek 2001 krizi sonrasında başlayan ve 2009 yılına kadar süren dönemdir. O dönemde Türkiye riskleri düşürmeye girişmiş ve o etkiyle enflasyon ve faizler düşmüş, kurlar da durağan bir görünüme girmişti.
Demek ki Türkiye bir dönem riskleri düşürerek yakaladığı bu başarıyı aynı yöntemle yakalayabilir. Çözüm yolu: Riskleri düşürmektir.
İsviçre merkezli banka Pictet’in, Amerikalı vergi mükelleflerinin off-shore hesaplardaki varlık ve gelirlerini gizlemelerine yardımcı olduğu gerekçesiyle 123 milyon dolarlık ceza ödeyeceği bildirildi.
İsviçre bankası Pictet‘e, Amerikalıların vergi kaçırmasına yardım ettiği için 123 milyon dolar ceza verildi.
ABD Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada, İsviçreli banka Pictet’in Amerikalı vergi mükellefleriyle off-shore hesaplardaki varlıkları ve gelirleri gizlemek için işbirliği yaptığını itiraf ettiği kaydedildi.
Açıklamada, bankanın İsviçre ve diğer yerlerdeki 1637 gizli banka hesabında 5,6 milyar doların üzerinde varlığı saklamak ve bu hesaplardan elde edilen geliri ABD Gelir İdaresinden (IRS) gizlemek için Amerikalı vergi mükellefleriyle işbirliği yaptığı aktarıldı.
İsviçre’de ve başka yerlerde söz konusu bankada hesabı olan Amerikalı vergi mükelleflerinin 2008 ile 2014 yılları arasında yaklaşık 50,6 milyon dolarlık vergi kaçırdığı belirtilen açıklamada, bankanın yapılan anlaşma doğrultusunda ABD Hazinesine yaklaşık 123 milyon dolar ödemeyi kabul ettiği belirtildi.
Açıklamada, bankanın anlaşma kapsamında hizmetlerinin gelecekte vergi kaçakçılığı amacıyla kullanılmasına karşı koruma sağlamak amacıyla önlemler uygulayacağı ve soruşturmada yetkililerle işbirliği yapacağı da kaydedildi.
Küresel mali piyasalarda yılı tamamlamaya artık sayılı günler kala düşen hacmin de etkisi ile sert hareketler görülüyor. ABD’de her ayın ilk Cuması açıklanan resmî tarım dışı istihdam verisi öncesinde, dün açıklanan açık istihdam verisi (JOLTS raporu) Nisan 2021’den bu yana (son 2,5 yılın) en düşük düzeyinde sonuçlandı. FED’in öncelikli olarak ana görevi fiyat istikrarını sağlamak olsa da, istihdam ve büyüme cephesinden gelen verilere de pek âlâ dikkat ettiğini biliyoruz.
Bu minvalde, istihdam cephesinden gelen dünkü zayıf veriler ardından piyasaların amiral gemi olarak takip ettikleri risksiz faiz oranı olarak takip edilen Amerikan 10 yıllık devlet tahvil getirisi %4,16 seviyesine kadar gelerek son 3 ayın en düşük seviyesini test etti. Gözlerin bu bağlamda Cuma günü açıklanacak resmî istihdam verisini daha da dikkatli bir şekilde takip edeceğini düşünüyoruz. Eğer istihdam raporu da (tarım dışı sektörde manşet istihdam artışının 180bin kişi olmasını, işsizlik oranın ise %3,9 seviyesinde sabit kalması) beklentileri karşılayamazsa, 2024 yılına yönelik bu sabah itibariyle var olan 125 baz puan faiz indirim beklentisinin (ilk faiz indirimi %64 olasılıkla Mart’ta) iyice artacağını düşünüyoruz.
Faiz indirim beklentilerinin de değeri dolar ile ölçülen tüm enstrümanların değerini artıracağını not düşelim. Haftayı 2,070 dolar seviyesinde ve 3 kez test edilip kırılamayan önemli bir direnç seviyesinde kapatan altının ons fiyatı haftanın ilk iş günü özellikle sabah Asya seansında -sığ işlem saatlerinde- 2,135 dolar seviyesini test etmesi ardından büyük bir volatiliteye sahne olarak dün 2,010 dolar seviyesine kadar geriledi. Altında fiyatın konsolide olmasını bekleyerek tamam mı devam mı sorusunun da yakında cevap vereceğiz.
Daha geçen hafta 1,10 seviyesinin üzerine yükselen EURUSD paritesi, zayıf gelen enflasyon verileri ile yönünü aşağıya çevirmesi ardından dün 1,08 seviyesinin de altına geriledi. Siz değerli okurlarımız da bizim gibi neden altın ve EUR’nun ABD’den zayıf gelen veriler ve gerileyen dolar faizine rağmen yükselemediğini sorguladığınızı duyar gibiyim. Açıkcası, haber akışından bağımsız gelişen fiyat davranışını biz de tam olarak anlayamadık. Yılsonu ve düşün piyasa katılımının bir etkisi olabileceğini düşünmek istiyoruz. Öte yandan, uzun bir süredir dolar aleyhine gelişen rallide geride kalan direnişin parası bitcoin ise kulvar değiştirerek hafta başı 42,200 dolar seviyesindeki ilk hedefimize ulaşması ardından bu sabah da ikinci hedef seviyemiz olan 48,545 dolar seviyesine doğru hareketlenerek 44,500 dolar seviyesini test ettiğini görüyoruz.
Türkiye cephesinde ise göreceli sakin havanın egemen olduğunu söyleyebiliriz. Tahvil piyasasında son 2 günde Hazine’nin 3 ayrı başarılı geçen ihaleleri ardından 10 yıllık gösterge devlet tahvilinin bileşik faizi %27 seviyesinin altına geriledi. Yabancı alımının olduğu yönünde sinyallerin her geçen gün arttığını not edelim! USDTRY kuru kamu kontrollünde psikolojik 29 seviyesinin hemen altında işlem görürken, 4 Aralık verilerine göre, TCMB’nin kamu dövizleri ve swap yolu ile elde ettiği dövizler hariç bakılırsa net pozisyonunun eksi 55 milyar dolar ile son 9 ayın en iyi seviyesine geldiğini not edelim. Hatta son 1 ayda neredeyse 10 milyar dolar iyileşme görüyoruz. Hatırlatma yapmak gerekirse, net rezervlerin Haziran başı eksi 78 milyar ile en zayıf seviyeyi görülmüştü. Gelinen noktada gidilecek çok yer olsa da, TCMB’nin politikasını doğru yönde ilerlediğini görüyoruz. Bir noktada yabancı girişleri eğer artacaksa, işte o gelen dövizi TCMB’nin alacağını ve net rezervlerini güçlendireceğine kesin gözüyle bakıyoruz. Bu nedenle de USDTRY kurunda düşüş bekleyenlere katılmıyoruz!
Dün ABD’de açıklanan açık iş pozisyonları verisinin beklentilerin altında kalması ancak güçlü hizmetler verisi ile birlikte FED’in para politikasını gevşetmeye başlasa bile ekonomide yumuşak iniş görüleceği beklentilerinin kuvvetlenmesi ile bu sabah Asya piyasalarında iyimser bir görünüm hâkim. Gösterge endeks Tokyo borsası, Japonya 10 yıllık devlet tahvillerinin getirisinin %0,62 ile Ağustos ayından bu yana en düşük seviyeyi görmesine de paralel %2’ye yakın artış kaydetti. Çin cephesinde ise, dün uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Çin’in kredi notu görünümünün durağandan negatife çevrildiğini açıklaması yatırımcı iştahının zayıf kalmasına neden oldu. ABD borsalarının da vadeli işlemlerinde bu sabah yükseliş eğilimli bir seyir var. Günün makro ekonomik veri takviminde, Euro bölgesi perakende satışlar ve ABD’de açıklanacak ADP özel sektör istihdam verileri dikkatli bir şekilde takip edileceğiz.
TCMB Net Döviz Pozisyonu
4 Aralık verilerine göre, TCMB’nin kamu dövizleri ve swap yolu ile elde ettiği dövizler hariç bakılırsa net pozisyonunun eksi 55 milyar dolar ile son 9 ayın en iyi seviyesine geldiğini not edelim. Hatta son 1 ayda neredeyse 10 milyar dolar iyileşme görüyoruz. Hatırlatma yapmak gerekirse, net rezervlerin Haziran başı eksi 78 milyar ile en zayıf seviyeyi görülmüştü. Gelinen noktada gidilecek çok yer olsa da, TCMB’nin politikasını doğru yönde ilerlediğini görüyoruz.
Akbank’tan “Uçtan Uca Dijital Teminat Mektubu” hizmeti
Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz, “Hedefimiz bu çalışmanın kapsamını daha da genişleterek iş dünyasına sunduğumuz kolaylık ve ayrıcalıkları daha da artırmak” dedi
Akbank, mevcut gayrinakdi kredi limitine sahip olan müşterilerine yönelik dijital teminat mektubu hizmeti ile işlemlerinde hız ve kolaylık sağlıyor.
Akbank açıklamasına göre, bu yeni hizmet, Kamu İhale Kanunu (KİK) kapsamındaki elektronik teminat mektuplarını ve Gümrük Müdürlükleri ve Eximbank’a hitaben düzenlenen elektronik teminat mektuplarını Akbank Mobil uygulaması üzerinden uçtan uca dijital olarak oluşturmayı ve ilgili mercilere iletmeyi mümkün kılıyor.
Akbank Mobil uygulaması üzerinden sunulan bu özellik sayesinde müşteriler, şubeye gitmelerine gerek kalmadan işlemlerini her an, her yerden gerçekleştirebiliyor.
Bu yenilik, mevcut gayrinakdi kredi limitine sahip tüm Akbanklıların finansal işlemlerini daha verimli ve etkili bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyor. Akbank Mobil uygulamasının kullanıcı dostu arayüzü sayesinde Akbanklılar, işlemlerini kolaylıkla gerçekleştirebiliyorlar.
Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz, tüm hizmetlerinde müşteri ihtiyaçlarını önceliklendirdiklerini ifade ederek, ‘Müşterilerimizin hayatını kolaylaştırma vizyonumuza uygun olarak uçtan uca dijital teminat mektubumuzu müşterilerimizin hizmetine sunmanın büyük mutluluğunu yaşıyoruz.’ açıklamasını yaptı.
Düz, ‘Yeni hizmetimiz kapsamında müşterilerimiz Exim, gümrük müdürlüğü ve kamu ihale kurumuna hitaben verilecek mektupları dakikalar içinde bulundukları yerden başvuru aşamasından, düzenlenme aşamasında kadar rahatlıkla tamamlayabilecekler. Hedefimiz bu çalışmanın kapsamını daha da genişleterek iş dünyasına sunduğumuz kolaylık ve ayrıcalıkları daha da artırmak. İş dünyasının pratik ve hızlı çözüm ihtiyaçlarına her alanda kolaylaştırıcı çözümler sunmaya devam edeceğiz.’ değerlendirmesinde bulundu.
Elektronik teminat mektuplarında uçtan uca dijitalleşmenin müşterilerine hız, esneklik ve kolaylık avantajı sağladığını belirten Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, şunları kaydetti:
‘KOBİ’lerimizi desteklemek ve onlara hız kazandırmak için ürün ve hizmetlerimizi genişletmeye devam ediyoruz. Bu amaçla Akbank Mobil’den alınabilecek ürünlere bir yenisini ekledik. Mevcut gayrinakdi kredi limiti bulunan müşterilerimiz Akbank Mobil’i kullanarak Kamu İhale Kurumu, Gümrük Müdürlüğü ve Eximbank’a hitaben elektronik teminat mektubu alabiliyorlar. Üstelik bu işlemi şubeye hiç gitmelerine gerek kalmadan dakikalar içerisinde uçtan uca dijital olarak tamamlayabiliyorlar. Yeniliklerimizle işine hız, gücüne güç katmak isteyen tüm KOBİ’lerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.’