Connect with us

BANKA ANALİZLERİ

McKinsey Prens ve Prensesleri

Diyorlar ki, nedir McKisney Prens ve Prensesleriyle alıp veremediğin. Benim değil, onların Türkiye’den alıp da veremedikleri var. İşte Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve geçmişten bugüne McKinsey Prens ve Prensesleri.

Yayınlanma:

|

Yazılarımda sık sık McKinsey Prens ve Prensesleri kullanınca bazılar far görmüş tavşan gibi anlam veremedi. Bir dostum, “benim kız, okulları yurt dışında bitirdi iyi bir eğitim aldı, McKinsey’de analist olarak çalışıyor, iyi de para veriyorlar, ne istiyorsun bunlardan” diye serzenişte bulundu.  Anlatınca kafası karıştı, önyargılı tepki verdiğini dile getirdi. Neler mi anlattım, hadi yazalım.
Şahıslar ile derdimiz yok 
Başta ön açıklama yapalım. Benim şahıslar ile onların yaptığı kişisel hatalar ile işim olmaz. Kim ne yapar ise yapsın, kurumu kabul edip sonuçlarına katlanıyor ise dert edinecek değilim. İlk yazılarda kullandığım, “McKinsey Oğlanları” lafını pek takıntı yapmışlar, üzerine alınan oldu ise kusura bakmasın, neyse “Prensleri” diyelim de ruhları okşansın. Bunu daha çok severler, nasılsa bu toprağın insanları değiller artık. Literatüre bir kavram sokmuş olduk.
Her şey Özal döneminde başladı
ABD beslemesi, hormonlu 12 Eylül 1980 Faşist Paşalar darbesi; ülkenin o yıla kadar yetiştirdiği  Aydınları, Sanatçıları, Öğretmenleri, Öğrencisi, Müzisyeni, Gazeteciyi, Yazarı, Sendikası, Üniversiteleri; ülkesi için ne kadar kafa yoran insanlar ve kurumlar var ise silindir gibi ezdi geçti, bir kuşağı yok etti. Ekonomi de Özal eline bırakıldı, Kapitalizmin ana sloganı olan, “bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler” ana politika oldu.
Özal Prensleri devreye sokuldu
Özal dönemini inceleyen veya hatırlayanlar bir konu ile karşılaşırlar. Özal bir proje idi ve kadrosu ile geldi. ABD’de, Avrupa’da davul zurna ile kurtarıcı edası ile yurt dışından her şeyi bilen edasında “prens ve prensesler” getirildi. Neydi bunların özelliği? Ortak özelliği Kapitalist Sistemi iyi biliyorlardı. Hepsinde 1-2 hatta 3-4 yabancı dil vardı. Öyle ya projenin ana amaçlarından biri içe kapalı bir ülkeyi uluslararası Sermeye ile bütünleştirmekti. Globalleşme, kulağa hoş geliyordu,  Başarılı da oldular. Özal’ın kendisi Devlet Planlama Teşkilat ( DPT ) kökenli olmasına rağmen “Plan da neymiş” diyerek bir kenara bıraktı. “Özelleştirme” lafları ilk o dönemde dillendirildi. Halk bunu “köprüyü satacağım, fabrikaları satacağım” gibi algılıyordu ama amaç belli idi. Ne var ne yok sat, Devleti ekonominin dışına çıkar. 1982’de Sermaye Piyasası Kurulu ( SPK  ) kuruldu. 1985’de İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ( IMKB ) kuruldu. Yabancı Danışmanlar akıl hocaları ortalıkta dolaşıyordu.
2000 Krizi Derviş Prensi
Ülke Müslümandı ama gelenler Prens ve Prensesti. Modern Haçlılar olduğunu bir avuç insan çözebildi. Olup bitenler o kadar karmaşık ve giriftti ki kimse o toz duman arasında ne olduğunu tam çözemedi. Çözdüğünde de olan olmuş iş bitmişti. Mart 2001’de Kurtarıcı Mesih edası ile Dünya Bankası görevinde ara verdirip Türkiye’ye getirilip Ecevit Hükümetine monte edilen Derviş, sistemi uluslararası sermayenin istediği şekilde, IMF Anlaşma yaptırıp ekonomiyi dizayn edip gitti. “15 günde 15 yasa yoksa ülke batar” gazete başlıklarını hatırlayın. Yeni Türkiye tamamen dışa açıktı artık ve korumasızdı. Türk Telekom, THY, TÜPTAŞ, ERDEMİR, TEKEL ve Şeker Fabrikalarındaki Kamu hisseleri satışları bu dönmede başlar. TEAŞ, TEDAŞ varlıklarının bir kısmı bu dönemde satışa başlar. Dönemin, Danışmanlar kim? Aynı Prens ve Prensesler. Batan özel bankaların yurt dışından aldığı sendikasyon kredileri Hazine Garantisine aldırılıp devlete kuruşuna kadar ödettirildi iyi mi. Danışmanlar yine aynı Prens ve Prensesler. İş kendi alacaklarına gelinde “bırakınız yapsınlar” sloganı bir kenara bırakıp böyle yakana yapışırlar unutma!  2000’lerin ortalarında bir baktık bankalar satılmaya başladı. Bazı yabancı bankaların şubeleri mantar gibi her yere yayıldı. Sektörü yabancıların ağırlığı daha fazlaydı artık. Vatandaş ne olduğun anlamadı bile. Vatandaş banka borcu ile bir şeyler alınca, ”refahım arttı” sandı. 2002’de vatandaşın bankalar toplam borcu 6 milyar TL, 2019 Mayısında 515 milyar TL hadi geçmiş olsun milletçe bankalar için çalışıyoruz artık. Firmaların da farklı bir yapısı yok.
McKinseyciler Dönemi
McKinsey bizim için sembol isim. İsim benzerliği Kurum veya buradaki çalışanlar ile bir ilgisi yok. 1990’ların ortaları bu tür Danışman ve Derecelendirme firmalarının İstanbul’da ofis açma furyası başladı. “Truva atı” gibi sisteme monte edildi. Bu firmalardan rapor almadan uluslararası finansörlerden, bankerlerden tek kuruş borç alınamıyordu. Borç verenlerin Türkiye’deki haber akışı kanalları bu kurumlardı. Bu kurumlarda en akıllı, en iyi eğitim alan elemanların yer alması bu nedenledir. Borç verenler paralarının güvencede olmasını isterler. Doğru kurumlara borç verdiklerini ve paraların istediği gibi kullanılmasını isterler. McKinsey sembol dedik. Yüzlerce kurum, binlerce çalışanları var. En iyi eğitim görmüş, en akıllılar. Çalışanlara yüksek ücretler ödüyorlar. Keyifler yerinde. Çalışanlar ile sorunumuz yok. İtirazımız strateji ve uygulamalara ve çıkan sonuca.
McKinseyciler Bankalara nasıl sızdı
Dedik ya, “borç verenler ipi elinde alınca, kuralı da koyar”, öyle de oldu. Danışman ve Derecelendirme firmalarının rapor hazırlamaları yetmez. İçerde birileri olsun, sürekli bilgi akışı sağlayacak birileri olsun ister. Öyle ya raporlar olacakları değil, iş bittikten sonra olanları yazıyor ve aksiyon almak için geç kalınabilirdi. Sermaye ürkektir, hızlı hareket etmek ister. Her şeyin kendi kontrollerinde olmalarını ister. İşte McKinseyciler bu nedenle Bankalara monte edildi. “Parayı biz veriyoruz içinizde bizden birileri olacak” dendi. Onlarcası bankalara başladı. Bu elemanlar öyle konu mankeni gibi değil, “ya Yönetim Kurulunda ya da GMY olacak” dendi. Bazıları daha sonra ayak oyunları ile bankalarda Genel Müdür bile oldu. Bankacılık sektöründe Liyakat sistemini bitiren bu ukala, Ego tavan yapmış, Prens ve Prensesler oldu. Bankacılık ürün satışına döndürüldü, kar ürün satışındaydı artık. Gerçek bankacılar sistem dışına çıkarıldı. Öyle ya ürün satmak için tecrübeye gerek yoktu. Oysa, hedef ürün adeti ile olmaz, kaliteli ve uygun hizmet olmalıdır. Kabaca hikaye bu. Ülkenin yarı sömürge olmasında bu Prens ve Prenseslerin uygulamalarının ve stratejilerinin günahları büyük. Ne yaptıklarının kendileri bile farkında değil.
McKinseyciler ne kadar masum?
Yurt dışından paraları bulup getiren bunlardı. Bu paraların nerelere, hangi sektörlere verilecekleri belirleyen bunlardı. Bazı karlı sektörler belirlediler. O günkü raporları takip edenler bilir. Enerji, Sağlık gibi sektörler öncelikli seçildi. İnşaat olmaz ise olmazdı. Öyle ya proje yapıp müteahhitlere kredi verip Konut, AVM yaptırırsın vatandaşa da “konut kredisi” verip borçlandırırsın, 10 yıl sana çalışırlar. İki taraftan da kazanırsın. Memleket beton yığınına dönmüş umurlarında olmaz. Yeter ki paralar gelsin. Reklam Patlamaları, Tüketim Toplumu yaratılması bu yıllarda oldu. Tarım, Sanayi bu yıllarda dinamitlendi. 2018’de milletçe öğrendik ki, “Kağıt” bile üretecek tesis kalmamış elimizde. Soğan, Patates On Lira olunca anladık ki Tarım bitmiş.  Burada itirazımız bu stratejiye. Planlı bir borçlanma olsa bu ucuz ve uzun vadeli kaynaklar İnşaata değil, en az yarısı Sanayiye giderdi. Kendi markalarımızı yaratırdık. Bak 1980’de seninle birlikte yola çıkan Kore Samsung, LG, Hyundai, KİA markaları ile dünyaya hükmediyor. Çin’in serüvenine hiç girmeyeyim.  Sen aldığın borç ile “zevk-ü sefa” içindeyken adamlar sanayiye yatırım yaptı.
Yöntem hep aynı
Mısır dün maaşlarını ödeyemiyordu, dizayn edip kredi muslukları açıldı.  Şimdi gidin, Kahire’nin yanına bir Kahire daha kuruluyor. Her yer İnşaat tarlası. Bizim 10 yıl önceki halimiz yani. Ülkeler değişir Sermayenin politikası değişmez. Şu an McKinseyciler Türkiye’de Panikte. Kurguladıkları sistem Türkiye’de çöktü. Verdikleri krediler geri dönmüyor, ödenmiyor. “Devlete nasıl çakarız bunları” diye arayış içindeler. Kendi krizlerini Milletin, Devletin Krizi gösterme derdindeler. Vatandaşa ödetmeye çalışacaklar bu paraları tekrar. Mini Derviş’ler valizleri hazırladı, yeni Haçlı Seferine çıkmak için hazırlıklar tamam.
McKinsey Prens ve Prensesleri ülkeyi ne hale getirdi
Lafı dolaştırmayalım. Ülke şu an yarı sömürge ülkesidir. Zorlanmadılar, yerli işbirlikçileri hep oldu. Zamanında Bakan damatları bile yönetici yapmışlardı. Bizim Komprador sermaye de sevdi adamları, tatlı para ortak noktaları idi. Bugün, firması, vatandaşı, belediyesi bankalara çalışıyor. Aksini kimse bana kanıtlayamaz. Bankacılık sektörü de yabancıların elindedir. Borsa yabancıların elindedir. “Özelleştiriyorum, yabancılardan para geliyor” diye sevindiğin, “babalar gibi satarım” diyerek peşkeş çektiğin firmalar, yabancıların elinde artık. Ülke yarı sömürge haldedir. Kafayı kuma gömersen bunları göremez, görenleri de “hain” ilan edersin. Sen cebini, ben ülkeyi düşünürüm. Farkımız ve bakış açımız budur. Yaşam tarzın ne ise düşünce tarzın da zamanla öyle oluyor. Senin hesaplarında milyon dolarların olması sadece seni kurtarır, vatandaşa faydası yok, sen de biliyorsun. Suçunu bildiğin için 2. Vatandaşlığın bile hazır. Biz buradayız gidecek yerimiz yok. O nedenle herkes kendi tarafından olaylara bakıyor. Senin niçin öyle düşündüğünü ve saldırma nedenini bile biliyorum bak! Kimin Hain, kimin yurtsever, kimin devşirme lejyoner olduğunu Tarih de yazacak, çocuklarımız da bilecek. Ne koltuk sevdalısı olduk, ne sistemin bize vurduğu unvan damgasına kandık. O unvanların sistemin “sürü içinde kaybolmayın” diye size vurduğu “eşek damgası” olduğunu gün gelir siz de anlarsınız elbet.
Erol TAŞDELEN
[email protected]

BANKA ANALİZLERİ

Mevduat faizleri bir yılda %110 arttı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yeni ekonomi yönetiminin Türk Lirası’na değer kazandırmak ve enflasyonla mücadele etmek için başlattığı faiz artışı döngüsü hızla devam ederken, mevduat faizleri de yükselişe geçti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 31 Mart yerel seçimleri öncesi gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu toplantısında 500 baz puanlık faiz artışına gitti. Bu gelişme, yeni ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele konusundaki kararlılığını vurgularken, 2023’ten bu yana yaşanan mevduat faizi artışları da hız kazandı. Finansal ürün karşılaştırma platformu Hesapkurdu’nun verileri, 2024 yılı nisan ayı güncel banka mevduat faiz oranlarına bakıldığında, bazı bankaların üç aylık vadeli güncel mevduat faiz oranının %58’e dayandığını gösterdi.

Mevduat faizi bir yılda ikiye katladı

Mevduat faizlerinin yükselişindeki boyutları anlamak için tarihsel veriler incelendiğinde, TCMB verilerine göre Mart 2023’te üç aya kadar vadeli ortalama mevduat faizi oranının %27,83 olduğu görüldü. Mevduat faizlerinin bir yılda ikiye katladığını, %110’dan fazla arttığını ifade eden Hesapkurdu Bankacılık İş Geliştirme Yöneticisi Orhun Çağlar Atilla, “Mevduat faiz oranları 2023 yılı sonlarından bu yana istikrarlı bir biçimde artıyor. Bu artış, 2024’ün ilk çeyreğinde de devam etti. Bu sebeple mevduat sahiplerini, varlıklarını Türk Lirası’nda değerlendirmek için vadeli hesap seçeneklerine yöneldi. Mevduat, 2024’te de en çok tercih edilen yatırım araçlarından olmaya devam ediyor” dedi.

Gözler TCMB’nin 25 Nisan’daki toplantısında

TCMB’nin mart ayının sonlarında yayımladığı Piyasa Katılımcıları Anketi, 2024 yıl sonu enflasyon beklentisinin %42,96’dan %44,19’a yükseldiğini gösterdi. TCMB’nin enflasyon hedeflerinde yaşanan kaymanın gerekçelerini açıklamak için hükümete yazdığı mektup da, enflasyon beklentilerinin gücünü koruduğunu gösterdi. TCMB’nin her karar metninde para politikasındaki şahin duruşun korunacağı vurgusuna yer verdiğini belirten Orhun Çağlar Atilla, “ABD ve Avrupa ekonomileri yapışkan enflasyon sonrası faiz indirimlerine başlamak için gün sayıyor olsa da bu beklentiler öteleniyor. Türkiye’de durum daha farklı. Morgan Stanley’in mart ayında yayımladığı tahminler, Türkiye’de faiz indirimi döngüsünün ancak 2025 ilk çeyreğinde başlayabileceğini gösteriyor. TCMB Para Politikası Kurulu, 25 Nisan’da toplanacak. Gözler bu toplantıdan çıkacak karara çevrilse de Türkiye’de mevduat faizlerinin uzun bir süre daha bu seviyelerde kalacağını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“Mevduat faiz oranları Hesapkurdu.com’da hesaplanabiliyor”

Mevduat faizi / kâr payı oranlarının temel olarak kredi faiz / kâr payı oranlarına paralel olarak belirlendiğini hatırlatan Hesapkurdu Bankacılık İş Geliştirme Yöneticisi Orhun Çağlar Atilla, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:

“Kredi, sigorta, mevduat hesabı, kredi kartı gibi finansal ürünleri karşılaştırma olanağı sunan Hesapkurdu.com olarak kullanıcılarımızın mevduat faizlerinin güncel değerlerini görebilmeleri için özel bir sayfa hazırladık. Mevduat tutarını ve gün cinsinden vadeyi giren kullanıcılar, saniyeler içinde bankaların sunduğu güncel mevduat faizi oranlarını görebiliyor ve kendilerine uygun teklifi seçebiliyor. Hesapkurdu.com olarak piyasayı kullanıcılarımız için takip etmeye ve onlar için en uygun teklifleri sunmaya devam edeceğiz.”

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

QNB Finansbank Emekli Promosyonunu artırdı

Maaş Promosyon kampanyaları hızlanırken; QNB Finansbank Kmau Bankalarına alternatif olacak şekilde yeni bir Emekli Maaş Promosyon Kampanyası başlattı…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Emekli Müşterilerimize Sunulan Ayrıcalıklar

  • 12.000 TL ‘ye varan nakit promosyon ve CardFinans Emekli kredi kartından yıllık 1.200 TL indirim olmak üzere toplamda  13.200 TL’ye varan emeklilik ödülü !
  • Emeklilikte Yaşa Takılanlar’a özel kredi QNB Finansbank’ta! Emeklilere özel avantajlı oranlardan yararlanmak ve detaylı bilgi için tıklayınız.
  • Yurtiçi diğer tüm banka ATM’lerinden Para Çekme, Para Yatırma veya Bakiye Sorgulama işlemlerini toplamda ayda iki defa ücretsiz gerçekleştirebilirler. (günlük para çekme – yatırma limitleri dahilinde)
  • Bireysel İnternet Şube ve QNB Mobil’den yapılacak EFT saatlerinde ve TL havale işlemlerinde işlem ücreti muafiyeti ( haftasonu ve resmi tatil günleri dışında 09:00-16:00 saatleri arasında)
  • QNB Finansbank şubelerinde yapacağınız işlemlerde sıra önceliği
  • Emekli Bankacılığı müşterilerimize özel 0850 222 11 00 numaralı QNB Finansbank Emekli Bankacılığı Hattı’ndan faydalanma imkanı
  • CardFinans Emekli kredi kartına sahip olunması durumunda; ilk yıl, yıllık üyelik ücreti tahsil edilmemektedir. Bu bir yılın sonunda, CardFinans Emekli kredi kartına bağlı ve düzenli ödenen en az bir otomatik fatura ödeme talimatı olduğu ve bu talimatların düzenli ödendiği sürece, bu kredi kartı için yıllık üyelik ücreti alınmamaya devam edecektir.
  • Emekli maaşını Bankamızdan alan CardFinans Emekli kredi kartı sahipleri, market ve eczane harcamalarında yılda 1200 TL’ye varan indirimlerden faydalanabilir. Detaylı bilgi için tıklayınız.

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

Google Consent Mode V2: Dijital Pazarlamada Gizlilik Odaklı Bir Çağın Başlangıcı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dijital pazarlama dünyası, Google Consent Mode V2‘nin getirdiği yeniliklerle birlikte yeni bir döneme adım atıyor. Bu gelişme, reklamverenlerin kullanıcı gizliliği ve veri koruması konularında yeni bir sayfa açmalarını sağlıyor ve dijital reklamcılıkta bir devrim yaratıyor.

Avrupa’da Kişiselleştirilmiş Reklamlar İçin Yeni Kurallar

Google’ın Mart ayında Avrupa’da uygulamaya koyduğu yeni gereksinimler, reklamverenlerin hedefleme yeteneklerini sürdürmeleri için Consent Mode’u güncellemelerini şart koşuyor. Bu yeni düzenlemeler, kullanıcıların gizlilik haklarına duyulan saygının arttığını ve dijital pazarlamanın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini gösteriyor.

Türkiye’de KVKK Kapsamında Çerezler Kişisel Veri Sayılıyor

Bu sürecin, dijital reklamcılıkta dönüm noktası olduğunu belirten Sirkhet Danışmanlık Kurucusu Efecan Başöz, konuya ilişkin önemli görüşlerini paylaştı. Başöz, “Google İzin Modu V2, reklamverenlere kullanıcı verilerini daha bilinçli ve gizliliğe saygı duyan bir şekilde kullanma fırsatı sunuyor. Bu değişim, tüketicilerin gizlilik endişelerine cevap verirken reklamverenlere daha güvenilir bir pazarlama ortamı sunacak. Ülkemizde de KVKK ile çerezler kişisel veri sayıldı; bu sebeple Google İzin Modu sayesinde hem KVKK uyumlu veri toplama süreci daha kolay yönetilecek hem de reklam ve analiz için toplanan veriler şeffaf bir hale gelecek.’’ ifadelerini kullandı.

Google İzin Modu’nun sunduğu yeniliklere uyum sağlamak ve değişiklikleri anlamak için işletmelerin halen güncelleme yapmadı ise hızlıca adım atması gerekiyor. Bu sürecin başarılı bir şekilde tamamlanması, reklamverenler ve tüketiciler arasındaki ilişkileri güçlendirecek.

AB ve Türkiye’deki Firmalar İçin Uyumun Önemi

“Avrupa Birliği veya Avrupa Ekonomik Bölgesi üyesi ülkelerde dijital reklam yayınlayan ve ülkemizde yerleşik olan tüm firmaların bu geçişi yapması gerekiyor. Aksi halde GDPR sebebi ile büyük cezalar ile karşılaşabilirler.” şeklinde sürecin ciddiyetine dikkat çeken Efecan Başöz sözlerini şöyle sürdürdü; “Google Ads, Instagram, TikTok gibi reklam yayıncıları veya Google Analytics gibi analitik araçları kullanan firmaların hem iç pazarda hem de AB bölgesinde faaliyet gösterirken bu değişikliklere hızla uyum sağlamalarını öneriyoruz”.

Sirkhet Danışmanlık Kurucusu Efecan Başöz, Google İzin Modu V2’nin dijital pazarlama alanında önemli bir adım olduğunu vurgulayarak “Kullanıcıların veri gizliliğine daha fazla önem vermesiyle birlikte, reklamverenlerin de bu konuda daha şeffaf ve kullanıcı odaklı bir yaklaşım benimsemeleri gerekiyor. Bu gelişme hem kullanıcıların gizliliğini korumayı hem de reklam etkinliğini artırmayı amaçlıyor ve bu yönde önemli bir adım.” şeklinde konuştu.

Bu gelişmelerle birlikte, dijital pazarlama dünyasının geleceği daha şeffaf, kullanıcı odaklı ve güvenilir bir zemin üzerinde şekilleniyor. Google İzin Modu V2, bu yönde atılmış önemli bir adım olarak sektörde büyük yankı uyandırıyor.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.