Connect with us

BANKA HABERLERİ

Mobbing mağduru bankacı konuştu

Yerli Sermayeli eski Muğla Şube müdürü K.A.C.’ye açtığı MOBİNG davasını YEŞİM K. kazandı. Yerli Bankada ilk defa bir müdürü MOBBİNG cezası aldı. Banka hala bu müdür ile çalışmaya devam ediyor. Dava sonuç detayını ayrı haber ile yakında yayınlayacağız.

Yayınlanma:

|

Yerli Sermayeli bankanın Muğla şubesinde yaşanan mobbing mağduriyeti birinci elden yaşayanlar tarafından dile getirildi. 2019 Haziranında anlatılanlardan ders almayan banka aynı uygulamaları artırarak devam ettirdiği yönünde şikayetler artıyor. Bu röportajı hatılamakta fayda var.

İşte infial yaratan röportaj :

BankaVitrini : Yeşim K. siz 2006 yılında Yerli Sermayeli büyük bankalardan birinde işe başladınız, Bankacılığa nasıl başladınız o zamanki duygularınızı hatırlıyor musunuz ?
Bankacılık o yaşlarda hep hayalindi. Bankada çalışanlara hep gıpta ile bakar ve onlara özenirdim. Bankada ilk başladığımda çok mutlu ve heyecanlıydım. Yeni umutlar ve hayallerle istediğim bir işe başlamıştım Her şey çok güzeldi. Yöneticilerim ve çalışma arkadaşlarımla huzurlu ve mutlu ekip ruhu ile çalışılan bir çalışma ortamımız vardı. Müşterilerimiz ile bütünleşmiş ailelerinin bankacısı olmuştuk.
BV : Yerli Sermayeli Bankanın Muğla Şubesi Banka çalışanların da son günlerde çok gündeme geldi. İlk sorunlar ne zaman kendini gösterdi, bu huzurlu ortamın bozulmasını ilk ne zaman fark ettin?
Bu mutluluk Ocak 2017 yılına kadar sürdü. Bu zamana kadar hiç bir yöneticimle sorun yasamamıştım. Mobbingin ne olduğunu da bilmiyordum. Bir şube yönetici senin kaderini değiştirecek, seni işten attıracak deseler inanmazdım. Ama tam da bu noktada bunu yaşadım. Ne kadar işimi severek yapsam da beni bu işten soğutmak için elinden geleni yaptı. 13 yıllık emeğim gözümün önünde elimden kaydı gitti, daha doğrusu emeğim, alın terim, planlarım hayallerim çalınıyordu, kimseye de sesimi duyuramıyordum.
BV : Örnekleyebilir misin, ne gibi farklı uygulamalar ve yaptırımlar ile karşılaştın. Bankacılık iş etik kurallarına uymayan sana ters gelen ne gibi yaklaşımlar ile karşılaştın?
Şube müdürü değiştiğinde eski şubesinden bilgiler gelmeye başlar, zaten gelen müdürün eski şubesinde insanları nasıl haksız yere işten attırdığını, insanlara mobbing uyguladığını duyuyorduk, ta ki yaşayana kadar bazı duyduklarımızın da abartı olabileceğini düşünürdüm. Yaşadıklarımdan sonra duyduklarımın yapılanların çok küçük bir kısmı olduğunu yaşayarak acı bir şekilde gördüm. Herkesin içinde azarlamalar, aşağılamalar, küçük düşürücü cümleler hepsi vardı. Bankacılıkta moral çok önemli sonuçta sürekli insanlar ile temas halindeyiz. Haksız yere azar, aşağılama, küçümseme ile o moral motivasyonunuzu nereye kadar koruyabilirsiniz ki? Sistem size bir Performans notu çıkarmış o sizin hakkınız sonuçta bunu düşürmek art niyet değil, kul hakkı değil de nedir?

BV : Diğer çalışma arkadaşlarında da benzer huzursuzluklar gözlemledin mi? Yoksa kişisel bir sorun mu vardı. Tabi içlerinde halen çalışanlar olduğu için isim ve servis belirtemeyeceğin için genel anlamda değişim var mıydı?
Şubede 15’den fazla kişi olmasına rağmen kimse bizim çalışanların sesini duymadı. Herkes huzursuzdu ama benim huzursuzluğum biraz daha farklıydı. Çünkü şubede müdür tarafından bütün oklar bana çevrilmişti. Neden mi ? Bana yaptığı haksızlıklara karşı susup oturmadığım için, haksızlığı kabullenmek İnsan onuruna yakışmaz. Ben böyle yetiştirildim. Size söylenenler makul ve mantıklı değil ise orada çatışma başlar. Diğer bankalardan teklifler geldi zamanında kurum bağlılığım olduğu için ilgilenmedim. Hata yapmışım.
BV : Müdür senin üzerinde diğer çalışanlara mesaj mı vermek istiyordu bu durumda? Daha aynı şubeden işten çıkarılanlar olduğunu da duyduk. En son Güvenlik Görevlisi de işten çıkarılmıştı. Eski ve yeni şubede bu müdür zamanında kaç çalışan işten ayrıldı?
-Benim üzerimden mesaj verdiğini sanmıyorum. Zaten sürekli personelleri işten çıkarmaya çalıştığı biliniyor. Ama şubede 3 dönem üst üste sadece benim notumu düşürmesi işi kişiselleştirdiğini gösterir. Yani bana uyguladığı mobbingi diğer çalışanlara uygulamıyordu. Mobbingte ayrıcalıklıydım yani. En son şubeden güvenlik görevlisi işten atıldı, taşeron olmasına rağmen, benim duyduğum ve bildiğim toplamda bu müdürün çalıştığı şubelerde 20 kişinin işten ayrıldığıdır. “Herkes yanlış, yönetici mi doğru” diye sorgulamak lazım aslında ama bunu yapacak irade ve İK Bankada yok şuanda.

BV : “Şubeden herkes yanlış da bu Müdür arkadaş mı doğru diye hiç öz eleştiri yapmıyor mu” sence? Yönetim Kurulundan Birinin korumasında ve himayesinde olduğu için kendisine İK bir şey yapamadığı da çok dillendirildi, gerçekten böyle miydi?
-Kesinlikle kollanıyor. Gücünü de buradan alıyor. Yoksa iş odaklı çalışsa personel ile niçin uğraşır ki bir müdür? Örnek vereyim yapılanlar o kadar dayanılmaz hale gelince Genel Müdürlük İK’ya  sorunlarımı anlattım. Genel Müdüre kadar mesaj attım. Sağ olsun şubeye kadar geldiler benim ile görüşme gereği bile duymadan Müdür beyin odasında kahve içip gittiler.
BV Daha önceki Müdürlerin ile herhangi bir sorun yaşamış mıydın? Hakkında daha önce uyarı kınama, maaş kesme, zorunlu izin, terfi erteleme gibi bir yaptırım ve ceza yaşadın mı?
alıştığım 13 yıllık çalışma hayatımın 11 yılı hiç bir yöneticimle sorun yaşamadım. Tam tersi hepsi beni motive ederek kariyer planıma yardımcı oldular. Son 2 yıl kabustu. Geriye dönüp bakıyorum da acınacak haldeler. Emeklerimi helal etmiyorum.
BV : Tıp Mobbingi “Psikolojik Şiddet” olarak tanımlıyor. Baskılar sende ne gibi Psikolojik değişimlere neden oldu ?
-Yaşanan 2 yıllık süreç benim için hiç kolay olmadı. 2018 Eylül ayında ağır depresyon teşhisiyle tedaviye başladım ve öncesinde stresten geçirdiğim rahatsızlıklar oldu. İşime odaklanamaz, iş planı yapamaz hale getirilmiştim. Koşa koşa gittiğim işimde ayaklarım ger geri gidiyordu. O ortamda da normal insan çalışamaz zaten. Şubenin yarısı ilaç kullanarak işe gidiyor. Yazık insanlara. İşten ayrıldım ilaç kullanmayı bile bıraktım dünya varmış. Geriye dönüp baktığımda, en çok içimi acıtan da o süreçte çocuğuma kötü davranmaya başlamamdı. Şimdi gayet iyiyiz anne-oğul günlerin keyfini çıkarıyoruz. Şu an yeniden doğmuş gibiyim, kötü günler geride kaldı.

BV : Tayın düşünmedin mi? Bölge sorunlarını sahiplenmedi mi ? Bireyselden sorumlu Bölge Yöneticileri ne işe yarar? İşin içine dahil olmadılar mı bu süreçte?
-Tayin düşünmedim. Çünkü küçük bir oğlum var. Ona annem bakıyordu ben çalışırken tayin isteseydim gittiğim yerde yeni bir hayat kuracak kadar maaş almıyordum. Yani hem benim hem de oğlum için zor olacaktı. Bize sahip çıkması gereken bölge ekibi de “ha var ha yok” bu tür sorunları yönetebilecek düzeyde değiller. Zaten şu ana Bölgeler Mobbingin ana unsuru olmuş durumda. Bölgelerin personel gözünde bir saygınlığı vardı onu da bitirdiler uygulamaları ile.
BV : 2019 yılında ayrıldınız. Daha doğrusu şu meşhur 17-18 madde gerekçe gösterilerek Performans nedeni ile işten çıkarıldınız. Gerçekten Performans düşüklüğü söz konusu muydu? Hedefleme doğru muydu? Lokasyon analizi yapıldı mı mesela, yönlendirme ve eksik görülen alanlarda gelişmene yönelik eğitimler ile takviye gördünüz mü? Performans nedeni ile çıkarmada İş Mahkemeleri bunların yapılıp yapılmadığını sorguluyor çünkü.
-2017 -2019 yılları arasındaki performans notlarım iyi olmasına rağmen şube müdürü 3 dönem üst üste notumu düşürmüştür. Notu benden daha düşük olanlar olmasına rağmen hala çalışmaktadırlar. Bu da tamamen kişisel mobbinge maruz kaldığımın göstergesidir. Bankada kendilerine göre Performansı düşük personele yönelik işten atma dışında bir uygulaması yok maalesef. Geçmiş emeğiniz unutuluyor. Başarılarınız unutuluyor. Sadece o döneme bakılıyor. İyi ya da kötü ayrımı var sistemlerinde. 13 yıl sonra anlıyor Performans düşüklüğünü sistemleri. O kadar adil ve liyakat sistemi işliyor yani. Şimdi düşünüyorum da gülüp geçiyorum. Yemişim sizin performans sisteminizi. Bankanın Borsa değeri yarıya düşmüş ama üst yöneticilerin performansı hep yüksek onlara göre. Yeterlilik yok, yetkinlik var bunlarda. Sistemin kimi çarpacağı belli değil. Hiç kimse önünü göremediği için “ne zaman sıra bana gelecek” modunda çalışıyor bankada herkes, bu ortamda verim olur mu?
BV : Mobbing davasına nasıl karar verdin ? Bankacılık sektöründe işe iade, mesai gibi davalar yoğun ama Mobbing davaları sık rastlanan bir durum değil çünkü.
-Ben işimi Mobbing nedeni ile kaybettim. Aynı banka yoksa Performans düşüklüğümü 13 sonra mı fark etti. O zamana kadar performanslarım iyi, performans notlarım iyi, müşteri şikayetlerim yok. Yolsuzluk, rüşvet, iş ihmali, savsaklama gibi soruşturmam yok. Ne oldu da 13. Yıl sonra çalışamaz hale gelip Psikolojik tedaviye başladım. Tamamen Mobbing sonucu. Bunu yapanın yanına koymamak gerekiyor. “Yapılanları sineye çekmeyeceğim” dedim. Mobbingçi Müdüre Mobbing davası açtım. Hukuk önünde cezalandırılmasını, adaletin tecelli etmesini istiyorum. Müdür iyi ama çalışanlar kötü olamaz sadece. Güvenlik Görevlisine varana kadar işten çıkarılmış, herkes mi kötü. Mobbing insanlık suçudur. Modern iş işkencesidir. Cezasız kalmamalı. Hukuktan başka sığınacak yerimiz kalmadı.

BV : Yaşadıkların ile ilgili şahitlerin var mı, kimler bunlar ?
-Evet var. Aynı işyerinde çalışan arkadaşlarımdan. Aynı zamanda bu Müdürün eski şubesinde çalışan arkadaşlar da sağ olsunlar şahit oldular. Cumhuriyet Savcı ve Hakimlerine, Türk Adaletine güveniyoruz. Arkasında kim olur ise olsun, kimler koruyor ise korusun Türk Adaletini etkileyeceklerini düşünmüyorum, sadece güvendiğim de Türk Adaletidir. Mobbingin suç olduğunu bu insanlara başka türlü anlatamayız.
BV : Duruşma ne aşamada ?
-Uzlaşmacıya gitti dava önce, uzlaşamadık. Mahkeme bakacak davamıza, hukuksal süreç mahkemede devam edecek yani. Davam sadece kendim için değil sektörde bulunan tüm arkadaşlarımı yakından ilgilendiriyor. Bu davalar sektör için de emsal olacak. Kimse kendini Ağa sanıp,  “ben yaptım oldu” diyemeyecek, çalışanlara “köle / amale” muamelesi yapamayacak. Hiç yararı olmaz ise küçük çocuğuma, haksızlıklar karşısında susmama, hak arama örneği bırakmış olacağım. İlahi adalete de inanırım ben. Adalet er ya da geç yerini bulacak.
BV :  Son olarak, BankaVitrini ekibi Mobbinge karşı ve Bankacıların sesi olmuş durumda,  bu yönde yayınlar yapıyor. BankaVitrini hakkında ne düşünüyorsun, senin için ne ifade ediyor?
-BankaVitrini ekibi çalışan ya da işten ayrılan bankacıların sorunlarını dile getiren güvenilir tek site. Mobbing davalarında mağdur olanın yanında olarak tarafsızlığını ispatlamıştır. BankaVitrini ekibine bizlerin bankacıların sorunlarını dile getirdikleri için çok teşekkür ederim.

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.