Connect with us

Erol Taşdelen

Bunları da yaz kardeşim

Bankacılığın herkes gülen yüzünü görür. O takım elbisenin altındaki çaresizliği; topuklu ayakkabının çıkardığı ses dışındaki iç sesi duymaz.

Yayınlanma:

|

Bankacılığın herkes gülen yüzünü görür. O takım elbisenin altındaki çaresizliği; topuklu ayakkabının çıkardığı ses dışındaki iç sesi duymaz.

Ne diyordu Büyük Ozan Can Yücel, “Ne yaman, zor imiş yonca yolması bizim memlekette adam olması”. Yazın işine başladıktan sonra,  “bunları da yaz kardeşim” diye yüzlerce telefon ve  mail aldım. Bunların çoğu özeldi ve bende kalacak, bazılarını gözlerim dolarak okudum.  Bir kez daha anladım  ki özellikle Şubede çalışanlar dolu, burunlarından soluyor. İçlerinde haksızlığa uğramanın, aşağılanmanın, temel insanı ilişkileri bile beceremeyen yöneticiler tarafında yönetilmenin, istismara, tacize uğramanın  verdiği bunalma ve bastırılmış öfke seli var. Umarım bir gün bu birikmiş öfke dışarı taşmaz. Dikkat çeken bir durum bazı rezilliklerin özellikle bazı bankalarda yoğunlaşması ve kurumsallaşması, kurumsallaşması diyorum zira bazı şeyler bilinmesine rağmen üst yönetimin de hiç harekete geçmeyip, tam tersine yapanları  ödüllendirerek cesaretlendirmesi. Bazı bankalarda balık baştan kokmuş o kadar net ki ! Ne ara bu sektör bu hale geldi insan şaşıyor. Şimdilik, bazılarını Banka ve isim vermeden paylaşalım. Anlayan anlayacaktır zaten, camia sonuçta bir avuç insan ! Sektörü ve sektörde çalışan güzelim insanları bitiren “Kartvizit Ağaları” eseriniz ile övünebilirsiniz !
Yaz Kardeşim;
Ege’de Bölge Müdürü olarak çalışıyordum. Bayan Genel Müdür elime bir liste uzattı bu müdürleri işten çıkar dedi. Oysa hepsi başarılı idi. Yapılan haksızlığa dayanamayıp iş kariyerime son verip, Bankadan ayrıldım. Bu haksızlığa imza atamazdım. Kul hakkı yemekten ise işsiz kalmayı tercih ettim.
Yaz Kardeşim;
Katılım bankasında çalışıyoruz. Operasyon servisinden pazarlama servisine geçirildik ama ayrımcılık yapılıyor yıllardır terfi ettirilmediğimiz gibi maaş zammı da alamıyoruz. Ayrıca, vatandaşın Dini duyguları o kadar sömürülüyor ki.
Yaz Kardeşim;
Körfez sermayeli bankada Şube müdürüydüm, Bölgeye çağrıldım. Gittiğimde, Bölge müdürünü odasında bir personel ile uygunsuz vaziyette gördüm. Ahlaksızlıkları yetmiyormuş gibi, kısa süre sonra ben kapı önüne kondum.
Yaz Kardeşim,
Körfez sermayeli  bankanın İstanbul Asya tarafına bakan Bölge Müdürlerinden birinin tacizine uğramayan bayan kalmadı, rezilliklerini üst yönetim dahil duymayan kalmadı ama hala görevine devam ediyor. Bu nedenle bankadan istifa eden arkadaşlar oldu. Sadece Türk filmlerinde olur sanırdım ama bunların senaryoları filmleri aştı. Bu bankada yöneticilerin özel hayatı Sosyal medya hesaplarına kadar düştü, mesajları okumayan kalmadı. Patron değişince sakallar bırakıldı, göstermelik Cuma namazlarına başlandı, “Hayırlı Cumalar” mesajları havada uçuşmaya başladı  ama huylar ve yaşam tarzları yerli ve milli, değişmedi yani.
Yaz Kardeşim,
Bankanın üst yönetimine kendi akrabalarını atayıp bankayı aile çiftliğine çeviren Bankacıları da yaz. Batık kredilerde bu insanların ihmali var mı onu da araştırsınlar.
Yaz Kardeşim,
Özel bankacılık satış müdürü iken banka içinde sürekli alkollü dolaştığından şube müdürü yapılanları, odasına kendini kapatıp viski, puro, müzik eşliğinde sürekli bilgisayarda oyun oynayıp  yan gelip yatanları da yazın, bu tiplere göz yumanları da yaz.
Yaz Kardeşim,
“Senin hedeflerini şişirir neye uğradığını anlamaz üç ayda kapı önüne konursun” diye tehdit eden bölge ekibini de yaz. “Bölge Müdürü de kimmiş bu bölgeyi ben yönetiyorum” diyen Bölge Satış Müdürlerinin ukalalıklarını da yaz.
Yaz Kardeşim,
Yerli sermayeli bankanın gecenin 22:00’de “oteldeyim gel” diye WhatsApp mesajı çekebilecek kadar gözü dönmüş sapık Bölge Müdürlerini de yaz ( gerçi kendisi artık aynı bankada şube müdürü, bölgesi de kapandı ama abartı yok yazışmalar elimizde ). Ayrıca, onun bununla gönül ilişkisine girip hızlı terfiler alıp bizim önümüzü kesen bayan bankacıları da yaz.
Yaz Kardeşim,
Yabancı ortaklı bankada 17 yıldır çalışırken, bağlı olduğumuz Konya Bölge Müdürü Şubeye gelip odaya kapadı, “istifa dilekçesi” yaz diye baskı yaptı. İstifa etmeyince, “atıldın o zaman, bir daha iş bulamazsın kötü referans veririz”, diye tehdit edip, “işe iade davası açmayacaksın” diye taahhütname imzalatmak için baskı yaptı. O şaşkınlık ile unvanının da verdiği baskı altında neler imzaladığımı bile hatırlamıyorum ( en son söz konusu bölge müdürünün Uşak’ta benzer davranışı yaptı, bu tür davranışlar yabancı sermayeli bankada da sık rastlanır oldu niye acaba ? ).
Yaz Kardeşim,
Bölgeye sabahın köründe “toplantı var” diye çağırıp, “sen yoldayken çıkarılma yazın” geldi deme yalanını söyleyebilen Bölge Müdürleri var. O yetmiyormuş gibi bölgeden ayrıldığında, 1 saat öncesine kadar şubeyi teslim ettiğin adama telefon açtırıp, “geri gel cep telefonunu alacaktık” deme yüzsüzlüğünü gösterdiklerini de yaz ( tesadüf aynısını ben de yaşadım, Akbabaların kurum kültüründe var demek ki, yazıklar olsun ).
Yaz kardeşim,
Sabah sistem açılmadı. Bilgi işlemi aradığımda “artık personel gözükmüyorsunuz”  lafını duyunca işten atıldığımı anladım. ( bankaların eski huyu çıkarılan personeli potansiyeli anında dolandırıcı yerine koyup  bilgisayarını bloke etme ). İşten ayrıldıktan bir gün sonra yıllarımı verdiğim bankam tüm işlemlerimden masraf almaya başladığını yaz.
Yaz Kardeşim,
“Arkanda ben varım, dedikodulara kulak asmadan,  dikkatini dağıtmadan aynı verimlilik ile çalış” diyen Bölge Müdürü 2 hafta sonra işten çıkarılınca telefonlarıma dahi çıkmadığını yaz.
Yaz Kardeşim,
İş arkadaşlarımız birer birer işten çıkarılırken, bizim başımıza gelmez dedim ertesi gün ben de çıkarıldım. Tüm arkadaşlarım “sıra ne zaman bana gelecek” diye beklemekten çalışamaz hale geldi.
Yaz Kardeşim,
“Şubeniz çok iyi gidiyor, bölgemizin yıldız şubesi” dendi. Bir ay sonra “şubenizi kapatıyoruz” dendiğini yaz.
Yaz Kardeşim,
Bölgenin en karlı şubesiydim. Bütün hedeflerin tutuyordu. Yurt dışı tatillerine gönderildim. Bir şube müdürü olarak niçin çıkarıldığımı hala anlayamadım. Eşimin kanser masraflarını banka sigortası karşılamıştı ondan olabilir mi ? ( İnsanları ne hale getirdiklerini anladınız mı? )
Yaz Kardeşim,
Genel Müdürlükte çalışıp kendini, ABD orjinli çakma “Alfa Takımı” ismini veren Bankacıların yarı Türkçe, yarı İngilizce mail ve konuşmalarından, insanlara tepeden bakan rüküş tiplerin patavatsızlıklarından bıktık. Aynı hava işe gelince yerlerde, istediğimiz işi bile nasıl yapacaklarını tarif etmekten, iş öğretmekten bıktığımızı da yaz. ( Bu tür ayakları yere değmeyen yeni yetmeler “Beta – Gama” Işıklarını da bilselerdi içlerinde en zayıf ışığın Alfa olduğunu bilirlerdi kendilerine bu ismi verirler miydi acaba ).
Yaz Kardeşim,
“Müşteri odaklı çalışmaktan Ürün odaklı çalışmaya” geçildi.  Önceden müşterinin hangi ürünlere ihtiyacı var ise o satışı yapılırdı, şimdi ihtiyacı var mı yok mu “ürün” satıyoruz. Emekli adama işsizlik sigortası, arsaya deprem teminatlı,  yangın, su basma teminatlı sigortası, aracı olmayan adama kasko satar hale getirdiler bizi. ( Abartma aracı yok ise nasıl kasko yapılır demeyin geçici plaka uydurup yapıyorlar, teftiş, iç kontrol vs ortaya çıkınca da müşteri almaktan vazgeçti kaskoyu iptal etmeyi unutmuşuz diyorlar. Yalanlar bile sistematik oldu artık ) Bu konu ile ilgili ayrıntılı bir yazı hazır, yakında yayınlanacak.
Yaz Kardeşim,
Konut projesi yapan birimlerde bazı yöneticiler o konutlarda göstermelik fiyatlar ile ev sahibi oluyor. Araştırılsın ! ( 2 derece akrabaları dahil tabi ). Bodrum’da, Çeşme’de havuzlu villa sahibi olan bankacılardan tut da Müteahhitliğe soyunan 5-10 milyon dolarlık villalar yapan Bankacıları da yaz. Bir müdürün 2-3 yıl içinde 8-10 dairesi nasıl olur arkadaş hiç mi sorgulanmaz. Fona devir olan veya yabancılara satılan bankalarda banka yöneticilerin son anda kullandığı şaibeli konut kredilerine hala el atılmadı neden acaba ? BDDK ne yapıyor bu konuda merak ediyoruz.
Yaz Kardeşim,
Çalışan arkadaşlarımız Tavuk gibi boğazlanıp kapı önüne konarken hiç tepki vermeyen Sarı Lale Sendikaların ne iş yaptığını da yaz. ( Grev kararı bekleyen yok, iş yavaşlatma, kuleler önünde oturma eylemi, basın açıklaması, mobbing yapan yöneticiyi teşhir etme gibi pasif eylemleri de mi organize edemezler acaba ).
Listeyi uzatmak mümkün, yaz yaz bitmiyor. Sektördeki ayyuka çıkmış söylentiler kurumsal kimliğe hiç yakışmıyor. Özellikle bazı ahlaksız yapılanmanın yoğunlaştığı bazı bankaların üst yönetimi şimdi değil ise ne zaman harekete geçecek, birlikte takip edeceğiz. Gerçi başta dedik ya bazı bankalarda balık baştan kokmuş.  Ülkesine yabancılaşmış, kendilerini banka / finansın lejyoneri  ( ! ) olarak gören devşirme, misyoner mantığı ile çalışan, beceriksiz, iş ahlakından yoksun yöneticiler iş başında olduğu sürece  bu rezilliklerin bitmeyeceği, bizim de yazmaya devam edeceğimiz şimdiden belli. Merak edilmesin, Bankavitrini sayesinde yazılmayacak bir şey kalmayacak. Ne demişti Can Yücel ozanımız;

Can baba ile başladık onunla bitirelim.
Kuzu gibi olun diyorlar:
büyüyüp ortaya çıkınca,
koyun gibi gütmek için sizi
.

                       
Erol TAŞDELEN
[email protected]

Erol Taşdelen

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU NEDİR? ÇALIŞANI NASIL ETKİLER?

Yayınlanma:

|

Ayakkabıdaki Taş Sendromu, kişinin küçük ama rahatsız edici bir sorunu göz ardı etmesi veya çözmek için çaba harcamaması durumunu tanımlayan bir metafordur. Tıpkı ayakkabının içine giren küçük bir taşın yürümeyi rahatsız edici hale getirmesi gibi, bu sendrom da hayatın veya iş dünyasının küçük ama sürekli rahatsızlık veren sorunlarını göz ardı etmenin olumsuz sonuçlarını vurgular.

Ayakkabıdaki Taş Sendromu’nun Kullanıldığı Alanlar

  • İş Dünyasında: Küçük operasyonel hatalar, yönetim problemleri veya çalışan memnuniyetsizliği gibi konulara zamanında müdahale edilmediğinde, ilerleyen süreçte büyük sorunlara yol açabilir.
  • Finans ve Ekonomide: Küçük risklerin veya hataların görmezden gelinmesi, uzun vadede büyük zararlara sebep olabilir.
  • Kişisel Hayatta: Küçük sağlık sorunlarının ihmal edilmesi, duygusal streslerin birikmesi gibi durumlarda büyük sorunlara yol açabilir.

Bu metafor, genellikle “küçük sorunları ihmal etme, büyümeden çöz” anlayışıyla kullanılır.

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU’NUN İŞYERİNDEKİ ETKİSİ NE OLUR?

Ayakkabıdaki Taş Sendromu’nun işyerindeki etkileri, küçük sorunların zamanında çözülmemesi nedeniyle birikerek büyük problemlere dönüşmesi şeklinde ortaya çıkar. İşyerinde bu sendromun etkilerini şu başlıklar altında inceleyebiliriz:

1. Çalışan Motivasyonu ve Verimliliğe Etkisi

  • Küçük ama sürekli tekrarlayan problemler (örneğin, bozuk yazıcı, yavaş bilgisayar, kötü aydınlatma) çalışanların işini zorlaştırarak motivasyonlarını düşürür.
  • Çalışanların çözüm bekleyen konular yüzünden odaklanması zorlaşır ve verimlilik azalır.

2. İş Süreçlerinde Aksaklıklar

  • Küçük operasyonel hatalar düzeltilmezse zamanla büyük maliyetlere yol açabilir. Örneğin, bir muhasebe programındaki ufak bir hata, ileride ciddi finansal yanlışlıklara neden olabilir.
  • Küçük müşteri şikayetleri dikkate alınmazsa marka itibarını zedeler ve müşteri kaybına yol açabilir.

3. Çalışan Memnuniyetsizliği ve İşten Ayrılmalar

  • Çalışanlar, sürekli olarak küçük ama rahatsız edici sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsa motivasyonları düşer.
  • Küçük sorunların göz ardı edilmesi, çalışanların işyerine olan bağlılığını azaltır ve yetenekli personelin işten ayrılmasına neden olabilir.

4. Kurumsal Kültüre Etkisi

  • Sorunların çözülmediği bir işyerinde çalışanlar, seslerini duyuramayacaklarını düşündükleri için işlerine olan bağlılıklarını kaybedebilirler.
  • “Nasıl olsa değişmeyecek” algısı, çalışanların problem çözme motivasyonunu düşürebilir ve kurumsal kültürü olumsuz etkileyebilir.

5. Müşteri Memnuniyeti ve İtibar Kaybı

  • Müşterilerin dile getirdiği küçük şikayetler dikkate alınmazsa, uzun vadede müşteri sadakati azalır.
  • Küçük hizmet eksiklikleri zamanla markanın güvenilirliğini ve prestijini sarsabilir.

Nasıl Önlenir?

  • Erken müdahale: Küçük sorunları büyümeden tespit edip çözmek için düzenli geri bildirim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
  • Çalışan katılımı: Çalışanların sorunları dile getirmeleri teşvik edilmeli ve çözüm sürecine dahil edilmeleri sağlanmalıdır.
  • Sürekli iyileştirme: İş süreçleri düzenli olarak gözden geçirilmeli ve küçük problemlerin zamanında ele alınması sağlanmalıdır.

Sonuç olarak, Ayakkabıdaki Taş Sendromu işyerinde küçük ama sürekli göz ardı edilen sorunların zamanla büyük krizlere dönüşmesine neden olur. Bunu önlemek için proaktif bir yaklaşım benimsemek ve küçük detaylara önem vermek kritik öneme sahiptir.

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU NASIL AŞILIR?

İş dünyasında ve günlük hayatta bu sendromu aşmak için şu yöntemler uygulanabilir:

1. Sorunları Erken Tespit Etme ve Müdahale Etme

  • Küçük problemlerin büyümesini önlemek için erken uyarı sistemleri oluşturulmalıdır.
  • Çalışanlardan ve müşterilerden gelen şikayetler dikkate alınmalı ve hızlıca çözüme kavuşturulmalıdır.
  • “Önemsiz gibi görünen bir problem, gerçekten önemli mi?” sorusu sık sık sorulmalıdır.

2. Çalışan Geri Bildirim Mekanizmalarını Güçlendirme

  • Çalışanların küçük sorunları dile getirebileceği açık kapı politikası uygulanmalıdır.
  • Düzenli anketler ve toplantılar ile çalışanların rahatsız olduğu konular tespit edilmelidir.
  • Küçük sorunları çözmeye yönelik hızlı aksiyon ekipleri oluşturulabilir.

3. Sürekli İyileştirme Kültürü Oluşturma (Kaizen Yaklaşımı)

  • Kaizen gibi sürekli iyileştirme metodolojileri uygulanarak küçük hataların düzeltilmesi sağlanabilir.
  • Her gün küçük iyileştirmeler yaparak, sorunların birikmesini önleyebilirsiniz.
  • Çalışanlara küçük problemleri nasıl çözebilecekleri konusunda yetki verilmelidir.

4. Küçük Sorunların Büyümesini Önlemek İçin Önceliklendirme

  • Tüm sorunlar bir araya getirilerek önem derecesine göre sıralanmalı ve önceliklendirme yapılmalıdır.
  • Pareto İlkesi (80/20 Kuralı) uygulanarak, en büyük etkiye sahip küçük sorunlar öncelikli olarak ele alınmalıdır.
  • Küçük sorunların çözülmesiyle uzun vadede büyük problemlerin oluşması engellenebilir.

5. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Kültürü Geliştirme

  • Sorunları çözmekle sorumlu kişilerin kim olduğu net bir şekilde belirlenmelidir.
  • Küçük problemlerin neden çözülemediği konusunda şeffaf olunmalı ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır.
  • Çalışanların “Bu sorunu çözmek benim sorumluluğumda mı?” diye düşünmesi teşvik edilmelidir.

6. Müşteri Deneyimini Sürekli Takip Etme

  • Müşterilerden gelen geri bildirimler analiz edilerek küçük şikayetlerin büyümeden çözülmesi sağlanmalıdır.
  • Müşteri memnuniyeti anketleri düzenli olarak yapılmalıdır.
  • Küçük müşteri şikayetleri büyük itibar kayıplarına dönüşmeden önce düzeltilmelidir.

7. Liderlerin Örnek Olması ve Hızlı Karar Alma Mekanizmaları Kurması

  • Yöneticiler, küçük problemleri önemsemeyerek göz ardı etmemeli, aksine çözüm sürecine dahil olmalıdır.
  • Çözüm süreçlerinin hızlandırılması için bürokratik engeller kaldırılmalıdır.
  • Hızlı karar alma mekanizmaları ile küçük sorunların büyümesine izin verilmemelidir.

Sonuç

Ayakkabıdaki Taş Sendromu, önemsiz gibi görünen ancak uzun vadede büyük sorunlara neden olabilecek problemlerin ihmal edilmesiyle ortaya çıkar. Bu sendromu aşmanın en etkili yolu, küçük sorunları erken tespit etmek, çalışanların geri bildirimlerini dikkate almak ve sürekli iyileştirme kültürünü benimsemektir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Firmalarda Serbest Nakit Akışının önemi

Yayınlanma:

|

Firma yöneticilerinin bilmesi gereken her şey de Serbest Nakit Akışı (FCF) kavramıdır.

1️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) nedir?

Bir şirketin serbest nakit akışı, bir şirkete giren tüm nakit eksi belirli bir süre içinde şirketten çıkan tüm nakde eşittir.

Bunu aşağıdaki gibi hesaplayabilirsiniz:

Serbest Nakit Akışı = İşletme Nakit Akışı – Sermaye Harcamaları (CAPEX)

İşletme nakit akışı, bir şirketin normal ticari operasyonları tarafından üretilen nakit miktarını ölçer.

Sermaye harcamaları (CAPEX), bir şirketin fiziksel varlıkları korumak veya satın almak için ne kadar para kullandığını gösterir.

2️⃣ Bir şirket Serbest Nakit Akışı ile ne yapabilir?

Şirket, serbest nakit akışı ile farklı şeyler yapabilir:

▪️ Organik büyüme için yeniden yatırım yapın
▪️ Borcunu öde
▪️ Satın almalar ve devralmalar (M&A)
▪️ Temettü ödemek
▪️ Hisseleri geri almak

3️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) Marjı

Bu metrik, bir şirketin satışlarda dolar başına ne kadar nakit ürettiğini gösterir.

Serbest Nakit Akışı-FCF marjı = (serbest nakit akışı / satışlar)

Örneğin Visa’nın serbest nakit akışı marjı %60,2’dir.

Bu, her 100 dolarlık satış için Visa’nın saf nakit olarak 60.2 dolar kazandığı anlamına gelir.

4️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) > Net Gelir

Kazanç bir fikirdir, nakit bir gerçektir.

Kazançlar bir muhasebe ölçütü olsa da, serbest nakit akışı, belirli bir süre boyunca firmaya fiilen giren ve çıkan paraya bakar.

5️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) Dönüşümü

Daha fazla kazanç neye çevrilirse. Serbest Nakit Akışı, daha iyi.

Serbest Nakit Akışı Dönüşümü = (serbest nakit akışı / net kazanç)

Serbest Nakit Akışı dönüşümü en az %85 olan şirketleri arayın.

6️⃣ Serbest nakit akışı getirisi

Bir şirketin Serbest Nakit Akışı getirisi (FCF Getirisi), bir şirketin değerlemesine bakmanın harika bir yoludur.

Serbest Nakit Akışı getirisi = (Hisse başına serbest nakit akışı/ hisse senedi fiyatı)

Bu oran ne kadar yüksek olursa, hisse senedi o kadar ucuz olur.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

NEFES: Bankalar vatandaşa postayı koydu

Yayınlanma:

|

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.