Connect with us

Erol Taşdelen

Nedir bu tükenmişlik sendromu?

Tükenmişlik Sendromu genelde İş Hayatında görülüyor. Enerji kaybı yaşanıyor, motivasyon düşüyor, çevreye karşı negatif tutum veya kendini geri çekme şeklinde ortaya çıkıyor. Depresyonla ile aynı şey değil.

Yayınlanma:

|

Tükenmişlik Sendromunda insanın “İç Enerjisi” bitme noktasına gelir. Ruhsal çöküntü zamanla Fiziksel çöküntüyü de birlikte getirir. Stres, umutsuzluk, yalnızlık hissi, çaresizlik, sıkışmışlık duygusu Tükenmişlik Sendromunun göstergelerindendir.

Tükenmişlik Sendromu
İngiliz Edebiyatçı Graham Greene’nin “Bir Tükenmişlik Olayı ( A Burnt-Out Case )” romanı, Psikolojik olarak çöken bir mimarın işini bırakıp Afrika Ormanlarına kaçışı konu edinir. Roman, aşırı bıkkınlık, tükenmişlik, yorgunluk duygusunun, işi için öfkeye nasıl dönüştüğünü, işinden nefret eder hale bireyin nasıl geldiğini anlatır. Bankacılar için ne kadar tanıdık değil mi. Belki Afrika hayalimiz yok ama Ege Sahilleri her bankacının hayali.
Tükenmişlik Sendromunda insanın “İç Enerjisi” bitme noktasına gelir. Ruhsal çöküntü zamanla Fiziksel çöküntüyü de birlikte getirir. Stres, umutsuzluk, yalnızlık hissi, çaresizlik, sıkışmışlık duygusu Tükenmişlik Sendromunun göstergelerindendir.
Baş sorumlular sistem uygulayıcısı Mobbingçiler
Yaratılan vahşi ortamda, Tükenmişlik Sendromu yaratan Mobbingi Psikologlar, “Psikolojik Şiddet” olarak tanımlarlar. Tükenmişlik Sendromunu yaratanların baş sorumlusu Mobinçiler olarak gösteriliyor. Psikologlar,  Mobingçileri ise; “ilgi açlığı çeken, övgüye aşırı muhtaç, şişirilmiş benlik algısı içinde olan, narsist, kendi eksikliklerinin telafisi için yıldırmaya başvuran güçsüz, güvensiz, korkak ve önyargılı kişilikteki insanlardır” olarak tanımlıyor. Ayrıca; mobbingçiler, kötü bir çocukluk geçirmelerinin, toplum ve aile baskısı yaşamalarının veya başa çıkamadıkları çeşitli olayların kurbanı olmalarının da mobbing davranışları sergilemelerinde etkili olduğu ifade edilebilir. Bir bakıma mağdur eden de çocukluktan mağdur aslında.
Tükenmişlik Sendromunun Belirtileri
Tükenmişlik Sendromu yaşayıp yaşamadığınızı, benzer belirtiler olup olmadığına bir bakalım. Bu belirtilere bakalar Tükenmişlik Sendromu tehdidi altında olup olmadığımızı test edebiliriz.
Duygusal olarak; kaygı, hüzün, karamsarlık halidir. Çalışan endişeli ve gergin olur. Gelecek ve İş kaygısı yaşar. Hizmet verdiği kişilere nesle gözü ile bakmaya başlar. Hizmet verdiği kişiler ile duygusal bağ azalır. Söyleneni yapma, ürün odaklı çalışma başlar. Karşı tarafın ihtiyacı olup olmamasının artık bir önemi yoktur. Başkalarının haz ve duygularının önemi yoktur artık.

Zihinsel olarak; düşünme ve hareketlerde yavaşlama görülür. Çok yönlü düşünemez olur, Analitik Düşünme yeteneğinde kayıplar olur. Sık hata yapmaya yatkın hale gelir. Becerileri körelir. Robotik davranış kalıpları gözlemlenir. Rutin içine hapsolur. Bağımsız karar verme becerilerinde gerileme görülür. Tüm çabasına rağmen bunun görülmediği, takdir edilmediği hissi yaşar. Mesleki beklenti kaybolur.
Fiziksel olarak; Baş ağrısı, eklem ağrısı kendini gösterir.  Vücut direnci düşer, sık hastalanma halleri görülür. Boğaz kuruluğu, nefes darlığı, iştah kaybı, kilo kaybı, uyku bozuklukları kendini gösterir. Mide, Bağırsak, Kalp rahatsızlıkları başlar.  Solunum ve Şeker hastalıkları gibi hastalıklar kendini gösterir. Kalp Çarpıntısı, tansiyon problemleri ortaya çıkar. Terleme ve deri hastalıkları başlar.
Davranışsal olarak; dikkat dağınıklığı başlar. Kararsızlık kendini gösterir. Alkol ve Sigara bağımlılığı artar.  Dengesiz beslenme, sakarlık başlar. Kişiler arası ilişkilerde bozulma kendini gösterir. Öfke, saldırganlık davranışları gözlemlenir. Tahammül sınırı daralır. İşte gösteremediği tepkileri ailesine ve yakın çevreye göstermeye başlar. Yalnızlaşmaya başlar. Mekanik mesafeli, duygudan yoksun davranış değişiklikleri başlar. Sözel iletişimde kırıcı hal almaya başlar. Motivasyon Düşer. İş sadece ekonomik ve sosyal güvence için sürdürülür hale gelir. İş zorunluluk halinden başka bir şey değildir artık.
Motivasyon olarak; eski seri, iş bitirici, çözüm odaklı çalışma alışkanlıklarında olumsuz değişimler görülür. Şaşkınlık, Hayal kırıklığı hali görülür. İleriye yönelik kariyer planı yapamaz hale gelir. Yeni durumlara uyumda zorluklar yaşanır. İş ortamından şikayetler artar. İşe gelme isteği azalır. İşe odaklamada zorluklar başlar. Sadece “sorgulanan” işe odaklanılır, sorgulanmayan iş ile ilgilenilmez. Dayanışma, yardımlaşma duygusu azalır.
Ya aile
Tükenmişlik Sendromuna giren kişilerin sadece iş ortamında performansları düşmez. Sadece iş arkadaşları ile sorunlar yaşamaz. Bu olumsuz durumdan en çok etkilenen ise kişinin ailesidir. Sevgilisine, eşine, çocuğuna, anne, babasına ters davranmaya başlar. Mutsuzluk hali görülür. Aile bireyleri, sorunun kendisinden kaynaklandığını düşünerek gereksiz vicdan azabı çeker. Her iki kesimde de suçluluk duygusu ilişkileri iyice çekilmez hale getirir.
Tükenmişlik Sendromu tedavisi var mı?
Her hastalıkta olduğu gibi Tükenmişlik Sendromunun da hiç kuşkusuz klinik tedavisi mümkün. İlk çözüm telkin ve ilaç ile oluyor genelde. Köklü çözüm de bulunulan ortamdan ve tehdit unsurlarında uzaklaşmak ile oluyor. İşten ayrılanların kuş gibi hafiflemeleri bundandır. Bankacılıkta ileri sürülen Performans Düşüklüğü neden değil sonuçtur. Hiçbir kurum ise bunun nedenleri hakkında ne bir araştırma yapar, ne de sorgular kapasitede değil maalesef. Avrupa Almanya öncülüğünde, Sosyal Piyasa ekonomisini yakaladı. Bizde ise hala, “Vahşi Kapitalizm” ölmedi, şekil değiştirdi sadece, “Kullan at” modeli şu an uygulanan. Hobbes’un “insan insanın kurdudur” teorisi hale geçerli. Adam Smith’in “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler, dünya kendi kendine gider” tekerlemesi hala geçerli. Makina vidası aşındığında nasıl tamir ile uğraşmıyorlar yenisi ile değiştiriyorlar ise bugün Bankacılık sektöründe de aynı model geçerli. Organize olup, örgütlenip ses çıkarmadığımız sürece bu sistem de, vahşi özgüveni ile uygulamalarına devam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Acılar evrenseldir, ne demişti Alman şair Bertolt Brecht;
kim mi alacak öcünü yenilmiş adam
vurulmuşsun madem 
gel yaralıların yanına
gerçi biz zayıfız kardeş 
zayıfız, yaralıyız ama 
alırsak biz alırız öcünü senin

ya hep beraber ya da hiç birimiz 
kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden 
ya hep beraber ya da hiç birimiz

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Siyaset Bilimci

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU NEDİR? ÇALIŞANI NASIL ETKİLER?

Yayınlanma:

|

Ayakkabıdaki Taş Sendromu, kişinin küçük ama rahatsız edici bir sorunu göz ardı etmesi veya çözmek için çaba harcamaması durumunu tanımlayan bir metafordur. Tıpkı ayakkabının içine giren küçük bir taşın yürümeyi rahatsız edici hale getirmesi gibi, bu sendrom da hayatın veya iş dünyasının küçük ama sürekli rahatsızlık veren sorunlarını göz ardı etmenin olumsuz sonuçlarını vurgular.

Ayakkabıdaki Taş Sendromu’nun Kullanıldığı Alanlar

  • İş Dünyasında: Küçük operasyonel hatalar, yönetim problemleri veya çalışan memnuniyetsizliği gibi konulara zamanında müdahale edilmediğinde, ilerleyen süreçte büyük sorunlara yol açabilir.
  • Finans ve Ekonomide: Küçük risklerin veya hataların görmezden gelinmesi, uzun vadede büyük zararlara sebep olabilir.
  • Kişisel Hayatta: Küçük sağlık sorunlarının ihmal edilmesi, duygusal streslerin birikmesi gibi durumlarda büyük sorunlara yol açabilir.

Bu metafor, genellikle “küçük sorunları ihmal etme, büyümeden çöz” anlayışıyla kullanılır.

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU’NUN İŞYERİNDEKİ ETKİSİ NE OLUR?

Ayakkabıdaki Taş Sendromu’nun işyerindeki etkileri, küçük sorunların zamanında çözülmemesi nedeniyle birikerek büyük problemlere dönüşmesi şeklinde ortaya çıkar. İşyerinde bu sendromun etkilerini şu başlıklar altında inceleyebiliriz:

1. Çalışan Motivasyonu ve Verimliliğe Etkisi

  • Küçük ama sürekli tekrarlayan problemler (örneğin, bozuk yazıcı, yavaş bilgisayar, kötü aydınlatma) çalışanların işini zorlaştırarak motivasyonlarını düşürür.
  • Çalışanların çözüm bekleyen konular yüzünden odaklanması zorlaşır ve verimlilik azalır.

2. İş Süreçlerinde Aksaklıklar

  • Küçük operasyonel hatalar düzeltilmezse zamanla büyük maliyetlere yol açabilir. Örneğin, bir muhasebe programındaki ufak bir hata, ileride ciddi finansal yanlışlıklara neden olabilir.
  • Küçük müşteri şikayetleri dikkate alınmazsa marka itibarını zedeler ve müşteri kaybına yol açabilir.

3. Çalışan Memnuniyetsizliği ve İşten Ayrılmalar

  • Çalışanlar, sürekli olarak küçük ama rahatsız edici sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsa motivasyonları düşer.
  • Küçük sorunların göz ardı edilmesi, çalışanların işyerine olan bağlılığını azaltır ve yetenekli personelin işten ayrılmasına neden olabilir.

4. Kurumsal Kültüre Etkisi

  • Sorunların çözülmediği bir işyerinde çalışanlar, seslerini duyuramayacaklarını düşündükleri için işlerine olan bağlılıklarını kaybedebilirler.
  • “Nasıl olsa değişmeyecek” algısı, çalışanların problem çözme motivasyonunu düşürebilir ve kurumsal kültürü olumsuz etkileyebilir.

5. Müşteri Memnuniyeti ve İtibar Kaybı

  • Müşterilerin dile getirdiği küçük şikayetler dikkate alınmazsa, uzun vadede müşteri sadakati azalır.
  • Küçük hizmet eksiklikleri zamanla markanın güvenilirliğini ve prestijini sarsabilir.

Nasıl Önlenir?

  • Erken müdahale: Küçük sorunları büyümeden tespit edip çözmek için düzenli geri bildirim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
  • Çalışan katılımı: Çalışanların sorunları dile getirmeleri teşvik edilmeli ve çözüm sürecine dahil edilmeleri sağlanmalıdır.
  • Sürekli iyileştirme: İş süreçleri düzenli olarak gözden geçirilmeli ve küçük problemlerin zamanında ele alınması sağlanmalıdır.

Sonuç olarak, Ayakkabıdaki Taş Sendromu işyerinde küçük ama sürekli göz ardı edilen sorunların zamanla büyük krizlere dönüşmesine neden olur. Bunu önlemek için proaktif bir yaklaşım benimsemek ve küçük detaylara önem vermek kritik öneme sahiptir.

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU NASIL AŞILIR?

İş dünyasında ve günlük hayatta bu sendromu aşmak için şu yöntemler uygulanabilir:

1. Sorunları Erken Tespit Etme ve Müdahale Etme

  • Küçük problemlerin büyümesini önlemek için erken uyarı sistemleri oluşturulmalıdır.
  • Çalışanlardan ve müşterilerden gelen şikayetler dikkate alınmalı ve hızlıca çözüme kavuşturulmalıdır.
  • “Önemsiz gibi görünen bir problem, gerçekten önemli mi?” sorusu sık sık sorulmalıdır.

2. Çalışan Geri Bildirim Mekanizmalarını Güçlendirme

  • Çalışanların küçük sorunları dile getirebileceği açık kapı politikası uygulanmalıdır.
  • Düzenli anketler ve toplantılar ile çalışanların rahatsız olduğu konular tespit edilmelidir.
  • Küçük sorunları çözmeye yönelik hızlı aksiyon ekipleri oluşturulabilir.

3. Sürekli İyileştirme Kültürü Oluşturma (Kaizen Yaklaşımı)

  • Kaizen gibi sürekli iyileştirme metodolojileri uygulanarak küçük hataların düzeltilmesi sağlanabilir.
  • Her gün küçük iyileştirmeler yaparak, sorunların birikmesini önleyebilirsiniz.
  • Çalışanlara küçük problemleri nasıl çözebilecekleri konusunda yetki verilmelidir.

4. Küçük Sorunların Büyümesini Önlemek İçin Önceliklendirme

  • Tüm sorunlar bir araya getirilerek önem derecesine göre sıralanmalı ve önceliklendirme yapılmalıdır.
  • Pareto İlkesi (80/20 Kuralı) uygulanarak, en büyük etkiye sahip küçük sorunlar öncelikli olarak ele alınmalıdır.
  • Küçük sorunların çözülmesiyle uzun vadede büyük problemlerin oluşması engellenebilir.

5. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Kültürü Geliştirme

  • Sorunları çözmekle sorumlu kişilerin kim olduğu net bir şekilde belirlenmelidir.
  • Küçük problemlerin neden çözülemediği konusunda şeffaf olunmalı ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır.
  • Çalışanların “Bu sorunu çözmek benim sorumluluğumda mı?” diye düşünmesi teşvik edilmelidir.

6. Müşteri Deneyimini Sürekli Takip Etme

  • Müşterilerden gelen geri bildirimler analiz edilerek küçük şikayetlerin büyümeden çözülmesi sağlanmalıdır.
  • Müşteri memnuniyeti anketleri düzenli olarak yapılmalıdır.
  • Küçük müşteri şikayetleri büyük itibar kayıplarına dönüşmeden önce düzeltilmelidir.

7. Liderlerin Örnek Olması ve Hızlı Karar Alma Mekanizmaları Kurması

  • Yöneticiler, küçük problemleri önemsemeyerek göz ardı etmemeli, aksine çözüm sürecine dahil olmalıdır.
  • Çözüm süreçlerinin hızlandırılması için bürokratik engeller kaldırılmalıdır.
  • Hızlı karar alma mekanizmaları ile küçük sorunların büyümesine izin verilmemelidir.

Sonuç

Ayakkabıdaki Taş Sendromu, önemsiz gibi görünen ancak uzun vadede büyük sorunlara neden olabilecek problemlerin ihmal edilmesiyle ortaya çıkar. Bu sendromu aşmanın en etkili yolu, küçük sorunları erken tespit etmek, çalışanların geri bildirimlerini dikkate almak ve sürekli iyileştirme kültürünü benimsemektir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Firmalarda Serbest Nakit Akışının önemi

Yayınlanma:

|

Firma yöneticilerinin bilmesi gereken her şey de Serbest Nakit Akışı (FCF) kavramıdır.

1️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) nedir?

Bir şirketin serbest nakit akışı, bir şirkete giren tüm nakit eksi belirli bir süre içinde şirketten çıkan tüm nakde eşittir.

Bunu aşağıdaki gibi hesaplayabilirsiniz:

Serbest Nakit Akışı = İşletme Nakit Akışı – Sermaye Harcamaları (CAPEX)

İşletme nakit akışı, bir şirketin normal ticari operasyonları tarafından üretilen nakit miktarını ölçer.

Sermaye harcamaları (CAPEX), bir şirketin fiziksel varlıkları korumak veya satın almak için ne kadar para kullandığını gösterir.

2️⃣ Bir şirket Serbest Nakit Akışı ile ne yapabilir?

Şirket, serbest nakit akışı ile farklı şeyler yapabilir:

▪️ Organik büyüme için yeniden yatırım yapın
▪️ Borcunu öde
▪️ Satın almalar ve devralmalar (M&A)
▪️ Temettü ödemek
▪️ Hisseleri geri almak

3️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) Marjı

Bu metrik, bir şirketin satışlarda dolar başına ne kadar nakit ürettiğini gösterir.

Serbest Nakit Akışı-FCF marjı = (serbest nakit akışı / satışlar)

Örneğin Visa’nın serbest nakit akışı marjı %60,2’dir.

Bu, her 100 dolarlık satış için Visa’nın saf nakit olarak 60.2 dolar kazandığı anlamına gelir.

4️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) > Net Gelir

Kazanç bir fikirdir, nakit bir gerçektir.

Kazançlar bir muhasebe ölçütü olsa da, serbest nakit akışı, belirli bir süre boyunca firmaya fiilen giren ve çıkan paraya bakar.

5️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) Dönüşümü

Daha fazla kazanç neye çevrilirse. Serbest Nakit Akışı, daha iyi.

Serbest Nakit Akışı Dönüşümü = (serbest nakit akışı / net kazanç)

Serbest Nakit Akışı dönüşümü en az %85 olan şirketleri arayın.

6️⃣ Serbest nakit akışı getirisi

Bir şirketin Serbest Nakit Akışı getirisi (FCF Getirisi), bir şirketin değerlemesine bakmanın harika bir yoludur.

Serbest Nakit Akışı getirisi = (Hisse başına serbest nakit akışı/ hisse senedi fiyatı)

Bu oran ne kadar yüksek olursa, hisse senedi o kadar ucuz olur.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

NEFES: Bankalar vatandaşa postayı koydu

Yayınlanma:

|

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.