Connect with us

EKONOMİ

Prof. Dr. Kozanoğlu: 2025’de vatandaşın yüz yüze kalacağı enflasyon %40

Yayınlanma:

|

Beklenen enflasyon raporu açıklandı. TCMB 2024 ve 2025 yıl sonu beklentilerini %44 ve %21’e çekti. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, bunun bir önceki rapora göre 6 ve 7 puanlık büyük bir sapma anlamına geldiği değerlendirmesini yaptı. “2025 tahmin aralığı %16-26 olarak genişletildiğine göre bunun %26 olacağını tahmin edebiliriz. Bu da 2025 yılı için %40 civarında bir ortalama enflasyona denk gelir ki yurttaşın yüz yüze kalacağı enflasyon aslında budur.” Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu enflasyon beklentilerinin her aşamada yukarı çekilmek zorunda kalındığı tespitinde bulundu. “Taze sebze ve meyve fiyatlarında Ekim ayındaki artış %19,2 ve yıllık kira artışı %112,6’ydı. Bunlar en fazla şikayet edilen konular. Nitekim bunu Fatih Karahan da ifade etti.” dedi.

“2025’te durgunluğa bağlı işsizlik riski yüksek”

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, sıkı para politikasının devamı orta-uzun dönemde yüksek faizlerin arzı yani üretimi olumsuz etkilemesi ve faizlerin bir maliyet kalemi olarak devreye girmesiyle enflasyonu yukarı çekici etki yaratacağını öngörüsünde bulundu. “Aslında “fiyatlama davranışı” diye teknik bir jargonla ifade edilen firmaların aşırı kar hırsı denetim altına alınmadan dezenflasyon süreci başarıya ulaşamayacaktır.” diyen Kozanoğlu, yüksek faizlerin sürmesinin 2025’te keskin bir durgunluğa buna bağlı işsizliğe yol açma riskinin yükseldiğini iletti. Bu iyimser enflasyon beklentilerinin asgari ücretin belirlenmesi ve emekli-kamu çalışanı zamlarının yapılmasında hem çalışanları mağdur edecek hem de durgunluk tehlikesini artıracağının altını çizdi.

“Yurtdışından gelen para akışı rezervleri toparladı”

Merkez Bankasının geçen gün yayınlanan aylık fiyat gelişmeleri raforuna da değinen Kozanoğlu enflasyonda bir düşüş olduğu görüldüğü değerlendirmesinin somutlanamadığını belirtti. Kozanoğlu, TL yatırımlarının cazip hale gelmesiyle yurt dışından fonların çekildiğini belirtti. Bu sayede TL’nin reel olarak değer kazandığını bunun da enflasyonu düşürücü etkisi olduğunu anlattı. Bu anlamda modelin bazı ayaklarının çalıştığını kaydeden Kozanoğlu,” Mesela yurt dışından Türkiye’ye ciddi bir para girişi var. Rezervlerde bir toparlanma oldu. Bu enflasyon sepetini oluşturan belli kalemleri daha çok etkiliyor. Neden? Çünkü döviz kurları özellikle girdiler sayesinde rekabet edilebilecek seviyede. İthalatla iç piyasayı terbiye etme olanakları nedeniyle mal üretimini daha kolay etkiliyor. Dikkat edilirse mal enflasyonunda belirgin bir düşüş var ama hizmetler enflasyonunda aynı düşüşü göremiyoruz.” dedi.

“Satıcı enflasyonunun önüne geçilemiyor”

Eğitim, sağlık, lokantalar, turizm faaliyetleri, bütün hizmet sektörleri faiz oranları ve döviz kurlarından daha az etkileniyor. Kozonoğlu, Hazine ve Maliye Bakanlığının fiyat davranışlarının bozulduğu söylemine dikkat çekiyor ancak sıradan insanların fiyatları belirleyemeyeceğinin de hatırlatıyor. Fiyatları, fiyat koyanların belirleyeceğini belirten Kozanoğlu, “Şirketlerin, firmaların, marketlerin uygun ortamda fiyatlarını daha fazla arttırdığını, bu “satıcı enflasyonunun” kolay kolay alt edilemeyeceğini aktardı. “Ne yazık ki şu anda ekonomiyi yönetenler bunu kabul etmek istemiyorlar.” tespitinde bulundu.

“Gıda, barınma ve ulaşım… Yoksul insanların sıkıştığı üçgen

Türkiye’de yoksul vatandaşların üç ana harcama kalemine sıkışmış olduklarını belirten Kozanoğlu, “Gıda en önemlisi. Bir şekilde karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. İkincisi konut ve barınma maliyetleri. Üçüncüsü ulaştırma” dedi. Her üçünde de yakın döneme kadar manşet enflasyon üstünde enflasyon söz konusu olduğunu kaydetti. Bir yıl öncesine göre kiralar %117 artmış. Gıda da biraz maaşetin altına düşmüştü ama insanlar genellikle gıdaya ilişkin değerlendirmelerini taze sebze meyveden yapıyorlar. Ekim ayında taze meyve sebzede fiyat artışı %19.52 olmuştu. Alt gelir gruplarındaki insanlar taze meyve sebze de tüketemez hale geldiler.” bilgilerini paylaştı.

“Ekonominin seyrini beklentiler belirliyor”

Ekonomide beklentilerin önemine değinen Kozanoğlu’na göre, toplumdaki beklentiler bu kadar farklı iken enflasyonu düşürmek kolay değil. Mesela ekonomistler, yatırım bankaları, bankalar gibi piyasa oyuncularının önümüzdeki 12 ay için enflasyon beklentisinin %27 olduğuna işaret etti. İnsanların eğer yüksek bir enflasyon bekledikleri varsa fiyatların çok artacağını düşünerek ellerindeki bütün paralarla mal ve hizmet almaya yöneldikleri tespitini yaptı. “Fiyatlar çok artıyor deterjan stoğu yapayım. Küçük bebeği olanlar, bebek bezi alayım diye düşünür. Orta sınıflar kahve çay stoku yapmaya çalışırlar. Böylelikle enflasyon beklentisi, talebi yukarı çeker.” değerlendirmelerini yaptı.

“Kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borçlarının ödememesi toplumsal soruna nedene olabilir”

Kozanoğlu, bir de bu dönemlerde insanların borçlanmaktan korkmadıklarını da aktardı. Kredi kartları ve ihtiyaç kredilerinin büyük ölçüde alt gelir gruplarına yoğunlaşmaya başladığını söyledi. Ancak bir süre sonra çok ciddi bir borç ödeme sorununun baş göstereceği öngörüsünde bulundu. Kredi kartını bir ödeme aracı olarak kullanan biri olarak sorunun nereden kaynakladığına açıklık getirdi. “Ayın beşinde alışveriş ediyorum, bir sonraki ayın üçünde ödüyorum. Bu arada bu enflasyon ortamında bu avantajdan yararlanmış oluyorum. Ama dar gelirliler bunu borçlanma aracı olarak kullanıyorlar. Faizleri de yükselince bunu ödemekte çok güçlük çekecekler.” görüşünü dile getirdi. Şu anda bireysel kredi kartlarının toplam bakiyesi ve en son rakamların 1628 milyar TL’yi geçtiğini belirten Kozanoğlu, “Bir yıl önce yıllık artış hızı %160’dı. Şimdi artış hızı söylediğim nedenle daraldı. %2,7-2,8 olan tahsil edilemeyen alacakların önümüzdeki aylarda çok belirli bir şekilde yükseleceğini düşünüyorum.” dedi.

“Kredi kartı harcamaları, ekonominin seyrini gösteriyor”

Kozanoğlu’na göre kredi kartı harcama davranışları önemli bir gösterge. Son dönmede kredi kartı harcamalarında taksitli satışların ağırlığının düştüğünü, taksitsiz alışverişlerin arttığını dile getirdi. “Detaylarına baktığınız zaman gıda ve market harcamalarının ağırlığı artmış. İnsanlar bir şekilde gelirleri düşünce iki yakalarını bir araya getirmek için daha fazla kredi kartlarına ve ihtiyaç kredilerine sarılıyorlar. Son dönemde dikkat edilirse önce ihtiyaç kredileri yavaşladı. Kredi kartları onun gerisinden gelip geçti. Son bir iki ayda ihtiyaç kredilerine bir sıçrama oldu. Çünkü kredi kartları da artık limitlere dayandı. Geri ödeme sorunları olunca insanlar ihtiyaç kredilerine ağırlık vermeye başladılar. Bu önümüzdeki aylarda ciddi bir sorun olabilir çok beklenmedik bir yerden toplumsal soruna neden olabilir” uyarılarında bulundu.

2024 bütçe hedefleri gerçekleşir mi?

Orta vadeli programda enflasyon hedefi %17.5 olduğunu hatırlatan Kozanoğlu, ortalama enflasyon %33.4 – 33.9 civarında. “Ama vergi gelirlerinin %45 artması bekleniyor. Sıkı para politikası uygulanan, talebin yavaşlaması beklenen bir dönemde bu öngörü gerçekçi görünmüyor.” diyen Kozanoğlu son olarak, “Türkiye’de bunun gelir dağılımını bozma etkisi var. Çünkü KDV, ÖTV gibi vergiler bizim gündelik alışverişlerimize, gündelik hayatımıza ödediğimiz vergiler. Yani bir asgari ücretlinin ödediğiyle zengin bir insanın yoğurt alırken, süt alırken, deterjan alırken, alırken ödediği vergiler değişmiyor. Onun için bunlar vergi sistemi içerisindeki ağırlığı ne kadar fazla olursa gelir dağılımını o kadar bozuyor.” dedi. Toplumsal adaletsizliklerin derinleştiği ve ekonominin yavaşladığı bir dönemde vergi gelirlerinin artacağı beklentisi gerçekçi bulmadığını dile getirdi.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Linyi, Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) sayesinde ticaret bağlarını güçlendiriyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

0 Mayıs’ta Türkiye’nin İstanbul şehrinde düzenlenen Linyi-Türkiye ekonomik ve ticari eşleştirme konferansı, doğrudan etkileşim kurmak amacıyla katılan yaklaşık 60 Türk profesyonel alıcıyı ağırlamanın yanı sıra alıcılar ve Linyi işletmeleri arasında doğrudan temas için bir platform oluşturdu.

Resmî verilere göre 2024 yılında Linyi ile Türkiye arasındaki toplam ithalat ve ihracat hacmi 1,75 milyar yuana (242,38 milyon $) ulaştı.

Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) çatısı altında iş birliği fırsatlarını değerlendiren Linyi, son dönemlerde Orta Asya ülkeleriyle arasındaki iş birliklerini çeşitli alanlarda derinleştirdi ve sağlamlaştırdı.

11-13 Mayıs tarihleri arasında Özbekistan’ın Taşkent şehrinde düzenlenen Linyi-Özbekistan ekonomi ve ticaret fuarına Linyi’den katılan 50 başarılı şirket, kendi ürünlerini Orta Asya’nın göbeğinde sergiledi.

Fuar esnasında Özbekistan’da Linyi Toptancı Tüccarlar Federasyonu’nun (Linyi Wholesale Merchant Federation) bir irtibat bürosu kuruldu ve bu, iki bölge arasındaki iş birliğinde yeni ve kurumsallaşmış bir dönemin başlangıcını simgeliyor.

16 Mayıs’ta Asya-Avrupa Oyuncak ve Bebek Ürünleri Endüstrisi Fuarı (Asia-Europe Toys & Baby Industry Expo) ve Dış Ticarete Yönelik Fabrikalar Fuarı (Foreign Trade Factory Exhibition) Khorgos şehrinde açıldı. 500’den fazla şirket oyuncaklar, bebek ürünleri, eğitsel ürünler ve daha fazlasında kaydedilen son başarıları ve en güncel trendleri sergilemek için bir araya geldi. Bu sayede sektörde işletmeler arası eşleştirme ve alışveriş için verimli bir platform oluştu.

2. Çin (Linyi) – Kazakistan Uluslararası Emtia Fuarı [China (Linyi) – Kazakhstan International Commodity Exhibition] 15-17 Mayıs tarihleri arasında Kazakistan’ın Almatı şehrinde düzenlendi. Fuarda 2.000 metrekare sergi alanı bulunurken Linyi’den katılan ve premium ürünler üreten 112 işletme, yüksek kaliteli ürünlerini sergiledi.

Çin’in Kazakistan-Almatı Başkonsolosu Jiang Wei “Bu fuar iki bölge arasındaki iş birliğini güçlendirmek için önemli bir platform görevi görüyor. Çin ve Kazakistan son yıllarda Kuşak ve Yol Girişimi çatısı altında başarılı sonuçlara imza attı. Linyi, emtia şehri ve ‘Çin’in Lojistik Başkenti’ olmasıyla ün salarken, dış ticaret başta olmak üzere Çin ve Kazakistan arasındaki iş birliğinde önemli bir rol oynuyor.” dedi.

Çin’in lojistik başkenti Linyi’nin övünç kaynağı olan 131 uzmanlaşmış toptancı pazarı, bu şehri Çin’deki en büyük pazar kümesi ve pazarlarla dolu ünlü bir şehir hâline getiriyor.

İstatistiklere göre 2024 yılında Linyi merkezli 2.000’den fazla şirket Orta Doğu, Orta Asya ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerde ekonomik ve ticari alışveriş faaliyetlerinde bulunmak için yurt dışında girişimlerde bulundu. Linyi şehrinin Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki pazarlara toplam ihracatı 115 milyar yuana ulaştı.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Krediye Ulaşamayan Sanayici Batıyor…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye ekonomisi son yıllarda daha önce hiç görülmemiş zorlu bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu sürecin en ağır yükünü ise sanayici çekiyor.

Finansmana erişimin zorlaştığı, bankaların kredi verme iştahının düştüğü ve faiz oranlarının yükseldiği bu dönemde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ayakta kalmakta güçlük çekiyor.

Kredi, işletmelerin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi, hammadde tedariki yapabilmesi, maaş ödemesi ve yeni yatırım planlarını hayata geçirmesi için hayati öneme sahiptir.

Ancak son dönemde ticari kredi faiz oranları basit faizde %60 bandına kadar çıktı. Aynı zamanda bankalar risklerini azaltmak adına limit tahsisinde daha temkinli davranıyor. Bu durum özellikle teminat göstermekten aciz küçük esnafı ve likidite ihtiyacı duyan sanayiciyi kredi dışında bırakıyor.

Krediye ulaşamayan esnaf, artan kira, enerji ve personel maliyetleri karşısında çaresiz kalıyor. Her ay binlerce küçük işletmenin faaliyetini durdurduğu ya da faaliyet alanını daralttığı görülüyor. Bu tablo sadece bireysel esnafları değil bağlı tedarik zincirlerini ve hizmet sektörünü de etkiliyor. Aynı zamanda işsizlik oranının da artmasına neden oluyor.

Sanayi tarafında da tablo farklı değil. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, kur baskısı ve daralan iç talep sanayicinin üretim planlarını ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle yatırım kredilerine erişim zorlaştığı için yeni tesis kurulumları, makine yenileme ya da kapasite artırımı gibi yatırımlar erteleniyor.

Bu durum ihracat performansını ve üretim hacmini olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin büyüme hedefleri de bu nedenle tehlikeye giriyor.

Tüm bu gelişmeler ekonomik gerilimin giderek sosyal gerilime dönüşmesine neden olabilir. Krediye erişimin sınırlı kalması, işletmelerin borç yükünü artırıyor, ödeme vadeleri uzuyor ve ticari ilişkilerde zincirleme bozulmalara yol açıyor. Bu kırılgan yapı, bir noktadan sonra ekonomik istikrarsızlık riskini büyütüyor.

KOBİ’lerin ve sanayicinin hayatta kalabilmesi için finansmana erişim mutlaka kolaylaştırılmalı. Kamu destekli kredi paketleri, Kredi Garanti Fonu gibi araçlarla genişletilmeli.

Faiz oranlarının makul seviyelere çekilmesi ve bankaların kredi tahsis süreçlerinin hızlandırılması gerekiyor. Aksi halde kredi bulamayan esnafın kepenk kapatması, yarın sanayicinin üretimi durdurması anlamına gelir.

Krediye ulaşamayan reel sektörün sorunları, sadece işletmelerin değil ülke ekonomisinin geleceğini tehdit ediyor.

Üretimin sürdürülebilirliği, istihdamın korunması ve toplumsal refahın artması için esnafın ve sanayicinin mutlaka desteklenmesi gerekiyor.

Krediye ulaşamayan bir esnafın kapattığı kepenk yalnızca bir dükkânın kapanışı değildir.

Aynı zamanda umutların emeklerin ve yılların birikiminin sessiz çığlığıdır.

Sanayicinin duran makinesi sadece üretimin değil ülkenin yarınlarının durduğunu gösterir.

Bugün finansmana erişemeyen işletmelerin çöküşü yarının işsizliğini, yoksulluğunu ve sosyal huzursuzluğunu beraberinde getirir.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yeni KGF Krediler çözüm olur mu?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarında, yeni Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri belirli alanlarda çözüm sunabilir; ancak bu kredilerin etkisi, uygulama şekline ve kapsamına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.

KGF Kredilerinin Potansiyel Faydaları

  1. Teminat Sorununun Aşılması: KGF, teminat yetersizliği nedeniyle kredi alamayan KOBİ’lere ve KOBİ dışı işletmelere kefil olarak, bu işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırır.

  2. Nakit Akışının Desteklenmesi: KGF destekli krediler, işletmelerin nakit akışını güçlendirerek olası finansal riskleri azaltabilir. Bu sayede işletmeler, yatırımlarını planlayarak likidite sorunlarının önüne geçebilir.

  3. Öncelikli Sektörlerin Desteklenmesi: KGF kredileri, ihracat, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi stratejik alanlarda faaliyet gösteren işletmelere yönelik özel destek paketleri sunarak, bu sektörlerin gelişimini teşvik edebilir.

Mevcut Kısıtlamalar ve Zorluklar

  1. Sıkı Para Politikası: Son dönemde uygulanan sıkı para politikaları nedeniyle, yeni KGF destekli kredi paketlerinin devreye alınması ertelenmiş olabilir. Bu durum, işletmelerin finansmana erişimini zorlaştırabilir.

  2. Yüksek Faiz Oranları: KGF destekli kredilerde faiz oranları, kredi türüne, işletmenin yapısına ve bankaların uyguladığı politikalara göre farklılık göstermektedir. Bu durum, bazı işletmeler için kredi maliyetlerini artırabilir.

  3. Sınırlı Kapsam: KGF kredileri, genellikle belirli sektörler veya projeler için sunulmaktadır. Bu nedenle, tüm işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamayabilir.

Geçmiş KGF’lede yapılan hatalar

Geçmiş KGF Kredilerde ciddi hatalar yapıldı. Özellikle ilk KGF Paketinde özensizlik söz konusuyd ve nerede ise yeterince değerlendirmeden her firmaya verildi. Diğer bir hata bazı bankacılar tarafından istismar edildi ve bu kredile rsuç olmasına rağmen komisyon alınarak dağıtıldı. Bankalar bu istismarcılara karşılık tespit ettikleri hakkında suç duyurusunda bulunmadı işten atmakla yetindi. Diğer bir hata da protokolde takip sonrası bu kreid dosyalar VARLIK YÖNETİM Şirketlerine satılmaması gerekiyordu. Protokole bu yönde bir madde konmadığı için bazı bankalarda %80’ni KGF’den alınıp %10’lık pay ile de Varlık Yönetim Şirketlerine satıldı. KGF ciddi zarar etti batan kredilerde. Üstelik KGF’nin ortakları Hazine, TOBB v eBankaalr olmasına rağmen yapıldı bu. Bazı bankaların bazı bölge ve şubelerinde KGF Kredilerde yoğunlaşma tesadüf oalmaz. İstismar edilen kredilerde KGF ödeme yapmamalıydı.

Sonuç

KGF kredileri, özellikle teminat sorunu yaşayan KOBİ’ler için önemli bir destek mekanizmasıdır. Ancak, bu kredilerin ekonomiye olan katkısı, uygulama kapsamı, faiz oranları ve erişim kolaylığı gibi faktörlere bağlıdır. Dolayısıyla, KGF kredileri tek başına ekonomik sorunların çözümü olmayabilir; ancak doğru politikalar ve uygulamalarla birlikte, ekonomiye olumlu katkılar sağlayabilir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.