Connect with us

BANKA HABERLERİ

QNB Türkiye’de 2025 hedefi

QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, 2024’ü güçlü ve karlı bir büyüme ile kapatacaklarını belirterek, “2025’te sektörden ve özel bankalardan daha fazla büyüyerek pazar payı kazanmaya devam etmeyi amaçlıyoruz.” dedi

Yayınlanma:

|

Tan, “Bankacılık Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimi ve parasal gevşeme sürecine girdiğini söyledi.

Avrupa Merkez Bankasının ABD Merkez Bankasına (Fed) göre daha hızlı aksiyon aldığını belirten Tan, Fed’in bu yıl üç kez faiz indirimi yaptığını, piyasalarda 2025’te de faiz indirimlerine devam etmesinin beklendiğini aktardı.

Tan, Ortadoğu’da Türkiye’yi yakından ilgilendiren politik olaylar yaşandığına işaret ederek, Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları sonrasında son haftalarda Suriye’de yaşanan gelişmelerin bölgedeki riskleri ve belirsizliği artırdığını ifade etti.

Son üç yılda jeopolitik risklerin iyice arttığı bir dönemden geçildiğini dile getiren Tan, “Önümüzdeki dönemde özellikle ocak ayında ABD’de Trump’ın göreve başladıktan sonra izleyeceği politikalar da küresel belirsizlikleri artırabilir.” dedi.

Türkiye’de son 1,5 yılda yeni ekonomi yönetimi ile birlikte hem para politikasında hem de maliye politikasında sıkılaştırıcı ve piyasa dostu adımların atıldığı bir dönem geçirildiğini anlatan Tan, TL ve rezervlerdeki gelişmeler başta olmak üzere temel göstergelerdeki iyileşmelere dikkati çekti.

Ömür Tan, dezenflasyon sürecinin beklentilerden daha yavaş ilerlese de önemli bir ivme kazandığını belirterek, “İç talepteki yavaşlama kısa vadede büyümeyi sınırlasa da uzun vadede daha sürdürülebilir bir büyüme modeline geçiş için önemli bir fırsat sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Faiz artırımında olduğu gibi indirimin kademeli devam etmesi önemli”

Merkez Bankasının enflasyondaki görünümü ve piyasa koşullarını dikkate alarak para politikasını şekillendirdiğini vurgulayan Tan, “Mevcut koşullarda sınırlı bir faiz indiriminin aralık ayında başlaması olası görünüyordu ki, 250 baz puan ile ilk faiz indirimi gerçekleşti. Bu sürecin faiz artırımında olduğu gibi kademeli olarak devam etmesi önemli. Enflasyondaki iyileşmenin hızlanmasıyla birlikte makro ihtiyati tedbirlerde de 2025 yılında daha fazla gevşeme bekleyebiliriz.” diye konuştu.

Tan, 2024’ün artan maliyetler ve daralan faiz marjlarıyla bankacılık sektörü için zorlayıcı bir yıl olduğunu, fonlama maliyetindeki artışın aktif kalitesi açısından sınırlı bir bozulmaya neden olduğunu belirtti.

Bilanço büyümesinin regülasyonlar kaynaklı bankalar arasında benzer şekilde gerçekleşse de gelir tablosu kalemlerinde belirgin farklılaşmalar görüldüğüne işaret eden Tan, şöyle devam etti:

“Bazı bankaların net faiz marjının ve net faiz gelirlerinin negatife döndüğü, tüm sektörde maliyet artışının bankacılık geliri artışının çok daha üzerinde gerçekleştiği bir yılı geride bırakıyoruz. Stratejik olarak atılan adımların da etkilerinin çok daha hızlı hissedildiği bu dönemde doğru aksiyonlar alan bankaların finansal sonuçları önceki yıllara göre çok daha fazla pozitif ayrıştı.”

“2025 yılında faiz indirimleriyle birlikte faiz marjının iyileşmesi sektör açısından gelir tarafında destekleyici olacak.” diyen Tan, faiz indirimleriyle birlikte ödeme sistemleri komisyonlarındaki artışın sınırlı kalacağını belirtti.

Tan, gelir tarafında iyileşme olmakla birlikte enflasyonun azalışa geçmesinin gider kalemlerindeki artışı da yavaşlatacağını söyledi.

Büyüme tarafında ise belirleyici faktörün enflasyon olacağına vurgu yapan Tan, “Gelecek sene için enflasyon beklentimiz ise halihazırdaki piyasa koşulları altında yüzde 26, sektördeki kredi büyümesi de enflasyona paralel olarak yüzde 25-30 arasında gerçekleşebilir. Öz kaynak karlılık oranları da biraz daha iyileşecektir ve enflasyon ile arasındaki fark daha da dengelenecektir.” ifadelerini kullandı.

“Banka olarak kredi-mevduat oranımızı dengeli şekilde yönetiyoruz”

QNB Türkiye Genel Müdürü Tan, 2024’te bilanço büyümesinde belirleyici faktörün, talebin yanı sıra kredilerdeki aylık büyüme sınırları olduğunu söyledi.

Aktifler içerisinde en büyük kalem olan kredilerin regülasyonlara paralel büyürken, banka olarak sektörden ve özel bankalardan daha fazla büyüyerek pazar payı kazanmaya devam ettiklerini vurgulayan Tan, şunları kaydetti:

“Gelir tablosunda sektöre ve özel bankalara göre çok daha güçlü bir performans sergiledik. İlk dokuz ayda yüzde 38,2’Iik öz kaynak karlılığı oranımızla rekabetin üzerinde bir karlılık yakaladık. Bu yıl için belirlediğimiz hedeflerin büyük bir kısmını gerçekleştirdik, yılı güçlü ve karlı bir büyüme ile kapatacağız. Banka olarak kredi-mevduat oranımızı dengeli bir şekilde yönetiyoruz. Kredi-mevduat oranımız özel bankalardan daha yüksek olmakla birlikte topladığımız fonları verimli şekilde ekonomiye destek sağlayacak finansman olarak kullanıyoruz.”

Ömür Tan, aktif kalitesi açısından sektöre göre daha iyi bir portföye sahip olduklarını, tahsili gecikmiş alacak (TGA) oranının ise özel bankaların ortalamasına paralel olsa da ihtiyatlı risk yönetimi ile bilançoda daha fazla kredi karşılığı ayırdıklarını anlattı.

Bu yıl sektörde perakende kredilerde sınırlı da olsa bir bozulma görüldüğünü, ancak salgın öncesi döneme kıyasla daha iyi durumda olduklarını ifade eden Tan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun kredi yapılandırma düzenlemelerinin ödeme kabiliyetini artırarak potansiyel takip oranlarını sınırlandırdığını, ancak takipteki alacaklar oranı artmasa da perakende kredilerde yeniden yapılandırılan portföy oranının yükseldiğini belirtti.

“Yapacağımız yatırımlarla dijitalleşmede öncü aksiyonlar almayı sürdüreceğiz”

Ömür Tan, startup ekosistemine verdikleri destekle hem bankacılığın geleceğine yatırım yapıp hem de yenilikçi fikirlerin gelişimine katkı sağladıklarını anlattı.

İnovasyon laboratuvarı olan QNBEYOND’daki hızlandırma programı ile bugüne kadar 51 girişimin mezun olduğunu ve bu girişimlerin önemli yatırımlar alarak büyümeye devam ettiğini söyleyen Tan, “QNBEYOND Ventures aracılığıyla banka olarak bugüne kadar 12 girişime yatırım yaptık. Ayrıca 2018 yılında başlattığımız kurum içi girişimcilik programı ile çalışanların yenilikçi fikirlerini hayata geçirerek bankacılık dışı alanlarda da inovasyonu destekliyoruz.” şeklinde konuştu.

Ömür Tan, QNB Türkiye olarak hem bireysel hem de tüzel müşterilere niteliğine göre uygun olabilecek tüm işlemleri dijital kanallardan sunmayı amaçlayan bir banka olduklarını söyledi.

Halihazırda hem dijital aktiflik oranının hem de finansal işlemlerde dijitalin payı her geçen gün artığına dikkati çeken Tan, müşteri kazanımında dijital kanalları çok aktif kullandıklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Uzaktan müşteri edinimi sürecindeki pazar payımız kredi pazar payımızın çok daha üzerinde. Dijitalleşme, stratejik önceliklerimizden bir tanesi ve sürekli yatırım yaptığımız bir alan. Örneğin tüzel bankacılık hizmetlerimizin çatısı olan Dijital Köprü, firmalara bankacılık hizmetlerinin yanı sıra 23 adet dijital çözümü de tek bir platformda entegre olarak sunuyor. Bu sayede müşterilerimizin de dijitalleşme süreçlerine katkı sağlıyoruz. Önümüzdeki dönemde de yapacağımız yatırımlarla dijitalleşmede öncü aksiyonlar almaya devam edeceğiz.”

“Müşteri kazanımını daha fazla destekleyecek aksiyonlar da alacağız”

Ömür Tan, yeşil varlık oranı düzenlemesinin bankaların yeşil dönüşüme katkısını ölçmek için önemli bir adım olduğuna dikkati çekti.

Bu düzenlemenin sektörde, yeşil finansman ürünlerine yönelik rekabeti artırabileceğine ve yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve çevre dostu projelere daha fazla kaynak ayrılmasına yol açabileceğine vurgu yapan Tan, “Bu uygulama, Türkiye’nin net sıfır karbon hedefleri doğrultusunda finans sektörünü daha fazla harekete geçirebilir. Ancak uygulamanın etkili olabilmesi için hesaplama yöntemlerinin net, şeffaf ve sektörün mevcut durumuna uygun şekilde belirlenmesi kritik.” dedi.

Tan, banka olarak yeşil kredilerin toplam proje finansman portföyü içindeki payının yüzde 33’ü aştığını belirtti.

Proje finansman portföyündeki enerji projelerinin tamamının yenilenebilir enerji projelerinden oluştuğunu dile getiren Tan, yalnızca kredi tarafında değil, fonlama tarafında da yeşil finansmana öncelik verdiklerini ve toptan finansman portföyünün üçte birinin sürdürülebilir kaynaklardan sağlandığını ifade etti.

QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, 2025 yılına ilişkin şunları söyledi:

“2025’te sektörden ve özel bankalardan daha fazla büyüyerek pazar payı kazanmaya devam etmeyi amaçlıyoruz. Büyümenin yanı sıra gelir kalemlerimizi çeşitlendirerek ve maliyetlerimizdeki artışı da kontrol ederek öz kaynak karlılığımızı yüksek tutmak istiyoruz. Öte yandan müşteri kazanımını daha fazla destekleyecek aksiyonlar da alacağız. Ayrıca dijitalleşme ve sürdürülebilirlik de önceliklerimizin arasında olmaya devam edecek.”

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BANKA HABERLERİ

Süper zenginlerin serveti 3 kat daha hızlı arttı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yoksullukla mücadele etme amacı ile kurulmuş olan Oxfam International, İsviçre’deki elitlerin yıllık toplantısına denk gelen küresel eşitsizlik konusundaki son değerlendirmesinde, önümüzdeki on yıl içinde en az beş trilyonerin ortaya çıkacağını öngörüyor. Kurumun geçen yıl yayınlanan raporunda bir trilyonerin ortaya çıkacağı tahmin edilmişti.

“Takers Not Makers” başlıklı rapor, geçen hafta görevden ayrılan ABD Başkanı Joe Biden’ın “çok az sayıda ultra zengin insanın elinde tehlikeli bir güç yoğunlaşması” uyarısına ağırlık katan bir araştırma sundu. Rapor, Dünya Ekonomik Forumu’nun bu hafta Davos’taki yıllık toplantısında iş yöneticileri, hükümet ve sivil toplum grubu liderleri, akademisyenler ve diğerleri dahil olmak üzere yaklaşık 3.000 kişiyi ağırlamasıyla birlikte geldi.

“Küresel oligarşinin tacındaki mücevher”

İlk döneminde Davos’u iki kez ziyaret eden ve Pazartesi günü yemin edecek olan seçilmiş başkan Donald Trump, Perşembe günü forum etkinliğine video aracılığıyla katılacak. Uzun zamandır servet birikimini savunan Trump, milyarder Elon Musk’ı baş danışmanlarından biri olarak sayarken, Oxfam International’ın yönetici direktörü Amitabh Behar, “Şu anda gördüğünüz şey, en zengin adam tarafından desteklenen milyarder bir başkanın yemin etmesi. Yani bu, küresel oligarşilerin tacındaki mücevher gibi bir şey,” değerlendirmesinde bulundu.

Behar “Bu belirli bir bireyle ilgili değil. Milyarderlerin artık ekonomik politikaları, sosyal politikaları şekillendirebildiği ve sonunda onlara daha fazla kar sağladığı ekonomik sistemimiz var,” ifadelerini kullandı.

Biden’ın milyarderlerin ABD vergi kanunu aracılığıyla “adil paylarını ödemeye başlamaları” çağrısı gibi, küresel bir savunuculuk grubu olan Oxfam da hükümetleri eşitsizliği ve aşırı serveti azaltmak ve “yeni aristokrasiyi ortadan kaldırmak” için en zenginleri vergilendirmeye çağırdı.

Milyarderlerin serveti 2024 yılında günde 5,7 milyar dolar arttı

Birçok yatırımcı 2024’te güçlü kazançlar elde etti ve S&P 500 gibi en iyi teknoloji şirketleri ve borsa endekslerinin yanı sıra altın ve Bitcoin gibi kripto paraların fiyatı da güçlü performans gösterdi.

Oxfam, milyarder servetinin geçen yıl 2 trilyon dolar veya günde yaklaşık 5,7 milyar dolar arttığını, bunun 2023’e göre üç kat daha hızlı olduğunu söyledi. Milyarder sayısının 204 artarak 2.769’a çıktığını ve en zengin 10 adamın servetinin ortalama olarak günde yaklaşık 100 milyon dolar arttığını söyledi.

Fakir halen aynı fakir

Dünya Bankası verilerine atıfta bulunan grup, devam eden yoksulluğa işaret ederek, günde 6,85 dolardan az parayla yaşayan insanların sayısının 1990’dan bu yana “neredeyse hiç değişmediğini” söyledi. Oxfam, ultra zenginlerle ilgili veriler için Kasım ayı sonu itibarıyla Forbes’un Gerçek Zamanlı Milyarder Listesi’ni kullandı.

Buna karşılık, 2024’te her hafta en az dört yeni milyarder ortaya çıktı ve milyarder servetinin beşte üçü miras, tekel gücü veya “kayırma bağlantılarından” geliyor.

Über zenginler ile fakirler arasındaki büyüyen uçuruma rağmen, Salı günü resmen başlayan yıllık Davos toplantısının bu yıl her zamankinden daha fazla para kazanmaya ve anlaşmalar yapmaya odaklanacağı anlaşılıyor; bazı Batı ülkelerinde güçlü liderler yükselişte ve iş dünyasında çeşitlilik ve iklim değişikliği gibi ilerici nedenler azalıyor.

Yapay zekanın, işletmelerin daha fazla verimlilik elde etmesi için bir araç olarak yükselişinin devam etmesi, birçok sektörde birçok beyaz yakalı işi altüst edebileceği ve çeşitli endüstrilerdeki çalışanları yerinden edebileceği yönündeki endişelere rağmen, bu yıl Davos’ta yine merkezi bir tema olacak.

bloomberght

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

TEB CEO Leblebici: Enflasyon hariç ekonomi iyi, yatırım yapılabilir notu 2026’da gelir

“Herhangi bir rating şirketinin Türkiye’nin notunu yükseltmeme ihtimali düşük görünüyor. Program böyle devam ederse 2026’da ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum.”

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, ekonomi gündemine ilişkin EKONOMİ’ye değerlendirmelerde bulundu. Leblebici, “Program böyle devam ederse 2026 yılında ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum” dedi. Türkiye’nin en önemli sorununun verimsizlik olduğunu vurgulayan Leblebici, “Eğer Türkiye şirket birleşmeleriyle verimliliği artırabilecek bir yapıya giderse hem yatırımın önünü açar hem de kapasitesini artırır” yorumunu yaptı.

Ümit Leblebici, “Temel göstergelere bakıldığında aslında Türkiye çok iyi duruyor. Bir data hariç, o da enflasyon. Borcun gayrisafi milli hasılaya oranı 25’e yaklaşıyor. Cari açıkta çok iyi durumdayız. 0 ile 10 milyar dolar arasındaki bir cari açık, Türkiye için çok da büyük değil” dedi. Leblebici, Merkez Bankası döviz rezervinin 2024 yılı Mart ayından beri toparlandığına dikkat çekip, beklentisini dile getirdi: “Herhangi bir rating şirketinin Türkiye’nin notunu yükseltmeme ihtimali düşük görünüyor. Program böyle devam ederse 2026’da ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum.” TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, sorularımızı yanıtlarken, makro ekonomik gelişmeler başta olmak üzere şu mesajları verdi:

Büyüsek de cari açık çok artmaz

“Cari açıkta iyileşme sorgulanıyor. ‘Tekrar büyürsek tekrar açılacak’ deniyor. Buna çok katılmıyorum. Çünkü çok sayıda mekanizmanın birleşmesi sonucu üretilen bir ekonomi politikası var. O ekonomi politikası da cari açığın ani yükselmesini engelleyen bir yapıda. Enerji fiyatları çok kötü gitmiyorsa cari açık çok büyümeyecek. Ayrıca enerji yatırımları da artmış durumda. Yeşil enerji dönüşümleri, yani petrole bağımlılığı azaltacak yatırımlar artıyor. Yenilenebilir enerjinin toplam üretim kapasitesindeki payı yüzde 60’ı aştı. Buna nükleer de eklendiğinde enerjide dışa bağımlılık gittikçe azalacaktır.”

Notumuz yükselecek

“Borçların gayri safi milli hasılaya oranındaki iyileşmede kur etkisi de var ama sonuçta oran yüzde 25. Yani, yüzde 70-90-100 değil. Böyle bir şey yok Türkiye’de. O nedenle Türkiye’nin borç ödeme kapasitesinde hiçbir problem yok. Buradan bir başka yere gidiyorum. 2024 yılı Mart ayından beri Merkez Bankası döviz rezervleri toparlandığı için herhangi bir uluslararası rating şirketinin Türkiye’yi “upgrade” etmeme, yani notunu yükseltmeme ihtimalini düşük görüyorum. 2025’te “upgrade”ler göreceğiz. Hatta eğer böyle gidersek 2026’da “investment grade” olacağımızı düşünüyorum. Eğer şu güne kadar uyguladığımız politikaları devam ettirirsek.”

Türkiye’nin büyük problemi verimlilik

“Ülkemizde en büyük problem verimlilik. Hâlâ verimli çalışmayan bir yapıdayız. Doğası gereği son 3 yıldır yatırım yapma ihtiyacı azaldı. Neden? Önceki negatif reel faiz ortamı, yatırımlarını ertelesen de yani daha az verimli olsan da kârlılığını sürdürmeye yardımcı oldu. Bir senedir pozitif reel faize döndük. Pozitif reel faiz ortamında artık verimliliğin konuşulması gerekiyor. Yatırımlarda verimliliğin sağlanması gerekiyor. O verimlilikle pozitif reel faizdeki kâr marjını tekrar yukarıya götürmeye çalışman gerekiyor. Bunu yapabilecek firmalar var. Verimli çalışmayan çok sayıda firma da var. Eğer Türkiye şirket birleşmeleriyle verimliliği artırabilecek bir yapıya giderse hem yatırımın önünü açar hem de kapasitesini artırır. Böylelikle toplam verimlilik artar.”

Şirket birleşmelerini teşvik etmek gerekiyor

TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, Türkiye’de şirket birleşmelerini teşvik edecek düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirtip, şunları anlattı: “Toplam verimliliği artırmak için şirket birleşmeleri gerekiyor. Geçmiş üç dönemi çok iyi değerlendirip sermaye olarak güçlenmiş, borcunu azaltmış ve yeni yatırım kapasitesine sahip şirketler oldu. Bu dönemi çok iyi geçirmemiş, tasarrufa da önem vermemiş, negatif faizle kendini yaşatmış ama geleceğe hazırlanmamış şirketler de oldu. Toplam üretkenliği sağlayabilmek için şirketleri birleştirelim, birleşmeye özendirelim ve üretimi artıralım. Türkiye bunu yapacaktır diye düşünüyorum. O yönde bir eğilim görüyorum. Sonuçta yatırımlar bir dönem ertelendi. Artık ertelenebilecek durumda değil. Önümüzdeki 2-3 yıl iyi iş yapıp büyümek istiyorsan muhakkak yatırım yapacaksın. Bence kaçınılmaz hale geldi.”

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Ters dolarizasyon: TL’nin toplam mevduattaki payı on yılın zirvesinde!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hatırlanacağı üzere, Mayıs 2024’den bu yana Türk Lirası ile ilgili mütemadiyen olumlu görüşler sunmakla birlikte, mevcut TL uzun pozisyonlarımıza da sıkı sıkıya sarılmaya devam edeceğimizi hemen hemen her gün yineliyoruz. Yeni yıla TCMB’nin faiz indirim hikâyesinin de damga vurması ile birlikte, yabancı menşeli raporların da TL lehine olumlu bir ton kullanmaya başladıklarını görüyoruz. TL’de reel değerlenme yönünde görüşümüzü korurken, TCMB’nin önümüzdeki hafta Perşembe günü yılın ilk olağan PPK toplantısı ile başlayarak sekiz toplantıda da faiz indirimine soyunmak suretiyle politika faizini %27,50 seviyesine kadar indirmesini bekliyoruz. TCMB’nin regulator konumu ile döviz piyasasını gerekli gördüğü durumda satım, gerekli gördüğü durumlarda da alım yaparak ‘dengede’ tutmaya, tıpkı bir orkestra şefi gibi yönetmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Yılın ilk çeyreğinde veya ilk yarısında TL’de reel değerlenmenin devam edeceğini, yılın geriye kalan kısmında ise değerlenmenin dozu azalsa da korunacağını düşünüyoruz.

Gelin hep birlikte ilk paragrafta yer alan argümanlara sayıların dili ile ruh kazandıralım. Her hafta Perşembe günü olduğu üzere, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerini yine enine boyuna irdeledik. Bu bağlamda, 10 Ocak ile sona eren haftada, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri, yaklaşık 2,5 milyar dolar yükselişle 160,4 milyar dolar seviyesine yükselerek yeni bir rekor kırdı. Öte yandan, swap hariç net döviz pozisyonu ise son on üç günlük zaman diliminde yaklaşık 14,5 milyar dolar yükselişle 48,6 milyar dolar seviyesine yükselerek on yıldan daha uzun bir sürenin zirvesini geldi. Hazine’nin dövizlerini de dikkate alırsak, net rezervlerin 59 milyar dolar seviyesi ile (bakınız grafik) oldukça iyimser bir tablo sunmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. TCMB’nin güçlü döviz pozisyonu kuru istikrarlı bir şekilde ‘kontrolde’ tutmaya olanak tanıyor.

Öte yandan BDDK verisine göre, 15 Ocak ile biten haftada, yabancı para mevduatlar 1 milyar dolar düşüş kaydederek 187,2 milyar dolar seviyesine geriledi. KKM bakiyesi istikrarlı bir şekilde 23 milyar TL daha düşüş kaydederken, USD bazlı ana parası 0,7 milyar dolar düşüşle 30,9 milyar dolar seviyesine geriledi. TCMB’nin KKM’yi 2025 yılında bitirmekte kararlı olduğunun altını bir kez daha çizelim. KKM’nin de bir nevi yabancı para mevduat olduğu düşünülürse, KKM dâhil toplam yabancı para mevduatın toplam mevduat havuzundaki payı %40 seviyesine gerilerken, TL’nin toplam mevduat havuzundaki payı ise %60 seviyesine dayanarak son on yılın zirvesine yükseldi!

Yabancıların menkul kıymet pozisyonuna bakınca hisse senetlerinde bitmeyen satış isteğinin devam ettiği yine görüyoruz. 10 Ocak ile biten haftada yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi portföyü 0,2 milyar dolar azalırken, tahvil portföyü ise yaklaşık 0,5 milyar dolar artış kaydetmiş. Eurobondlarda ise banka ihraçları önde olmak koşu ile 0,2 milyar dolar artış görüyoruz. Hülâsa, yabancı Türk tahvilleri ile âşk yaşamaya devam ederken, hisse senetleri ile ilgisizliği ya da küskünlüğü ise korunmaya devam ediyor. Yerel seçimlerin geride kaldığı Nisan 2024 başıma göre bakarsak, yabancının yaklaşık 17 milyar TL Türk tahvillerinde alım yaptığını, hisse senetlerinden ise 3,1 milyar dolar çıkış yaptığını not edelim.

Yurt dışı cephede ise ABD enflasyonun soğumaya başladığının anlaşılması, akabinde Trump’ın ekonomi takımının kademeli tarife artışlarına hazırlandığı yönünde haberler ile birleşince, FED’in de Haziran ayında faiz oranlarını düşüreceği yönündeki beklentilerin yeniden canlandığını gördük. Bu gelişmelere paralel tahvil getirileri düşerken, ileriye dönük enflasyon kaygılarının da bir miktar da olsa azalması ile hafta içinde %4,80 seviyesi ile son on dört ayın zirvesine yükselen on yıllık ABD devlet tahvilinin getirisi %4,60 seviyesine geriledi. Benzer bir şekilde, İngiltere’de geçen hafta 2008 küresel kriz döneminden bu yana en yüksek seviyeye gelen on yıllık tahvil getirisi de 30 baz puan geriledi.

Elbette, faizin düşmesi ile faiz getirisi olmayan kıymetli madenleri elde tutma maliyeti azalınca, altının ons fiyatı bir ayın zirvesine yakın 2,715 dolar seviyesine yükselirken, seneye oldukça iyimser bir başlangıç yapan ve yılın sınırlı iş gününde %6,5 yükselen gümüş de 31 dolar seviyesinin kıyısına kadar yükseldi. Haftalık kapanışın 30,50 dolar seviyesinin üzerinde olması durumunda, gümüş uzun pozisyonlarımızı artıracağız. USDTRY kuru otoritenin izin verdiği ölçüde bebek adımları ile yükselirken, altının da yeniden yükselişe geçmesi ile gram altın 3,100 TL seviyesini aşarak tüm zamanların zirvesine yükseldi. Kripto paralarda da yükselişin sürdüğünü görüyoruz. Pazartesi günü koltuğa oturacak olan Trump’ın kanun hükmünde kararnameleri arasında kripto varlıkları öncelikler arasına alabileceği yönünde piyasa dedikodularına paralel amiral gemi Bitcoin bu sabah 101bin dolar seviyesine yükseldi. Bültenlerimizde, uzun bir süredir, günlük iniş çıkışlardan ziyade büyük resmi konsantre olarak arzı sabit ve adeta ‘çatırdayan’ dolar sistemine karşı mutlak surette portföylerde yer alması gerektiğini, asıl yukarı yönlü hareketin ise Trump heyecanının bitmesi ardından yılın ikinci yarısında yaşanacağını düşünüyoruz.

Pariteler cephesinde gerek ABD’de açıklanan ve soğumaya devam ettiğini gösteren enflasyon, gerekse kademeli tarife artışlarını da yardımı ile soğuyan tahvil faizlerine paralel GBPUSD paritesi 1,22 seviyelerinin diplerinde soluklanmaya başlarken, benzer bir şekilde EURUSD paritesinin de 1,03 seviyelerinde şimdilik ‘huzur’ bulduğunu görüyoruz. EURUSD cephesinde Kıta Avrupa’sının siyasi, ekonomik ve yapısal sorunlarının yanı sıra ve Trump’ın da hamlelerinin ilk zamanlarda doları güçlendirme potansiyeli ile birlikte okunursa, EURUSD paritesinde uzun bir süre parite seviyesi olan 1,00’den pek de uzaklaşamayacağını hatta tıpkı 2022 yılında olduğu üzere 0,95 seviyesinin de radar menzilinde olacağını düşünüyoruz. Bu görüşlerimize paralel, EUR’da her anlamlı yükselişi satış fırsatı olarak okuyacağız. Kraliyet aslanı Sterlin’i ise şimdilik takip ediyoruz.

Hafta ortası, ABD enflasyon verisinin de yardımı ile ABD hisse senetleri topyekûn yükselişe geçerken, Wall Street’in üç ana endeksi, son iki ayın en büyük günlük kazancını kaydetmesi ardından dün akşam bir miktar da olsa kâr satışlarına boyun eğdi. Çin’de açıklanan büyüme verisi hükûmetin yıllık %5 hedefini karşılarken dördüncü çeyrekte %5,4 ile tahminlerin de üzerinde gerçekleşti. Bu toparlanma, özellikle sanayi üretimi ve ihracatın desteklediği bir canlanmayı yansıtırken, uygulanan teşvik önlemlerinin önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Lâkin, ABD Başkanı Trump’ın yeniden göreve gelmesiyle ticaret gerilimleri ve Çin mallarına yönelik olası tarifeler 2025 için ekonomik görünümü gölgelediğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Çin ekonomisinin de git gide Japonyalaşma riski taşıması, zayıf iç talep, emlak sektöründeki kriz ve artan işsizlik, toparlanmayı sürdürmek için daha güçlü ve kalıcı teşvik politikaları gerektiğini ortaya koyuyor.

Yeni gün başlangıcında, Asya hisse senetlerinde, ABD kapanışının aksine, hafif de olsa yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Japonya borsası ise, önümüzdeki hafta Japonya Merkez Bankasından beklenen faiz artırımının gölgesinde son üç ayın en kötü haftasını bitirmeye hazırlanırken, (güçlü YEN ihracat odaklı Japon şirketlerine pek de iyi gelmiyor) Şangay borsası ise güçlü veriye rağmen sadece %0,4 oranında yükseliş kaydetti. Makro cephede ise bugün Türkiye’de piyasa katılımcıları anketi ön plana çıkarken, İngiltere’de perakende satışlar, Euro bölgesinde enflasyon, ABD ise sanayi üretimi takip edilebilir. Mikro cephede ise şirket finansalları takip edilecek. Herkese güzel bir hafta sonu diliyorum.

Dolarizasyon eğilimi terse döndü

1737090237c9be9b7bc47e95831fb798ee1a6e9512_1_1200.jpg

TCMB net döviz pozisyonu 10 yılı aşkın bir sürenin en iyi seviyesinde

1737090237e07c95c0c213e933454e606f522ac0b0_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.