Connect with us

GÜNDEM

Quartet: FED, TCMB, Evergrande, Almanya seçimleri

Yayınlanma:

|

  • Dün küresel mali piyasalar, günü büyük bir satış baskısı ile tamamladı. Dün de bültenimizde söz ettiğimiz üzere, bir yandan tırmanan küresel riskler, diğer yandan TCMB’nin Perşembe günü faiz indirimine gidebileceği endişesi, TL’nin bağışıklık sistemini zayıflatarak dün bir ara USDTRY kurunu 8,72 seviyesine kadar itti. 
  • Geçen haftalarda, 8,30 seviyesinin altından kısa vadeli döviz alım ihtiyaçlarının karşılanabileceğini lakin USD uzun pozisyon açılması için acele edilmemesi gerektiğini söylemiştik. Cümlenin ilk yarısında haklı çıkarken, ikinci yarısında ise yanıldık. Bu kadar kısa bir sürede bu kadar sert bir satış baskısı olabileceğini öngöremedik.  
  • Bundan sonrası için artık gözler Perşembe günü TCMB PPK’nın alacağı karara endekslenmiş durumda. USDTRY kuru dün tarihi zirve olan 8,80’lerin eteğine kadar ilerlese de, günün ikinci yarısında 8,66 seviyelerine geri çekildi. Bu eğilimin arkasında, faiz indirim söylentilerinin bile ne kadar TL’ye zarar verdiği görülmüş olmalı ki, piyasa oyunucaları da, tıpkı bizim gibi, TCMB’nin aklı selim bir hamle yaparak, Eylül toplantısını pas geçeceğini düşünmüş olmalı. BloombergHT’nin anketine katılanların 19 kurumun 18’i TCMB’nin faizleri sabit tutacağını öngörüyor. 
  • Daha önce de dile getirdiğimiz üzere, fiyat artışının hız keseceği ve baz etkisi ile de olsa, enflasyonun boynunu Ekim ayında aşağıya bükeceğini bekliyoruz. Olumsuz bir piyasa tepkisi ile karşılaşmamak adına, TCMB’nin Ekim ayında hamle yapmak üzere Eylül toplantısını pas geçmesini bekliyoruz. 
  • Çarşamba günü, FED’in olağan FOMC toplantısı da piyasalar üzerinde baskı kurmaya başladı. Dün gelişmiş ülke hisse senedi endeksleri, koyu kırmızılara büründü. Bir ara Almanya borsası DAX’ta kayıplar %3 seviyesini aştı. Kripto para birimlerinde %10’dan fazla değer kayıpları görüldü. Kıymetl madenlerde ise tatsız hava genel hatları ile korunmaya devam ediyor. 
  • Piyasalar, FED’in tahvil alımlar ve yok denecek kadar düşük faizlerle aylardır devam ettirdiği ultra gevşek para politikası duruşundan daha şahin bir patikaya geçebileceğinden endişe etmeye başladılar. Bültenlerimizde, buna, metafor olarak morfinin dozunun azalma ihtimali diyoruz.  
  • Özellikle, her çeyrek sonunda açıklanan ekonomik projeksiyonların da, FED’in atacağı adımlara ışık tutacağı kaygısı, piyasalar üzerinde baskı kuruyor. EUR/USD paritesi 1,17’nin diplerine kadar geri çekilirken, doların piyasa kuru olan DXY 93,5 seviyelerinde – karar bölgesinin tam da altında – hazır bir şekilde bekliyor. Her ne kadar emin olamasak da, FED’in piyasaları bugüne kadar hiç üzmediği gerçeğinden hareketle, Çarşamba günü çıkacak sonuç ve açıklamaların piyasa tansiyonunu bir kademe de olsa azaltacağını düşünüyoruz. Özetle, FED’den daha itidalli bir adım bekliyoruz. 
  • Enerji ve hammadde fiyatlarında yaşanan artışların yarattığı enflasyonist baskılara karşı Çin’in stratejik rezervlerini kullanacağını açıklaması ile dönem dönem fiyatlarda sert dalgalanmalar görebiliyoruz. Bunun son örneği olarak da, demir cevheri fiyatının Temmuz ayındaki zirvesini yarısına düştüğünü not etmek gerekiyor. 
  • İçeride TCMB, dışarıda FED derken, Çarşamba ve Perşembe günkü takvime, bir de Çin’li emlak devi Evergrande’nin Perşembe günkü tahvil kupon faizini ödeyip ödeyemeyeceği de eklendi. Çin’in en büyük gayrimenkul şirketi, dünyada en büyük 500 şirket arasında 122. sırada olan Evergrande, 305 milyar dolar borcu (benzetme yapalım Danimarkanın GSYIH kadar), teslim edemediği 1,4 milyon konutu var. Eğer finansman bulamazsa, hükümetin bile kurtarmakta tereddüt ettiği şirketin beraberinde sistemik bir krize neden olup olmayacağı endişesi konuşuluyor.  
  • Bu haftanın yoğun gündeminden sonra ise Pazartesi günü Almanya’da düzenlenecek seçimlere konsantre olacağız. Anketlere göre Sosyal Demokratlar (SPD) önde görünüyor. Hristiyan Demokrat bloğu (CDU/CSU) ikinci sırada yer alırken, Yeşiller ise üçüncü sırada. Okuduğumuz raporlara göre, tek bir partinin seçim ipini göğüslemesi kolay görünmese de, koalisyon da pek kolay bir senaryo değil. Uzun bir hükümet kurma sürecinin piyasaları bir nebze de olsun gerebileceğini göz ardı etmiyoruz. En olası senaryo ise, Grand Coalition, şu an olduğu üzere SPD ile CDU/CSU koalisyon kurması. Başbakan adayı ise SPD’li Maliye Bakanı Scholz olacak.  
  • Gündem bu kadar yoğun, küçük bir teknede Çin’li emlak devinin Titanik misali buz dağına çarpışını otoritelerin izlediği bir ortamda, FED’in itidali bir adım atarak piyasa yangına benzin dökmeyeceğini düşünmekle birlikte, üyelerin ileriye dönük ekonomik beklentileri ve uzun vadeli faiz hadlerine dair projeksiyonları önem arz edecektir. TCMB’nin ise bu ortamda artık faiz indirmesinin aklı selim bir davranış olmayacağını düşünüyoruz. Böyle bir gelişme, takdir edersiniz ki (ceteris paribus) kur üzerinde var olan baskıyı hafifletebilir. 
  • Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında hava pek de ılımlı görünmüyor. yine tatsız. Dün kapalı konumda olan gösterge endeks Tokyo borsası bu sabah %2 aşağıda işlem görse de, dün gece %2 civarında düşüş kaydeden ABD endekslerinin vadeli işlemlerinde ufak çapta da olsun artılar göze çarpıyor.  
  • Fırtına öncesi, mali piyasaların bugün gündemi sessiz görülüyor. ABD inşaat ruhsatları ve yeni konut satışları, makro ekonomik veri takvimini süslüyor.   
  • Bu hafta temkinli ve tedbirli bir duruşa geçmekte ve acele kararlar almak imtina edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Emre Değirmencioğlu – İKTİSATBANK

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

GÜNCEL

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Yayınlanma:

|

Yazan:

ABD Başkanı Trump, hafta sonu İran’daki nükleer tesislere düzenlenen büyük çaplı hava saldırılarının ardından, “rejim değişikliği” fikrini kamuoyuna taşıdı. Trump, sosyal medya paylaşımında “Eğer mevcut rejim İran’ı yeniden büyük yapamıyorsa, neden bir rejim değişikliği olmasın?” diyerek tartışmaları alevlendirdi. Ancak Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Başkan Yardımcısı JD Vance gibi üst düzey yetkililer, operasyonun rejim değişikliğine yönelik olmadığını vurguladı. “Geceyarısı Çekici Operasyonu” adı verilen saldırı kapsamında, İran’ın üç kritik nükleer sahası hedef alındı. Genelkurmay Başkanı Caine, operasyonun Fordow dâhil olmak üzere tüm hedeflerde çok ağır hasar yarattığını söyledi.

İran ise saldırılara İsrail’e yönelik füze saldırılarıyla karşılık verdi, ancak henüz ABD üslerini ya da Hürmüz Boğazı’nı hedef almadı. ABD yönetimi bölgedeki askerî varlığını artırarak olası misillemelere karşı önlem aldı. ABD’de Savunma ve Dışişleri Bakanları operasyonun açık uçlu olmadığını, ancak İran karşılık verirse başka hedeflerin vurulabileceğini açıkladı. ABD’nin doğrudan askerî müdahaleye girmemeyi tercih eden dış politika çizgisi, Trump’ın bu ani kararıyla ciddi bir kırılma yaşadı. Trump, kendi sosyal medya hesabından yaptığı ilk açıklamada, operasyonun başarılı bir şekilde gerçekleştiği belirtirken, aynı mesajda bundan sonra ‘barış’ zamanı ifadesi kullansa da bunun nasıl mümkün olacağı kafalarda soru işareti yarattı.

ABD’nin savaşa dâhil olması ve İran’ın her türlü cevabı vereceğini açıklaması ile dün tansiyon tüm gün yüksek seyretti. Kararın piyasa yansıması bizim öncelikli ilgi alanımız olsa da, madalyonun diğer tarafına da bakmamız gerekiyor. Şöyle ki, ABD’nin İran’daki nükleer tesisleri vurması, sadece Ortadoğu’da değil, dünyada da büyük sonuçlar doğurabileceğini düşünüyoruz. Trump’ın operasyonun başarısına vurgu yapan X mesajında da belirttiği gibi İran masaya oturacak mı (barış) yoksa karşılık mı verecek? Şayet ABD, İran’ın nükleer faaliyetlerini durdurur ve uzun sürecek bir savaşa girmeden sonuc elde ederse, ABD’nin ‘gücü’ yeniden dünya çapında kabul görecek. Lâkin savaş uzarsa ve İran’da düzen bozulur ya da hükûmet düşerse, zaten oldukça karışık olan bölgenin daha da karışabileceğini, dünyanın ise ABD’yi sorumlu tutabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor.

Bu gelişmeler, yalnızca ABD’yi değil; dolaylı yoldan Çin’i, hatta Rusya ve Avrupa’yı da doğrudan etkiliyor. Günlerdir bültenlerimizde vurguladığımız üzere, ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet derinleşirken, İran’ın petrol ihracatının %90’ının Çin’e yönelmiş olması, Washington’ın bu hamlesinin yalnızca Tahran’ı değil, aynı zamanda Pekin’i de hedef aldığına işaret ediyor. ABD, İran üzerinden Çin’in enerji tedarik zincirini zorlayarak rakibini zayıflatmayı amaçlıyor. İran’da hükûmet değişirse, Çin bölgede önemli bir müttefikini kaybedebilir. Avrupa pahalı petrol ve olası mülteci akını yüzünden süreçten zarar görebileceğini, Rusya’nın ise İan’a sattığı silahlardan ve iş birliğinden mahrum kalacağını ama artan petrol gelirlerinden fayda sağlayacağını düşünüyoruz.

Günlerdir bültenimizde kaleme aldığımız üzere, büyük resmi kaçırmamak gerekiyor. ABD, Ortadoğu taşeronu veya karakolu İsrail ile bölgeyi kendisi ve ABD çıkarları için istikrara getirmeye çalışıyor. Süreç ilk önce Hamas ile başladı, Hizbullah ile devam etti. İran’ın Suriye’deki etkisi ortadan kaldırıldı, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşlukları ile birlikte geniş açıdan düşünürsek bir sonraki hedefin İran olduğunu ve muhtemelen on yıllardır baskı ve yaptırım altında kalan İran’ı muhalefetin de desteği ile devirmek isteyeceklerini düşünüyoruz. Bu arada cereyan eden gelişmelerin Türkiye’yi direkt olarak ilgilendirdiğini de göz ardı etmeyelim. Terörün bitirilmesi noktasında gösterilen çabanın arka planında Ortadoğu’da cereyan eden yeniden yapılanmanın yer aldığının altını çizmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir.

PKK’nın silah bırakması ve terörün aniden son bulması süreci, bu büyük stratejik dönüşümün parçası olarak değerlendirilmelidir. Son 47 yılda terörle mücadeleye ayrılan kaynağın ekonomik kayıplar ve fırsat maliyetinin 1,8 trilyon dolar olarak hesaplandığını Bakan Şimşek’in sunumda bizzat duydum. Böyle bir kaynağın kalkınma ve büyüme için kullanılmasının ne kadar büyük bir enerji yaratacağını sesli bir şekilde düşünün… Ortadoğu’da yeni bir fotoğraf var ve buna uyum sağlamak gerekiyor!

Gelelim yaşananların piyasa yansımasına… Peşinen piyasalarda panik havasının olmadığını hatta abartılı bir tepkinin de olmadığını not edelim. Piyasaların korku endeksi VIX 20 seviyesinde yatay ve sakin bir seyir izliyor. Asya cephesinde gösterge endeks Tokyo borsası ve ABD borsalarının vadeli işlemleri sadece %0,3 civarında geriledi. Brent cinsi ham petrol, Cuma gününü 77 dolar seviyesinden tamamlaması ardından açılışta 81 dolar seviyesine kadar yükselerek yılın en yükseğini test etse de 78 dolar seviyesine geri çekildi.

Yatırımcılar, İran’ın nasıl bir karşılık vereceğini merak ederken, küresel ekonomik büyüme ve enflasyon üzerindeki risklerin daha bir ön planda olduğunu görüyoruz. Gözler hâliyle Hürmüz Boğazı’na çevrildi. Boğazın deniz trafiğini tamamen kapatılması beklenmese de, günde yaklaşık 20 milyon varil petrolün geçtiği boğaz, dünya petrol arzının beşte birini taşıyor; kapatmayı bırakın trafiğin aksaması bile petrol fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı yaratabilir. İran Meclisi boğazın kapatılması yönünde adım atsa da, son karar, ülkenin Ulusal Güvenlik Konseyi’ne ait olduğunu ve pratikte zor olacağı iddia ediliyor. Petrol ve doğal gaz fiyatlarının yukarıya gitmeye devam etmesi, yukarıda da değindiğim üzere, Türkiye ve KKTC gibi net enerji ithalatçısı ülkelerin enflasyonla savaş ve cari açık faturalarını kabartacağı gibi, ihraç eden ülkelerin de ekmeğine hâliyle yağ sürecektir!

Trump’ın devreye aldığı tarife savaşları, ABD’nin cari açığını azaltmak adına zayıf dolar talep etmesi ve FED başkanı üzerinde tam saha pres uygulayarak faiz indirim talebi hâliyle böyle zamanların bir numaralı güvenli limanı olarak ön plana çıkan doların göreceli olarak zayıf bir seyir izlemesine neden oluyor. Bir diğer güvenli liman olan altın ise geride bıraktığımız hafta 3,450 dolar seviyesini test etmesi ardından ilk işlemlerde 3,400 dolar seviyesini denese de, bültenimizi yazdığımız sabah erken vakitlerde 3,360 dolar seviyesine geri çekildi. Gümüşün ons fiyatı da benzer bir şekilde 36 dolar seviyesine gerilerken, geçen hafta 110bin dolara dayanan bitcoin ilk nazarda 99bin dolar seviyesine kadar gerilemesi ardından psikolojik seviyede denge buldu. Kağıt para sisteminin sorgulandığı bir ekosistemde, jeopolitik risklerin geride kalması durumunda, altın, gümüş ve bitcoin gibi enstrümanlara yönelik talebin yeniden canlanacağını düşünüyoruz. Pariteler cephesinde ise, doların hafif de olsa değer kazandığını görüyoruz. EURUSD 1,15 seviyesinin aşağısına sarkarken, dolar YEN karşısında 147 seviyesine yaklaştı.

Türkiye cephesinde ise hafta sonu TCMB’den makro ihtiyati çerçeve kapsamında bazı adımlar daha atıldığını gördük. KKM’den çıkışı destekleyen adımların jeopolitik risklerin zirve yaptığı bir dönemde piyasa tarafından pek de önemsenmeyeceğini düşünüyoruz. Bir süredir Haziran ayının ikinci yarısının siyaseten zor geçeceğine işaret etmiştik. Bu kapsamda da Kabine revizyonu ve 30 Haziran tarihinde CHP kararı (kurultaya yönelik mutlak butlan) ön plana çıkmıştı. Artan jeopolitik risklerin iç siyasette bazı adımların atılması zor hâle getirdiği kanaatindeyiz. USDTRY kuru ilk işlemlerde 39,70 seviyesinden eşleşerek haftayı karşıladığını da not edelim. CDS risk primi 311 baz puan seviyesinde ve geride bıraktığımız haftaya nazaran hafif de olsa gerilediğini görüyoruz. Küresel borsaların seyrine bakarsak, Türk hisse senetlerinin de bugün satış baskısına boyun eğmeyeceğini düşünüyoruz.

FED’in Temmuz ayında faiz indirme ihtimali düşük görünürken, Başkan Powell’ın bu hafta Kongre’de İran saldırısı ve Trump’ın tarifeleri gibi konularda zor sorularla karşılaşması bekleniyor. Ortadoğu krizi, bu hafta Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde de gündemin üst sıralarında yer alacaktır. Makro cephede ise PMI verilerini takip edeceğiz.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hayatın her anında doğru kararlar vermek, hatalardan kaçınmak ve her ihtimali önceden görmek isteriz. Ancak bu çabanın fazlası, bizi sağlıklı düşünceden uzaklaştırarak aşırı düşünmeye, yani “overthinking” tuzağına sürükleyebilir. Aşırı düşünme, sadece zihinsel değil; duygusal, sosyal ve hatta fiziksel sağlığımızı tehdit eden bir alışkanlığa dönüşebilir.

Aşırı Düşünme Nedir?

Aşırı düşünme, bir olay ya da kararı tekrar tekrar analiz etmek, geçmişte yaşananları sürekli zihinde döndürmek ya da gelecekteki ihtimalleri sürekli kurgulamak şeklinde ortaya çıkar. Düşünme eylemi faydalı bir araçken, sınırı aşıldığında bizi felç edici bir sürece dönüştürür.

Aşırı Düşünmenin Başlıca Zararları

1. Kararsızlık ve Hareketsizlik

Aşırı analiz, eyleme geçmeyi zorlaştırır. “Ya yanlış yaparsam?” düşüncesiyle karar almak gecikir, bazı durumlarda hiç alınmaz. Bu da fırsatların kaçmasına neden olur.

2. Zihinsel Yorgunluk ve Tükenmişlik

Sürekli çalışan bir zihin, zamanla yorgun düşer. Dikkat dağınıklığı, odaklanma güçlüğü ve unutkanlık, aşırı düşünmenin doğrudan sonuçlarıdır.

3. Anksiyete (Kaygı Bozuklukları)

Gelecekte olabilecek her olumsuz senaryoyu defalarca düşünmek, kişiyi sürekli tetikte ve endişeli hale getirir. Bu da kaygı bozukluklarına, hatta panik ataklara yol açabilir.

4. Uyku Problemleri

Zihin gece boyunca susmaz. Uykuya dalmak zorlaşır, sık uyanmalar olur. Uyku kalitesi bozulduğu için kişi gün boyu yorgun hisseder.

5. İlişkilerde Gerilim

Karşı tarafın söz ve davranışlarını sürekli sorgulamak, ilişkilere zarar verir. Aşırı analiz edilen ilişkilerde güven kaybolur, tartışmalar artar.

6. Olumsuz Düşünce Döngüsü

Aşırı düşünen birey genellikle olumsuz senaryolara odaklanır. Bu da özgüven eksikliği, değersizlik hissi ve depresif ruh haline neden olur.

7. Üretkenliğin ve Yaratıcılığın Azalması

Zihin sadece düşünmeye enerji harcadığında, üretkenlik düşer. İnsanın yaratıcı yönü körelir, kararlar eyleme dönüşmez.

Ne Yapmalı? Aşırı Düşünmeye Karşı Stratejiler

  • Fiziksel Aktivite: Spor, yürüyüş ve hareket zihni meşgul eder ve dinginleştirir.

  • Yazmak: Düşünceleri kağıda dökmek zihni boşaltır ve netleştirir.

  • Farkındalık ve Meditasyon: Anda kalmayı öğretir, zihnin geçmiş ya da gelecekte kaybolmasını engeller.

  • Psikolojik Destek: Aşırı düşünme yaşam kalitesini etkiliyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır.

Aşırı düşünme, fark edilmeden hayatımıza sızan bir zihinsel alışkanlıktır. Sessiz ama güçlü bir sabote edici gibi, mutluluğumuzu ve verimliliğimizi içten içe kemirir. Zihninizi yönetmek, yaşam kalitenizi yükseltmenin en önemli adımıdır. Düşünmek faydalıdır; ancak fazla düşünmek, hareket etmeyi unutturur.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.