Erol Taşdelen
BİR REKABETÇİ KUR HİKAYESİ

Yayınlanma:
3 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
“Rekabetçi Kur”dan bahsediyorsanız peşin peşin ülke para biriminin de olması gerekenden fazla diğer para birimleri karşısında değer kaybettiğini de kabul etmiş olursunuz.
Gazete, TV ve Sosyal Medya’da “Faiz lobisini ezeceğiz” başlıkları atarken sonucun ihracat, yatırım, istihdam, üretim artışı ile taçlanacağı dillendiriliyor. Lobiler savaşı var ise o zaman bu süreçte Döviz içinde yüzen “Döviz Lobicilerinden” niçin bahsedilmiyor! Anladığımız kadarı ile işin içine Dini motifler de eklenerek “faize savaş açılmış” durumda. Burada artık ekonomi konularında da fetvalar veren Diyanetten, “Faiz haram da kur farkı geliri helal mi?” sorusuna net cevap beklemek hakkımız doğuyor. Kendi parasına güvenmeyen Vatandaşın bankalardaki döviz mevduat oranı %60’ları geçen Dolarizasyon seviyesine ulaştı. Dikkatinizi çekerim, yastık altı hariç sadece banka mevduat oranı, bu durumu önceki yazımızda açıklamıştık.
“Faiz Lobisini ezelim” diyenlerin iddiası ne?
Faizlerin düşmesini savunanların en çok tekrarladığı senaryo “TL değersizleşince ihracatın artacağı” şeklinde, oysa geçmiş yıl deneyimlerimiz; değersiz TL dönemlerinde ilk 3-4 ay hariç bunun beklenen avantajı ana sektörlerde sağlamadığını gösteriyor. Turizm sektörü sizi yanıltmasın. Sanayiye, “Mal, hizmet ihracına bakın” derim. Reel anlamda İhracat mı artıyor sanıyorsunuz. Tam tersine başta sanayi olmak üzere çoğu hammadde girdisi döviz üzerinden fiyatlandığı için bir süre sonra maliyetler artmaya başlıyor. Türkiye’deki İthalatın dağılımına bakın %90’nı hammadde ve yarı mamul girdisi. Sonuçta artan döviz kurları ile birlikte dövize endeksli kömür, doğalgaz, elektrik, navlun giderleri, ana maliyetlerden olan hammadde maliyetleri de artıyor ve bahsedilen ihracat avantajı da zamanla ortadan kalkıyor. Bu günlerde piyasada fiyatı uçmasına rağmen kömür yok, çoğu sanayici çaresizlikten doğalgaza döndü veya dönmeye hazırlanıyor bilginizi var mı? Bu günler canlı örnek yaşayarak deneyimliyoruz. Şu an yüksek kur dönemde kimse maliyet hesabı yapamaz hale geldi. Vadeli satışlar durdu diye yazmıştım. Kasım sonunda USD/TL kuru 12-13 TL olduğunda peşin bile olsa TL satışlar da durdu biline! Olan satışlar da dövize bağlanmış durumda. Dövize talebi azaltalım derken “Yeni Normal” ek döviz talebi yarattı iyi mi! Bazen komuta merkezinde aldığınız kararlar cephe ile örtüşmez. Şu an da bu durum yaşanmakta. Faiz düşürelim niyetinin maliyeti yüksek çıkacağı gibi 2022’de daha da yüksek faiz ile karşı karşıya kalacağımızı şimdiden söylemek kahinlik olmayacaktır.
Faiz Enflasyon yaratır mı?
Faiz karşıtlarının ana temalarından biri, “enflasyonun faiz nedeni ile oluştuğu“. Faizin enflasyona katkısı tabi ki var ama enflasyon ile direkt bileşik kaplar gibi birbirine bağlı olduğunu iddia edenler büyük yanlış içinde. Bir defa Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde TÜFE- ÜFE ( Tüketici Fiyat Endeksi / Üretici Fiyat Endeksi ) makası bu kadar açılmamıştı, bunu faize bağlamak ülke gerçeklerini bilmemek ile eş anlamlıdır. ÜFE %50’lere gelmiş durumda. Bu zamanla TÜFE üzerinde baskı yaratmaz mı; kesinlikle yaratır ve zamanla yansır. Sanayici ÜFE maliyeti ile yüksek fiyattan yeni malı piyasaya verdiğinizde TÜFE’ye olumsuz katkısı anında olur. Üstelik aynı ürünün piyasadaki satılmayan eski ürün fiyatlarını da otomatikman artırır. Yani ürün zaten yeni maliyetler eklenerek piyasaya verildiği için TÜFE etkisi kaçınılmaz olur. Bunun için ekonomist olmanıza gerek yok yaşayarak öğreniyoruz zaten.
Maliyetleri faiz mi, döviz kur farkı mı fazla etkiler?
Tespitler yaparak devam edelim. ÜFE’deki artışında önemli etkenlerden biri üreticiler için “hammadde” girdisidir. Faiz maliyetinin yer aldığı “Finansal Giderler“ toplam maliyetin içinde döviz kur artışı kadar tahribat yapmaz. Bunu görmemiz için sanayi firmaların gelir tablosuna bakmamız yeterli. Satışların Maliyeti ( SMM ) içinde Finansal Giderlerin maliyeti mi fazla yoksa söylendiği gibi değersiz kur nedeni ile döviz için katlanılan maliyet mi fazla. Sanayici olduğunuzu düşünün; piyasaları takip eden iyi bir Finans Kadrosuna sahipse; Kredilerinizin çoğu zaten taksitli ve spot olarak faiz oranlarını sabitlemiş ve yıllara yaymışsınız. Yatırımlarınızın çoğu Leasing olarak sabit faizli 60 ay vadelidir. Kısaca, Finansal kadrosu iyi olan firmalar için Faiz maliyeti yönetilemeyecek bir alan değildir. Ama hammaddeye kur farkından ödeyeceğiniz ek maliyet aynı gün size “maliyet artışı” olarak yansır. Hesaplar da burada şaşar zaten! Yoksa Türkiye’de 2021’de ÜFE %50’lere nasıl geldi sanıyorsunuz? Dövize endeksli girdi ile imalat yapan ( ki sanayimizde bu oran %70’lerde ) bir firmaya sıfır faizli kredi verseniz ne olur; maliyeti çok düşer mi sanıyorsunuz? ISO 500 firmalarını inceleyin hepsinin maliyetleri artmış EBITTA düşmüş durumda. Açıklanan yüksek karları reel olarak hesaplayın örneğin döviz karşılığını hesaplayın bakalım ne çıkacak. Reel karlar yerle bir, nedeni hiç sorgulandı mı? Faiz maliyetinden kazandığının kat ve kat fazlasını hammaddeye kur artışı nedeni ile ödemede kaybediliyor da ondan. Bazı çok bilmişler hemen “Faiz giderleri her firmada Bilançoda Maliyetlerin içinde gösterilmiyor” diyecektir. O zaman da satışların maliyetlerine göre Faiz giderlerini oranlayın bakayım ne fark eder derim. Sonuçta Brüt Kardan maliyet olarak Finansal Giderler düşüyor. En iyisi sıcağı sıcağına bu günlerde sanayiciler ile görüşün “faiz artışında mı, yoksa kur artışında mı maliyetleri daha fazla artıyormuş” dinleyin. En iyi gözlemi cephede yaşayan Sanayici bilir. İdeali ikisinin de dengeli olmasıdır. Ana normal zamanlar değil ki yaşadıklarımız. Yoksa piyasada faizi başlı başına tüm günahlardan sorumlu “günah keçisi” haline getirerek sorunu çözeceğini düşünenlerin sahadan, sanayicinin sorunlarından hiç haberi yok belli ki. İmalatçı firmaların bilançolarını detaylı inceleyin; Satılan Maliyetin içinde yüksek kur nedeni ile maliyet mi fazladır, faiz giderleri mi? Sanayiden imalattan bu kadar uzaksanız imalatçının / sanayicinin tek maliyet ana giderinin faiz giderleri olduğunu var sayarsınız! Oysa iyi bir finansal yönetime sahip sanayici kullandığı kredi maliyetini yıllara yaymış ve sabitlemiştir zaten orayı yönetir. Kur maliyetini sanayici de finans ekipleri de yönetmekte zorlanıyor biline! İthalatçıların durumuna hiç girmeyeyim bu kurlar ile Forward yapıp Kur pozisyonu almamışsa yakında iflas bayrağını çekeceklere hazırlıklı olun.
TL değer kaybederken Sanayicinin kazançlı çıkma şansı yok
İmalatçı döviz kuru yükseldiğinde ne zaman avantaj sağlar söyleyeyim. Döviz kuru yükseldiğinde eldeki stokları kadar avantaj sağar. İşte “ihracattan çok kar edecekler” denilen kısım da bu kadardır. Stoklar bittiğinde kur avantajı da ortadan kalkar ki zaten belirsizlik ve kriz nedeni ile çoğu sanayici 1-3 ay stok ile imalat yapıyor. Pratikteki bu durum dışındaki söylemler gerçeklikten uzak, sanayi nakit akışını ve finansal yapısını bilmemektir. O nedenle TV’lerdeki çoğu yorumcunun söyledikleri ile saha birbirini tutmuyor. Tutmadığını da yaşayarak öğreniyoruz/öğreneceğiz zaten! Yoksa son haftalarda Ticaret Odaları, Sanayi Odaları niye peş peşe uyarı açıklamaları yapsın ki. Başına gelecekleri biliyor, geçmiş yıllarda benzer dayaklar yediler çünkü. Şimdi USD’yi 13 TL’den maliyet hesaplayarak ihracat yaptılar var sayalım bu para ne zaman gelecek altı ay sonra o zaman gelen parada kurunuz 11 TL olur ise tüm kar gittiği gibi zarar da eder. Piyasada “İstikrar” niçin lazım anladınız mı! Sanayici bu günlerde piyasayı takip etmekten işine odaklanamıyor! USD 13 TL olduğunda bankalar orta – uzun vadeli kredileri durdurdu bilmem farkında mısınız? Bir yıllık spot kredi nerede ise hiçbir banka vermiyor veririm diyeneler de faizleri %23 üzerine çıkardı. Merkez Bankası gösterge faizi düşürdü firmaların faiz giderleri de düşecek derken artmış durumda. Her kararda SWOT analizi şart. Bir şeyi düzeltirken nelere zarar verileceği de hesap edilmeli. Kısaca zamansız faiz indiriminden sanayici zararlı çıkıyor şu an için. “Faiz insin müteahhit konut satsın” derken arada sanayici dayak yiyor.
Çözüm : İhracatı artıralım ama İthal malları da biz üretelim artık!
Dış Ticaret açığını mı kapatacaksınız o zaman inandırıcı adımlar atalım. İthal girdi kullanan sektörleri elden geçirin; mesela Tekstil hammaddesini kendimiz üretelim derim. Tarım için gerekli gübreyi, ilacı biz üretelim. Tarımda yerli tohum yasağını kaldırın artık derim. Madencilik sektörüne daha ağırlık verelim derim. Hatta ilk Futboldan başlayın derim! Yurt dışına gönderdiğimiz futbolculardan ne kazanıyoruz; futbolcu almak için ödediğiniz döviz ne kadar? Oransal olarak en fazla açık verdiğimiz alan Futboldur. İthal ettiğimiz ürünleri yurt içinde üretemediğimiz sürece “Kur Avantajı” hikayeleri kulağa hoş gelebilir ama sahada karşılığı yok.
Değersiz Türk Lirası Sosyal Barışı da bozar
Kısa sürede geldiğimiz noktada; yastık altı hariç, Bankalarda 162 milyar USD karşılığı döviz bulunduran bir avuç zengini daha da zengin ederken; çalışanların nerede ise yarısını oluşturan asgari ücretliye verilecek maaş artışının daha eline geçmeden reel gelirin düşmesini sağlarsınız; sosyal huzursuzluk yaratırsınız sadece. Bir de üzerine niçin Avrupa’da çalışmak zorunda olduğunu açıklayamayan gurbetçiler gelir “Türkiye çok güzel nankörlük yapmayın” diyerek vatandaşın sinirleri zıplatır! Kısaca; gelinen noktada mevcut durum sorunları kar topu gibi büyütür; sürdürülebilir değil. Tünelin ucunda daha fazla enflasyon, yüksek faiz, daha fazla değersizleşen Türk lirası, yüzdürülen zombi firmalar, sıkışan bankacılık sektörü ile baş başa kalmakta var, konu o kadar öncelikli!
Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.banakvitrini.com
İlginizi Çekebilir
-
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 SON ÇEYREĞİNE NASIL GİRDİ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: BANKA DOLANDIRICILIĞINDA GÜVENLİK AÇIĞI BÜYÜK, MAĞDURLAR ÇARESİZ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: BANKACILIK SEKTÖRÜ 2024 İLK YARI PERFORMANSI
-
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 İLK ÇEYREK PERFORMANSLARI
-
HEPİMİZ DİJİTAL DOLANDICI OLARAK SUÇLANIP YARGILANABİLİRİZ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: VATANDAŞ BORÇ BATAĞINDA ÇIRPINIYOR, BORÇ STRESİ BİRİKİYOR!
-
Erol TAŞDELEN yazdı: YILIN SON ÇEREĞİNE BANKACILIK SEKTÖRÜ VE 4 BÜYÜKLER NASIL GİRDİ?
Erol Taşdelen
AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU NEDİR? ÇALIŞANI NASIL ETKİLER?

Yayınlanma:
1 hafta önce|
18/03/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Ayakkabıdaki Taş Sendromu, kişinin küçük ama rahatsız edici bir sorunu göz ardı etmesi veya çözmek için çaba harcamaması durumunu tanımlayan bir metafordur. Tıpkı ayakkabının içine giren küçük bir taşın yürümeyi rahatsız edici hale getirmesi gibi, bu sendrom da hayatın veya iş dünyasının küçük ama sürekli rahatsızlık veren sorunlarını göz ardı etmenin olumsuz sonuçlarını vurgular.
Ayakkabıdaki Taş Sendromu’nun Kullanıldığı Alanlar
- İş Dünyasında: Küçük operasyonel hatalar, yönetim problemleri veya çalışan memnuniyetsizliği gibi konulara zamanında müdahale edilmediğinde, ilerleyen süreçte büyük sorunlara yol açabilir.
- Finans ve Ekonomide: Küçük risklerin veya hataların görmezden gelinmesi, uzun vadede büyük zararlara sebep olabilir.
- Kişisel Hayatta: Küçük sağlık sorunlarının ihmal edilmesi, duygusal streslerin birikmesi gibi durumlarda büyük sorunlara yol açabilir.
Bu metafor, genellikle “küçük sorunları ihmal etme, büyümeden çöz” anlayışıyla kullanılır.
AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU’NUN İŞYERİNDEKİ ETKİSİ NE OLUR?
Ayakkabıdaki Taş Sendromu’nun işyerindeki etkileri, küçük sorunların zamanında çözülmemesi nedeniyle birikerek büyük problemlere dönüşmesi şeklinde ortaya çıkar. İşyerinde bu sendromun etkilerini şu başlıklar altında inceleyebiliriz:
1. Çalışan Motivasyonu ve Verimliliğe Etkisi
- Küçük ama sürekli tekrarlayan problemler (örneğin, bozuk yazıcı, yavaş bilgisayar, kötü aydınlatma) çalışanların işini zorlaştırarak motivasyonlarını düşürür.
- Çalışanların çözüm bekleyen konular yüzünden odaklanması zorlaşır ve verimlilik azalır.
2. İş Süreçlerinde Aksaklıklar
- Küçük operasyonel hatalar düzeltilmezse zamanla büyük maliyetlere yol açabilir. Örneğin, bir muhasebe programındaki ufak bir hata, ileride ciddi finansal yanlışlıklara neden olabilir.
- Küçük müşteri şikayetleri dikkate alınmazsa marka itibarını zedeler ve müşteri kaybına yol açabilir.
3. Çalışan Memnuniyetsizliği ve İşten Ayrılmalar
- Çalışanlar, sürekli olarak küçük ama rahatsız edici sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsa motivasyonları düşer.
- Küçük sorunların göz ardı edilmesi, çalışanların işyerine olan bağlılığını azaltır ve yetenekli personelin işten ayrılmasına neden olabilir.
4. Kurumsal Kültüre Etkisi
- Sorunların çözülmediği bir işyerinde çalışanlar, seslerini duyuramayacaklarını düşündükleri için işlerine olan bağlılıklarını kaybedebilirler.
- “Nasıl olsa değişmeyecek” algısı, çalışanların problem çözme motivasyonunu düşürebilir ve kurumsal kültürü olumsuz etkileyebilir.
5. Müşteri Memnuniyeti ve İtibar Kaybı
- Müşterilerin dile getirdiği küçük şikayetler dikkate alınmazsa, uzun vadede müşteri sadakati azalır.
- Küçük hizmet eksiklikleri zamanla markanın güvenilirliğini ve prestijini sarsabilir.
Nasıl Önlenir?
- Erken müdahale: Küçük sorunları büyümeden tespit edip çözmek için düzenli geri bildirim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
- Çalışan katılımı: Çalışanların sorunları dile getirmeleri teşvik edilmeli ve çözüm sürecine dahil edilmeleri sağlanmalıdır.
- Sürekli iyileştirme: İş süreçleri düzenli olarak gözden geçirilmeli ve küçük problemlerin zamanında ele alınması sağlanmalıdır.
Sonuç olarak, Ayakkabıdaki Taş Sendromu işyerinde küçük ama sürekli göz ardı edilen sorunların zamanla büyük krizlere dönüşmesine neden olur. Bunu önlemek için proaktif bir yaklaşım benimsemek ve küçük detaylara önem vermek kritik öneme sahiptir.
AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU NASIL AŞILIR?
İş dünyasında ve günlük hayatta bu sendromu aşmak için şu yöntemler uygulanabilir:
1. Sorunları Erken Tespit Etme ve Müdahale Etme
- Küçük problemlerin büyümesini önlemek için erken uyarı sistemleri oluşturulmalıdır.
- Çalışanlardan ve müşterilerden gelen şikayetler dikkate alınmalı ve hızlıca çözüme kavuşturulmalıdır.
- “Önemsiz gibi görünen bir problem, gerçekten önemli mi?” sorusu sık sık sorulmalıdır.
2. Çalışan Geri Bildirim Mekanizmalarını Güçlendirme
- Çalışanların küçük sorunları dile getirebileceği açık kapı politikası uygulanmalıdır.
- Düzenli anketler ve toplantılar ile çalışanların rahatsız olduğu konular tespit edilmelidir.
- Küçük sorunları çözmeye yönelik hızlı aksiyon ekipleri oluşturulabilir.
3. Sürekli İyileştirme Kültürü Oluşturma (Kaizen Yaklaşımı)
- Kaizen gibi sürekli iyileştirme metodolojileri uygulanarak küçük hataların düzeltilmesi sağlanabilir.
- Her gün küçük iyileştirmeler yaparak, sorunların birikmesini önleyebilirsiniz.
- Çalışanlara küçük problemleri nasıl çözebilecekleri konusunda yetki verilmelidir.
4. Küçük Sorunların Büyümesini Önlemek İçin Önceliklendirme
- Tüm sorunlar bir araya getirilerek önem derecesine göre sıralanmalı ve önceliklendirme yapılmalıdır.
- Pareto İlkesi (80/20 Kuralı) uygulanarak, en büyük etkiye sahip küçük sorunlar öncelikli olarak ele alınmalıdır.
- Küçük sorunların çözülmesiyle uzun vadede büyük problemlerin oluşması engellenebilir.
5. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Kültürü Geliştirme
- Sorunları çözmekle sorumlu kişilerin kim olduğu net bir şekilde belirlenmelidir.
- Küçük problemlerin neden çözülemediği konusunda şeffaf olunmalı ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır.
- Çalışanların “Bu sorunu çözmek benim sorumluluğumda mı?” diye düşünmesi teşvik edilmelidir.
6. Müşteri Deneyimini Sürekli Takip Etme
- Müşterilerden gelen geri bildirimler analiz edilerek küçük şikayetlerin büyümeden çözülmesi sağlanmalıdır.
- Müşteri memnuniyeti anketleri düzenli olarak yapılmalıdır.
- Küçük müşteri şikayetleri büyük itibar kayıplarına dönüşmeden önce düzeltilmelidir.
7. Liderlerin Örnek Olması ve Hızlı Karar Alma Mekanizmaları Kurması
- Yöneticiler, küçük problemleri önemsemeyerek göz ardı etmemeli, aksine çözüm sürecine dahil olmalıdır.
- Çözüm süreçlerinin hızlandırılması için bürokratik engeller kaldırılmalıdır.
- Hızlı karar alma mekanizmaları ile küçük sorunların büyümesine izin verilmemelidir.
Sonuç
Ayakkabıdaki Taş Sendromu, önemsiz gibi görünen ancak uzun vadede büyük sorunlara neden olabilecek problemlerin ihmal edilmesiyle ortaya çıkar. Bu sendromu aşmanın en etkili yolu, küçük sorunları erken tespit etmek, çalışanların geri bildirimlerini dikkate almak ve sürekli iyileştirme kültürünü benimsemektir.
Erol Taşdelen
Firmalarda Serbest Nakit Akışının önemi

Yayınlanma:
1 hafta önce|
15/03/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Firma yöneticilerinin bilmesi gereken her şey de Serbest Nakit Akışı (FCF) kavramıdır.
1️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) nedir?
Bir şirketin serbest nakit akışı, bir şirkete giren tüm nakit eksi belirli bir süre içinde şirketten çıkan tüm nakde eşittir.
Bunu aşağıdaki gibi hesaplayabilirsiniz:
Serbest Nakit Akışı = İşletme Nakit Akışı – Sermaye Harcamaları (CAPEX)
İşletme nakit akışı, bir şirketin normal ticari operasyonları tarafından üretilen nakit miktarını ölçer.
Sermaye harcamaları (CAPEX), bir şirketin fiziksel varlıkları korumak veya satın almak için ne kadar para kullandığını gösterir.
2️⃣ Bir şirket Serbest Nakit Akışı ile ne yapabilir?
Şirket, serbest nakit akışı ile farklı şeyler yapabilir:
▪️ Organik büyüme için yeniden yatırım yapın
▪️ Borcunu öde
▪️ Satın almalar ve devralmalar (M&A)
▪️ Temettü ödemek
▪️ Hisseleri geri almak
3️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) Marjı
Bu metrik, bir şirketin satışlarda dolar başına ne kadar nakit ürettiğini gösterir.
Serbest Nakit Akışı-FCF marjı = (serbest nakit akışı / satışlar)
Örneğin Visa’nın serbest nakit akışı marjı %60,2’dir.
Bu, her 100 dolarlık satış için Visa’nın saf nakit olarak 60.2 dolar kazandığı anlamına gelir.
4️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) > Net Gelir
Kazanç bir fikirdir, nakit bir gerçektir.
Kazançlar bir muhasebe ölçütü olsa da, serbest nakit akışı, belirli bir süre boyunca firmaya fiilen giren ve çıkan paraya bakar.
5️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) Dönüşümü
Daha fazla kazanç neye çevrilirse. Serbest Nakit Akışı, daha iyi.
Serbest Nakit Akışı Dönüşümü = (serbest nakit akışı / net kazanç)
Serbest Nakit Akışı dönüşümü en az %85 olan şirketleri arayın.
6️⃣ Serbest nakit akışı getirisi
Bir şirketin Serbest Nakit Akışı getirisi (FCF Getirisi), bir şirketin değerlemesine bakmanın harika bir yoludur.
Serbest Nakit Akışı getirisi = (Hisse başına serbest nakit akışı/ hisse senedi fiyatı)
Bu oran ne kadar yüksek olursa, hisse senedi o kadar ucuz olur.
BANKA HABERLERİ
NEFES: Bankalar vatandaşa postayı koydu

Yayınlanma:
1 hafta önce|
15/03/2025Yazan:
Erol Taşdelen
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (782)
- BANKA ANALİZLERİ (136)
- BANKA HABERLERİ (3.005)
- BASINDA BİZ (58)
- BORSA (428)
- CEO PERFORMANSLARI (35)
- EKONOMİ (2.752)
- GÜNCEL (2.777)
- GÜNDEM (3.028)
- RÖPORTAJLAR (47)
- SİGORTA (128)
- ŞİRKETLER (2.051)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (428)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (846)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (6)
- Dr. Abbas Karakaya (62)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (459)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (52)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (30)
- Onur ÇELİK (12)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (76)
- Serhat Can (6)
- Süleyman Çembertaş (14)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
YAZARLAR

SSK SİGORTALILARI İÇİN EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI UYGULAMASI

GÜLER SABANCI bırakıyor
MEVDUATTA STOPAJIN DÜŞÜRÜLMESİ NE ANLAMA GELİR?

Yangını TCMB bastırdı. Şimdi gözler güvenin yeniden tesisinde…

SPK: Tedbir kararları aldı

EKREM İMAMOĞLU TUTUKLANMASI PİYASADA NE ETKİ YAPAR?

TBB ile TCMB bankalar ile toplandı

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ VE BANKA ÖZEL EMEKLİ SANDIK VERİLERİ

Yasadışı Bahis operasyonu: Pozitifbank ve Payfix’e el konuldu!

İş hayatında Çöp Kamyonu Teorisi

ŞAİR HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL ÇEKMEKÖY’DE ANILDI

Denizli’de uygun alışverişin yeni adresi Büyükşehir Kent Market açılıyor

Dolar Neden Yükselmiyor? Ekonomik Bir Mucize mi Yoksa Zaman Bombası mı?

Almanya’da seçimin galibi CDU, gizli kazanan AfD
- Piyasalar takipte, gözler Merkez Bankası'nda 25/03/2025
- Borsa İstanbul haftaya pozitif başladı! 24/03/2025
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 24 Mart 2025 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 24/03/2025
- Son dakika: Bugünkü On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 24 Mart 2025 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı! 24/03/2025
- Anadolu'nun lezzetleri dünyaya açılıyor 24/03/2025
- Borsa günü yükselişle tamamladı 24/03/2025
- Mustafa Varank Fransa’da Türk toplumuna seslendi: Birinci markamız Recep Tayyip Erdoğan 24/03/2025
- Altın rekor seviyeye yakın yatay seyirde 25/03/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 25 Mart 2025 25/03/2025
- ABD'nin Temmuz'da temerrüde düşebileceği uyarısı 24/03/2025
- Yumurta ihracatına fon kesintisi 24/03/2025
- Resmi Gazete'de bugün (25.03.2025) 24/03/2025
- Hyunda'den ABD'ye 21 milyar dolar yatırım 24/03/2025
- Trump'tan karşılıklı tarifelerde muafiyet adımı 24/03/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM1 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı