Connect with us

EKONOMİ

Risk-off: Art arda gelen faiz artırımları ile küresel hava son derece olumsuz

Yayınlanma:

|

FED kararı ardından dün sabah sürpriz bir karara imza atan İsviçre Merkez Bankası (SNB) politika faizini 50 baz puan artırarak %-0,75 seviyesinden  %-0,25’e getirdi. Akabinde, öğle saatlerinde olağan bir şekilde toplanan İngiltere Merkez Bankası (BoE) politika faizinin beşinci kez artırarak son 13 yılın en yüksek seviyesine çıkardı: %1,25.

BoE politika yapıcılarından 3 kişinin 25 baz puan yerine 50 baz puan faiz artırım talebinde bulunduğunu gördük. BoE, faiz kararı ile birlikte yaptığı açıklamada, faiz artırımının güçlü fiyat baskıları, iş gücü piyasasındaki sıkılık ve baskıların daha ısrarcı hale gelmesi riski nedeniyle faiz artırdıklarını belirtirken, gerekli olması halinde enflasyonu kontrol altına almak için “güçlü şekilde” hareket etmeye hazır olduğu mesajını verdi.

Gelecek birkaç ay enflasyonun %9 seviyesinin üzerinde kalacağını tahmin eden BoE, Ekim ayında enflasyonun çift haneli seviyelere geleceğini tahmin ettiklerini de ekledi. Dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere, IMF’ye göre, İngiltere ekonomisi şimdiden yavaşlama belirtileri gösteriyor ve gelecek yıl dünyanın en büyük ekonomiler arasında en zayıf büyüme kaydedeceği bekleniyor. 

Dün güne nispeten olumlu bir tablo ile başlayan küresel mali piyasalar, ard arda gelen faiz artırım kararı ile âdeta dağıldı. Avrupa borsaları büyüme endişeleri nedeniyle kazanımlarını koruyamazken, risk iştahı iyice sönünce, riskli varlıklar satış baskısına boyun eğdi. Piyasalar, dünyanın her yerinde artış eğiliminde olan faizlerin büyümeye zarar vereceğini (sıkılaştırma etkisi ile kredi pahalı hâle gelecek ve krediye ulaşım zorlaşacak) düşünüyor. Bu da ister istemez piyasaları huzursuz ediyor.  

Akşam saatlerinde, ABD borsalarının açılması ile satış baskısı daha da kuvvetli bir hâl aldı. FED, SNB, BoE derken önde gelen büyük merkez bankalarını yanı sıra Hong Kong, Suudi Arabistan, Brezilya ve Tayvan gibi merkez bankalarının da faiz artırımına gitmesi, bir tarafta enflasyon için gereklilik, diğer tarafta ise savaş sürerken devam eden enerji ve gıda krizi, küresel resesyon endişelerini daha da körükledi. ABD borsaları geceyi büyük kayıplarla tamamlarken, risk iştahının göstergesi konumunda teknoloji borsası Nasdaq %4 düştü (sene başına göre kaybı %32,7). Piyasalar tarihin belki de en karamsar günlerinden birini yaşıyor. 

İçeride ise USDTRY kuru dünyadan kopuk 17,30 seviyesinin kıyısında dar bir bantta salınmaya devam etse de, kurdan ziyade gözlerin çevrildiği 5 yıllık CDS risk primi dün yenide 840 baz puana yükselerek kırılganlığın yüksek seyretmeye devam ettiğine işaret etti. Enflasyona karşı son aylarda güçlü bir sığınak olan BİST100 endeksi, dünyadaki kayıplara kayıtsız kalamayarak günü %1,8 düşüşle tamamladı.  

TCMB tarafından her hafta Perşembe günü açıklanan haftalık para ve banka istatistiklerine göre, TL krediler haftalık bazda %1,8 artarken sene başına göre değişim oranı %29,2 oldu. Taşıt kredilerindeki büyüme ise devam ederken, sene başına göre artış %79. Geride bıraktığımız hafta, ekonomi yönetiminden gelen sert tedbirler ile kredi rakamlarında önümüzdeki haftalarda ciddi bir yavaşlama göreceğimizi düşünüyoruz. 

Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) bir önceki gün borçlu ülkelerin tahvil faizlerinde görülen sert yükselişe karşı olağanüstü bir toplantı yapması ardından devreye alınacak kriz karşıtı önlemler de netleşmeye başladı. Gösterge 10 yıllık Almanya faizi ile örneğin İtalya 10 yıllık faiz arasındaki makas (1,70 – 4,00 = 2,30) kabaca 230 baz puan. Tahvil faiz makası açıldıkça, ECB devreye girip müdahale edecek. ECB hamlesi EURUSD paritesini yeniden 1,05’li seviyelere taşıdı. Büyük resimde, EUR’da yükselişten söz edebilmek adında 1,0840 seviyesinin üzerinde kapanış görmemiz gerektiğinin altını çizelim. 

Kıymetli madenler cephesinde ise, dün bir miktar da olsa yukarı yönlü harekete şahitlik etsek de, bizim için belirleyici olan altın cephesinde kritik eşik 1,865 dolar; gümüş için ise 22 dolar seviyesinin hâlen daha altında olduğumuzu hatırlatmak isteriz. Gram altın ise, haftalık kapanışın grafiklere işleneceği kritik seviye 1,026 TL etrafında işlem görürken, teknik mânâda yukarıda bir sonraki teknik seviye 1,065 TL pek de uzak görünmüyor. Nasdaq endeksi ile korele bir seyir izleyen Bitcoin, dün havanın bozması ile 11. günü da düşüşle tamamlama noktasına doğru ilerliyor. Teknik bir bakış açısıyla, Bitcoin’in 7 ayda %70 değer kaybettiğini ve piyasaların belki de tarihe geçecek kadar karamsar ve risk-off modunda oldukları bir ortamda ‘aşırı satım bölgesine’ geçtiğinin altını bir kez daha çizmek isteriz. 

Petrolün varil fiyatı 123 dolar seviyesindeki kritik direncinden peşe peşe kırmızı kart görmesi sonrasında bu sabah 119 dolar seviyelerinde işlem görüyor. Dün İngiltere Merkez Bankasında 3 üyenin 50 baz puan faiz artırım yönünde oy kullanması ardından GBPUSD paritesi son 2 günde %4 yükselerek 1,24 seviyesini test etse de bu sabah yeniden 1,23 seviyesinin altına sarktığını görüyoruz. İngiltere’de büyüme görünümünün sıkıntılı olması Sterlin’i rahat bırakmıyor!   

Yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında da hava karamsar. Gösterge endeks Tokyo borsası %2 aşağıda işlem görüyor. Dünya hisse senetleri, yatırımcıların küresel faiz artırımları karşısında büyüme konusunda endişe duymasıyla Mart 2020’de piyasaların pandemi çöküşünden bu yana en kötü haftasına yöneldiğini not etmek gerekiyor!  

Az önce sonuçlanan Japonya Merkez Bankası (BoJ) olağan toplantısında, ultra düşük faiz oranlarını ve borçlanma maliyetlerini “mevcut veya daha düşük” seviyelerde tutma rehberliğinin korunduğunu gördük. Japon Yeni dolar karşısında bu hafta son 24 senenin en değersiz seviyesine geldiğini de not etmiş olalım. 

Bugünün veri takviminde, Euro Bölgesi TÜFE enflasyonu ve FED Başkanı Powell’ın konuşması ön plana çıkıyor. Hava olumsuz ve karamsar!

İKTİSATBANK

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.