Merkez Bankası’nın net rezervlerinin eksiye düşmesi ve piyasadaki döviz sıkıntısı, seçim sonrası Türkiye’de “kur” krizi endişesine neden oluyor. Dolar kurunun yıl sonuna kadar 25 TL’yi aşacağı beklentisi hakim.
Türkiye’yi aylardır meşgul eden seçim maratonu, 28 Mayıs Pazar günü cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu tamamlanınca sona erecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçecek seçim yarışından zaferle çıkan isim, Türkiye’de finans piyasalarındaki dalgalanma ve ekonomi politikaları açısından da belirleyici olacak.
Seçime günler kala Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) swap dahil net rezervlerinin 21 yıl sonra eksiye düşmesi, piyasadaki döviz sıkıntısı ve bankalardan dövizini çekmek isteyen vatandaşlara yaşatılan gecikmeler 29 Mayıs Pazartesi sabahından itibaren Türkiye’de bir “kur” tehlikesi yaşanabileceği endişelerine neden oluyor.
21 yıl sonra net rezervler ekside
26 Mayıs Cuma günü itibarıyla bankalar arası piyasada dolar kuru seviyesi 20 TL’nin üzerini görürken, Kapalıçarşı’da doların satış fiyatı 21,5 TL düzeyine kadar çıkmış durumda. Bu arada Merkez Bankası rezervlerindeki düşüş ivmesi de devam ediyor. TCMB verilerine göre son iki haftada rezervlerde 12,5 milyar dolarlık düşüş gerçekleşirken, 19 Mayıs haftasında brüt rezervler 3,5 milyar dolar düşüşle 101,6 milyar dolara indi.
Rezervlerdeki gerileme son 2 ayda 25 milyar dolara ulaşırken, 19 Mayıs haftasında 21 yıl sonra ilk kez net rezerv eksi 0,2 milyar dolar seviyesine geriledi. Swap hariç net rezervler ise 19 Mayıs haftasında eksi 60,3 milyar dolar oldu. Aynı dönemde altın rezervi de 1,6 milyar dolarlık düşüşle 42 milyar 765 milyon dolara geriledi.
Eski MB Başekonomisti: İflas riski artıyor
Rezervlerdeki bu erime ile birlikte, Erdoğan’ın kazanması halinde düşük faiz politikasının devam edeceğine dair açıklamaları, uluslararası piyasalarda Türkiye ekonomisine ilişkin risk algısını artırıyor.
14 Mayıs’ın hemen öncesinde 500 baz puanın altına gerileyen Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) seçimin ikinci tura kalması ve Erdoğan’ın ikinci tur için daha avantajlı olduğuna dair yorumlar sonrasında 720 baz puana kadar çıkarak Ekim 2022’den beri en yüksek seviyesini gördü.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından Türkiye’nin CDS puanındaki sert yükselişe işaret eden, eski Merkez Bankası Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, ortaya çıkan tablonun Türkiye için “iflas riski”ni artırdığını söyledi. Kara, “14 Mayıs sonrası Türkiye’nin CDS’i 494’ten 704’e yükseldi. Yani dış borcun ödenememe (iflas) olasılığı kabaca yüzde 20’den yüzde 30’a çıktı” değerlendirmesinde bulundu.
Dolar kurunda endişeli bekleyiş
Yerli ve yabancı pek çok uzman, seçimlerin tamamlanmasının ardından dolar kurundaki yükselişte hızlanma öngörüyor. Yapılan değerlendirmelere göre, 26 Mayıs Cuma günü 20 TL’yi aşan dolar kuru, yıl sonuna kadar 25 TL’nin üzerine çıkabilir.
Adını vermek istemeyen bir iş insanı, sandıktan kim çıkarsa çıksın Türkiye’nin önünde ciddi bir döviz krizi olabileceğini belirtiyor. Bu iş insanına göre, kurlarla birlikte yeniden yükselişe geçecek enflasyon yatırım ortamını daha da yavaşlatacak ve işten çıkarmalar artacak.
Döviz piyasasından bu tehlike sinyalleri gelirken, borsa tarafında da kayıplar artmaya başladı. Borsa İstanbul BIST-100 Endeksi, Aralık 2022’deki 5 bin 500 seviyesinden 4 bin 500 seviyelerine kadar gerilerken, borsadaki yabancı yatırımcı oranı ise tarihi dip seviyeyi gördü.
10 yıl önce yüzde 67’yi bulan borsada yabancı takas oranı 25 Mayıs itibarıyla yüzde 27,85 ile tüm zamanların en düşük seviyesine gerilemiş oldu. TCMB’nin haftalık menkul kıymet istatistiklerine göre yabancı yatırımcılar 5 Mayıs tarihinden bu yana Borsa İstanbul’da 1 milyar doları aşkın net hisse satışı gerçekleştirdi.
Merkez faize yine dokunmadı
Ekonomide tüm bu gelişmeler yaşanırken, TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) 25 Mayıs Perşembe günü gerçekleştirdiği toplantıda politika faizini (bir hafta vadeli repo faiz oranı) Mayıs ayında da yüzde 8,5 seviyesinde sabit tuttu. Böylelikle faizdeki seviyenin değişmezliği dördüncü ayını tamamlamış oldu.
TCMB’den yapılan açıklamada, “Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması deprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir” denildi.
TÜİK: Tüketici güveni iyileşiyor
Öte yandan Türkiye ekonomisinde yaşanan yüksek enflasyon, dış ticaret açığı, bütçe bozulması, döviz sıkıntısı gibi sorunlara rağmen, resmi veriler son bir yılda tüketici güveninde istikrarlı bir iyileşme yaşandığını öne sürüyor. Haziran 2022’de 63,4 seviyesine kadar düşen tüketici güveni, son açıklanan Mayıs 2023 sonuçlarına göre 91,1’e kadar yükseldi. Bu seviye, Temmuz 2018’den bu yana görülen en yüksek seviye olarak kayıtlara geçti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iş birliği ile yürütülen “Tüketici Eğilim Anketi”nde yer alan Tüketici Güven Endeksi’nin 100’den büyük olması tüketicinin ekonomiye güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması ise tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor. Dolayısıyla endeks hala “iyimser” seviyenin altında seyretse de, son bir yılda ekonomide yaşanan sorunlara bakıldığında, tüketici güvenindeki yadsınamaz iyileşmenin hangi gerekçeye dayandığı merak konusu.
Liderlerin ekonomi vaatleri
Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalana kadar meydanların gündemini belirleyen ana konu ekonomi olmuştu. 14 Mayıs’tan sonra ise Sinan Oğan’ın aldığı oy oranı üzerinden milliyetçilik ve mülteci sorunu ön plana çıksa da, seçime bir iki gün kala Erdoğan’ın da Kılıçdaroğlu’nun da gündemi yine ekonomi oldu.
Seçime iki gün kala kredi kartı faizlerini silme ve ana para tahsilatının 36 ay vadeye yayılacağı vaadinde bulunan Kılıçdaroğlu, ayrıca yeni bir emeklilik düzenlemesi yapacağı sözü de verdi. Vatandaşlara gönderdiği SMS ile 2000 sonrası için emeklilik vaat eden Kılıçdaroğlu, “8 Eylül 1999’da sigortalı olan emekliliğe hak kazanıyor. Ama bir gün sonrasında sigortalı olan tam 17 yıl sonra emekli olabiliyor. EYT’deki bu adaletsizliği bitireceğim” ifadesini kullandı.
Son günlerde Erdoğan da yeniden ekonomi odaklı açıklamalar yaptı. Hükümetin seçim sonrasında emekli maaşlarında bir iyileştirme için hazırlıklara başladığı belirtilirken, Erdoğan Merkez Bankası’nın rezervlerine ilişkin Körfez ülkelerinden gelen destekleyici sıcak paranın devam edeceğine işaret etti.
USDTRY kuru, salı gecesini çarşambaya bağlayan sessiz vakitlerde sert bir yükseliş kaydetti. Seçimden sonra kur üzerinde kamu otoritesinin var olan ‘görünmez elinin’ bir miktar da olsa gevşediğine şahit olup, kurun her gün %1 civarında kontrollü yükselişine hep birlikte tanıklık etmiştik. Akabinde, çarşamba sabahına USDTRY kurunun yaklaşık olarak %8 civarında yükselişle başlaması ve 23,30 seviyelerine yaklaşması ile piyasada bir miktar panik havası oluşurken, hareketi anlatma hatta açıklama isteğinin de arttığını görüyoruz.
Öncelikle, USDTRY kurunda yaşanan sert yükselişi “Japon ev hanımı” olarak adlandırılan Uridashi (yüksek faize yatırım yapan Japon yatırımcılar) tarafından zarar kes çalıştırarak tetiklediği konusunda irrasyonel yorumlara katılmadığımı belirtmek isteriz. Sayıların dili ile konuşursak, yurtdışı yerleşiklerin Türkiye varlıklarında pozisyonlanması çok cılız: Türk hisse senetlerinde son veriler ile 21,5 milyar ; tahvilde ise 22,6 milyar TL pozisyonları var. Yani her ikisini toplasan 2 milyar dolar bile etmiyor!
Bu minvalde, yaşanan sert harekete anlam katmaktansa, bunun bir ‘gereklilik’ olduğunu biz bültenlerimizde her gün usanmadan siz değeri okurlarımıza izah etmeye çalıştık. Bir kez daha ifade etmemiz gerekirse, sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ekonomide, hem kur hem de faiz birlikte kontrol edilmez! Eğer Türkiye kararını faizden yana kullandıysa, kurun da artık ait olduğu yere hareketlenme zamanı çoktan gelmiştir. Neden şimdi diye sorarsanız, seçim kazanılmış, maksat hasıl olmuştur şeklinde kıssadan hisse olarak yorumlayabiliriz.
Özelinde ise, kamunun kuru baskılayacak gücünün artık kalmadığını her geçen hafta açıklanan analitik bilanço verileri ile siz değerli okurlarımız dikkatine getiriyoruz. Dönelim düne. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama yaşanan sert hareket Kabine’nin ilk toplantısından sonra gerçekleşti! Uzun bir süredir baskılanan kur ve faizin ekonomide yarattığı dengesizlikleri düzeltmek adında, ekonomide dengelenme sürecinin filizlerinin atıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ekonominin bir an önce soğuması gerekiyor ki, dış ticaret açığı kapansın, dövize olan talep de hızlı bir şekilde azalasın. Keza, TL’nin oldukça güçlü bir seyir izlemesi, beraberinde hem Türk sanayiciyi hem de turizmciyi çok zorlamaya başladı. Öyle ki içerde üretmek, ithal etmekten daha pahalı hâle geldiğini işitiyoruz. Bu şekilde, yılın ilk 5 ayında da dış ticaret açığının 56,1 milyar dolar ile rekor kırmasına da şaşırmamak gerekiyor!
Dengelenme sürecinde kurun çok da süratli bir rol üstleneceğini daha önce sizlerle paylaşmıştık. Mart 2024 yerel seçimlere gitmeden ekonomide var olan dengesizliklerin bir an önce giderilmesi gerekiyor. Elbette sürecin yumuşak bir iniş tarzında olmayacağını da peşinen not düşelim. En basit yorum ile anomali (kural dışı) dönemde hastaya verilen bir avuç ilacın bir çırpıda kesilmesi kolay bir süreç olmasa da, uzaması da iyileşme sürecini sekteye uğratacaktır.
USDTRY kuru için “Bu âşk fazla sana” başlıklı analizimizde de dile getirdiğimiz üzere, enflasyonun doğru ölçülemedi görüşünden hareketle, kurun tam olarak denge noktasına nerede ulaşacağını bilemediğimiz gibi, 24-25 aralığını makul bir seviye olarak öngörüyoruz. Bu seviyelere yaklaşıldığı zaman, TCMB’nin de 22 Haziran’da düzenleyeceği olağan PPK toplantısını ile devreye gireceğini, faiz silahını çekerek dengelenme sürecine dâhil olacağını düşünüyoruz. Politika faizinde bir artış ihtimalini tamamen devre dışı bırakmasam da, eksi tecrübelerimden hareketle, geç likidite penceresi (ceza faizi) veya faiz koridorunun üst bandı (borç verme) faiz oranlarını piyasada iş gören faiz oranlarının seviyesine çekileceğini düşünüyorum. Böylelikle, ekonomiye yol göstermekte geride kalan TCMB, kaybettiği kredibilitesini de yavaş da olsa geri kazanacaktır.
Kurun ve faizin beraber yükselmesi, dış ticaret açığında her ay manşetleri süsleyen rekor söylemlerini otomatikman ortadan kaldıracağı gibi, TCMB’nin faizleri yükseltmesi de tıkalı kredi kanallarının açılmasına (belki biraz daha yüksek bir faiz ile) olanak sağlayacaktır. Bu denkleme yurtiçi yerleşikler ne zaman döviz satarak dâhil olur ya da Londra piyasasının için ne zaman döviz sat TL varlıklara gir yönünde ‘gıdıklanır’ bunu biraz da izlenecek yol haritası ve tesis edilecek güven ortamı sağlayacaktır. Bu noktada Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetimine büyük bir rol düştüğünü düşünüyoruz. Şimşek dün yaptığı açıklamada, “kurallara dayalı politika oluşturma sözümüzü teyit ediyoruz” diyerek kurun piyasa şartları altında belirleneceğinin altını çizerken, ekibini güçlendirilip güvenilir bir program yazılacağı vurgulandı.
Dün yaşanan sert kur hareketi ardından TCMB’nin duruş değişikliği analitik bilançosuna da hemen yansıdı. Aşağıdaki grafikte görülebileceği üzere, 2, 5 ve 6 Haziran tarihini kapsayan rakamlara göre, TCMB’nin swap hariç net pozisyonu toplamda 3,1 milyar dolar artış kaydetti. Bunu elbette TCMB döviz alıyor şeklinde okumamak gerekiyor: ihracattan gelen dövizler rezervleri yukarı itti.
Türk insanının barometresi mâlum döviz kuru. Döviz kurunun sağlıklı bir zeminde ilerleyerek olması gereken yere doğru gitmesine paralel, alternatif piyasalar da dün hareketli bir seyir izledi. Türkiye’nin 5 yıl vadeli CDS risk primi 477 baz puan seviyesine gelirken, Türkiye’nin dolar cinsi eurobondlarının getirileri dün günü dinlenerek geçirdi. Öte yandan, normalleşmeyi kutlayan hisse senedi piyasalarında ise ana endeks %3,2 ; bankacılık endeksi ise %2,4 yükseldi. Her ne kadar yükselecek olan faizler hisse senetleri için iyi bir haber olmasa da, kur artışı döviz bazında gelirleri olan ve ucuzlayan hisse senetlerine alım getirdiğini düşünüyoruz. Momentum şimdilik güçlü, biz de arıza çıkarmayarak takip edelim.
Yurtdışı cephede ise hava bir gün iyi bir gün tatsız. Önemli bir veri yokluğunda yaz sakinliğinin yaşanmasını beklerken, Rus-Ukrayna savaşında, Rusya güçlerinin Kherson yakınlarında bulunan ve Zaporijya nükleer santralini besleyen Kakhovka Hidroelektrik Santrali’ni vurduğunu ve barajın çöktüğü haberi gözlerin yeniden bölgeye çevrilmesine neden oldu. Tarımsal arazilerin su altında kalabileceği korkusu ile buğday fiyatının bu hafta oldukça dalgalı bir seyir izlediğini de not edelim.
ABD’nin sermaye piyasaları düzenleme kurumu SEC, Binance ve CEO’su Changpeng Zhao’ya “yalanlar ağı” işlettiği iddiasıyla dava açması ardından, bir diğer önemli kripto para borsası olan Coinbase’e de dava açtı. Uzun süredir düzenleme kapsamında olmayan kripto piyasasının çarpıcı şekilde değişebileceğini okuyoruz. Direnişin parası bitcoin uzun bir süre 28bin dolar teknik seviyesinde bulunan direnci aşamaması ardından son gelişmeler sonrasında 26bin dolar seviyesine kadar geriledi. 28bin dolar üzerinde güçlü bir aylık kapanış görmeden, bitcoini bir müddet unutacağız.
FED’in 13-14 Haziran tarihindeki olağan toplantısında, bir yılı aşkın bir süredir ilk kez faiz oranlarını artırmayacağı ihtimaline vadeli işlemler %71 olasılık tanırken, ekonominin dirençli kalmaya devam etmesine paralel sene bitmeden bir kez daha faiz artırımı görebileceğimiz yönünde beklenti de keyifleri kaçırıyor. Hatta, Kanada Merkez Bankası’nın dün sürpriz nitelikteki 25 baz puanlık faiz artırımı da küresel risk iştahını olumsuz etkiledi!
Bu minvalde, dolar endeksi (DXY) önemli bir değişim göstermeyerek 104 seviyelerinde yatay bir seyir izlese de, doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahvillerde son günlerde yaşanan 25 baz puan yükseliş, faiz getirisi olmayan altın üzerinde baskı kurdu. Dün gün içerisinde altının önemli bir teknik seviye olan 1,965 doları test etmesi ardından adeta kırmızı kart görerek 1,940 dolar seviyesine kadar sert gerilediğine şahit olduk. Teknik mânâda haftalık kapanışı görmek istesek de, 1,965 dolar seviyesinin altında olası bir kapanış durumunda daha da aşağıda 1,900 dolar seviyesine varan bir geri çekilme bizleri şaşırmayacaktır (bakınız grafik). Gram altın ise USDTRY kurunun amansız yükselişi ile 1,460 TL seviyelerine yükselerek rekorunu bir adım daha kuzeye taşıdı. Gram altın ile ilgili olumlu yorumumuzu bir müddet daha korumaya devam edeceğiz.
ABD borsaları teknoloji hisseleri önderliğinde geceyi düşüşle tamamlarken, yeni gün başlangıcında Asya borsalarında da hava tatsız görünüyor. Mali piyasaların gündeminde bugün her hafta Perşembe günü olduğu üzere TCMB ve BDDK verilerini irdeleyeceğiz. Dışarıda ise ABD’de açıklanacak haftalık işsizlik maaşı başvurularına bakacağız.
>TCMB Swap Hariç Net Rezervler
Sert kur hareketi ardından TCMB’nin duruş değişikliği analitik bilançosuna da hemen yansıdı. 2, 5 ve 6 Haziran tarihini kapsayan rakamlara göre, TCMB’nin swap hariç net pozisyonu toplamda 3,1 milyar dolar artış kaydetti. Bunu TCMB döviz alıyor şeklinde okumamak gerekiyor (ihracattan gelen dövizler rezervi yukarı itti).
>XAUUSD
Dün gün içinde 1,965 doları bir kez daha test etmesi ardından adeta kırmızı kart görerek soluğu 1,940 dolar seviyesinde aldı. Teknik mânâda haftalık kapanışı görmek istesek de, 1,965 dolar seviyesinin altında olası bir kapanış durumunda daha da aşağıda 1,900 dolar seviyesi gündeme gelecektir.
>Gram Altın
Slogan yıllardır hiç değişmedi: her çeyrek daha da yukarı…
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), kripto para borsası Coinbase’e kural ihlalleri gerekçesiyle dava açtı. SEC’ten yapılan açıklamada, platformunu kayıtsız bir menkul kıymetler borsası, broker ve takas ajansı olarak işletmesi sebebiyle Coinbase’e dava açıldığı belirtildi.
Yapılan şikayete göre, Coinbase’in en az 2009’dan bu yana kripto varlık menkul kıymetlerinin alım satımını yasa dışı bir şekilde kolaylaştırarak milyarlarca dolar kazandığına işaret edilen açıklamada, SEC’in, Coinbase’in yasaların gerektirdiği şekilde Komisyona bu işlevlerin hiçbirini kaydetmeden bir borsa, broker ve takas ajansının geleneksel hizmetlerini iç içe geçirdiğini iddia ettiği aktarıldı.
Açıklamada, SEC’in belirli kripto para birimlerini elinde tutarken ödül kazanmanın bir yolu olan “SaaS” programıyla bağlantılı olarak menkul kıymetlerin arzı ve satışını kaydetmediği için de Coinbase’i suçladığı kaydedildi.
BİNANCE’E DE DAVA AÇILMIŞTI
SEC, dün de diğer bir kripto para borsası Binance’in kuruluşları ile şirketin kurucusu Changpeng Zhao’ya 13 suçlamayla dava açtığını açıklamıştı.
Suçlamalar arasında kayıt dışı borsaların ve takas acentelerinin işletilmesi, Binance.US platformunda alım satım kontrolleri ve gözetiminin yanlış beyan edilmesi ile menkul kıymetlerin kayıt dışı arzı ve satışı gibi menkul kıymetler yasaları ihlallerinin yer aldığı kaydedilmişti.
85 milyon TL ve 1 milyon Euro’luk ‘Forex’ vurgununda ikinci dalga operasyonu: 11 gözaltı
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce ‘Forex’ yatırımı adı altında müşterilerini toplam 85 milyon TL ve 1 milyon Euro dolandıran şüphelilere yönelik ikinci dalga operasyonu gerçekleştirildi. 5 ilde eş zamanlı yürütülen operasyonda 11 şüpheli gözaltına alındı. Ocak ayındaki ilk dalga operasyonunda ise yakalanan 6 kişiden 5’i tutuklandı.
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce Ankara, Aydın, İzmir, Antalya ve Muğla illerinde ‘Forex‘ yatırımı adı altında Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izinli faaliyet gösterdiklerini öne sürerek aylık yüzde 25-50 kar vaadiyle yatırımcılardan para topladıkları ve geri ödemedikleri belirlenen şüphelilere yönelik operasyon düzenledi. Bu şekilde yatırımcılardan toplam 85 milyon TL ve 1 milyon Euro’luk vurgun yaptığı belirlenen şüphelilere yönelik teknik ve fiziki takibin ardından ilk operasyon 25 Ocak’ta düzenlendi. Gözaltına alınan 6 şüpheliden 5’i tutuklandı.
İKİNCİ DALGA OPERASYONDA 11 GÖZALTI
Soruşturmada ikinci dalga operasyon ise bugün gerçekleştirildi. Adresleri belirlenen 11 şüpheli, eş zamanlı operasyonlarla yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin emniyetteki işlemleri sürdürülüyor. Şüphelilere ait konut ve işyerlerinde yapılan aramalarda 1 yarı otomatik makinalı tabanca, 1 ruhsatsız tabanca, 2 pompalı tüfek ele geçirildi.
Şüphelilere ait şirketler hakkında yapılan incelemede; Sermaye Piyasası Kurulu’ndan yatırım izinlerinin olmadığı, yatırımcılar tarafından şirket hesaplarına gönderilen paraların büyük kısmının şüphelilerin şahıs hesaplarına gönderildiği, elde ettikleri haksız kazanç ile Antalya’da deniz manzaralı lüks bina inşa ettirerek daireleri paylaştıkları, lüks araçlar edinerek haksız zenginleştikleri, sisteme katılan kişi sayısı doygunluğa ulaştıktan sonra kar payı vermeyi bırakarak açmış oldukları ofisleri kapattıkları, ikamet adreslerini ve telefon numaralı değiştirerek mağdurların kendilerine ulaşmasını önledikleri tespit edildi.
Notice: date_default_timezone_set(): Timezone ID 'UTC+3' is invalid in /home/maviatlas/public_html/wp-content/plugins/notice-bar-old/inc/frontend/front-notice-bar.php on line 27