Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Şimşek, “Piyasadan döviz almasaydık dolar/TL 30’un altına düşebilirdi”

Yayınlanma:

|

TRT Haber’e konuk olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomi gündemine ve enflasyon görümüne ilişkin açıklamalarda bulunuyor.

Mehmet Şimşek’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Program gerçekten çalışıyor. İç talepte bir yumuşama var, net ihracatın etkisi olumluya dönmeye başladı, büyümede bir dengelenme var.

Türkiye’nin dış açığında neredeyse yarı yarıya bir düşüş var, önemli dengesizliklerden biri bu sayede giderilmiş oldu.

FON AKIŞI HIZLANDI

Fon akışında bizim öngördüğümüzden çok daha büyük bir artış var. Yerel seçimlerden sonra yurt dışından ciddi fon akışı var.

Türkiye’nin risk primi, gelişmekte olan ülkelere göre çok muazzam bir performans gösterdi. Risk primimiz geçen sene mayısta 700 baz puandayken bugünlerde 270 bp altında.

Türkiye’nin kredi notu pozitif. Bu da çalışmalarımızın sonuç verdiğini gösteriyor. Programın çalıştığı ortaya çıktıkça Türkiye’ye talep artıyor.

YAPISAL DÖNÜŞÜM DEVAM EDECEK

Programı güçlendirdikçe çok daha iyi sonuçlar alacağız; tasarruf paketi bunun bir ayağı, daha bir çok programı güçlendirecek adımlar atacağız, bir kısmı kamu maliyesi alanında, bir kısmı yapısal dönüşüm alanında olacak.

VERGİ ARTIŞI OLMAYACAK

Geçen yıl büyük bir bütçe açığı ile karşı karşıyaydık. Bankacılık sektörü içerden bunu finanse etmekte zorlanabilirdi.

Bu nedenlerle aldığımız tedbirlerin bir kısmı enflsayonistti. KDV’yi artırdık, akaryakıtta ÖTV’yi artırdık. Kuru serbest bırakınca enflasyonist etki oluştu. Deprem, kur etkisi, vergi etkisi, beklentileri bir arada düşününce enflasyon yükselişe geçti.

Bu sene geçen sene gibi vergi artışı olmayacak. KDV’de herhangi bir artış öngörmüyoruz.

“DÖVİZ ALMASAYDIK DOLAR 30’UN ALTINA DÜZERDİ

Piyasadan döviz almasaydık dolar/TL 30’un altına, 20’li rakamlara düşebilirdi. Biz rezerv biriktiriyoruz, rezerv pozisyonumuzu güçlendirmemiz lazım.

KİRA SINIRLAMASI DEVAM EDECEK Mİ?

Yüzde 25 kira artış sınırının devam etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi için bir sebep görmüyorum, etmesi yönünde yapılan bir çalışma da yok.

Büyük ihtimalle devam etmez diye düşünüyorum. Piyasada fiyatlara müdahale edilmemesi gerektiğine inanıyorum.

“ENFLASYON 12 AY İÇİNDE YÜZDE 30’UN ALTINA DÜŞECEK”

Yaz aylarında sadece baz etkisiyle değil, sadece kur destekleyici olduğu için değil, şartlar daha elverişli olduğu için değil; para, maliye ve gelirler politikası daha sıkı olduğu için enflasyonun düşmemesi mümkün değil.

Enflasyonu düşürmekte kararlıyız; bu sene bir yere düşürdükten sonra geri çekilmeyeceğiz, tek haneye düşürmek için ne gerekiyorsa yapacağız.

Enflasyon düştükte bu ülke sürdürülebilir bir büyüme patikasına girecek. Önümüzdeki 12 ay içinde enflasyon çok büyük ihtimalle 30’un altına düşecek.

“TL’DE AŞIRI DEĞERLENMEYECEK”

Bizim bir kur hedefimiz yok. Her şeyin piyasada belirlendiği bir döneme doğru evriliyoruz; Şu anda kura herhangi bir müdahale yok ama Merkez Bankası döviz biriktiriyor.

İhracatçılara her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. TL’de aşırı bir değerlenmeyi de öngörmüyoruz.

Aşırı oynaklılara zemin hazırlamak istemedik. Önümüzdeki dönemde değerlendireceğiz, başlangıçta tek yönlü olmak üzere, bir yıl sonrasını önceliklendirerek bir adım atacağız. O konuyu biraz çalıştık.”

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DÖVİZ KURUNU BIRAK VERİMLİLİĞE BAK…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kur değerli mi faiz yüksek mi diye tartışırken sanki asıl mevzu gözden kaçıyor gibi..

Zira aşağıdaki grafik OECD verilerine göre toplumun % 40’ı okuduğunu anlama, neden sonuç ilişkisi kurabilme ve temel matematiksel işlemler ile basit problemleri çözme yetisine haiz değil diyor..

Geleceği yakalamak ve orta gelir tuzağından çıkılmak isteniyorsa önce temel eğitim akabinde çok iyi bir mesleki eğitim sistem altyapısı kurulması şart..

Dünya da sürekli faiz ve kurun düzeyini konuşarak bir yere varmış bir ülke yok maalesef…

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Risk iştahı arttı: Cenevre’de ticaret, Asya’da ateşkes. Gözler İstanbul’da

Yayınlanma:

|

Yazan:

Washington, aynı gün hem Çin ile ‘ticari barışa’ hem de Hindistan-Pakistan krizinde ateşkese öncülük etti. ABD ile Çin arasında Cenevre’de yapılan üst düzey ticaret görüşmeleri, tarafların “önemli bir uzlaşı” sağladığını açıklamasıyla olumlu bir atmosferde tamamlandı. ABD Ticaret Temsilcisi Greer, “Çinli ortaklarımızla bir anlaşmaya vardık” diyerek görüşmeleri yapıcı ve hızlı ilerleyen bir süreç olarak tanımlarken, Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng de müzakerelerin samimi, derinlikli ve verimli geçtiğini vurguladı. Her iki taraf da detayların bugün kamuoyuyla paylaşılacağını belirtirken, yeni bir ekonomik danışma platformu kurulacağı açıklandı.

Taraflardan henüz tarifelere ilişkin geri adım gelmese de, görüşmeleri Trump yönetiminin 2025 başından itibaren sert şekilde artırdığı tarifelerle donmuş ticaret ilişkilerinde bir çözülme sinyali olarak değerlendiriyoruz. Cenevre’de gerçekleşen yüz yüze buluşma, ABD’nin 1,2 trilyon dolarlık dış ticaret açığını azaltma hedefi doğrultusunda önemli bir adım olarak öne çıkarken, görüşmeler küresel piyasalarda tedirginlikle beklenen ticaret normalleşmesini başlatabileceğini umut ediyoruz.

Öte yandan, Başkanı Trump’ın arabuluculuğuyla Hindistan ve Pakistan arasında sağlanan ateşkes, günler süren çatışmaların ardından sınır bölgelerine geçici bir nefes aldırdı. Keşmir’de tansiyon hâlâ yüksek olsa da, Trump’ın hem taraflara ticaret artışı sözü vermesi hem de Keşmir sorununa çözüm bulma yönündeki açıklamaları, diplomatik sürecin yeniden canlanabileceğine dair umutları artırdı.

Çin ile ticaret, Asya’da ateşkes derken, Rusya Devlet Başkanı Putin, üç yılı aşkın savaşın ardından Ukrayna ile doğrudan barış görüşmeleri yapılmasını teklif etti. Görüşmelerin 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da gerçekleşmesini öneren Putin’in bu çağrısı, ABD Başkanı Trump’ın sert müdahalesi ile yeni bir boyut kazandı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Trump’ın baskısının ardından Türkiye’de Putin’le doğrudan görüşme teklifine olumlu yanıt verdiğini ve Perşembe günü İstanbul’da onu bekleyeceğini açıkladı. Bu açıklama, Trump’ın Zelenskiy’e ateşkesi beklemeden Putin’le masaya otur çağrısının ardından geldi. Avrupa liderleri ve Ukrayna ise önce otuz günlük koşulsuz ateşkes talep ederken, Kremlin “önce temel sorunlar konuşulmalı” diyerek bu şartı reddetti. Putin’in şahsen katılıp katılmayacağı ise belirsizliğini koruyor.

Hafta sonuna doğru tarifelere ilişkin iyimserliğin güç kazanmasıyla birlikte, küresel mali piyasalar haftanın son işlem gününü ılımlı bir seyirle tamamladı. Trump’ın ilk 100 gününde izlediği sert politikalar, kamuoyu yoklamalarında onay oranının %36 seviyesine kadar gerilemesine yol açarken, bu oran modern ABD başkanları arasında en düşük başlangıç desteği olarak kayıtlara geçti. FED Başkanı Powell’a yönelik “ahmak” çıkışı ve görevden alma tehdidi, yatırımcıların dolardan hızla uzaklaşmasına neden olmuştu. Ancak Trump’ın söylemlerini kısmen yumuşatması, piyasaların da kademeli şekilde normalleşmeye başladığını gösteriyor. İngiltere ile ABD arasında varılan sınırlı ticaret anlaşması ve FED’in faiz indirimine gitmemesi, geçtiğimiz haftanın son işlem gününde risk iştahını destekleyen unsurlar arasında öne çıktı. Bu sınırlı iyimserlik, yeni haftanın ilk saatlerine de yansıyarak küresel piyasalarda temkinli bir toparlanma havası yarattı.

Ticaret cephesindeki iyimserlik, jeopolitik tansiyonun da düşmesiyle birleşince piyasalara kısa vadeli rahatlama sağladı. ABD ile Çin arasında Cenevre’de gerçekleşen ticaret görüşmeleri, her ne kadar somut bir anlaşmayla sonuçlanmasa da “önemli uzlaşı” ve “yapıcı ilerleme” vurgularıyla piyasalarda iyimserliği tetikledi. Çin tarafı yeni bir ekonomik diyalog mekanizması kurulacağını açıklarken, ABD’li yetkililer görüşmeleri “anlamlı ilerleme” olarak niteledi. Bu gelişmeler, küresel çapta resesyon kaygılarını bir miktar törpüleyerek risk iştahını artırdı. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde bu sabah %2’ye varan yükselişler hâkim olurken, pasifiğin diğer ucunda da hâkim rengin yeşil olduğunu görüyoruz. Çin hisseleri toparlanırken, Japonya ve Güney Kore borsaları sınırlı da olsa yükseliş kaydetti.

Riskli varlıklara yönelişin güçlenmesiyle birlikte altın fiyatı son haftalardaki yükselişini tersine çevirerek %1,5 düşerken 3,280 dolar seviyesine geriledi. Sahne sırası gelen Bitcoin ise haftayı 104bin dolar seviyesinde kapatarak neredeyse son üç buçuk ayın zirvesine yükseldi. BTC/XAU rasyosunun da son dört haftadır Bitcoin lehine ilerlediğin görüyoruz (bakınız grafik). Petrol fiyatlarının da ticaret umuduyla (ekonomik yavaşlamanın çok sert olmayacağı beklentisi) yükselişe geçtiğini not edelim. Geçen hafta pazartesi günü 58,50 dolar seviyesine kadar gerileyen Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 64 dolar seviyesini aştı.

Dolar, güvenli limanlara karşı güç kazanırken, sepet bazında DXY 101 seviyesine yaklaşarak son bir ayın zirvesine yükseldi. EURUSD paritesi 1,12 seviyelerinin diplerine gevşedi. FED’in faiz indirimine yönelik beklentiler ise zayıflamaya devam ettiğini görüyoruz. Piyasa vadeli kontratlarına göre haziran ayında indirim olasılığı %17’ye geriledi. Tarifelerin enflasyon üzerindeki etkisinin netleşmesiyle birlikte faiz indiriminin Eylül’den önce gelmesinin zor olduğunu tahmin ediyoruz. Yılın geriye kalanına ait üç kez faiz indirim beklentisi korunurken, piyasalar, FED Başkanı Powell’ın bu hafta yapacağı konuşmayı yakından izleyecek.

Türkiye cephesinde ise geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddesi enflasyon verileriydi. Bu noktada Nobel ödüllü iktisatçı Milton Friedman’ın meşhur “Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur” sözüne kısmen itiraz edeceğiz. Evet, parasal sıkılaşma bir araç olabilir; ancak TÜİK verilerinin alt kırılımlarına baktığımızda, talebin bir miktar gevşediği görülse de, enflasyona en yüksek katkıyı konut (özellikle kira), sağlık ve eğitim kalemlerinin yaptığı göze çarpıyor. Dolayısıyla bizce sorunun kökünde yatan yapısal nedenlere çözüm üretmeden sadece para politikasıyla bu sorunu çözmeye çalışmak, teşhisi doğru koymadan tedavi uygulamak anlamına geliyor. Örneğin konut tarafında ciddi bir arz sorunu yaşanırken, eğitimde ise bir zamanlar kaliteli eğitim veren devlet okulları yerine artık özel okullara adeta servet ödüyoruz. Peki, bu durumda TCMB faiz silahıyla ne yapabilir?

TCMB demişken, 8 Mayıs valörlü işlemler itibarıyla Merkez Bankası’nın net döviz pozisyonunun 0,35 milyar dolar gerilediğini görüyoruz. Bu gerilemede altın fiyatlarındaki düşüşün de rezervler üzerinde aşağı yönlü baskı yarattığı anlaşılıyor. Böylece TCMB’nin manşet rezerv pozisyonu 12,4 milyar dolara indi. 19 Mart sonrası değişen siyasi iklime karşılık, TCMB’nin sert tepki verdiği ve 18 Nisan’dan bu yana piyasada iş gören faizin %48,99 seviyesine oturduğu görülüyor. Aynı dönemde hızla gerileyen rezervlere karşı faiz silahının çekilmesi ve miktarsal sıkılaştırma adımları, krediye erişimi zorlaştırırken reel sektör üzerindeki baskı da artmış durumda. Öyle ki, eski ekonomi bakanı Nihat Zeybekci bile mevcut faiz oranlarıyla üretim yapılmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Tüm bu gelişmeleri fiyatlayan piyasada, Borsa İstanbul Bankacılık Endeksi son yedi haftada değerinin üçte birini kaybetti. USDTRY kuru bebek adımları ile 38,70’li seviyelere gelirken, CDS risk primi ise 334 baz puan seviyesinde yatay bir seyir izliyor.

Yeni haftada Türkiye’de terörün sona ermesi anlamında atılan kritik adımları takip edeceğiz. Kongresini toplayan terör örgütünün aldığı fesih kararını kısa sürede açıklaması bekleniyor. Böyle bir gelişmeye Türk mali piyasalarının olumlu tepki vereceğini düşünüyoruz. Haftanın makro ekonomik veri takvimi yoğun görünüyor. ABD’de yarın açıklanacak TÜFE enflasyonu önemle takip edilecektir. Türkiye cephesinde ise bugün ticaret verileri, yarın ödemeler dengesi, haftanın son iş günü ise konut verileri ile Piyasa Katılımcıları anketi var.

BTCXAU

1747023273bdf0b2ec8e02062cfb5b255076562605_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DOLAR KRİZİ NESIL ORTAYA ÇIKAR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dolar krizi, bir ülkenin yerel para biriminin ABD doları karşısında hızla değer kaybetmesiyle oluşan ekonomik durumdur. Bu kriz; döviz kıtlığı, borç ödeme güçlüğü, sermaye kaçışı ve yüksek enflasyon gibi ciddi ekonomik sorunları beraberinde getirir. İşte dolar krizinin nasıl ortaya çıktığına dair temel nedenler:

1. Cari Açık ve Dış Ticaret Bağımlılığı

  • Ülke, ithalata ihracattan fazla para harcıyorsa sürekli dolar ihtiyacı doğar.

  • Bu açık sürdürülemez hale geldiğinde dolar bulmak zorlaşır ve kriz tetiklenir.

2. Yüksek Dış Borç ve Vade Baskısı

  • Kamu veya özel sektörün yüklü miktarda dolar cinsinden borcu varsa ve bu borçların vadesi gelmişse;

  • Dolar bulmakta zorlanan ülke ödeme güçlüğüne düşer ve piyasa panikler.

3. Merkez Bankası Rezervlerinin Erimesi

  • Merkez Bankası döviz rezervlerini düşürdüğünde güven kaybı yaşanır.

  • Özellikle rezervlerin swap gibi “emanet” paradan oluştuğu ortaya çıkarsa, yatırımcılar dolara hücum eder.

4. Sermaye Kaçışı ve Güven Erozyonu

  • Yatırımcılar ülkeye olan güvenini yitirdiğinde (hukuksuzluk, keyfi kararlar, faiz baskısı vs.) dolar cinsinden varlıklarını yurt dışına çıkarır.

  • Bu talep doları fırlatır.

5. Kur Korumalı Mevduat ve Dövize Endeksli Politikalar

  • Devletin doları bastırmak için kullandığı geçici araçlar (örneğin KKM) sürdürülemez hale geldiğinde şok yaşanır.

  • Kur üzerindeki “baskı” bir anda patlayabilir.

6. Enflasyon ve Faiz Uyumsuzluğu

  • Yüksek enflasyona rağmen faiz düşük kalırsa yerli para değer kaybeder, insanlar dolara yönelir.

  • Dolarizasyon artar, kriz riski büyür.

7. Küresel Etkiler (FED Faiz Artışı vb.)

  • ABD Merkez Bankası (FED) faiz artırdığında, gelişmekte olan ülkelerden dolar çıkışı başlar.

  • Türkiye gibi kırılgan ekonomilerde bu ciddi sarsıntılar yaratır.

Örnek: 2021-2022 Türkiye Dolar Krizi

  • TL’nin değer kaybı, düşük faiz ısrarı, KKM uygulaması, Merkez Bankası’nın rezerv satışı gibi politikalarla birleşerek krizi tetiklemişti.

  • Kur bir günde %10-15 sıçramıştı.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.