Connect with us

GÜNCEL

Türk Lirası: Bak bak şova bak, sen de şova bak

Yayınlanma:

|

  • Türk mali piyasalarda yerel seçimler ardından hâkim olan iyimser hava dün TCMB’nin yılın ikinci enflasyon raporunu açıklaması ardından daha da pekişti. TCMB, bizim beklentimizin aksine, yıl sonu enflasyon tahminlerini -yılın ilk dört ayında beklentilerinin üzerinde artış gösteren enflasyona paralel- 2 puan artışla %36’dan %38 seviyesine yükseltirken, 2025 ve 2026 yılsonu tahminlerini ise sırasıyla değiştirmeyerek %14 ve %9 seviyesinde korudu. TCMB Başkanı Karahan, enflasyonun hedeflerine uyumlu seviyelere gerileyene kadar sıkı para politikası duruşlarını korumakta kararlı olduklarını, enflasyon görünümünde kalıcı bir bozulmaya kesinlikle izin verilmeyeceğini, ‘ne gerekiyorsa’ da yapmaya hazır olduklarını söyleyerek ‘şahin’ bir duruş sergiledi.
  • Enflasyonda zirve seviyenin Mayıs ayında %75-76 seviyesinde görüleceğini belirten Karahan, yılın ikinci yarısında ise belirgin düşüş olacağına dikkat çekti. Öte yandan, yıl sonu için tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları %34 ve %42 olarak belirlenirken (orta noktası %38), TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, enflasyonun tahmin aralığının üst bandının bu yıl aşmayacağına emin olduklarını söyledi. TCMB’nin kararlı duruşu ve enflasyon raporu ardından soru cevap kısmında verdikleri samimi ve açık yanıtlar, piyasalar nezdinde olumlu olarak karşılandı.
  • Karahan ayrıca, Mart ayında yapılan 500 baz puan faiz artışının yurt içi ve dışı yerleşiklerin TL’ye güvenini artırdığını ve rezervlere olumlu yansıdığını söylerken, Londra swap piyasasının açılmasına yönelik bir soruya ise Başkan Karahan bu konuda düzenleme yetkisinin BDDK’da olduğu yanıtını verdi. Hatırlanacağı üzere, hafta başı, piyasalarda konuşulan swap sınırlamalarının gevşeteceği (Bloomberg International haberi) ve Türkiye’nin gri listeden çıkarılabileceği iddiaları (Reuters) Türk mali piyasalarında büyük bir heyecan yaratmıştı (bu iki konunun hâlen daha sıcaklığını koruduğunu not edelim).
  • Yerel seçimler öncesinde kur uçacak kaçacak korkularını besleyen yorumlara hiç katılmadığımız gibi otoritenin dezenflasyon sürecini tesis etmek adına ne gerekiyorsa yapacağını ve kurun yükselmesine de izin vermeyeceğini defaten söylemiştik. Yılın ilk çeyreğinde (özellikle de Mart ayında) kurun uçup kaçacağ endişesi ile TL’den yeniden koşar adım uzaklaşan yurtiçi yerleşikler TCMB’ye 29,2 milyar dolar rezerv kaybı yaşatırken, TCMB’nin de swap ve kamu dövizler hâriç net rezervleri eksi 74,6 milyar dolar seviyesine kadar gerilemişti. Havanın yerel seçimler ardından beklentimize paralel iyimsere dönmesi ile son 23 iş gününde TCMB’nin 35 milyar dolar rezerv biriktirdiğini ve manşet rakamın da eksi 38,8 milyar dolar seviyesine kadar iyileştirdiğini görüyoruz (bakınız grafik).
  • Dün sabah saatlerinde Başkan Karahan’ın da işaret ettiği üzere şartlar müsade ettiği sürece bu tablo daha da iyileşecektir. Swap ve kamu dövizleri hâriç açıklanan son manşet veri, Ocak 2021’den bu yana en iyi seviyeye işaret ediyor (maalesef TCMB verileri daha da geçmiş dönemi göstermiyor). Seçim öncesi felaket tellallarının çığırtkanlığı ile yurtiçi yerleşikler Kapalıçarşı’ya hücûm etmeselerdi, TCMB’nin rezervleri erimeyecek ve belki de bugün yaşanan TL rallisi ile USDTRY kuru 27-28 seviyelerine kadar gerileyecekti.
  • Dün açıklanan haftalık TCMB verilere göre, 3 Mayıs ile biten haftada, yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları (DTH) 3,4 milyar dolar daha gerilerken, son 5 haftada düşüş 10 milyar dolar seviyesine ulaştı (bakınız grafik). Öte yandan, TCMB’nin menkul kıymet istatistiklerine göre, söz konusu haftada, hisse senetlerinde yabancının pozisyonu 309 milyon dolar, devlet tahvilinde ise 761 milyon dolar arttı. Geçen hafta belirttiğimiz üzere, Türk varlıklarına olan ilgi artarken, JP Morgan’ın tahvil endeksindeki TL tahvillerinin ağırlığını arttırması sonrası son iki haftada DİBS alımları yaklaşık 1,4 milyar dolar artış kaydetti. Tahvil piyasasında yabancının payı artarken, TL lehine gelişmeleri büyük bir mutluluk ile takip ediyoruz. Yabancı indinde Türkiye’nin 5 yıl vadeli riskleri gösteren CDS risk priminin de 4 yılın en düşük seviyesi olan 275 baz puana kadar gerilediğini not edelim (çok olumlu bir gelişme).
  • Çok da laf kalabalığı yapmadan… Türk varlıklarına yönelik hem içerden hem de dışardan büyük bir ilginin başladığını hep birlikte görüyoruz. Bu bağlamda, hafta başı yazdığımız “Türk Lirası ‘sahalara’ geri dönüyor” başlıklı yazımızda da belirttiğimiz üzere, ilk etapta sonbahara kadar TL olumlu havadan faydalanmak gerektiğini altını bir kez daha çizmek isteriz. TL’nin reel anlamda değerlenmeye devam edeceğini (kurun enflasyonun altında artacağını), hatta biraz iddialı olsa da, kurun göreceli sakin seyrini de gözeterek şirketlerin kısa vadede döviz kredisi kullanımını da artırabileceğini düşünüyoruz. TCMB hazır şartlar elverişli iken, bu süratte rezerv biriktirmeye devam ederse, Haziran ayında swap ve kamu dövizleri dışarı bırakılarak takip ettiğimiz net rezervlerin artıya geçtiğine de şahit olacağız!
  • TCMB döviz aldıkça hâliyle karşılığında piyasaya TL vermeye devam edeceğini ve bollaşan bir ürününü fiyatı düşer mantığından hareketle TL’nin de fiyatının (paranın da fiyatı faiz) düşeceğini düşünebilirsiniz. Tıpkı bu hafta ortası olduğu gibi. Lâkin bizler, mevduat faizinin Türk Lirasına geçişi teşvik seviyesinde kalmaya devam edeceğine işaret eden TCMB’nin rehberliğinde, piyasada oluşacak likiditenin sterilize edilmeye (kitabî bir yaklaşımla, sterilizasyon Merkez bankalarının, çeşitli nedenlerle ortaya çıkan para arzı artışlarının etkilerini dengelemek için yaptıkları açık piyasa işlemlerine anlamına geliyor) devam edileceğini düşünüyoruz. Zaten, dün ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti %52,57 seviyesine geri dönerken, TL referans faizi de %50 seviyesine yükseldi (bakınız grafik). Bu da mevduat faiz oranlarında yakın gelecekte %50’nin altında bir oranı düşünmenin çok da doğru olmayacağına işaret ediyor.
  • Yurtdışı piyasalarda ise temkinli iyimser seyrin korunmaya devam ettiğini görüyoruz. Geçen hafta Cuma günü açıklanan ABD istihdam raporunun beklentileri karşılayamaması ardından iyimser bir seyre bürünen piyasalar, faiz indirim beklentilerini perçinleyecek yeni bir gelişme beklerken, dün ABD’de açıklanan haftalık işsizlik maaşı için yeni başvuruda bulunan Amerikalıların sayısı geçen hafta sekiz aydan uzun bir sürenin en yüksek seviyesine yükseldi. İstihdam piyasasının istikrarlı bir şekilde soğuduğuna dair daha fazla kanıt sunan dünkü veri ardından ABD borsaları geceyi %0,5 – 1 aralığında yükselişle tamamladı. Artık gözler haftaya Çarşamba günü açıklanacak ABD tüketici enflasyon verisine çevrildi.
  • ABD dolarının piyasa faizi olan 10 yıllık tahvil faizi %4,45 seviyesine gerilemesine paralel faiz getirisi olmayan altının ons fiyatı 2,355 dolar seviyesine yükselirken, geçen hafta 26 dolar seviyesini bir kez daha test ederek (re-test) teknik mânâda güçlü bir sinyal üreten gümüş ise 28,50 dolar seviyesine dayandığını görüyoruz. Kıymetli madenlerde uzun pozisyonumuzu korurken, gümüşün psikolojik 30 dolar seviyesini aşması sonrası daha da sürtalenmesini bekliyoruz. Ortadoğu’da ise tansiyonun yeniden arttığını görüyoruz. Reuters haberine göre, İsrail güçlerinin Refah bölgelerini bombaladığı iddia edilirken, Başbakan Netanyahu ise ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’in güney Gazze şehrine saldırması hâlinde silahlarını keseceği tehdidini reddetti. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatının yeniden yükselişe geçerek 84,40 dolar seviyesine geldiğini not edelim.
  • İsveç Merkez Bankası’nın ekonomik yavaşlama nedeniyle politika faizin 8 yıl aradan sonra ilk kez indirime kararı ardından dün gözler gelişen ekonomilerde faiz indirimlerinin devam edip etmeyeceğini anlamak adına İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) olağan faiz toplantısına çevrildi. BoE, dört yıl aradan sonra, ilk faiz indirimin sinyalini verirken, Başkan Bailey yatırımcıların beklediğinden daha fazla indirim olabileceğini de söyleyerek faiz indirimlerinin önümüzdeki ay başlamasının önünü açtı. GBPUSD paritesi 1,25 seviyelerinde yatay bir seyir izliyor.
  • Yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında temkinli iyimser bir görünümün hâkim olduğunu görüyoruz. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hafif de olsa artılar göze çarpıyor. Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye’de işsizlik ve sanayi üretimi, dışarıda ise İngiltere’de sanayi üretimi ve büyüme; ABD’de ise Michigan tüketici güven endeksi takip edilebilir. USDTRY kurunun güne TCMB’nin kurduğu 32,20 – 32,25 bandındaki ‘baraj’ seviyesinden başladığını, hisse senetlerinde ise iyimser görünümün devam edeceğini düşünüyoruz. Herkese güzel bir hafta sonu dileyerek bültenimizi tamamlayalım.

>TCMB’nin swap ve kamu dövizleri hâriç net rezervleri

1715314993d4aac38a0ef410a3f1687da15ab6563a_1_1200.jpg

>DTH

17153149931b3f62a8eb4cf1bf837323754d8fb394_2_1200.jpg

>TL referans faizi ve Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti

1715314994e4addabb1df92313ef22d09ffc583924_3_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Mahfi Eğilmez’den kur yorumu: Dolar 25 TL’ye gerileyebilir

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, “İhracatta Sürdürülebilir Gelecek” buluşmaları kapsamında Adana’da gerçekleştirilen toplantıda ekonomi sunumu yapan eski Hazine Müsteşarı ve Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, ekonomiye dair önemli tespitlerde bulundu. İhracatçının kurda artış beklediğini ancak beklenen kur artışının yaşanma ihtimalinin oldukça zayıf olduğunu söyleyen Mahfi Eğilmez, “Enflasyon şuanda yüzde 70 olan seviyelerden yüzde 45’lere gerileyecekse kur buradan yukarı gitmeyecektir.

Eğer Merkez Bankası, faizi biraz daha artırırsa dolar kuru 25’lere kadar gerileyebilir, buna hazır olmamızda fayda var. Kurun yukarı gitmesini hükümette zaten istemez. Kur yukarı gidince GSYH’miz düşüyor. Bu da Türkiye’yi uluslararası sıralamalarda 17.’likten 21.’liğe geriletiyor. Şu anki kur doğru bir kur mu? Olmayabilir. Ama göstergelere baktığımız zaman kur çok artacak gibi görünmüyor. Zaten son aylarda ve haftalarda gerilemeye başladı” ifadelerini kullandı.

“Enflasyonda baz etkisi ile düşecek”

Enflasyonda baz etkisi ile düşüş olacağına dikkat çeken Eğilmez, şunlarcek söyledi; “Önümüzdeki temmuz, ağustos ve eylül aylarında geçen yıl enflasyonu 22 puan çıkacak, yerine 10 puan gelecek, enflasyonda 12-13 puan ani bir düşüş olacak biz buna baz etkisi diyoruz. Yabancılar da bunu görüyor, bunu gördükleri için CDS düşüyor, rating notu artıyor. Faiz yüksek, getirisi de yüksekse gelir yabancı.

Yeter ki parasını kurtaracağına emin olsun ki şu anda biraz öyleler. Şimşek, ekibinin uygulamaları devam ettiği sürece, bu iş devam eder. Esas olan sıcak paradan ziyade yapısal reformları hayat geçirip, kalıcı yatırımları çekebilmek, kendi yatırımcıların yatırım yapmasını sağlamak gerek. Bu konuda daha çok yolumuz var. Yapısal reformlarda ilk atılması gereken adım hukuk reformları ve eğitimin kalitesinin artırılması olarak görüyorum.”

Neden batmıyoruz?

Bütün bunlara rağmen biz nasıl oluyor da batmıyoruz sorusuna yanıt veren Dr. Mahfi Eğilmez, “Türkiye’de inanılmaz bir yastık altı varlık var. Dünya altın konseyinin tespitine göre Türkiye’de yastık altında 3.800 ton altın var. Anadolu’da kadınların kollarında boyunlarında mobil banka gibi geziyorlar. ‘Verin ekonomiye kazandıralım’ diyoruz vermiyorlar asla vermezler. Buradan ümidi kestik.

Bu bizim batışa girmemizi engelleyen önemli sebeplerden birisi. Ayrıca yastık altında, yurtdışı banka kasalarında 100-150 milyar dolar dövizi var. Mesela iş adamlarının Cayman adalarında yurt dışından gizli parası var. Şirketler yurt dışında dövizini götürüyor parasını götürdüğü bankadan borç almış gibi almış gibi gösteriyor. Niye sermaye olarak getirmiyor, sermaye olarak getirişe geri götüremez. Batmayı önleyen en önemli unsurlardan biri bu yastık altındaki altın ve döviz rezervleri” dedi.

“Türkiye’de orta sınıfı kaybettik”

Türkiye ekonomisinin benzer ülkelerle kıyaslamasını yapan Mahfi Eğilmez, Rusya, Hindistan, Endonezya ve Arjantin’in ekonomik göstergelerini karşılaştırdı. Bu grubun en orijinal ülkesinin Türkiye, olduğunu söyleyen Eğilmez, “Sadece bu grubun değil dünyanın en orijinal ülkesi Türkiye. Dünyada 3 çeşit ülke var. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve Arjantin ile Türkiye. Ülkede gelir dağılımı ciddi şekilde bozuldu. Bizim sosyal dayanışmamız bozan en önemli sorunlarımızdan biri gelir dağılımımızın bozulmuş olması.

Elimizdeki en son veri 2022 verisi. Buna göre GSYH 906 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Bu rakamın 451 milyar dolarını nüfusunun en yüksek yüzde 20’sini alan 17 milyon kişi paylaşıyor. Yani 17 milyon kişi bir yılda üretilen milli gelirin yarısını alıyor. En düşük yüzde 20 ise sadece 50 milyar dolar alıyor. Dolayısıyla inanılmaz bir gelir dağılımı bozukluğu ortaya çıktı, orta sınıfı kaybettik en ciddi sorunlardan biri maalesef bu” diye konuştu.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Çağında Pazarlama

Yayınlanma:

|

Yazan:

Otomasyon Çağında Pazarlama temasıyla düzenlenen Meta Marketing Summit 2024, yapay zekâ teknolojilerinin pazarlama dünyasını nasıl dönüştürdüğüne dair birçok konuyu ele aldı. Pazarlama dünyası, yapay zekâ (AI) teknolojilerinin benimsenmesiyle köklü bir dönüşüm geçiriyor. Geleneksel pazarlama metodolojileri yerini, veri odaklı ve otomatize edilmiş stratejilere bırakıyor. Yapay zekâ, müşteri davranışlarını derinlemesine anlamamıza, pazarlama kampanyalarını kişiselleştirmemize ve sonuçları anında değerlendirmemize olanak tanıyor. Bu makalede, AI’nin pazarlama dünyasına getirdiği yenilikleri, bu teknolojinin nasıl kullanıldığını ve pazarlama stratejilerinin geleceğini nasıl şekillendireceğini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Yapay Zekâ ile Güçlenen Reklam Stratejileri

Yapay zekâ (AI), reklamcılık sektöründe devrim yaratıyor. Meta Advantage+ Campaign gibi araçlar, hedef kitle analizleri ve reklam yerleştirme süreçlerini otomatize ederek reklam verimliliğini artırıyor. Özellikle, sosyal medya platformlarında gerçekleştirilen kampanyalarda, AI destekli analizler reklam içeriklerinin kişiye özel olarak sunulmasını sağlıyor. Fakat bu yeterli mi? Tabii ki hayır. Önceliğimiz reklam kreatiflerinin, içerdikleri mesajların ve yerleşimlerinin çeşitlendirilmesi ve farklılaştırılması olmalı. Bu aşamadan sonra yapay zekâ devreye giriyor. Öncelik her zaman markaların yaratıcı ekiplerinin elinde!

A/B Testlerinde Tek Değişkeni Unutun

Pazarlama stratejileri sürekli evrim geçiriyor ve bu değişim, A/B testlerindeki tek değişkenin yerini daha karmaşık ve çeşitlendirilmiş yaklaşımların almasıyla kendini gösteriyor. “Differentiated Ads In” anlayışı, markaların hedef kitleleriyle etkileşimde bulunma biçimini yeniden şekillendiriyor. Artık pazarlamacılar, genel mesajların ötesine geçerek farklılaştırılmış mesajlar, reklam formatları ve görseller kullanıyorlar. Bu yaklaşım, her müşteri segmentine özel olarak tasarlanmış içerik sunarak tüketici ilgisini ve bağlılığını artırma potansiyeline sahip. Reklam içeriklerinin kişiselleştirilmesi, tüketicinin dikkatini çekmek ve onları marka ile daha derin bir bağ kurmaya teşvik etmek için kritik önem taşıyor. Bu strateji, pazarlama kampanyalarının etkinliğini artırırken, markaların tüketici davranışları üzerinde daha güçlü bir etki yaratmasını sağlıyor.

Reels x Yapay Zekâ: Kısa Form Video Pazarlamanın Ezeli Gücü

Düşünsenize, Reels ve yapay zekâ sizin çalışanlarınız; işlerinde oldukça yetenekliler, hızlılar ve verimliler. Bu ikili, kısa form video pazarlamasında gerçekten büyük bir güç. Peki, bu yeterli mi? Elbette hayır! İşin sırrı, yalnızca teknolojiyi kullanmak değil, onu doğru bir şekilde kullanmakta. Yapay zekânın veri analiz kabiliyeti ve Reels’in görsel çekiciliği harika; fakat unutmayın, yaratıcılık ve insan dokunuşu olmadan, bu videolar sadece göz alıcı klipler yığınına dönüşebilir. İşte burada devreye sizin yaratıcı vizyonunuz giriyor. Videolarınıza kişilik katın, hikayeler anlatın ve izleyicilerle gerçek bir bağ kurun. Gerçekten etkilemek istiyorsanız, yapay zekâyı bir araç olarak görün ve onu insan yaratıcılığıyla birleştirin. İşte o zaman, Reels ve yapay zeka sizin süper güçlü çalışanlarınızdan çok daha fazlası olacak. Onlar, markanızın sesini duyurmanın ve hedef kitlenizle derinlemesine etkileşimde bulunmanın anahtarı haline gelecekler.

Kişiselleştirilmiş Müşteri Deneyimleri

Yapay zekâ teknolojisi, müşteri hizmetlerini ve kişisel deneyimleri muazzam bir şekilde güçlendiriyor. AI destekli chatbotlar, müşteri taleplerine anında yanıt vererek memnuniyeti ve etkileşimi maksimum seviyeye çıkarıyor. Bu interaktif robotlar, doğal dil işleme yetenekleriyle müşteri ihtiyaçlarını kusursuzca anlayıp, en uygun çözümleri sunabiliyor. The 2023 State of Social Media raporuna göre, iş dünyası liderlerinin yüzde 93’ü yapay zeka ve makine öğrenimi yeteneklerinin önümüzdeki üç yıl içinde müşteri hizmetleri işlevlerini ölçeklendirmek için kritik öneme sahip olacağına inanıyor. Aynı rapora göre, tüketicilerin yüzde 76’sı ise şirketlerin müşteri desteğine öncelik vermesini fark ediyor ve takdir ediyor; dolayısıyla bunu yapmayan şirketler kaçınılmaz olarak geride kalıyor.

Yeni Trend: Müşterilerle Arkadaş Gibi DM’leşmek

2021 yılında Merlin Entertainments Türkiye’nin Dijital Danışmanı olduğum dönemde, chatbotları kullanarak pazarlama kampanyalarını müşterilerle doğrudan buluşturdum. Hızlı bir mesajlaşma aracılığıyla, müşterilere özel indirim fırsatları sunmanın yanı sıra çeşitli testlere katılma ve ödüller kazanma şansı da verdik. Bu stratejiler, chatbot pazarlamayı kullanarak, müşterilerle arkadaş olma fikrine dayanıyordu. Müşterilerimizle daha yakın ve kişisel bir bağ kurarak markamızın onlara ne kadar değer verdiğini gösterdik. Bu yaklaşım, müşterilerimizle daha samimi ve kişisel bir bağ kurmamızı sağladı ve markamızın onlara özel olarak ilgilendiğini gösterdi. Geleneksel pazarlama yöntemlerinden farklı olarak, müşterilerimizle doğrudan iletişim kurarak onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamıza ve onlara özel deneyimler sunmamıza imkan tanıdı. Sonuç olarak, pazarlamada ulaşılabilecek son noktanın, müşterilerinizle arkadaşça iletişim kurarak (DMing) onlara özel deneyimler sunmak olduğunun altını çizmekte fayda var.

Geleceğin Pazarlama Dünyası

Yapay zekâ, pazarlama dünyasında yeni bir çağın başlangıcını müjdeliyor. Veri denizinde yüzerek, müşteri davranışlarını analiz ederek ve hatta geleceği tahmin ederek, pazarlamacıların elindeki sihirli değnek haline geliyor. Artık markalar, sadece rakamların ve algoritmaların dünyasında değil, aynı zamanda insanların kalplerine de ulaşabilme potansiyeline sahip. Ancak bu yeni çağda başarılı olmak için sadece teknolojiye değil, aynı zamanda yaratıcılığa ve duygusal zekaya da ihtiyaç var. Peki, yapay zekâ çağında pazarlama alanındaki başarının anahtarı nedir? Belki de asıl soru şu: Markalar, bu büyülü dönüşümde gerçek sihirbazlar mı yoksa sadece izleyiciler mi olacaklar?

Markalar Savaşı başlayacak

Gelecekte, rekabetin daha da kızışmasıyla birlikte markalar arasında bir mücadele başlayabilir. Yapay zekâ gibi yeni teknolojilerin hızla benimsenmesiyle, markaların rekabet avantajı elde etmek için daha yaratıcı ve inovatif pazarlama stratejileri geliştirmeleri gerekecek. Bu süreçte, müşterilerin beklentilerinin ve tercihlerinin anlaşılması, kişiselleştirilmiş deneyimler sunma yeteneği ve hızlı tepki verme kabiliyeti büyük önem kazanacak. Markalar, tüketiciyle derinlemesine bağlantılar kurarak sadakati artırmak ve pazardaki liderliklerini güçlendirmek için mücadele edecekler. Ancak, bu savaşın kazananları, sadece teknolojiyi en iyi kullananlar değil, aynı zamanda insan dokunuşunu da kaybetmeyenler olacak. Sonuç olarak, “Markalar savaşı başlayacak” diyebiliriz, ancak bu savaşın kazananları, tüketiciye değer katan ve duygusal bağlar kuran markalar olacaktır.

HBR-Selin Işık BULUM

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Misyon Bank ve Fimple Türkiye’de bankacılık altyapısını dönüştürüyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Misyon Bank ve Fimple, Türkiye’de bankacılık altyapısını dönüştürmek amacıyla büyük bir adım attı. Misyon Bank Genel Müdürlüğü’nde gerçekleşen ve her iki kurumun üst düzey yöneticilerinin katıldığı imza töreniyle, MisyonTech Fimple’ın bulut-tabanlı ana bankacılık platformunu kullanacağı duyuruldu.

Fimple Genel Müdürü Mücahit Gündebahar, Misyon Bank ve iştiraki MisyonTech’in sektöre yeni bir soluk getiren önemli yapılanmalar olduğunu belirtti. Gündebahar, “MisyonTech ile yürüttüğümüz ana bankacılık altyapısı çalışmaları ile Fimple’ın 5500’ü aşan API hizmetini kullanacak olan Misyon Bank, özgün ürünleri daha hızlı geliştirebilecek olmasının yanı sıra ve Fimple pazaryeri aracılığıyla çeşitli sağlayıcılarla iş birliği mümkün olacaktır” dedi.

MisyonTech Genel Müdürü Muhammet Cerit ise iş birliğine ilişkin, “Fimple fonksiyon seti ve MisyonTech tecrübesinin birleşimiyle oluşturduğumuz ‘tOrk’ bankacılık altyapımız, modern mikroservis mimarisi ve bulut tabanlı çözümleriyle çoklu kurum esnekliği sağlayarak Türkiye’de servis bankacılığı hizmetlerinde öncü olacaktır. Yapay zeka ve robotik süreç entegrasyonları ile güçlendirilmiş platformumuz, finans ekosisteminin temel hizmet alanlarını güçlendirerek sektörde bir katalizör işlevi görecektir” şeklinde konuştu.

Misyon Bank Genel Müdürü Dr. Önder Halisdemir iş birliğine ilişkin memnuniyetini dile getirirken, “Fimple, ülkemizin finansal teknolojiler alanında dünya arenasında konumlanmasını sağlayacak değerli bir yapılanma. Mücahit Bey ve ekibiyle sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler geliştirmekten mutluluk duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

Söz konusu iş birliği Türkiye ve global pazarda finansal teknolojiler alanında yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelendirilirken, yenilikçi çözümlerin sektör ve tüm paydaşlar için yeni bir pencere açacak nitelikte olacağı paylaşıldı.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.