Enflasyonla mücadele bir ülkenin ekonomik istikrarını sağlamak adına hayati öneme sahip olsa da bu mücadele sürecinde izlenen yöntemlerin doğru belirlenmesi büyük önem taşır.
Son dönemde uygulanan politikaların enflasyonu kontrol altına almak amacıyla üretim ekonomisini zayıflattığı, dolayısıyla tam tersi bir etki yarattığı görülmektedir. Oysa enflasyonla mücadelede kalıcı başarı ancak güçlü bir üretim altyapısı ile mümkün olabilir.
Bugün Türkiye’de reel sektör çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadır. Artan maliyetler, özellikle enerji, hammadde ve işçilik kalemlerinde yaşanan yüksek oranlı artışlar, üretici firmaların kâr marjlarını eritmekte, pek çok firma ya düşük kârla çalışmakta ya da zarar etmektedir.
Üretim maliyetlerinin bu denli artması, ürünlerin nihai fiyatlarına da yansımakta ve bu durum doğrudan enflasyonu körüklemektedir.
Üretici firmaların karşılaştığı bir diğer önemli sorun ise krediye erişimde yaşanan güçlüklerdir. Yüksek faiz oranları nedeniyle banka kredileri hem pahalı hale gelmiş hem de teminat koşulları ağırlaşmıştır. Birçok KOBİ ve büyük ölçekli firma, işletme sermayesi ihtiyacını karşılayamadığı için üretimini kısmak zorunda kalmakta bu da siparişlerde daralmaya ve tedarik zincirlerinde aksamalara neden olmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak pek çok firma konkordato ilan etmekte ya da iflasın eşiğine sürüklenmektedir.
Enflasyonla mücadele adı altında alınan bu tür önlemler, kısa vadede bazı göstergelerde iyileşme yaratabilir ancak uzun vadede üretim gücünün zayıflaması, işsizliğin artması ve ithalata bağımlılığın derinleşmesi gibi olumsuz sonuçlar doğurur. Üretimden uzaklaşan bir ekonomide döviz ihtiyacı artar, dış ticaret dengesi bozulur ve bu da fiyat istikrarını daha da zorlaştırır.
Devletin en temel görevlerinden biri, üretimi desteklemek ve maliyetleri düşürmeye yönelik politikalar geliştirmektir. Enerji, finansman, lojistik ve hammadde alanlarında sağlanacak teşvikler üreticilerin nefes almasını sağlar. Ayrıca vergisel yüklerin azaltılması, bürokratik engellerin kaldırılması ve uzun vadeli stratejik planların oluşturulması da üretimin sürdürülebilirliğini artırır.
Ancak ne yazık ki bugün uygulanan politikalar, üretimi desteklemekten çok uzak bir noktadadır. Pek çok sektörde işletmeler, teşvik yerine ilave yüklerle karşılaşmakta, girdi maliyetleri azalmadığı gibi bazı alanlarda daha da artmaktadır. Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe yaşanan bu sorunlar tüm ekonomiyi olumsuz etkilemektedir.
Enflasyonla mücadele sadece talebi kısmakla değil arzı güçlendirmekle yani üretimi desteklemekle mümkün olur. Üretimi baskılayan, firmaları batma noktasına getiren politikalarla kalıcı fiyat istikrarı sağlanamaz.
Türkiye’nin üretim odaklı ve kapsayıcı bir ekonomik modele ihtiyacı vardır.
Ekonomi tabelalardaki rakamlarla değil fabrikalardaki çarklarla düzelir.
Üretmeyen bir millet, tükettiğiyle değil kaybettikleriyle anılır.
Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]
Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.
Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;
1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi
Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.
Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.
Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.
2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)
Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.
Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.
İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.
3. Takas Çek Ödemeleri
Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.
Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.
Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.
4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler
KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.
Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.
Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.
Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.
3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.
Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.
Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.
5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları
Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.
Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.
Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.
Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.
Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.
Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.
Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.