Connect with us

EKONOMİ

Yüksek Enflasyon-Yüksek Faiz Dönemine Geçişte Firmaların Kredi Kullanımları Zorlaşacak

Yayınlanma:

|

Türkiye’de  yüksek enflasyon, 1978 yılından itibaren kronik şekilde kendini göstermeye başlamış ve 2003  yılına kadar 25 yıl boyunca ülkenin en önemli gündem maddelerinden olmuştur. 2002 yılından itibaren IMF programının uygulanması, yapısal reformlar ve iktidarın Kemal Derviş ile başlatılan  programa uygun hareket etmesi sonucu enflasyon 2021 yılına kadar, OECD ortalamasına göre yine yüksek olmasına rağmen ülkemiz standartlarına göre daha makul seviyelerde gerçekleşmişti.

2003 ÖNCESİ DURUM

2003 öncesi firmalara kullandırılan banka kredileri nispeten düşük oranlarda iken tüketici kredileri ise  neredeyse yok denecek düşük seviyelerde idi, bankalar ağırlıklı biçimde Devlet Tahvili ve Bonolarını alarak devlete borç vermekteydi, YÜKSEK ENFLASYON-YÜKSEK FAİZ  olan bu dönemde bankaların kredi riskleri kamu bankalarınca verilen siyasi nitelikteki krediler ve özel bankalarda hissedarların grup şirketlerine kullandırdığı kredileri saymazsak, yüksek faize rağmen, bilançolardaki payı düşük olduğundan göreceli olarak daha kolay yönetilmekteydi. Kredi verenin memnun, ama alanın az olduğu bir dönem olmuştur.

2003-21 DÖNEMİ

2003-2021 döneminde DÜŞÜK ENFLASYON-DÜŞÜK FAİZ döneminde, ekonomideki büyüme paralelinde, düşük faiz oranlarının etkisi ile  bankaların başta Konut Kredileri olmak üzere Tüketici Kredileri ve Kredi Kartları ile Ticari nitelikteki işletme kredileri ve KOBİ kredileri hızla artmış mevduat/kredi oranı dönem içinde % 150’leri bulmuş, döviz kredileri, yatırım kredileri her türlü kredi kullanımı artmış ve firma bilançolarında kredi/özkaynak oranları çok yükselmiş, artık ekonomideki büyüme  krediye bağımlı hale gelmeye başlamış, hatta kredi hacimlerinin düştüğü dönemlerde ekonomide de aynı paralelde düşme eğilimi göstermiştir. Firmalar özkaynaklarını büyütmek yerine ucuz  banka kredileri ile iş hacimlerini büyütmeyi tercih etmişlerdir. Bireyler ise her türlü ihtiyacını kerdi kartı ve tüketici kredileri ile karşılamaya yönelmiştir. Alanın memnun, satanın memnun olduğu bir dönem yaşanmıştır.

2021 SONRASI DÖNEM

2021 yılı ikinci yarısından itibaren YÜKSEK ENFLASYON-DÜŞÜK FAİZ dönemine geçilmiş, uygulanan negatif reel faiz politikası, faizleri düşürmüş,  firma borçlanma maliyetlerinin düşürülmesi sonucu büyüme oranları ve firma karlara artmış,  KKM ürünü, sabit gelirlilere uygulanan ücret politikası, gerçek enflasyon ile açıklanan enflasyon arasındaki farklar nedeniyle  gelir dağılımı bozulmuş, sabit gelirlinin (işçi, memur ve emeklinin) satın alma güçleri hızla düşmüştür.

Bu arada Türkiye modeli denilen bir ekonomik deney ile ülke ekonomisi bir laboratuvara dönüştürülmüş, döviz kuruna müdahaleler, finansal erişime güya kolaylık sağlanması adına yüzlerce düzenleme yapılarak finans sisteminin  içinden çıkılmaz bir hale getirilmesi sağlanmıştır. Enflasyon ve döviz kurlar artmış, ithalat ihracattan daha büyük oranda artarak cari açık tarihi rekorlar kırmış, oysa ihracat rekorları kırılıyor denilerek kamuoyunda farklı algılar yaratılmaya çalışılmış,  gayrimenkul ve kiralarda ki artışlar enflasyonun çok üzerinde gerçekleşmiş ve orta sınıf iyice yoksullaşarak, yoksullukta herkesin eşitlenmesi gündeme gelmiştir.

TCMB rezervleri erimiş ve ülkenin başına 1980’li yıllardaki DÇM (Dövize Çevrilebilir Mevduat) benzeri olan KKM(Kur Korumalı Mevduat) belası sarılmıştır. CDS (Kredi Risk Primi) primlerini artarak yurt dışı borçlanma maliyetleri artmış aynı zamanda yurt dışı borçlanma imkanları da kısıtlanmıştır. Bu dönemde tüketim ağırlıklı, başta finans sektörü olmak üzere hizmetler sektörü ağırlıklı ve  ithalat kaynaklı büyüme oranı %4 civarında gerçekleşmiştir.

YÜKSEK ENFLASYON- DÜŞÜK FAİZ DÖNEMİ

2021’den itibaren tekrar yükselen enflasyona karşı faizlerin baskı altında tutulması YÜKSEK ENFLASYON-DÜŞÜK FAİZ dönemini başlatmış olup doğal olarak ucuz krediye talep artmış, bankalar işin doğasına aykırı YÜKSEK ENFLASYON-DÜŞÜK FAİZ’de kredi vermek istememesine rağmen kamu otoritesinin baskıları sonucu mümkün olduğunca kısa vadeli krediler vererek süreci yönetmeye çalışmıştır. Firma bilançolarında yüksek orandaki kredi bakiyeleri firmaların artık krediye bağımlı hale gelmelerine sebep olmuş ve krediye yeterince ulaşamayınca bu kez finansmana erişim zorluğundan bahseder hale gelmişti. Bu dönemde kredi kullanabilen tüm kesimler, bireyler, şirketler ve kamu kesimi herkes karlı çıkmıştır. Esas itibariyle kredi verenin memnun olmadığı, alanın çok memnun olduğu bir dönem olmuştur.

YÜKSEK ENFLASYON- YÜKSEK FAİZ DÖNEMİ

Ancak bu saadetin sürmesi imkansızdı, nitekim seçim sonrası enflasyon düşmeyince olması gereken YÜKSEK ENFLASYON- YÜKSEK FAİZ dönemi tekrar başlamıştır. Yüksek enflasyon karşısında firmalar, artan işletme sermayesi ihtiyacını büyük ölçüde kısa vadeli düşük faizli banka kredileriyle finanse ederek bilanço içinde banka kredi oranlarını daha da arttırmıştır. 2021-2022 yıllarındaki düşük finansman maliyeti, yüksek enflasyonda firmalara yüksek karlar ettirmiş, ancak 2023 seçim sonrası faizler kaçınılmaz olarak yükselmiş nitekim son günlerde %50-60 bandında seyreden kredi faizleri muhtemelen artmaya devam ederek %60-70 bandına gitmektedir.  Son 20 yılda %10- 20 bandında kredi kullanmaya alışmış firmaların bu faiz yükünden memnun olmaları ve devam ettirmeleri mümkün değildir.

ZOR GÜNLER BİZİ BEKLİYOR

Önümüzdeki dönemde göreceli olarak iyileşen finansmana erişime rağmen, artan faiz oranları, hem faiz yükünü artıracak hemde iç talebi de düşüreceğinden firmaların reel anlamda cirolarını da düşürecek ve firmaların faiz ödeme güçleri, bireylerin de satın alma güçleri zayıflayacaktır. Kamunun artan bütçe açıklarının finansmanı büyük ölçüde borçlanma yoluyla karşılandığından kamu kesimi de artan faizler nedeniyle faiz baskısını daha fazla hissetmeye başlayacaktır. Artan faizler, düşen iş hacmi sonucu firma riskleri artacak ve batan kredi oranlarında ciddi artışlar görülecektir. İşte bu durumda bankaların kredi veren birimlerinin işi daha da zorlaşacaktır. Eskiden olduğu gibi rahat kredi vermeyecekler ve daha dikkatli olup belki ilave teminatlar istemek durumunda kalacaklardır. Keza 2021-2022 YÜKSEK ENFLASYON-DÜŞÜK FAİZ ortamında verilen her kredinin geri dönme ihtimali son derece yüksek iken, ucuz kredi ile büyük karlar elde edilmekte ekonomide talep de artarken firmalar rahatlıkla kredi ve faizleri  ödeyebilmekteydi. Bu durum elbette durup dururken gerçekleşmedi, aşırı yükselen enflasyon böyle bir ortama neden oldu. Peki enflasyona ne sebep oldu, o ise ayrı bir yazı konusudur.

FİRMALAR ÖZ SERMAYELERİNİ GÜÇLENDİRMELİ

Firmaların yeni dönemde faiz ödeme gücü son derece önemli hale gelecek olup yeterli işletme sermayesi olmayan firmalar, finansmana önceki döneme göre daha kolay erişirken, yüksek faiz maliyetleri karşısında zorlanacaktır. Buna karşılık firmaların öz sermayelerini güçlendirmek adına ya halka açılarak ( nitekim  son 1 yılda halka arzlarda çok büyük artışlar olmuştur) ya da dışarıdan kaynak bulma adına ortak arayışına gireceklerdir. Bu yöntemlere ilave olarak ya  ortaklarının firma dışındaki paralarını firmaya koyacaklar ya da firma/ortak gayrimenkullerini satarak firmaya sermaye olarak kaynak koymak durumunda kalacaklardır.

En azından önümüzdeki birkaç yıl YÜKSEK ENFLASYON-YÜKSEK FAİZ döneminde firma bilançolarında artan kısa vadeli banka kredilerinin, artan finansman maliyetleri nedeniyle firmalar öz sermayelerini artırıcı yeni kaynak bulmak zorundadır. Bankalarda küçülen ekonomide, firmaların büyüyen finansal maliyetleri sonrası verecekleri kredilerde, firma kredi değerliliği tespitinde firmanın faiz ödeme gücü olup olmadığı konusunda çok daha dikkatli olmak durumunda kalacaklardır. Artan tüketici kredi faizleri ve tüketici kredi ve özellikle de kredi kart miktarları bireylere zor günler yaşatacaktır.  Sıkıntıya girecek firmalar ve bireyler dolayısıyla  banka sorunlu kredi risklerinin artışı kaçınılmazdır.

Murat ŞENOLEkonomist

Okumaya devam et

EKONOMİ

TCMB Başkanı Karahan, Uşak’ta iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Uşak’ta, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Karahan, kentteki temasları kapsamında Eskişehir’den sonra ikinci ziyaret ettiği İl Uşak oldu. Karahan, valiliği ziyaretten sonra Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda düzenlenen “TCMB Para Politikaları ve Makroekonomik Görünüm Toplantısı“na katıldı. Karahan iş insanlarına yaptığı sunumda Ekonomik hedefler ve TCMB’nin uyguladığı Politikaların sonuçları ve beklentileri hakkında bilgi paylaşımı yaptı.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

TCMB Başkanı Karahan, Uşak ve Denizli’de iş dünyası temsilcileriyle buluşacak

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, bugün Uşak, yarın da Denizli’de iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelecek.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm Toplantıları kapsamında bugün Uşak, yarın da Denizli’de iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelecek.

Karahan, 2025 yılında başlattığı söz konusu toplantıların ilkini 17 Ocak’ta Eskişehir’de gerçekleştirmiş ve bu toplantılar kapsamında yıl boyunca birçok şehirde sanayi, ticaret ve esnaf odalarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeyi planladıklarını belirtmişti.

TCMB Başkanı Karahan, “Merkez Bankası bünyesinde reel sektörle düzenli olarak bire bir görüşmeler yapan bir ekibimiz var. Bu ekiplerimiz, Türkiye genelinde 3 bine yakın firmayla görüşmeler yaptılar. 2025 yılında bu iletişimi Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm Toplantıları’yla bir adım ileri taşımaya karar verdik. Yıl içinde birçok şehri ziyaret ederek sanayi, ticaret ve esnaf odalarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşeceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

YÜKSEK FAİZ DARALAN KREDİ PİYASASI ve DURAN YATIRIMLAR

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor. Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan TL olarak % 45 faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 50 bandına ulaşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı ?

Maalesef hayır, bankaların kredi verme imkanları da mecburen azalmış durumda ki en büyük nedeni TCMB’ nin döviz kredilerine koymuş olduğu % 1’lik büyüme sınırı..

Üstelik bu durum döviz kredilerini tabiri caiz ise karaborsaya düşürmekte ve şirketler arası rekabet yüzünden döviz kredisinin faizini de artırmakta.

Şirketler tarafında yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Daha İyi Bir 2025 İçin Ne Yapmalı ?

Hepimizin hatırlayacağı üzere şu an olduğu gibi 2002-2008 yılları arasında da hem enflasyon hem de faiz oranı oldukça yüksekti. O dönemle şu an içinde bulunduğumuz dönem arasındaki temel fark ise o dönemde enflasyonla mücadelenin bir numaralı ekonomik hedef oluşu idi. Şayet, hepimizin artık çok iyi bildiği ve detayına girmeye gerek olmadığını düşündüğümüz yapısal reform sürecine girerek atılması gereken adımları hızla atar ve enflasyonla gerçek anlamda mücadele eder isek gerek enflasyon gerekse faiz oranları düşerek daha dengeli bir patikaya oturacaktır. Unutmayalım ki yatırımcının yatırım eğilimini belirleyen tek unsur faiz oranı değildir, bir güven mesajı ve yeni bir heyecan mevcut havayı bir anda olumlu şekilde değiştirebilir.

Son söz : insanı yaşat ki ülke yaşasın..

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.