Connect with us

ŞİRKETLER

Yurt Dışında İş Bulma Garantili 10 Yöntem

Yayınlanma:

|

Kariyerinizin her aşamasında yurt dışından hayalinizdeki teklifi alabilmeniz için, denenmiş ve başarılı olmuş 10 yöntemin neler olduğunu bilmek ister misiniz? Experis’in anketine göre  Birleşik Krallık’taki her 4 firmadan 1’i, özellikle bilişim alanında, ülke dışındaki adaylarla ilgileniyor. Silikon Vadisi Bölgesel Çalışmalar Enstitüsü’nün hazırladığı rapora göre ise  Silikon Vadisi’ndeki bilişim, matematik, mühendislik ve mimarlık çalışanlarının yaklaşık yüzde 60’ı yurt dışı doğumlu. Uluslar arası ve kültürler arası kapsayıcılığın entegre olduğu  işe alım süreçleri global bir trend halini aldı bile. Bu trend bir yandan ülke içerisinde yurt dışı deneyimini zorunlu kılarken diğer yandan da yurt dışında iş bulmayı kolaylaştırıyor.

Türkiye’deki Firmaların Bakış Açısı

Mercer Türkiye İnsan Kaynakları Danışmanlığı ve Araştırmaları Direktörü Işın Mengenli Türkiye’den yurt dışına giden expat sayısının son 10 yılda arttığını vurguluyor ve “Kariyer yolunda tepe pozisyonlara çıkmak isteyen çalışanlar bu yoldan geçmek zorunda.” diyerek bunu destekliyor.

Global 50 Türk Lider Anketine (2018) katılanların profili de bunu doğrular nitelikte. Üniversite eğitimini yurt dışında tamamlayan global liderlerin mezun oldukları okullar arasında Columbia, Princeton, Cornell, Harvard Business School, California Berkeley ile Almanya, Fransa, Avusturya ve İsviçre’deki okullar ilk sıralarda yer alıyor. Liderlerin yüzde 31’i 7-10 yıllık global deneyime sahip. Yüzde 28,6’sı 15 ve daha fazla süredir yurt dışında kariyerlerini sürdürüyor. Yüzde 19’u ise 5-7 yıldır yurt dışı kariyeri deneyimliyor.

Yurt Dışındaki Firmaların Bakış Açısı

McKinsey Global Institute raporunda, 2030 yılında global işgücünün 3.5 milyara çıkacağı öngörülüyor. Yetenek havuzlarını genişletmek isteyen firmalar global çalışanları istihdam etmede oldukça istekli.

Linkedin’in hazırladığı 2015 Global Recruiting Trends raporundaysa firmaların organizasyonel öncelikleri incelendiğinde hem büyük hem küçük çaplı firmalarda hâlâ en önemli konunun kaynak bulmak olduğu göze çarpıyor. Ancak büyük firmalar işe alımlarda çeşitliliği artırma hedefleri noktasında farklılaşıyor. Bu firmalar özellikle, 0-3 yıl deneyime sahip genç profesyonelleri istihdam etmeyi hedefliyor.

Michael Page’in İngiltere, Kuzey Amerika ve Orta Doğu Yönetim Müdürü Oliver Watson’ın “Pek çok ülkede faaliyet gösteren global firmalar için; çalışan, firmaya ne kadar çok dil ve kültür tecrübesi getirirse firmanın global erişimini genişletmesine o kadar yardımcı olur.” sözleri de bu araştırmayı destekler nitelikte.

Çalışanların Bakış Açışı

2014 yılında Amerika’da yapılan bir araştırma uluslar arası tecrübeye sahip yeni mezunların yıllık ortalama maaşlarının 7.000 dolar daha fazla olduğunu ortaya çıkardı. Bu farkın nedeni işe alımcıların yüzde 80’inin yurt dışı tecrübesine sahip adayların farklılıklara saygı gösterme, belirsizlikle başa çıkma, iletişim becerileri ve adaptasyon konularında daha tecrübeli olduklarına dair ortak inancı. Fakat yabancı çalışan açısından tek fark ücret değil. Sosyal bilim çalışmaları gösteriyor ki uluslarası deneyimler yaratıcılığı zenginleştiriyor, gruplar arası ön yargıları azaltıyor ve kariyer başarısını destekliyor; dahası kişinin benliğine dair olan farkındalığını artırıyor.

Yurt Dışında İş Bulmak İçin 10 Sihirli İpucu

Türkiye’den yapılan başvurularda en önemli zorluk olarak çalışma vizesi öne çıkıyor. Ancak bu ve buna benzer tüm engelleri aşağıdaki yöntemler sayesinde adım adım aşabilir, firmaları size sponsor olmaya ikna edebilirsiniz.

1. İdeal adayın siz olduğunuzu söylemeyin, gösterin

HR Dive’dan Tess Taylor yurt dışından işe alım yapılacak ideal adaylarda olması gerekenleri şöyle sıralıyor:

  • Zihinsel ve duygusal olarak stabil olmak, değişime istekli ve farklı kültürlere karşı hassas olmak.
  • Güçlü sosyal becerilere sahip ve farklı fikirlere saygılı olmak.
  • İyi bir espri anlayışına sahip olmak.

Bu beklentiler aslında hemen hemen tüm firmaların ortak beklentileri. Bunların hepsi sizde olabilir. Ancak, görüşmeye davet edilebilmeniz için işe alımcının bunlara sahip olduğunuzu anlaması gerekior. Bunun için, sizin hakkınızda bir fikir sahibi olabileceği özgeçmişinizi, ön yazınızı ve sosyal medya profilinizi somut örneklerle bu doğrultuda düzenlemelisiniz.

2. Özgeçmişinizi ve ön yazınızı firmaya göre özelleştirin.

Özgeçmişinizi ve ön yazınızı hazırlarken en temelde dikkat etmeniz gereken iki kriter; başvuracağınız pozisyon için aranan özellikler ve firmanın sahip olduğu vizyon. Bu ikisini bir araya getirerek elinizdekileri yeniden yazmalısınız.

İşe alımcılar, toplamda birkaç sayfa olan özgeçmişinizde ve ön yazınızda gramer ya da yazım hatası görmeyi hoş karşılamayacaktır. Bunun yanı sıra, daha sofistike kelimeler seçmeli ve aynı kelimeleri çok kez tekrarlamak yerine başvurunuza göre anahtar kelimeler kullanmalısınız. Çünkü iş verenlerin yüzde 40’ı ATS (Applicant Tracking System) denen ve iş ilanındaki anahtar kelimelerle sizin özgeçmişinizi eşleştiren bir yazılım kullanıyorlar ve özgeçmişlerin yüzde 75’i hiçbir zaman gerçek bir insan tarafından görülmüyor.

Eğer daha önce hiç bu şekilde bir özgeçmiş ve ön yazı hazırlamadıysanız ya da kontrol ettirmediyseniz profesyonel bir destek almanızı öneririm. Çünkü, görüşmeye davet edilebilmeniz için elinizdeki en sağlam araçlar bunlar olacak.

3. Bağlantılarınızı harekete geçirin.

Yapılan yeni bir araştırma pozisyonların yüzde 85’inin bağlantılar yoluyla kapandığını gösteriyor. Fakat şunu anlamak gerekiyor: Bağlantı kurmak çok insanla tanışmak anlamına gelmez. Bağlantı kurmak, çok iyi bağlantıları olan ve sizi çok iyi bağlantıları olan diğer kişilere referans göstermeye istekli kişilerle tanışık olmak demektir.

Şu an firmaların yüzde 63’ü Çalışan Referans Sistemi kullanıyor. İşe alımcılar bu sistem üzerinden gelen başvurular sayesinde işe alım süresini yüzde 50 oranında azaltıyor. Ayrıca, çalışmalar referans sistemi üzerinden işe alınan adayların istifa etme oranının yüzde 23 daha az olduğunu gösteriyor (“4 Reasons Why an Employee Referral Program May be Your Best Recruiting Tool”). Bu sebeplerle firmalar çalışanlarını bu sistemi kullanmaları için teşvik ediyor hatta ödüllendirmeye bile gidiyor. Tüm bunlardan ötürü, eğer özgeçmişiniz referans yoluyla firmaya ulaşırsa dikkat çekme ihtimaliniz çok daha yüksek.

Şu an dünya üzerindeki işlerin yüzde 77’si Linkedin üzerinden ilan ediliyor. İş başvurusu yaptıktan sonra işe alımcıya mesaj göndererek başvurunuz hakkında kısaca bilgi vermek de sizin başvurunuzu daha görünür kılacaktır.

4. Firmaların Global Yeni Mezun Programlarına katılın.

Pek çok global firma, çalışanlarını lider olarak yetiştirmek ve onlara daha geniş bir bakış açısı sunmak için birkaç yıllık yeni mezun programları oluşturmuş durumda. Bu program dahilinde çalışanlar, çalışmanın bir kısmını Türkiye’de bir kısmını firmanın başka bir ülkedeki ofisinde tamamlıyorlar. Şu an Daikin’in Belçika ofisinde Ürün Sorumlusu olarak çalışmakta olan Ömer Adışen kariyer yolculuğuna bu tür bir programla başlamış:

“Daikin Türkiye, Daikin Avrupa genel merkezine gönderip yetiştirmek üzere management trainee programı başlatmıştı. 4 ay süren sürecin son aşamasında Daikin Avrupa, Daikin Türkiye ve bazı diğer şirketlerin üst düzey yöneticilerinin oluşturduğu jüri karşısında sunum ve mülakattan sonra yurt dışına gönderilecek 2 kişiden biri olarak seçildim.”

Adışen, programı tamamladıktan sonra da oradaki pozisyonları değerlendirmiş ve Belçika’da çalışmaya devam etmiş.

5. İngilizceniz akıcı olmazsa olmaz.

Adışen  “Çok iyi derecede İngilizce olmazsa olmaz, çoğu zaman yerel dili bilmek işe alınmanızda avantaj sağlayabilir, bazen de bu zorunlu olabilir. Brüksel’de 2 resmi dil konuşulduğu için, AB kurumları ile çalışan şirketler veya Avrupa genel merkezi olan şirketler dışında, İngilizce’nin yanında Fransızca ve Felemenkçe’den en az birini bilmeden işe girebilmek çok zor.” diyor.

“Programın ilk etabında Belçika’nın küçük bir şehri olan Ostend’deki fabrikada çalışırken Felemenkçe bilmediğim için biraz sıkıntı çektiğimi söyleyebilirim. Çünkü çalışanların yüzde 90’ı yerel halktandı. Şu an Brüksel ofisinde 30’dan fazla milletten insanın çalıştığı bir ortamda bulunduğumdan problem yaşamıyorum. Farklı kültürlerden insanlarla çalışmak eğlenceli ve ufuk açıcı.”

Eğer farklı diller biliyorsanız iş arayışınızı bu diller üzerinden özelleştirerek yaparak şansınızı artırabilirsiniz. Linkedin’e alternatif olarak https://www.toplanguagejobs.co.uk/  özellikle farklı diller arayışında olan firmaların ilanlarının yayınlandığı bir web sitesi. Buradan arama tercihleri oluşturup uygun ilanlar çıktığında mail üzerinden bildirim alabilirsiniz.

6. Yurt dışında eğitim alın.

QS Global Employer Survey Report’a göre, dünyada her 10 işverenden 6’sı uluslarası öğrencilik deneyimine ekstra önem veriyor ve yüzde 80’i özellikle yurt dışında okumuş olan aday aradıklarını söylüyor.

H&M’in İsveç ofisinde Proje Kontrolörü olarak çalışan Fahri Burak Aydın öğrenciyken Uppsala Üniversitesi’nde Erasmus programına katılmış. Lisanstan sonra ise Uppsala Üniversitesi’nde İş ve Yönetim yüksek lisansına kabul almış. “Mezun olduktan sonra iş bulmak için yüksek lisans yeterli oldu.” diyor. “Okul bittikten hemen sonra iş buldum. Fakat iş aramaya okul bitmeden önce başladım. 4 ay boyunca belki 100 şirkete başvurdum.”

Google’ın New York ofisinde Kıdemli Yazılım Mühendisi olarak çalışmakta olan Alper Güngörmüşler, Trinity College’da Bilgisayar Bilimi üzerine yüksek lisans yapmış. Tezini yazarken danışmanı aracılığıyla küçük bir start-up firmasında çalışmaya başlamış. Güngörmüşler “Bu işte çalışmamı sağlayan, yüksek lisans sayesinde hak kazandığım bir yıllık ekstra vize oldu.” diyor. Kısa bir süre sonra Google bu start-up firmasını satın almış ve o da Amerika ofisinde çalışmak üzere Google’da işe alınmış.

“İş bulmanın en sıkıntılı kısmı çalışma vizesi mevzusu. Transfer vizesi alana kadar 1 yıl İrlanda’daki Google ofisinden çalışmaya devam ettim.” diyor.

7. Nokta atışı: Niş alanlarda uzmanlaşın.

Güngörmüşler, 3D ses üzerine çalışıyor ve firmaların vize ve çalışma izni konusunda sponsor olmaları için adaylara niş bir alanda uzmanlaşmayı öneriyor:

“Google’da işe alınmamda yeterince niş bir markette olmamın etkisi olmuş olabilir. 3D ses yapan sayılı yer vardı o zamanlar, hâlâ öyle. Spesifik skillset olduğu için çok fazla ilgilenen kişi de yok bu alanla. Klasik işlerle uğraşanların hepsi özellikle başlangıçta aynı oluyor. Öyle olunca, yurt dışından bir firmanın seni getirmesi için özel bir nedeni olmuyor.”

Groupon’un İrlanda ofisinde Veri Analisti olarak çalışan Eda Emeklioğlu adaylara benzer bir tavsiyede bulunuyor: “Birkaç farklı sektörde iş deneyimindense tek bir şey üzerinde uzmanlaşın. Hatta mümkün olduğunca niş bir alan seçin. İnternet sektöründe veri analizi, ilaç sektöründe pazarlama gibi.”

“İrlanda’da yaşayan birini değil de beni tercih etmelerini başvurduğum alanla ilgili olan deneyimime ve yüksek lisansıma bağlıyorum. Başvurduğunuz ülkede kolay bulamadıkları bir yeteneğin olmalı. Örneğin Türkçe isteyen ilanlar yurt dışında niş bir alana giriyor. Adaylara Türkçe bilgilerini kullanacakları, Türk pazarında çalışılan işlere başvurmalarını tavsiye ediyorum.”diye ekliyor.

8. Reddedilmeye alışın.

Mümkün olduğunca çok ilana başvuru yapmanız gerekeceği için çok sayıda “We regret to inform you that…” ile başlayan mail alacaksınız. Bu moralinizi bozmasın çünkü kesinlikle yetersiz olduğunuz anlamına gelmez. Belki o pozisyon için o ülkede yaşayan ya da şirket içinden birini düşünüyorlardır. Emeklioğlu “Mezun olduğumdan beri düzenli olarak yurt dışı iş imkânlarına bakıyordum fakat ilk birkaç sene başarılı olamadım çünkü yeni mezun olarak beni almaları için yeterince ikna edici olamıyordum.” diyor. “Benzer sektörde 3-4 senelik deneyim ve yine aynı alanda yüksek lisanstan sonra buldum. Başlardaki reddedilmeler can sıkıcı olabiliyor ancak onlar da mülakat deneyimi sağladı.”

Groupon’dan önce Almanya’dan da bir teklif almış ve teklifi kabul etmesine rağmen firma çalışma izni çıkarmayı başaramadığı için iptal olmuş. Sabırlı olmak ve motivasyonunuzu yitirmemek bu süreçte çok önemli. Emeklioğlu adaylara şunu tavsiye ediyor: “İlanlara başvurmaktan ve mülakatlardan korkmayın. Birçok insan yetersizim diye başvurmuyor, çok seçici oluyorlar. O ilana başvuran insanların çoğunun yetenekleri sizden eksik olabilir, mümkün oldukça çok başvuru yapmaktan çekinirseniz iş bulamazsınız, bırakın onlar sizi elesin, siz kendinizi elemeyin.”

9. Global firmalarda çalışın.

PwC’nin “Global Mobility 2020” raporuna göre, yıllık uluslarası görevlendirmeler 2020’ye dek yüzde 50 artacak. Son 10 yıldaysa yüzde 25 artmış durumda.

SONY firmasının EMEA Ücret ve Ödüllendirme Müdürü olarak eş zamanlı İsveç ve İspanya ofislerinde çalışan Hakan Şahin, Türkiye ofisinden 2015’te transfer olmuş. Transfer olmayı düşünenler için öncelikle global bir firmada ve mümkünse direkt yöneticilerinin yabancı olduğu bir organizasyonda çalışmalarını öneriyor ve “Sonrası network.” diyor:

“Daha önce Kanada’da Exchange programına katılmıştım. Türkiye’deki aşırı stresli iş hayatı ve İstanbul trafiği zamanla tekrar yurt dışını düşünmeye yönlendirdi. Karar verdikten sonra tavsiyelere uyup global bir firmada iş aramaya başladım ve Sony İstanbul ofisinde iş buldum. Herkesin dediği şey aslında çok doğru, yurt dışında çalışmak istiyorsanız en kısa yol aynı şirket içinde yurt dışına transfer.”

Transfer için beklemeniz gerekebilir. Bu süreçte uygun pozisyonun açılmasını beklemek yetmiyor. İletişim ağınızı genişletmeli, yurt dışı süreçlerinde de aktif rol oynamalı ve görünür olmalısınız. Şahin, yaklaşık 2,5 yılın sonunda transfer olmuş:“ Benim pozisyonumun neredeyse aynısı yurt dışında açıldı. Transfer olurken aynı zamanda yurt dışında bir ekip de kurdum. Bu sebeple henüz çalışma iznim tam çıkmamışken bile İspanya’ya gidip ekip için adayları mülakata aldım.”

Şahin, transfer konusunda yaşadığı zorluklardan bahsederken, en zor olanın eşyaları taşıma konusundaki bürokratik işlemler olduğunu söylüyor. Ayrıca İspanyolca bilmemekten kaynaklı vergi dairesinde vücut dili ile bazı doküman işlerini halletmesi gerekmiş.

10. Mülakata çok iyi hazırlanın.

Adışen “Türk vatandaşı olarak yurt dışında çalışmak için çalışma izini almamız gerektiğinden CV’nizin ve mülakat performansınızın üst düzey olması gerekiyor ki sizi işe almak isteyen şirket çalışma izni sürecini göze alıp sizi diğer adayların arasından seçsin.” diyor.

Mülakat teklifi aldığınızda öncelikle yapmanız gereken şirket kültürüne dair sosyal medya üzerinden iyi bir araştırma yapmanız ve buna hazırlıklı olmanız.

Call to Carrer’ın kurucusu ve kariyer koçu Cherly Palmer, asıl mülakattan önce arkadaşınızla pratik yapmanızı ve bunu kayda almanızı öneriyor (“7 Tips To Nail A Skype Interview” son güncelleme 9 Nisan, 2013). Ben bu mülakat simülasyonunu bir kariyer danışmanı ya da İK profesyoneliyle yapmanızı öneriyorum, en azından bir kez.

Teknik aksaklık yaşamamak için ekipmanlarınızı birkaç saat önceden kontrol edin ve görüşme esnasında bir sorun olursa bunu hemen belirtin. Özgeçmişiniz, sormak ve söylemek istedikleriniz önünüzde açık olsun. Tabii olduğu gibi kağıttan okumayın.

Arka planınızın sade olmasına dikkat edin. Giyim konusundaysa tıpkı yüz yüze bir mülakata hazırlanır gibi hazırlanın.

Mülakat sonrası 24 saat içinde işe alımcıya kendinizi hatırlatmak için mail atın ve görüşmede söz ettiği hangi noktalarda kendinizi pozisyona uygun gördüğünüzü yazın ve teşekkür edin.

BONUS: Yurt Dışından Gelen Bir Teklifi Kabul Etmeden Önce İşverene Sormanız Gerekenler:

  1. Maaş beklentiniz sorulduğunda öncelikle yaşam giderlerini gösteren bir tablo isteyin.
  2. Brüt maaş üzerinden teklif alıyorsanız vergi oranını sorun.
  3. Taşınma yan hakkı olup olmadığını sorun. Yoksa bu süreçte destek rica edin.
  4. Çalışma vizesi sponsorluğu konusunda bilmeniz gerekenlerin neler olduğunu sorun.
  5. Sağlık sigortanızın kapsamını ve ne zaman aktif olacağını öğrenin.

Hayatınızın bir noktasında yurt dışı tecrübesi edinip geri dönmek istiyorsanız bu tavsiyerin işinize yarayacağına inanıyorum. İyi Şanslar!

HBR – Fatma Kahraman

Okumaya devam et

GÜNCEL

Maddi Duran Varlıkların Değerlemesi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Maddi Duran Varlıkların Muhasebeleştirilmesinde Maliyet ve Yeniden Değerleme Modelleri

Maddi duran varlıklar, işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için sahip oldukları fiziksel varlıklar arasında yer alır. Bu varlıkların finansal tablolara doğru şekilde yansıtılması, hem yatırımcıların hem de finansal analiz yapanların sağlıklı kararlar alabilmesi açısından büyük önem taşır. Uluslararası Muhasebe Standartları çerçevesinde, maddi duran varlıkların finansal tablolarda gösterimi için iki temel model mevcuttur: maliyet modeli ve yeniden değerleme modeli.

1. Maliyet Modeli

Maliyet modeli, bir varlığın ilk muhasebeleştirilmesinden sonra, finansal tablolarda maliyetinden birikmiş amortisman ve varsa değer düşüklüğü zararları düşülerek gösterilmesini esas alır. Bu yaklaşımda varlık, edinildiği tarihteki maliyet değerine sadık kalınarak bilançoda yer alır. Bu yöntem; basit, anlaşılır ve uygulaması görece kolaydır. Ancak ekonomik ortamda meydana gelen değişimlerin, özellikle enflasyonist etkilerin, varlığın gerçek değerini yansıtmasını engelleyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

2. Yeniden Değerleme Modeli

Yeniden değerleme modeli ise, maddi duran varlıkların gerçeğe uygun değeri üzerinden muhasebeleştirilmesine olanak tanır. Bu modelde, varlıkların güncel piyasa değerleri düzenli olarak ölçülür ve finansal tablolarda bu güncel değerler üzerinden yer alır. Ancak bu yöntemin uygulanabilmesi için gerçeğe uygun değerin güvenilir bir biçimde ölçülebilir olması gerekir.

Yeniden değerleme sonucu oluşan tutar, yeniden değerleme tarihindeki gerçeğe uygun değerden, sonraki dönemlerdeki birikmiş amortisman ve değer düşüklüğü zararlarının çıkarılmasıyla belirlenir. Varlıkların değerleri önemli ölçüde değiştiğinde yeniden değerleme yılda bir kez yapılmalıdır. Eğer değer değişimi önemsiz düzeydeyse, bu işlem 3 ila 5 yılda bir gerçekleştirilebilir.

Bu yöntemle finansal tablolar daha gerçekçi bir varlık değerlemesi sunar; ancak değerleme işlemlerinin karmaşıklığı, maliyetleri ve değerleme sıklığının doğru belirlenmesi gibi uygulama zorlukları içerir.

3. Uygulamada Önemli Hususlar

  • Bir varlık sınıfındaki tüm kalemler eş zamanlı olarak yeniden değerlemeye tabi tutulmalıdır. Bu, aynı varlık grubunda farklı tarihlerde yapılan değerlemelerin finansal tabloları yanıltıcı olmasının önüne geçmek içindir.

  • Alternatif olarak, kısa sürede tamamlanacak ve güncelliğini koruyacak şekilde dönüşümlü yeniden değerleme de yapılabilir.

  • İlk kayıt ve ölçüm aşamasında tüm duran varlıklar maliyet bedeliyle kayda alınır. Ancak sonraki ölçümlerde işletme tercihini maliyet modeli veya yeniden değerleme modelinden yana kullanabilir.

4. Değer Düşüklüğü Testi

Maddi duran varlığın finansal tablolarda gösterilen defter değeri ile geri kazanılabilir tutarı karşılaştırılır. Geri kazanılabilir tutar, kullanım değeri ile net gerçeğe uygun değer kıyaslanarak büyük olanı esas alınır. Eğer defter değeri, geri kazanılabilir tutardan yüksekse, bu fark kadar değer düşüklüğü zararı kaydedilir.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Yayınlanma:

|

Yazan:


Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.

Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;

1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi

Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.

Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.

Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.

2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)

Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.

Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.

İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.

3. Takas Çek Ödemeleri

Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.

Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.

Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.

4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler

KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.

Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.

Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.

Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.

3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.

Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.

Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.

5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları

Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.

Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.

Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.

Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.

Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.

Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.

Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.