Connect with us

GÜNCEL

2024’te Teknoloji Trendleri

Yayınlanma:

|

Her yeni yıla girerken, gelişen yeni teknolojilerin hayatımıza nasıl etki edeceğine yönelik tahminler artış gösterir. Bu süreçte, öne çıkan trendlere ilişkin neyin kalıcı, neyin abartı olacağını da doğru değerlendirmek gerekir. 2024’e yaklaşırken, her ne kadar jeopolitik sorunlar, ekonomik istikrarsızlık ve iklim krizi orta ve uzun vadeli planlama yapmayı zorlaştırsa da yeni teknolojilerin yaşama, çalışma ve dünyayla ilişki kurma şeklimizi pek çok açıdan yeniden şekillendireceğinin de bilincinde olmamız gerekiyor. Bu doğrultuda bu yeni teknolojilerin etkilerini doğru analiz edip, onlardan nasıl yararlanacağımız üzerinde düşünmemiz oldukça önemli. 2024’te üretken yapay zekâdan sürdürülebilir teknolojilere; giyilebilir teknolojilerden, siber dayanıklılık ve uydu iletişimine kadar yeni teknolojiler alışık olduğumuz sınırları yeniden tanımlamaya hazırlanıyor.

Yeni teknolojiler özelinde tahminlerde bulunurken, geleceğimizi etkileyecek olanın yalnızca teknolojilerin etkileri ya da uygulamaları değil; aynı zamanda aşılması gereken etik ikilemler, belirlenmesi gereken standartlar ve savunulması gereken insani değerler olduğunun da bilincinde olmamız gerekiyor. Vaatleri ve tuzaklarıyla birlikte dijital çağ, bizi sadece seyirci ya da kullanıcı olmaya değil, aynı zamanda geleceği aktif olarak şekillendirmeye de davet ediyor.

Her yıl sonunda olduğu gibi, yeni yıla girmekte olduğumuz şu günlerde, ivme kazanacak ve daha da ön plana çıkacak teknoloji trendlerini, yararlandığım farklı kaynaklar ve araştırmalarım doğrultusunda iki bölüm olarak paylaşacağım.

2022 metaverse, 2023 üretken yapay zekâ yılıydı; 2024 de tartışmasız yapay zekânın ön planda olduğu bir yıl olacak.

Yapay zekâ dünyamızı şekillendirmeye devam ediyor ve 2024’e yaklaşırken, yapay zekânın benzeri görülmemiş bir hızla yaygınlaştığını gözlemliyoruz.  Öncelikle, şunun bilincinde olmamız gerekiyor: yapay zekâ yeni bir teknoloji değil ve kesinlikle yaklaşmakta olan bir teknoloji trendi de değil. Ancak, yapay zekâ; evrimi sürekli ve artarak devam eden modern teknolojideki en dinamik ve dönüştürücü alanlardan birini teşkil ediyor. Dolayısıyla, yapay zekânın yeteneklerini artıracak algoritmalar ve platformlar ile 2024 yılının yapay zekânın ön planda olacağı bir yıl olacağını söyleyebiliriz (IEEE tarafından gerçekleştirilen güncel bir araştırmaya göre de yapay zekâ 2024 yılında küresel olarak en önemli teknoloji alanı olacak). Her alanda işlerimizi kolaylaştıracak sanal asistanlar, kişiselleştirilmiş sağlık çözümleri, otonom araçlar ya da karar destek sistemleri günlük yaşamlarımızda çok farklı alanlarda karşımıza çıkıyor olacak.

Sunduğu sayısız fırsatın yanında, yapay zekâyla ilgili ciddi sorunların da bilincinde olmamız gerekiyor. Hep belirttiğimiz ancak yeteri kadar odaklanılmayan yapay zekâ etiğinin ve yapay zekânın topluma etkisinin de dikkate alınması gerektiği bir döneme giriyoruz. Fark edilmeyen önyargıların, adaptasyon zorluklarının ve yapay zekânın faydalarının nüfusun belirli kesimlerine eşit olmayan şekilde dağıtılıp, diğerlerinin zararına olabileceğinin farkında olmamız gereken bir zamandayız. Bu doğrultuda şirketlerin, hükümetin ve kanun koyucuların, bir an önce harekete geçerek gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmesi gerekiyor.

Görünmez yapay zekâ

İşletmelerin, hâlihazırda çeşitli yapay zekâ uygulamalarını kullandığı alanlar arasında; müşterilerin bir şirket veya ürün hakkında ne hissettiğini anlamak için duygu analizinden yararlanmak, kulağa doğal gelen bir dilde otomatik müşteri hizmetleri sağlayabilen sohbet robotları sağlamak ya da tercihler doğrultusunda ek ürünler sunan öneri motorları gibi uygulamalar yer alıyor. Bu tarz uygulamalar o kadar yaygın hale geldi ki, bu sistemlerin çoğunun yapay zekâ tarafından desteklendiğini unutuyoruz ya da farkında olmadan kullanıyoruz.

Öte yandan yapay zekâ sağlık alanında yeni tedavi süreçlerini geliştirmek için de kullanılıyor. Birden fazla sensörden ve diğer kaynaklardan gelen veriler arasındaki korelasyonlara dayalı öngörü analizleri ile operasyonları iyileştiriyor ya da üç boyutlu hiper-gerçekçi avatarlar ya da dijital ikizler gibi metaverse uygulamalarını mümkün kılıyor. Hatta doğal afetlere yönelik erken uyarı sistemlerinde ya da performans veya güvenlikten ödün vermeden enerji tüketimini yönetmek ve azaltmak için de kullanılabiliyor.

IEEE tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, 2024’ün en öne çıkacak yapay zekâ uygulama alanları şu şekilde olacak:

• Gerçek zamanlı siber güvenlik açığı tespiti ve saldırıları önleme

• Tedarik zinciri ve depo otomasyonu verimliliğinin artırılması

• Yazılım geliştirmeye yardımcı olmak ve hızlandırmak

• Müşteri hizmetlerinin otomatikleştirilmesi

• Aday tarama ve işe alım sürelerinin kısaltılması

• Salgınların takibi ve ilaç keşfinin hızlandırılması

• Şebeke güç kaynaklarının otomatikleştirilmesi ve stabilizasyonu

Yapay zekâ karar destek algoritmaları ile daha doğru karar zekâsı

Yaşamımız boyunca pek çok kritik karar vermek durumunda kalıyoruz ve bazen bu kararlarımıza sonradan oldukça hayıflanıyoruz. Yapay zekâ, çok çeşitli, olası seçenekleri inceleyerek bunları belirli kriterlere göre daraltıp sınıflandıran karar destek sistemleri ile karar zekâsını artırıyor. Bu sistemler, satın alma kararlarında, sağlık tedavi seçeneklerinde ve hatta piyasa koşullarına yönelik fiyatlandırma stratejilerini belirlemede uygulanabilir. Yapay zekâ, maliyet analizi, sürdürülebilirlik, hedef kitle gibi birçok kritere göre seçenekler önererek, sizi rekabette öne çıkarabilir. Bununla birlikte Dünya Ekonomik Forumu tarafından gerçekleştirilen bir çalışmaya göre yakın zamanda, bu tarz karar destek sistemleri, yönetim kurulu kararlarında bile kullanılacak.

Yapay zekâ sanat, paradigmalarını değiştiriyor

Yapay zekânın üretmeye başladığı sanat eserleri sadece başlangıç. Geleceğin yapay zekâsı bir dizi gereksinimi karşılayarak mevcut ürünler için tamamen yeni tasarımlar ortaya çıkarabilir. Örneğin, yeterince geniş kriterlere sahip bir yapay zekâ, daha iyi bir araba tasarlamayı değil, ulaşım için tamamen yeni bir çözüm önermeyi tercih edebilir. Sürücüsüz araçlar ile drone teknolojisini birleştiren, paylaşım ekonomisine bambaşka bir soluk getiren ulaşım örneklerinde olduğu gibi…

Artırılmış iş zekâsı: İşbirlikçi yapay zekâ

2024’e girerken insan-makine etkileşimlerinde önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemin de başında bulunduğumuzun bilincinde olmamız gerekiyor. Yapay zekâ, çeşitli sektörlerde, önemli bir işbirlikçi ortak olarak işyerindeki insan-makine dinamiğini temelden değiştirecek. İnsanlar ve makineler arasındaki sinerji, en son teknolojiler ve yenilikçi yaklaşımların da etkisiyle yeni boyutlara ulaşacak.

Bu süreçte odak noktamız yalnızca verimliliği artırmak değil, aynı zamanda insanlar ve makineler arasında daha derin bir anlayış geliştirmek olmalı. Amaç, yalnızca duyarlı değil aynı zamanda empatik arayüzler oluşturmak ve teknolojinin günlük hayatımızın daha da ayrılmaz ve uyumlu bir parçası haline geldiği bir geleceğe öncülük etmek olmalı.

Yeni nesil çok modlu üretken yapay zekâlar

2022’nin sonlarına doğru Open AI tarafından piyasaya sürülen ChatGPT teknoloji dünyasını derinden sarsacak bir dönüm noktası oldu. Zamanla, gelişen yeni versiyonları ile ChatGPT ve diğer benzer üretken yapay zekâ platformları sürekli daha iyi performans sergilemeye başladı. Üretken yapay zekâ, 2023’ün açık ara en gündemde olan teknolojisiydi. Özellikle üretken yapay zekâ yazılımı, yaratıcılığın geleceğine dair tartışmalardan, okullarda kullanım tartışmalarına ya da aslında var olmayan yazarlar hakkındaki skandallara kadar manşetlerde yerini aldı.

İlk nesil üretken yapay zekâ araçları, metin yazma veya resim oluşturma gibi belirli yeteneklere odaklanmıştı. Önümüzdeki 12 ay boyunca, metin, görsel ve ses gibi çeşitli veri türlerini işleme ve sorunsuz bir şekilde entegre etme yetenekleriyle karakterize edilen çok modlu yapay zekâ sistemlerinin ortaya çıkışını göreceğiz. Bu, daha doğal ve sezgisel kullanıcı etkileşimlerini kolaylaştıracak ve çeşitli alanlardaki uygulamaları büyük ölçüde geliştirecek. Örneğin, bir makale yazıp ona eşlik eden bir görsel bulabilecek veya çok dilli senaryolar yazarken ilgili sahnelerin arka planını da oluşturabileceksiniz.

Bu sistemler, karmaşık sorgulara doğru şekilde yanıt verebilen gelişmiş sanal asistanlara da olanak tanıyacak. Duyguları ve niyetleri yorumlayabilen gelişmiş müşteri hizmetleri botları; yenilikçi eğitim araçları, sürükleyici eğlence deneyimleri ve engelli kullanıcılar için geliştirilmiş uygulamalar daha verimli şekilde desteklenecek.

Kuantum yapay zekâ: Yeni Sınır

Kuantum teknolojisi çok uzun süredir araştırılıyor ve büyük heyecana neden oluyor. Hâlâ tam potansiyeli ortaya çıkmasa da kuantum teknolojisi farklı şekillerde kullanılabiliyor. Bunlardan biri de yapay zekânın işlem gücünü artırmak.

Kuantum mekaniğinin ilkelerinden yararlanan kuantum yapay zekâ, klasik hesaplamanın ötesinde önemli bir atılımı temsil ediyor. Bu olağanüstü yetenek, kuantum yapay zekânın çok büyük, karmaşık veri kümelerini benzeri görülmemiş hızlarda analiz etmesine ve işlemesine olanak tanıyor. Kuantum teknolojisi, yapay zekânın geleneksel bilgisayarların yapamayacağı görevleri yerine getirmesini sağlayarak yapay zekâ potansiyelinin bir sonraki açılımını sağlıyor.

Kuantum yapay zekâ, 2024 yılında hızlı moleküler simülasyonlar yoluyla ilaç keşiflerini hızlandırabilir, iklim değişikliği modellerini daha doğru tahminlerle geliştirebilir ve gelişmiş finansal piyasa analizlerini gerçekleştirebilir. Bu teknoloji artık sadece bir moda değil, aynı zamanda işletmelere farklı fikir ve karar verme yetenekleri sağlayan, böylece veri odaklı stratejilerde devrim yaratan ve yenilik ve verimlilikte yeni sınırlar yaratan pratik bir araç olma yolunda.

Yapay zekâ’daki gelişmeler ve odak, pek çok işletme için CAIO (baş yapay zekâ sorumlusu) rolünü gerekli kılıyor.

Yapay zekânın platform olarak çalışanların kullanımına sunulması ve giderek daha fazla çalışanın bu araçlardan yararlanmaya başlayarak işlerine entegre etmesi; kurumlarda, bu teknolojilerin kullanımını denetlemek için bir yapay zekâ yöneticisi ihtiyacını ortaya çıkarıyor.

Bu yönetici, kurumunu veri sızıntısından veya güvenlik tehditlerinden korumak amacıyla yapay zekâyı kullanma konusunda politikalar geliştirmekten; iş gücünü eğitmeye, iş süreçlerini otomatikleştirmeye ve müşteri memnuniyetini artıracak kişisel hizmetler kurgulamaya kadar uçtan uca tüm yapay zekâ stratejilerinden sorumlu olacak ve bu stratejilerin uygulanmasını sağlamaktan yükümlü olacak.

Fikri mülkiyet ve telif haklarıyla ilgili yasal ortam ihtiyacı kendini gösteriyor.

Üretken yapay zekânın hızla yaygınlaşması, özellikle fikri mülkiyet ve telif hakkı konularıyla ilgili karmaşık yasal zorlukları artırdı. 2024’te bir diğer tartışma alanı sanat, müzik ve edebiyat eserleri de dahil olmak üzere yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriklere yönelik hukuki karmaşıklıklar olacak. Bu tartışmalar, yapay zekâ ile yapılan eserlerin ya da çalışmaların, haklarının ve mülkiyetinin belirlenmesini; yapay zekânın içerik oluşturmadaki rolünü ele almak için yeni yasal çerçevelerin ve yönergelerin geliştirilmesini gerektiren incelikli bir yasal ortam ihtiyacını ortaya koyuyor.

Yapay zekâ mevzuatı: İnovasyon ve regülasyonların dengelenmesi

Sadece sanat ya da fikri mülkiyet açısından değil; yapay zekâ teknolojilerinin her yerde yaygınlaşması sağlam yasal çerçeveleri gerektiriyor. Yapay zekâ gelişmeye ve çeşitli sektörlerde giderek daha fazla kullanılmaya devam ettikçe, birçok ülke yapay zekâya yönelik yasaların ve mevzuatların hazırlanmasını hızlandırıyor.  Örneğin, Avrupa Birliği, ilk yapay zekâ düzenlemesini işaret eden yapay zekâ yasası üzerinde geçici bir anlaşmaya varırken, Çin, deepfake’lerin izinsiz üretilmesini kısıtlayan yasaları uygulamaya koydu.

2024’e girerken, kapsamlı ve uyumlu hale getirilmiş yapay zekâ düzenlemelerine yönelik bu eğilimin, küresel olarak daha hesap verebilir ve güvenli bir yapay zekâ ortamını şekillendirecek etik yapay zekâya vurgusuyla devam etmesi muhtemel.

İnsani değerlere uygun bir yapay zekâ

Times’a göre 2024’de yapay zekâ özelinde öne çıkacak konulardan biri constitutional (“anayasal”) yapay zekâ olacak. Yapay zekâ konusunda yanıtlanmamış en büyük sorulardan birini, yapay zekânın insani değerlerle nasıl uyumlu hale getirileceği oluşturuyor. Bu sistemler insanlardan daha akıllı ve daha güçlü hale gelirse, insan gelişimini merkeze koyan kurallarla sınırlandırılmadığı sürece türümüze zararlar verebilir.

OpenAI’ın ChatGPT’yi önceki modellerin ırkçı ve cinsiyetçi davranışlarını önlemek için kullandığı süreç iyi çalıştı. Bu süreçte “insan geribildirimiyle takviyeli öğrenme” olarak adlandırılan bir teknik aracılığıyla büyük miktarda insan emeğinden de yararlanıldı. Böylelikle, yapay zekâyı iyi olduğunda ödüllendirip kötü olduğunda cezalandıran uygulama, etkili ve nispeten zararsız bir sohbet robotu geliştirdi. Ancak, bu yöntem de büyük ölçüde insan emeğine dayandığından ne kadar ölçeklenebilir olduğu konusunda büyük bir soru işareti bulunuyor. Bununla birlikte, bireysel değerlendiricilerin önyargılarına veya hatalarına tabi olması soru işaretlerini ortadan kaldırmıyor. Kural listesi ne kadar karmaşıksa, başarısızlığa daha yatkın hale geliyor.

İlk olarak Aralık 2022’de yayınlanan bir makalede açıklanan anayasal yapay zekâ, yapay zekâ sistemlerinin artık doğal dili anlayacak kadar yetenekli olduğu gerçeğinden yararlanarak bu sorunları çözmeye çalışıyor. Fikir oldukça basit. Öncelikle yapay zekânızın takip etmesini istediğiniz değerleri ortaya koyan bir “anayasa” hazırlanır. Sonrasında, yapay zekâyı, yanıtların anayasaya ne kadar uygun olduğuna göre puanlandırması için eğitirsiniz ve ardından modeli, daha yüksek puan alan yanıtlar üretmesi için teşvik edersiniz. Yani, insan geribildirimlerinden takviyeli öğrenme yerine yapay zekâ geribildirimlerinden takviyeli öğrenme kullanılabilir. Daha basit bir deyişle, yapay zekâyı denetlemek için yine yapay zekâdan yararlanmak mümkün. Tabii ki anayasal yapay zekânın, yapay zekânın kimin değerlerine göre oluşturulması gerektiği sorusuna yanıt bulması ve yapay zekâ kontrol sistemlerinin insanlarca denetleneceği bir sağlama mekanizması kurgulanması da gerekiyor.

Etik Yapay Zekâ – Koddaki eksiklik tamamlanacak mı?

Yapay zekânın iş dünyasında ve günlük hayatımızda kullanımının katlanarak büyümesi, şeffaflık, adalet, olası işten çıkarmalar ve yapay zekâ kontrolüne ilişkin belirsizlikler konusundaki endişeleri artırıyor. Yapay zekâ daha fazla alana yayılırken, işletmelerin sorumlu ve etik gelişime öncelik vermesi gerekiyor.

2024’te etik yapay zekâya daha fazla odaklanılmasını beklemeliyiz ve bunun takipçileri olmalıyız. Uygulama geliştiricilerin, topluma daha fazla katkıda bulunacak, sosyal sorumluluğa sahip yapay zekâya odaklanması gerekiyor.

Yapay zekâ sistemlerinde önyargının ortadan kaldırılması ve şeffaflığın sağlanması konusundaki çalışmalar bu sürecin başlangıcı olabilir. Şirketlerin, eğitim verileri ve algoritmalarında ırk, cinsiyet veya diğer önyargı sorunlarını proaktif bir şekilde ele alması gerekecek.

İleriye dönük olarak kurumların, sistemlerini değerlendirmek, hesap verebilmek ve modellerinin adil bir şekilde geliştirildiğini belgelemek için sağlam çerçevelere sahip olmaları da gerekiyor.

Yapay zekâyı kullanan insanlar, kullanmayanların yerini alacak.

2024’te üretken yapay zekâ neredeyse tüm kurumsal rolleri ve seviyeleri etkileyecek. Alışılmış, tekrarlanan görevleri gerçekleştirmek için günün her saatinde çalışan yapay zekâ botları, insanları daha yüksek değere sahip, stratejik işler yapmaya yönlendirecek.

Bundan dolayı, yaratıcılık (şirket liderlerinin 2025 yılına kadar en değerli olarak belirttiği yetkinlik), nitelikli karar verme ve empati gibi farklı insani özellikler daha da önemli hale gelecek. Ancak çalışanların başarılarını artırmak için yeni meslektaşlarına güvenmesi gerekiyor. Bu güveni geliştirmek, yalnızca yapay zekâ modellerinin etkinliği konusunda değil, aynı zamanda çalışanlara yeni beceriler kazandırılması ve eğitilmesi konusunda da titizlik gösterilmesini gerektiriyor.

Yapay zekânın gelişimi ile farklı sorunlarla da karşılaşacağımızın bilincinde olmalıyız.

Yapay zekânın gelişimi ile kendini gösteren sorunların başında işten çıkarmalar geliyor. Otomasyonun işlerin yerini alma ve sonuçta çeşitli sektörlerde işsizliğe yol açma potansiyeli gerçek bir endişe kaynağı. Elbette bu süreçleri tasarlamak, sonuçta yöneticilerin kararında olacak. Yine de yapay zekânın insanlar için bir tehdit haline gelmesinden ziyade, özellikle karmaşık problem çözme senaryolarında insan-yapay zekâ iş birliğinin faydalı olacağına ve daha yaygın hale geleceğine odaklanmak gerekiyor.

Öte yandan, yapay zekâ sistemlerinin eğitilmesini sağlayan verilerin güvenilirliği ve objektifliği de oldukça önemli.  Eğer veriler önyargılıysa yapay zekâ sistemi de önyargılı olacaktır. Bu durum belirli insan gruplarına adil olmayan muameleye yol açabilir. Yapay zekânın hep iyilik odaklı, topluma fayda sağlayacak kullanım alanlarını paylaşıyoruz. Ancak yapay zekâ sistemleri, otonom silahlar geliştirmek veya dezenformasyon gibi kötü amaçlar için de kullanılabilir ve kullanılıyor. Bu, ele alınması gereken ciddi bir sorun. Yapay zekâ sistemleri daha karmaşık hale geldikçe insanların bunları anlaması ve kontrol etmesi giderek zorlaşabiliyor. Bu, yapay zekâ sistemlerinin anlamadığımız veya kabul etmediğimiz kararlar almasına yol açabilir.

Yapay zekâ güçlendikçe daha önce hiç karşılaşmadığımız yeni ve kritik etik zorluklar da ortaya çıkacak. Örneğin yapay zekânın ölüm kalım sonuçları doğuracak kararlar vermesinin uygun olup olmadığına nasıl karar vereceğiz?

Bunlar, yapay zekânın 2024’te karşılaşabileceğimiz potansiyel zorluklarından sadece birkaçı. Bu zorlukların farkında olmak ve bunlarla nasıl başa çıkabileceğimizi düşünmeye başlamak önemli. Bunu yaparak yapay zekâyı zarar vermek için değil, iyilik için kullanılmasını sağlamaya yardımcı olabiliriz. Şunun da bilincinde olmalıyız: yapay zekânın gücünü insan yaratıcılığıyla harmanlayan kurumsal liderler, iş dünyasında yeni bir çağ başlatacak.

HBR-Ergi ŞENER

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankasının aktifleri 141,6 milyar liraya ulaştı

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, “Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine doğrudan katkı sağlamak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB) yılın ilk üç ayında aktiflerini bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38 artırarak 141,6 milyar lira seviyesine taşıdı.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, 2024 yılının ilk üç ayına ait finansal sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıkladı.

Banka, 2024 yılının ilk üç ayında aktiflerini bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38 artırarak 141,6 milyar liraya yükseltti.

Bankanın net karı ise yüzde 56 artışla 1 milyar 34 milyon liraya yükselirken, kredi tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30,7 artışla 87 milyar liraya ulaştı.

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankasının aktifleri 141,6 milyar liraya ulaştı
Bankanın 2024 yılı Mart ayı sonunda ortalama öz kaynak karlılığı ise yüzde 44,5 seviyesinde gerçekleşti. Brüt takipteki kredilerin toplam kredilere oranı ise yüzde 0,99 düzeyinde seyretti.

– ’50 milyon dolar tutarında finansman sağladık’

Açıklamada görüşlerine yer verilen Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, Türkiye’deki sanayi sektörünün karbon emisyonu azaltımı projelerini desteklemek amacıyla Dünya Bankası (IBRD) ile T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı garantisi altında 200 milyon dolar ve 200 milyon avro tutarında kredi anlaşması imzaladıklarını belirtti.

Öztop, Dünya Bankası ile imzaladıkları bu anlaşma ile metal, kimya, çimento başta olmak üzere karbon salınımı yüksek endüstrilerde yapılacak yatırımları uzun vadeli finansman ile destekleyeceklerini aktararak, ‘İslam Kalkınma Bankasından (IKB) gıda güvenliği ve tarımsal sanayi alanında kullanılmak üzere 100 milyon dolar, OPEC Uluslararası Kalkınma Fonundan (OFID) Hazine ve Maliye Bakanlığı ikrazı ile gıda güvenliği ve tarımsal sanayi alanında kullanılmak üzere 50 milyon dolar tutarında finansman sağladık. IKB grubu içerisinde yer alan Uluslararası İslami Ticaret Finansmanı Kuruluşundan (ITFC) ticaret finansmanı için 100 milyon dolar finansman sağlanmasına ilişkin anlaşma ise imza aşamasında. Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine doğrudan katkı sağlamak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.’ ifadelerini kullandı.

– ‘Yatırım bankacılığı faaliyetleri kapsamında yenilikçi çözümler buluyoruz’

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası olarak birleşme ve satın alma danışmanlığı faaliyetleri kapsamında farklı sektörlerde faaliyet gösteren kamu kurumları ile özel sektör şirketlerine katma değer sağlama hedefiyle çalışmalarına devam ettiklerini kaydeden Öztop, şu bilgileri paylaştı:

‘Bankamız 2023 yılında münhasır finansal danışman olarak çalışmaya başladığı Traçim Çimento San. ve Tic. AŞ’nin, AC Çimento AŞ tarafından satın alımı işlemini 2024 yılının Mart ayında başarıyla tamamladı. Gerçekleştirdiğimiz bu işlem, Bankamızın 2019 yılından bu zamana yatırım bankacılığı alanında tamamladığı 21. birleşme ve satın alma işlemi olmuştur. Bankamız, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığına, seçili enerji santrallerinin ve limanların özelleştirilmesine ilişkin projeler kapsamında finansal danışmanlık hizmeti sunmaya devam etmiştir.’

Yatırım bankacığı faaliyetleri kapsamında çalıştıkları yenilikçi ürünlerin altını çizen Öztop, “Halka arz faaliyetleri kapsamında, Banka olarak Oba Makarna’nın 3,8 milyar TL büyüklüğe sahip halka arzında lider olarak yer aldık. Bankamız, tarım ekosistemini teknolojiyle buluşturan dijital tarım platformu Tarfin Tarım’ın Türkiye’de bir ilk olan 30 milyon TL tutarındaki buğday fiyatına endeksli sukuk ihracını gerçekleştirdi. Yine Tarfin Tarım’ın 70 milyon TL tutarlı sukuk ihracına, Türkiye’nin gıda güvenliği ve tedarik zincirinin sürdürülebilirliği için de önemli bir adım olan CarrefourSA’nın 200 milyon TL tutarlı sukuk ihracına aracılık ettik. Ayrıca Bankamız, her dönem olduğu gibi bu dönemde de özel ve kamu kuruluşlarına sağlamış olduğu yatırım bankacılığı alanındaki hizmetlerine başarıyla devam etmiştir” ifadelerini kullandı.

– ‘Türkiye Kalkınma Fonu ile girişim ekosisteminde önemli bir rol üstlenmeye devam edecek’

Öztop, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankasının kurucusu olduğu Türkiye Kalkınma Fonu ile Türkiye’deki girişim ekosistemini desteklemeyi ve büyütmeyi hedeflediklerine vurgu yaptı.

Bankanın kurucusu olduğu Türkiye Kalkınma Fonunun, alt fonu TÜBİTAK BİGG Fonu üzerinden TÜBİTAK’tan mükemmellik mührü almış 133 şirkete doğrudan yatırım yapıldığını ifade eden Öztop, şunları kaydetti:

‘Türkiye Kalkınma Fonu çatısı altındaki diğer fonumuz Invest 101 aracılığıyla 2024 yılının ilk çeyreğinde siber güvenlik alanında faaliyet gösteren FenixPyre’ye (eski ismi ile Datanchor) ve insan kaynakları teknolojileri alanında faaliyet gösteren İdenfit’e doğrudan yapıldı. TÜBİTAK BİGG Fonu yatırımları haricinde, Türkiye Kalkınma Fonu’nun doğrudan yatırım portföyündeki şirket sayısı 22’ye yükseldi. Tohum öncesi aşamadan olgunluk sürecine kadar olan tüm iş döngülerinde şirketleri destekleyebilen çeşitlendirilmiş alt fonlarıyla Türkiye Kalkınma Fonu, son dönemde yaptığı yatırımlarla girişimcilik ekosisteminin gelişiminde öncü rol üstlenmeye devam edecek.’

Okumaya devam et

GÜNCEL

Mehmet Şimşek: Yeşil dönüşüm Türkiye için gereklilik

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin yeşil ekonomi ve enerji dönüşümünde attığı adımlara değinerek, yenilenebilir enerjiye yatırımın bir gereklilik olduğunu vurguladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

İslam Kalkınma Bankasının (İKB) 50. yıl dönümü dolayısıyla Riyad’da düzenlenen İKB Yıllık Toplantıları kapsamında “Guvernörler Diyaloğu-Türkiye” oturumu düzenlendi.

Toplantıda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’de enflasyonla mücadeleyi desteklemek için güvenilir bir mali çerçeve oluşturduklarını ve depremin etkilerine rağmen kamu maliyesinin iyiye gittiğini söyledi.

Türkiye’nin kamu borç stokunun milli gelire oranının yüzde 29,5 ile gelişmekte olan piyasaların ortalamasının yarısından daha az olduğunu dile getiren Şimşek, mali disiplinin de Türkiye’nin Orta Vadeli Programı’nın temel bileşenlerinden olduğunu vurguladı.

Şimşek, Türkiye’nin çok kapsamlı bir yapısal reform gündemi de olduğunu kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Para politikası ve maliye politikası arzu ettiğiniz sonuçlara ulaşmanıza yardımcı olabilir ancak bunları sürdürülebilir kılmak yapısal uyum gerektirir. Dolayısıyla yapısal reform programımız verimliliği arttırmayı, rekabetçiliği geliştirmeyi ve dolayısıyla potansiyel büyümeyi artırmayı amaçlıyor. Gördüğünüz gibi program oldukça sağlam, kendi içinde tutarlı ve güvenilir. Programı açıkladığımızdan bu yana güçlü bir yatırımcı ilgisi var. Yurt içi ve yurt dışından gelen tepkiler oldukça güçlü oldu. Bu, 2 yıllık bir program. Dolayısıyla tam sonuçlarını görmemiz için zamana ihtiyacımız var. İlk göstergeler programın işe yaradığı ve Türkiye’yi yeniden sürdürülebilir yüksek büyüme patikasına oturtmak için gerekenlere sahip olduğu yönünde.”

“YEŞİL DÖNÜŞÜM TÜRKİYE İÇİN GEREKLİLİK” 

Bakan Şimşek, Türkiye’nin yeşil ekonomi ve enerji dönüşümünde attığı adımlara değinerek, yenilenebilir enerjiye yatırımın bir gereklilik olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin 2022’de petrol ve doğal gaz ithalatına 97 milyar dolar ödediğini anımsatan Şimşek, bu rakamın 2023’te 70 milyar doların üzerinde olduğunu ve bu yıl da 80 milyar dolara yakın olacağını söyledi.

Şimşek, Türkiye’nin enerji ithalatına bağımlılığını azaltabildiği ölçüde makro finansal istikrarsızlığın ana kaynağı olan cari açığı da düşürebileceğini belirterek, “Dolayısıyla, bizim için cari açığın sürdürülebilirliği söz konusu olduğunda, yenilenebilir enerji kilit öneme sahip. Tek başına yenilenebilir enerji de değil, ekonominin yeşil dönüşümü konusunda büyük bir potansiyelimiz var.” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin geçen yıl dünyadaki en büyük 4’üncü turizm destinasyonu olduğuna değinen Şimşek, “Bu yıl 60 milyon turist ve 60 milyar dolar turizm geliri hedefliyoruz. Yılın ilk 3,5 aylık dönemindeki rezervasyonlara ve seyahatlere baktığımızda, hedeflerimizle uyumlu bir ilerleme olduğunu görüyoruz ki bu Ukrayna ve Gazze’deki gelişmelere rağmen.” diye konuştu.

“EKONOMİLER İÇİN İTİCİ RÜZGAR” 

Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Şimşek, küresel merkez bankalarının faiz politikaları ve gelişmekte olan piyasalara ilişkin bir soru üzerine, şu anda iyi bir hikayesi olan çok az gelişmekte olan ülke bulunduğunu söyledi.

Türkiye’nin harika bir hikayesinin olduğunu dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hikaye, ülkemizin yapısal olarak dönüşümüdür. Türkiye’nin programı fiyat istikrarını sağlamaya yönelik ancak sadece bununla sınırlı değil. Kapsamlı bir yapısal reform programı da var. İnsan kaynağına yatırım yapmaya, yatırım ortamını iyileştirmeye, kamu maliyesi reformu yapmaya kararlıyız. Yeşil dönüşüm kadar dijital dönüşüm de önemli ve biz bu ikiz dönüşüm konusunda da gerekli adımları atacağız.”

Şimşek, ABD Merkez Bankası (Fed) veya Avrupa Merkez Bankası gibi bankaların ileriye dönük politikalarını gevşetmesinin finansal koşulları iyileştirme potansiyeli olduğunu vurgulayarak, finansal koşullar gevşediğinde getiri arayışının da güçleneceğini söyledi.

Türkiye gibi ülkelerin daha fazla yatırım çekmek istediğini ve risk iştahının arttığını kaydeden Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Küresel finansal genişleme aynı zamanda küresel büyüme için potansiyel destekleyici bir ortam anlamına ve güçlü küresel büyüme daha yüksek risk iştahı anlamına geliyor. Dolayısıyla, yüksek risk iştahı, gelişmekte olan piyasalara açıkça fayda sağlıyor ve Türkiye de bunlardan biri. Biz harika bir hikayeye sahibiz ancak aynı zamanda küresel koşulların gevşemesi biz ve diğer gelişmekte olan ekonomiler için itici bir rüzgar olacak.”

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Hayat Finans, Türkiye’nin ilk “dijital banka”sını dünyaya açmayı hedefliyor

Hayat Finans Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Galip Karagöz, şubesiz dijital banka alışkanlığını yaymak istediklerini söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hayat Finans Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Galip Karagöz, şubesiz dijital banka alışkanlığını yaymak istediklerini söyledi.

Karagöz, Sakarya’da gerçekleşen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde, dijital banka ve dijital bankacılık arasındaki farkları, ilk şubesiz dijital banka olarak Hayat Finans’ın faaliyetlerini, AA muhabirine değerlendirdi.

Bankanın, Hayat Holding’in finans alanındaki yatırımı olduğunu belirten Karagöz, ‘dijital bankacılık’ tanımının, bankaların sahip olduğu dijital uygulamalar için kullanıldığını ancak ‘dijital banka’nın ise tamamen şubesiz olan ve banka lisansına sahip kuruluşlar için ifade edildiğini kaydetti.

Dijital bankanın normal bir bankadan işlem çeşitliliği anlamında hiçbir farkı olmadığının altını çizen Karagöz, ‘Hayat Finans’ta da her türlü bankacılık işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Tek özelliğimiz şubesiz olmamız, dijital kanallardan işlemlerinizi gerçekleştirmeniz, tabii şubesizliğin getirdiği maliyet avantajından da faydalanmanız. Temel bankacılık işlemleri tamamen ücretsiz, çok daha uygun getiri oranları, çok daha uygun finansman oranlarına kavuşmanızı sağlayan bir maliyetsizlik söz konusu burada.’ dedi.

Geçen yıl faaliyete başladıklarını anlatan Karagöz, ‘Türkiye’nin ilk şubesiz dijital bankasıyız. Dolayısıyla şubesizlik ne getiriyor, aslında farkındalık nedir burada? Şubesizlik, masrafsızlık getiriyor aslında. ‘Şube yoksa masraf yok, masraf yoksa fayda çok’ diyoruz. Dolayısıyla dijital bankanın getirmiş olduğu maliyetsizliği de müşterilerimize gerek getiri oranının yüksekliğiyle gerekse daha uygun finansman maliyetleriyle yansıtıyoruz.’ şeklinde konuştu.

Karagöz, 2024 yılı hedeflerine değinerek, dijital banka deneyimini tabana yaymayı planladıklarından bahsetti.

Bu kapsamda, sektör ya da herhangi bir segment ayrımı yapmaksızın, gerek bireysel müşterilerin gerekse KOBİ ve mikro girişimcilerin finansal ihtiyaçlarını karşılamak üzere çözümler ürettiklerini dile getiren Karagöz, geneli kapsayacak bir çalışmayı aktif şekilde yürüttüklerini kaydetti.

Hayat grubunun ekosisteminde 100 binin üzerinde firma bulunduğuna işaret eden Karagöz, ‘Tüzel firmaların ticari ilişkilerindeki deneyimini pürüzsüz yapmalarını sağlayacak uygulamaları hayata sokuyoruz. Diğer taraftan da bireysel müşterilerimizin perakende alanında gerek fiziksel mağazalarda gerekse çevrim içi platformlarda ihtiyacın doğduğu noktada finansman ihtiyaçlarını karşılıyoruz.’ ifadelerini kullandı.

Karagöz, banka olarak yeni ‘startup’ları ya da KOBi veya mikro girişimcileri, ihtiyaçlarını karşılamak üzere kar-zarar ortaklığının yanı sıra proje yatırımlarıyla da desteklediklerini, özellikle sürdürülebilirlik temalı projelerin kendileri için son derece değerli olduğunu bildirdi.

– ‘Önümüzdeki dönemde hızlı bir şekilde dijitalleşmeye ilişkin gelişmeleri izliyor olacağız’

Uzaktan müşteri hesabı açmanın 2021’de devreye girdiğini belirten Karagöz, bu uygulamayla dijital bankaların önünün açıldığını kaydetti.

Hayat Finans müşterilerinin, temsilcilerine ihtiyaç halinde ulaşabildiklerini değinen Karagöz, ‘Önümüzdeki süreçte yapılan düzenlemelerle birlikte o temsillere dahi ihtiyaç olmadan müşteri hesapları açılır hale de gelecek önümüzdeki dönemde ama bugün bizim tüm müşterilerimiz istediği anda aslında bizim temsilcilerimize çok rahatlıkla erişebiliyor. Dolayısıyla buradaki tek konu şubesizlik aslında.’ dedi.

Türkiye’de dijital bankalara ilişkin yasal düzenlemenin çıkmasıyla ‘ilk dijital banka lisansı’nı aldıklarını anımsatan Karagöz, şöyle devam etti:

‘Önümüzdeki dönemde hızlı bir şekilde dijitalleşmeye ilişkin gelişmeleri hep birlikte izliyor olacağız. Burada da dijital bankalar tabii ki bu yönde öncülük ediyor olacaklar. Biz de Türkiye’de aslında bunun durumunu yaşıyoruz. İlk dijital banka olarak sağlayacağımız ürün ve hizmetlerle bu yolda gerekli desteği müşterilerimize sunuyor olacağız. Holdingimizin aslında yatırımlarına baktığımızda girdiği ülkelerde, yapmış olduğu yatırımlarda da hep böyle. Bu ülkede yaptığı yatırımlarla her zaman zirvede yer alıyor. Biz Türkiye’nin ilk dijital bankası olarak banka çalışmalarımızı köklendirdikten sonra holdingin globaldeki ayak izlerini takip edip global bir dijital banka hedefi doğrultusunda ilerleyeceğiz.’

Hayat Finans’ta işlem yapabilmek için bankanın internet sitesi ya da cep telefonları üzerinden mobil uygulamanın indirilmesi gerektiğini belirten Karagöz, birkaç adımda rahatlıkla müşteri olunabildiğini sözlerine ekledi.


Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.