Geride bıraktığımız hafta küresel mali piyasalarda hâkim olan Trump rallisinin bir nebze de olsun güç kaybettiğine şahit olduk. Trump’ın ikinci kez seçilmesi ve Cumhuriyetçilerin Kongre’de de kontrolü sağlaması piyasaları başlangıçta canlandırsa da, FED Başkanı Powell’ın faiz oranlarını düşürmekte aceleci olunmayacağı yönünde sürpriz çıkışı haftanın son iş günü hisse senetleri üzerinde baskı kurdu. En geniş tanımlı ya da en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi bu yıl %23 yükselmesine rağmen, geçen haftanın genelini %2 düşüşle tamamladı. Daha neredeyse birkaç ay önce yangından mal kaçırırcasına 50 baz puan (jumbo) faizi indirimine soyunanan FED’in bir anda söylem değişikliğine gitmesi de beraberinde kredibilite sorunu getirdi.
Piyasa vadeli kontratlarına göre, 18 Aralık olağan FED faiz toplantısında faizlerin sabit tutulmasına %40 ihtimal tanındığını görüyoruz. Piyasalar bir tarafta Trump’ın ekonomi politikalarına ve yeni kabine seçimlerinin olası etkilerine odaklanırken, FED’den gelen çıkışı pek de anlamlandıramadığımızı not etmek gerekiyor. Bu bağlamda, doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahvil getirisi haftayı %4,45 seviyesinden kapatırken, doların piyasa kuru olan ve bir dizi para birimine göre doların sepet bazında değerini gösteren DXY de son bir yılın zirvesine yükseldi!
Avrupa’nın büyüme motoru Almanya’nın sanayisizleşme riski ile karşı karşıya kalması ve beraberinde hatta patlak veren siyasi kriz, bunu yanı sıra genel hatları ile bakıldığında oldukça zorlu bir patikadan geçen Kıta Avrupasını canlandırmak adına ECB’nin faiz indirimlerine devam edeceği beklentisi (FED’den daha süratli) ortak para birimi EUR’yu son bir yılın en düşük seviyesi olan 1,05 seviyesinin diplerine kadar itti. Teknik bir bakış açısı ile 1,0450 seviyesinin altında parite (eur = usd) seviyesi yeniden konuşmaya başlayabileceğimizi düşünüyoruz. Kraliyet aslanı sterlin ise geride bıraktığımız hafta dolar karşısında son altı ayın en düşük seviyesini test ederek 1,26 seviyesinin altını gördüğünü not edelim. Tıpkı EUR’da olduğu üzere, GBPUSD paritesinde de 1,2550 seviyesini dikkatli bir şekilde takip edeceğiz. Kıymetli metaller geçen hafta güçlü dolar temasına boyun eğerken, son beş iş günüdür mütemadiyen gerileyen altının da aşırı satım bölgesinde geldiğini görüyoruz! Bitcoin ise kulvar değiştirmesi ardından yoluna emin adımlarla devam ederken, sırası ile 68,500 sonrasında 91bin hedeflerimize ulaşan Bitcoin’de bir sonraki hedef seviyesinin 104bin devamında ise 125-130bin dolar olacağını düşünüyoruz.
Lâkin, Trump 2.0 dönemini piyasaların fazlası ile abarttığını da düşünmüyor değiliz! Şöyle ki, ABD seçimi sonrasında yaşanan volatilitede yukardaki paragraflardan da anlaşılacağı üzere dolar (DXY) ve bitcoin güçlenirken, tahvil faizleri yukarı, faiz getirisi olmayan kıymetli madenler ise aşağı yönlü seyir izliyor. Tüm bu senaryonun da arkasında yatan yegâne düşünce, Trump politikalarının enflasyonist olacağı, vergi indirimlerinin ise bütçe açığını daha da artıracağı endişesi olarak ön plana çıkıyor. Hatırlanacağı üzere bültenlerimizde bu riski uzun bir süredir ön plana çıkararak merkez bankalarının altına hücûm ettiğini söylemiştik. Acaba ne değişti? Trump, diğer siyasetçiler gibi yüksek enflasyonun kendisi için de büyük bir tehdit olacağını ön göremeyecek kadar miyop olabilir mi? Rahmetli Demirel’in boş tencere metaforunu bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz! Bu bakış açısı ile, abartılı fiyat davranışının bir noktada normalleşeceği düşüncesinden hareketle, yukarıda sıraladığımız hırpalanan finansal enstrümanları alıcı gözle takip etmenin fayda olacağını düşünüyoruz. Bu kadar güçlü doları Trump bile arzu etmeyecektir!
ABD seçimleri sonrası Türk mali piyasalarında başlayan iyimserlik haftanın son iş günü de korundu. Bu bağlamda, son sekiz iş gününde BİST100 ana endeksi neredeyse %10 yükselirken, BIST Banka endeksinde ise artış %17 seviyesinde gerçekleşti. Teknik olarak yönün de artık yukarı döndüğünü iddia edebiliriz. Trump’ın kabinesi şekillenirken, atamaları pek de Türk-Amerikan ilişkilerini ileriye taşıyacağı yönünde yorumlamadık. Bu bağlamda, Türk hisse senetlerinde var olan itici gücün TCMB’den beklenen faiz indirimi olduğunu düşünüyoruz. Her hafta perşembe günü açıklanan haftalık TCMB ve BDDK bültenlerine göre, yabancı para mevduatın toplam mevduat içinde payının (dolarizasyon) son yedi yılın en düşük seviyesinde olduğunu da not etmemiz gerekiyor.
TCMB’den beklenen faiz indiriminin de TL’ye olan ilgiyi bir miktar daha da artıracağını düşünüyoruz. TCMB’nin eksi 76 milyar dolar olan swap ve kamu dövizleri hâriç net rezervlerinin artı 33 milyar dolara kadar yükseldiği de düşünülürse, TL’nin önümüzdeki sene de reel anlamda değerli olma fikrine çok da uzak değiliz. Bu bağlamda, sene başında bilanço çalışma kuru olarak belirlediğimiz USDTRY 40,00 seviyesinin oldukça gerisinde seneyi artık tamamlayacağımızı görüyoruz. Piyasa katılımcıları anketinin Kasım ayı sonuçlarına göre de (sene başı 40 olan beklenti) 2024 sonu için 35,72 seviyesine gerilemiş. Hatta 12 ay sonrası için kur beklentisinin de 42,74 seviyesinde yataylaştığını görüyoruz (bakınız grafik). Bu bağlamda, yerel seçimler ardından Mayıs başı açtığımız TL uzun pozisyonlarımızı 2025 yılında da devam ettirme niyetindeyiz!
Yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında karmaşık bir seyir görüyoruz. ABD borsalarının cuma gecesini teknoloji hisselerinin önderliğinde düşüşle kapatması ardından bu sabah Tokyo borsası gerilerken, ilaç üreticisi hisseleri, ABD’de aşılar hakkında yanlış bilgi yayan çevre aktivisti Robert F. Kennedy Jr., Amerika Birleşik Devletleri’nin en üst düzey sağlık kurumu olan Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı’nın başına getirilmesi sonrası geriledi. Öte yandan, Reuters haberine göre, Başkan Biden yönetiminin Ukrayna’nın ABD yapımı uzun menzilli füzeleri Rus topraklarında kullanma izni verdiğini okuyoruz. Bu gelişmeyi Washington’un Ukrayna-Rusya ihtilafına ilişkin politikasında önemli ölçüde tersine çevirdiğini söyleyebiliriz. Zaten sabah erken saatlerde, jeopolitik risk kapsamında altının ons fiyatının da güne %1’in üzerinde yükselişle başladığını not edelim!
G20 Zirvesi Rio’da başlıyor. Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Zirve’de olacak. Çin Devlet Başkanı Xi, hafta sonu Başkan Biden ile siber suçlardan ticarete, Tayvan’dan Güney Çin Denizi’ne ve Rusya’ya kadar uzanan çatışmalar hakkında son görüşmelerini yaparken Trump ile birlikte çalışacağına söz verdi. Bu hafta Türk mali piyasaları açısından en önemli gündem maddesi Perşembe günü düzenlenecek TCMB’nin olağan PPK kararı olacak. Faizlerin sabit tutulmasına kesin gözüyle bakılırken, ileriye dönük rehberlik karar metninin satır aralarında dikkatle takip edilecek. Cuma günü Sn. Bakan Şimşek’in Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefiyle uyumlu belirleneceğini açıklaması dikkatimizi çekti. Yeni yıla girerken birçok fiyat yeniden değerleme oranı kadar artırılır. Bu oran da 2025 yılı için %43,93 olarak belirlendi. Bakan Şimşek’in açıklamalarını enine boyuna düşününce, 2025 yılı için kullanılacak yeniden değerleme oranının, bütçenin imkân verdiği ölçüde 2025 yılı enflasyon hedefi ile kullanılacağını anladık.
Trump’ın atamaları sürerken gözler Hazine Bakanı pozisyonuna çevrilse de, piyasalar bir diğer taraftan yapay zekânın ağır sikleti Nvidia’nın Çarşamba günü açıklayacağı çeyrek dönem sonuçlarını büyük bir merakla takip ediyor. Şirketin son dönemlerde sergilediği güçlü performans, yalnızca teknoloji hisselerine olan yatırım iştahını değil, aynı zamanda S&P500 ve Nasdaq100 gibi büyük endekslerin de genel seyrini etkilediğini unutmamak gerekiyor.
Piyasa Katılımcıları Anketi
Emre Değirmencioğlu