Connect with us

GÜNCEL

500 Gün: Ukrayna’daki Savaş Milyonlarca İnsanın Hayatını Nasıl Değiştirdi?

Yayınlanma:

|

Soğuk bir Şubat sabahı, 500 gün önce, Rusya Ukrayna’ya karşı tam kapsamlı bir işgal başlattı. Perşembe günüydü, Putin’in nostaljik Sovyet destekçileri arasında çok popüler bir tatil olan Anavatan Savunucusu Günü’nden bir gün sonraydı. Tarih, Putin’in ordusu için önemi göz önüne alındığında son derece sembolikti. O sırada Moskova’da olduğum için, işgalin 23 Şubat’ta başlayacağına dair ciddi korkularım vardı. 24 saat yanılmışım. Putin bir yıldırım saldırısı stratejisi, elit güçlerin kullanıldığı bir yıldırım çarpması seçti. Rusya’da (ya da dünyada) hiç kimse uzun bir savaşa hazırlanmıyordu.

Kremlin liderleri hızlı bir “özel askeri operasyon” için umut beslediler, ancak 16 buçuk ay sonra çatışmalar hala devam ediyor ve görünürde hemen bir sonu yok. Kiev üç günde teslim olmadı (otuz gün içinde ve hatta üç yüz günde gerçekleşmedi). Volodymir Zelensky başkentten kaçmadı. Ukraynalıların hiçbiri Putin’in askerlerini çiçeklerle karşılamadı; Direnişlerinin gücü dünyayı şok etti.

Ukrayna toplumu saldırganlık karşısında konsolide oldu ve küresel dünya Ukrayna’ya eşi görülmemiş bir destek gösterdi.

Başlangıçta Kiev’e ağır silahlar sağlama konusunda isteksiz olan birçok Batılı ülke, o zamandan beri rotayı tersine çevirdi ve ağır tanklardan gelişmiş hava savunma sistemlerine kadar değişen ekipman teslimatlarını hızlandırıyor.

Batı ayrıca, Kiev’in yılın başından beri yaptığı bir talep olan F-16 savaş uçaklarının olası teslimatı için Ukraynalı pilotları eğitmek için projeler sundu.

Batı’nın Kiev’e verdiği askeri destek, Rusya-Ukrayna savaşı 500. gününe girerken büyümeye devam ediyor.

Savaş Cumartesi günü bir başka acımasız dönüm noktasına ulaşırken, on milyonlarca hayatı değiştiren yollardan bazıları şunlardır:

  • Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı’na (UNHCR) göre, Ukrayna’dan yaklaşık 8 milyon mülteci komşu ülkelerde ve Avrupa genelinde kaydedildi
  • Ukrayna’da ülke içinde yerinden edilmiş tahmini 5.914.000 kişi var.
  • 17 yılında yaklaşık 6,2023 milyon kişi insani yardıma muhtaç durumdadır.
  • BM İnsan Hakları Ofisi’nin (OHCHR) son rakamlarına göre Ukrayna’da 9.083 sivil öldürüldü; Ancak gerçek ücretin çok daha yüksek olmasından korkuluyor.
  • OHCHR’ye göre Ukrayna’da 15.779 sivil yaralandı.
  • Çatışmaların başlamasından bu yana 1.500’den fazla çocuk öldü veya yaralandı.
  • Ukrayna hükümetine göre, yaklaşık 19.500 çocuk Rusya Federasyonu’na sınır dışı edildi.
  • Savaşın her iki tarafındaki askeri kayıpları tespit etmek ve doğrulamak zordur; Savaşan taraflar rakiplerinin kayıplarını abartma ve kendi kayıplarını küçümseme eğilimindedir.
  • Kiev Ekonomi Okulu’nun son bulgularına göre, yıkımın maliyetinin 143 milyar dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor.
Fotoğraf: Kiev Ekonomi Okulu
  • Ukrayna Çevre Koruma Bakanı’na göre, çevreye verilen günlük zarar 102 milyon dolara ulaşıyor.
  • Rusya’nın nükleer şantajı devam ediyor; Zaporizhzhia nükleer santralinin tahrip olma tehdidi var.
  • Kakhovka hidroelektrik santralinin barajı havaya uçuruldu ve sel, büyük çevresel ve ekonomik hasara neden oldu.
  • Rusya’nın Ukrayna topraklarının yüzde 20’sinden azını kontrol ettiği tahmin ediliyor.

Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası görevi, Ukraynalılar ve müttefikleri için zaten büyük bir zorluk gibi görünüyor. Yeniden yapılanma on yıllar sürebilir ve finansal destek miktarına ve bu fonların kullanıldığı verimliliğe bağlı olacaktır. Bununla birlikte, bu tür yardımların temel temelinin ancak Avrupa’nın merkezinde kalıcı ve adil bir barış olabileceği açıktır.

Başkent Kiev de dahil olmak üzere büyük Ukrayna şehirleri sürekli tehdit altında. İran tarafından Rus ordusuna sağlanan roket saldırıları ve savaş uçakları altyapıyı, evleri tahrip ediyor ve sivilleri öldürüyor. Ukrayna kuvvetleri, Rus ordusu tarafından doğu ve güneyde ele geçirilen toprakları geri almak için yavaş yavaş ilerliyor. Kayıplar verirken, Rus kuvvetleri şiddetli bir direniş sergiliyor. Haziran ayının başından bu yana, Ukrayna ordusu saldırıya geçti, ancak sadece yaklaşık bir düzine köyü ve birkaç yüz kilometrekarelik alanı geri almayı başardı.

Yakın zamanda barış görüşmelerinin başlayacağına dair en ufak bir ipucu bile yok. Tarafların pozisyonları uyumsuz ve taban tabana zıttır. Kremlin, Eylül 2022’de resmen ilhak edilen yeni topraklarda tutunmak istiyor. Rusya Anayasası, bölgelerin paradoksu olan Rusya Federasyonu’ndan ayrılmasına izin vermez (yeni bölgelere izin verilir, ancak ayrılmaya izin verilmez).

Askeri yenilgi ve işgal altındaki toprakların kaybedilmesi Kremlin için büyük bir aşağılama olacaktır ve yetkililer bunu önlemek için her yolu deniyorlar. Putin’in onurlu bir barışa ihtiyacı var ve başka hiçbir şeyi kabul etmeyecek. Rusya’daki toplum ve seçkinler, lideri her şeyi, herhangi bir suçu affetmeye hazırdır, ancak zayıflığı asla affetmeyeceklerdir. Bu hedefe ulaşmak ve Putin’i iktidarda tutmak için sadece klasik askeri güç değil, tüm araçlar kullanılacaktır. Bu araçlar arasında nükleer şantaj, örtülü diplomasi ve Ukrayna ile Batı arasındaki ittifakı yok etme girişimleri var. Çin gibi güçlü küresel oyuncuların arabuluculuğu da kullanılacak. Kremlin’in hala zamanı var, ancak başarısız Yevgeny Prigozhin isyanından sonra, Batı’daki birçok kişinin Putin’in seçkinleri kontrol etme kabiliyeti konusunda şüpheleri olduğunu itiraf etmeye değer. Zayıflık, yukarıda belirtildiği gibi, Rusya’da asla affedilmez.

Ukrayna için savaşın temelde farklı, varoluşsal bir anlamı var. Savaşın amacı, topraklarının kurtarılması, Ukraynalılar için barış ve Ukrayna’nın gelecekteki yeniden inşasıdır. Ukrayna lideri Volodymyr Zelenskiy, mücadelesinde toplumun konsolidasyonuna ve Batı’nın desteğine güveniyor. Batı’nın askeri ve mali yardımı, Ukrayna’nın karşı saldırısının başarısı ve işgal altındaki toprakların kurtarılması için kritik öneme sahiptir. Ukrayna’nın savaş stratejisi başarısız olursa ve mevcut statüko devam ederse, gelecekte Ukrayna’nın Macaristan veya Sırbistan’a benzer nispeten küçük bir Avrupa ülkesi haline gelmesi muhtemeldir.

Aynı zamanda, topraklarının büyük bir kısmı, tahrip olmuş şehirleri, altyapısı, mayın tarlaları ve paslanmış askeri teçhizat yığınlarıyla kaplı yaşanmaz bir “gri bölge” haline gelecektir. Ukrayna topraklarının geri kalanı işgal altında kalacak. Kore senaryosunun savaşı sona erdirmesini önlemek ve Ukrayna’nın çıkarlarını küresel ölçekte korumak, Ukrayna liderliğinin bir numaralı görevidir.

Okumaya devam et

GÜNCEL

DOĞALGAZA ZAM GELDİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), doğalgaz fiyatlarına zam yapıldığını duyurdu. Konutlarda yüzde 24,6, sanayi tüketicilerinde ise yüzde 7,86’lık artış yarından itibaren geçerli olacak.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), doğalgaz tarifelerinde yeni bir fiyat güncellemesine gitti. Yapılan açıklamaya göre, konut ve sanayi abonelerini kapsayan zamlı tarife belli oldu.

Konutlarda kullanılan doğalgaz yüzde 24,6 oranında zamlandı. Sanayide kullanılan doğalgaz ise yüzde 7,86 oranında zamlandı. Zamlı tarife yarından itibaren geçerli olacak.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıklaması şöyle:

“Doğal gaz toptan satış fiyatlarında bütçe hedefleri doğrultusunda değişikliğe gidilmiştir.

BOTAŞ’ın internet sitesinde ilan ettiği BOTAŞ doğal gaz toptan satış fiyatları ışığında, nihai doğal gaz satış fiyatlarında sanayi tüketicileri için ortalama yüzde 7,86 konut tüketicileri için ise ortalama yüzde 24,6 oranında artış söz konusudur.”

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Borsa İstanbul: Ankara’dan abim gelmiş evde bir ‘bayram’ havası…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Gündemin bir süredir en çok konuşulan başlığı olan CHP Kurultayı’nın iptali davası, merakla beklenirken 8 Eylül tarihine ertelendi. Masadaki riskler tüm netliğiyle yerini korusa da, kısa vadeli siyasi tansiyonun düşmesi ve müzakere için zaman kazanılması piyasalarda iyimserlik yarattı. Öte yandan, uzun süredir beklenen 19 Temmuz TCMB toplantısında faiz indirimi artık neredeyse kesinleşmiş görünüyor. Ancak akıllardaki asıl soru giderek daha yüksek sesle soruluyor: Merkez Bankası 18 gün daha beklemeden, olağanüstü bir toplantı yaparak sürpriz bir adım atar mı?

Hatırlanacağı üzere, 19 Mart sonrasında değişen siyasi atmosferin Türk Lirası ve TL cinsi varlıklar üzerinde yarattığı tahribatı sınırlamak amacıyla TCMB politika faizini %42,50’den %46,00 seviyesine yükseltmiş, ardından bir süre piyasayı %49,00 seviyesindeki gecelik borç verme faizi ile fonlayarak makro ihtiyati sıkılaştırma adımlarını devreye almıştı. Ancak azalan jeopolitik riskler ve iç siyasi tansiyondaki yumuşamayla birlikte, otoritenin hem miktarsal hem de oransal sıkılaştırma sürecini hızla normalleşmeye bırakmasını bekliyoruz. Bu doğrultuda, Haziran toplantısında faizi sabit tutan TCMB’nin Temmuz ayında 350 baz puanlık bir indirimle politika faizini yeniden %42,50 seviyesine çekmesini ve faiz koridorunu daha simetrik bir yapıya kavuşturmasını öngörüyoruz.

Dün bu beklentiyi fiyatlayan iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi, yaklaşık iki puan düşüşle %40,1 seviyesine geriledi. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetleri dünkü gelişmeleri büyük bir coşku ile karşıladı. Özellikle, faiz indirimlerinin yarayacağı lokomotif endeks bankacılık hisseleri alımların eşliğinde göz kamaştırıcı bir şekilde günü neredeyse %10 artışla tamamladı! Bültenlerimizde uzun bir süredir harketin bankacılık hisseleri ile başlayacağına yer vermiştik. Ana endeksin de dün günü %5’in üzerinde artışla tamamladığını ve teknik mânâda önemli bir direnç olan 9,750 seviyesinin üzerine yükseldiğini not edelim. Hatırlanacağı üzere, TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılı finansal araçların ‘reel’ getiri oranlarına bakarsak, Borsa İstanbul 100 endeksinin %16,71 götürü sağladığını not edelim. Küresel borsa endeksleri arasında Borsa İstanbul’un negatif getiri sunan ender endeksler arasında yer alması, yukarı yönlü potansiyel açısından önemi bir bilgi verdiğini düşünüyoruz! Yabancı indinde beş yıl vadede Türkiye risk primi (CDS) risk primi 292 baz puan seviyesine kadar gerilerken, USDTRY kuru ise karar öncesi 39,91 seviyesine kadar yükselmesi ardından 39,75’e kadar gevşeyip günü 39,80 seviyelerinde tamamladı.

Dün her ne kadar gözler CHP kararında olsa da, makro cephede Mayıs ayı dış ticaret verileri ve istihdam raporu takip edildi. TÜİK verilerine göre, ihracat %2,6 artışla 24,8 milyar dolar, ithalat ise %2,7 artışla 31,5 milyar dolar oldu. Bu sonuçla dış ticaret açığı %2,7 artışla 6,6 milyar dolar oldu. Bir önceki ay gerçekleşen 12,1 milyar dolar açık ardından Mayıs rakamları bir nebze de olsun ılımlı bir tabloya işaret etti. Öte yandan, TÜİK Mayıs ayı istihdam raporunu da yayımladı. Buna göre, manşet işsizlik oranı 0,2 puan azalışla %8,4’e geriledi. Metodolojisi nedeniyle manşet işsizlik yerine bizler daha geniş tanımlı bir gösterge olan atıl işgücü oranını takip ediyoruz. Bu oran %31,0 ile geçen aya göre (%32,1) bir tık da olsun gerilemiş olsa da, tüm zamanların en yüksek düzeylerinde olduğunu not edelim. Daha basit bir anlatımla, zamana bağlı eksik istihdam, iş bulma umudunu kaybetmiş olanlar, çeşitli nedenlerle iş aramayanlar gibi TÜİK’e göre işsiz sayılmayan ama işgücünde de olmayan nüfusun üçte biri gibi devasa bir kitlenin olduğunu görüyoruz!

Öte yandan, dün Türk-İş’in Haziran ayı Açlık ve Yoksulluk Sınırı raporunu yayımlandı. Buna göre, dört kişilik bir aile için açlık sınırı 26,115 TL oldu. Türkiye’de asgari ücretin 22,105 TL olduğunu not edelim. Ankara’da mutfak enflasyonu (gıda fiyatları) bir önceki aya göre %4,1 artış kaydetti. Yıllık gıda enflasyonunu %37,6 oldu. Yoksulluk sınırı ise 85,066 TL oldu. Türk-İş verilerinin işaret ettiği gıda fiyatlarına önemli bir referans olarak kabul ederek eskiden enflasyon hakkında tahmin yürütmeye çalışırdık. Lâkin bu korelasyonun iyice azaldığının not edelim keza TÜİK geçen ay gıda enflasyonu eksi %0,7 olarak hesaplarken, Türk-İş’in bir ay önceki veri setinde gıda %4,4 artış kaydetmişti. Gözler bu noktadan sonra bugün İTO verileride, perşembe günü ise resmî TÜİK verilerinde olacaktır. Anketlere göre TÜFE’nin Haziran ayında aylık %1,6 artış kaydetmesi ve yıllık gerçekleşmenin de %35 seviyesinde kalması bekleniyor.

Yurt dışı cephede ise, 2025 yılının ilk yarısında doların son 50 yılı aşkın sürenin en sert düşüşünü yaşadığının altını çizmemiz gerekiyor. Ani politika değişiklikleri, merkez bankasının (FED) bağımsızlığını sorgulanması ve yavaşlayan ekonomik aktiviteye dair işaretler, rezerv para birimine olan güveni sarsmaya devam ederken, Dolar Endeksi (DXY) yılın ilk yarısında %10,8 gerileyerek başlıca gelişmiş ülke para birimleri karşısında belirgin şekilde değer kaybetti. Dolar, İsviçre frangı karşısında %14,4, Euro karşısında %13,8 ve İngiliz sterlini karşısında ise %9,7 değer yitirdi.

Trump faiz indirimi konusunda FED üzerindeki baskısını artırarak, Powell’a dünya genelindeki faiz oranlarını içeren el yazılı bir not gönderdiğini okuyoruz. Notta, ABD politika faizinin Japonya’nın %0,5’i ile Danimarka’nın %1,75’i arasında olması gerektiği belirtilirken, Trump sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Faizi çok daha fazla düşürmelisiniz. Yüz milyarlarca dolar kaybediliyor” diyerek politika faizinin %1’e çekilmesi gerektiğini savundu. Trump’ın Powell üzerindeki baskısının arttığı bu dönemde, Hazine Bakanı Bessent, Powell’ın görev süresinin Mayıs 2026’da sona ereceğini hatırlatarak, yerine geçecek ismin belirlenmesi için hazırlıkların sürdüğünü açıkladı. Bu gelişmelerin doların elini daha da zayıflattığını not etmemiz gerekiyor. ABD ticaret savaşına soyunduğu bir zamanda, bacalar tütsün, çarklar dönsün, ABD vatandaşları daha çok iş bulsun diye uğraşırken, hâliyle her iş adamı gibi düşük faiz oranı talep ediyor. Lâkin, amiral geminin kaptanını ağır sözlerle eleştirmesi ve “yine çok geç kalacaksın” minvalinde açıklamalar ile işler kötüye giderse, hedef tahtasına Powell’ı yerleştirecek bir politika da benimsediğini görüyoruz.

ABD Başkanı Trump, 9 Temmuz’da sona erecek geçici gümrük tarifesi süresi yaklaşırken, Japonya ile yürütülen ticaret görüşmelerine yönelik memnuniyetsizliğini dile getirdi. Japonya’nın Amerikan pirinci ithalatına direnç göstermesini eleştiren Trump sonrası Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, iyi niyetle müzakere etmeyen ülkelere yönelik yeni tarife oranlarının belirleneceği ve Trump’ın bu konuda ekibiyle görüşeceği belirtildi. Hazine Bakanı Bessent ise, iyi niyetli görüşmeler yürüten ülkelere süre uzatımı düşünülse de bu kararın yalnızca Trump’a ait olduğunu vurguladı. Bessent, anlaşmalarda son günlere doğru yoğunluk yaşanmasını beklediklerini belirterek, ticaret ortakları üzerindeki baskının sürdürüleceğini söyledi.

ABD borsaları geceyi yükselişle tamamlaması ardından bu sabah vadeli işlemlerde hafif de olsa kırmızı rengin göze çarptığını görüyoruz. Öte yandan,  Trump’ın tarife artışı uyarısı ve Hazine Bakanı Bessent’in 9 Temmuz’a kadar ciddi artışların duyurulabileceğini söylemesi, yatırımcı güvenini zayıflatarak Pasifik’in diğer tarafına da olumsuz yansımış. Asya piyasalarının gösterge endeksi Japonya borsası Nikkei, son beş işlem gününde yaşanan güçlü yükselişin ardından bu sabah %1 geriledi. Haziran ayında Nikkei %6,6 yükselerek Şubat 2024’ten bu yana en iyi aylık performansını sergilemişti.

Ticaret görüşmelerine yönelik açıklamalar ardından altının ons fiyatı bu sabah yeniden 3,320 dolar seviyesine yükselirken, gümüş ise 36 dolar etrafında hareketini devam ettirdi. Bitcoin ise son bir haftadır 108bin dolar seviyesinin kıyısında bir sonraki hareketi için enerji biriktirmeye devam ettiğini görüyoruz. Yukarı yönlü harekete daha çok prim veriyoruz. İlk nazarda 108,500 akabinde ise 113bin dolar seviyesinin aşılması ile asıl beklediğimiz hareketin de başlayacağını düşünüyoruz.

Mali piyasaların gündeminde bugün FED Başkanı Powell’ın konuşması, ISM imalat verisi ve JOLTS açık iş sayısı takip edilecek. Yarın ADP özel sektör istihdam verisi, perşembe ise kritik haziran istihdam raporu takip edilecek. Cuma günü ABD piyasaları kapalı konumda olacak. Açıklanacak özellikle istihdama yönelik veriler, faiz indirimi beklentileri açısından yakından takip edilecektir. Bu haftanın Türkiye cephesinde ise en kritik makro verisi kuşkusuz perşembe günü açıklanacak Haziran ayı enflasyon rakamları olacağını bir kez daha hatırlatalım.

Borsa İstanbul

1751343743b3244c82deacc1f4cd92de60cce09ea6_1_1200.jpg
Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Maddi Duran Varlıkların Değerlemesi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Maddi Duran Varlıkların Muhasebeleştirilmesinde Maliyet ve Yeniden Değerleme Modelleri

Maddi duran varlıklar, işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için sahip oldukları fiziksel varlıklar arasında yer alır. Bu varlıkların finansal tablolara doğru şekilde yansıtılması, hem yatırımcıların hem de finansal analiz yapanların sağlıklı kararlar alabilmesi açısından büyük önem taşır. Uluslararası Muhasebe Standartları çerçevesinde, maddi duran varlıkların finansal tablolarda gösterimi için iki temel model mevcuttur: maliyet modeli ve yeniden değerleme modeli.

1. Maliyet Modeli

Maliyet modeli, bir varlığın ilk muhasebeleştirilmesinden sonra, finansal tablolarda maliyetinden birikmiş amortisman ve varsa değer düşüklüğü zararları düşülerek gösterilmesini esas alır. Bu yaklaşımda varlık, edinildiği tarihteki maliyet değerine sadık kalınarak bilançoda yer alır. Bu yöntem; basit, anlaşılır ve uygulaması görece kolaydır. Ancak ekonomik ortamda meydana gelen değişimlerin, özellikle enflasyonist etkilerin, varlığın gerçek değerini yansıtmasını engelleyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

2. Yeniden Değerleme Modeli

Yeniden değerleme modeli ise, maddi duran varlıkların gerçeğe uygun değeri üzerinden muhasebeleştirilmesine olanak tanır. Bu modelde, varlıkların güncel piyasa değerleri düzenli olarak ölçülür ve finansal tablolarda bu güncel değerler üzerinden yer alır. Ancak bu yöntemin uygulanabilmesi için gerçeğe uygun değerin güvenilir bir biçimde ölçülebilir olması gerekir.

Yeniden değerleme sonucu oluşan tutar, yeniden değerleme tarihindeki gerçeğe uygun değerden, sonraki dönemlerdeki birikmiş amortisman ve değer düşüklüğü zararlarının çıkarılmasıyla belirlenir. Varlıkların değerleri önemli ölçüde değiştiğinde yeniden değerleme yılda bir kez yapılmalıdır. Eğer değer değişimi önemsiz düzeydeyse, bu işlem 3 ila 5 yılda bir gerçekleştirilebilir.

Bu yöntemle finansal tablolar daha gerçekçi bir varlık değerlemesi sunar; ancak değerleme işlemlerinin karmaşıklığı, maliyetleri ve değerleme sıklığının doğru belirlenmesi gibi uygulama zorlukları içerir.

3. Uygulamada Önemli Hususlar

  • Bir varlık sınıfındaki tüm kalemler eş zamanlı olarak yeniden değerlemeye tabi tutulmalıdır. Bu, aynı varlık grubunda farklı tarihlerde yapılan değerlemelerin finansal tabloları yanıltıcı olmasının önüne geçmek içindir.

  • Alternatif olarak, kısa sürede tamamlanacak ve güncelliğini koruyacak şekilde dönüşümlü yeniden değerleme de yapılabilir.

  • İlk kayıt ve ölçüm aşamasında tüm duran varlıklar maliyet bedeliyle kayda alınır. Ancak sonraki ölçümlerde işletme tercihini maliyet modeli veya yeniden değerleme modelinden yana kullanabilir.

4. Değer Düşüklüğü Testi

Maddi duran varlığın finansal tablolarda gösterilen defter değeri ile geri kazanılabilir tutarı karşılaştırılır. Geri kazanılabilir tutar, kullanım değeri ile net gerçeğe uygun değer kıyaslanarak büyük olanı esas alınır. Eğer defter değeri, geri kazanılabilir tutardan yüksekse, bu fark kadar değer düşüklüğü zararı kaydedilir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.