Bankalar rotatif kredilerde her işlem için yüzde 1 komisyon almaya başladı. Sanayici yüzde 19 faizin üzerine alınan bu komisyona isyan ederken bankaların düşen faiz gelirlerini telafi edebilmek adına komisyon uygulamaya başladığı belirtiliyor
Faiz, Türkiye ekonomisinin en önemli tartışma konusu. Merkez Bankası politika faizinde geçmiş dönemlerde artırımdan kaçınmak için yan yollara sapmış ve politika faizi yerine sıkılaştırmayı diğer kanallardan sağlamaya çalışmıştı. Şimdi bu yolu bankalar seçiyor. Bankalar ticari kredilerde ve özellikle rotatif kredilerde faizi çok yüksek belirlememek için yüzde 1 işlem komisyon alıp kayıplarını telafi etme çabasında. Her işlemde yüzde 1 komisyon alınması sanayiciyi rahatsız ediyor.
Sözcü’den Şebnem TURHAN haberine göre; Bilgi veren reel sektör temsilcileri yüzde 19-20 seviyesinde uygulanan faizin yanı sıra bankaların her krediden yüzde 1 oranında komisyon aldığını belirtiyor.
Bankacılık kaynakları ise faiz oranları Hazine’ye, Merkez Bankası’na ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) bildirildiği için çok yüksek faiz oranı uygulamamak adına komisyon aldığını belirtiyor. Bunun nedeni ise geçen yılki düşük kredi faizleri ve bu yılki yüksek mevduat faizleri. Bankaların faiz gelirleri azalırken faiz giderleri arttı. Yüzde 1 komisyon ile az da olsa gelir kaybı düzeltilmeye çalışılıyor.
Sanayicilerden tepki
Rotatif kredilerde yüzde 1 komisyon alınması ile ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz sanayiciler, uygulanan bu faiz ve komisyon oranlarının şirketlere oldukça zor durumda bıraktığını söyledi. DÜNYA’ya açıklama yapan sanayici ve iş adamları, komisyon dahil edildiğinde uygulanan faizin ciddi yükselişler gösterdiğini belirterek basit usulle faiz hesabını şöyle yapıyorlar:
Ayda yüzde 10 artı faiz ödeniyor
“Bankalar son dönem faiz uygulamasını yüzde 19+1+1 olarak söylüyorlar. Ancak uygulamada 19+1 faiz olarak (toplamda 20) olması gerekirken pratiği şöyle yansıyor. Yüzde 19+1’in yanına bir de artı 1 komisyon ekliyorlar. Böylece 19+1+(1) haline geliyor formül.
Yani, rotatif kredi kullanan bir firma 1 milyon liralık krediyi ayda 10 kez kullan-kapat yapsa her işlemde yüzde 1 işlem komisyon hesabıyla ayda yüzde 10 artı faiz ödemiş oluyor. Bu yüzde 10 fazla faiz 12 ayda yüzde 120 yapar. Bu yılda 120 + 19+1 = 140 yapar. Yüzde 140 bileşik faiz hariç maliyet artışı ile karşı karşıyayız. Ve bu ödediğimiz bileşik faiz hariç. Her işlemde alınan bu komisyonu kim nasıl açıklayacak? Bu komisyonun adını ne koyalım? Sanayii bu finansman gideriyle nasıl ayakta kalacak? Ülkede yatırımcı bunlarla mı uğraşmalı, böyle mi ödüllendirilmeli?
Bankacılar: Faizi abartmamak için
Bankacılık kaynakları ise yüzde 1 komisyonun alındığını teyit etti. Mevduat faizinin yüzde 18,75- 18,80 seviyelerinde olduğunu ve kredilerin ancak yüzde 19 faizle kullandırıldığını söyleyen bankacılık kaynakları faiz oranını yüzde 20’ye çıkardıkları an eleştiri aldıklarını dile getirdi. Kaynakların verdiği bilgiye göre “faizi abartmamak için” bankalar yüzde 1 komisyon almaya başladılar. Böylelikle yetkili kurumlara faizi yüzde 19 olarak bildirirken komisyon alarak faiz oranını gerçekte yükseltmiş oluyorlar. Bu da düşen faiz gelirleri yani bankaların gelirlerini bir nebze olsun artırmak adına atılan bir adım olarak ortaya çıkıyor.
Kaynaklar, komisyonun en fazla yüzde 1’e kadar uygulandığını dile getirirken bunun genel bir uygulama olduğuna da dikkat çekti. Ticari kredilerde de biraz el sıkma gibi bir durum yaşandığını belirten kaynaklar ihracata ve üretime yönelik firmalara kredide öncelik verildiğini vurguladı. Bilgi veren bir diğer kaynak da rotatif kredide süreye göre komisyon alındığını da söylerken geri ödeme 1 ay ise komisyonun da 1 ay ödendiğini ve diğer krediler gibi kredi verildiğinde komisyon kesimi olmadığını kaydetti. Yine toplamda komisyon uygulamasının kredi faizini çok fazla yükseltmemek için uygulandığını da dile getirdi.
“Hatadan bir an önce dönülmeli”
Türkiye Moda Hazır Giyim Federasyonu Başkanı ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Hüseyin Öztürk, sanayiciden kendilerine iletilen sıkıntıların başında bankaların kredi kullandırırken peşin komisyon adı altında aldıkları uygulama geldiğini vurguladı. Öztürk, şöyle konuştu: “Peşin işlem komisyonu adı altında alınan bu işlem rotatif kredilerde çok sıkıntı yaşatıyor. Rotatif kredilerde günlük kullanımlarda işlem bazlı artı yüzde 1 alıyorlar ve peşin çekiyorlar. Bir ayda 10 kez yatırma çekme işlemi yaptığınızda yıllık sadece buna bileşik faiz değil günlük faizden yüzde 120 artı 1 ödeme yapılıyor. Bunun üzerine bir de bankanın uyguladığı faizi koyduğunuzda sorun daha da büyüyor. Yüzde 44 bileşik faizleri hariç her gün yaptığım işleme yüzde 1 ödediğimde bileşik faizini hesapladığınızda en az yüzde 15 civarında bir artış oluyor.
İkinci fasılda uygulanan yüzde 20 faizin de bileşiğini hesaplayınca yüzde 30 eder ve üst üste koyduğunuzda yüzde 70’e yakın yıllık faiz uygulaması ortaya çıkmış olur.
Bizler 1 puanın fiyat baskısını yaşarken birdenbire anlaşılması çok zor bir uygulama ile karşı karşıya kaldık. Sürekli aynı gemideyiz. Sanayici bu gemide değil, sanayici en dibindedir, sürekli mağdur olan tarafta oluyoruz. Bunun bir hata olduğunu tez zamanda sanayiye fazla zarar vermeme adına bu hatadan geri dönülmesi gerektiğini düşünüyoruz. İlgili bakanlığın ve kanaat önderlerinin hızlı hareket edeceğine eminim, Yanlış uygulama var ve ekonomiye kısa zamanda bile çok ciddi zarar verir. Türkiye toparlanma sürecine girdi ama sanayicinin işletme sermayesinde daralmalar var. Böyle anormal yaklaşımlar finansman ihtiyacını çok daha büyük bir problem haline getiriyor.”
Banka “Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler İş Birimi’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Burcu Civelek Yüce, bu görevinden, 04.07.2025 tarihinden geçerli olmak üzere ayrılacaktır” açıklaması yaptı.
Burcu Civelek YÜCE, bankanın Dijitalleşme sürecinde ekibi ile dizayn etmiş ana yönetici konumundaydı. Banka sistemlerinin sık sık çökmesinde eleştirilerin hedefinde olan isimlerin başında yer alıyordu.
ING BANK’a geçiyor
ING BANK Burcu Civelek Yüce’nin kendi bünyelerinde geçeceğini duyurdu. Uzun yıllar AKBANK’ta görev yapan ve mental olarak yıpranan Yüce bu şekilde kendini yeniden kanıtlama fırsatı da yakalamış olacak.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bugün (15.06.2025) yayınladığı veriler baz alınarak Merkezi Yönetimin 2024 Mayıs ayı sonu (önceki dönem) ile 2025 Mayıs ayı sonu (cari dönem) kıyaslanarak değerlendirme yapılmıştır. Açıklanan verilerden hazırladığımız tablo aşağıda sunulmuştur.
TESPİTLERİMİZ
1- Toplam gelirler içinde en yüksek tutarlı kalemler: Gelir Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, İthalde ve Dahilde Alınan KDV’dir. Cari dönemde bu 4 vergi türünün toplamı, toplam vergi gelirlerinin %70,7’sini oluşturmaktadır.
2- Toplam vergi gelirlerinin önceki dönemde %17,’4’ü, cari dönemde ise %20,9’u faiz ödemelerine gitmiştir..
3- Sosyal Güvenlik Kurumlarına (SGK) Görevlendirme Giderleri ile Hazine Yardımları adı altında yapılan ödemelerde önemli artış olmuştur. SGK’ya bir önceki dönemde 593,8 milyar TL aktarılırken, bu tutar cari dönemde 891,4 milyar TL olmuştur.
4- Bütçe açığı diğer kalemlere kıyasen daha düşük artış göstermiştir. Ancak yaptığımız araştırmalarda yılların son ayındaki bütçe açığı önceki aylara göre inanılmaz artmaktadır. Örneğin yılların ilk 11aylık bütçe açıkları toplamı (milyar TL); 2022’de 20,4; 2023’te 532,4; 2024’te 1.226,9 iken Aralık aylarındaki (tek aylık) bütçe açığı 2022’de 122,2; 2023’te 848, 2024’te ise 829,2 olmuştur. Sebebini bilmiyoruz. Ancak bu bağlamda yılın bütçe açığı sene sonunda netleşmektedir.
SONUÇ
Cari dönemde, personel giderleri+SGK’ya aktarılan tutar+faiz giderleri, toplam harcamaların %54,3’ünü oluşturmaktadır. Bu harcama kalemleri ve diğer harcama kalemleri dikkate alınınca gider tarafında harcamaları azaltacak tedbirlerin alınması zor görünmektedir. Sıklıkla gündeme getirilen tasarruf tedbirlerinin de bu büyüklükteki bütçede önemli bir sonuç sağlamayacağı görüşündeyiz. Bu nedenle Merkezi Yönetimin gelirleri arttırıcı (vergi oranlarını arttırma, yeni vergiler koyma, muafiyetleri ve istisnaları kaldırma gibi) uygulamalara gideceği kanaatindeyiz.
İSO 500’de 304. sıradaydı, 6,8 milyar TL ciroya rağmen konkordatoya başvurdu!
1976 yılında kurulan ve Türkiye çelik sanayisinin köklü firmalarından biri olan Sıddık Kardeşler Haddecilik Sanayi Ticaret Ltd. Şti., konkordato başvurusunda bulundu. 2024 yılı itibarıyla 6,8 milyar TL ciroya ulaşan şirket, İSO 500 listesinde 304. sırada yer almasına rağmen mali darboğazdan kurtulamayarak mahkemeye başvurdu.
Sektörde Şok Etkisi Yarattı
Sıddık Kardeşler’in konkordato kararı, demir-çelik sektöründe yankı uyandırdı. Yüksek cirosuna ve sektördeki güçlü konumuna rağmen böyle bir adım atılması, finansal risklerin ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi. Şirketin konkordato talebiyle birlikte mahkemeden süre talep ettiği ve borç yapılandırması sürecine girmeyi hedeflediği öğrenildi.
Konkordato Nedir, Ne Sağlar?
Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen firmaların, alacaklılarıyla uzlaşarak faaliyetlerine devam etmesini sağlayan yasal bir süreçtir. Bu süreçte şirketin mal varlıkları koruma altına alınır ve mahkemenin onayı ile borç ödeme planı devreye girer. Amaç, iflasın önüne geçerek şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesidir.
Ekonomik Dalgalanma ve Sektörel Zorluklar
Son yıllarda artan enerji maliyetleri, kur dalgalanmaları ve iç piyasada yaşanan tahsilat problemleri; birçok sanayi şirketi gibi Sıddık Kardeşler’i de zora soktu. Özellikle çelik sektöründe rekabetin giderek arttığı ve marjların daraldığı bir dönemde, finansal yönetim becerileri daha da kritik hâle geldi.
Gözler Mahkeme Sürecinde
Şirketin konkordato başvurusunun kabul edilip edilmeyeceği ve geçici mühlet kararı verilip verilmeyeceği önümüzdeki günlerde netleşecek. Sektör temsilcileri ise bu gelişmeyi sadece tekil bir iflas belirtisi değil, çelik sektörünün alarm veren yapısal sorunları olarak değerlendiriyor.