Connect with us

EKONOMİ

TİCARİ YASAKLAR FİRMALARI ‘ŞAK’ DİYE DURDURABİLİR

Yayınlanma:

|

Firmaların kredi kullanımda yaşadıkları sorunları ayrıntıları ile daha önce yazmıştım. Bankalar aracılığı ile Ticari Firmalara getirdiği yasaklar şirketleri finans kaynaklarına ulaşmakta zorlarken; hızlı bir şekilde faaliyetini yürütemez hale doğru gidiyor. Ticari firmalar popüler deyimler “şak” diye durursa şaşırmayın. Uyarması benden! Piyasa, “Kontrollü Ekonomi Modele” geçmiş durumda, bunun “sürdürülebilir olmadığı” dillendirilmiyor ama itiraz eden de yok!

Bu tespiti abartılı bulanlar için Ticari Yasakları sıralayalım o zaman:

TİCARİ YASAKLAR -1: Firma adına kredi ile binek araç için kredisi yasak. Kamyon, otobüs, kepçe alabilirsin. Patronlar yakında Kamyonlar ile işe gidip gelirse şaşırmayın.

TİCARİ YASAKLAR -2: Firma adına Gayrimenkul (Arsa, Fabrika) ve Araç alımı için Leasing dahil “döviz kredisi” yasak.

TİCARİ YASAKLAR -3: Firma faaliyeti için kullandığı -makine alımı krediler dahil- kredi alabilirsin ama kredilerin ödenmesi için kredi alamazsın. Kira ödemeleri için kredi alabilirsin ama Taksiti “kira ödemesi” olan Leasing taksitleri dahil ödemeleri kredi ile ödeyemezsin yasak. Kısaca, aldığın kredileri “Nasıl ödersen öde” diyor ekonomi yönetimi! Şu an firmalar için en sıkıntılı yasakların başında bu geliyor.

TİCARİ YASAKLAR -4: TCMB sürekli uyarmasına rağmen, bankalara kredinin bir kısmını vadesiz bloke ettirmeden kredi kullanımı yapamıyorsun.  İkinci defa uyarmasına rağmen yıllık kredilerde %4’lere varan komisyonlar, Dış Ticaret Paketi gibi ek paket ücretleri ve sigorta zorunluluğu havalarda uçuşuyor. Bunları kabul etmeden kredi kullanamazsın!

TİCARİ YASAKLAR -5: Dövizli çek yazabilirsiniz ama döviz ile tahsilatı yasak. 2022 yılı için her işlem için 118.500 TL’ye kadar para cezası var. Tekrarında 2 katı ceza. İçlerinde Kamu bankalarının da olduğu bazı bankalar “sorumluluk müşteriye ait” diyerek döviz çeklerini döviz olarak ödüyor. TCMB yasakta Bankaları cezada unutulmuş demek ki!

TİCARİ YASAKLAR-6: Vatandaşın ve Ticari firmaların yurt dışına 50.000 USD ve 10 milyon TL üzeri tutarlarda para transferi belgesiz yasak! Yok öyle kafana göre para gönderme. Aslında bankalar 50.000 USD üzeri transferleri MASAK’a raporluyorlardı ama TCMB üzerini çizerek bunu niçin vurguladı anlayan olmadığı gibi kafaları da karıştırdı. Yurtdışından Para girişlerinde açıklama, belge, bilgi vs gerek yok. Son yıllarda defalarca uzatılan “Varlık Barışı” devam ediyor, “nereden buldun” diye kaynağı sorulmuyor, getirilen paraya üstelik vergi de ödemiyorsunuz! Gri listeye girmemizde bu uygulamanın etkisi büyük oldu!

TİCARİ YASAKLAR-7: Ticari firmaların “faturasız” kredi kullanımı yasak. Buradaki sıkıntı bazı bankaların “proforma fatura” ile kredi kullandırmayıp illa faturanın kendisini istemeleri. Piyasadan o kadar uzaklar ki Faturanın ödeme yapıldıktan sonra kesildiğini bile bilmiyorlar, kredi kullanıp ödeme yapmadan fatura kestiremeyen firmadan fatura isteniyor karşı firma da ödeme almadan fatura kesmiyor. Tam bir yumurta tavuk hikayesi yaşanıyor şu an. İlla da fatura istenecek ise firmalara hatta 2-3 ay süre verilmeli öyle ticari mallar var ki ödemeyi yapsanız da malı 2-3 ay sonra alabiliyorsunuz. Tıpkı araçlar alımlarında yaşanan durum gibi. Sanayide bazı girdi mallar piyasada yok üstelik ödeme yapmanıza rağmen. Kısaca, “Firmalara önce fatura getir sonra kredi al” demek piyasalardan en kadar kopulduğunun da belgesi niteliğinde aslında. Dahi Döviz faturaları yasakladınız, faturada kur yazılmasını niye yasaklandı piyasa çözmüş değil. “Liralaşmanın psikolojik etkisi” savunma olamaz, zira özelikle makina ve kimya gibi ithalata dayalı ürünlerin döviz üzerinden fiyatlandığı herkes biliyor. Firmalar arası davalarda kur yazılmayan faturalar ciddi sorun olacak. Getirilen yasağın piyasada karşılığı yok. Uygulanmada da ciddi sorunlar yaşanıyor.

TİCARİ YASAKLAR-8: 10 tane firmanız da olsa 1’i Ticari kapsamına giriyor ise diğerleri KOBİ kapsamında kredi kullanamıyor! Önceden firma bazında olan yasaklar genişletilerek grup olarak değerlendirmeye başladı.

TİCARİ YASAKLAR-9: Ticari segment firmalar, NET İHRACATÇI ( ihracatı ithalatından en az %10 fazla ) değilse bankalardan TL kredi kullanamaz! Daha sonra Leasingler de dahil edildi! Yazmaya gerek yok ama aylardır İhracatı olmayan firma veya Net İhracatçı olmayan firma yeni Pazar bulsa da bunun için kredi kullanamıyor. Buradaki başka bir saçmalık sadece kullanım anında değil; bazı bankaların kredi vadesi boyunca NET İHRACATÇI olunacağı için Taahhütname istemeleri. İyi de İthalatın %80’ni hammadde olan bir ülkede firmaların zaman zaman pozisyonlarının değişebileceğini bile analiz edemediğinizi gösterir bu istek. Özellikle Sanayicinin, Döviz harcamadan döviz kazanamayacağı hala anlaşılmadı mı?

TİCARİ YASAKLAR-10: Eskiden rating notu düşük olana bankalar kredi vermezdi, şimdi “rating notunuz yüksek” diye vermiyor! Neymiş, rating notu en düşük ile en yüksek olan firmaya kredi verilmeyecekmiş. Düşük olanı anladım da yüksek rating firmaya kredi verilmemesinin mantığını anlamadım. Belli ki, piyasalardan uzak birileri bu firmaların rating notları yüksek olduğuna göre mali durumları da iyidir, likittir ödemeleri bünyeden yapsınlar gibi piyasada karşılığı olmayan bir düşünce içine girilmiş. Bu firmalar “önce ratingi düşüreceksin sonra kredi almayı hak edeceksin” demenin mantıksızlığını görmüş olduk. Bu yasak da, Piyasalardan iyice kopulduğunun belgesi niteliğinde. 25 yıllık bankacılık, 6 yıllık Piyasa deneyimim ile bu Mantığı hala çözemedim.

TİCARİ YASAKLAR-11: Aldığın kredi ile döviz alamazsın. İyi de Ticari firma Döviz ödemesini nasıl yapacak. Örneğin ödeme vadesi gelmiş döviz kredilerini nasıl ödeyecek? Akreditif ödemeleri için önceden döviz almak isterse buna nasıl engel olursunuz? İhracat bedeliniz geldi kafanıza göre kullanmanız yasak. Önce %40‘lık kısmını Merkez Bankası’na satış yapacaksınız. Tekrar döviz almak istediğinizde aradaki makas kadar zarar kaçınılmaz. Merkez Bankası Reeskont Kredisi kullanmışsanız durum daha da vahim; gelen İhracat bedelinizin %70‘ini bozdurma zorunluluğu var. Merkez Bankasına bozdurulan %40’a ek olarak %30’unu da piyasadaki bankalara bozdurmak zorunlu; üstelik bozdurulan para ile bir ay boyunca Döviz almak da yasak!

TİCARİ YASAKLAR-12 : Ticari firmanın Kredi kullanırken firmanızdaki dövize kadar beyan ediyorsunuz. Yabancı Para varlıklarınız son dönem Aktif büyüklüğünüz ya da cironuzdan büyük olanın %5’ini geçemeyecek de ondan. Geçmesi halinde TL Kredi kullanmanız yasak!

Bu yasaklar ve buraya yazmadığım (bazı bankaların kafalarına göre ek taahhütname istemeleri, düzenlemeleri yanlış yorumlamaları gibi ) yan yasakları alt alta koyunca işin ne kadar vahim olduğu anlaşılıyor. Alıştıra alıştıra getirilen yasaklar sayesinde piyasa kredilerde kitlenmiş, firmalar arasında nakit akışları bozulmuş durumda, piyasalarda tam bir “kredi kaosu” hali var. Ticari firmalar, bankalarda “Kredi limitim” var diye güvenmiyor artık, zira bu günlerde krediniz hesaba geçene kadar hiçbir kredi kesin değil! Firma finans servisleri hiç bu kadar zorlanmamışlardı. Bankalar aracılığı ile konulan yasaklar piyasada işlerin canlı kalacağını düşünen var ise peşin peşin söyleyeyim bu durumun sürdürülebilir olmadığı da yakında deneylemiş olacağız. Firmalar, parite ile mi boğuşsun; kur belirsizliğinde nasıl pozisyon alacağına mı odaklansın; yurt dışı piyasasındaki daralmaya göre pozisyon mu alsın; maliyetlerdeki hızlı değişmeye mi kafa yorsun derken şimdi de “krediye ulaşamama sorunu” ile karşı karşıya. Sorun o kadar büyük ki diğer sorunların önüne geçmiş durumda! Durum firmaları “şak diye stop” ( teknik deyimle sudden stop ) noktasına doğru götürüyor, biline!

Farkında olmadan; Firmalar için ciddi “Stres Testi” yapılıyor. “Dövize talebi kısalım” derken, piyasanın nefesi kısıldı; yapılmaması gereken ne kadar hata varsa yapılıyor, bakalım “fırtına öncesi sessizlik” konulu filmin sonu ne olacak?

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Bankacılık Uzmanı      www.bankavitrini.com

Daha detaylı bilgi için referans yazılar:

SANAYİDE ‘sudden stop-ani duruş’ YAŞARSAK ŞAŞIRMAYIN! – BankaVitrini

BANKALARDA KOBİ DIŞI TİCARİ KREDİLER NİÇİN DURDU? – BankaVitrini

DÖVİZ MEVDUAT BANKALARIN KABUSU OLDU – BankaVitrini

TİCARİ KREDİLERDE FATURA KAOSU – BankaVitrini

MERKEZ BANKASI BANKALARI 4 KONUDA NİÇİN UYARDI? – BankaVitrini

YANLIŞ KARARLAR YATIRIMCIYI VURDU – BankaVitrini

BANKALARDA ‘KREDİ BLOKELİ KREDİ’ DÖNEMİ BAŞLADI – BankaVitrini

SANAYİCİ BANKALAR KARŞISINDA SAVUNMASIZ BIRAKILDI – BankaVitrini

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Mehmet Şimşek gündemi değerlendirdi: Kur, Vergi, Seçim sonu beklentiler

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, doların 40 lira olacağı iddialarını yalanlayarak, “Belli kesimler bu yalanları üretmekten hala yorulmadılar. Bu seçim döneminde de bunun dozu arttı. Çünkü amaç seçim öncesi güvensizlik, belirsizlik yaratmak.” dedi. Enflasyonist yeni vergi getirilmeyeceğini, katma değer vergisi genel oranını, kurumlar vergisini ve gelir vergisini artırmayacaklarını vurgulayan Şimşek, “Bu konuda çok netiz. Ama istisnaları, muafiyetleri, indirim oranlarını gözden geçireceğiz.” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Mehmet Şimşek, Kanal 7’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Enflasyonun yılın ikinci yarısından itibaren yıllık bazda düşmeye başlayacağına işaret eden Şimşek, “Bir program var. Sabırla ve kararlılıkla uygulayacağız ve bu program sonuç verecektir.” diye konuştu.

Şimşek, “Dolar 15 gün sonra 40 lira olacak” ve “Merkez Bankasının raporu sızdı” iddialarına ilişkin soru üzerine, haberler ve sosyal medyadan yapılan paylaşımlarla karamsarlık pompalandığını söyledi.

Muhalefetin, projeleriyle seçim yarışını sürdürmek yerine toplumun geleceğine ilişkin ümitlerini olumsuz etkileyecek yaklaşımlarla seçimi götürmeye çalıştığına işaret eden Şimşek, “Eylül ayında açıklanan program çalışıyor. Mart ayının ortasındayız. Dolayısıyla kötümser zemin yok. Dedik ki ‘Bu program uygulamaya geçtikten sonra büyümede bir dengelenme olacak’. Yani enflasyonu, cari açığı bir şekilde kontrol altına alacak yeni bir kompozisyon çıkacak. Yani büyümenin yapısı değişecek.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, başından beri kur hedeflerinin olmadığını aktararak, “Ama kur hedefimizin olmaması, spekülatif amaçlı piyasadaki dalgalanmalara Merkez Bankasının kayıtsız kalacağı anlamına gelmiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın hiçbir ülkesinde düşük taleple kurlarda yüksek oynamaya izin verilmeyeceğini bildiren Şimşek, Merkez Bankasının fiyat istikrarını tehlikeye atacak bir dalgalanmayı engelleyeceğini söyledi.

Kur iddiaları

Şimşek, kura ilişkin iddiaları anımsatarak, “Geçen hazirandan bu yana benim söylemediğim ama bana atfen ‘Söyledi’ dedikleri en az 40 haberi yalanladık. Bu spekülatif tarzı masa başında uydurulan haberleri biz yalanlamaktan yorulduk. Belli kesimler bu yalanları üretmekten hala yorulmadılar. Bu seçim döneminde de bunun dozu arttı. Çünkü amaç seçim öncesi güvensizlik, belirsizlik yaratmak.” dedi.

Türkiye’nin, ihtiyacı olan dış kaynağı bulmada iyi noktada olduğuna işaret eden Şimşek, geçen yılın ikinci yarısından itibaren uzun vadeli ve uygun koşullarda gelen kaynağın, bu yıl artacağını söyledi. Hazine’nin de dış kaynak bulmada sorunu olmadığını bildiren Şimşek, Hazine’nin avro cinsinden 2017’den bu yana en düşük spread (faiz farkıyla) ile borçlandığını anımsattı.

“İlave döviz talebinin ekonomik temeli yok”

“Hazine yüksek faizle mi borçlanıyor?” iddialarına da cevap veren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Faiz neye göre yüksek? Neye göre düşük? Nominal faiz tabii ki bundan 10-15 yıl öncesine göre yüksek. Fakat şu anda bütün dünyada faizler yüksek. ABD hazinesinin 10 yıllık kağıtları yüzde 4-5 arasında işlem gördü son bir yıl içerisinde. Yani şu anda yüzde 4’ün üzerinde. ABD hazinesi yüzde 4’ün üzerinde borçlanıyor. Genelde sizin risk priminizi (CDS) buna ekiyorlar ve o sizin spreadiniz oluyor.”

Şimşek, seçime 2 hafta kaldığına işaret ederek, “Seçime kadar bu spekülatif amaçlı pozisyon alma, bunu teşvik etme, bunu telkin etme çabaları devam edecek. Şu anda ilave döviz talebinin ekonomik temeli yok. Ama ‘seçim sonrası geçen sene olduğu gibi kur yükselir, para kazanırım’ beklentisiyle yönlendirilen bir kesim var. İhracatçı bizim ucuz verdiğimiz reeskont kredisi ile gidip döviz alıyor ve bekliyor. İhracat gelirinin yüzde 40’ını bozdurması kuralı var. Onu da şu anda geciktiriyor. Çünkü ‘ben seçim sonrası biraz daha fazla kazanabilir miyim’ diye. Biz kuru tutmuyoruz ki kazanasın.” diye konuştu.

“İlave tedbir alırız”

Kur iddialarının doğru olmadığını vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

“Geçen sene mayısta Türk lirası mevduat faizleri yüzde 30’lar civarında. Şu andan yüzde 53-54 civarı. O gün itibariyle beklenen enflasyona göre eksi reel faiz var. Politika faizi zaten yüzde 8,5’tu. Şu anda piyasa diyor ki ’12 ay sonra enflasyon yüzde 36,7 olacak.’ Bunu ben söylemiyorum. 70 reel ve finans sektörü uzmanı söylüyor. Bunu dün bir gazete istismar etmiş: ‘Gizli rapor ifşa oldu. İşte kur şuraya çıkacak.’ Yalanlardan biri bu. Halbuki ‘gizli raporlardan ifşa oldu’ yalanı Merkez Bankasının 70 finans ve reel sektörü uzmanına ‘Siz 2024’ün sonunda veya bir yıl sonra kuru nerede bekliyorsunuz?’ sorusuna cevabı, sanki seçim sonrası olacakmış gibi paketlenmiş. Bakın bunlar iyi niyetli olamaz.

Lira şu anda cazip. Niye? Eğer yüzde 50’nin üzerinde faiz alıyorsanız, eğer piyasa önümüzdeki 12 ay enflasyonu yüzde 40’ın altında görüyorsa bu ‘reel getiri var’ demektir. Enflasyon konusunda kafalar karışık. Mart ayında Enflasyon Raporu açıklanacak, mayısa kadar yükselmeye devam edecek. Yükselen yıllık enflasyon, düşen aylık enflasyon. Peki önemli önemli olan 12 aylık enflasyon değil mi? Geçmiş 12 aylık enflasyonun yatırım kararlarında bir anlamı yok. Önemli olan gelecek 12 ay. Şimdi gelecek 12 ay piyasa yüzde 36,7 görüyor. Gelecek 24 ayda ise yüzde 20’li rakamları konuşuyoruz. Piyasadan bahsediyorum. İlave maliye politikasıyla birlikte belirsizlik bandı içerisinde olacağımıza inanıyorum. Olmayacağımıza inanırsak ilave tedbirler alırız. Bu da Merkez Bankasının uhdesinde olan bir konu.”

“Güçlü siyasi temeli olan bir ekonomik program inşa ettik”

Güçlü siyasi temeli olan bir ekonomik program inşa ettiklerini ve öngörülebilirliği arttırmayı amaçladıklarını bildiren Şimşek, “Orta Vadeli Program’ın (OVP) özü dezenflasyon. Yani enflasyonu tek haneye düşürmek, milletimizi hayat pahalılığından kurtarmak.” diye konuştu.

Şimşek, programla 3 yıllık perspektif sunduklarına ve bir yıllık geçiş süreci öngördüklerine işaret ederek, “Türkiye’nin kendine özgü şartları var. Geçen yıl mayısa kadar para politikası çok fonksiyonel değildi. Bunu işlevsel hale getirecek bir süreç öngördük. Ani şok tedavilerin yan etkileri büyük olabiliyor. Bankacılık sektörünün yapısını, reel sektörün bilançolarını dikkate aldık. Çalışmaların tamamı hassasiyetle götürüldü. Bu programı okumayanlar ahkam kesiyor.” ifadelerini kullandı.

Enflasyonu tekrar tek haneye, daha sonra da düşük tek haneye indirmek için hesaplar yaptıklarını anlatan Şimşek, “Programın özünde para politikasında normalleşme var. Türk lirasını güçlendirecek, destekleyecek, pozitif getiri sağlayacak, kredi genişlemesini yavaşlatacak, enflasyon beklentilerini çıpalayacak para politikası uygulamaya başladık. Merkez Bankasında birikimiyle, tecrübesiyle çok değerli arkadaşlarımız var. Karamsarlık pompalayanlar, piyasada belirsizlik, tedirginlik yaratmaya çalışanlar, bu arkadaşların çalıştıkları kurumların kapısından geçemezler.” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, Merkez Bankasının elinin son derece serbest olduğunu, enflasyonu düşürmek için ne gerekiyorsa onu yapacağını söyledi. Geçen sene meydana gelen depremlerin etkisinin devam ettiğini, inşaat girdilerinin ve işçilik maliyetlerinin arttığını, yapı stokunun azalmasıyla birlikte kiraların arttığını anlatan Şimşek, bu yıl enflasyonda deprem ve seçim etkisinin sistemden çıkacağına işaret etti. Şimşek, tek seferlik etkilerin çıkarılması durumunda bu yıl enflasyonun düşeceğini belirterek, “Enflasyon niye düşecek? Çünkü para politikası sıkılaştı, sıkılaşacak. Gelirler politikası bu paralelde belirlenecek. Enflasyon temmuzun 3’ünden itibaren düşmeye başlayacak. Çünkü çıktı açığı öngörümüze göre temmuzda eksiye dönüyor. Para politikası gecikmeli etkiye sahip olacak. Maliye politikası daha hızlı etkili.” diye konuştu.

“Vergileri artırmayacağız”

Enflasyonist yeni vergi getirilmeyeceğini, katma değer vergisi genel oranını, kurumlar vergisini ve gelir vergisini artırmayacaklarını vurgulayan Şimşek, “Bu konuda çok netiz. Ama istisnaları, muafiyetleri, indirim oranlarını gözden geçireceğiz.” ifadelerini kullandı. Şimşek, maliye politikasıyla enflasyonun düşüşü için ne gerekiyorsa yapacaklarını aktardı.

Şimşek, muhalefetin ekonomi programına ilişkin eleştirilerine de yanıt vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Program nerede diyenler, bir zahmet programı okusunlar. Önerileri varsa getirsinler. Muhalefetin sıkıntısı bu. Hiçbiri katkı vermiyor. OVP’de sıkı para, maliye ve gelirler politikası ile yapısal dönüşüm var. Dijital ve yeşil dönüşüm var. Yatırım ortamını iyileştirecek yüzlerce eylem var. Programımızın temeli sağlamdır. Temel siyasi istikrardır. Cumhurbaşkanımız programı sahiplenmiştir.”

Kredi politikasına yönelik de değerlendirmede bulunan Şimşek, “Kaynakları tüketime değil, üretken alanlara, yatırıma, istihdama ve ihracata yönlendireceğiz. Bunu kredi politikasıyla yapacağız. Müdahaleci olacağız. Biz kredi politikasında kaynağın tüketime değil, arz yönlü üretime gitmesini sağlayacağız. Bunun için ilave tedbirler gerekiyorsa alacağız.” dedi.

“Yönlendirmelere itibar edilmesin”

Şimşek, vatandaşın portföy tercihlerine saygılı olduklarını, bu tercihleri de makro ekonomik koşulların belirlediğini dile getirdi.

Türk lirasını cazip hale getireceklerini belirten Şimşek, “TL cazip hale geldikçe dezenflasyon programı uygulandıkça, kur korumalı mevduatta (KKM) ve dolar hesaplarında çözülme öngördüğümüzü söyledik. Bu, kademeli ve piyasa koşulları el verdiği ölçüde olacak. Geçen sene ağustosta KKM zirveyi bulmuş. Yaklaşık 3,4 trilyon lira, bugün 1,1 trilyon lira azalmış. 3’te 1 oranına yakın azalma var. KKM’de 29 haftadır kesintisiz azalma var. Şu anda TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı yüzde 42’ye ulaştı. Dolar cinsinden KKM yaklaşık 141 milyar dolardan 75 milyar dolar civarına kadar indi. Bizim program çalışır.” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, Türkiye’nin risk priminin düştüğüne işaret ederek, KKM’den çıkışın olduğunu, cari açığın daraldığını, büyümenin yeniden dengelendiğini ve ülkenin kredi notunun arttığını söyledi.

Son dönemde spekülatif amaçlı yönlendirmeler olduğuna dikkati çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Vatandaşların, spekülatif amaçlı yönlendirmelere itibar etmemesinin kendi menfaatlerine olacağını düşünüyorum. Şu anda oturup nerede iki kuruşu varsa gidip verimli olmayan alanlarda yatırıma yönlendiren bir kesim var. Bunu siyasi saiklerle ya da gerçekten de öyle düşünüp de yapan da var. Milletin düşüncelerine, değerlendirmelerine, yorumlarına, eleştirilerine saygı duyuyoruz. Fakat makro ekonomik temeli olmayan bir portföye doğru yönlendirmeyi biz çok net şekilde görüyoruz. Bunun seçim arifesinde yapılmasının siyasi amaçla olduğunu düşünüyoruz.”

“Sonuna kadar gideceğiz”

Şimşek, piyasanın, ABD ve Avrupa merkez bankalarının bu yılın ikinci yarısında 100’er baz puan faiz indireceğini beklediğini aktararak, “Bunlar da risk iştahını olumlu etkileyecek. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yılın ikinci yarısında daha çok kaynak getirecek. Seçim belirsizliği ortadan kalkacak. O kadar çok dedikodu üretiliyor ki. Sadece kurla ve Türk lirasıyla ilgili değil, benimle ilgili dedikodu üretiyorlar. Ben bu ülkeyi seviyorum. Makro ekonomik sorunların farkındayız. Programı kararlılıkla uygulayacağız, sonuna kadar gideceğiz.” dedi.

Türkiye’nin zayıf liradan bir kazancı olmadığına işaret eden Şimşek, “Biz sırf birileri istiyor diye spekülatif amaçlı pozisyon aldı diye, TL’nin, programı bozucu düzeylerde, aşırı değersizleşmesine izin vermeyiz. Buna nasıl izin vermeyiz? TL’yi cazip hale getirerek, para politikasını ve kredi politikasını daha sıkı tutarak. Çünkü TL’de likidite olması lazım ki döviz talebi olsun. Biz TL likiditesini de çok daha güçlü şekilde Hazine ve Merkez Bankası işbirliğinde yöneteceğiz.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, Birleşik Arap Emirlikleri’yle yapılan 50 milyar dolarlık anlaşmanın 8,5 milyar dolarlık sukuk anlaşması kısmının askıya alınmasına ilişkin soru üzerine, “Askıya alınmış bir şey yok. Türkiye’nin ihtiyacı olursa 8,5 milyar dolarlık uzun vadeli borçlanma imkanı var. Şu anda piyasada elverişli koşullarda borçlanmada sıkıntımız yok. Hazine bu sene iki borçlanma yaptı. İkisi de Türkiye kredi notunun sanki iki kademe üzerindeymiş gibi fiyatlandı. Türkiye çok elverişli koşullarda yurt dışından kaynak bulabiliyor.” diye konuştu.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD enflasyonu inatçı. İçeride ise döviz piyasasında yaşanan türbülans geçici

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Küresel mali piyasaların gözü kulağı dün ABD’de açıklanan enflasyon rakamlarına çevrilmişti. Tüketici fiyatları, artan benzin ve barınma maliyetleri nedeniyle Şubat ayında beklentilerin bir tık üzerinde artarken, bu da enflasyonda bir miktar yapışkanlığın olduğunu ve FED’in Haziran ayından önce faiz indirimi yapma şansının da azalttığını gösterdi. Sayıların dili ile konuşursak, manşet TÜFE enflasyonu yıllık bazda %3,2 artarken (beklenti %3,1) çekirdek TÜFE ise %3,7 olan beklentinin ötesinde %3,8 artış kaydetti. Vadeli piyasalar Haziran ayı faiz indirimine bu sabah itibariyle %68 şans tanıyor.
  • ABD enflasyon rakamlarının piyasa beklentisinin bir tık da olsun üzerinde gelmesi ardından ilk nazarda bir nebze de olsun yön tayin etmekte zorlandık. Doların eli ilk nazarda hafif de olsa kuvvetlenirken, son günlerde güçlü bir görünüm sergileyen riskli varlıklar hafif de olsa satış baskısına boyun eğdi. Detaylandırmak gerekirse, 10 yıllık ABD tahvil faiz getirisinin %4,05 – 4,10 aralığından %4,15 seviyesine yükselmesi ile faiz getirisi olmayan altının ve bitcoinin biraz canını sıkılsa da, yukarıda da değindiğim üzere, piyasada var olan satıcılı seyir uzun boylu olamadı.
  • ABD borsalarının özellikle de risk iştahı denince aklan gelen teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksinin geceyi %1,5 yükselişle tamamladı. Bir iki günlük kesinti ardından Nvidia hisselerinin geceyi %7’in üzerinde artışla tamamlaması ardından altının ons fiyatı da 2,160 dolar seviyesine toparlanırken, bitcoin ise 72bin dolar seviyesinin üzerinde yerini korumaya devam etti. Teknik bir bakış açısıyla, altının geçen hafta kaydettiği tarihi haftalık kapanış ardından ciddi bir yükseliş potansiyelini taşıdığının altını bir kez daha çizelim. Yukarıda 2,550 dolar/ons seviyesini ön plana çıkarken, Bitcoin cephesinde ise ilk etapta 75bin dolar seviyelerini hedefliyoruz. Pariteler cephesine ise EURUSD günü önemli bir değişim kaydetmeden 1,0930 seviyesinde yatay tamamladı.
  • Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluş Fitch’den 12 yıl sonra gelen not artırım kararına rağmen Türk mali piyasalarında TCMB’nin miktarsal sıkılaştırma adımının ön plana çıktığını söyleyebilirim. Şöyle ki, yaklaşan seçimler öncesinde Mayıs ayı Cumhurbaşkanlığı seçim dönemini hatırlayan ve tarih tekerrürden ibarettir diyen Türk insanı döviz piyasasına adeta son haftalarda hucûm edince, TCMB topyekûn teyakkuza geçerek piyasa faizlerinin üstü kapalı da olsa artmasına neden olan önlemleri almakta tereddüt etmemişti.
  • Piyasa faizlerinin yukarıya gitmesi, tüketicinin kredi alma ve tüketme kapasitesini hırpalarken, benzer bir şekilde üreticinin de (sanayicinin) krediye ulaşımını zorlu kılacağı beklentisini iskonto eden BIST100 ana endeksi, ağırlıklı olarak sanayi tarafına kümelenen satışlarlar gölgesinde, Fitch kararı ardından ikinci günü de düşüşle tamamladı. Son iki günde ana endeks %1 gerilerken, bankacılık endeksinin ise dün %2’ye yakın artış kaydettiğini not edelim. Faiz hadlerinin yükselişe geçmesi hisse senetleri için iyi bir haber olmasa da, seçim belirsizliğinin geride kalması ardından teknik bir bakış açısı ile (elbette yabancının da desteği ile) 11,500 seviyesini hedefleyeceğiz.
  • USDTRY kuru 31 seviyesindeki enerjisini çok hızlı ‘boşaltırken’ bir sonraki basamak olan 32 seviyesine TCMB’nin almış olduğu proaktif önlemler ile daha sakin bir başlangıç yaptığını not edelim. Belki biraz tekrar olacak ama, TCMB’nin ne yaptığını ‘bildiğini’ düşünüyoruz ve döviz piyasasında yaşanan türbülansın geçici olduğuna inanıyoruz. Yılın ilk iki ayında %11 artan TÜFE enflasyonunun seçim sonrasında fiyat ayarlamalarının da yardımı ile seneyi kabaca %45 civarına yükselerek tamamlayacağını, TL’nin nominal olarak değer kaybedip reel olarak değerlenmesi beklentisiyle -enflasyondan daha az değer kaybedecek- yıl sonu USDTRY kurunun 41 civarında olabileceğini hesaplıyoruz. Son günlerde TL’de ivme kazanan değer kaybına rağmen, görüşümüz arkasında durmaya devam ettiğimizin de altını çizmek isteriz. Seçim belirsizliğin bitmesi ile erkene çekilen döviz talebinin de durulacağını; durma noktasına gelen yabancı girişlerinin yeniden başlaması ile rezervlerde görülen kan kaybının da telafi edileceğini düşünüyoruz. USDTRY kurunun yeni güne 32,1 seviyesinden başladığını da not edelim.
  • Dün TCMB tarafından açıklanan cari işlemler dengesinin Ocak ayında 2,6 milyar dolar açık verdiğini gördük (Ocak 2023 = 10,4 milyar dolar açık). Ocak verilerini karşılaştırdığımızda, cari dengede iyileşme olduğunu ve bunun da olumlu olduğunu not edelim. Öte yandan, Türk insanının güvenli limanı olarak gördüğü altın ithalatını da hariç tutarsak, altın hariç cari işlemler dengesi Ocak ayında 1,6 milyar dolar açık verdi. Benzer bir şekilde geçen yılın Ocak ayında bu rakamın da 5,6 milyar dolar açık düzeyinde olduğunu not edelim. Çekirdek verinin de olumlu yönde bir gelişme sergilediğini mutlulukla görüyoruz. Net hata ve noksan kalemi (uyarlama hesabı) ise Ocak ayında 1,9 milyar dolar açık verirken, havanın olumlu olmasına rağmen, son 5 aydır açık rakamının devamlılık arz etmesini ise tam olarak anlamlandıramadık.
  • Dün açıklanan sanayi üretim endeksi Ocak ayında, aylık bazda herhangi bir artış kaydetmezken, yıllık olarak ise %1,1 artış kaydetti. Sanayi üretimi yani grafiğin ‘arz’ tarafı ile perakende satış rakamları grafiğin ‘talep’ tarafı arasında uzun bir süredir ciddi bir ayrışmanın olduğunu görüyoruz. Enflasyonu düşürmek kapsamında hâlâ canlı iç talebi soğutmak ve bu kapsamda kredi büyümesini sınırlamak için kredi kartları cephesine yönelik uzun bir süredir bazı önlemler beklediğimizi belirtmiştik. Kredi kartlarının, toplam kredilerin üç katı büyüdüğü bir ortamda, otoritenin son dönemde miktarsal sıkılaştırma adımları ile talebi sınırlandırarak tüketimi yavaşlatmak isteğinin de ötesinde, dün basında yer alan bir habere göre, Reuters’a konuşan kaynaklar, kredi kartlarına sınırlandırma geldiğini, nakit avans limitlerinin de düşürüldüğünü, taksit sayısının ise azaltıldığını okuyoruz.
  • ABD borsalarının geceyi yükselişle tamamlaması ardından yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında bir nebze de olsun kararsız bir seyir görülüyor. Gösterge endeks Tokyo borsası, yatırımcıların Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) yaklaşan para politikası toplantısında politika değişikliği olasılığını değerlendirmesiyle art arda üçüncü gün de düşüş eğilimli bir seyir izliyor. BoJ’un kısa vadeli faiz oranlarını gelecek hafta ya da en geç Nisan ayına kadar negatif bölgeden çıkarmasını bekliyoruz.
  • ABD enflasyon verisi sonrasında dikkatler, tüketici harcamalarının şimdiye kadar dirençli olduğunun bir göstergesi olan ABD perakende satışlarına (yarın) ve bu Cuma günü açıklanacak olan üretici fiyatlarına çevrildi.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Kredi kartında korkutan tablo

BDDK verilerine göre kredi kartı harcamaları bir yılda yüzde 155 artarak tehlike sinyali verdi. Veriler, seçimlerden sonra kredi kartlarına sınırlama gelebileceğini işaret ediyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hayat pahalılığıyla mücadele etmekte zorlanan vatandaş karta yüklendi, seçim sonrasında kartlı harcamalara sınırlama gelme riski arttı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, kredi kartıyla yapılan alışverişler son bir yılda yüzde 155.2, son 3 ay içinde de yüzde 11.8 oranında artarak tüm tüketici kredilerini solladı. Özellikle son 3 ayda kredi kartıyla yapılan taksitli alışverişlerin peşin harcamaları aşması da Merkez Bankası’nın (MB) enflasyon endişesini artırdı. Merkez’in en son ticari kredilere sınırlama getirmesinde de şirketlerin krediyi yatırım yerine taşıt alımında kullanmalarının etkili olduğu anlaşıldı.

1.3 TRİLYONA TIRMANDI

BDDK verilerine göre bireylerin ihtiyaç, konut ve taşıt kredilerinden oluşan kredi kullanımları geçtiğimiz son bir yılda yüzde 31.2, yıl başından bu yana da yüzde 4.1 düzeyinde artarak normal seviyede kaldı. Bu grupta yıllık artışı taşıt kredileri sürüklese de son 3 ayda bu kredilerin de eksiye düşmesi bu alanda bir sınırlama ihtiyacını ortadan kaldırdı. Buna karşılık veriler, aylık düzenli geliri ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen dar gelirlilerin ağırlıklı olarak kredi kartına yüklendiklerini gösterdi. Geçen yılın mart ayında 514 milyar lira olan kartlı harcamalar bu yılın başında 1 trilyon 173 milyara, mart başı itibarıyla da 1 trilyon 311 milyar liraya tırmandı. Üstelik son dönemde kredi kartında taksitli harcamalar peşin alışverişleri de geçmeye başladı. Yıllık artışın yüzde 155’i aşması, yıl başından bu yana da artış trendinin artarak devam etmesi Merkez Bankası’nın kredi kartlarına yeni sınırlamalar getirebileceğinin işareti olarak görülüyor.

Şirketler krediyi taşıta yatırdı

Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde ticari kredileri frenleyecek yönde yeni adımlar atmıştı. BDDK verileri, firmaların banka kredilerini işyerini büyütmek yerine taşıt alımlarıyla çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmaları nedeniyle Merkez’in önlem alma yoluna gittiğini gösteriyor. Firmaların son bir yılda işyerini ve işlerini büyütmek için bankalardan aldığı kredi miktarı yüzde 4.3 azalırken taşıt almak için kullandıkları krediler yüzde 29.3 arttı. Aynı şekilde genel ifadesiyle ‘ihtiyaç’ için firmaların kullandığı ticari kredilerdeki
artış da yüzde 59’a dayandı.

Kartla 263 milyar harcadık

Merkez Bankası (TCMB) verileri kredi kartlarında yeni rekorların kaydedildiğini gösterdi. Buna göre, banka kartı ve kredi kartı işlemleri tutarı 1 Mart ile biten haftada önceki haftaya göre yüzde 15 artışla 262.6 milyar TL seviyesine yükseldi. Böylelikle kartlı harcamalarda yeni rekor kaydedildi. Bu dönemdeki artışa vergi ve BES ödemelerinin 9.6 milyar TL artış ile belirgin yukarı yönlü etkide bulunduğu izlendi.

Erdoğan SÜZER – Sözcü

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.