Ford Otosan : ‘Türkiye’nin İlk ve Tek Yerli Şanzımanı’nı üretti
Türk otomotiv sanayinin öncü şirketi ve ihracat şampiyonu Ford Otosan, Ecotorq motor ve arka aksın ardından, 58 Milyon Euro yatırım ile geliştirilen “Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanını” Eskişehir fabrikasında tanıttı. Tasarımından test süreçlerine kadar tamamen Türk mühendislerinin geliştirdiği ilk ve tek yerli Ecotorq şanzıman ile Ford Otosan, motor, aks ve şanzıman olarak üç aktarma organını da geliştiren ve üreten dünyanın sayılı otomotiv markaları arasına girdi.
Ağır ticari araç segmentinde Türkiye’de ilk kez sıfırdan geliştirilip, üretilen yerli şanzımanın tanıtım toplantısı ve lansman törenine T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Cenk Çimen, Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Ford Otosan Genel Müdür Başyardımcısı Dave Johnston, Koç Holding İnsan Kaynakları ve Endüstri İlişkileri Başkanı ve Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Başkanı Özgür Burak Akkol, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak ile Ford Otosan çalışanları katıldılar. Avrupa’nın ticari araç üretim lideri, Türkiye’nin ihracat şampiyonu Ford Otosan, “Türkiye’ninilk ve tek yerli şanzımanını” Eskişehir Fabrikası’nda gerçekleştirilen törenle tanıttı. 2018’de çalışmalarına başlanan ilk ve tek yerli şanzıman yatırımı ile Ford Otosan, motor, aks ve şanzımanın üçünü de geliştiren ve üreten sayılı global kamyon üreticilerinden biri konumuna ulaştı. 58 milyon avroyatırım ve TÜBİTAK’ın 13,5 milyon TL tutarında Ar-Ge teşviki ile Ford Otosan mühendisleri tarafından tasarlanıp geliştirilen ilk ve tek yerli Ecotorq şanzıman sayesinde Ford Otosan’ın ağır ticari markası Ford Trucks’ın Eskişehir’de ürettiği ağır ticari araçlardaki yerlilik oranı %90’lara ulaşacak. 230 mühendisin, 5 yılda tasarım, test ve geliştirme aşamalarını tamamladığı Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanı, 1 milyon km’yi aşkın yolda, farklı ve zorlu koşullarda test edildi. Yeni yerli şanzımanı ile Ford Trucks markası, küresel arenada Türkiye’nin ağır ticari araç üretimindeki rekabet gücünün artmasına, Türkiye’de ise yan sanayi ve tedarik ekosisteminin gelişmesine katkı sunacak. Varank: “Ford Otosan mühendisleri tarafından tasarlanıp geliştirilen yerli şanzıman yeni gururumuz oldu”
Türkiye’de yerli üretimle kalkınmanın gayreti içinde olduklarının vurgulayan T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanı ile ilgili şunları söyledi:”Son 6 yıldır ihracat şampiyonu olan Ford Otosan, Türkiye’nin bugününe ve yarınına yatırım yapmayı sürdürüyor. Pandemiye rağmen hız kesmeden hatta vites yükselterek yoluna devam ediyor. 2020 yılı Aralık ayında Ford Otosan, 2 milyar avroluk yeni yatırım müjdesini kamuoyuna duyurmuştu. Yine bu senenin başında Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Ford Otosan ve Ford Avrupa arasında gerçekleştirilen satın alma sözleşmesinin imza törenine eşlik etmiştik. TÜBİTAK desteğiyle geliştirilen Ecotorq motorundan sonra, şimdi de 58 milyon avro yatırım ile Ford Otosan mühendisleri tarafından tasarlanıp geliştirilen yerli şanzıman yeni gururumuz oldu. Ford Otosan; motor, aks ve şanzımanın üçünü de kendi geliştirebilen sayılı küresel kamyon üreticilerinden biri haline gelecek. Ayrıca şanzıman yatırımıyla Türkiye’nin küresel pazarlardaki rekabetçi gücüne büyük katkı sunacak. Tasarımı ve Ar-Ge’si Türk mühendisleri tarafından gerçekleştirilen kamyonların yerlilik oranları %90’ları bulacak. Bununla birlikte üretilen şanzımanlar, kamyonların içerisinde 40’ı aşkın ülkeye ihraç edilecek. Özetle hem Ford Otosan, hem yerli otomotiv sanayi hem de Türkiye kazanacak. Bu ve bunun gibi yüksek katma değerli yatırımlarla büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası emin adımlarla gerçekleşecek. Ben bu vesileyle projede emeği geçen Ford Otosan ailesine teşekkürlerimi sunuyor, Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanının vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum”
Ali Y. Koç: “Ülkemizin potansiyelini hayata geçirmesi ve küresel arenada her zaman rekabetçi bir noktada konumlanması vizyonunu üzerimize vazife addediyoruz” Bu değerli yatırımın Türk otomotiv sanayini geleceğe taşımaya, küresel arenada rekabet gücünü artırmaya büyük katkısı olacağına inandığını söyleyen Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, “Ülkemizin potansiyelini hayata geçirmesi ve küresel arenada her zaman rekabetçi bir noktada konumlanması vizyonunu üzerimize vazife addediyoruz. Topluluğumuzun varoluş nedenlerinin en güzel özeti, ‘önce vatan’ diyerek, potansiyeli görmek, yılmamak, gelişmek ve büyümek. Bu felsefe zaman içinde ‘Ülkem varsa ben de varım’ düsturu olarak Topluluğumuzun adeta DNA’sının bir parçası olmuştur. Koç Topluluğu ve Ford Motor Company arasındaki uzun soluklu ortaklığın bir sonucu olarak kurulan Ford Otosan da bu bakış açısıyla bu topraklar için yatırıma, üretime ve değer sunmaya devam ediyor” dedi. “Topluluğumuzun gözbebeği Ford Otosan, otomotiv endüstrisinde her yönüyle global bir oyuncu konumunda” Ali Y. Koç, ülkemizin küresel rekabetteki en büyük eksikliğinin sanayi ve teknoloji yatırımları olduğunun altını çizerek, “Bunun artması gerektiğine hepimiz hem fikiriz. Türkiye olarak bu eksikliği giderebilmemiz için, nitelikli insan kaynağımız ile bilgi ve teknoloji üretebilmemiz ve yüksek katma değerli ürün ve hizmetler sunabilmemiz gerekiyor. Topluluk olarak da en büyük hedefimiz; Türkiye’nin teknolojik rekabet gücünü artırarak, global çapta bir merkez ve bu alanda dünyanın sayılı oyuncularından biri olmasıdır. Bu hedefimizi gerçekleştirmek için her işimizde; yönümüzü geleceğe, sürdürülebilirliğe, Ar-Ge ve inovasyona çeviriyoruz. Hız kesmeyen teknoloji yatırımlarımızla, geleceğe yönelik ürün ve hizmetler geliştirmeye gayret ediyoruz. Bu hedefimizi gerçekleştirmede büyük yol alan Topluluğumuzun gözbebeği Ford Otosan, otomotiv endüstrisinde her yönüyle bugün global bir oyuncu konumunda. Ve de geldiğimiz nokta itibari ile, yenilikçi teknolojilerle küresel çapta rekabet ediyoruz. A’dan Z’ye Türk mühendislerinin üst düzey yetkinlikleri ile geliştirdiği ağır ticari araçlarımızın yurt içinde büyük rağbet görmesi, global arenada da ‘Türk malı’ damgası ile rekabet etmesi hepimizi gururlandırıyor.” “Bizden bir parça, Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanının ülkemiz ve otomotiv sanayi için hayırlı olmasını diliyorum” Türkiye otomotiv üretiminin %25’ini gerçekleştiren, Türkiye’nin son 6 senedir ihracat şampiyonu olan Ford Otosan’ın büyüme ivmesinin ve iradesinin daha da güçleneceğine inandığını, bunun için de yatırım ve çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini vurgulayan Ali Y. Koç, “Bugün itibarıyla başta Avrupa olmak üzere, 40’ı aşkın ülkeye Eskişehir’de üretilen ağır ticari araçlarımızı ihraç ediyoruz. F-MAX’in dünya çapındaki bu başarısının ardından bugün, üst düzey mühendislik başarısı olan ‘Türkiye’nin İlk ve Tek Yerli Şanzımanı’nı sizlerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ağır ticari araç segmentinde Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanı ile teknolojik katma değeri yüksek bir ürünü sıfırdan geliştirip üreterek Ar-Ge ve mühendislik kapasitemize bir yenisini ekliyoruz. Yerlilik konusunu çok önemsiyor ve araçlarımızın yerlilik oranını en yüksek seviyeye taşıyarak ekonomimize katma değer sunmaya devam ediyoruz. Yerli şanzımanımız ile beraber ürettiğimiz ağır ticari araçlarımızın yerlilik oranı yüzde 90’a yaklaştı. Ülke olarak pek çok endüstride yerlilik oranına öncelik veriyoruz. İşte bu kamyon da gerçek anlamda Türk mühendisliği ve işçiliğinin bir eseridir. Bizden bir parça, Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanının ülkemiz ve otomotiv sanayi için hayırlı olmasını diliyorum” dedi. “Türkiye’yi kısa dönemli analizlerle anlamaya çalışmak büyük bir yanılgıdır; uzun vadede bu ülkeye yatırım yapan herkes kazanır” “Geleceğin daha müreffeh, daha istikrarlı, daha mutlu Türkiye’si hepimizin ortak hayali” diyen Ali Y. Koç sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hayalimizi elbirliğiyle gerçekleştirecek her türlü potansiyele sahip olduğumuza yürekten inanıyorum. Koç Topluluğu, uzun vadeli değer yaratma vizyonuyla bu ülkenin geleceğine yatırım yapmaya, bu topraklardan kazandığını bizim insanımızla paylaşmaya devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ekonomimizin en zor dönemleri dahil bu şekilde hareket eden Topluluğumuzun ve bize güvenen uluslararası ortaklarımızın başarısının herkese ilham vermesini ve örnek olmasını diliyorum. Her fırsatta tekrarladığım gibi, Türkiye’yi kısa dönemli analizlerle anlamaya çalışmak büyük bir yanılgıdır; uzun vadede bu ülkeye yatırım yapan herkes kazanır. Uzun vadeli değer yaratma vizyonumuz ile çalışmaya, Vehbi Koç’un ‘Ülkem varsa ben de varım’ sözüyle ortaya koyduğu kurucu ilkenin ışığında elimizi taşın altına koymaya ve ülkemize katkı sunmaya devam edeceğimizden emin olabilirsiniz.” Yenigün: “Yerli şanzıman markamızın ve ülkemizin uluslararası arenadaki rekabetçiliğine büyük katkı sağlayacak” Bir aracı sıfırdan ticari bir ürün haline dönüşene kadar, motoru da dahil olmak üzere komple tasarlama, geliştirme ve test etme yeteneklerine ve altyapısına sahip tek “Türk otomotiv şirketi” olarak otomotiv endüstrisinin geleceğini şekillendirmeye devam ettiklerini belirten Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün ise şöyle konuştu:“Türkiye otomotiv sanayinin öncü gücü Ford Otosan olarak, 60 yılı aşkın süredir otomotiv sektöründe ‘ilk’leri gerçekleştiriyor ve başarı hikayeleri yazıyoruz. Hayata geçirdiğimiz başarılı yatırımlarımızla, ülkemizdeki otomotiv ekosistemi ve tedarikçilerimizi bizimle birlikte büyütüyoruz. Hep birlikte büyümeye de devam ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, ağır ticari markamız, gözbebeğimiz Ford Trucks ile Eskişehir’de ürettiğimiz çekici, yol ve inşaat serisi ağır ticari araçlarımızı 40’tan fazla ülkeye ihraç ediyoruz. Ford Otosan olarak kendi kaynaklarımızla geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz F-MAX’in ‘Uluslararası Yılın Kamyonu’ ödülü başta olmak üzere aldığı ödüller, tüm dünyada büyük bir yankı uyandırıyor, araçlarımıza olan talebi artırıyor. Dünyayı etkisi altına alan pandemiye rağmen Ford Trucks ile Avrupa’nın en önemli pazarlarında yapılanmamıza ve büyümemize devam ediyoruz. Bu başarılarımız elbette tesadüf değil. Bugün yaşadığımız gururun arkasında, kuruluşunun hemen ardından ürün mühendisliği çalışmalarına başlayan ve bu birimi yıllar içerisinde Türkiye’nin özel sektörde en büyük Ar&Ge’si haline getiren mühendislerimizin yanı sıra, ilk günden beri en yüksek kalite, verimlilik ve esneklikle çalışmalarını sürdüren mükemmel üretim tesislerimiz ve çalışma arkadaşlarımız var. Ve bugün… Ne mutlu ki şirketimiz, tasarımından test süreçlerine kadar tamamen bizim geliştirdiğimiz şanzıman ile bir yeniliğe daha imza atıyor. 58 milyon avroluk yatırımla hayata geçirdiğimiz yerli şanzıman ile araçlarımızın %74 olan yerlilik oranını %90’lara çıkarıyor, markamızın ve ülkemizin uluslararası arenadaki rekabetçiliğine büyük katkı sağlıyoruz. Yerli şanzımanın hayata geçirilmesinde emeği olan tüm çalışma arkadaşlarıma en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca, bizlere verdikleri destekler ve duydukları inanç için devletimize, kurumlarına ve bizi her zaman destekleyen Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank’a teşekkür ediyoruz.” Ford Trucks’ın global büyümesi pandemiye rağmen hız kesmeden devam ediyor Sadece Türkiye içinde değil, 40’ı aşkın ülkede global pazarlar için de araç üreten ve geliştiren Ford Otosan’ın ağır ticari araç markası Ford Trucks, pandemiye rağmen global çapta büyümesini hız kesmeden sürdürüyor. 2019 Uluslararası Yılın Kamyonu (ITOY) ödülünün ardından F-MAX’e Avrupa’dan gelen yoğun taleple birlikte büyüme planlarını erkene çeken Ford Trucks, 2019’da Polonya, Litvanya, Portekiz ve İspanya pazarlarının ardından yoğun talep gördüğü pazarlardan İtalya, Belçika, Lüksemburg yapılanmasını tamamladı. Son olarak, geçtiğimiz günlerde Avrupa’nın en büyük ağır ticari pazarı Almanya’ya da atım atan şirket, global büyümesini 2021 yılı sonunda 45 ülkeye, 2024 yıl sonuna kadar da 55 ülkeye genişletmeyi hedefliyor.
Netflix’in global fenomene dönüşen dizisi Squid Game, sadece bir hayatta kalma yarışması değil, aynı zamanda modern iş hayatı, finansal sistemler ve insan doğası üzerine güçlü metaforlar barındırıyor. Dizi, bir oyun üzerinden sistemin acımasız yüzünü gösterirken, çalışanlar ve yöneticiler için de önemli dersler içeriyor.
ÇALIŞANLAR İÇİN 7 HAYATİ DERS
1. Sistem Sorgulanmalı
Karakterlerin büyük kısmı, sistemin onları sürüklediği borç ve çaresizlik girdabında kayboluyor. Şirket çalışanları da kurumsal düzenin içinde ezilmeden önce, bu sistemin kendilerine nasıl hizmet ettiğini sorgulamalı.
2. Finansal Okuryazarlık Şart
Dizide birçok karakterin borç batağına düşmesi, temel finansal okuryazarlık eksikliğini gözler önüne seriyor. Gelir-gider yönetimi, borç kontrolü ve tasarruf alışkanlığı, iş hayatında ayakta kalmanın anahtarı.
3. Takım Ruhu ve Bireysellik Dengesi
Oyunların bazılarında ekip çalışması, bazılarında bireysel yetenek öne çıkıyor. Çalışanlar da iş hayatında bu iki beceri arasında denge kurmalı.
4. İtibar, Pozisyondan Değerlidir
Kazanmak uğruna etik dışı davranışlarda bulunan karakterler, insanlıklarını kaybediyor. Kurumsal hayatta da pozisyon değil, etik duruş uzun vadede kazandırır.
5. Başarı Tanımı Gözden Geçirilmeli
Para ve mevki, başarıyı tek başına tanımlayamaz. Anlamlı bir iş, aidiyet hissi ve kişisel gelişim de başarının parçasıdır.
6. Belirsizlik Altında Karar Alma Becerisi Geliştirilmeli
Dizide karakterler bilinmezlikle dolu kararlar alırken zorluk yaşıyor. Çalışanlar da stres altında sağlıklı karar verme yetilerini geliştirmeli.
7. Her Zaman Bir Seçeneğiniz Vardır
Oyunculara oyundan çıkma hakkı verilmesi gibi, iş hayatında da sizi yıpratan ortamlardan çıkmak bir tercihtir. Alternatifler her zaman mevcuttur.
YÖNETİCİLER İÇİN 6 STRATEJİK DERS
1. Korku ile Değil, Saygı ile Yönetin
Dizide organizatörler korku ile düzen kuruyor ama bu sistem sürdürülemiyor. Kurumlarda da çalışanı korkutarak değil, güven vererek liderlik yapılmalı.
2. Adaletli Rekabet Kültürü Oluşturun
Adaletsiz rekabet, çalışanlar arasında yıkıcı bir etki yaratır. Terfi ve ödüllendirme sistemleri şeffaf ve liyakate dayalı olmalıdır.
3. Kriz Anlarında Gerçek Liderlik Ortaya Çıkar
Dizide kriz anlarında kim gerçek lider kim değil açıkça görülüyor. Yöneticiler de zor zamanlarda çalışanlarının yanında olmalı, yol göstermelidir.
4. Çalışanlar Rakip Değil, Ortağınızdır
Karakterler birbirine karşı oynatıldığında güven duygusu kaybolur. İş hayatında da çalışanlar arasında rekabet yerine iş birliği teşvik edilmelidir.
5. Empatiyi Elden Bırakmayın
Merhametli ve anlayışlı karakterlerin dizi boyunca öne çıkması, empati yetisinin liderlikteki önemini gösteriyor. Yöneticiler sadece yön veren değil, dinleyen ve anlayan olmalıdır.
6. Sahaya İnmeden Lider Olunmaz
Organizatörlerin uzaktan izleyici olması, onları lider değil kontrolör yapar. Günümüz yöneticileri ise sahada olmalı, çalışanlarıyla aynı havayı solumalıdır.
Oyun Değil, Gerçek Hayat
“Squid Game”, modern kapitalist sistemin aşırılıklarını distopik bir evrende kurgularken, hem çalışanlara hem de yöneticilere güçlü mesajlar veriyor. Bu diziyi sadece bir kurgu değil, kurumsal hayatın aynası olarak okumak; iş dünyasının insan merkezli, adaletli ve sürdürülebilir bir yapıya evrilmesi açısından kıymetli bir fırsattır.
2025 yılına güçlü bir başlangıç yapan Türk turizm sektörü, yaz aylarına yaklaşıldığında farklı bir tabloyla karşılaştı. Özellikle Haziran ayında, sahil bölgelerinin beklenenden daha düşük doluluk oranlarına sahip olması, sektör temsilcileri arasında ciddi bir sorgulama sürecini başlattı: Yerli turist nereye kayboldu?
Yerli Turist Tatil Davranışları Değişti
Pandemi sonrası toparlanma sürecini hızla tamamlayan Türkiye turizmi, yabancı turist açısından 2025’te rekor kırmaya hazırlanırken, yerli turistte belirgin bir geri çekilme gözlemlendi.
İşte bu tercihi etkileyen başlıca nedenler:
1. Yüksek Fiyatlar, Düşen Talep
Antalya, Bodrum, Çeşme gibi gözde bölgelerde şezlong kiraları 2.000–3.000 TL, tam günlük beach kullanımları 10.000 TL’ye kadar çıktı. Bu durum, asgari ücretle geçinen ya da orta gelir grubundaki vatandaş için “tatil” kavramını lüks haline getirdi.
2. Yunan Adalarına Yöneliş
Yerli turistin dikkat çeken yeni tercihi Yunan adaları oldu. Feribotla ulaşımın kolaylaşması, Schengen vizesi sürecinin hızlandırılması ve fiyatların Türkiye’ye kıyasla daha uygun olması; Kos, Midilli, Rodos gibi adaları cazip kıldı.
3. Sosyal Medya ve “Pahalı Türkiye” Algısı
Sosyal medyada yayılan “1 lahmacun 600 TL” türü paylaşımlar, tatilcilikte moral bozucu bir etki yarattı. Bu içerikler, yerli turistin Türkiye içinde tatile yönelmesini psikolojik olarak da engelledi.
4. Sınavlar ve Takvim Uyumsuzluğu
Haziran ayında üniversite sınavlarının yapılmış olması ve okulların henüz kapanmamış olması nedeniyle ailelerin büyük bölümü tatil planlarını Temmuz ayına erteledi. Bu da özellikle Haziran doluluk oranlarını düşürdü.
Rakamlarla Durumun Özeti
Ege ve Akdeniz kıyılarında Haziran doluluk oranı %50’nin altına geriledi.
Aynı dönemde Yunan adalarına yapılan seyahatlerde %40’tan fazla artış yaşandı.
Yerli turistin çoğu, daha uygun fiyatlı kamp, karavan ve günübirlik doğa aktivitelerini tercih etti.
Nereye Gitti Bu Tatilciler?
Yerli turistler Haziran ayında aşağıdaki destinasyonları tercih etti:
Kos, Midilli, Rodos
Kaz Dağları, Amasra, Gökçeada
Kamp ve karavan alanları (Bolu, Sapanca, Eğirdir gibi yerler)
Günübirlik doğa gezileri, yayla turizmi
Sektör Ne Yapmalı?
Fiyat politikaları gözden geçirilmeli. Yüksek sezon olsa da yerli turistin bütçesine hitap eden seçenekler artırılmalı.
Erken rezervasyon sistemleri yaygınlaştırılmalı.
Kültür ve doğa turizmine yatırım yapılmalı. Sahil dışındaki güzergâhlar tanıtılmalı.
Yerli turiste özel paketler (ulaşım+dahil her şey) oluşturulmalı.
Yeme-içme sektöründe şeffaflık ve denetim artırılmalı.
Türkiye 2025’te turizmde dünyada ilk 4’e oynarken, iç pazarda yerli turistin kaybı göz ardı edilmemeli. Yüksek fiyatlar, algı yönetimi eksikliği, planlama sorunları ve rekabet avantajı sunan komşu destinasyonlar, Haziran ayını “boş sahiller ayı” haline getirdi. Bu tablo, 2025 yaz sezonunun tamamı için bir uyarı niteliği taşıyor.
İklim krizinin derinleştiği, doğal kaynakların hızla tükendiği bir çağda, geleneksel “kullan-at” yaklaşımı artık sürdürülebilirliğini kaybetti. Bu noktada, işletmelerin ve toplumların geleceğini şekillendirecek model: Döngüsel Ekonomi.
Nedir Bu Döngüsel Ekonomi?
Döngüsel ekonomi, kaynakların verimli kullanıldığı, atığın minimuma indirildiği ve ürünlerin ömrünün uzatıldığı bir sistemdir. Sadece geri dönüşümle sınırlı değildir; tasarımdan tüketime, kullanımdan yeniden üretime kadar bütünsel bir dönüşüm vizyonu sunar.
Döngüsel Ekonominin 10 Temel Aşaması
1. REDDET (Refuse):
Gereksiz veya işlevsiz ürünleri üretmeyi veya satın almayı reddet.
2. YENİDEN DÜŞÜN (Rethink):
Çok işlevli ürünler geliştir, paylaşım ve ortak kullanım modellerini benimse.
3. AZALT (Reduce):
Tasarımda ve kullanımda verimlilik sağla. Az ambalaj, az tüketimle kaynakları koru.
4. YENİDEN KULLAN (Reuse):
Başkaları tarafından hâlâ işlevsel olan ürünleri yeniden değerlendir.
5. ONAR (Repair):
Bozulan ürünleri çöpe atmadan önce onararak kullanım ömrünü uzat.
6. YENİLE (Refurbish):
Eski ürünleri yenileyerek günümüz standartlarına uygun hale getir.
7. YENİDEN ÜRET (Remanufacture):
Kullanılmış ürünlerin parçalarını al, yeni bir ürün oluştur.
8. YENİDEN AMAÇLANDIR (Repurpose):
Atık ürünleri farklı işlevlerde tekrar kullan. Örnek: Cam kavanozdan masa lambası yapmak.
9. GERİ DÖNÜŞTÜR (Recycle):
Malzemeleri işleyip yeniden üretime kazandır.
10. ENERJİ GERİ KAZANIMI (Recover):
Artık kullanılamayacak atıkları enerjiye dönüştür.
Doğrusal Ekonomiden Farkı Nedir?
Doğrusal Model: Kaynak çıkar ➝ Üret ➝ Kullan ➝ At (Sadece geri dönüşüm ve enerji kazanımıyla sınırlıdır)
Döngüsel Model: Atığı en baştan önlemeyi hedefler. Tüm süreçlerde tekrar kullanımı, onarımı ve dönüşümü merkeze alır. Böylece hem çevre korunur hem de ekonomik verim artar.
İşletmeler İçin Ne Anlama Geliyor?
Maliyet Avantajı: Atık azaltma ve kaynak verimliliğiyle operasyonel tasarruf
Risk Azaltma: Tedarik zincirinde esneklik
Rekabet Üstünlüğü: Yatırımcı ve tüketicinin sürdürülebilirlik odaklı tercihleri
Uyum: AB Yeşil Mutabakatı ve diğer küresel düzenlemelere entegrasyon
Gelecek Döngüde
Döngüsel ekonomi, sadece çevreci bir model değil; aynı zamanda ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma için stratejik bir tercihtir. Bu modele geçiş karmaşık olabilir; ancak uzun vadeli değer ve istikrar için kaçınılmazdır.