Türk Lirası’nın en dalgalı günlerinden ikisi olarak kayıtlara geçen 20-21 Aralık’ta yaşananları ve olası etkilerini finansal piyasalar uzmanı İris Cibre, yaşananları anlattı.
Faiz indirimlerinin başladığı eylülden beri TL’de yaşanan görülmemiş değer kaybından kendini korumak için parasını dolara yatıran vatandaşlar için yılın en zorlu gecesinin yaşandığı 20 Aralık, kimileri için ‘fırsata’ dönüşmüştü.
Bunu bizzat Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati şu ifadelerle anlatmıştı: “Küçük yatırımcıya yazık oluyor. 15 liradan, 16 liradan, 17 liradan dolar alanlar var. Kim bunlar? Büyük finansörler değil. Niye? Biliyor çünkü. Aklı başındaki bir finansör Türkiye’de bu işlerin bir şekilde döneceğini bilir. Ama çarpılan kim oldu? Küçük yatırımcılar.”
BDDK’nın verilerine göre 20-21 Aralık’ta yatırımcıların dolar almaya devam ettiğine dikkat çeken Cibre, kurun ateşinin düşmesinde Merkez Bankası’nın (MB) ‘arka kapı’ müdahalesi ihtimalinin de olduğunu söyledi ve ekledi: “Bir de piyasaya bir dedikodu yayıldı ‘Dolar 9 liraya düşecek, MB bunu sağlamak için her şeyi yapacak’ diye.”
Kurun artması durumunda Hazine’nin ciddi bir yükle karşı karşıya kalacağını belirten Cibre, döviz rezervlerinin de durumunu hatırlatarak, “Global piyasalar MB’nin müdahale gücünün olmadığını biliyor” dedi.
20 Aralık tarihine kadar kurdaki hızlı tırmanışın yanısıra piyasalardaki belirsizlik vatandaşı paniğe sevk etmiş ve TL’nin daha da değer kaybedeceği kaygısıyla, yüksek kurdan birikimlerini dolara yatırmalarına neden olmuştu.
Günler boyu liranın değer kaybetmesi karşısında sessizliğini koruyan iktidardan ilk açıklamaysa 20 Aralık’ta kabine toplantısından sonra gelmişti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın o akşam kameralar karşısına geçerek bazı yeni tedbirlerin yanısıra dövize endeksli bir mevduat sistemini duyurmuştu: “Vatandaşımızın bankadaki TL varlığını, mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Kur getirisi mevduat kazancının üstünde ise aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek. Bu kazanç stopaj vergisinden muaf tutulacak.”
Bu açıklamadan sonra 48 saat içinde dolar 18 lira seviyelerinden 12 lira seviyelerine kadar düşmüştü.
Kur korumalı TL mevduat sistemi aslında 70 yıllarda Türkiye’de denenmiş ve getirdiği ağır sonuçlarından sonra eski başbakanlardan Turgut Özal tarafından 1989 yılında şu ifadelerle eleştirilmişti: “Kendilerini akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular. Bilgisizliğin vesikası. İnşallah sonraki iktidarlar ders alır. Benim memurum, işçim, esnafım diyenler, DÇM’nin yükünü vatandaşın sırtına yıktılar, orta direğin sırtına yıktılar. Bu borcu siz ödediniz.”
‘Dolar alımına devam edilmiş’
20-22 Aralık tarihleri arasında TL’nin yüzde 30 değer kazandığını belirten Cibre şöyle devam etti: “Fakat BDDK’nın bülteninden gördüğümüz kadarıyla o tarihlerde yatırımcı hala döviz mevduatına geçişi sürdürmüş. TL mevduatlarında azalma var. Bu da demek oluyor ki o tarihlerde yatırımcı TL’ye geçmemiş ve bu üründen faydalanmayı düşünmemiş. Ve fiyatın düşmesiyle beraber dolar alımına devam etmiş. Hatırlarsanız Uğur Gürses de o tarihlerde analitik bilançodan bakarak 7 milyar dolar civarında iki günde arka kapıdan satış yapıldığı görüldüğünü de açıkladı. Dolayısıyla biz, bir müdahaleyle bu fiyatların oluştuğunu anlamış oluyoruz.”
‘İnsanlar paniğe kapıldı’
Burada akıllara “MB daha önce de müdahale etti o zaman başarılı olmadı da şimdi neden başarılı oldu” sorusu geliyor.
Cibre bunu şöyle açıklıyor: “Çünkü daha önce MB’nin doğrudan müdahale ettiği saatlerde hala çok ciddi bir talep vardı ve negatif reel faizin doları yükselteceğine dair kuşkusuz bir inanç vardı. Fakat bu yeni ürünle birlikte herkes şaşırdı. Neye yarıyor bu ürün, acaba kurun düşmesine gerçekten faydalı olur mu derken, aynı süreçte arka kapıdan müdahale geldiği için insanlar paniğe kapıldı. Bu panik doğrultusunda alım miktarı, müdahaleler sırasındaki eskiye oranla çok daha düşük oldu. Yani 20-22 Aralık arasında 2 milyar dolar bir alım gelmiş. Bir de piyasaya bir dedikodu yayıldı ‘Dolar 9 liraya düşecek, MB bunu sağlamak için her şeyi yapacak’ diye. Tüm bunların karşılığında insanlar paniğe kapıldı. Şu anda piyasada ciddi bir alımla karşılaşmıyoruz.”
İkinci bir ‘arka kapı’ müdahalesi
Reuters ajansı dün geçtiği bir haberde “Geçen hafta milyarlarca dolarlık devlet destekli piyasa müdahalelerinin ardından yüzde 5’den fazla yükselen TL, yatırımcıların Türkiye’nin para politikasına ilişkin endişeleri nedeniyle dolar karşısında neredeyse yüzde 8 değer kaybetti” ifadelerini yer verdi.
Cibre’ye göre yüzde 5’lik değer kazancının altında yatan faktör ikinci kez yapılan ‘arka kapı’ müdahalesi: “Cuma gecesi bana sorarsanız tahmin ettiğim sayın cumhurbaşkanı konuşurken bir arka kapı müdahalesi daha oldu. Dolayısıyla 10,49’lara kadar düştü. Bu da yüzde 5 yükselmiş olması anlamına geliyor. Halbuki aslında cuma akşam üstü kapanışla aynı fiyatlarda.”
TL’deki volatilite ilk belirti
Herkes açıklanan kur korumalı mevduat sisteminin uzun vadedeki karşılığını, işe yarayıp yaramayacağını merak ediyor.
Cibre bu soruyu şöyle yanıtladı: “Yeterli bir talep olmadığı apaçık ortada. Perşembe günü bunu daha iyi anlarız ama şimdilik olmadığı ortada. Kura da arka kapıdan ciddi bir müdahale de olduğunu biliyoruz. Stabil algısının nedeni bu ama aslında stabil de değil. Çünkü 5 volatilite yani yüzde 5 yukarı, yüzde 5 aşağı bir para birimi için çok ciddi bir volatilite. Dolayısıyla volatilite eşittir değer kaybı demektir. TL’deki volatilite değer kaybı olacağının ilk belirtisidir. Bu garanti değil, hiçbir şeyin garantisi yok ama ilk belirti budur.”
‘Hazineye binen yük enflasyon oluşturacak’
Kurun yükselmesi durumunda Hazine’nin ciddi bir yükle karşı karşıya kalacağına dikkat çeken Cibre şöyle devam etti: “Bu yük zaten enflasyon oluşturacak. Artı geçmişten gelen TÜİK’in açıkladığı rakamlarda yüzde 54’lerde olan bir üretici fiyat endeksi var. O üretici fiyat endeksi zaten tüketici fiyat endeksine eninde sonunda yansıyacak. Yavaş yavaş yansıyor zaten. Yeni gelen zamlar var, dolar kurunun düşmesi dolayısıyla düşen fiyatlar piyasa yansımıyor. Örneğin benzin de öyle, gelen indirime ÖTV ekleniyor. Dolayısıyla enflasyonun yüksek seyretmesi olabilir. Bu yüksek seyreden enflasyonun da kura etki etme ihtimali pek mümkün değil. “
‘MB’nin gücü olmadığı biliniyor’
Geçen yıl kur iki ay boyunca 6,80’lerde kalmıştı. Ancak bu tarz sürekli müdahaleyle kura etki edilebileceğini belirten Cibre, Türkiye’nin rezerv gerçeğine dikkat çekti: “Bunun için de MB’nin elinde bir rezerv yok. Şu anda eksi 60 milyar dolara yaklaşmış durumda. Bu arka kapı müdahaleleri devam ettiği süreçte nereye kadar gidebilir. Yanlış bilmiyorsam son baktığımda 54 milyar dolar civarındaydı rezerv. Oradan 20 milyar dolar düşürsek 30-34 milyar dolar civarında elinde hala kullanabileceği bir rezerv var. Onu da kullanırsa artık işin içinden çıkılmaz boyutlara gelebilir. Çünkü MB’nin müdahale gücünün olmadığı global piyasalarda biliniyor şu anda.
‘Yabancılar piyasadan çekiliyor’
“Tüm bu olanları yatırımcılar nasıl görüp yorumluyor” diye sorduğumuzda Cibre şu yanıtı verdi: “Birkaç tip yatırımcı vardır. Kimisinin risk algısı yüksektir volatiliteyi sever. Bunu kriptolarda görüyoruz. Onlar için bulunmaz nimettir. Bol bol trade (yatırım aracının satılıp alınma olayı) ederler. Ama kendisini korumak isteyen birikimini kaybetmekten çekinecek yapıda kişiler için çok ciddi risk teşkil ediyor. Ama genel itibariyle riski seven de olsa sevmeyen de olsa volatilite trade etmek doğru değil, edemez de. Yabancılar da volatilite dolaysıyla piyasadan çekiliyor zaten.”
Ayşegül KASAP – Diken