Sorunlu Kredileri yapılandırmak yetmez: Çözüm için 5 yapıcı öneri
Erol TAŞDELEN, Sorunlu Kredileri tespit etmek ile kalmıyor, sağlıklı ve çözüm odaklı kredi yapılandırma olması için Bankaların ve BDDK’nın neler yapılması gerektiğini de yazıyor.
Türkiye’de Bankacılık sektörünün toplam Nakdi Kredi tutarı 3,6 Trilyon TL düzeyinde. Hukuki işlemlerin başlatıldığı Takipteki krediler 150 milyar TL düzeyinde. Yakın özleme, Öz izleme şeklinde takip potansiyeli yüksek kredilerin toplamı 360 milyar TL, özetle 510 milyar TL kredi Sorunlu kredi statüsüne düşmüş durumda. 360 milyar TL’lık sorunlu kredinin Takip Hesaplara düşmemesi için bankaların defalarca yapılandırdığı krediler var. TCMB Kasım Raporunda grafiksel olarak ve BDDK’nın raporlarında rakamları yayınladı, bu gizli bir bilgi değil yani. BDDK’da günlük, haftalık, aylık yayınlıyor.
Sorunlu Kredilerde Kamu Bankaları gerçekçi olmalı
Özellikle Kamu Bankaları ödemesiz dönemeler koyarak defalarca yapılandırdığı krediler var. Bunu nereden mi anlıyoruz. Takip hesapların atılma süresinin 90 günden 180 güne uzatılması ile Takip kredileri 150 milyar TL’nin altına inemedi. Toplam Kredilerin ortalamada % 4,2‘si takibe atılmış durumda. Bu oran % 6’lara yaklaşmıştı. 2020’de kredi hacimleri artınca takip oranları da hali ile hacimsel değil ama oransal düşme gösterdi. Aslında oran daha da yüksek çıkacak ama Kamu Bankalarının müşteri kaçmadığı sürece defalarca yapılandırması sayesinde takip oranı Kamu Bankalarında % 2,5 olurken, Özel Yeli bankalarda % 5,3 Yabancı Sermayeli Bankalarda % 6 düzeyinde. Yani Yerli özel ve Yabancı Sermayeli bankalarda Kamuya göre 2,5 katı daha fazla oranda takip oranı var. Bu Kamu Bankalardaki Kredilerin çok sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor, ya da Kamudan Kredi kullanan müşterilerin işlerinin çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Bunu anlamak için banka uzmanı olmaya gerek yok.
2000 Krizi İSTANBUL YAKLAŞIMI ile atlatılmıştı
Üzerimize gelen Kriz koşulları tabi ki 2000 yılı ile özleştirmek yerinde olmaz ama o günleri hatırlayanlar İstanbul Ticaret Odasının ortaya attığı İSTANBUL YAKLAŞIMI ile firma kredilerini yapılandırılması ve vadelerin uzatılması ile piyasanın rahatlamasında ciddi katkısı olmuştu. 2020’deki koşullar farklı tabi ki, bankalar zaten mümkün olduğu kadar kredileri yapılandırdı, yapılandırmaya da devam ediyor. Farklı bir şeyler de yapmak gerekiyor. O zaman yapısı ve çözüm odaklı önerilerimize geçelim.
Çözüm, Gerçekçi ve Piyasadaki sorunları bilmek ile olur
Çözüm önerilerimiz yapıcı, çözüm odaklı ve sorunlu kredilerin en az hasar ile atlatmaya yöneliktir. Aşağıdaki önerilerimiz dikkate alınmaz ise Sorunlu Kredilerin düşmesini beklemek ya piyasayı bilmemek ya da günü kurtarmak için yapılan aksiyon olarak kalır. Kağıt üzerinde bazı şeyler gizlenir ama öyle bir an gelir ki gerçek hayat kağıtlara yazılamayacak kadar gerçekliği ile Zombileşmiş halde karşımıza dikilir. Önerilerimize geçelim :
1- Faaliyetine devam eden firma kredileri yapılandırılsın : Firma faaliyetine devam etmiyor ama özellikle Kamu Bankaları hala yapılandırıp duruyor. Bu tür krediler vakit kaybetmeden takibe atılmalı ki gerçekçi hasar tespit edilebilsin. Ödenmeyen ve ödenmeyecek kredileri özel bankalar takibe atıp tahsilat için uğraşırken Kamu Bankalarında canlı kredi olarak devam etmesinin mantığı ve anlamı yok. Sürekli 1 yıl ödemesiz dönem koyup defalarca yapılandırmanın sektöre yararı da yok. Bu sadece ZOMBİ ŞİRKET sayısını artırır.
2- Yapılandırılacak kredilerde faiz oranları yüksek olacak : Yapılandırma için gündeme gelen kredilerin çoğu 2018 sonraki kullandırılan krediler. 2019 yılında kullandırılan krediler piyasa faiz oranlarının bastırılması ile düşük faizli % 7,50-12,00 arasında kullandırılan krediler. 2020 Aralık ayında bankalar 1 yıllık kredilere %20’nin altında faiz uygulamıyor. %16,00-16,50 faiz ile mevduat toplayan bankaların, yapılandırmayı % 20-25’den aşağıya yapılandıracağını kimse beklemesin. 2021’de 2018 Ağustos sonrası gibi faiz oranlarının % 25-30’lara gitme olasılığı yüksek. Bu durumda soru da kendiliğinden ortaya çıkıyor. % 7,50-12,00 faiz oranı ile kredi kullanıp ödeyemeyen firma % 20-25 arasındaki yapılandırma kredisini nasıl ödeyecek. Bankalar üstelik yapılandırma faiz oranının üzerine ücret – komisyon – sigorta gibi ek maliyetler yükleyeceğinden yapılandırmanın maliyetinin % 25-30’larda olacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
3- Yapılandırma Kredi koşullarını BDDK belirlemeli : Yapılandırılacak krediler için koşulların yumuşatılması ve cazip hale getirilmesi gerekir. Bir feda bankaların alacağı ücret ve komisyonlara yapılandırma esneme sağlanmalı. Faizler %5 BSMV’den muaf olmalı. En az 1 yıl ödemesiz dönem olmalı. Yapılandırılacak krediler için bankalar TCMB karşılık yatırmamalı ve bankaların maliyetini düşürülerek bu tür kredilerin daha uygun faiz oranları ile yapılandırma sağlamalı.
4- Temerrüt Faiz kargaşalığına BDDK son vermeli : Krediler gecikmeye düştüğünde her banka kafasına göre gecikme / temerrüt faiz uyguluyor. Buna BDDK ve TCMB’nin Kredi Kartları ve KMH hesaplar gibi bir düzenleme gelmesi acil ve şart. Kredi dosyalarını Takibe atmak ile iyi niyetli fakat piyasa koşullarına göre zor durumda kalmış firmaların mağduriyeti bitmiyor. Kredi ödenmediğinde veya takip hesaplara atıldığında gecikme / temerrüt faiz oranı uygulanmaya başlıyor. Çoğu banka “ortada bankanın uyguladığı kredi faiz oranı akdi faiz oranı yokmuş” gibi direkt GKS’deki maddelerden yola çıkarak o yıl TCMB’ye bildirdikleri en yüksek faiz oranı üzerinden Temerrüt Faiz uyguluyorlar. Oysa GKS’ye ortada bir akdi faiz oranı yok ise örneğin Teminat Mektubu, Akreditif Kredi gibi Gayri Nakdi olup da Takibe gidip Nakdi Krediye dönen kredilerde GKS’deki Temerrüt Faiz oran kuralları uygulanması gerekirken bu tüm krediler için uygulanmalı. Şu an Mahkemelerin de, Avukatların da, Bilirkişilerin de bu konuda bir mutabakatı yok. O nedenle TCMB ve BDDK Temerrüt faiz oranlarındaki kargaşalığı ortadan kaldırıp zor duruma düşmüş firmaları daha da mağdur olmasını engellemeli. Benim görüşüm uygulanan AKDİ faiz oranının üzerine enflasyon oranı kadar belli bir oran artış yapılması veya her yıl BDDK % 15-20 gibi ek bir sabit oran belirlenip takibe düşmüş kredilere bu oran artışını ekleyip temerrüt faiz uygulanmalı. Mevcut durumda Mahkeme aşamasında bankaların % 50-60 temerrüt faiz talepleri firmaların daha da zor duruma düşmesi, sorunlu kredilerin işin içinde çıkılamaz ve ödenemez hale gelmesi dışında bir sonuç çıkarmıyor. Sürdürülebilir hiç değil. Mahkemelerdeki bu kargaşalığı gidermeden de süreçleri kısaltmak mümkün değil. Hazır Hukuk Reformu yapacaksan Ticari davalarda buradan başlayalım. Süreçler yarı yarıya kısalır.
5- Yatırım ve İstihdam koşulu ile verilen kredilerde ek süre verilmeli : 2020 Mart – Eylül döneminde Kamu Bankaları 1 yıl ödemesiz ek veya mevcut çalışanı koruyucu İstihdam veya Yatırım koşulu ile İVME Krediler ismi ile krediler verdi ve yatırımcıya 6 ay süre verdi. Bu altı aylık süreler dolmaya başladı. Pandemi nedeni ile bir çok yatırım ertelendi. O nedenle bu tür kredi kullanan firmalara kredi koşullarını yerine getirebilmeleri için 6 ay, 1 yıl gibi ek süre verilmesi gerekiyor. İhracat taahhüt kapama için aynı şekilde ek süreler verilmeli.
Piyasada yapılması gerekenler bunlar. Bunları yapmadan yapılacak her yapılandırmanın sonu yeni yapılandırmaya gebe, yapılandırılan krediler sadece kağıt üzerinde kalmaya mahkum olur.
Erol TAŞDELEN Ekonomist – İzmir Bölge Bankacı Bilirkişi www.bankavitrini.com yazarı
Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik iş birliği, önemli bir finansal adımla daha da derinleşti. Çin Halk Bankası (People’s Bank of China – PBoC), ICBC Turkey Bank Anonim Şirketi’ni Türkiye’deki resmi Renminbi (RMB – Çin Yuanı) Takas Bankası olarak yetkilendirdiğini resmen duyurdu. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Çin Halk Bankası arasında imzalanan İş Birliği Mutabakat Muhtırası kapsamında hayata geçirildi.
Gelişme, Çin’in devlet televizyonu CCTV ile birlikte Hong Kong özerk bölgesinde yayın yapan Phoenix Channel tarafından da geniş şekilde duyuruldu. Bu durum, sadece Türkiye için değil, Çin için de stratejik öneme sahip bir açılım olarak görülüyor.
Kararın Ekonomik ve Stratejik Önemi
Türkiye, dış ticaretinde Çin ile olan parasal işlemlerde artık Çin Yuanı (RMB) kullanımını kolaylaştıracak bir altyapıya kavuşmuş oldu. ICBC Turkey üzerinden yürütülecek takas işlemleri sayesinde; bankacılık sisteminde Çin Yuanı cinsinden hesap açılması, ödeme yapılması ve finansal işlemlerin doğrudan gerçekleştirilmesi mümkün hale gelecek.
Bu durum, hem firmaların döviz kuru riskini azaltacak hem de dolar gibi üçüncü para birimlerine olan bağımlılığı ortadan kaldıracak.
Neler Değişecek?
Dış Ticaret Kolaylaşacak: Türkiye ile Çin arasında yapılan ithalat ve ihracatta, doğrudan Yuan kullanımı devreye girecek. Bu da işlemlerde zaman ve maliyet avantajı sağlayacak.
Kur Riski Azalacak: İşletmeler, dolar ya da euro üzerinden kur farkı riskine maruz kalmadan RMB üzerinden işlem yapabilecek.
Bankacılıkta Yeni Dönem: Türk bankacılık sektörü için Çin finans sistemiyle daha entegre bir yapı oluşacak. RMB cinsinden kredi, mevduat ve yatırım ürünleri sunulabilecek.
TCMB’nin Rezerv Çeşitlenmesi: TCMB’nin rezervlerinde Çin Yuanı’nın daha aktif kullanımı söz konusu olabilecek.
Türkiye’nin Çok Kutuplu Ekonomik Politikalarına Uyumlu Adım
Türkiye’nin son yıllarda sürdürdüğü çok yönlü dış ticaret ve para politikası kapsamında, dolar ve euro dışında alternatif rezerv para birimleriyle işlem yapabilme kapasitesi önemli bir hedef olarak öne çıkıyor. Bu gelişme, Çin’in “Kuşak ve Yol” (Belt and Road) projesiyle uyumlu şekilde, Türkiye’yi Asya merkezli finansal sistemlere daha yakın konuma getiriyor.
Tablo: Bu Adımın Türkiye’ye Etkileri
Etki Alanı
Olası Sonuçlar
Dış Ticaret
Yuan ile ödeme imkânı, daha düşük işlem maliyetleri
Bankacılık
RMB bazlı finansal ürünlerin önü açıldı
Kur Riski
Üçüncü para birimi riskleri azalıyor
Rezerv Politikası
TCMB’nin rezerv çeşitliliği artabilir
Strateji
Çin ile ekonomik yakınlaşma güçleniyor
Sadece Bankacılık Adımı Değil, Jeoekonomik Pozisyon
ICBC Turkey’nin resmi takas bankası olarak yetkilendirilmesi, sadece teknik bir bankacılık kararı değil; aynı zamanda jeoekonomik bir tercih olarak da okunmalıdır. Türkiye’nin, Batı finans sisteminin dışında Çin gibi alternatif sistemlerle iş birliğini artırması, küresel ekonomik sistemdeki denge arayışının bir parçasıdır.
Bu gelişme, yalnızca dış ticaretin kolaylaşmasına değil, aynı zamanda Çin ile stratejik iş birliğinin yeni bir seviyeye taşınmasına da olanak sağlayacaktır.
📌 Yayın Notu: Bu makale bankavitrini.com için hazırlanmıştır. Tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Krediye verilmeyen kaynaklar devlet tahvillerine yönlendirildi.
Bu sayede:
Hazine, risksiz ve ucuz borçlanma imkânı buldu.
Ancak bankalar faiz riski taşıyan menkul kıymetleri bilançolarında tutmak zorunda kaldı.
KMO’daki düşüş, finansal istikrar için olumlu olsa da, reel sektöre verilen desteğin azalması, ekonomik büyümeyi sınırlandırmaktadır. Bu ikilem, Türkiye’nin kredi sistemi ile tasarruf yapısı arasındaki dengesizliğin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.
Dezenflasyon sürecinde piyasadaki talebi azaltmak, kamu finansmanını sağlamak ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla uygulandı.
DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor
Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.
DenizBank,tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.
“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”
DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”