GÜNDEM
PROF. DR. BORATAV: ÇKP’nin 20’nci Kongresi-II

Yayınlanma:
3 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP’nin), 22 Ekim’de tamamlanan 20’nci Kongresi’nin kararlarını, ana mesajlarını geçen hafta bu köşede aktardım; değerlendirdim.
Kongre Raporu’nun, yüzyılın ortalarına uzanan bir Çin tasarımı içerdiğini de açıklamıştım. Bazı özelliklerine, uzantılarına ayrıca dikkat çekmek istiyorum.
21’nci yüzyılın iki hedefi
Bir önceki (19’ncu) Kongre, 21’nci yüzyılda Çin için iki tarihsel hedef belirlemişti: Çin 2021’de makul boyutlarda bir refah düzeyine ulaşacak; 2049’da her bakımdan modern sosyalist bir ülke olacaktır. Bu iki tarih ÇKP’nin ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin yüzüncü kuruluş yıldönümlerine denk gelmektedir.
İlk hedef, yoksullukla mücadeleye öncelik verdi. Üç yıllık yoğun bir kampanya sonunda Çin’de ağır yoksulluğun tümüyle yok edildiği ilan edildi. Bu sonuç, yüzyılın ilk hedefi olan “makul boyutlarda müreffeh bir ülke inşasının gerçekleştiği” olarak yorumlandı.
Buna karşılık, 20’nci Kongre’de 2035 için bir ara-hedef belirlendi: Sosyalist modernleşmenin büyük ölçüde tamamlanması…
ÇKP’nin bu yüzyılda Çin için belirlediği iki aşamalı gelecek tasarımının sosyalist nitelemesini sorgulamak gerekiyor. ÇKP Merkez Komitesi’nin Kongre’ye sunduğu Rapor’da üretim güçleri, üretim ilişkileri ve toplumsal sistem (üretim biçimi) düzlemlerinde “sosyalizm” var mıdır?
Önümüzdeki beş yıl: Özellikler, araçlar
Bir sonraki ÇKP Kongresi 2027’de toplanacak. Rapor, ilk beş yıllık hedeflere öncelikle yer veriyor.
Kalkınma planlarında stratejik önceliğin yurt-içi piyasaya, özel tüketime kaydırılacağı vurgulanıyor. Kendine yeterlilik arayışı ve ortalama verimi sürükleyen teknolojik atılım ağırlık taşımaktadır. “Tedarik zincirlerini güçlendirmek, kentsel-kırsal dönüşümde, bölgesel gelişmede eşgüdüm” vurgulanıyor.
Geleneksel makro-ekonomik politikalarının benimsenmesi dikkat çekicidir: “Maliye ve para politikalarında eşgüdüm, merkez bankasının finansal istikrarı güvenceye alması…”
Kısa dönemde mülkiyet ilişkilerinde önemli bir dönüşüm öngörülmüyor. Bugünkü politika ilkelerine ışık tutan tespitler önemlidir: “Kaynak tahsisinde piyasanın belirleyici, devletin düzenleyici işlevleri… Devlet işletmelerinin rekabet gücünü gözeterek güçlendirilmesi… Özel işletmelerde mülkiyet haklarının yasal sınırlar içinde korunması, küçük işletmelerin desteklenmesi… Kişisel gelirler ekonominin büyüme temposunu, ücretler verim artışlarını izlemelidir…”
Sosyalist modernleşme aşaması
2035 hedefine, sosyalist modernleşme sürecine odaklanalım. Kongre Raporu, bu hedefin gerçekleşmesinde bilimsel, teknolojik atılımlara, yeniliklere odaklı; modernleşen tarımı da içeren yeni bir üretim yapısı hedefliyor. Bu dönüşüm, Çin’i kişi başına GSYH bakımından orta düzeyli gelişmiş ülkeler düzeyine çıkaracaktır.
“Çin, bilim ve teknolojide kendi ayakları üzerinde durabilmeli, birinci sınıf yenilikçiler yetiştirebilmeli; dünyanın en parlak insanlarını çekebilmelidir. İnsan-odaklı ve adaleti gözeten bir eğitim… Dünya-çapında üniversiteler ve kamu desteği… Eğitimin dijitalleşmesi ve herkes için ömür boyu öğrenme…”
Teknolojide, emeğin niteliğinde, kısacası üretim güçlerinde atılım hamlelerinin sürüklediği bir dönüşüm hedeflenmektedir.
Bu aşamada üretim ilişkilerinde devrimci, hatta radikal değişiklikler gündemde değildir: “Gelir dağılımı ortak refaha dayanacaktır. Emeğe göre bölüşümü temel almayı sürdüreceğiz; diğer bölüşüm biçimleri buna refakat edecektir. Birincil ve ikincil bölüşüm ilişkilerinde birbirini tamamlayacak kurumsal bir çerçeve oluşturacağız. Orta gelirli grubun nüfustaki payının artması, temel kamu hizmetlerine hakkaniyet, kırsal yörelerde yaşam düzeyinin yükseltilmesi” hedeflenecektir.
“Birincil bölüşüm düzleminde emeğin payına daha fazla ağırlık verilecektir. Fırsat eşitliği gözetilecektir. Üretim faktörlerine dayalı bölüşüm sisteminde ıslahat gereklidir. Üretim faktörleri içinde düşük gelirli grupların payı yükseltilmelidir. Kent sakinlerinin gayri menkul gelirleri de artırılmalıdır.”
ÇKP metinleri, Çin’de bölüşüm kategorilerini “sınıfsal” ayrıştırmıyor; “üretim faktörleri” kavramı çerçevesinde betimliyor. Bu neoklasik terminoloji, en azından Das Kapital, Cilt III, Bölüm 48’de Marx’ın sınıfsal analizden kaçan burjuva iktisatçılarına dönük “sermaye, toprak, emek üçlemesi” eleştirisine açıktır.
Aktardığım son paragraftaki ağdalı ifadelerden ilki, kapitalist ilişkilerde ücret/kâr karşıtlığının işçiler lehine düzeltilmesi olarak yorumlanabilir. Ve önümüzdeki beş yıl için yukarıda aktardığım “verimliliği izleyen ücretler” önerisine göre işçi sınıfı lehinedir. Kentsel kiralarla geçinen mülk sahipleri ise (nedense) gözetilmektedir.
Rapor’da “tekellere ve haksız rekabete karşı güçlü önlemler alınmalıdır” ifadesi de yer alıyor. Geçen yıl Ali Baba ve benzeri dev şirketlere dönük operasyonların sürebileceği ima ediliyor.
Şi Jinping’in, sermaye çevrelerinde tedirginlik yaratan Ortak Refah kampanyasının çelişkili boyutuna Rapor’dan bir örnek vereyim: “Kamu hastanelerinde reform hızlandırılacak; özel hastanelerin gelişimi daha iyi düzenlenecektir…”
Dünya halk sağlığı tarihine yalınayak hekimler düzenini armağan eden Çin devrimi, 2021’de yaşam beklentisini 78,2 yıla çıkarmış; ABD ortalamasının önüne geçmiştir. Bu arada özel hastanelere de kapı aralanarak… Ortak Refah söylemi ise bu süreçte oluşan eşitsizliklerin telafisini hedefliyor.
ÇKP ile sermayenin iktidar mücadelesi
Kongre Raporu, Çin’de sınıf mücadeleleri sorunu ile açıkça değil, yolsuzlukla mücadele vesilesiyle yüzleşiyor. Şi Jinping döneminde bu mücadelelerin bir bilançosu Rapor’un ilk bölümünde yer alıyor. Bu bilgileri geçen haftaki yazıda aktarmıştım.
Rapor’un Bölüm XV, Kesim 7’sine bakalım. Önümüzdeki dönemde yolsuzlukların sınıfsal yansımaları öngörülüyor:
“Yolsuzluğu besleyen temel koşullar süregeldikçe onunla mücadeleyi gevşetemeyiz. İş insanları ile görevliler arasında siyasal eko-sistemi baltalayan herhangi bir muvazaa affedilemez.” Yolsuzluğu besleyen temel koşullar, elbette kapitalist üretim ilişkilerdir. Rapor, “adını açıklamamayı” yeğliyor.
Kongre arifesinde ÇKP Yüksek Disiplin Komitesi, yozlaşmanın kaynağını “sermaye” olarak adlandırmıştı: “Zhejiang Eyaleti Parti yöneticilerinden Zhou Jiangyong, sermaye ile işbirliğine girdiği ve sermayenin başıboş genişlemesini desteklediği için Parti’den ve görevlerinden atılmıştır.” (Global Times, 24 Ekim 2022).
Sermaye, sadece ekonomik çıkar peşinde değil, iktidarı etkileme, giderek fethetme çabasındadır. ÇKP organı Global Times’ın başyazarı Hu Şijin, geçen yıl sermaye ile ÇKP arasındaki iktidar mücadelesini şu ifadelerle özetliyordu: “Çin’e özgü sosyalizm Batı’dan farklıdır. Sermaye Çin’e hâkim olamaz; siyaseti etkileyemez; toplumun yönetimini, ideolojiyi ve değer sistemlerini biçimlendiremez.” (Global Times, 3 Ağustos 2021).
Şi Jinping yönetimi, bence, Çin sosyalizminin iki güvenceye dayandığını düşünüyor: İşçi, köylü sınıflarını ve halkı temsil eden ÇKP iktidarı ve üretim güçlerinin çok dinamik bir tempoyla gelişmesi…
ÇKP toplumsal sistemi iktidarın sınıfsal niteliğine göre tanımlamaktadır. Çin’de ise “öncü” konumu pekiştirilen ÇKP iktidarı belirleyicidir. Parti programında yer alan “sınıfsal temsiliyet” ilkesi, bir “iddia” olduğu için eleştirilecektir.
Şi’nin, üretim güçlerindeki gelişimin sürükleyeceği devrim potansiyelini de önemsediğini düşünüyorum. Marx’ın tarihsel maddeciliğe ilişkin önermesini hatırlayalım: “Gelişmelerinin belli bir safhasında maddi üretim güçleri, mevcut üretim ilişkileriyle çatışır. O zaman bir sosyal ihtilal devri başlar.” (Ekonomi Politiğin Eleştirilmesine Katkı’ya Önsöz)
Toplumsal devrimin örgütlü, Leninist bir sınıf mücadelesiyle değil, “kendiliğinden, barışçı olarak” gerçekleşeceği beklentisi mi söz konusudur? Sosyalizm tarihinde bu beklentiye ağırlık veren akımların, düşünürlerin, Şi’nin galiba benimsediği “teknolojik determinizm” anlayışı ile sınırlı olmadığını hatırlayalım.
***
ÇKP Merkez Komitesi Raporu 2049’daki Çin sosyalizmini şu ifadelerle öngörmekle yetiniyor: “Müreffeh, güçlü, demokratik, kültürel olarak ileri, ahenkli, güzel; bileşik ulusal güç ve uluslararası etki bakımından önde gelen sosyalist bir ülke…”
Hegemonya arayışını itinayla dışlayan; buna karşılık dünyayı etkileyebilecek bir Çin vurgulaması… Nasıl etkileyecek? Kongre Raporu’ndan bir alıntıyla yetinelim: “Çin asla hegemonya aramayacak, genişlemeye kalkışmayacak; güce dayalı politikalar izlemeyecektir. Gelişmekte olan ülkelerin ortak çıkarlarını güvenceye alacak; uluslararası ilişkilerde demokratikleşmeyi savunacaktır.”
İlginizi Çekebilir
GÜNCEL
Faizde geri sayım: Rezervler güçleniyor, TL ilgisi artarken gözler TÜFE’de

Yayınlanma:
11 saat önce|
03/07/2025Yazan:
BankaVitrini
Türk mali piyasalarında CHP davası sonrası olumlu hava dün de korundu. TL ve TL cinsi finansal varlıkların büyük bir kısmı, Türkiye’de siyasi iklimin değiştiği 19 Mart öncesi döneme geri döndü. Borsa İstanbul haftanın ilk üç gününde %8,4 yükselirken, iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi de %39,3 seviyesine kadar geriledi. TCMB’nin yaklaşık iki hafta sonra düzenleyeceği olağan PPK toplantısında anlamlı bir faiz indirimine soyunacağı yönünde beklenti -bizler 350 baz puan indirimle politika faizinin %42,50 seviyesine geleceğini ve koridorun daha simetrik bir görünüm kazanacağını düşünüyoruz- hisse senetlerine de alım getirdi. Faizin gerilemesinin sanıldığının aksine bankacılık sektörü için iyi bir şey olmasının da yardımı ile, Borsa İstanbul bankacılık endeksi geride bıraktığımız haftayı da dikkate alırsak %20 yükseldi.
Türkiye’nin yabancı indinde risklerini yansıtan CDS primi 285 baz puan ile 20 Mart’tan bu yana en düşük seviyeye gerilerken, USDTRY kuru da dün 39,80 seviyesinin altına gerileyerek TL ilgisini teyit etti. Her ne kadar siyasi cepheden gelen kafa karıştırıcı minvalde haberler gündemde yer tutsa da, genel hatları ile yurt içi siyasi risklerin azalmaya meyil tutması ile TCMB’nin de net yabancı para pozisyonu ciddi anlamda iyileşti. Sayıların dili ile konuşursak, 1 Temmuz valörlü işlemlerde, net yabancı para pozisyonu 7,6 milyar dolar artarken, manşet rakam da 28,1 milyar dolar seviyesine yükselerek son dönemlerin zirvesini test etti. Hatırlanacağı üzere, 19 Mart’tan hemen önce 61 milyar doları aşan manşet rakam, 28 Nisan tarihinde, TL’den uzaklaşan yatırımcıların döviz talebi ile 7,6 milyar dolar seviyesine kadar gerilemişti. TCMB’nin döviz rezervlerini güçlendirmesini, tıpkı bir ordunun silah envanterini güçlendirmesi olarak yorumlayabiliriz. Pazartesi günü TCMB’nin olumlu hava ile birlikte döviz alımına aniden başlaması, piyasada TL fazlalığına da sebebiyet verdi. Bankalar bir hafta vadeli %46 faizle repoya yüklendikleri bir ortamda, döviz satışı sonrasında ellerinde fazla TL kalınca, TL REF geçici de olsa %46 seviyesinin altına indi!
Büyük resmi konuşmak gerekirse, her ne kadar siyasi cephede belirsizlikler hâkim olsa da, 8 Eylül tarihine kadar önümüzde yaz dönemi ve büyük bir zaman dilimi olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. TCMB’den yıl sonuna kadar düzenlenecek dört olağan toplantıdan beklenen 1100 baz puan faiz indirimi, enflasyonun %30 seviyesinin hemen altına inme ihtimali, TL tahvillere yönelik alım iştahını desteklerken, uzun bir süredir oldukça negatif ayrışan hisse senetlerine de alım getirdi. Türk Lirası faizin (USDTRY kuru ile karşılaştırıldığında) yatırımcısına reel getiri sunmaya yaz ayları boyunca devam edeceğini düşünüyoruz. Lâkin, dün Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı öncü verilere göre, Haziran ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre %38,8 artarak 8,2 milyar dolar oldu. Bu bozulmada yaşanan jeopolitik gelişmelerin enerji fiyatları üzerinden rol oynadığını düşünüyoruz. Reel değerlenme politikası ile dezenflasyon sürecine destek verilmek istense de, son üç ayın ortalaması 9 milyar dolar açığa işaret ederek rekabet gücünde ciddi bir aşınma yaratarak dış ticaret açığını da anlamlı düzeyde artırdığını göz ardı etmemek gerekiyor!
TL ve TL cinsi varlıklara yönelik olumlu tonumuzu yine de korumaya devam ediyoruz. Hisse senetlerinde pozisyon artırılabileceğini düşünüyoruz. Bankacılık hisseleri ve inşaat sektörü ile ilintili hisselere alıcı gözle bakılması gerektiğini düşünüyoruz. CHP davası sonrası olumlu havanın yarattığı iyimserliğe dem vurarak salı günü bültenimizin manşetini “Ankara’dan abim geldi evde bir ‘bayram’ havası” diyerek hisse senetlerinde var olan coşkuya işaret etmek suretiyle piyasaların Ankara’yı yani TCMB’ye beklediğinin altını çizmiştik. Bugün TL faizlerin geleceğine yönelik önemli bir veriyi birazdan hep birlikte göreceğiz. TÜİK, saat 10.00’da Haziran ayı enflasyon oranları açıklanacak. Piyasaların medyan tahmini TÜFE’nin aylık bazda %1,6 artış kaydetmesi, yıllık rakamın da %35,4 seviyelerinde yatay kalması yönünde. Olumlu bir sürpriz ihtimalini de göz ardı etmiyoruz.
Dönelim yurt dışına… ABD Başkanı Trump, 9 Temmuz tarihinde tarifelerin devreye girmesinden önce Vietnam ile ticaret anlaşması yapıldığını duyurarak, Vietnam menşeli birçok ürüne uygulanacak gümrüğü %46 yerine %20 olarak belirledi. Çin menşeli ürünlerin Vietnam üzerinden geçişi ise %40 vergiye tabi tutulacak. Anlaşma kapsamında ABD, Vietnam’a sıfır gümrükle ihracat yapabilecek ve özellikle büyük motorlu araçlara öncelik tanınacak. Ancak detaylar belirsizliğini koruyor. Bu adımın Vietnam’ın Çin’e karşı denge arayışında ABD ile ilişkilerini sürdürme stratejisine de katkı sağladığını düşünüyoruz.
Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler, Trump’ın kapsamlı vergi indirimi ve harcama paketini 4 Temmuz’a kadar yasalaştırmak amacıyla son oylamaya yaklaşıyor. Yaklaşık 3,4 trilyon dolarlık maliyetiyle borcu büyütecek yasa tasarısı, Cumhuriyetçiler içindeki bazı muhafazakâr isimlerin itirazlarına rağmen, Trump’ın baskısıyla kritik önemdeki prosedürel oylama 220-212 ile geçti. Yasa tasarısı, Trump’ın 2017’de başlattığı vergi indirimlerini uzatıyor, göçmenlik denetimlerini sıkılaştırıyor ve yeşil enerji teşviklerini kaldırıyor. Tasarının geçmesi Trump için büyük bir iç politika zaferi anlamına gelecek.
Trump ile Elon Musk arasında kılıçların yeniden çekilmesi sonrasında, dün Tesla’nın ikinci çeyrek sonuçların farklı bir gözle takip edildi. Teslimatlarının %13,5 düşerek analist beklentilerinin altında kaldığını ve şirketin üst üste ikinci yılda da satış düşüşü yaşama ihtimalini artırdığını gördük. Yılın ikinci yarısında büyüme hedefini tutturmak için 1 milyondan fazla araç teslim etmesi gereken Tesla, Çin’de yenilenen Model Y ile toparlanma sinyalleri verse de, Trump’ın vergi reformu kapsamında elektrikli araç teşviklerinin kaldırılması riski ve Elon Musk’ın sağ eğilimli siyasi duruşu, özellikle ABD ve Avrupa’daki talebi olumsuz etkiliyor. Hisseler yılbaşından bu yana %20 düşüş kaydetti.
Trump politikaları nedeniyle doların değer kaybı özellikle EUR’ya karşı devam ederken, dün İngiltere Maliye Bakanı Reeves’in parlamento oturumunda gözyaşlarını tutamaması, kraliyet aslanı Sterlin üzerinde baskı yarattı. Başbakan Starmer, Reeves’e tam destek verirken, Reeves’in duygusal tepkisi, bir gün önce hükûmetin sosyal yardım reformlarında geri adım atmasıyla bütçede oluşan açık nedeniyle yaşanan siyasi gerilimin ardından geldi. Piyasalar, Reeves’in görevden alınabileceği endişesiyle sterlini ve tahvilleri sert şekilde sattı. Bir önceki gün dolar karşısında 1,38 seviyesine dayanarak son dört yılın zirvesini test eden GBPUSD paritesi, 1,36 seviyesinin altına gerilerken, uzun vadeli tahviller sert sayılabilecek bir satış baskısı ile karşı karşıya kaldı. Mali disiplin vurgusuyla tanınan Reeves, bütçedeki açığın alternatif vergi artışı veya harcama kesintileriyle kapatılmak zorunda kalabileceği eleştirileriyle karşı karşıya kalırken, Reeves’in görevine devam edeceği vurguladı. İngiltere Maliye Bakanı Liz Truss benzeri yaşanan dünkü gelişmeleri yakından takip edeceğiz. GBPUSD paritesinde sert geri çekilme ile GBPTRY kuru da dün 54 seviyesinin hemen altını test etti.
ABD borsaları geceyi yükselişle tamamlarken, yeni günün veri takvimi oldukça yoğun görünüyor. ABD piyasalarının yarın tatil nedeniyle kapalı konumda olmasına paralel, her ayın ilk cuması açıklanan ve ABD ekonomisinin gidişatı hakkında en önemli bilgileri sunduğuna inanılan tarım dışı istihdam verisi bugün KKTC saati ile 15.30’da açıklanacak. Öncesinde dün açıklanan özel sektör istihdamı pandemiden sonra sonra ilk kez azalma kaydetti! FED’in görev tanımında fiyat istikrarının yanı sıra tam istihdam görevi de olduğunu düşünürsek, bugün açıklanacak verinin önem arz edeceğini düşünüyoruz. Vadeli kontratlara göre, yıl sonuna kadar FED’den beklenen faiz indirimi 67 baz puan. FED’in bu ay faiz indirimi yapma ihtimali piyasa fiyatlamalarında %25 seviyesinde kalırken, zayıf bir istihdam verisi ile bu oran hızla yükselebilir!
ABD istihdam raporunun yanı sıra, gözler yukarıda da değindiğim üzere Trump’ın büyük vergi indirimi ve harcama paketinin Temsilciler Meclisinden geçip geçmeyeceğinde olacak. Çin’in hizmet sektörü aktivitesi, Haziran ayında zayıflayan talep ve ihracat siparişlerindeki düşüşle birlikte son dokuz ayın en yavaş büyümesini kaydetti. ABD ile geçici ticaret ateşkesi sürse de yüksek tarifelerin Çin’in ihracat baskısını artırdığını ve iç talep yetersizliğinin büyüme üzerinde temel bir engel olmaya devam ettiğini görüyoruz. Asya borsaları da yoğun gündem nedeniyle bu sabah karışık bir seyir izliyor. Hong Kong borsası zayıf verilerin gölgesinde %1 gerilerken, YEN’in değer kazanıma paralel Tokyo borsası Nikkei önemli bir değişim kaydedemedi. Altının ons fiyatı 3,350 dolar seviyelerinde yatay bir seyir izlerken, gümüş 36,50 dolar seviyesine toparlandı. Direnişin parası bitcoin ise yeniden 109bin dolar seviyesine yaklaştığını görüyoruz. Bitcoin cephesinde ilk nazarda 109bin dolar üzerinde haftalık kapanış, akabinde de 113bin doların aşılması ile asıl hareketin başlayacağını düşünüyoruz. Fiat para sistemine yönelik güven bunalımı ile arzı sabit fiziki enstrümanlara yönelik olumlu tonumuzu koruyoruz.
Emre Değirmencioğlu
GÜNCEL
Hazır Beton Sektöründe Sarsıntı: Teknik Beton Konkordato İlan Etti

Yayınlanma:
12 saat önce|
03/07/2025Yazan:
BankaVitrini
Türkiye’nin hazır beton, çimento, alçı ve kireç üretiminde faaliyet gösteren önemli oyuncularından biri olan TEKNİK BETON TURİZM İNŞAAT MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş., yaşadığı mali darboğaz nedeniyle konkordato talebinde bulundu. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 30 Haziran 2025 tarihli kararıyla şirkete 3 aylık geçici mühlet tanıdı.
Mahkeme Kararı ve Sürecin Özeti
-
Mahkeme: Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
-
Esas No: 2025/782
-
Karar Tarihi: 30/06/2025
-
Geçici Mühlet Süresi: 3 Ay
-
Konkordato Komiserleri:
-
Engin Dinçeli (mali konular uzmanı)
-
Deniz Çalışkan
-
Av. Şeyma Nur Kıhtır
-
Karar kapsamında, borçlu şirketin taşınır ve taşınmaz tüm mal varlıklarının üçüncü kişilere devri yasaklandı. Mahkeme izni olmaksızın rehin tesis edilemeyecek, kefil olunamayacak ve ücretsiz tasarruf işlemleri yapılamayacak.
Geçici Mühletin Hukuki Sonuçları
İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 288. maddesi gereğince, geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Bu kapsamda:
-
6183 sayılı yasa kapsamında yapılan takipler dahil olmak üzere tüm takip işlemleri durduruldu.
-
Yeni icra ve iflas takipleri başlatılamayacak.
-
Bu tedbirler, yalnızca rehinli ve İİK 206/1 kapsamındaki imtiyazlı alacakları kapsamaz.
Sektörün Genel Görünümü
İnşaat sektöründeki durgunluk, artan hammadde maliyetleri, yüksek faiz oranları ve kamu ihalelerinde yaşanan yavaşlama; özellikle hazır beton ve yapı malzemeleri üreten firmalar üzerinde baskı oluşturmaktadır. Enerji maliyetlerindeki artışlar ve kur dalgalanmaları da finansal yükü artırmıştır. Bu nedenlerle Teknik Beton’un konkordato süreci, sektör geneline dair önemli bir işarettir.
Alacaklılara Duyuru
Şirketten alacaklı olduğunu iddia eden kişi ve kuruluşlar, ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz dilekçesiyle birlikte mahkemeye başvurabilir. Bu süre zarfında konkordato koşullarının oluşmadığı yönündeki deliller de sunulabilir.
Erol Taşdelen
İklim Değişikliği Kanunu Meclis’ten Geçti: Hayatımız Nasıl Değişecek?

Yayınlanma:
14 saat önce|
03/07/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen İklim Değişikliği Kanunu, çevre politikalarında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Kanun; sanayiden tarıma, enerji üretiminden günlük yaşama kadar çok geniş bir etki alanına sahip. Peki, bu yasa yürürlüğe girdikten sonra hayatımızda neler değişecek?
1. Karbon Yönetimi ve Emisyon Ticaret Sistemi Geliyor
Yeni kanun ile birlikte artık sanayi ve enerji gibi yüksek emisyon üreten sektörler için karbon emisyonu izni alma zorunluluğu getirildi. İzin almadan faaliyet gösteren işletmelere ağır para cezaları uygulanacak.
Ayrıca Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulacak. Bu sistem sayesinde işletmeler karbon salım haklarını alıp satabilecek, “karbon piyasası” resmen doğmuş olacak. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyumlu bu sistem, ihracat yapan firmaların rekabet gücünü koruması açısından da kritik.
2. Yeni Kurumsal Yapılar ve Yetkiler
Kanunla birlikte İklim Değişikliği Başkanlığı daha güçlü bir yapıya kavuştu. Başkanlık artık doğrudan veri toplayacak, denetim yapacak, raporlama zorunluluğu getirebilecek. Her yıl güncellenen Ulusal İklim Eylem Planı, Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefine yönelik yol haritasını oluşturacak.
Yerel düzeyde ise valilerin başkanlığında kurulacak İl İklim Koordinasyon Kurulları, iklim değişikliğiyle mücadeleyi sahaya indirecek.
3. Yeni Bir Fon Kaynağı: Karbon Gelirleri
Emisyon izinlerinden, cezai yaptırımlardan ve karbon ticaretinden elde edilecek gelirler, doğrudan “iklim projeleri” için kullanılacak. Bu amaçla döner sermaye işletmesi kurulacak ve yeşil dönüşüm, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği gibi projeler desteklenecek.
Bu sayede devlet, çevresel politikalarını sadece bütçeden değil, aynı zamanda karbon piyasasından fonlayabilecek.
4. Tüm Sektörlerde Dönüşüm Zorunluluğu
İklim Kanunu yalnızca çevre politikalarını değil; enerji, tarım, sanayi, ulaştırma, ormancılık ve atık yönetimi gibi tüm sektörleri etkiliyor. Örneğin:
-
Tarımda: İklime dirençli ürün desenleri ve kuraklık riskine göre planlama yapılacak.
-
Sanayide: Temiz teknolojiye geçmeyen işletmeler hem cezai hem ticari kayıplarla karşılaşacak.
-
Ulaştırmada: Emisyonsuz araçlar, elektrikli ulaşım sistemleri teşvik edilecek.
5. İşletmelere Yeni Yükümlülükler
Tüm firmalar, emisyon verilerini kayıt altına almak, raporlamak ve belirli eylem planlarına uymak zorunda olacak. Bu yükümlülüklere uymayanlara idari para cezaları, faaliyet izni iptali gibi yaptırımlar uygulanabilecek.
Bu durum, özellikle ihracat yapan firmalar için hayati önemde. Zira Avrupa Birliği, karbon vergilendirmesi uygulayan firmaları “düşük riskli” kabul edecek.
6. Sosyal Etki ve “Adil Geçiş” Politikası
Yasa kapsamında “adil geçiş” kavramı da hukuk sistemine girdi. Fosil yakıtlardan vazgeçerken, bu sektörlerde çalışan işçilerin mağdur olmaması, istihdam kaybı yaşanmaması için sosyal destek ve eğitim politikaları uygulanacak.
Hayatımızda Neler Değişecek?
-
Enerji ve ulaşım maliyetleri artabilir, çünkü karbon fiyatlaması ürünlere yansıtılacak.
-
Yeni iş kolları doğacak: karbon denetçiliği, iklim danışmanlığı, yeşil enerji üretimi gibi alanlarda istihdam artacak.
-
Tüketiciler, daha çevreci ürünlere yönelmek zorunda kalacak.
-
Belediyeler, yerel iklim uyum projeleri yürütmekle sorumlu olacak.
-
Firmalar, çevreye duyarlı üretim modellerine geçmek zorunda kalacak.
İklim Değişikliği Kanunu, Türkiye’nin çevre ve enerji politikasında bir dönüm noktasıdır. Bu yasa ile birlikte hem kamu hem özel sektör, çevresel sorumluluklarını daha sistematik ve yasal çerçevede yerine getirmek zorunda kalacak. Bu süreç ilk etapta maliyetli ve zorlayıcı gibi görünse de, uzun vadede Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme vizyonuna katkı sunacak köklü bir değişimi beraberinde getirecektir.
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (852)
- BANKA ANALİZLERİ (141)
- BANKA HABERLERİ (3.154)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (455)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.857)
- GÜNCEL (3.276)
- GÜNDEM (3.216)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (134)
- ŞİRKETLER (2.270)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (480)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.075)
- Ali Coşkun (28)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (66)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (576)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (64)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (42)
- Onur ÇELİK (37)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (17)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

AKBANK’TA ŞOK AYRILIK, ING’YE GEÇİYOR

Türkiye ile Çin Arasında Yeni Dönem: ICBC Turkey, Resmi RMB Takas Bankası Oldu

Faizde geri sayım: Rezervler güçleniyor, TL ilgisi artarken gözler TÜFE’de

Hazır Beton Sektöründe Sarsıntı: Teknik Beton Konkordato İlan Etti

Tunahan Solar Enerji Konkordato İlan Etti: Sektörde Şok Etkisi

Otomotiv Devi GB Kauçuk Konkordato İlan Etti

Çevre Devi Konkordato Talep Etti: BARKA Atık Yönetimi Finansal Sıkıntıda

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül

Bentonit Ocaklarının Görünmeyen Yüzü: Çevre ve Halk Üzerindeki Olumsuz Etkiler

Enflasyon Kaygısına Göre Gelir Gruplarının Harcama Davranışları

AKBANK 3,4 milyar TL Takipteki Alacaklarını sattı

Emre ALKİN: Program çalışıyor mu? Faiz düşecek mi?
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 03/07/2025
- Bakanlık il il açıkladı... Sıcaklıklar önümüzdeki hafta daha da artacak! 03/07/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI: Temmuz'da Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 03/07/2025
- TEMMUZ AYI PROFESÖR MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Profesör Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 03/07/2025
- YENİ HEMŞİRE MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Hemşire Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 03/07/2025
- YENİ TEKNİSYEN MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Teknisyen Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 03/07/2025
- ABD’de Tarım Dışı İstihdam haziranda beklentileri aştı 03/07/2025
- Döviz mevduatları 677 milyon dolar arttı 03/07/2025
- Yabancılar geçen hafta 305 milyon dolar tahvil aldı 03/07/2025
- Yabancılar hissede yeniden alımda 03/07/2025
- TCMB’nin swap hariç net rezervi̇ 1,8 milyar dolar azaldı 03/07/2025
- En düşük memur maaşı 47 bin TL oldu 03/07/2025
- ÜFE-TÜFE makası 22 ayın en düşüğünde 03/07/2025
- KKM toplamı geçen hafta 544 milyar TL’ye geriledi̇ 03/07/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı