Connect with us

EKONOMİ

G7, NATO, TCMB derken, FED’den sonra piyasalar dağıldı

Yayınlanma:

|

  • Yoğun bir haftayı geride bırakıyoruz. Gündemi her gün en kısa ve en yalın bir şekilde değerlendirmeye çalışsak da, son 4 günün üzerinden bir tur daha geçmenin faydalı olacağını düşünüyoruz.
  • En sıcak gündem ile başlayalım. TCMB olağan Haziran ayı PPK toplantısı dün sonuçlandı. Kurul, 1 hafta vadeli repo faizini (politika faizini) beklenildiği üzere %19 seviyesinde sabit tuttu. Karar ardından yayınlanan politika metninde, anlamlı bir duruş değişikliği veya erken bir gevşeme sinyali göremedik. Bu bakış açısıyla, kararın mali piyasalar üzerinde anlamlı bir etkisi de olmadığını söyleyebiliriz.
  • TCMB faiz kararı öncesinde, bir gece önce sonuçlanan olağan Haziran ayı FED toplantısının stresi ile, güne 8,64 seviyesinden başlayan USDTRY kuru, PPK kararına ilk etapta tepki vermese de, akşam üzeri, 8,73 seviyesine varan bir yükseliş kaydetti. USDTRY kuru ile ilgili “riskler yukarı yönlü” görüşümüzü korumaya devam ediyoruz. Yapısal kırılganlıklara eklenen yurtdışı riskler göz ardı edilmemelidir! (bakınız grafik).
  • Dün kurun yükselişe yeniden geçmesi ve küresel piyasalarda hakim olan ‘risk off’ moduna paralel, BIST100 endeksi günü, bankacılık endeksi önderliğinde (XBANK %2,2 geriledi) %1,2 düşüşle tamamladı. 
  • Çarşamba günü sonuçlana FED toplantısı ardından, dolarda küresel bazda yaşanan değerlenme, dün gün boyu devam etti. EURUSD paritesi son 2 ayın dibi olan 1,1925 seviyesine kadar gerilerken, dolar endeks sepetinde en fazla ağırlığa sahip para birimi olan EUR, doları (DXY) son 2 ayın zirvesi olan 92’ye kadar taşıdı (bakını grafik). 
  • Dolar aleyhine açılan kısa pozisyonların, FED’in 2023 yılına ait faiz projeksiyonlarını yukarı yönlü revize etmesi sonrası hızla kapanması ile kıymetli metaller cephesinde düşüş ivme kazandı. Teknik olarak bakılırsa, aşağıda halen daha yer olduğunu not etmek gerekiyor (bakınız grafik). 
  • Dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere, doların şu anda kalıcı anlamda güçlenmesi ve yönünü dolu dizgin kuzeye çevirmesi için gerekli zeminin yakaladığına henüz tam olarak ikna değiliz! FED olabildiğinde destekleyici olmaya devam ederken, bir taraftan da henüz zirve yapmamış enflasyon karşısında kafasının da karıştığını hissediyoruz.  
  • Piyasalarda yaşanan bozulma ivme kazanırsa, FED’in oyun planını revize etmek zorunda kalabileceğini de not etmek isteriz. Eğer bozulamanın dozu sınırlı kalırsa, Ağustos sonu düzenlenecek ABD’nin Jackson Hole kasabasındaki merkez bankası başkanlarının katılacağı toplantıya dikkat etmekte fayda görüyoruz. 
  • Her hafta Perşembe günü olduğu üzere, TCMB, para ve banka, ve menkul kıymet istatistiklerini yayımladı. Buna göre, 11 Haziran ile biten haftada parite/fiyat etkisinden arındırılmış rakamlara göre gerçek kişilerin döviz mevduatları (DTH) önceki haftaya göre 0,1 milyar dolar azaldı. Bireyler cephesinde, son dönemde değişiminin oldukça sakinleştiğini görüyoruz. 
  • Söz konusu haftada, TCMB’nin brüt döviz rezervleri yaklaşık 2,1 milyar dolar artışla 51,7 milyar dolar oldu. Altın rezervleri ise, altın fiyatlarındaki düşüşün de etkisi ile yaklaşık 43,2 milyar dolar seviyesine geriledi. Toplam brüt döviz ve altın rezervleri 94,9 milyar dolar ile son 4 ayın en yüksek seviyesine geldi. Çin ile yapılan swap işlemi de eklenince, bu rakam haliyle daha da artacak. Lakin, emanet döviz rakamları çıkarılınca, net rezervler ciddi anlamda eksi! 
  • Nato ve G7 zirvelerine yönelik olarak sakin kafa ile gelişmeleri ele aldığımızda, Çin’e karşı Batı bloğunun güç birliği içinde olduğunu, Rusya’ya karşı fine-tuning (ince ayar) yapıldığını, Biden’ın ise Nato’ya ağırlığını koyduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 
  • Erdoğan-Biden zirvesinden ise, kangren olmuş konular çözüm bulamasa da, ileriye dönük cılız da olsa umutların yeşerdiğini sonucuna vardık. Nato için Türkiye’nin jeopolitik önemi kabul görürken, Türkiye’nin S-400 konusunda geri adım atmayıp, ileriye dönük de adım atmayacağını varsayımımıza paralel, her iki tarafın da sıcak gündemi şimdilik buz üzerine yatırdığını ve soğumaya terk ettiğini düşünüyoruz. 
  • Afganistan başlığı üzerinden ise yeni bir sayfanın da açılabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor. Türkiye, NATO güçlerinin çekilmesinin ardından Kabil’deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğini üstlenmeye devam etme teklifinde bulunmuştu.
  • ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, dün akşam, Türkiye’nin Kabil Havaalanı’nın güvenliğinin sağlanmasında önde gelen bir rol oynaması konusunda ABD ve Türkiye’nin uzlaştıklarını söylerken, S-400 hava savunma sistemleri konusunda çözüme ulaşamadıklarını ve bu konuda diyaloğun süreceğini bildirdi.
  • Biden döneminde, ABD-Türkiye ilişkilerinin daha da kötüleşeceği kesin hükmüne hiçbir zaman katılmadığımızın altını bir kez daha çizmek istiyoruz.
  • Biden-Putin ve ABD-AB zirvelerini de yapıcı anlamda iletişim kanallarının açık tutulması ile sonuçlandığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Biden’in da dediği üzere “America is back” (Amerika geri döndü). Trump döneminin uzlaşmaz ve kavgacı politikaları yerine, yeni dönemde daha ılımlı bir siyasetin izlenebileceğini anlıyoruz.
  • İsrail cephesinde ise 12 yıl süren Netanyahu’nun başbakanlık döneminin bitmesi, ilk kez Filistinli İsrail vatandaşlarının da temsil edileceği bir koalisyon döneminin başlayacak olmasını, acaba, Türkiye-İsrail ilişkilerine yeni bir ivme kazandırabilir mi?
  • Diplomatik gündem ekonomik gündem kadar yoğun olunca, bültenimiz de bugün biraz uzun oldu. Haftanın son iş gününde, sabah saatlerinde, Asya piyasalarında Çin borsası hariç ılımlı bir hava görülüyor. Sert satışlar ardından, ABD borsalarının da vadeli işlemlerinde hafif de olsa yükselişler görüyoruz.
  • Mali piyasaların gündeminde, bugün İngiltere’de açıklanacak perakende satışlar verisi takip edilebilir. Hazır İngiltere demişken, ilk kez Hindistan’da görülen delta varyantının İngiltere’de panik yarattığını ve aşıları da koruma gücünün tartışıldığını not etmek gerekiyor. 3 Mayıs-7 Haziran arasında vaka sayılarında %50 artış yaşanmış! 
  • Türkiye cephesinde ise aşılama hızı rekor seviyelere yükselse de, yeni vaka sayıları 5bin seviyesinin altına bir türlü inmiyor!
  • Herkese iyi bir haftasonu dilerim. 

>Gümüş

FED toplantısı ardından, dolar aleyhine açılan kısa pozisyonların hızla kapanmasına paralel sert bir satış baskısına maruz kalan gümüş, hafta genelinde %8’i aşan bir düşüş sergiledi.

Hatırlanacağı üzere, geçen hafta, sene başında büyük bir beklenti ile aldığımız gümüş pozisyonumuzdan, geçen 6 aylık zaman diliminde tam olarak arzuladığımız getiriyi bulamamız nedeniyle çıkmış, hazır piyasa şartları elverişliyken ve enerjiye olan talep de artmışken, enerji sektörüne geçerek pozisyon değiştirmiştik.

Teknik anlamda, haftalık grafiklerden bakarsak, gümüşte aşağıda 25-25,10 dolar seviyesine kadar gerileme ihtimalini göz ardı etmiyoruz. 

16239912064426c13cd5a426300cdcda5aa38b726e_1_1200.jpg

>Altın

FED toplantısı ardından baz metaller ve tarımsal emtialarda yaşanan sert değer kaybı, altının da ons fiyatını üzerinde baskı kurdu. Teknik bir bakış açısıyla, aylık grafiklerden de görülebileceği üzere, düşüşün devam etmesi durumunda, daha da aşağıda, 1,735 seviyesine varan bir geri çekilme ihtimali göz ardı edilmemelidir.

1623991206bf32d8a1a0da0fefe31a284a1fc9db8a_2_1200.jpg

>USDTRY

USDTRY kurunda uzun pozisyonlarımızı korumaya devam ediyoruz. 8,40 seviyesini zarar kes olarak kabul ettik. İz süren zara kes stratejisiyle, dinamik bir şekilde oyun planımızı güncelliyoruz. Henüz hafta bitmemiş olsa da, USDTRY kurunun 8,70 seviyesinin üzerinde sabah erken saatlerde işlem gördüğünü düşünürsek, haftanın da bu seviyelerde kapanması durumunda, tarihin en yüksek haftalık kapanışına imza atacağının altını çizmek isteriz. 

Gerek içsel gerekse de dışsal riskler nedeniyle, USDTRY kurunda risklerin yukarı yönlü olduğunu düşünüyoruz.

1623991206b8968e0a4e9fb33d71f0166976b0923d_3_1200.jpg

>DXY

Dolar endeksi, bu hafta, 92 seviyesinin kıyılarına kadar yükseldi. Her ne kadar FED destekleyici duruşunu korumaya devam etse de, bu kadar büyük bir parasal bolluğun içerisinde, ara ara piyasanın kendi kendini düzeltmesinden pek de rahatsızlık duymayacağını düşünüyoruz. Bu minvalde, yukarıda 93 seviyesine varan bir yükseliş, ihtimaller arasında düşünülmelidir.

1623991207f766b1adbd0a7e17a320bc1393a3fe37_4_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu – İKTİSATBANK

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.