Connect with us

Gülbeyaz Gergün

Almanya’da 1077 şirket iflasını istedi

Almanya’da Römertopf, Arko, Hussel veya Eilles gibi birçok tanınmış şirket son zamanlarda iflas etti. Bunlar sadece öncü vakalar mı yoksa büyük bir dalgayı mı geliyor? En son, Berlin’in dünyaca ünlü mağazası KaDeWe iflas başvurusunda bulundu.

Yayınlanma:

|

“Algılanan iflas dalgası”

ALMANYA’da gelen iflas başvuruları sunucun büyük bir iflas dalgasına dönüşmesi kaygısı yarattı. Halle’deki Leibniz Enstitüsü’nün (IWH) başkanı Reint Gropp gibi uzmanlar, mevcut yüksek kurumsal iflas sayısına rağmen “iflas dalgası” terimi konusunda temkinli: “İflas sayısının tekrar düşmesini beklemiyoruz. Ama bunun bir dalga olup olmadığını söyleyemem.”

İflas İdarecileri Derneği (VID) açıklaması: “En iyi ihtimalle, algılanan bir iflas dalgası görüyoruz. Mevcut artışa rağmen, kurumsal iflasların sayısı yalnızca Corona öncesi seviyelerde ve finansal krizin zirvelerinden çok uzak” dedi iflas yöneticisi VID Başkanı Christoph Niering.

Şu anda önemli ölçüde daha fazla iflas olmasına rağmen, rakamlar şu anda pandemi öncesine göre daha yüksek değil. Mart 2016’da Almanya’da 1099 şirket iflas başvurusunda bulunmuştu, 2023’de iflas sayısı 1077  ile 2016 seviyesine gelmiş durumda.

Devlet yardımları şirketleri ayakta tuttu

Şu anda Almanya’da hala bir iflas dalgası varmış gibi hissedilmesi, esas olarak pandemi sırasındaki iflas sayısının düşük olmasından kaynaklanıyor. Ağustos 2020’de, IWH’nin İflas Eğilimi‘ne göre, Almanya’da sadece 667 şirket iflas başvurusunda bulundu.

Nedeni: Pandemi sırasında, Almanya’da ekonomik olarak mücadele eden şirketler için iflas başvurusunda bulunma yükümlülüğünün askıya alınması gibi birçok devlet yardımı vardı. Normalde yasal olarak iflas başvurusunda bulunmak zorunda kalacak olan şirketler, belirli koşulları yerine getirmeleri halinde bu süre zarfında bunu yapmak zorunda değildi.

Bu arada, devlet yardımının süresi doldu. Ve Almanya’daki ekonomik durum değişti ve birçok şirket değişen koşullarla uğraşmak zorunda kaldı. Uzman Gropp, “Şu anda ekonomide eski teknolojilerden, eski enerji kaynaklarından, kirli enerjiden yeşil enerjiye doğru gelişme gibi büyük bir yapısal değişiklik görüyoruz” diyor. Tüm bunlar şirketleri zorluyor ve bazı iş modelleri artık rekabetçi değil.

İnşaat özellikle etkilendi

Bunun bir örneği, geçen yaz iflas başvurusunda bulunmak zorunda kalan gayrimenkul geliştiricisi Project‘tir. Şu anda tüm inşaat sektörü gibi, Proje de yüksek enerji fiyatlarından muzdaripti, ancak gayrimenkul geliştiricisi de yüksek faiz oranları ve arz darboğazlarından etkilendi.

Bu nedenle, inşaat sektöründeki özellikle çok sayıda şirket son zamanlarda iflas etti – örneğin Gerchgroup veya Euroboden gibi Project’e ek olarak. Genel olarak, inşaat sektöründeki 10.000 şirketten 81’i geçen yıl iflas başvurusunda bulundu ve bu, en sık etkilenen sektörlerin ortalamasından önemli ölçüde daha fazla. IWH’ye göre, 10.000 şirketten ortalama 60’ı iflas başvurusunda bulundu.

Emlak şirketi dağıldı

İflastan sonra, Project’in birçok şantiyesi durma noktasına geldi. Bina yıkıntılarını önlemek için, iflas yöneticisi Volker Böhm şirketi tasfiye eder. Ona göre, yeniden yapılandırmanın bir seçenek olmadığı açıktı: “Buradaki iflas işlemlerinin amacı, yalnızca alıcıların çıkarına, aynı zamanda fonlar aracılığıyla para yatıran yatırımcıların da çıkarına olabilir: gayrimenkul portföyünün mümkün olan en iyi şekilde kullanılması.”

Proje söz konusu olduğunda, bu, arazinin satıldığı anlamına gelir. Ve yapım aşamasında olan projeler devam edecek – en azından iflastan önce iflas eden geliştiriciden bir daire satın alan herkes için iyi haber.

İflas son çare değil

Bununla birlikte, gayrimenkul geliştiricisi Project örneğinde olduğu gibi, iflas işlemlerinin sunduğu tek yol değil. Bunun nedeni, iflas yasasının aynı zamanda kendi kendini yönetme ile kendini yeniden yapılandırma imkanı sunuluyor.

İflas yöneticisi Böhm bunu ikinci şans fikri olarak tanımlıyor: “İngiltere veya ABD’de bu ikinci şans fikri olağandır. İşe yaramazsa, girişimcinin ikinci bir şansı vardır. Borçlu idaresi ile ilerletmek istediğimiz şey bu.”

İflas hukuku, girişimcileri çok sayıda önlemle desteklemektedir. Örneğin Federal İş Bulma Kurumu, üç aya kadar olan personel masraflarını karşılar. Ayrıca kira sözleşmeleri için özel fesih hakkı, çalışanlar için ise özel fesih hakkı bulunmaktadır.

Görtz kendini yenilemeyi başardı

Volker Böhm’e göre, tüm bunlar şirketlerin küçülmelerine ve yeniden ana işlerine konsantre olmalarına yardımcı olabilir – ancak iflas başvurusunun zamanında yapılması şartıyla: “Erken gelirseniz, borçlu davasına girebilirsiniz. Ve bunun da işe yaradığı bir veya iki örnek var.”

Olumlu bir örnek, ayakkabı perakendecisi Görtz‘dür. Eylül 2022’de Hamburg merkezli ana şirket, sözde koruyucu kalkan başvurusunda bulundu. Bunu işten çıkarmalar ve şube kapatmaları izledi. Ancak Görtz yeni bir yatırımcı buldu ve geçen yıl Temmuz ayında iflas davasından ayrılmayı başardı. Şimdi şirketin yeniden yapılandırıldığı düşünülüyor.

Lilli-Marie Hiltscher

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

Gülbeyaz Gergün

Soğuk Savaş’tan sonra ilk: Almanya askerleri Litfanya’ya konuşlandı

Yayınlanma:

|

Almanya, 2024 yılı içinde Litvanya’ya kalıcı bir askeri birlik göndermeye başladı.

Özetle:

  • Almanya, NATO’nun Doğu Avrupa’daki caydırıcılığını artırma stratejisi kapsamında Litvanya’ya yaklaşık 4.800 Alman askeri konuşlandırıyor.

  • Buna ek olarak 200’e yakın sivil destek personeli de görev yapacak.

  • Almanya’nın Litvanya’daki bu askeri varlığı kalıcı bir tugay şeklinde olacak. (Tugay, yaklaşık 4.000-5.000 kişiden oluşan büyük bir askeri birliktir.)

  • Bu kararın ana nedeni, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından sonra NATO’nun doğu kanadını güçlendirme ihtiyacı.

  • Litvanya zaten uzun süredir Almanya’dan böyle bir adım bekliyordu. Çünkü Rusya’ya çok yakın ve kendini tehdit altında hissediyor.

  • Almanya ayrıca bu tugayın üslenmesi için Litvanya’da büyük bir altyapı yatırımı da yapıyor: yeni kışlalar, eğitim alanları, lojistik merkezleri kuruluyor.

Bu adım, Almanya için çok önemli çünkü Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez ülke dışında kalıcı bir askeri birlik konuşlandırmış oluyor.

Okumaya devam et

Gülbeyaz Gergün

PAKİSTAN HİNDİSTAN GERİLİMİ NİÇİN TIRMANIYOR?

Yayınlanma:

|

Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimin tırmanmasının temel nedeni, 22 Nisan 2025’te Hindistan’ın Cammu Keşmir bölgesindeki Pahalgam kasabasında gerçekleştirilen ve 26 turistin hayatını kaybettiği terör saldırısıdır. Saldırının sorumluluğunu, Pakistan merkezli ve Birleşmiş Milletler tarafından terör örgütü olarak tanınan Lashkar-e-Taiba’nın bir uzantısı olan The Resistance Front (TRF) üstlenmişti.

Gerilimin Tırmanma Nedenleri

  1. Terör Saldırısı ve Suçlamalar: Hindistan, saldırının Pakistan destekli gruplar tarafından gerçekleştirildiğini iddia ederek Pakistan’ı suçlamıştır. Pakistan ise bu iddiaları reddetmiş ve saldırıyla ilgisi olmadığını belirtmişti.

  2. Diplomatik ve Ticari Yaptırımlar: Hindistan, Pakistanlı diplomatları sınır dışı etmiş, Pakistan vatandaşlarına verilen vizeleri iptal etmiş ve İndus Suları Anlaşması’nı askıya almıştır. Pakistan ise buna karşılık olarak Hindistan ile olan ticareti durdurmuş, hava sahasını Hindistan’a kapatmış ve 1972 Simla Anlaşması’nı askıya aldı.

  3. Askerî Hareketlilik: Her iki ülkenin sınır birlikleri arasında Keşmir’deki Kontrol Hattı boyunca karşılıklı ateş alışverişleri yaşanmıştır. Hindistan, saldırıya misilleme olarak sınır bölgelerinde askerî operasyonlar başlatmıştı.

  4. Su Krizi ve Anlaşmazlıklar: Hindistan’ın İndus Suları Anlaşması’nı askıya alması, Pakistan’da tarım ve su kaynakları üzerinde ciddi endişelere yol açmıştır. Pakistan, Hindistan’ın su akışını değiştirmesini “savaş nedeni” olarak değerlendireceğini açıklamıştı.

  5. İç Siyasi Baskılar: Hindistan Başbakanı Narendra Modi, saldırı sonrası kamuoyunun baskısı altında sert önlemler almak zorunda kalmıştır. Pakistan’da ise siyasi istikrarsızlık ve ordu üzerindeki baskılar, hükümetin sert tepkiler vermesine neden oldu.

Uluslararası Tepkiler

Birleşmiş Milletler, her iki tarafı da “azami itidal” göstermeye çağırmıştır. Ancak, şu ana kadar somut bir arabuluculuk girişimi olmamıştır. Bazı ülkeler, vatandaşlarına Hindistan ve Pakistan arasındaki sınır bölgelerine seyahat etmemeleri konusunda uyarılarda buludu.

Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim, Keşmir’deki terör saldırısı sonrası hızla tırmanmış ve diplomatik, ticari ve askerî alanlara yayılmıştır. Her iki ülkenin de nükleer silahlara sahip olması, uluslararası toplumda endişelere yol açmaktadır. Taraflar arasındaki mevcut kriz, bölgesel barış ve istikrar açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.