Connect with us

GÜNCEL

AVRUPA “SÜPER UYGULAMAYA” HAZIRLANIYOR!

Sohbet, alışveriş, dijital devlet işlemleri: hepsi tek bir uygulamada. Süper uygulamalar olarak adlandırılan uygulamalar Asya ve Brezilya’da yaygın olsa da Avrupa’da henüz bir vizyon olarak karşımıza çıkıyor. Ne zamana kadar?

Yayınlanma:

|

Ülkemizde tek bir uygulama ile günlük hayatı kontrol etmek düşünülemez. Doktor randevuları almak, yemek siparişi vermek, arkadaşlarla mesajlaşmak, faturaları ödemek: Çin’de gerçeklik bu. Uygulamanın oradaki ismi WeChat. Bir milyar kullanıcı için dijital omurgadır.

Bu prensip Güney Amerika’da da işe yarıyor: Brezilya’da milyonlarca kişi WhatsApp’ı yalnızca sohbet etmek için değil, aynı zamanda çevrimiçi bankacılık işlemleri yapmak, pizza siparişi vermek ve anında ödeme yapmak için kullanıyor. Uygulamada günlük hayat tam anlamıyla akıp gidiyor. Boston Consulting Group ve Statista’nın rakamlarına göre Brezilyalılar günde ortalama dokuz saatlerini buna harcıyorlar .

Büyük Teknoloji sahneye giriyor

Bu, arzuyu uyandırır. Örneğin ABD’li girişimci Elon Musk, platformu X (eski adıyla Twitter) ile Asya modeline dayalı bir süper uygulama kurmak istiyor. İletişimi, finansal işlemleri, alışverişi ve içeriği bir araya getiren bir platform. Ve ödeme temel bir gereklilik olduğundan, X kart hizmet sağlayıcısı Visa ile işbirliği yapmaktadır; İlk fonksiyonların 2025 yılı sonuna kadar kullanıma sunulması bekleniyor.

Meta CEO’su Mark Zuckerberg geride kalmak istemiyor: Sohbet servisi WhatsApp, yalnızca Brezilya’da değil, yapay zeka destekli iletişim ve e-ticaretin merkezi platformu olacak. Zuckerberg’in sosyal medya platformu Instagram üzerinden milyonlarca kullanıcı ürün satın alıyor; Gelecekte ödeme dahil tüm satın alma süreci uygulamada kalabilir.

Riskler ve yan etkiler

Bir sağlayıcının bakış açısından denklem basit: Bir uygulamada ne kadar çok işlev bir araya getirilirse, o kadar çok veri üretilir – bu da ilgili şirketler için bir kazançtır, diyor Capitell AG’de teknoloji uzmanı ve yatırım uzmanı olan Chris-Oliver Schickentanz, ARD finans editör ekibine : “Süper uygulama sağlayıcısı için, müşterilerimin tüketim davranışları hakkında çok daha kapsamlı bir resim elde etme gibi büyük bir avantajı var, bu da bana daha hedefli teklifler yapma ve böylece önemli ölçüde daha iyi satış beklentilerine sahip olma olanağı sağlıyor.”

Karşılaştırma platformu GetApp‘in yaptığı araştırmaya göre , süper uygulamalara olan ilgi Avrupa’da da mevcut; özellikle zamandan tasarruf ve kolaylık sağlaması nedeniyle. Ancak kapalı bir sistem içerisinde her tıklamayla kullanıcının bağımlılığı artıyor ve sağlayıcının pazar gücü de artıyor. Alman Bilgi ve Telekomünikasyon Endüstrisi Birliği Bitkom’da Yapay Zeka ve Bulut Uzmanı olan Marvin Pawelczyk, ARD’nin finans departmanına yaptığı açıklamada bunun bazı sonuçları olduğunu şöyle açıklıyor : “Eğer bir süper uygulama çok baskın hale gelirse, bu rekabeti kısıtlayabilir ve tüketicinin tercihlerini azaltabilir.”

Her şey tek bir uygulamada değil

Bir çözüm, uygun yasal çözümlerin yanı sıra açık standartlar ve arayüzler aracılığıyla adil rekabeti teşvik etmek ve böylece diğer sağlayıcıların da bu platforma erişebilmesini sağlamak olabilir. Ek olarak, teknik riskler nedeniyle tatsız sonuçlar da ortaya çıktı: “Birçok hizmet tek bir uygulamaya bağlıysa, teknik kesintiler tek tek uygulamaların kesintisinden daha büyük etkilere sahip olabilir. Bunu önlemek için sağlam yedekleme sistemleri, yedeklilikler ve acil durum planları olmazsa olmazdır.”

Özellikle finansal hizmetler gibi hassas alanlarda, riskleri azaltmak için tüketicilerin tamamen tek bir uygulamaya güvenmemeleri kendi çıkarlarınadır, diye ekliyor RWTH Aachen Üniversitesi’nde AI Alexander von Humboldt Profesörü olan Holger Hoos, ARD finans departmanıyla yaptığı bir röportajda bunu şöyle açıklıyor : “Her şey tek eldeyse, o zaman oldukça bağımlı hale gelmişsiniz demektir. Ve sonra bu şirket müşterileri hakkında da çok şey öğreniyor. Ve bu her zaman olumlu bir şey olamaz.”

Avrupa farklı işliyor

Avrupa’da süper uygulama sağlayıcılarının işi birkaç nedenden ötürü kolay değil. Birincisi, veri koruması. AB’de yetkili makamların koruduğu değerli bir varlıktır. Çin’de ise durum farklı; Yıllardır hükümetin vatandaşlarını izlemek için WeChat kullandığına dair iddialar vardı. “Çok katı veri koruma yönergeleri aslında tüketici davranışının bir alandan diğerine aktarılmasını yasaklıyor. Bu nedenle, bir süper uygulamanın mantığı Avrupa düzenlemesiyle tamamen uyumlu değil,” diyor Chris-Oliver Schickentanz.

İkincisi, AB’nin katı rekabet hukuku var. Süper uygulamalar pazar hakimiyeti riskini beraberinde getiriyor; inovasyon, rekabet ve çeşitlilik açısından tüm olumsuz sonuçlarıyla birlikte. Avrupa’da bu tam da hassas bir nokta – Asya ve Güney Amerika’nın aksine. Çok fazla hizmeti bir araya getiren platformlar, kısa sürede antitröst otoritelerinin incelemesine giriyor.

Üçüncüsü, etkileşime girme isteği ve veriye erişim konusunda da kültürel farklılıklar var diyor Schickentanz. “Asya’daki insanlar çok daha açık görüşlü ve e-ticaret alışverişlerini arkadaşlarıyla paylaşıyorlar. Biz bunu Avrupa’da aynı ölçüde deneyimlemeyeceğiz.”

ABD: Daha az düzenleme, yüksek hedefler

ABD’de yeni yönetim, şirketler için daha düzenleyici bir ortam ve yapay zeka gibi yeni teknolojilerin ve inovasyonun teşvikini vadediyor; ancak yabancı sağlayıcılar giderek daha fazla dirençle karşılaşıyor, hatta yasaklanıyor. Sonuç: Avrupa’daki sağlayıcılar veri koruma ve mevzuatlar nedeniyle geri kalırken, ABD’li şirketler ekosistemlerini genişletiyor.

Avrupa yaklaşımına örnek olarak Klarna verilebilir: Ödeme hizmeti uygulaması olan Klarna, bir alışveriş platformuna dönüşmeyi hedefliyor. Bu Asya tarzında süper bir uygulama olmayabilir ama tam bir dijital çözüme doğru atılmış bir adım daha olacaktır.

Süper uygulamadan sonra ne geliyor?

Peki, süper uygulama kendi başına daha kapsamlı bir şeye, yani hayatı sadece organize etmekle kalmayıp aktif olarak kontrol eden bir süper asistana doğru atılmış bir ara adım olabilir mi? Ancak bunu umut edenlerin sabırlı olması gerekiyor. Marvin Pawelczyk nedenini şöyle açıklıyor: “Süper yardım vizyonu şüphesiz büyüleyici, ancak teknik olarak son derece zorlayıcı.”

Gelişmiş doğal dil işleme, makine öğrenimi ve farklı sistemler arasında kusursuz etkileşim gibi çeşitli teknolojilerin derinlemesine entegrasyonunu gerektirir. “Bu teknolojiler şu anda oldukça ileri düzeyde olsa da, henüz tam kapsamlı bir süper yardım sisteminin uygulanmasına olanak verecek düzeyde değil.”

Pandora’nın kutusu mu?

Sonuç: Süper uygulamalar yalnızca dijital çok amaçlı bir araçtan ibaret değildir. Bunlar bir iş modelidir ve potansiyel olarak yeni bir bağımlılığa açılan kapıdır. Bunları kontrol eden kişi yalnızca verilere değil, yaşamın tüm gerçekliklerine erişebilir.

Ancak süper uygulama sadece bir başlangıç ​​olabilir. Asıl kırılma bir sonraki evrim aşamasında yatıyor: Sadece hizmet etmekle kalmayan, aynı zamanda ileriyi düşünen, yöneten ve karar veren süper asistan. Bu pazarı kim işgal ederse, eğer işlerse milyarlarca insanı kontrol edebilir. Kullanıcıların hala bir seçeneği var. Bir uygulamayı silebilirsiniz. Tam entegre bir süper yardım muhtemelen artık mevcut değil.

Kaynak: tagesschau.de

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Tribünler TCMB’yi çağırıyor: Enflasyonda kırılmamın ilk işaretleri…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dün Türk mali piyasalarının gündeminde, TÜİK tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon verisi bulunuyordu. Buna göre, yıllık enflasyon %35,05 ile piyasa beklentilerinin altında gerçekleşirken, aylık artış da %1,4 oldu. Temel enflasyon göstergeleri Eylül 2021’den bu yana ilk defa ardarda %2’nin altında artış kaydederken, manşet enflasyon da son 3,5 yılın en düşük düzeyine geriledi. Verinin alt kalemlerinde, tıpkı geçen ay olduğu üzere, gıda ve alkolsüz içecekler harcama grubunda aylık fiyat değişiminin eksi %0,27 olması belirleyici oldu. Daha önce de belirttiğimiz üzere, Türk-İş ve İTO’nun gıda kalemlerinde anlamlı artışlar görürken, TÜİK’in iki aydır negatif fiyat açıklamasını bir miktar da olsa garip karşılandı. Diğer alt kalemlerde ise, enflasyonun müsebbibi olarak gördüğümüz kira yani konut fiyatlarında yıllık enflasyonun %66 (aylık %2,62), eğitim yıllık %73 (aylık %4,51) ve sağlık yıllık %39 (aylık %0,66) artış kaydetti. Fiyatlama anlamında yapışkanlık yaratan unsurların devrede kalmayı sürdürdüğünü görüyoruz ki bu da tablonun olumsuz tarafını gösterdi!

Mevcut durumda politika faizinin %46, TÜFE’nin %35, sene sonu tahminimiz %28-30 olduğu hatta 12 ay sonrası ise de %25 olduğu düşünülürse, reel faizin oldukça yüksek olmasından hareketle, dışarıda jeopolitik riskler ve ticaret savaşına yönelik endişelerini de yumuşaması, içeride siyasi risklerin hafiflemesi gibi faktörlerin ışığında, TCMB’nin 24 Temmuz olağan PPK toplantısında 350 baz puan faiz indirimine gideceğini, böylelikle politika faizinin işlerin adeta altüst olduğu 19 Mart öncesine döneceğini, faiz koridorunun ise daha simetrik bir hâl alacağını düşünüyoruz. TCMB’nin, yılın geriye kalan üç toplantısının her birinde 250şer baz puan indirime gidip, sene sonu manşet faizini %35 seviyesine getirmesini baz senaryo olarak planlıyoruz.

Gelelim verinin piyasa yansımasına… İlk etapta olumlu seyreden piyasa tepkisi akabinde yerini bir miktar da olsa kâr satışlarına terk etti. Özellikle hafta başı CHP Kurultay kararının ertelenmesi ardından ortaya çıkan iyimserlik sonrası biraz soluklanma ihtiyacını da normal karşılamak gerekiyor. Son dört günde neredeyse %15 yükselen Borsa İstanbul bankacılık endeksi dün günü %0,7 düşüşle tamamladı. Borsa İstanbul ana endeksinde ise fiyat boyu kısalarak gün sadece %0,4 artışla tamamlandı. Faiz indiriminin yarayacağı sanayi hisselerinde ise (BİST-Sinai endeksi) %1 artış gördük. Tahvil cephesinde iki yıl vadeli gösterge tahvil sınırlı yükselirken, Türkiye’nin yabancı indinden risklerini gösteren 5 yıl vadeli CDS risk primi ise 280 baz puan ile neredeyse 19 Mart sonrası dönemin en düşük düzeyine geriledi. USDTRY kuru oldukça sakin ve yatay bir seyir izleyerek 39,80 seviyesinin etrafında dar bir bantta salınmaya devam etti.

Her hafta perşembe günü olduğu üzere TCMB ve BDDK’nın haftalık bültenlerini yine enine boyuna irdeledik. Ne demiştik, ölçemezsen bilemezsin, bilemezsen de yönetemezsin. Bu minvalde, 27 Haziran ile sona eren haftada, parite etkisinden arındırılmış seriye göre toplam DTH kurumsal cephede yaşanan artışın etkisi ile 0,68 milyar dolar artış kaydetti. BDDK verisine göre ise, KKM stoku azalmaya devam ederken (stok rakam 13,7 milyar dolar), toplam DTH içinde payı %2,35 seviyesine kadar geriledi. DTH ve KKM’nin toplamı %40,40, TL’nin payı ise %59,60 seviyesinde önemli bir değişim kaydetmedi. Menkul kıymet istatistiklerine göre ise, yabancıların menkul kıymet pozisyonu (hisse senedi 0,25 milyar dolar, DİBS 0,31 milyar dolar, eurobond 0,28 milyar dolar) olmak üzere net anlamda 0,8 milyar dolar artış kaydetti. TCMB’nin CHP Kurultay kararı sonrası net yabancı para pozisyonundaki iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz. Salı günü valörlü işlemlerde yaşanan 7,6 milyar dolar artış ardından Çarşamba valörlü işlemlerde de 1,1 milyar dolar artış ile manşet rakam 29,2 milyar dolar seviyesine yükselerek dikkat çekti (bakınız grafik). TCMB’nin döviz pozisyonunun iyileşmesi, TL’nin kırılganlığını azaltan önemli bir unsur olduğunun da altını peşinen çizmemiz gerekiyor.

Dönelim yurt dışına… Dün içeride enflasyon, dışarıda ise ABD istihdam raporu yakından takip edildi. Özel sektör istihdamının pandemiden sonra ilk kez azalış göstermesi ardından dün açıklanan verinin de bir miktar zayıf geleceği düşünülmüştü ama tam da öyle olmadı. Şöyle ki, Haziran ayında tarım dışı bordrolu çalışan sayısının 147 bin artış kaydederken (beklenti +110bin) işsizlik oranı da %4,3’ten %4,1’e geriledi. İstihdam raporunu beklentilere oranla güçlü gelmesi ardından FED’in Temmuz ayında faiz indirimine gidebileceğine yönelik zaten cılız olan beklentiler iyice azaldı. Vadeli kontratlara göre, sene sonuna kadar indirim beklentisinin boyu kısalarak 52 baz puan olurken, Eylül toplantısında 25 baz puan indirime ise %72 şans tanınıyor.

Verinin piyasa yansıması ise doların hafifçe güçlenmesine, hisse senetlerinin ise beklentileri aşan güçlü istihdam ile artış kaydetmesi ile sonuçlandı.  Hisse senetlerine olumlu yansıyan bir başka faktör ise her ne kadar bütçeye 3,4 trilyon dolar etki yapması, enflasyonu artırması ve ilave borçlanma gereksinimi yaratması beklense de, Trump’ın “büyük güzel yasası” meclisten de onay almayı başardı. ABD’de vergi paketinin büyümeye yardımcı olacağı görüşünden hareketle majör endeksler dün geceyi %1 civarında yükselişle tamamladı.

Güçlü ABD istihdam raporu ile 10 yıllık tahvil getirisi hafifçe yükselerek %4,34 seviyesine gelirken, altının ons fiyatı ise 3,340 dolar seviyesine hafif de olsa geriledi. Göz bebeğimiz gümüşse 37 dolar seviyesinin kıyısında haftayı kapatmaya aday görünüyor. Daha geniş bir açıdan bakarsak, altın gümüş rasyosunda (aşağıdaki grafikten de göreceğiniz üzere) kritik seviyelere geldik. Rasyonun 90 seviyesinin altına gelmesi durumunda gümüşün koşu temposunu artıracağını düşünüyoruz. Direnişin parası bitcoin ise 109bin dolar seviyesinin üzerine yerleşirken, asıl hareketin başlaması için önünde sadece 113bin dolar seviyesindeki direnci aşması kaldı (bakınız grafik).

Wall Street’teki yükseliş, Nvidia’nın 4 trilyon dolarlık değerlemeye yaklaşması ve güçlü gelen ABD istihdam verileri ile desteklenirken, piyasalarda bir süredir hâkim olan iyimserlik, 9 Temmuz tarihinde dolacak 90 günlük tarife uzatımının sonu nedeniyle yerini biraz daha temkinli bir seyre terk etti. Reuters haberlerinde Trump’ın tarifeler ile ilgili ülkelere mektuplar göndermeye başladığın okuyoruz. Asya’nın gösterge endeksi Nikkei bu sabah yatay bir seyir izlese de, haftalık bazda %0,8 kayıpla üç haftalık yükseliş serisini sonlandırmaya hazırlanıyor. Kore borsası Kospi ise %1,3 geriledi. Genel hatları ile haftanın son iş gününde, Asya piyasalarında hafif de olsa satıcılı bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hafif de olsa düşüşler görülüyor. ABD piyasalarının bugün Bağımsızlık Günü nedeniyle tatil konumunda olacağını not edelim. Mali piyasaların gündeminde bugün KKTC İstatistik Kurumunu enflasyon verileri, Türkiye’de ise Reel Efektif Döviz Kuru takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dilerim.

TCMB net yabancı para pozisyonu, swap hâriç

 175160306712d21c11eba09878727be2da3439d76e_1_1200.jpg

Bitcoin

 17516030675eaeea01179bad275b6a4875d1f79e9c_2_1200.jpg

Altın Gümüş Rasyosu

17516030680f22ad6e2a27d7e1879234b609887954_3_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ChatGPT

SURİYELİLER DÖNMÜYOR ÇÜNKÜ…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Suriye’de savaş bitti niçin normalleşip geri dönülmüyor sarusu bir çok kişinin kafasını karıştırırken gözardı edilemeyecek haklı gerekçeler de ortaya çıktı…

1. Güvenlik ve altyapı yetersizliği

Suriye’de iç savaş henüz tam anlamıyla bitmiş değil. Birçok bölgede hâlâ altyapı, elektrik ve su hizmetleri yeterli düzeye ulaşamadı. Örneğin, “Suriye’de altyapı yok, elektrik yok, su yok; dönmeleri şu anda imkânsız” ifadeleriyle vurgulanıyor.

2. Güvenlik açısından riskli ortam

BM ve uluslararası kuruluşlar, geri dönüşün fiziki olarak mümkün olması için barışın ve güvenliğin sağlanmasını şart koşuyor. Yani sadece ulaşım serbestliği değil, çatışmasız ve istikrarlı bir ortam gerekiyor .

3. Ekonomik şartlar

Türkiye’de sınırlı da olsa bir hayat kurmuş, çalışma, eğitim ve sağlık imkanlarına erişmiş Suriyeliler için Suriye’de ekonomik hayatın yeniden toparlanması zaman alacak. Birçok kişi orada iş, eğitim fırsatı bulamayacağı için dönmek istemiyor.

4. Türkiye’de kazandıkları ve sosyo-ekonomik avantajlar

Türkiye’de eğitim, burs, sosyal destek, vergi muafiyeti ve geçici vatandaşlık imkânları gibi avantajlar da geri dönmeme kararını etkileyen faktörler arasında. Bu sebepler özellikle ekşi sözlük gibi platformlarda sıklıkla dile getiriliyor .

5. Gönüllü dönüş değil, istikrarlı geri dönüş gerekiyor

Uzmanlara göre “gönüllü dönüş”ün gerçekleşmesi için Suriye’de kalıcı istikrarın sağlanması lazım ve bu süreç yıllarca sürebilir. Hatta 5 yıllık kapsamlı planlama gerekebilir.

6. Tam güven sağlanamazsa dönüş zor

Rejim ile ilişkilerde netlik olmaması, Suriyelilerin Suriye rejimiyle mukavele yaparken güven eksikliği yaşaması da bir neden. Resmî olarak Türkiye-Suriye arasındaki yüksek koordinasyon henüz sağlanabilmiş değil .

Özetle, neden dönmüyorlar?

Temel Sebep Açıklama
Güvenlik & Altyapı Eksikliği Elektrik, su gibi temel hizmetler tam olarak sağlanamadı.
Ekonomik İstikrarsızlık & İşsizlik Orada iş bulmak zor, her şey yeniden inşa edilecek.
Türkiye’deki Sosyal Avantajlar Eğitim, sağlık, çalışma, destek vs.
Uzun vadeli planlama ihtiyacı “Gönüllü dönüş” değil, sürdürülebilir koşullar gerek.
Rejim ile belirsizlikler Hukuki güvence aklı karıştırıyor.

Bugün itibarıyla Suriye’ye dönüş isteyen çok az. Çünkü geri dönmeleri için gereken şartlar —güvenli altyapı, sürdürülebilir ekonomik ortam ve hukuki netlik— hala sağlanabilmiş değil. Bu nedenle mevcut durumda geri dönüş çoğunluk için pragmatik ve güvenli görünmüyor.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

AKBANK’TA ŞOK AYRILIK, ING’YE GEÇİYOR

Yayınlanma:

|

Yazan:

AKBANK’ta şok ayrılık:

Banka “Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler İş Birimi’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Burcu Civelek Yüce, bu görevinden, 04.07.2025 tarihinden geçerli olmak üzere ayrılacaktır” açıklaması yaptı.

Burcu Civelek YÜCE, bankanın Dijitalleşme sürecinde ekibi ile dizayn etmiş ana yönetici konumundaydı. Banka sistemlerinin sık sık çökmesinde eleştirilerin hedefinde olan isimlerin başında yer alıyordu.

ING BANK’a geçiyor

ING BANK Burcu Civelek Yüce’nin kendi bünyelerinde geçeceğini duyurdu. Uzun yıllar AKBANK’ta görev yapan ve mental olarak yıpranan Yüce bu şekilde kendini yeniden kanıtlama fırsatı da yakalamış olacak.

 

 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.