Connect with us

EKONOMİ

DİSKART: Çalışabilir 65,9 milyon kişinin sadece 22,8 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda!

Yayınlanma:

|

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 2. çeyrek dönemine ait Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) 19 Ağustos 2024’te yayımlandı. 2024 2. çeyrek dönemi Nisan, Mayıs ve Haziran 2024 aylarını kapsıyor ve TÜİK’in yeni metodolojisine dayanıyor. Bilindiği gibi TÜİK, Mart 2021’den beri aylık ve üç aylık verileri ayrı ayrı açıklıyor. Aylık veriler daha sınırlı iken üç aylık veriler daha geniş bir kapsama sahiptir. Öte yandan, çeyreklik verilerin üç ayı kapsıyor olması sebebiyle, çeyreklik yayımlanan işsizlik ve istihdam verileri, aylık verilerden farklılıklar göstermektedir.

TÜİK’in resmi istihdam oranı 2024 2. çeyrekte yüzde 49,6 olarak açıklanırken, DİSK-AR tarafından TÜİK verilerinden hareketle hesaplanan Kayıtlı Tam Zamanlı İstihdam (KATİ) oranı yüzde 34,6 olarak gerçekleşti. Kadınlarda resmi istihdam oranı yüzde 32,5 iken KATİ oranı yüzde 20 ve erkeklerde resmi istihdam oranı yüzde 67 olarak açıklanmışken KATİ oranı yüzde 49,5 olarak hesaplandı.

DİSK-AR tarafından yapılan KATİ hesaplamasıyla çalışma çağındaki (15+ yaş) 65,9 milyon kişinin sadece 22,8 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdam (KATİ) kapsamında çalıştığı ortaya çıktı. Çalışma çağındaki 33,3 milyon kadının sadece 6,7 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istidamda (KATİ), çalışma çağındaki 32,6 milyon erkeğin ise 16,1 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. Bu durum nispeten nitelikli istihdamın düşüklüğünü ortaya koyuyor.

TÜİK’in 2024 2. çeyrek üç aylık verilerine göre hem dar hem geniş tanımlı işsizliğin cinsiyete göre dağılımına bakıldığında kadınlarda işsizliğin çok daha yüksek olduğu görülüyor. 2024 2. çeyreğinde dar tanımlı işsizlik erkeklerde yüzde 7,3 ve kadınlarda ise yüzde 11,7 olarak açıklandı. Geniş tanımlı işsizlik (âtıl işgücü) oranı ise erkeklerde yüzde 22,8 ve kadınlarda yüzde 35 olarak gerçekleşti.

Gençlerde işsizlik oranlarının genel işsizlik oranlarından daha yüksek seyrettiği biliniyor. Öte yandan AKP döneminde gençlerde işsizlik vahim bir hal aldı.  AKP’nin iktidara geldiği 2002 3. çeyreğinden bu yana gençlerde geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 26’dan yüzde 36’yı aştı. AKP döneminde geniş tanımlı genç işsizliği 10,1 puan yükseldi. AKP döneminde gençler iş bulma ümidini kaybettiler ve iş aramaktan vazgeçtiler.

2024 2. çeyreğinde genç kadınlarda geniş tanımlı işsizlik ise daha yüksek oranda seyretmeye devam ediyor. 15-24 yaş arası erkeklerde dar tanımlı işsizlik yüzde 13,6 ve geniş tanımlı işsizlik yüzde 33 olarak hesaplanırken, 15-24 yaş arası genç kadınlarda ise dar tanımlı işsizlik yüzde 20,2, geniş tanımlı işsizlik yüzde 45,7 olarak hesaplandı.

Issizlik-ve-Istihdamin-Gorunumu-2024-2.-Ceyrek-

Okumaya devam et

EKONOMİ

Orta Vadeli Program’ın nicel göstergeleri

Yayınlanma:

|

Yazan:

Orta Vadeli Program (OVP) yayımlandı: Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Orta Vadeli Program, 2025-2027, Eylül 2024. Ana metin 66’ncı sayfada son buluyor. Sonrası 103’ncü sayfaya kadar uzanan eklerden oluşuyor.

Dış borcu 500 milyar doları aşkın olan Türkiye’de değişen ekonomi yönetimi “irrasyonel kırılganlıkları onarmayı” üstlendi. Yeni ekibin tutumunu yansıtacağı için OVP, dış finans çevrelerinin de ilgiyle beklediği bir belgedir; dikkatle incelenecektir.

Mehmet Şimşek ve ekibinin 2024-2026’yı kapsayan bir önceki OVP’yi de gözden geçirdiğini; IMF’nin Türkiye’ye ekonomisine ilişkin önerileri ile Cumhurbaşkanı’nın önceliklerini birlikte içeren uyumsuz bir belge oluşturduğunu bu köşede incelemiştim (soL Haber, 19 Eylül 2023).

Bu yazı son OVP’nin ana metnine değinmekle yetiniyor; eklerde yer alan nicel verilere, göstergelere odaklanarak tümünü değerlendiriyor.

Makro-ekonomik göstergeler

Aşağıdaki tablo, OVP, Ek 1’de yer alan nicel verilerden derlenmiş, bazıları türetilmiştir. Satır başlarında yer alan kavramları açıklayalım.

OVP 2025-2027, Makro-ekonomik (%) Göstergeler

Tabloda oranlardan oluşmayan tek sayı, yıllık ortalama dolar fiyatıdır (satır 3). OVP, Tablo 1.1’de yer alan cari fiyatlarla GSYH (millî gelir) dolarlı GSYH’ya bölünerek hesaplanmıştır.

Büyüme ve enflasyon sayıları yıllık değişim (tümüyle “artış”) oranlarıdır. İlk satırdaki reel büyüme, GSYH’nin sabit fiyatlı (hacim endeksli) büyüme oranıdır. Dolarlı büyüme yüzdesi (satır 2), OYP’deki yıllık dolarlı GSYH sayılarından hesaplandı.

Dolar enflasyonu, satır 3’teki dolar fiyatlarının bir önceki yıla göre değişim yüzdesidir. 2024 sayısı yukarıdaki tabloda yer almayan 2023 verisinden hesaplandı. TÜFE enflasyonu, TÜİK’in hesapladığı, yaygın kullanılan enflasyon kavramıdır.

GSYH enflasyonu, ise OVP, Tablo 1.1.’den aktarıldı: Cari fiyatlarla GSYH sayılarını sabit fiyatlı (“reel”) GSYH toplamına dönüştürmekte kullanılan deflatördür. TÜİK tarafından ayrıca hesaplanmakta, kullanılmaktadır. Ekonominin tümünü kapsadığı için gerçekçi enflasyon göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Millî gelire oranlanarak sunulan kamu kesimi (satır 7) ve cari işlem dengeleri (satır 8) her yıl açık vermiştir. Son satır dar anlamdaki işsizlik oranıdır. TÜİK’in “atıl işgücü” olarak da tanımladığı “geniş anlamda işsizlik” oranı üç misli yukarıda seyretmektedir. OVP yazarlarını ilgilendirmiyor.

Bu sayılardan hareket eden makro-ekonomik bir çözümleme, politika araçlarından kaynaklanan sonuçları (bağımlı değişkenleri, hedefleri) ayrıştırır; tutarlılığını, gerçekçiliğini değerlendirir.

Burada ayrıntılara giremeyiz; birkaç gözlemle yetinelim.

‘Büyümeyi besleyen kemer sıkma…’

IMF’nin Türkiye uzmanlarının ısrarla beklediği kemer sıkma politikaları yukarıdaki tabloda yer alıyor mu? Parasal istikrar göstergeleri OVP’deki makro-ekonomik tablolarda yer almıyor. Enflasyona karşı mücadelenin temel öncelik olduğu ve bu hedefe dönük politikalar, OVP metninin çeşitli kesimlerine (örneğin s.19 vd) dağılmıştır.

Buna karşılık yukarıdaki tabloda geleneksel bir IMF programının diğer beklentileri yer alıyor: Neoliberal gelirler politikası ise OVP metninde açıklanıyor (s.42, 97); tablodaki enflasyon makaslarıyla bağlantısına aşağıda değineceğim.

Kamu maliyesinde kemer sıkma (“malî disiplin”) göstergesi satır 7’dedir. OVP’den alındı; kamu genel dengesi/GSYH oranı ile ifade ediliyor. “Eksi” değerler ile ifade edilen kamu açıkları oranı 2024-2027 arasında 2,6 puan (%4,9 → %2,3) gerilemektedir (satır 7).

Aslında malî disiplin, 2024’te başlamıştır. Tablomuzda yer almayan 2023’te % 5,6 olan kamu açığı oranı 2024’te %4,9’a (0,7 puan) geriliyor. Kamu kesiminin vergiler dahil net harcamalarının azalması ile gerçekleştiği için, Keynes’in iyi bilinen çoğaltan etkisi yaratır; en azından ekonominin büyüme oranını aşağı çeker: Bu beklenti 2023-2024’ün GSYH verilerine yansımıştır: Büyüme oranında 1,6 puanlık bir durgunlaşma gerçekleşiyor: %5,1 → %3,5…

Malî kemer sıkma 2024 sonrasında devam etmektedir; üstelik hızlanarak… 2024-2025 arasında kamu açığının millî gelire oranı bir yılda 2,2 puan (%4,9 → 2,7) geriliyor. Millî gelire nasıl yansıyor? Ters yönde: Kemer sıkma, reel büyüme temposunu durgunlaşma doğrultusunda değil; 0,5 puan (%3,5 → %4,0) yükselterek sonuçlanmıştır (satır 1).

Üstelik, sonraki iki yılda da aynı “terslik” süregeliyor; kemer sıkma, ılımlaşan bir tempoyla da olsa sürüyor; ama ekonominin büyüme oranı her yıl yarım puan yükselerek 2027’de yüzde 5’e yerleşiyor.

OVP’de yer alan bilgilerin, verilerin sınırları içinde konuşuyoruz: Parasal, malî, gelirler alanlarında tüm politika değişkenleri durgunlaşma yönündedir; ama sonuç iktisat öğretisine aykırıdır: Kemer sıkma, büyüme temposunu yukarı çekmektedir.

Nasıl açıklanabilir? IMF, bir ara genişletici büyüme (“expansionary austerity”) doktrinine bağlanmıştı. Bulgularla kesin uyuşmazlık nedeniyle bu neoliberal saçmalıktan vazgeçti. Anlaşılan Mehmet Şimşek ekibi, bu doktrin değişikliğini izleyememiş…

Enflasyon makasları: Politikaları yansıtıyor

Tabloda yer alan üç enflasyon makası farklı tempolarda seyrediyor; tartışılmalıdır.

GSYH (millî gelir) enflasyonu (satır 5), istisnasız her yıl dolar enflasyonunu (satır 4) aşmıştır. Dolar, reel olarak ucuzlamış; TL değerlenmiştir. Yansımalardan biri, büyüme temposunun reel TL ve dolar cinsinden karşılaştırılmasında gözleniyor. GSYH’nın dolarlı büyüme oranı (satır 2) her yıl reel büyüme temposunu (satır 1) aşmaktadır.

Bu tespitler sonunda dolarlı GSYH toplamı üç yılda üçte bir oranında artacak, 1,8 trilyon eşiğine yaklaşacaktır. Türkiye’de 2027’de kişi başına düşen ortalama gelir 20.420 dolara çıkacaktır (bk. OVP Tablo 1.1). Doların ucuzlaması, dış kaynak girişlerinin bol kepçe süregelmesiyle mümkündür.

Bu “pembe tablo” nasıl açıklanabilir? Cumhurbaşkanı’nın büyük öncelik verdiği büyüme öngörülerini karşılayan hayalperest varsayımlarla… Aynen “kemer sıkarken büyüyen ekonomi” öngörülerinde olduğu gibi… OYM yazarlarının özensizliği, cari işlem dengesi öngörülerinde de gözleniyor: Büyüme hızının yüzde 4’ten yüzde 5’e çıktığı, üstelik TL’nin hızla değerlendiği 2025-2027’de dış açık neredeyse yarı yarıya daralmaktadır, Bu olağan-dışı gelişme nasıl mümkün oluyor? Herhalde gözden kaçmıştır …

Enflasyon göstergeleriyle ikinci karşılaştırma, GSYH enflasyonu (satır 5) ile TÜFE enflasyonu (satır 6) arasında yapılabilir. Millî geliri tümüyle kapsayan, yansıtan GSYH enflasyonu her yıl TÜFE’yi aşıyor; dört yıl boyunca ortalama yüzde 50 oranında yukarıda seyrediyor.

Öteden beri, TÜFE hesaplaması eleştiriliyor; kamuoyunca hissedilen, algılanan enflasyonu yansıtmadığı ileri sürülüyor. GSYH enflasyonu ile arasındaki makasın kesintisiz açılması, TÜFE’nin emek-karşıtı bir politika aracı olarak kullanıldığını ima etmektedir; ciddiye alınmalıdır.

OVP, emekli aylıklarının, kamu sektörü maaş ve ücretlerinin, asgari ücretin, hatta tarımsal alım fiyatlarının, TÜFE öngörüleriyle sınırlı tutulacağı vurgulanmaktadır (s.41 vd). Özetlediğim veriler, TÜFE’nin 2027’ye kadar sistematik olarak gerçek enflasyonun altında hedeflendiğini gösteriyor. Bunların ötesinde malî ve parasal kemer sıkmanın boyutu ekonomiyi durgunlaştıracaktır; ama bu durum OVP’de gizlenmektedir.

Kıssadan hisse: 2015-2022 dönemindeki emek-karşıtı bölüşüm şokunu 2027’ye kadar sürdürmek iktidar tarafından tasarlanmaktadır. Bu bileşke, Türkiye’yi ağırlaşan bir toplumsal bunalıma mahkûm etmektedir.

Bu doğrultudaki bulgular herhalde zenginleştirilecek; emek örgütlerinin, Cumhuriyetçi ve sol muhalefetin mücadele gündeminin hareket noktalarından biri olacaktır.

Prof. Dr. Korkut BORATAV

Okumaya devam et

EKONOMİ

Garantili 6 projeye 28 milyar dolar ödendi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin İsraf Karnesi Raporu’nda, kamu-özel işbirliği projelerine ayrılan harcamaların gizli tutulduğu ve garanti ödemelerinin, yatırım maliyetlerinin kat kat üstünde olduğuna dikkat çekildi. Rapor, Sayıştay ve Dünya Bankası verilerinden elde edilen garanti ödeme tutarlarının, yatırım maliyetlerinin kat kat üstünde olduğu ortaya çıkardı.

Örneğin Kuzey Marmara Projesinin Kınalı-Odayeri kesimi yatırım tutarının 1 milyar 40 milyon dolar olmasına rağmen garanti tutarı yatırım tutarının 2.4 katına ulaşıp 2.5 milyar dolar oldu.

Gebze Orhangazi İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi Odayeri Paşaköy Kesimi, Kuzey Marmara Otoyolu projesi Kurtköy – Akyası Kesimi, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi Kınalı-Odayeri Kesimi, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu ve Ankara-Niğde Otoyolu olmak üzere 6 otoyol için verilen garanti tutarı toplamı 28 milyar dolara (24.8 milyar dolar+2.9 milyar Euro) ulaştı.

Sözcü

Okumaya devam et

EKONOMİ

SEFALET İÇİNDE ŞATAFAT YAŞADIĞIMIZA İKNA OLACAĞIZ

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, algı yönetim çabasına ve karşısındakinin itiraz etmeyeceğini bilerek söylediği gerekçeleri üretmeye devam ediyor. ‘Sizi anlıyorum’ adı altında makro ekonomik göstergelerden bahsettiği insanların ne durumda yaşadığı ile ilgili bir fikri de yok. Göstergeler de ayrıca tartışılır.

Aslında tek başına değil. Medyanın bir bölümü de ‘nasıl tasarruf’ yapabilirsiniz ile başlayan, insanların müsrifliklerinin nerede olduğunu anlatan ve konuyu nasıl yönetebilecekleri hakkında ahkâm kesen haberlerle bu yapıyı destekliyorlar.

Bu neyin kafası biliyor musunuz? ‘Bak tüm restoranlar, kafeler dolu, bir de kriz var’ diyorlar. O restoranın, kafenin ya da mağazanın hangi şartlar altında ayakta kalmaya çalıştığına başını çevirenlerin, orada gözüken kalabalık üzerinden ‘ekonomi iyi’ söylemine destek veriliyor.

Yani meseleye restorandan bakıyorlar. İçerisi doluysa, ülkede ekonomide iyi gidiyor. Yollarda tüm akaryakıt zamlarına karşılık araçlar dolaşıyorsa, işler tıkırında, boşuna ağlayanlar var anlamına geliyor. Üstelik yollardaki arabaların büyük bir bölümünün ticari amaçla yolda olduğunu bile göz ardı ederek.

Son derece derin bir fakru zaruret yaşanan ülkede, toplasan 5 milyon insanı geçmeyecek gruptan oluşan fotoğrafa bakıp, 80 milyonun sefaletini gizlemeye çalışanlar, tarih önünde bunun sorumluluğunu taşıyacaklardır.

Esnafın iş yapmaması umurunda olmadan, icra uygulamaya koyanlar, ihtiyati hacizle sadece o esnafı değil, tüm alacak zincirini kilitleyenler, restoranın camından baktıkları Türkiye fotoğrafında yanlış yerde duruyorlar.

Çünkü dışarıdan içeriye bakarsanız, gerçek durumu göremezsiniz. Geçin restoranın içinden dışına bakın. Ortalık ‘Köyden indim şehire’ filmindeki kadronun ya da Kemal Sunal’ın camdan tavuğa ekmek bandırdığı sahnenin aynısı.

Eylül ayıyla birlikte şartların sertleştiği, masrafların gün be gün artacağı, buna karşılık elindeki paranın satın alma gücünü yitirmiş, her gün açıklananın en az iki katı yüksek enflasyon yaşayan insanların, yılbaşında daha az para alması için oluşturulan algıyla bu iş sürdürülemez.

Ortada ne tüketici kaldı, ne de bu gidişle tacir ya da sanayici kalacak. Büyük bir vurdumduymazlık içinde, insanların sorununu yok sayarak, kendi oluşturdukları rakamlarla yorumladıkları ekonomiye kendileri inanarak işin tadını kaçırdılar.

Tüketici ile de, esnafla da, sanayici ile de konuşsanız, gidişatın hoş olmadığını dile getiriyorlar. Ayrıca Bakan Şimşek’in görmediği bir gerçeği daha tespit ederek söylüyorlar. Bu iş, sürdürülebilir olmaktan çıktı.

Çıktı çünkü, ortada ne gerçek kaldı, ne orantı, ne çıkış açısından netlik. Büyük bir sis bulutunun içinde, ekonomi yönetiminin anlamsız söylemleri ve işlerinin gölgesinde, insanlar daha da zor duruma düşüyor. Tekrarlıyorum. Restoranın camına dışarıdan değil, içeriden bakın. Ortalığın doz duman olduğunu göreceksiniz.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.