Connect with us

BANKA HABERLERİ

DÖVİZLİ SATIŞ YASAĞINA PİYASA HALA UYUM SAĞLAYAMADI!

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 19 Nisan 2022 tarihli 31814 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Tebliğ ile ilgili bir hafta geçmesine rağmen Piyasadaki belirsizlikler devam ediyor. Söz konusu tebliğ ile Firmalar arası yurt içinde Dövizli Ticari Menkul işlem yapılması yasalanmıştı. Tebliğe piyasada faaliyet gösteren firmalar kadar Bankalar da tam uyum sağlamış değil.

Tebliğ ile ilgili piyasada yaşanan tespit ettiğimiz bazı sorunlar :

KREDİ KART SATIŞLARI NE OLACAK?

Özellikle Tur firmaları ile Oteller arasında Kredi kart üzerinden dövizli yapılan işlemlerde sorunlar yaşanmaya başladı. Zira bazı tur firmalarının merkezleri yurt dışında olmasına rağmen yurt içindeki acentesi döviz sözleşmesi yapmış durumda. Bu durumda yapılan sözleşme yurt içi mi yurt dışı mı sayılacak? Zira bu sözleşmelerde hizmet alan ile hizmet veren yurt içinde görülüyor. Diğer bir tartışma da turizm hizmeti MENKUL işlemi sayılıp sayılmayacağı. Zira; yapılan iş “hizmet sektörü” olmasına rağmen gelen turistler üzerinden gelir sağlandığı için bunların MENKUL sayılıp sayılmayacağı piyasalarda tartışılıyor. Üstelik gelen turistlerden bazıları gurbetçi ve acenteye Türkiye Bankalarından aldığı yerli kredi kartlarını kullanabiliyor ve döviz olarak ödeme yapıyor. Bu da tam netleşmiş değil. Otellerde döviz ile satılan ürünlerde de aynı karışıklık yaşanıyor? Kısaca, Kredi kartları halen döviz satış işlemlerine açık; tebliğe göre, döviz menkul satışına kapatılmalı.

Firmaların DBS ödemelerinde karışıklık devam ediyor

Bankaların hizmete sunduğu bir ürün de DOĞRUDAN BORÇLANMA SİSTEMİ – DBS olan ödeme aracı olan ürün. Bunu genelde imalatçılar alt bayileri için kullanıyordu ve faturayı döviz yüklediğinde bayi de döviz ödemesi yapıyordu. 19 Nisandan sonra döviz yüklemelerde karışıklık yaşandı. Zira, DBS ödeme yükleyen ana bayiler sözleşmenin 19 Nisan tarihinden önce yapıldığı için döviz ödemenin devam etmedi gerektiğini iddia ederken alt bayiler de TL ödenmesi gerektiğini söylüyor. Bu durumda bankalar da arada kalmış durumda nasıl hareket edeceğini bilemez haldeler. Bazı bankalarda sistem kitlenmiş durumda. Faturayı bankalar yüklemediği için “nasılsa sorumluluğumuz yok” diye düşünerek sistemsel değişikliğe gitmedi. Oysa, Döviz MENKUL satışına bu ürün kapatılması gerekir.

Ödemelerde hangi kur uygulanacağı sorunu devam ediyor

Piyasalardaki diğer bir karışıklık da döviz çeklerinin ve döviz ödemelerinin hangi kur üzerinden ödeneceği nedeni ile yaşanıyor. Zira, piyasalarda henüz net bir bilgi yok ve her kurum / banka kendine göre bir kur uygulaması başlattı. Bazı firmalar Merkez Bankasının bir gün önceki ya da işlem günündeki kuru uygularken bankalar da kendi kurlarını uyguluyor. Alıcı / satıcı arasında muhasebe kayıtlarında ticari işlemlerden dolayı kur farkları oluşmaya başladı ve nasıl çözüleceği yönünde de bir fikir yok. Bu konuda alacak davaları artacak gibi. Ülke genelinde tek kur ile fiyat olması için önerimiz Merkez Bankası kurunun esas alınmasıdır.

Navlun ve Gümrük ödemeleri ne olacak

Navlun ve Gümrük ödemeleri genelde döviz üzerinden yapılıyordu. Söz düzenlemeden sonra bu firmalarda da bir karışıklık var. Zira bazı firmalar yurtdışı merkezli. Yaptıkları işe MENKUL işine giriyor mu girmiyor mu piyasalarda tartışılıyor. Antrepo hizmetleri için de aynı sorun devam etmekle birlikte genelde dövizli işlemler devam ediyor.

Sigorta poliçeleri en olacak?

Piyasada yaşanan diğer bir sorunda Sigorta prim ödemeleri ve hasar ödemeleri ile ilgili oldu. Tebliğ net olmayınca her sektör kendine göre çözüm üretmeye başladı. Sigorta firmaları kendi ürünlerinin MENKUL sınıfına girmediği için döviz ödeme talep ederken, sigorta yaptıran firmalar da yapılan sözleşmenin Ticari İşlem olduğu için TL ödenmesi gerektiğini iddia ediyor. Diğer taraftan dövizli poliçelerde hasar ödemelerinin da nasıl ödeneceği netleşmiş değil.

Leasing ödemeleri nasıl olacak?

Sigorta Sektöründeki karışıklık Leasing Sektöründe de devam ediyor. Zira, Leasing yapan firma ile Leasing arasındaki ilişki hukuken KİRA ilişkisi olduğu için ortada MENKUL yok döviz leasing sözleşmesi ve taksit ödemeleri döviz olmasında sıkıntı yok. Leasing işlemlerinde asıl sıkıntı; makinanın alındığı firma ile Leasing firması arasında yaşanıyor. Zira, Leasing firması makine imalatı yapan firmadan döviz ile makinayı alamayacağı için ödemeyi TL ile yapacak. Leasing yapan firma ile döviz sözleşmeyi yapıp makine alına firmaya TL ödeme yapılınca arada kur farkından sorunlar çıkmaya başladı. Makine imalatçısı tekrar döviz almak isterse piyasadaki döviz satış kuru üzerinden TL talep ediyor. Paranın Leasing firmasından kendi hesabına geçene kadar kurların yükselmesi halinde zarar edebiliyor. Bu da leasing aracılığı ile makine alımı yapan firmalarda huzursuzluk yaratmış durumda.

Çeklerdeki durum netleşmedi

İlk günden başlayarak çeklerde yaşanan sorun devam ediyor. Zira müşteri döviz çeklerini döviz olarak bankadan talep etmesi halinde müşteriden bazı bankalar 19 Nisan öncesi satış sözleşmesi talep ederken bazı bankalar sadece çekler ile ilgili bordronun 19 Nisan öncesine ait olmasını yeterli buluyor. Çeklerde senetler gibi düzenleme tarihi olmadığı için çeklerin gerçekten 19 Nisan öncesi olup olmadığını kanıtlama çok zor oluyor. Zira her çekli işlemlerde karşılıklı sözleşme olmadığı gibi ciro sinsileri ile 2-3 el değiştirmiş çeklerde sorun içinden çıkılmaz hal almış durumda.

KATILIM BANKALARI döviz kredileri ne olacak?

Katılım Bankalarının Tebliğden nasıl etkileceği yönünde henüz bir açıklama gelmedi. Zira, Katılım bankalarındaki kredilerda firma fatura ibraz ediyro ve bu malı alacağım benim adıma al bana ver diyro ve krediler de bu seneryo üzerine kurgulanmış durumda. Bu durumda Katılım Bankaları nasıl döviz kredisi kullandıracağı yönündeki belrisizlik devam ediyor.

DCL KREDİLER etkilenecek mi?

Son bir yıldır bazı bankalarca yoğun pazaralanan “TL DCL Hazine Kaynaklı Kredi (DCL (Dual Currency Loan)” kredilerin Tebliğden etkilenip etkilenmeyeceği belli değil. Zira; bu krediler müşteri ile anlaşılan kur üzerine çıkması halinde müşteri döviz olarak ödeme yapıyor. Kağıt üzerinde kredi TL ama ödemede çoğu Döviz ödendi üstelik döviz kredilerinde ihracat yapma zorunluluğu varken bu krediler o yasağı da delmiş oldu, başka bir ifade ile işi kılıfına uydurdular. Kağıt üzerinde kredi TL ama çoğu kredi döviz olarak ödeme yapılıyor üstelik ihracat taahhütü de yok. Bankalar kredide oluşabilecek olumsuz bir duruma karşı müşterilerden taahhüt alarak kendini sağlama almış durumda. Ama bu kredileri başta BDDK olmak üzere kamu otoritesi hızla mercek altına almalı.

KRİPTO PARA işlemleri ne olacak

KRİPTO Para işlemlerinde Dövizli alım / sayım devam ediyor. Bazı aracı kurumlar kredi kartından döviz kabul etmeye devam ediyor. KRİPTO PARA’nın MENKUL olup olmadığı belirsizliğini koruduğu için burada yapılan dövizli işlemler de henüz net değil.

Bu tür tebliğlerde piyasada karışıklığa neden olmayacak şekilde açık, net bankalar ve vatandaş dahil herkesin anlayacağı şekilde olması gerekir. Üstelik ertesi gün yürürlüğe koyup da piyasalardaki belirsizliklerin günler geçmesine rağmen giderilmemesi mağduriyetleri artırmakta. Bu tür direkt piyasayı ilgilendiren Tebliğ ve Yönetmeliklerin aceleye getirmeden piyasa aktörleri ile tartışarak yapılması baştan yaşanacak sorunların önüne geçilmesi yönünden önemli olduğu bir kez daha görülmüştür.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ VE ZOMBİ ŞİRKETLERİN DURUMU

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Türk bankacılık sektöründe sermaye maliyeti son 4-5 senedir sermaye kârlılığından daha yüksektir.
  • Öz kaynaklar gerek enflasyon karşısında gerekse dolar bazında reel olarak erimektedir.Sektöre enflasyon düzeltmesi yaptırılsa karlılık ve Özkaynak durumundaki zayıflama çok net anlaşılabilir aslında.
  • Özetle, bankacılık sektörü başta yabancı sermaye olmak üzere yatırımcılar nezdinde eski cazibesini yitirmiştir, piyasa değeri defter değerinin altına inmiştir bir çoğunda…

İşin reel sektör bacağında ise özellikle zombi duruma düşmüş ve gerçek anlamda katma değer üretemeyen çok sayıda şirket var ve eğer biz yine bu şirketleri kurtarmaya çalışırsak tüm finansal istikrarı tehlikeye atarız. Tabi ki dönemsel sıkıntıya uğrayan ve gerçekten gelecek vaad eden reel sektör şirketlerine finansal kuruluşlar el uzatsın, ancak bu yapılırken ciddi çalışmalar, projeksiyonlar ve mali analizler ile finansal kuruluşlar bilimsel gerekçelerle ikna edilerek yapılsın. Yoksa her isteyen reel sektör firması popülist gerekçelerle yeniden yapılandırma kapsamına alınırsa zaten üzerinde ciddi kredi riski taşıyan bankaları iyice zora sokar ve gelecekte domino etkisi ile tüm ekonomiyi 2001 krizindeki gibi ciddi bir çöküş sürecine taşırız.

Son yıllarda performansı düşen bankalarda esasında sermaye artırımı gerekiyor iken, şayet onların sağlıklı şekilde yaşamlarına devam etmesini ve gelecekte de kredi kanalı ile ekonomik büyümeye katkı sağlamasını istiyorsak çok dikkatli hareket etmeliyiz.

Ekonomide sağlıklı bir yaratıcı yıkım sürecinin hassasiyetle yönetilmesi, verimli ve etkin çalışan şirketlerin desteklenerek geleceğe daha güvenli adımlar atılması için elzem görünüyor.

Son söz: Bedava öğle yemeği yoktur (There is no such thing as a free lunch)

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapı Kredi Plaza yıkılıyor mu?

İstanbul’un iş ve finans merkezi Levent’in en değerli lokasyonlarından birinde bulunan Yapı Kredi Plaza’da kentsel dönüşüm hazırlığı yapılıyor. A sınıfı ofis özelliğini kaybeden Yapı Kredi Plaza’nın son deprem raporuna göre yıkılması gündemde.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünyanın en önemli metropollerinden İstanbul’un en pahalı ofislerinin yer aldığı Levent hattında konumlanan ofislerde boşluk oranı yüzde 6’lar seviyesine kadar inmiş durumda. Son dönemde yeni ofis arzının olmaması nedeniyle bu hatta konumlanan ofisler, deyim yerindeyse kapanın elinde kalıyor. Bu hatta yer alan ve 1989 yılında Koray İnşaat tarafından inşa edilen ve uluslararası şirketlere de ev sahipliği yapan Yapı Kredi Plaza, havalimanına, metroya ve köprülere yakınlığı ile öne çıkıyor.

DEPREM RAPORU: YA GÜÇLENDİRME YA YIKIM

Yaklaşık 10 yıldan bu yana gayrimenkul piyasasında plazanın yıkılıp yeniden projelendirileceğine dair söylentiler dolanıyordu. Son günlerde yeniden alevlenen bu söylentilerin fitilini ateşleyen ise plazanın depreme karşı güvenli olmadığını içeren deprem raporu oldu. Alınan rapora göre, plazanın güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması gerekiyor.

Sektörden aldığımız bilgilere göre, A sınıfı ofis özelliğini kaybetmiş bir ofis olan Yapı Kredi Plaza’nın bulunduğu devasa alan, tarafların anlaşıp yıkım kararı almaları halinde İstanbul’un en değerli ofis, konut, çarşı gibi donatıları içeren bir karma projeye dönüştürülebilir.

LEVENT’İN GELİŞİMİNİN SİMGESİ

Haluk Tümay ve Ayhan Böke tarafından tasarlanan Yapı Kredi Plaza binaları, 1989 yılında Koray İnşaat tarafından, İstanbul 4. Levent’te inşa edildi. Yine 4. Levent’te bulunan Sabancı Center da iki mimar tarafından tasarlanmıştı.

Yapı Kredi Plaza projesi, İstanbul-Levent’te yapılan ve bu bölgenin iş merkezi olarak gelişmesine öncülük eden ilk modern iş merkezi olarak biliniyor. Koray İnşaat bünyesinde tasarlanıp inşa edilen ve her biri 20 katlı 3 bloktan oluşuyor.

Ekonomist

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İKİNCİ ÇEYREK MİLLİ GELİR VERİLERİ NE DİYOR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Büyüme kompozisyonu, gerek büyümenin sürdürülebilirliği gerekse dezenflasyon süreci açısından önemli bir unsur olarak öne çıkmakta. Özellikle salgın sonrası dönemde, büyüme oranları görece yüksek olurken çoğunlukla iç talep kaynaklı gerçekleşmişti. TÜİK tarafından 2024 yılının ikinci çeyreğine ilişkin açıklanan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verilerine göre ise, sabit fiyatlarla milli gelir bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,1, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,5 oranında arttı. Revize edilen verilere göre, yılın ilk çeyreğinde bu oranlar sırasıyla yüzde 1,4 ve yüzde 5,3 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla yılın ilk yarısında milli gelir yıllık bazda yüzde 3,8 oranında artış kaydetti. Söz konusu veriler, iktisadi faaliyetin yılın ikinci çeyreğinde dezenflasyon patikasıyla uyumlu olarak yavaşladığını göstermekte. Bu yazıda, yılın ilk yarısındaki iktisadi faaliyet ana eğilimini milli gelir verileri çerçevesinde harcama ve üretim yönünden inceliyoruz.

Harcama Yönünden Gelişmeler

Yılın ilk çeyreğinde büyümeye en yüksek katkı nihai yurt içi talepten geldi. Söz konusu katkı, büyük ölçüde özel tüketimdeki artıştan kaynaklanırken, bunda ücret artışları, firmaların ilave kampanyaları ve öne çekilen talebin etkisi de görüldü.[1] İkinci çeyrekte ise parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerinin devreye girmesiyle birlikte nihai yurt içi talepte belirgin bir yavaşlama gözlemliyoruz. Nitekim bu dönemde, stoklarla birlikte değerlendirildiğinde yurt içi talebin yıllık büyümeye katkısı 1,2 puana gerilerken dış dengedeki olumlu görünümle beraber net ihracat da yıllık büyümeye pozitif katkı verdi (Grafik 1). Bu çerçevede, yılın ilk yarısında büyüme bileşenlerinin giderek daha dengelenen bir talep görünümüne işaret ettiğini değerlendiriyoruz.

Üretim Yönünden Gelişmeler

GSYH verileri üretim yönünden değerlendirildiğinde ise, ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de yıllık büyümenin temel belirleyicisinin hizmetler sektörü olduğu görülüyor (Grafik 2). Bu dönemde yıllık bazda yüzde 3,1 oranında büyüyen hizmetler sektörünün büyümeye katkısı geçen çeyreğe göre azalmakla birlikte, halen yüksek seyretmekte. Öte yandan sanayi katma değerinin yıllık büyümeye katkısı, ikinci çeyrekte negatife dönerek 0,4 puan aşağı yönlü bir etki yaptı. Çeyreklik bazda bakıldığında da, yüzde 0,1 artışla yatay seyreden GSYH’de sanayi üretiminin katkısının azaldığı görülüyor.[2] Sanayi sektöründeki bu zayıf görünümü yorumlarken ise, söz konusu döneme ilişkin takvimsel gelişmeleri de değerlendirmeye almakta fayda var. Nitekim bu yıl ikinci çeyreğe denk gelen iki bayram tatilinin de hafta sonu ile birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan köprü günleri ilave bir takvim etkisi oluşturuyor.

Bu noktada belirtmek gerekir ki; açıklanan mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler, ilgili aylardaki dini bayramlar kaynaklı çalışma günü eksikliğini dikkate alsa da köprü günleri ile bağlantılı çalışma günü kayıplarını dikkate almamakta. İşte bu durum, köprü günlerinin olduğu aylarda sanayi üretiminde ilave oynaklığa neden olabiliyor. Grafik 3’te de görüldüğü üzere, sanayi üretiminin aylık değişimi dikey çizgilerle gösterilen köprü günlerinin yer aldığı aylarda ilave bir oynaklık gösteriyor. Üstelik bu oynaklık, köprü günü içeren ayların hemen hemen hepsinde aşağı yönlü ve bazı aylarda yatay kesikli çizgi ile gösterilen bir standart sapma aralığını da aşabiliyor. İkinci çeyreğin ilk ayı olan nisanda da benzer bir görünüm söz konusu. Sanayi üretimi, köprü günü içeren iki ayın denk geldiği ikinci çeyrekte oldukça dalgalı bir seyir izledi[3] ve çeyreklik bazda yüzde 3,9 oranında daraldı.

Buradan hareketle köprü günlerinin sanayi üretimine etkisini, önceki çalışmalar[4] ile uyumlu bir şekilde yeniden hesapladık[5] ve bir köprü gününün sanayi üretimini aylık bazda yüzde 1,3 civarında düşürdüğünü bulduk. Buna göre farklı yöntemlerle yaptığımız hesaplamalar, ikinci çeyrekte köprü günlerinin sanayi üretiminin çeyreklik değişimi üzerindeki aşağı yönlü etkisinin 0,8 ila 2,3 yüzde puan aralığında olduğunu gösteriyor.

Sanayi üretimi ile sanayi katma değeri arasındaki yüksek eş bağıntıyı ve sanayi katma değerinin GSYH içindeki ağırlığını göz önüne alarak yaptığımız tahminlere göre, köprü günleri sanayi üretimi üzerinden GSYH’nin çeyreklik büyümesini 0,15 ila 0,45 yüzde puan aşağı çekebiliyor.[6] Bu yılın ikinci çeyreğinde varlığını gösteren söz konusu aşağı yönlü etkinin, üçüncü çeyrek sanayi üretimi ve milli gelir verilerinde mekanik olarak yukarı yönlü bir etki yaratabileceğini not düşmek isteriz.

Özetle, 2024 yılının ilk yarısına ilişkin milli gelir verileri, ilk çeyrekte öne çekilmiş talep ve ikinci çeyrekte köprü günleri gibi faktörleri göz önünde bulundurduğumuzda, iktisadi faaliyetin ana eğiliminde ılımlı ancak para politikasının gecikmeli etkileriyle giderek artan bir zayıflama gerçekleştiğini gösteriyor. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler ve yüksek frekanslı veriler de yurt içi talebin yavaşlamaya devam ettiğine işaret etmekte. Bu çerçevede, yılın ikinci yarısında talepteki dengelenmenin dezenflasyon sürecine katkısının güçlenerek sürmesini bekliyoruz.

TCMB – Abdullah KAZDAL / Ece TAŞAN

***************

[1] Geçmiş çalışmalar döviz kuru başta olmak üzere maliyet beklentilerinde artış ve gelecekteki finansal koşulların görece daha sıkı olacağı gibi öngörüler ile enflasyon beklentilerindeki bozulmanın tüketim ve yatırım talebini öne çekmeye neden olabileceğine işaret etmekte (Crump ve diğ., 2022; Dräger ve Nghiem, 2021; D’Acunto ve diğ., 2019; Duca-Radu ve diğ., 2021).

[2] Zincirleme endeks yönteminde GSYH’yi oluşturan alt kalemlerin katkılarının toplamı, ilgili dönemdeki GSYH değişimini her zaman vermeyebilir.

[3] Nisanda yüzde 5 düşüş, mayısta yüzde 1,8 artış ve haziranda yüzde 2,1 düşüş.

[4] Bozok ve Kanlı, 2013; Yüncüler, 2015; Yüncüler, 2024

[5] Söz konusu hesaplamalar, devam eden Taşan (2024) çalışmasının ilk bulgularını içermekte.

[6] Sanayi katma değerinin GSYH içindeki ağırlığının son beş yıl için ortalaması (2019-2023) yüzde 19,8’dir.

Kaynakça

Bozok, İ., & Kanlı, İ. B. (2013). Impact of “De facto” bridge holidays. CBT Research Notes in Economics.

Crump, R. K., Eusepi, S., Tambalotti, A., & Topa, G. (2022). Subjective intertemporal substitution. Journal of Monetary Economics, 126, 118-133.

D’Acunto, F., Malmendier, U., Ospina, J., & Weber, M. (2019). Exposure to daily price changes and inflation expectations (No. w26237).

Dräger, L., & Nghiem, G. (2021). Are consumers’ spending decisions in line with a euler equation? Review of Economics and Statistics, 103(3), 580-596.

Duca-Radu, I., Kenny, G., & Reuter, A. (2021). Inflation expectations, consumption and the lower bound: Micro evidence from a large multi-country survey. Journal of Monetary Economics, 118, 120-134.

Taşan, E. (2024). İktisadi Faaliyet Göstergelerinde Oynaklık ve Köprü Günleri. TCMB, devam eden çalışma.

Yüncüler, Ç. (2015). Estimating the bridging day effect on Turkish industrial production. CBT Research Notes in Economics.

Yüncüler, Ç. (2024). Sanayi üretiminde köprü günü etkileri. Akbank Tematik Notlar Serisi.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.