Connect with us

BANKA HABERLERİ

DÖVİZLİ SATIŞ YASAĞINA PİYASA HALA UYUM SAĞLAYAMADI!

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 19 Nisan 2022 tarihli 31814 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Tebliğ ile ilgili bir hafta geçmesine rağmen Piyasadaki belirsizlikler devam ediyor. Söz konusu tebliğ ile Firmalar arası yurt içinde Dövizli Ticari Menkul işlem yapılması yasalanmıştı. Tebliğe piyasada faaliyet gösteren firmalar kadar Bankalar da tam uyum sağlamış değil.

Tebliğ ile ilgili piyasada yaşanan tespit ettiğimiz bazı sorunlar :

KREDİ KART SATIŞLARI NE OLACAK?

Özellikle Tur firmaları ile Oteller arasında Kredi kart üzerinden dövizli yapılan işlemlerde sorunlar yaşanmaya başladı. Zira bazı tur firmalarının merkezleri yurt dışında olmasına rağmen yurt içindeki acentesi döviz sözleşmesi yapmış durumda. Bu durumda yapılan sözleşme yurt içi mi yurt dışı mı sayılacak? Zira bu sözleşmelerde hizmet alan ile hizmet veren yurt içinde görülüyor. Diğer bir tartışma da turizm hizmeti MENKUL işlemi sayılıp sayılmayacağı. Zira; yapılan iş “hizmet sektörü” olmasına rağmen gelen turistler üzerinden gelir sağlandığı için bunların MENKUL sayılıp sayılmayacağı piyasalarda tartışılıyor. Üstelik gelen turistlerden bazıları gurbetçi ve acenteye Türkiye Bankalarından aldığı yerli kredi kartlarını kullanabiliyor ve döviz olarak ödeme yapıyor. Bu da tam netleşmiş değil. Otellerde döviz ile satılan ürünlerde de aynı karışıklık yaşanıyor? Kısaca, Kredi kartları halen döviz satış işlemlerine açık; tebliğe göre, döviz menkul satışına kapatılmalı.

Firmaların DBS ödemelerinde karışıklık devam ediyor

Bankaların hizmete sunduğu bir ürün de DOĞRUDAN BORÇLANMA SİSTEMİ – DBS olan ödeme aracı olan ürün. Bunu genelde imalatçılar alt bayileri için kullanıyordu ve faturayı döviz yüklediğinde bayi de döviz ödemesi yapıyordu. 19 Nisandan sonra döviz yüklemelerde karışıklık yaşandı. Zira, DBS ödeme yükleyen ana bayiler sözleşmenin 19 Nisan tarihinden önce yapıldığı için döviz ödemenin devam etmedi gerektiğini iddia ederken alt bayiler de TL ödenmesi gerektiğini söylüyor. Bu durumda bankalar da arada kalmış durumda nasıl hareket edeceğini bilemez haldeler. Bazı bankalarda sistem kitlenmiş durumda. Faturayı bankalar yüklemediği için “nasılsa sorumluluğumuz yok” diye düşünerek sistemsel değişikliğe gitmedi. Oysa, Döviz MENKUL satışına bu ürün kapatılması gerekir.

Ödemelerde hangi kur uygulanacağı sorunu devam ediyor

Piyasalardaki diğer bir karışıklık da döviz çeklerinin ve döviz ödemelerinin hangi kur üzerinden ödeneceği nedeni ile yaşanıyor. Zira, piyasalarda henüz net bir bilgi yok ve her kurum / banka kendine göre bir kur uygulaması başlattı. Bazı firmalar Merkez Bankasının bir gün önceki ya da işlem günündeki kuru uygularken bankalar da kendi kurlarını uyguluyor. Alıcı / satıcı arasında muhasebe kayıtlarında ticari işlemlerden dolayı kur farkları oluşmaya başladı ve nasıl çözüleceği yönünde de bir fikir yok. Bu konuda alacak davaları artacak gibi. Ülke genelinde tek kur ile fiyat olması için önerimiz Merkez Bankası kurunun esas alınmasıdır.

Navlun ve Gümrük ödemeleri ne olacak

Navlun ve Gümrük ödemeleri genelde döviz üzerinden yapılıyordu. Söz düzenlemeden sonra bu firmalarda da bir karışıklık var. Zira bazı firmalar yurtdışı merkezli. Yaptıkları işe MENKUL işine giriyor mu girmiyor mu piyasalarda tartışılıyor. Antrepo hizmetleri için de aynı sorun devam etmekle birlikte genelde dövizli işlemler devam ediyor.

Sigorta poliçeleri en olacak?

Piyasada yaşanan diğer bir sorunda Sigorta prim ödemeleri ve hasar ödemeleri ile ilgili oldu. Tebliğ net olmayınca her sektör kendine göre çözüm üretmeye başladı. Sigorta firmaları kendi ürünlerinin MENKUL sınıfına girmediği için döviz ödeme talep ederken, sigorta yaptıran firmalar da yapılan sözleşmenin Ticari İşlem olduğu için TL ödenmesi gerektiğini iddia ediyor. Diğer taraftan dövizli poliçelerde hasar ödemelerinin da nasıl ödeneceği netleşmiş değil.

Leasing ödemeleri nasıl olacak?

Sigorta Sektöründeki karışıklık Leasing Sektöründe de devam ediyor. Zira, Leasing yapan firma ile Leasing arasındaki ilişki hukuken KİRA ilişkisi olduğu için ortada MENKUL yok döviz leasing sözleşmesi ve taksit ödemeleri döviz olmasında sıkıntı yok. Leasing işlemlerinde asıl sıkıntı; makinanın alındığı firma ile Leasing firması arasında yaşanıyor. Zira, Leasing firması makine imalatı yapan firmadan döviz ile makinayı alamayacağı için ödemeyi TL ile yapacak. Leasing yapan firma ile döviz sözleşmeyi yapıp makine alına firmaya TL ödeme yapılınca arada kur farkından sorunlar çıkmaya başladı. Makine imalatçısı tekrar döviz almak isterse piyasadaki döviz satış kuru üzerinden TL talep ediyor. Paranın Leasing firmasından kendi hesabına geçene kadar kurların yükselmesi halinde zarar edebiliyor. Bu da leasing aracılığı ile makine alımı yapan firmalarda huzursuzluk yaratmış durumda.

Çeklerdeki durum netleşmedi

İlk günden başlayarak çeklerde yaşanan sorun devam ediyor. Zira müşteri döviz çeklerini döviz olarak bankadan talep etmesi halinde müşteriden bazı bankalar 19 Nisan öncesi satış sözleşmesi talep ederken bazı bankalar sadece çekler ile ilgili bordronun 19 Nisan öncesine ait olmasını yeterli buluyor. Çeklerde senetler gibi düzenleme tarihi olmadığı için çeklerin gerçekten 19 Nisan öncesi olup olmadığını kanıtlama çok zor oluyor. Zira her çekli işlemlerde karşılıklı sözleşme olmadığı gibi ciro sinsileri ile 2-3 el değiştirmiş çeklerde sorun içinden çıkılmaz hal almış durumda.

KATILIM BANKALARI döviz kredileri ne olacak?

Katılım Bankalarının Tebliğden nasıl etkileceği yönünde henüz bir açıklama gelmedi. Zira, Katılım bankalarındaki kredilerda firma fatura ibraz ediyro ve bu malı alacağım benim adıma al bana ver diyro ve krediler de bu seneryo üzerine kurgulanmış durumda. Bu durumda Katılım Bankaları nasıl döviz kredisi kullandıracağı yönündeki belrisizlik devam ediyor.

DCL KREDİLER etkilenecek mi?

Son bir yıldır bazı bankalarca yoğun pazaralanan “TL DCL Hazine Kaynaklı Kredi (DCL (Dual Currency Loan)” kredilerin Tebliğden etkilenip etkilenmeyeceği belli değil. Zira; bu krediler müşteri ile anlaşılan kur üzerine çıkması halinde müşteri döviz olarak ödeme yapıyor. Kağıt üzerinde kredi TL ama ödemede çoğu Döviz ödendi üstelik döviz kredilerinde ihracat yapma zorunluluğu varken bu krediler o yasağı da delmiş oldu, başka bir ifade ile işi kılıfına uydurdular. Kağıt üzerinde kredi TL ama çoğu kredi döviz olarak ödeme yapılıyor üstelik ihracat taahhütü de yok. Bankalar kredide oluşabilecek olumsuz bir duruma karşı müşterilerden taahhüt alarak kendini sağlama almış durumda. Ama bu kredileri başta BDDK olmak üzere kamu otoritesi hızla mercek altına almalı.

KRİPTO PARA işlemleri ne olacak

KRİPTO Para işlemlerinde Dövizli alım / sayım devam ediyor. Bazı aracı kurumlar kredi kartından döviz kabul etmeye devam ediyor. KRİPTO PARA’nın MENKUL olup olmadığı belirsizliğini koruduğu için burada yapılan dövizli işlemler de henüz net değil.

Bu tür tebliğlerde piyasada karışıklığa neden olmayacak şekilde açık, net bankalar ve vatandaş dahil herkesin anlayacağı şekilde olması gerekir. Üstelik ertesi gün yürürlüğe koyup da piyasalardaki belirsizliklerin günler geçmesine rağmen giderilmemesi mağduriyetleri artırmakta. Bu tür direkt piyasayı ilgilendiren Tebliğ ve Yönetmeliklerin aceleye getirmeden piyasa aktörleri ile tartışarak yapılması baştan yaşanacak sorunların önüne geçilmesi yönünden önemli olduğu bir kez daha görülmüştür.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Konkordato Kader mi? Finansçı Eksikliğinin Bedeli mi?

Yayınlanma:

|

Finansı Yönetemezsen Batarsın: Konkordato Alan Firmalarda Ortak Eksiklik

2025 yılı, Türkiye reel sektörü için konkordato rekorlarının kırıldığı bir yıl olarak kayıtlara geçiyor. İSO 500 listesinde dahi yer alan birçok büyük firmanın konkordato ilan etmesi, artık sorunun yalnızca küçük ve zayıf firmalara özgü olmadığını gösteriyor. Ancak bu firmaları incelediğinizde gözden kaçmayan kritik bir ortak eksiklik dikkat çekiyor:

Çoğu firmanın bünyesinde profesyonel bir finans yönetimi yok. Özellikle banka kökenli ya da kurumsal finans tecrübesi olan profesyonellerin eksikliği çarpıcı.

Nakit Akışını Yönetemeyen Batıyor

Bir şirketin kar etmesi, onun yaşayacağı anlamına gelmez. Gerçek kriz genellikle nakit akışında başlar.
Banka kökenli profesyoneller, kâr/zarar yerine nakit akış tablolarına odaklanır. Oysa konkordato ilan eden birçok şirket:

  • Nakit planlamasını yapmamış,

  • Alacak-tahsilat dengesini kuramamış,

  • Kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayamaz hale gelmiştir.

Bu durum, “mali müşavirle yürür” mantığının ne kadar yetersiz kaldığını gözler önüne seriyor.

Kredi Yönetimi Bilinmiyor

Konkordato ilan eden firmaların çoğu, bankalarla olan ilişkilerini stratejik değil, reaktif şekilde yürütüyor. Banka kökenli çalışanların yokluğunda:

  • Kredi limitleri doğru yapılandırılamıyor,

  • Yeni kredi olanakları değerlendiremiyor,

  • Bankaların nasıl karar verdiği bilinmiyor.

Oysa bir bankacının deneyimi, firmanın kredi profilini yükseltmede kilit rol oynar. Bankaların “takip riski” olarak gördüğü firma, aslında önlem alındığında krizden kurtulabilir.

Kriz Erken Uyarı Sinyalleri Göz Ardı Ediliyor

Profesyonel finansçılar, bilanço ve finansal oranlarda alarm zilleri çaldığında bunu okur ve müdahale eder. Ancak konkordato ilan eden firmaların çoğunda bu erken uyarı sistemleri ya hiç yok ya da kimse izlemiyor.

Kur riski, faiz riski, stok-finansman uyumsuzluğu gibi temel konular ya tamamen göz ardı ediliyor ya da “geç kalınarak” müdahale ediliyor.

Ders: Şirketin Kalbinde Finans Olmalı

Konkordato sadece hukuki bir çözüm değildir; aslında gecikmiş bir çöküşün ilanıdır. Finansı yönetemeyen firmaların er ya da geç bu noktaya gelmesi kaçınılmazdır.

Her şirketin – büyüklüğü ne olursa olsun –

  • Finans kökenli bir yöneticiye,

  • Banka ilişkilerini yönetecek deneyimli bir uzmana,

  • Nakit akışına hâkim bir planlamacıya
    ihtiyacı vardır.

Son Söz

“İyi muhasebeci” değil, iyi finansçı batışı engeller.
Konkordatoya sürüklenen her şirketin ardında, bir şekilde ihmal edilmiş bir finans bölümü yatar.
Unutmayın:

Finansı yönetemezsen, batarsın.

Erol Taşdelen – Ekonomist | bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

2025: REEL SEKTÖRÜN TARİHİ ÇÖKÜŞÜ

Zincirleme Konkordatolar, Fabrika Kapanışları, İflaslar… 2025’in kalan aylarında Reel Sektör küllerinden doğabilcek mi, Ekonomide “Deprem Yılı” mı olacak…

Yayınlanma:

|

Ekonomi ayakta ama reel sektör yıkım yaşıyor!

2025 yılı, Türkiye’de reel sektörün “tarihi çöküş” yılı olarak kayıtlara geçmeye aday. Makro göstergeler büyümeye işaret etse de, mikro düzeyde reel sektör firmaları iflasın eşiğinde. Kredi takip tutarları rekor seviyelere ulaşırken, icra daireleri dosya yığını altında eziliyor. Ekonomik sistem içinde birer “yaşayan ölü” haline gelen zombi şirketler çoğalıyor. Konkordato ilan eden büyük firmaların listesi her geçen gün uzuyor. İşte çöküşün ayak sesleri:

1. Kredi Takip Tutarları Rekor Kırıyor

BDDK verilerine göre, 2025 Haziran ayı itibarıyla bankacılık sektöründe takibe düşen kredilerin toplamı 425 milyar TL’ye ulaştı. Çok değil 2024 sonu altı at önce bu tutar 287 milyar TL idi. Bu rakam son 5 yılın en yüksek seviyesi. Özellikle KOBİ ve ticari kredilerde tahsil edilemeyen borç 243  milyar TL’ye ulaştı. Bu rakamların içinde Varlık yönetim şirketlerine devredilen 15 milyar TL’ye yakın takip dosyaları yok üstelik. Bu durum, şirketlerin nakit döngüsünde ciddi tıkanıklık yaşandığını ortaya koyuyor. Zombi krediler ( ön ve yakın izlemede olan, yapılandırılan ) toplan kredi hazminin %15’i seviyesine ulaşmış durumda. Bankalardaki kredi kanallarının kamu eli ile kapatılmasını da üzerine ekleyince Nakit Döngüsü sürecinde yıkım yaşanıyor.

2. İcra Daireleri Dosya Patlaması Yaşıyor

Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2025 yılının ilk 6 ayında icra dairelerdeki toplam icra dosyası 26 milyon adete yaklaştı. Bu rakam, pandemi yılı olan 2020’nin bile üzerinde. En çok icra takibi yapılan alanlar: Banka borçları, çek-senet ödemeleri ve kira alacakları. Özellikle ticari işletmelerin birbirine açtığı icra takipleri dikkat çekiyor.

3. Zombi Şirketler Çoğaldı

Zombi şirket; faaliyetlerinden elde ettiği gelirle yalnızca borcunun faizini ödeyebilen, ana parayı ise çeviremeyen firmalar için kullanılan bir kavram. TCMB ve sektörel raporlara göre, Türkiye’deki büyük ölçekli firmaların %18’i zombi şirket kategorisine girmiş durumda. Bu oran, üretim gücü olan ancak finansal olarak tükenmiş şirketlerin sistemde adeta “yaşayan ölü” gibi varlık gösterdiğini anlatıyor.

4. Konkordato Başvuruları Artışta

2025’in ilk yarısında mahkemelere yapılan konkordato başvurularında büyük bir sıçrama yaşandı. 2023’te yıllık 1.500 civarında olan başvuru sayısı, 2025 ilk yarısında şimdiden 2.776 adet oldu. Özellikle tekstil, inşaat, gıda ve tarım sektörlerinde faaliyet gösteren büyük şirketler, peş peşe konkordato ilan etti. İSO500 listesinde yer alan bazı dev firmalar da, BİST’de yer alan veya halka arz için onay alıp sırada bekleyen firmalar da geçici mühlet almaya başladı.

5. Reel Sektörün Altı Boşalıyor, Ekonomi Üstte Duruyor

Makro veriler TÜİK büyümeyi işaret ederken, reel sektörün dipten dibe sürüklendiği açıkça görülüyor. Bu çelişki, ölçüm yöntemlerinin ve açıklanan verilerin güvenirliğini de tartışmaya açıyor. Üretim yapan, istihdam sağlayan reel sektörün çökmesi, sosyal ve ekonomik dengeleri tehdit eden ciddi bir krizi tetikleyebilir. Kriz İSO500’de yer alan firmalara sıçradı. Büyümenin üretim artışından değil Tüketimden kaynaklandığını TCMB de tespit etmiş raporlarına yansımış durumda. Enerji, Akaryakıt gibi ana girdilere 100 milyar USD’den fazla kaynak harcarken; İthalatın içinde %10’u bile bulmayan tüketim mallara, yurtdışı internet alışverişe konulan ek vergiler ile övünüyoruz. Hatalar zincirine örnek mi: Sanayici “Enerji Maliyetlerimi nasıl düşürürüm” diye çırpınırken; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı GES’lerdeki Teşvikleri sınırladı iyi mi? Yetmedi, Teşvikleri kaldırırken Güneş Panellerinde “yerli üretim hücre olacak” dedikleri hücreler etiketi değiştirilmiş çakma Çin mali çıktı iyi mi! Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı soruşturma açmasa onu bile öğrenemeyecektik. Sanayicinin Enerji Maliyetini düşürmeye çalışmasının ne zararı var. Enflasyon ile mücadeleye katkı mı sağlıyor maliyetin düşürme çabaları, engeller niye o zaman?

Sessiz Yıkım Sürüyor

Reel Sektördeki çöküşü görmek için yeterince Erken Uyarı Sinyalleri var! Finans dengeyi sağlayamayan, nakit akışını ayarlayamayan firmanın ayakta durması mümkün değildir. 2025, bankaların kârlı; devletin güçlü; ama reel sektörün sessiz sedasız çöktüğü bir yıl olarak tarihe geçebilir. Her gün kapanan dükkanlar, konkordato ilan eden holdingler, ödenemeyen çekler, batık krediler bu “sessiz yıkımın” göstergeleri. Türkiye, yapısal reformlar yapılmadığı sürece bu krizden çıkması zor.

Yanan sadece ormanlarımız değil büyük emek ile oluşturuğumuz Sanayide de ciddi yangın var, bu yangını öyle üç kuruşluk KGF Kredisi ile söndürüp NEFES olsun diye geçiştirip söndüremeyiz, biline!

Çözüm: Talebi bastırarak enflasyonu düşürme hayalini bırakıp,  Üretim Ekonomisini desteklemekte! Tüketimden gelen sanal büyüme ile avunursak elimizde kala kala firma çöplüğü kalır!

Erol TAŞDELEN – Ekonomist      www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD’den Kara Para trafiğindeki ülkelere sert mesaj: Türkiye’de var!

Yayınlanma:

|

Yazan:

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, “ABD Hong Kong, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye merkezli yasa dışı bir İran finansal ağına yaptırım uyguluyor” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, ABD’nin Hong Kong, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye merkezli bir yaşa dışı İran finansal ağına yaptırım uyguladığını açıkladı. Bruce, X hesabından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:

“ABD Hong Kong, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye merkezli yasa dışı bir İran finansal ağına yaptırım uyguluyor. İran petrol ticaretinden elde edilen bu fonlar, on yıllardır İran’ın terörist vekillerini destekleyen İslam Devrim Muhafızları’na fayda sağlamakta.”

ANKA

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.