İlk tur sonuçlarının ardından, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili belirsizliklerin büyük ölçüde ortadan kalktığını düşünüyorum. Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Oğan’ın da desteğini alarak ikinci turda kazanacak gibi duruyor. Senaryolar daha çok, Cumhur İttifakı’nın yeniden iktidara geldiğinde uygulayacağı ekonomi politikaları ve kurmay ekibinin kimlerden oluşacağı konularına yoğunlaşıyor. Piyasaların vereceği tepki de daha çok bu konunun etrafında şekillenecek.
Dümende geçen 20 yılın ardından, reform beklentileri düşük. Şayet hükümet, mevcut ekonomi politikalarıyla ilgili ısrarını sürdürürse, özellikle borsanın aşağılara doğru gidecek yolu var. Son bir iki gündür borsada yaşananlara bakarak da teknik açıdan 4.000 puana doğru bir hareketin çok olası olduğunu söyleyebilirim.
Şu anda borsanın tutunduğu en önemli teknik gösterge 4.300- 4.200 bandındaki 200 günlük hareketli ortalama. Şayet 4.300 seviyesi seçimden önce fiyatlanır ve hareketli ortalamanın altında kapanışlar gelmeye başlarsa, artan bu baskıyla endeksin 4.000 puanın altına gerilediğini görebiliriz.
Yine de Erdoğan’ın sezgilere aykırı bir şekilde kendini konumlandırmayı başardığı zamanlar oldu. Ve her şeye rağmen ekonomi politikalarının değişimi, bir ralli başlangıcından ziyade bir toparlanma olarak yorumlanabilir.
Ancak hala bu yönde bir işaret yok. Hatta aksine, geçtiğimiz günlerde bankalara yapılan müdahaleyle hareket alanlarının daraltılması, mali tablolar tarafında problemli ve istenmeyen sonuçlara kapı açacak gibi duruyor. Zaten bu müdahaleler başladığından beri banka hisseleri sert hareketlerle geri geliyor. Bu durum endeksi de aşağıya doğru zorluyor.
■ Peki ya Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanırsa?..
Yatırımcı birinci tur öncesi, Millet İttifakı’nın seçimi kazanacağı senaryolarını fiyatladı ve borsa nerdeyse tavan yaptı diyebiliriz. Bu, Kılıçdaroğlu’na dair bir provaydı. Fakat bu senaryolarda Millet İttifakı’nın mecliste çoğunluğu elde edeceğine dair bir beklenti de hakimdi. Şayet Millet İttifakı mecliste çoğunluğa ulaşabilseydi, borsa dört aydan fazla süren alçalan trendini kırabilir, hızlı bir yükseliş için zemin bulabilirdi. Artık böyle bir ihtimal yok. 28 Mayıs’ta Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi cidden büyük bir sürpriz olur. Böyle bir sonuç karşısında piyasalarda yine olumlu bir hava eseceğini düşünüyorum. Ancak cumhurbaşkanı ve meclis çoğunluğunun farklı taraflarda olduğu bir denklemin yeni sorunları da gündeme taşıyabileceği fikrindeyim.
“BU YILI NEGATİF KAPATMA İHTİMALİYLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ”
■ Endeks için yıl sonu beklentiniz nedir?
Geçmişte Naci Ağbal göreve başladığında, etkili bir retorikle tesis edilen güven ortamının ve bunun hızlı sonuçlarının hem dolar hem de borsaya nasıl yansıdığını izledik. Dolayısıyla gerçekten güçlü bir değişim mesajı verilir, iyi bir kadro ile söylemin arkasında durulabilirse, borsa için iyimser yıl sonu tahminleri elbette mümkün.
Aksi olmadıkça, zaman zaman yükselişlere sahne olsa bile borsaya alçalan trendin hakim olacağını tahmin ediyorum. En kötü senaryom, 3.700-3.800’lerin test edildiği, hatta yılı negatif kapatmamızla sonuçlanan bir dizi kurguya dayanıyor. 1986’dan beri iki yıl üst üste eksi görmedik, dört yıldır da eksi görmüyoruz. Bu dört yıllık pozitif kapanışın ardından, ilk kez 2023’ü yıllık bazda negatif kapatma riskinin belirdiğini söyleyebilirim.
“BORSAMIZIN DİNAMİZMİ İÇİN YABANCI SERMAYE ŞART”
■ Yabancı sermaye tekrar ne zaman geri gelir?
Borsanın derinliği ve dinamizmi için yabancı yatırımcılarla yeni bir başlangıç yapmaya ihtiyacımız var. Aslında şu anda çok ucuzuz, aynı zamanda ucuzluk hikayesinin tek başına yükselişi getirmediğine de tanıklık ediyoruz. Yeni bir hikayeye ihtiyacımız var, dört yıl önce bizi terk eden yabancıların dikkatini çekecek bir hikayeye. Söylemlerden ziyade olumlu politik adımlara…
Yerli yabancıların da bir kısmını küstürmeyi başardığımızı söyleyebilirim. Yabancılar gelmedikçe borsada heyecan verici yeni hikayeler yazamayacağız. Somut bir değişim olmadığı sürece karamsarlığımı korumaya devam edeceğim.
“SEÇİM SONRASI DOLAR 24-25 TL OLABİLİR”
■ Dövizde kısa ve uzun vadede öngörünüz nedir?
Geçtiğimiz hafta mayıs ayı bitmeden dolar kurunun 20 TL’yi görebileceğini tahmin ediyordum, Bu hafta bu seviyeyi geçti ve ardından satış baskısı geldi. Büyük bir tahmin değildi, döviz kurlarını baskılama gayreti her defasında aynı sonucu veriyor. En başında sabit kur sistemiyle denedik, sonrasında 2002-2012 arasında şimdi de KKM ile…
Ne zaman döviz kurlarını baskı altına almaya kalksak, sonuç hiç değişmedi. Seçim sonrası döviz üzerindeki baskının bir miktar kalkacağını ve kontrollü de olsa yükselmesine izin vereceklerini düşünüyorum. İhracata dayalı büyüme modelimiz bizi buna mecbur edecek. İhracatçıların söylediklerine kulak tıkamaya devam edersek, büyümeye ciddi bir darbe gelme olasılığı var. Bu nedenle, her ne kadar enflasyonu zorlayacak olsa da kur tarafında 24- 25 TL seviyelerini çok uzak görmüyorum. Bunu, kontrollü bir şekilde yapmayı deneyecekler ancak işler rayından çıkarsa çok başka fiyatlamalarla karşı karşıya kalabiliriz. Büyük sürprizlerden bahsediyorum.
Ekonomim