ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Ekonomik Göstergeler Nasıl Yorumlanır?

Yayınlanma:
3 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Ekonomik göstergeler nasıl yorumlanır yazısının yazılma nedeni Ekonomik Göstergeler sayfasında yer alan verilerin nasıl yorumlanması gerektiğini kısaca izah etmektir. O yüzden bu sayfada görsele fazla yer vermedim. Ekonomik Göstergeler sayfası ile burada yazılanları karşılıklı olarak incelemenizi tavsiye ederim. Sayfada tablolarda gösterdiğim ekonomik göstergelerin yorumlanması yatırımcılar açısından önem arz etmektedir. Burada yer alan verilere göre Kazandıran Yatırım Araçları Nelerdir? yazımızda belirttiğimiz yatırım araçlarından hangisinin, yatırım portföyünüzdeki ağırlığının arttırılması gerektiğine karar verebilirsiniz.
Ekonomik Göstergeler
Ekonomik göstergeler kamu kurumlarından TÜİK ve TCMB‘den takip edilmeli ve basın yoluyla değil idrak yoluyla yorumlanmalıdır.

İşsizlik Oranı
İşsizlik oranı ile büyüme oranını ters şekilde hareket eder. İşsizlik oranı fazla ve büyüme oranı da düşük seyrediyorsa ülkede siyasi anlamda ilerleyen dönemlerde sıkıntı yaşanabilir. Bu durum halkın doğrudan cebini etkilediğinden 1. cil derecede öneme haiz karar değiştirici etmendir.
Bunun dışında işsizlik verisinde marjinal bir değişiklik yok ise piyasaya çok fazla etkisi olmayacaktır.
İşsizlik oranı içerisinde genç işsizlik oranı, tarım dişi işsizlik oranı ve mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranları bulunmaktadır. Genç işsizlik oranı 15-24 yaş arası işsizlerin oranını belirtir. Genç işsizlik oranının artması toplum içerisinde muhtelif iç sorunlar yaşanabileceğinin bir göstergesi olmakla birlikte bu kişiler tüketim eğilimi en yüksek grup olduğundan toplam tüketim harcamalarını ve dolayısıyla GSYİH’i olumsuz etkiler.
Tarım dışı işsizlik oranı ülkemizden ziyade ABD’nin yani FED’in en önemli politika araçlarından biridir. Türkiye’de tarımda çalışan sayısı ABD’ye göre az olduğundan bu veri pek fazla etkili olmaz ve yakından takip edilmez. Yani bu oran Türkiye için görece önem derecesi düşük bir orandır. Tarım sektörü haricinde özellikle sanayi kolunda çalışan sayısının değişikliğini gösterir. Tarım dışı işsizlik oranının azalması ülkedeki nüfusun sanayi ve türevi kollarda istihdamını gösterdiğinden olumlu olarak kabul edilir.
Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik temel olarak işsizlik oranının ayların gün sayısı değişiminden ve mevsimsel değişimlerden arındırılmış halidir. Örneğin özellikle yaz aylarında hizmet sektörü, tarım sektörü (mevsimlik işçiler) turizm sektörünün istihdamı oldukça artmaktadır. AB regülasyonları gereği açıklanması gereken bu veriler, bu istihdamı ortalamaya yayarak kamunun politikalarında ve ülkenin ekonomik görünümde daha doğru bir resime ulaşılmasını sağlar.
TÜFE & ÜFE
Tüfe manşet enflasyondediğimiz yine halkın 1. Derecede kararını etkileyici unsura sahiptir. Tüfe’nin fazla olması ve beklenen Tüfe oranından daha az nispette bir faiz oranı uygulanması (MB tarafından) negatif reel faiz anlamına geleceğinden bu yerli paranın yani TL’nin değerini doğrudan etkiler.
Tüfe ve Üfe arasında ise Üfe Tüfe’yi etkileyici şekilde rol oynar. Yani Üfe Tüfe’den yüksek ise önümüzdeki dönemde enflasyon beklentileri yükselir. Tam tersi durumda yani Üfe’nin Tüfe’den daha düşük olması halinde enflasyon beklentileri azalır ve ülkedeki enflasyon düşme eğilimine girer.
Enflasyonu bir ülkede kontrol etme yükümlülüğü ve hedeflere ulaşılamadığında hesap verme sorumluluğu merkez bankasına aittir. MB’nın ve ülkeye gelen iktidarların uzun süredir hedefi %5 enflasyondur. %5’in üzerindeki enflasyon olumsuz olarak değerlendirilmelidir.
Bununla birlikte enflasyon kavramının arz kaynaklı mı yoksa talep kaynaklı mı olduğunu tespit etmeniz için özellikle petrol, gıda enflasyonu ve tarımsal girdi fiyatları ile ÜFE’ye detaylıca bakabilirsiniz. Bu yorum size arz enflasyonunun hangi kaynaktan geldiğini gösterecektir.
Büyüme Oranı
Büyüme oranı işsizlik oranını düşürür. Bunun dışında büyüme enflasyona da sebep olur.(kısa vadede) Şayet bir ülkede büyüme oranı negatif, işsizlik artıyor ve enflasyon yükseliyor ise bu halde resesyon yaşanır. Olası en kötü ekonomik senaryo budur. Büyüme oranı ülkenin genel ekonomik gidişatı hususunda temel gösterge olup yakından takip etmeniz gerekir.
Uzun süredir ülkenin büyüme hedefi YEP’te dahil olmak üzere %5 olarak açıklanmaktadır. Bu oranın altı beklenmedik bir takım olaylar olduğunu gösterir.
Ek olarak şunları da belirtelim, Türkiye’nin tarihsel ortalamasına göre potansiyel büyüme oranının %4-%5 arasında olduğu söylenmektedir. Şayet %4 ya da %5’in üzerinde bir büyüme yaşanırsa, bu halde ciddi bir enflasyon yaşanacaktır. Bu durumu göz önüne almanız gerekir.
%4 ya da %5’in altındaki büyüme oranlarında işsizlikte artışlar görmeniz ise olağandır.
Bütçe Dengesi/GSYİH
Kamunun bütçe dengesinin GSYİH’e oranıdır. Rakamlar tek başına bir anlam ifade etmez. Yani açık 1 milyar TL olmuş demenin bir anlamı yoktur. Önemli olan toplam içerisinde ekonomiyi ne kadar etkileyebileceğini anlamaktır. Bunu da iktisatçılar oranlama yolu ile yaparlar. Öte yandan burada belirtilen bütçe dengesi kavramı kamunun maliye politikasındaki hareket alanını sizlere gösterir. Bu oranın düşük olması kamunun olası bir ekonomik durgunluk ya da kriz halinde ekonomiye müdahale alanının olduğunu gösterir ve bu iyi bir şeydir.
Faiz Dışı Bütçe Dengesi/GSYİH
Bütçe dengesinin negatif olması tek başına çok fazla anlam ifade etmez. Belirli şeyleri gösterir ancak faiz dışı bütçe dengesine de yakından bakmak gerekir. Bunun sebebi ülkenin borçlanma opsiyonlarını/alanını görmektir. Faiz dışı bütçe dengesi faiz ödemeleri hariç bütçeyi gösterir. Eğer faiz dışı bütçe dengesi negatif ise bu durum ülkenin mevcut borçlarının faizini ödemese dahi bütçenin negatif olduğunu gösterir.
Bu halde hükümet kuvvetle muhtemel genişletici maliye politikası uyguluyordur ve esasen bu politikanın sınırlarına gelmiştir. Bu sonuçtan çıkarılacak bir diğer sonuç ise devletin mevcut borçlarını, borçlanmadan ödemesinin pek mümkün görünmemesidir. Bu oranda negatif veri aslında oldukça olumsuz görülür.
Bu oranın pozitif olması ise Bütçe dengesi/GSYİH oranı negatif olsa bile kamunun halen müdahale alanı olduğunu gösterir. Eğer hem bütçe dengesi/GSYİH hem faiz dışı bütçe dengesi/GSYİH düşük seyrediyor ise kamunun eli olası bir durgunluğa karşı güçlüdür.
Kamu Borcu/GSYİH
Durumu Türkiye açısından değerlendirirseniz geçilmemesi gereken oran %30’dur. Bu oran Avrupa Birliği’nin Maastricht kriterlerinden biridir. Ancak başta İtalya, İspanya Yunanistan gibi ülkeler bu oranları çoktan geçmiştir. Bu konuda Türkiye’nin birçok ülkeye göre güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum yine bir üst paragrafta izah ettiğimiz olası bir durgunluktan kamu harcamaları ile çıkma imkanı kazandırır ülkeye. Kozdur.
Tersi durum yani bu oranın ciddi miktarda artması ise ülkenin olası bir krize karşı atımlık kurşununun kalmamasının yanında ek olarak kuvvetle muhtemel bir faiz-enflasyon-kur sarmalına gireceği anlamına gelir. Bu oranın yüksek olduğu bir ülkede kamu harcamalarını kısmak isterse ekonomik küçülme yaşanarak daha ciddi bir krize sürüklenilecek, ancak mevcut borçlanmanın yüksek olması nedeniyle kamu harcaması da hiç arttırılamayacaktır. Bu orana göre borç veren ülkeler/kurumlar öncelikle ülkeye borç verirken faiz oranlarını arttıracak, şayet bu oranın yüksekliği ile birlikte faiz dışı bütçe dengesi/gsyih negatif ise ülke çıkılmaz bir borç sarmalına sürüklenecek, borcu borçla kapatmaya çalışırken bir süre sonra borç faizini dahi ödeyemez duruma düşebilecektir.
Ne Zaman Tehlikeli Hale Gelir?
Kamu borcu/GSYİH oranının ne zaman tehlikeli olduğuna gelirsek. 2001 krizine girerken bu oran %100’ün üzerindeydi. Mesela daha yeni yakın krize girerek bankalarından para çekmeyi kısıtlayan Lübnan’da bu oran %150 civarıdır. Peki nasıl oluyor da bu Yunanistan’da söz konusu oran %140’lar civarı, İtalya’da %110 civarı hele hele Japonya’da %200 civarı iken bu ülkeler krize girmiyor. Olay tamamen borcun finansmanı meselesinde. Borç verici kurumlar yani finansı elinde tutan ekip, Lübnan’ın %150 oranı ile yeni borç vermezken aynı orandaki Yunanistan sadece AB’ye üye olduğu için ona borç vermektedir.
Japonya’nın hikayesi ise bambaşkadır. Japonya’nın kamu borcunun tamamına yakını iç borçtur. Yani Japonlarda ciddi bir tasarruf olduğundan ve ülkenin mensupları sürekli olarak Japon tahvili alıyor olduğundan, bir süre sonra Japon hükümeti “ulan siz anca para biriktirin, hiç bir şey harcadığınız da yok, verin parayı ben harcıycam” diyor. Dolayısıyla bu oran Japonya için pek de sorun teşkil etmiyor.
MB Rezervleri Nedir ?
MB’nın yerel para birimini korumak için mevcut cephanesini gösterir. Benim burada yazdığım rakamlar brüt rakamlardır. Piyasada konu üzerinde çok fazla dedikodu ve karışıklık olmakla birlikte brüt rezerv ile net rezerv arasındaki fark, temel olarak brüt rezerv rakamından, bankaların MB nezdinde rehin bıraktığı karşılıkların ve MB’nın yaptığı swaplı işlemlerin düşülmesidir.
Merkez Bankası Rezervleri Nasıl Hesaplanır ?
Merkez bankası analitik bilançosu açılır. Varlıklar kaleminden (altın, döviz, SDR, Menkul Kıymetler, Toplam Nakit ve Mevduatlar) aşağıdaki hususlar düşülür:
Bilanço İçi Yükümlülükler (bankacılık sektörü mevduatı, diğer mevduat, yurt dışı bankalar mevduatı, SDR tahsisatı)
Bilanço Dışı Yükümlülükler (swaplar)
Merkez Bankası Rezervi Sallamalar
Bazı ekonomi yazarlarının net rezerv kavramını hesaplarken yalnızca MB nezdinde bankalar tarafından tutulan döviz karşılıkları (mevduat karşılıklarını) düştüğünü görüyoruz. Bazıları ise hem swap yükümlülüğünü hem bankaların karşılıklarını düşerler. Dediğim gibi bu ekonomistine göre değişiyor.
Ancak ben bir iktisatçı olarak net rezerv yorumunun doğru olmadığını, çünkü Bankaların rehin bıraktığı varlıkların da MB varlığı arasında olduğunu, bu noktada zamansal ayırım yapmanın doğru olmadığını, bu durumun MB’nın müdahale alanını da kısıtlamadığını düşünmekteyim. Bunun en büyük sebebi de zamanlama ve MB’nın ROK vasıtasıyla bu mevduat karşılıklarını kontrol ediyor olmasıdır.
Biz MB rezervlerini bir yıllık kısa vadeli borç+cari açık ile karşılaştırıp, ülkenin dış finansman ihtiyacının büyüklüğüne göre sıkıntı var ya da yok demek maksadıyla kullanıyoruz. Bankaların karşılıklarının ortalama vadesi 3 hafta, yani 3 haftada bir bunlar değişiyor. Ama analizi 1 senelik yapıyoruz. O yüzden bu analizi karıştırıyor diye bankaların karşılıklarını düşürmek bana çok saçma geliyor. Tabi şayet siz iktisadi bazda benden farklı bir görüşe sahipseniz net rezervleri takip ediniz.
Merkez Bankası Rezervleri Ne İçin Hesaplanıyor ?
Biz MB rezervlerini ülkenin kısa vadeli dış borcunu öderken döviz sıkıntısı yaşayıp yaşamayacağını öngören bir öncü gösterge olarak değerlendiriyoruz. Bu kapsamda sizin net rezerv denilen şeyi doğru kullanabilmeniz için bankalar tarafından ayrılan karşılıkların vadesini bilmeniz gerekir. Mesela bankaların zorunlu karşılık olarak ayırdıkları dövizlerin vadesi nedir? TCMB bunu ayarlayabilir mi? Yani normalde yükümlülük olarak bahsedilen bir tutarın vadesini uyguladığı politikalar ile (ROK) uzatabilir mi? Bence uzatabilir ki gayet de uzatıyor. Yani işin hikayesi verilerin 3 haftada bir açıklanmasından ziyade TCMB’nin bunu kontrol edebiliyor olmasında. İşte anlatmış olduğum bu gerekçeler ile net rezerv yorumunun bankaların zorunlu karşılıklarının dahil olduğu kısmı bana manasız gelmektedir.
Swap konusunda şunu bilin. MB rezervleri hesaplanırken önce brüt rezervler hesaplanır. Akabinde ise önce mevduat karşılıkları düşülür. Sonra da swaplar düşülür. Swap verisini TCMB’nin bilançosundan değil EVDS sisteminden bulursunuz. Burada swapların vadesini görürsünüz. 1-4 ay ve 4 ay- 1 yıl şeklinde iki swap vadesi bulunur. Günümüz ekonomistleri ikisini de birden düşer. Ha ben yine swapların rezervlerden düşülmesine karşıyım. Çünkü swaplar line şeklinde açılır. Yani öyle ha deyince kapatılacak bir şey değil bu. Bunu ticari kredilerdeki BCH gibi düşünün. Swap konusunda daha detaylı bilgi için swap yazımı da okuyun. Ancak illa düşeceğim diyorsanız da kardeşim yalnızca 1-4 ayı düşmek mantıklıdır.
Rezervi Nasıl Kullanmalıyız?
Piyasadan edindiğim duyum (çalışmadığım ve karar alıcı konumda olmadığım için bilmiyorum) uluslararası yatırım kuruluşlarının bir ülkeye yatırımyaparken yani sıcak para akıtırken baktıkları verilerden birinin bu olduğu yönünde. Bizzat IMF’nin de brüt rezervlerin, bir yıl içinde ödenecek kısa vadeli dış borç ile cari açık toplamını karşılayıp karşılamadığına baktığını ve ülkeleri kırılgan diye nitelediğini raporlarından biliyoruz. Aslında bana gayette mantıklı geliyor bu ölçüm. %100 bir sonuç vermez ama iyi bir göstergedir. O yüzden gösterge tablomda tutuyorum. Bizim merkez bankamız rezervlerini ağırlıklı altın olmak kaydıyla dolar olarak tutmaktadır. Bunu bilin ama ben tabloda detayını vermeye gerek duymuyorum.
Özetle MB rezervleri ile kısa vadeli dış borç + cari açığı karşılaştırmanız size MB’nın gücünü gösterir. Önemlidir. Yerli paranın değeri açısından gösterge kabul edebileceğimiz değişkenlerdendir.
Piyasada atlanan bir husus da yine uluslararası standartta kabul gören rezerv yeterlilik oranıdır. Genelde benim iç piyasadaki saygı duyduğum ekonomistler bir ülkenin rezervlerinin o ülkenin GSYİH’inin 1/4’ü olması gerektiği yönünde görüş bildiriyor. Yani bu oran karşılandığında rezervler yeterli deniyor. Buna da göz ucuyla bakmanızda fayda var.
Bunun dışında rezervlerin ideal miktarını ölçebilmek için enternasyonel manada greenspan-guidetti kuralı vardır. Bu kuralı IMF kullanmaktadır. Bu kurala göre MB’nın sahip olduğu brüt rezervler ülkenin vadesine bir yıl kalmış olan bütün dış yükümlülüklerini (kamu + özel sektör) karşılamalıdır. Bu özel sektörün dahil edilmesinin sebebi ülke riskinin şirketlere yansıması neticesinde özellikle bankaların/finansal kurumların yurt dışından aldıkları borcu roll over edememesidir. (çevirememesi). greenspan-guidetti kuralına göre sağlıklı bir ekonomide bu oranın %150 olması gerekirken alt sınır %100 olarak belirtilmiştir. Yani bu oran %100’ün altına düştüğünde olası bir döviz krizi ufukta belirir.
Tabi bu sayıyı hesapladık direk kriz olacak diye garanti bir durum yok. Buna ek olarak bunu hesapladığınız ülkenin finans kapitale göre durumu mühimdir. Yani bu ülkenin tedarik zinciri içindeki yeri nedir? Eğer bu ülke borçlarını ödeyemezse ödeyemediği borçları dünyanın diğer ülkelerini ne kadar etkiler. Yani işin eni konu vardığı yer yine too big to fail hikayesidir.
Cari Denge/GSYİH
Cari dengenin miktarsal olarak nasıl değerlendirileceğini bir önceki başlık altında belirtmiştik. Burada ise oransal olarak bakıp bu verinin büyüklüğünün toplam karar mekanizması içerisindeki önemini görüyoruz. Türkiye kalkınma planlarında bu noktada YEP’de dahil hedef genelde %5 cari açıktır (yıllık). Bu veriyi yorumlarken de bu gözle bakmanız gerekir. %5’lik cari açık hedefinin üstüne çıkılması ülkede kuvvetle muhtemel bir döviz açığı yaşanacağının ve döviz krizinin göstergesi olabilir. Bu oranın pozitif olması dikkatle takip edilmelidir. Oran pozitif ise bu sefer büyüme oranın bakılmalıdır. Çünkü Türkiye’nin yapısal vaziyeti itibariyle cari açık ile büyüme birbiri ile doğru orantılıdır. Yani büyüme artarsa cari açık da artar. Eğer cari açığın düşme nedeni büyümedeki azalış ise bu durumu pozitif olarak değerlendirmek pek mümkün değildir.
Eğer hem büyüme düşüyor hem de cari açık artıyor ise ciddi bir problem vardır ve yatırım kararlarınızı temelden değiştirmeniz gerekebilir.
Dış Ticaret Açığı
Cari açık kavramının temelini oluşturan şey dış ticaret yani ihracat ile ithalat arasındaki farktır. Cari açık verisinin öncü ve kök göstergesi dış ticaret açığı verisidir. Cari açığın ne olacağının yorumlanması için bu veriyi takip ehemmiyet arz eder.
Tüketici Güven Endeksi
Burada işi bilen arkadaşlarım bana niye sadece tüketici güven endeksini veriyorsun, imalatçı güven endeksi, hizmet sektörü güven endeksi, ekonomi güven endeksi var onu versene diye atarlanabilir. Ancak ben Türkiye’de ekonomik büyümenin temel tetikleyicisinin iç tüketim olduğunu bildiğim için ilk bakacağım veri tüketici güven endeksidir. Merak edenler diğerlerine bakabilir. Ama ben tabloyu kalabalıklaştırmak istemiyorum.
Tüketici güven endeksi iki şekilde yorumlanır. Endeks 0 ile 200 arasında puanlanır. 100’ün altı ekonomiye güven duyulmadığı ve bu gerekçe ile harcama yapma eğiliminin düşük olduğu manasına gelir. 100’ün üstü ise hunharca para harcamak istendiğini gösterir.
Bu veride ikincil yorum ise yatay olarak yorumlanmasıdır. Endeksi bir önceki aya göre değerlendirirsiniz. Eğer bir önceki aya göre yükselme var ise tüketicilerin harcama eğilimlerinin artacağı ve büyümeye katkısı olacağı öngörülür.
İmalat PMI
PMI İngilizce bir kısaltmadır. Purchasing Manager Index’tir. Yani satın alma yöneticileri endeksi. İmalat pmi ise imalat sektöründe faaliyet gösteren firmaların satın alma yöneticilerinin mal ve hizmet satın alma eğilimini gösterir. Ülkelerin büyümelerine yönelik en önemli öncü göstergelerdendir.
Veri aylık olarak hesaplandığından her bir önceki ay baz veri 50’dir. Eğer bu ay ki veri de 50 ise beklentiler değişmemiş ve her şey aynıdır. Eğer bu ay ki veri 50’nin altında 45 gibi bir oran ise bu firmalar kötü bir gidişat beklemektedir ki eğer bu şirketler kötü gidişat bekliyorsa büyüme verisi muhtemelen negatif gelecektir. 50’nin üstü ise bu firmaların ekonomiye dair beklentisinin iyi olduğu anlamına gelir.
Reel Efektif Döviz Kuru
REDK ticaret yapılan ülkeler ile kullanılan para birimleri ve bu ülkeler ile ticaret hacminin ağırlıklı ortalaması alınarak ve enflasyon hesaba katılarak hesaplanmaktadır. TÜİK baz yıl olarak 2003 yılını almaktadır. Yani bu veri özetle 2003 yılından beri karşılıklı ticaret hacmimizin yüksek olduğu ülkeler ile para birimimiz ve enflasyonumuz karşılaştırıldığında hangi ülkenin para biriminin ucuzladığını/alım gücünün arttığını gösterir. İhracat ve dış ticaret verisi için emsal niteliktedir.
Eğer REDK 100’ün üzerinde ise yerli para birimi yani TL görece değerlenmiş demektir. Bu durum cari açık sorununa sebebiyet verebilir.
Tam tersine REDK 100’ün altında ise yerli para birimi ucuzlamıştır. Bu durum ise refah düşüşü ve toplumsal huzursuzluklar ile enflasyonda döviz etkisini kuvvetlendirebilir.
Tabii doğal olarak cari açığın tek bağlı olduğu husus bu değildir. Bu veri sadece yön göstericidir.
VIX (Volatility Index)
VIX, volatility indeks ya da oynaklık endeksi. Zaman zaman korku endeksi olarak da anılmaktadır. Endeks özellikle ABD borsalarındaki oynaklığa göre değer almaktadır. Tam olarak S&P 500 endeksinin 1 ay vadeli işlemlerindeki (opsiyonları alır sadece) oynaklığı ifade eder. Kriz zamanlarında oynaklığın artması nedeniyle yükselen endeks özellikle borsa yatırımı yapanlar ve GOÜ para birimleri için kötü habercidir.
Tam adı CBOE Volaitility Index olarak geçer.
2008 küresel finans krizinde 90’ları görmüştür. Piyasa gurularına göre endeksin eşik değeri 30 üzeridir. Tarihsel akışında normal yani kriz olmayan zamanlarda 20 ila 30 arasında gezindiği görünen değer kriz zamanlarında 30’u geçmekte, şayet hamleler yetersiz kalırsa önce 40 ve daha sonra tekrar yükselişe geçmektedir.
Şahsi görüşüm endeksin 40 üzerinde belirli bir süre geçirmesi ciddi bir risk ihtiva etmektedir. Piyasanın kötüye gittiği anlamına gelen endeksin yükselmesi ile borsalar değer kaybetmekte, GOÜ’lerden ciddi para çıkışları yaşanmakta ve dolayısıyla bu ülkelerin para birimleri değer kaybına uğramaktadır. Bu süreç içerisinde özellikle altın ve ABD dolarının yükseldiğini görürsünüz.
CDS
CDS’in açılımı credit default swaptır. CDS’ler tezgah üstü yani borsalı piyasalarda alınıp satılmadıkları için güncel olan veri OTC piyasalarından gün sonunda Bloomberg’e girilen veridir. Anlık olarak takip edebileceğiniz bir platform bulunmamaktadır.
CDS temel olarak bir tahvilin sigorta primidir. Yani Türkiye Cumhuriyeti devletinin tahvillerine sahip olan bir kişi bu tahvilin ödenmemesi durumu için bir sigorta şirketine sigorta yaptırtmak istese ödeyeceği tutar burada belirtilendir.
Popüler olarak takip edilen CDS primleri 5 yıllık olanlardır.
Ülkelerin genel siyasi vaziyeti, açıklanan ekonomik veriler v.b. bir çok hususu göz önüne aldığından özellikle uluslararası yatırım kuruluşlarının yanlı değerlendirme yaptığını düşünen kişiler için önemli bir göstergedir.
Öte yanan uluslararası borçlanmalarda emsal alınan bir değerdir. Firmanızın bulunduğu ülkenin risk primi, kredinin maliyetine eklendiği için sizin borçlanma maliyetlerinizi de etkiler.
Genelde bir ülke hazinesinin dış borçlanmasında kullanılan bu unsurun fiyata etkisi şöyledir. Borç faiz oranı = Libor/Euribor + CDS.
Bu CDS arttıkça ülkenin dış borçlanma maliyeti artar. Bu dış borçlanma maliyeti zaman içerisinde hazineyi etkiler ve hazine gelirleri ile faizleri ödeyemez hale gelir. Bu da borç krizi olarak yansır.
yatırımkurusu
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Borsa İstanbul: Ankara’dan abim gelmiş evde bir ‘bayram’ havası…

Yayınlanma:
10 saat önce|
01/07/2025Yazan:
BankaVitrini
Gündemin bir süredir en çok konuşulan başlığı olan CHP Kurultayı’nın iptali davası, merakla beklenirken 8 Eylül tarihine ertelendi. Masadaki riskler tüm netliğiyle yerini korusa da, kısa vadeli siyasi tansiyonun düşmesi ve müzakere için zaman kazanılması piyasalarda iyimserlik yarattı. Öte yandan, uzun süredir beklenen 19 Temmuz TCMB toplantısında faiz indirimi artık neredeyse kesinleşmiş görünüyor. Ancak akıllardaki asıl soru giderek daha yüksek sesle soruluyor: Merkez Bankası 18 gün daha beklemeden, olağanüstü bir toplantı yaparak sürpriz bir adım atar mı?
Hatırlanacağı üzere, 19 Mart sonrasında değişen siyasi atmosferin Türk Lirası ve TL cinsi varlıklar üzerinde yarattığı tahribatı sınırlamak amacıyla TCMB politika faizini %42,50’den %46,00 seviyesine yükseltmiş, ardından bir süre piyasayı %49,00 seviyesindeki gecelik borç verme faizi ile fonlayarak makro ihtiyati sıkılaştırma adımlarını devreye almıştı. Ancak azalan jeopolitik riskler ve iç siyasi tansiyondaki yumuşamayla birlikte, otoritenin hem miktarsal hem de oransal sıkılaştırma sürecini hızla normalleşmeye bırakmasını bekliyoruz. Bu doğrultuda, Haziran toplantısında faizi sabit tutan TCMB’nin Temmuz ayında 350 baz puanlık bir indirimle politika faizini yeniden %42,50 seviyesine çekmesini ve faiz koridorunu daha simetrik bir yapıya kavuşturmasını öngörüyoruz.
Dün bu beklentiyi fiyatlayan iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi, yaklaşık iki puan düşüşle %40,1 seviyesine geriledi. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetleri dünkü gelişmeleri büyük bir coşku ile karşıladı. Özellikle, faiz indirimlerinin yarayacağı lokomotif endeks bankacılık hisseleri alımların eşliğinde göz kamaştırıcı bir şekilde günü neredeyse %10 artışla tamamladı! Bültenlerimizde uzun bir süredir harketin bankacılık hisseleri ile başlayacağına yer vermiştik. Ana endeksin de dün günü %5’in üzerinde artışla tamamladığını ve teknik mânâda önemli bir direnç olan 9,750 seviyesinin üzerine yükseldiğini not edelim. Hatırlanacağı üzere, TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılı finansal araçların ‘reel’ getiri oranlarına bakarsak, Borsa İstanbul 100 endeksinin %16,71 götürü sağladığını not edelim. Küresel borsa endeksleri arasında Borsa İstanbul’un negatif getiri sunan ender endeksler arasında yer alması, yukarı yönlü potansiyel açısından önemi bir bilgi verdiğini düşünüyoruz! Yabancı indinde beş yıl vadede Türkiye risk primi (CDS) risk primi 292 baz puan seviyesine kadar gerilerken, USDTRY kuru ise karar öncesi 39,91 seviyesine kadar yükselmesi ardından 39,75’e kadar gevşeyip günü 39,80 seviyelerinde tamamladı.
Dün her ne kadar gözler CHP kararında olsa da, makro cephede Mayıs ayı dış ticaret verileri ve istihdam raporu takip edildi. TÜİK verilerine göre, ihracat %2,6 artışla 24,8 milyar dolar, ithalat ise %2,7 artışla 31,5 milyar dolar oldu. Bu sonuçla dış ticaret açığı %2,7 artışla 6,6 milyar dolar oldu. Bir önceki ay gerçekleşen 12,1 milyar dolar açık ardından Mayıs rakamları bir nebze de olsun ılımlı bir tabloya işaret etti. Öte yandan, TÜİK Mayıs ayı istihdam raporunu da yayımladı. Buna göre, manşet işsizlik oranı 0,2 puan azalışla %8,4’e geriledi. Metodolojisi nedeniyle manşet işsizlik yerine bizler daha geniş tanımlı bir gösterge olan atıl işgücü oranını takip ediyoruz. Bu oran %31,0 ile geçen aya göre (%32,1) bir tık da olsun gerilemiş olsa da, tüm zamanların en yüksek düzeylerinde olduğunu not edelim. Daha basit bir anlatımla, zamana bağlı eksik istihdam, iş bulma umudunu kaybetmiş olanlar, çeşitli nedenlerle iş aramayanlar gibi TÜİK’e göre işsiz sayılmayan ama işgücünde de olmayan nüfusun üçte biri gibi devasa bir kitlenin olduğunu görüyoruz!
Öte yandan, dün Türk-İş’in Haziran ayı Açlık ve Yoksulluk Sınırı raporunu yayımlandı. Buna göre, dört kişilik bir aile için açlık sınırı 26,115 TL oldu. Türkiye’de asgari ücretin 22,105 TL olduğunu not edelim. Ankara’da mutfak enflasyonu (gıda fiyatları) bir önceki aya göre %4,1 artış kaydetti. Yıllık gıda enflasyonunu %37,6 oldu. Yoksulluk sınırı ise 85,066 TL oldu. Türk-İş verilerinin işaret ettiği gıda fiyatlarına önemli bir referans olarak kabul ederek eskiden enflasyon hakkında tahmin yürütmeye çalışırdık. Lâkin bu korelasyonun iyice azaldığının not edelim keza TÜİK geçen ay gıda enflasyonu eksi %0,7 olarak hesaplarken, Türk-İş’in bir ay önceki veri setinde gıda %4,4 artış kaydetmişti. Gözler bu noktadan sonra bugün İTO verileride, perşembe günü ise resmî TÜİK verilerinde olacaktır. Anketlere göre TÜFE’nin Haziran ayında aylık %1,6 artış kaydetmesi ve yıllık gerçekleşmenin de %35 seviyesinde kalması bekleniyor.
Yurt dışı cephede ise, 2025 yılının ilk yarısında doların son 50 yılı aşkın sürenin en sert düşüşünü yaşadığının altını çizmemiz gerekiyor. Ani politika değişiklikleri, merkez bankasının (FED) bağımsızlığını sorgulanması ve yavaşlayan ekonomik aktiviteye dair işaretler, rezerv para birimine olan güveni sarsmaya devam ederken, Dolar Endeksi (DXY) yılın ilk yarısında %10,8 gerileyerek başlıca gelişmiş ülke para birimleri karşısında belirgin şekilde değer kaybetti. Dolar, İsviçre frangı karşısında %14,4, Euro karşısında %13,8 ve İngiliz sterlini karşısında ise %9,7 değer yitirdi.
Trump faiz indirimi konusunda FED üzerindeki baskısını artırarak, Powell’a dünya genelindeki faiz oranlarını içeren el yazılı bir not gönderdiğini okuyoruz. Notta, ABD politika faizinin Japonya’nın %0,5’i ile Danimarka’nın %1,75’i arasında olması gerektiği belirtilirken, Trump sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Faizi çok daha fazla düşürmelisiniz. Yüz milyarlarca dolar kaybediliyor” diyerek politika faizinin %1’e çekilmesi gerektiğini savundu. Trump’ın Powell üzerindeki baskısının arttığı bu dönemde, Hazine Bakanı Bessent, Powell’ın görev süresinin Mayıs 2026’da sona ereceğini hatırlatarak, yerine geçecek ismin belirlenmesi için hazırlıkların sürdüğünü açıkladı. Bu gelişmelerin doların elini daha da zayıflattığını not etmemiz gerekiyor. ABD ticaret savaşına soyunduğu bir zamanda, bacalar tütsün, çarklar dönsün, ABD vatandaşları daha çok iş bulsun diye uğraşırken, hâliyle her iş adamı gibi düşük faiz oranı talep ediyor. Lâkin, amiral geminin kaptanını ağır sözlerle eleştirmesi ve “yine çok geç kalacaksın” minvalinde açıklamalar ile işler kötüye giderse, hedef tahtasına Powell’ı yerleştirecek bir politika da benimsediğini görüyoruz.
ABD Başkanı Trump, 9 Temmuz’da sona erecek geçici gümrük tarifesi süresi yaklaşırken, Japonya ile yürütülen ticaret görüşmelerine yönelik memnuniyetsizliğini dile getirdi. Japonya’nın Amerikan pirinci ithalatına direnç göstermesini eleştiren Trump sonrası Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, iyi niyetle müzakere etmeyen ülkelere yönelik yeni tarife oranlarının belirleneceği ve Trump’ın bu konuda ekibiyle görüşeceği belirtildi. Hazine Bakanı Bessent ise, iyi niyetli görüşmeler yürüten ülkelere süre uzatımı düşünülse de bu kararın yalnızca Trump’a ait olduğunu vurguladı. Bessent, anlaşmalarda son günlere doğru yoğunluk yaşanmasını beklediklerini belirterek, ticaret ortakları üzerindeki baskının sürdürüleceğini söyledi.
ABD borsaları geceyi yükselişle tamamlaması ardından bu sabah vadeli işlemlerde hafif de olsa kırmızı rengin göze çarptığını görüyoruz. Öte yandan, Trump’ın tarife artışı uyarısı ve Hazine Bakanı Bessent’in 9 Temmuz’a kadar ciddi artışların duyurulabileceğini söylemesi, yatırımcı güvenini zayıflatarak Pasifik’in diğer tarafına da olumsuz yansımış. Asya piyasalarının gösterge endeksi Japonya borsası Nikkei, son beş işlem gününde yaşanan güçlü yükselişin ardından bu sabah %1 geriledi. Haziran ayında Nikkei %6,6 yükselerek Şubat 2024’ten bu yana en iyi aylık performansını sergilemişti.
Ticaret görüşmelerine yönelik açıklamalar ardından altının ons fiyatı bu sabah yeniden 3,320 dolar seviyesine yükselirken, gümüş ise 36 dolar etrafında hareketini devam ettirdi. Bitcoin ise son bir haftadır 108bin dolar seviyesinin kıyısında bir sonraki hareketi için enerji biriktirmeye devam ettiğini görüyoruz. Yukarı yönlü harekete daha çok prim veriyoruz. İlk nazarda 108,500 akabinde ise 113bin dolar seviyesinin aşılması ile asıl beklediğimiz hareketin de başlayacağını düşünüyoruz.
Mali piyasaların gündeminde bugün FED Başkanı Powell’ın konuşması, ISM imalat verisi ve JOLTS açık iş sayısı takip edilecek. Yarın ADP özel sektör istihdam verisi, perşembe ise kritik haziran istihdam raporu takip edilecek. Cuma günü ABD piyasaları kapalı konumda olacak. Açıklanacak özellikle istihdama yönelik veriler, faiz indirimi beklentileri açısından yakından takip edilecektir. Bu haftanın Türkiye cephesinde ise en kritik makro verisi kuşkusuz perşembe günü açıklanacak Haziran ayı enflasyon rakamları olacağını bir kez daha hatırlatalım.
Borsa İstanbul
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Kriptoya MASAK Denetim Freni!

Yayınlanma:
3 gün önce|
28/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Kripto Transferlerine Sıkı Denetim: MASAK’tan Yeni Tebliğ Ne Anlama Geliyor?
28 Haziran 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan ve yürürlüğe giren Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği (Sıra No: 29), kripto varlık hizmet sağlayıcılar için oldukça kapsamlı ve sıkı önlemler içermektedir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı MASAK tarafından çıkarılan bu düzenleme, kripto transferlerinin şeffaflaşması, kara para aklama risklerinin azaltılması ve kripto sektörü üzerindeki regülasyon boşluklarının giderilmesi amacı taşımaktadır.
🎯 Tebliğin Amacı
Tebliğin temel amacı; 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında, kripto varlık hizmet sağlayıcıların (KVHS) müşteri ilişkilerinde sıkılaştırılmış tedbirler almasını sağlamaktır.
Yeni Tebliğ Neler Getiriyor?
1. Transferlerde Bekleme Süresi
-
Kripto varlık çekme işlemleri artık hemen yapılamayacak.
-
Alım, takas veya yatırma işleminden sonra kripto transferi:
-
En az 48 saat bekletilecek.
-
İlk defa çekim yapan müşteriler için bu süre 72 saat olacak.
-
Bu düzenleme ile suç gelirlerinin anında başka cüzdanlara aktarılmasının önüne geçilmek isteniyor.
2. İşleme Limit Getirildi
-
Özellikle stabil kripto paralarda (stablecoin):
-
Günlük transfer limiti: 3.000 ABD doları
-
Aylık transfer limiti: 50.000 ABD doları
-
-
Bu limitler belirli risk politikaları kapsamında 2 katına kadar artırılabilir.
3. İşlem Açıklama Zorunluluğu
-
Artık tüm transferlerde müşteri tarafından en az 20 karakterlik işlem açıklaması yazılması zorunlu olacak.
-
Bu açıklamalar MASAK tarafından izlenebilirlik ve analiz açısından kritik önem taşıyor.
4. Likidite ve Arbitraj İstisnası
-
Platformlar, piyasa yapıcılığı, likidite sağlayıcılığı veya arbitraj işlemleri için yapılan transferlere istisna tanıyabilecek.
-
Ancak bu durum:
-
Yönetim kurulu onayıyla yapılabilecek.
-
Müşteri sürekli izlenecek ve kötüye kullanım tespitinde kısıtlamalar derhal uygulanacak.
-
5. Saklama Kuruluşları da Kapsamda
-
Müşteriler adına işlem yapan saklama kuruluşları da aynı sınırlamalara tabi olacak.
-
Ancak sermaye piyasası mevzuatına dayalı işlemler bu düzenlemelerden muaf tutuldu.
⚠️ Kurallara Uymayanlara Yaptırım
Tebliğe aykırı hareket eden platformlar veya yükümlüler, 5549 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası ve çeşitli yaptırımlarla karşılaşacak.
🧭 Tebliğin Önemi ve Etkileri
-
Bu düzenleme, kripto sektöründe yasal çerçevenin netleştirilmesi adına önemli bir adım.
-
Kara para aklama, terörün finansmanı ve izlenemeyen finansal hareketler açısından riskli olan alanlar denetim altına alınıyor.
-
Platformlar açısından operasyonel yük artacak, ancak uzun vadede daha güvenli ve kurumsal bir kripto piyasası oluşmasına katkı sağlayacak.
MASAK’tan Net Mesaj – “Şeffaflık Zorunlu”
Bu tebliğ ile birlikte Türkiye’de kripto para transferlerine yönelik ilk defa bu kadar detaylı ve somut sınırlamalar getirilmiş oldu. MASAK, açıkça şunu söylüyor:
“Kripto işlemler artık izlenebilir, sınırlı ve gerekçeli olacak.”
Dijital varlıkların geleceği açısından bu düzenleme; daha sağlam, güvenilir ve yasal zeminlerde büyüyen bir sektör için önemli bir başlangıç.
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:
6 gün önce|
25/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Kitap Künyesi
-
Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?
-
Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk
-
Yazarlar:
-
Peter Stanyer
-
Masood Javaid
-
Stephen Satchell
-
-
Çevirmen: S. Cem Çiloğlu
-
Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi
-
Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)
-
Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.
-
Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.
İçerik Özeti
-
Yatırımın Temel İlkeleri
-
Risk ve Getiri Dengesi
-
Portföy Teorisi
-
Fon Seçimi ve Dağılımı
-
Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)
-
Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri
-
Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti
1. Yatırımın Temelleri
Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.
2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)
Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.
📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.
3. Varlık Sınıfları ve Araçlar
Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:
-
Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.
-
Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.
-
Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.
-
Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.
📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.
4. Zaman ve Psikoloji Faktörü
Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.
📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.
5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar
Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.
📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.
6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler
Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.
Genel Değerlendirme
Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (850)
- BANKA ANALİZLERİ (140)
- BANKA HABERLERİ (3.151)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (454)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.856)
- GÜNCEL (3.259)
- GÜNDEM (3.211)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.260)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (479)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.070)
- Ali Coşkun (27)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (65)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (574)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (64)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (42)
- Onur ÇELİK (37)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Borsa İstanbul: Ankara’dan abim gelmiş evde bir ‘bayram’ havası…

Maddi Duran Varlıkların Değerlemesi

İş Bankası’ndan dijital tahvil ihracı

ING üst düzey yöneticileri işten çıkarıyor

TEB, Dünya KOBİ Günü’nde çek karnesini ücretsiz sunacak

TOM Bank yaz dönemi için uzaktan çalışma modelini devreye aldı

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Firma Finans Bilinci Neden Stratejik Bir Güçtür?

Finansın En Önemli 10 Formülü ve Önemi

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül

SÖZCÜ: Bankalar 12 milyarlık borç sattı
- Bakan Bolat, Tataristan Reisi Minnihanov ile görüştü 01/07/2025
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 01/07/2025
- Ordu’da 2025 fındık rekoltesi için saha çalışmaları başladı 01/07/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI: Temmuz'da Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 01/07/2025
- Vestel, elektrik-elektronik sektöründe 27. kez ihracat şampiyonu oldu 01/07/2025
- Türk çelik sektörü mayısta ihracatını artırdı 01/07/2025
- Kuşadası Limanı'nda Kruvaziyer bereketi: 6 bin 298 turist ağırladı 01/07/2025
- Powell: Tarifelerin enflasyona etkisi bu yaz görülecek 01/07/2025
- ABD'de imalat sanayi PMI son 3 yılın zirvesinde 01/07/2025
- Rusya, Akkuyu Nükleer Güç Santrali hisselerini satmayı değerlendiriyor 01/07/2025
- Wall Street bankalarından Türkiye tavsiyesi 01/07/2025
- BYD'nin Avrupa'daki güçlü büyümesi devam ediyor 01/07/2025
- Hazi̇ran enflasyonu i̇çi̇n beklenti̇ yüzde 1,6 oldu 01/07/2025
- İSO imalat PMI Haziran'da 46,7 oldu 01/07/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı