Rusya’nın neredeyse iki hafta önce başlayan Ukrayna işgali küresel piyasalardan enerji fiyatlarına ve uluslararası yaptırımlara kadar geniş çapta ekonomik sarsıntılara sebep oluyor.
ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülke, Rusya’ya 24 Şubat’tan bu yana yıpratıcı ekonomik yaptırımlar uyguluyor ve bu piyasalarda rekor fiyat yükselişlerine sebep oluyor, küresel arz endişeleri ise emtiada birçok varlıkta rekor fiyat yükselişlerine yol açıyor.
Rusya, dünyada doğalgaz, petrol, alüminyum ve buğday gibi birçok ham maddenin en büyük ihracatçıları arasında. Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımların küresel piyasalar üzerinde domino etkisi oluyor.
Uzmanlar, Rusya’nın küresel emtia zincirinin arz ve talep kısmından tamamen çıkarılmasına kadar sürecek bir yeniden fiyatlandırmanın gerçekleştiğini düşünüyor.
Altında yükseliş
Altında yeni haftanın başında 2 bin doların üzeri test edildi.
Altın fiyatları geçen hafta yüzde 4’ü aşan bir yükseliş kaydetmişti.
Alüminyumun fiyatları rekor kırarak 4 bin dolara ulaştı.
Nikel fiyatlarında ise yüzde 16’lık artışla son 11 yılın en yüksek seviyesi kaydedildi, nikel fiyatları 33 bin doların üzerine çıktı.
Paladyum, 2020 Mart ayından bu yana rekor yükselişle 3 bin 357 dolara çıktı.
Rusya küresel paladyumun yüzde 40’ını üretiyor.
Yeni rekor seviyelere ulaşan bakır fiyatları ise ton başına 10 bin 835 dolara çıktı. Bakırda Rusya önemli bir üretici olarak öne çıkıyor, küresel üretimin yaklaşık yüzde 3,3’ünü oluşturuyor.
Tarımsal emtialar
Küresel emtia piyasasındaki artış tarımsal emtialara da yansıyor.
Dünyanın önemli buğday ithalatçılarından olan Rusya’da arz şoku yaşanacağına ilişkin beklentiler buğday fiyatlarında yükselişe yol açtı.
Reuters haber ajansına göre Chicago Ticaret Kurulu’nun en aktif buğday sözleşmesi bu hafta rekor kırarak yüzde 41 civarında yükseldi. Mısırda yüzde 17, soyada ise neredeyse yüzde 6 oranında yükseliş kaydedildi.
Euro ve rublede düşüş
Euro geçtiğimiz hafta dolar karşısında yüzde 3 değer kaybı yaşayarak 2020 yılından bu yana en düşük seviyesine geriledi.
Euro, güvenli liman olarak referans edilen İsviçre Frangı karşısında da değer kaybetti ve 2015’in başından beri ilk defa 1 frangın altına düştü. Bu durumda İsviçre Merkez Bankası’nın müdahale etme olasılığı arttı.
Rus Rublesi ise değer kaybetmeye devam ediyor; Pazartesi günü dolar 154 rubleye kadar çıktı.
Şubat ayında 73 seviyesinde olan rublenin bu düşüşünün Rus ekonomisini üzerinde olumsuz etkisi olacağı düşünülüyor.
Rus petrolü
Rusya’nın büyük bir küresel ihracatçı olduğu enerji alanında yaptırımların güç olduğu belirtiliyordu. Ancak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Avrupalı müttefikleriyle Rusya petrollerinin ithaline yasak getirebilecek bir adımla ilgili etkin bir şekilde müzakere yürütüldüğünü söyledi.
Reuters haber ajansına konuşan Avrupa Birliği içinden bir kaynak, son 24 saatte yasaklama fikrine daha açık bir konuma gelindiğini söyledi. Benzer bir yasak için ABD Kongresi’nin de adım atabileceği düşünülüyor.
Rus petrolüne yaptırım endişeleriyle Brent petrolün fiyatı 2008 yılından bu yana en yüksek seviye olan 140 dolara yaklaştı ve ardından bir miktar geriledi.
ABD tipi ham petrol ise yüzde 8 yükselişle Pazar gecesi 130,50 doları gördü.
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, kredi büyümesinde düşük seviyelerin beklendiğini ve bireysel kredi ile kart geri ödemelerinde sorunların başladığını açıkladı. Enflasyon hedeflerinin tutturulabileceğini belirten Aran, ekonomide denge için kritik açıklamalar yaptı.
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, katıldığı bir etkinlikte ekonomi ve bankacılıkla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Bankacılık sektöründe kâr anlamında tarihsel olarak en sıkıntılı dönemin yaşandığını vurgulayan Aran, kredi büyümesinin bu yıl düşük seviyede gerçekleşeceğini belirtti. Aynı zamanda bireysel kredi ve kart geri ödemelerinde sorunların başladığını da ifade etti.
Ekonominin ekstrem bir dönemden geçtiğini söyleyen Aran, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) adımlarının döviz kurunda istikrar sağlayacağını belirtti. TCMB’nin net rezervlerini sıfıra çekme ve brüt rezervlerini 200 milyar dolara çıkarma planına dikkat çekerek, bu adımların kurda dengeyi getireceğine olan inancını vurguladı.
“YABANCI PARA KREDİ İLE TL SIKIŞIKLIĞI AŞILABİLİR”
Aran, TL’deki sıkışıklığın yabancı para kredisi ile aşılabileceğini ve kur riskinin görmediklerini belirterek, yabancı para kredilerinde artış olabileceğini söyledi. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarından sonra kredi ve enflasyonun daha makul seviyelere geleceğini öngördü.
İş Bankası Genel Müdürü Aran: En zor dönemi geride bıraktık
İş Bankası Genel Müdürü Aran, “Bankacılık tarihsel olarak kâr anlamında en sıkıntılı dönemi yaşıyor” şeklinde belirtirken; yıl sonunda yüzde 42 enflasyon hedefinin tutturulabilir olduğunu söyledi ve “Kurda risk görmediğimiz için, yabancı para kredi verebiliyoruz” dedi.
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Banka’nın 100. yılı dolayısı ile finans dergisi Euromoney’e bir röportaj verdi. Aran, “Artık tüm risklerimizi, hedeflerimizi, kısıtlarımızı ve sorunlarımızı çok iyi biliyoruz. Bunların yönetilebilir olduklarına inanıyorum ve önümüzdeki üç yıla ilişkin öngörülerde bulunabiliyoruz.” dedi.
Türk bankalarının son derece yenilikçi olduğunu söyleyen Aran, “En zor zamanları ve en zorlayıcı regülasyonları geride bıraktık. O dönemleri yaşadık ve yönetmesini bildik. Şimdi daha iyi bir aşamada olduğumuzu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, ekonomiye yönelik önemli değerlendirmelerde bulundu. Aran, enflasyon ile ilgili yaptığı değerlendirmede, “Enflasyonla mücadelede başarılı olmak önemli, yıl sonunda yüzde 42 hedefi tutturulabilir” dedi ve kredi büyümesinin bu yıl tarihi düşük seviyede çıkabileceğini söyledi.
Hakan Aran konuşmasının devamında, “TL’deki sıkışıklığı yabancı para kredi ile aşabiliyoruz. Kurda risk görmediğimiz için, yabancı para kredi verebiliyoruz” dedi.
Bankacılıkta tarihsel olarak kâr anlamında en sıkıntılı dönemin yaşandığına dikkat çeken Aran, “Bankalar sermaye yönetiminde zorluk çekmeyecektir” şeklinde kaydetti.
Aran, turizm ve ihracat ile ilgili yaptığı değerlendirmede ise, “Turizm ve ihracatta daha az kârlı bir dönemi yaşayacağız, rahat değil ama yönetilebilir bir dönem olacak” dedi.
Küresel mali piyasalar dün günün her iki yarısıda farklı bir eğilim kaydetti. ABD’de açıklanan zayıf istihdam raporu ardından yeşeren faiz indirim beklentilerine paralel haftaya moralli başlayan piyasalar, İsrail’in Refah’a kara harekâtı başlatması ile kazanımlarının bir kısmını geri verdi. Saldırıda Refah Sınır Kapısı’nı ele geçiren İsrail ordusu insani yardımların geçişi ve giriş çıkışları durdurması, jeopolitik risklerin kısmen de olsa hatırlanmasına neden oldu.
Dışarıda Ortadoğu riski ile tetiklenen satıcı hava, günün ilk yarısında Türk mali piyasalarında da sirayet etti. TCMB’nin kararlı duruşu ile döviz piyasasında dinamikler tamamen lehe dönerken, USDTRY kuru dünkü günü de 32,25 seviyesinde tamamladı. Borsa İstanbul ise jeopolitik risklerin gölgesinde beliren kâr alma ihtiyacının da yardımı ile günün ilk yarısını satıcılı tamamlarken, günün sonlarına doğru rüzgârın yeniden yön değiştirdiğini gördük.
Özellikle, haftabaşı Türk Lirasına yönelik olumlu bir ton ile kaleme aldığımız “Türk Lirası ‘sahalara’ geri dönüyor” başlıklı yazımızda da belirttiğim üzere, yabancı yatırımcıların Türkiye gelmesinin önünde son sorun olarak görülen Türkiye’nin gri listede olmasına yönelik dün bazı gelişmeler yaşandı. Şöyle ki, Reuters, Kara Paranın Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu (FATF) Türk yetkililerle Türkiye’nin gri listede kalmasına neden olan kara para aklama ve yasa dışı finansmanla ilgili gelişmeleri ele aldığı görüşmelerin önümüzdeki ay yayımlanacak rapor öncesinden geçen hafta yapıldığını yazdı. Hatırlanacağı üzere, Uluslararası mali suçlarla mücadelede ülkelerin performanslarını değerlendiren FATF, kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadelede geride kaldığı için Türkiye’yi 2021 yılında gri liste olarak tabir edilen listeye almıştı. Reuters, görüşmeyi, FATF’nin 28 Haziran’daki genel kurul toplantısında alınacak karara temel oluşturacağını da yazdı.
FATF haberinin oldukça önemserken ve Türkiye’nin Haziran sonu gri listeden çıkmasını beklerken, dün ayrıca, TCMB’nin swap sınırlamalarını gevşeteceğinin de konuşulması iyimser havayı daha da artırdı. Nedir bu swap kısıtlaması? Özelinde yabanıcını Türk Lirasına erişiminin kısıtlaması anlamına geliyor. Yani, yabancının TL satıp döviz almasının önüne geçilmek isteniyor. Yabancı hâliyle TL bulamayınca, kur üzerinden spekülasyon yapamıyor. BDDK, bu bağlamda, çok seneler önce, Türk Lirası’nda yaşanan hızlı değer kaybının ve oynaklığın önüne geçmek için bankaların yurt dışı yerleşikler ile yaptığı bir bacağı döviz, diğer bacağı TL olan para swaplarının ve swap benzeri işlemlerinin, bankaların yasal özkaynaklarının çok küçük bir yüzdesi ile sınırlamış, hatta, bankaların vadede TL alım yönünde gerçekleştirecekleri forward, opsiyon ve benzeri swap dışındaki türev işlemlerin de dâhil edildiğini belirmişti. Bu kısıtlamaların da gevşetilmesi, ‘normalleşme’ anlamında ele alınarak Türk mali piyasalarında var olan iyimser havayı daha da destekledi.
Hulâsa, jeopolitik riskler nedeniyle tatsız başlaya dünkü gün, swap ve FATF haberleri ile yerine iyimserliğe terk etti. Sabah saatlerinde kırmızılara bürünen Borsa İstanbul günü %0,7 oranında artışa tamamlayarak kapanış rekoru kırdı. TCMB, ılımı havadan nemalanmaya devam ederken, USDTRY kurunda 32,25 seviyesine ‘baraj’ kurmak suretiyle son sürat rezerv biriktirmeye devam ediyor. Sayıların dili ile konuşursak,analitik bilançoda yayımlanan 6 Mayıs verisine göre, net döviz pozisyonu 3 milyar dolar daha iyileşerek swap ve kamu dövizleri hariç net rezervleri (eksi) 44,8 milyar dolar seviyesine taşıdı. Yerel seçimler öncesi -74,6 milyar dolar olan net rezervlerin son veriye göre -44,8 milyar dolar seviyesine iyileşmesi, TCMB’nin yaklaşık 30 milyar dolar biriktirdiğini bizlere anlatıyor! Bu seviyenin 2024 yılının en olumlu seviyesi olduğunu peşinen not düşelim. TCMB’nin her gün 2-3 milyar dolar daha rezerv biriktirme trendi şayet devam ederse, önümüzdeki ay net rezervlerin artıya döndüğüne şahit olacağız! Burası önemli ve oldukça da iyi! Öte yandan, Hazine’nin dün düzenlediği tahvil ihraçları sorunsuz geçerken, ikincil piyasada tahvil faizleri bir nebze de olsun gevşedi. Yabancı nezdinde Türkiye’nin 5 yıl vadeli risklerin yansıtan CDS risk priminin de 280 baz puan seviyesinin altına gerileyerek son dönemlerin en düşük seviyesinde işlem gördüğünü yeri gelmişken not edelim.
Dönelim biraz da yurtdışı piyasalara. Hamas’ın ateşkes teklifini onaylamasına karşın İsrail’in bunu kabul etmeyerek Refah’a kara harekâtı başlatması ile artan jeopolitik risklere rağmen altının ons fiyatının 2,320 dolar seviyesinde yatay bir görünüm sergilerken, Brent cinsi petrolün varil fiyatının da 82,80 dolar seviyelerinde ve neredeyse son 2 ayın en düşüğünde olduğunu not edelim. Altında kâr alma isteğinin belirmesi durumunda aşağıda 2,260 dolar seviyesine doğru geri çekilme bizleri pek de şaşırtmayacakır. Gümüşün ise daha diri bir görünüm çizdiğini görüyoruz.
ABD borsaları dün geceyi yatay tamamlarken, yeni gün başlangıcında pasifiğin diğer ucunda satıcılı bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Asya piyasalarının gösterge endeksi Tokyo borsası %1,4 aşağıda işlem görürken, dünyanın en çok işlem gören üçüncü para birimi olan Japon Yen’i bu sabah biraz daha değer kaybederek dolar karşısında 155 seviyesine geldi. ABD istihdam raporu ardından iyimser bir görünüme geçen, artan jeopolitik riskler ile durulan piyasaların yeniden canlaması için, özellikle ABD’nin faiz oranı rotasını belirleme yönünde yeni bir katalizör bekleyeceklerini düşünüyoruz. Bu sabah da küresel hava bu beklentiyi iyice yansıtıyor.