İklim Zirvesi’nde uzlaşma: Yoksul ülkeler için fon
Mısır’da düzenlenen BM İklim Zirvesi’nde 200’den fazla ülke kömür kullanımının tedricen terk edilmesi üzerinde uzlaşmaya vardı. Ayrıca, iklim değişikliğinden zarar gören yoksul ülkeler için de bir fon oluşturulacak.
Mısır’ın Şarm el Şeyh kentinde düzenlenen BM İklim Zirvesi’nde (COP27) kapanış bildirgesi üzerinde uzlaşmaya varıldı. Bildirgeye göre, zirveye katılan 200’den fazla ülke iklime zararlı kömür kullanımının tedricen terk edilmesi konusunda mutabık kalırken yoksul ülkelerin iklim değişikliğinden kaynaklı zararlarının telafi edilmesi için bir fon oluşturulması üzerinde de anlaştı.
Bildirgede, doğal gaz ve petrol kullanımının azaltılması ile ilgili bir hedefe ise yer verilmedi. İklim değişikliğinden zarar gören birçok ülke, iklim aktivisti ve uzmanlar “kirli enerji kaynaklarına olan bağımlılığının” azaltılması için zirvede somut hedefler belirlenmesini talep ediyordu.
Zirvede üzerinde uzlaşılan fon ile küresel ısınmaya bağlı kuraklık, sel ve kasırga gibi çevre felaketlerinin yanı sıra deniz seviyesinin yükselmesi ve çölleşme gibi sorunlarla kaşı karşıya olan ülkelerin zararlarının belli ölçüde telafi edilmesi amaçlanıyor. Söz konusu fonun oluşturulması, iki hafta süren ve görüş ayrılıkları nedeniyle 36 saat uzatılan zirvenin temel tartışma noktalarından birini oluşturuyordu. Ancak zirvede fona sanayileşmiş ülkelerin mi, yoksa kalkınmakta olan ülkelerin mi ödeme yapacağı konusu netleştirilmedi. Dünyanın en yüksek miktarda karbondioksit emisyonu üreten ülkesi Çin, zirvede hiçbir mali yükümlülüğün altına girmeyecekleri mesajı verdi.
BM İklim Zirvesi görüş ayrılıkları nedeniyle 36 saat uzatıldıFotoğraf: Peter Dejong/AP Photo
1,5 derece hedefine bağlılık
Ayrıca ülkeler, kapanış bildirgesinde 2015 yılında Paris İklim Zirvesi’nde kabul edilen küresel ısınmayı endüstrileşme öncesindeki döneme göre 2 derecenin, mümkünse 1,5 derecenin altında tutma hedefine bağlılıklarını da yineledi. Bidirgede bu hedefe ulaşmak için emisyonların “derhal ve sürdürülebilir şekilde düşürülmesi” gerektiğinin altını çizdi. Bildirgede, 2030 yılına kadar emisyonların 2019 yılındaki seviye ile kıyaslandığında yüzde 43 oranında düşürülmesi ve 2050 yılında da küresel olarak iklin nötre ulaşılması gerektiği belirtildi.
Kapanış bildirgesinde ülkeler, gelecek iklim zirvesine kadar ulusal iklim koruma planlarını iyileştirme konusunda da uzlaştı. Bir sonraki iklim zirvesi 2023 yılının sonunda Birleşik Arap Emirlikleri’nde yapılacak.
Guterres: Yeterli değil ancak gerekli
BM Genel Sekreteri Guterres, iklim değişikliği kaynaklı zararların telafi edilmesi için oluşturulacak fonun “adaletin tesis edilmesi yönünde önemli bir adım” olduğunu söyledi. Guterres, “Ebetteki yeterli değil, ancak kaybolan güvenin yeniden sağlanması için acil olarak gerekli bir sinyal” dedi.
Almanya’nın Yeşiller partili Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise “Böylelikle iklim politikasında yeni bir dönem başlatıyoruz” diye konuştu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena BaerbockFotoğraf: picture alliance/dpa
Çevre örgütleri tepkili
Çevre örgütleri ise iki haftadan bu yana devam eden iklim zirvesinin hayal kırıklığı ile sonuçlandığı görüşünde. Oxfam örgütünün iklim uzmanı Jan Kowalzig, zirvenin “iç karartıcı sonucunun” geçen yılki zirvenin ötesine geçemediği değerlendirmesinde bulundu. Uzman, Suudi Arabistan’ın itirazı nedeniyle zirvede yenilenebilir enerjilerin genişletilmesinin dahi odağa alınamadığını söyledi.
Çevre örgütü Greenpeace’in Almanya yöneticisi Martin Kaiser de “Şimdi iklim krizine yol açanlar sorumluluk almalı ve yeni yardım fonuna önemli ölçüde katkı yapmalı” diye konuştu. Kaiser, iklim zirvesinin kanayan bir yaraya sadece bir bant yapıştırdığını söyledi.
2015 yılında Paris’te düzenlenen zirvede kabul edilen 1,5 derece hedefine karşın küresel ısınma şimdiden 1,1 derece üzerine çıktı. Uzmanlar, 1,5 derece sınırının aşılmasının iklim sisteminde yıkıcı sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Maddi Duran Varlıkların Muhasebeleştirilmesinde Maliyet ve Yeniden Değerleme Modelleri
Maddi duran varlıklar, işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için sahip oldukları fiziksel varlıklar arasında yer alır. Bu varlıkların finansal tablolara doğru şekilde yansıtılması, hem yatırımcıların hem de finansal analiz yapanların sağlıklı kararlar alabilmesi açısından büyük önem taşır. Uluslararası Muhasebe Standartları çerçevesinde, maddi duran varlıkların finansal tablolarda gösterimi için iki temel model mevcuttur: maliyet modeli ve yeniden değerleme modeli.
1. Maliyet Modeli
Maliyet modeli, bir varlığın ilk muhasebeleştirilmesinden sonra, finansal tablolarda maliyetinden birikmiş amortisman ve varsa değer düşüklüğü zararları düşülerek gösterilmesini esas alır. Bu yaklaşımda varlık, edinildiği tarihteki maliyet değerine sadık kalınarak bilançoda yer alır. Bu yöntem; basit, anlaşılır ve uygulaması görece kolaydır. Ancak ekonomik ortamda meydana gelen değişimlerin, özellikle enflasyonist etkilerin, varlığın gerçek değerini yansıtmasını engelleyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
2. Yeniden Değerleme Modeli
Yeniden değerleme modeli ise, maddi duran varlıkların gerçeğe uygun değeri üzerinden muhasebeleştirilmesine olanak tanır. Bu modelde, varlıkların güncel piyasa değerleri düzenli olarak ölçülür ve finansal tablolarda bu güncel değerler üzerinden yer alır. Ancak bu yöntemin uygulanabilmesi için gerçeğe uygun değerin güvenilir bir biçimde ölçülebilir olması gerekir.
Yeniden değerleme sonucu oluşan tutar, yeniden değerleme tarihindeki gerçeğe uygun değerden, sonraki dönemlerdeki birikmiş amortisman ve değer düşüklüğü zararlarının çıkarılmasıyla belirlenir. Varlıkların değerleri önemli ölçüde değiştiğinde yeniden değerleme yılda bir kez yapılmalıdır. Eğer değer değişimi önemsiz düzeydeyse, bu işlem 3 ila 5 yılda bir gerçekleştirilebilir.
Bu yöntemle finansal tablolar daha gerçekçi bir varlık değerlemesi sunar; ancak değerleme işlemlerinin karmaşıklığı, maliyetleri ve değerleme sıklığının doğru belirlenmesi gibi uygulama zorlukları içerir.
3. Uygulamada Önemli Hususlar
Bir varlık sınıfındaki tüm kalemler eş zamanlı olarak yeniden değerlemeye tabi tutulmalıdır. Bu, aynı varlık grubunda farklı tarihlerde yapılan değerlemelerin finansal tabloları yanıltıcı olmasının önüne geçmek içindir.
Alternatif olarak, kısa sürede tamamlanacak ve güncelliğini koruyacak şekilde dönüşümlü yeniden değerleme de yapılabilir.
İlk kayıt ve ölçüm aşamasında tüm duran varlıklar maliyet bedeliyle kayda alınır. Ancak sonraki ölçümlerde işletme tercihini maliyet modeli veya yeniden değerleme modelinden yana kullanabilir.
4. Değer Düşüklüğü Testi
Maddi duran varlığın finansal tablolarda gösterilen defter değeri ile geri kazanılabilir tutarı karşılaştırılır. Geri kazanılabilir tutar, kullanım değeri ile net gerçeğe uygun değer kıyaslanarak büyük olanı esas alınır. Eğer defter değeri, geri kazanılabilir tutardan yüksekse, bu fark kadar değer düşüklüğü zararı kaydedilir.
İş Bankası Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk dijital Eurotahvil ihracını gerçekleştirdi.
Euroclear tarafından işletilen Dijital Finansal Piyasa Platformu (D-FMI) kullanılarak ihraç edilen Eurotahvil, 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen deprem felaketlerinden etkilenen illerdeki kişilerin, çiftçilerin, mikro ve küçük işletmelerin finansmanı için kullanılacak. İşlemde Citigroup Global Piyasalar ile Citibank Londra Şubesi dealer ve ajan banka rolleriyle görev aldı.
“Dijitalde doğmuş tahvil” (Digitally Native Note) olarak adlandırılan tahvil, Dağıtık Defter Teknolojisi (DLT) kullanılarak ihraç edildi. Söz konusu teknoloji; güvenli ve merkezi olmayan kayıt tutmayı sağlıyor; tahvillerin ihraç edilmesini ve takasını da kolaylaştırıyor. Bu sayede ihraç edilen Eurotahvilin takası da işlemin fiyatlandırıldığı gün içerisinde sonuçlandırıldı.
Türkiye’de ve gelişmekte olan bir piyasada özel bir banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk Eurotahvil ihracı
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ikinci yüzyılına adım attıkları 2025 yılında, Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel bir banka tarafından ilk dijitalde doğmuş Eurotahvil ihracını gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti vurgulayarak şunları söyledi:
“Türk bankacılık sektörünün uluslararası finansal piyasalarına erişim gücü, gelişmişlik düzeyi ve yeni teknolojilere hızlı adaptasyonunun teyidi niteliğindeki bu işlem, İş Bankası’nın dünyadaki yeni teknolojileri hayata geçirmedeki öncü rolünü bir kez daha ortaya koyuyor. Bu ihracımızı, blokzincir teknolojisinin sermaye piyasaları işlemlerinde kullanımına örnek oluşturması açısından kıymetli buluyorum. Finansal piyasa enstrümanlarının sürekli gelişen teknolojilerle çeşitlenmesinde öncü rol oynamaktan da ayrıca gurur duyuyoruz. İşlemin dayandığı teknolojinin yanı sıra elde edilecek kaynakların deprem bölgesindeki üretici kesimlerce kullanılması ise işlemin önemini artıran bir diğer temel unsur.”
IFC Genel Müdürü Makhtar Diop da şöyle konuştu:
“Bu yatırım, finansal inovasyon alanında önemli bir dönüm noktası olup, Türkiye’nin ilk dijital tahvili olma niteliğini taşıyor. Bir blokzinciri platformunda ihraç edilen söz konusu tahvil, Türkiye’de depremden etkilenen işletmelerin finansmana erişmesine yardımcı olacak. Bu işlemle tahvil piyasasında yeni dijital teknolojileri kullanarak finansmanı daha erişilebilir hale getiriyor ve en çok ihtiyaç duyan taraflara kritik önemi haiz sermayeyi yönlendirerek depremden etkilenen bölgenin yeniden inşa ve toparlanma süreçlerini destekliyoruz.”
Bloomberg’in haberine göre ING yöneticilerini işten çıkaracak.
ING, Bloomberg’e gönderdiği e-posta ile piyasa koşulları ve gelecekteki şirket büyümesini değerlediğini, işgücünü tekrar dengelemek amacıyla işten yöneticiler çıkaracağını duyurdu.
Banka, küresel olarak bankada yaklaşık 230 yöneticinin işten çıkarılacağını belirtirken, yöneticilerin arasında lokasyonların orantılı olarak ayrılacağını ekledi. Bu üst düzey yöneticilerin müdür, genel müdür, ortak, analist, gibi rollerde olacağı bilgisini de verdi.