BANKA HABERLERİ
İŞ’LE BULUŞMALAR
Türkiye İş Bankası tarafından 2008 yılından bu yana Dünya Gazetesi iş birliği ile düzenlenen İş’le Buluşmalar Toplantısı’nın 43’üncüsü, ‘Yeniden Şekillenen Dünyada Türkiye’yi Geleceğe Taşımak’ başlığıyla tüm Türkiye’den iş dünyası temsilcilerinin katılımıyla çevrimi içi olarak gerçekleştirildi.

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
T. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye ekonomisinin sıkıntıya girdiğinde bir şekilde kendini yeniden hareketlendirebilen dinamik bir ekonomi olduğunu belirtti. Bali, “Ben zamanında şöyle tarif etmiştim; akordeon gibi büzülebiliyor da genişleyebiliyor da. Koşulları gördüğü anda ona göre hareket ediyor. Bunu hızlı bir şekilde yapabiliyor” açıklamasında bulundu.
“TÜRKİYE’Yİ GELECEĞE TAŞIMANIN BİRİNCİ ADIMI MAKROEKONOMİK İSTİKRAR”
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, toplantıda yaptığı konuşmada, yeni dönemde Türkiye’yi geleceğe taşımanın birinci adımının makroekonomik istikrarı sağlamak olduğunu, makroekonomik istikrarın fiyat istikrarından daha geniş bir kavram olduğunu belirtti.
Bali, “Bir ekonomik politikanın bütün amaçlarını optimize edecek şekilde bir makroekonomik istikrar. Bundan ne anlıyoruz? Bundan öngörülebilirlik anlıyoruz. Öngörülebilirlik şudur; hane halkı, üretici, ticari kesim dahil bütün ekonomik aktörlerin doğru işleyen bir mekanizmada ve öngörülebilirliği olan bir ortamda buna göre hareket etmesi, ekonomik etkinlik anlamına gelir. Bu bozulduğu zaman, kararlar buna göre oluyor. Yatırımcı, tüketici kararlarında rasyonel davranamaz hale geliyor. Kesintiler oluşuyor. Burada da serbest piyasa çok önemli. Serbest piyasa mekanizmalarının göstergelerini şu veya bu amaç için kısa dönemli bazı etkilerle değiştirmeye kalktığınızda, karar alıcılara yanlış sinyaller veriyorsunuz. O karar alıcılar ona göre hareket ettikleri için, kısa dönem içerisinde doğru çalıştığını zannettiğiniz işlerin karşılığı olmuyor, tahrip edici sonuçları çıkıyor. Onun için karar alıcılara öngörülebilir bir makroekonomik istikrar sunmalısınız” ifadelerini kullandı.
“EKONOMİNİN YETENEĞİ DEVAM EDİYOR”
Bali, “Bizim ekonomimiz sıkıntıya girdiğinde bir şekilde kendini yeniden hareketlendirebilen dinamik bir ekonomidir. Ben zamanında şöyle tarif etmiştim; akordeon gibi büzülebiliyor da genişleyebiliyor da. Koşulları gördüğü anda ona göre hareket ediyor. Bunu hızlı bir şekilde yapabiliyor” ifadelerini kullandı.
2008’in son çeyreğindeki global krizden sonra 2009’da ilk çeyrekte Türkiye ekonomisinin çift basamaklı daraldığını, ikinci yarıdan itibaren de yukarı hareket olduğunu hatırlatan Bali, “Bunlar dış taleple de birleşerek, ekonomik konjonktürle mümkün olabiliyordu. Pandemi, bu defa elimizden bunu aldı. Türkiye ekonomisi, ekonomik aktiviteyi ivmelendiremediği için bugünkü sorunlarını göreceli olarak azaltma imkanı bulamadı. Bu sürecin seyrini çok kritik görmekle birlikte, Türkiye ekonomisinin bu yeteneğinin hala devam ettiğini düşünüyorum” diye konuştu.
Merkez Bankası’nın verdiği mesajların kuvvetli olduğunu aktaran Adnan Bali, “Sadece mesaj da değil uygulamalar da var. Enflasyonda kalıcı olduğuna ikna olunmayan bir süreç yaşanmadığı sürece, sıkı para politikasının değiştirilmeyeceği, hatta enflasyon anlamında üste doğru sapmalar görürlerse, ilave sıkılaştırma yapmaktan da kaçınmayacaklarını ifade ettiler. Öyle de yaptılar. Şu anda bunun kurlar üzerinde olumlu etkileri görülmekle birlikte, ABD’deki tahvil faizi ile başlayan dış konjonktür kaynaklı durumun Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde değer kaybına yol açtı. Bunlar dönem dönem olabilir” dedi.
Bali, “Ben bunun ekonomideki reel bir bozulmadan kaynaklanıp kaynaklanmadığının kritik olduğunu düşünüyorum. Şu aşamada böyle bir teşhiste bulunmak henüz erken. Ama bu tür konjonktürler çok kalıcı bir şekilde devam ederse, bu defa gerekçesi her ne olursa olsun, yine ekonomik sonuçları olabiliyor. Geri tekrar rayına girebilecek gelişme göreceğiz diye düşünüyorum” diye konuştu.
“İŞ BANKASI İSTİKRARIN ADIDIR”
Adnan Bali, İş Bankası’nı bu ekosistemin doğal bir parçası gibi konumlandırmaya çalıştıklarını belirterek, “Kısa dönemli politikalar uğruna orta ve uzun dönemi riske etmemek lazım. Onun için yeri gelir bilançolarınız bundan zarar da görebilir. Maalesef problemler, bankacılık sistemine de yansıyabiliyor. Bütün bunları geniş perspektifle görerek yönetmek gerektiğini düşünüyorum. Bu kurum da onu yapıyor” dedi.
Banka olarak çok ince ayar çalıştıklarını, fiyatlamadan kredi tahsis kararlarına kadar birçok noktada hızlıca tavır aldıklarını belirten Bali, “Kendi içimizde yaptığımız değişimlerin, dönüşümlerin müşteri tarafında sürprizler yaratmamasına çok özen gösteriyoruz. Dur kalk politikaları, kesintili işler öngörüyü bozan şeyler. Onun için İş Bankası bana göre iş dünyasında istikrarın adıdır” diye konuştu.
İş Bankası’nın kredi politikalarının ve sosyal politikalarının dayandığı temel felsefenin yaygınlık, uzun solukluluk ve sürdürülebilirlik olduğunu vurgulayan Bali, “Müşterilerimiz bunu hissettikleri ölçüde bu bankayla çalışmaya devam ediyor. Bu, uzun bir yol arkadaşlığıdır” ifadelerini kullandı.
“HER ÇEVRİLDİĞİNDE AKAN MUSLUK İLE AKMAYAN SUYUN FİYATI AYNI OLMAZ”
Bali, kredi faizlerinin yüksek olduğu eleştirilerine dair de şunları söyledi:
“Bizde kredi, uzun vadeli taahhütkar bir anlayışla veriliyor. Konjonktür nereye giderse gitsin, o musluk her çevrildiğinde akıyorsa onun fiyatı ile ikide bir musluğu açtığınızda akmadığını gördüğünüz suyun fiyatı aynı olmaz. Çünkü biz orada bir istikrarı ifade ediyoruz. Aslında nakdi kredi verirken, yanında bir gayrinakdi kredi daha veriyoruz. O ne yapıyor? Müşteriye bu kredinin usulünce kullandırılacağını taahhüt eden bir teminat mektubu da veriyoruz. O mektubun komisyonu yok mu? Müşterilerimiz bunu kötü deneyimler sırasında hissederler. Ama bunlar olağan konjonktürlerde unutulur. Onun için bu, bizim taahhütkarlığımızın karşılığıdır. Aynı ürünler değildir, aynı mallar değildir, aynı şekilde fiyatlanmazlar. Ben bu bakımdan baktığımızda çeyrek bazlı değil, orta-uzun vadeli bir perspektifle bankayı yönettiğimizi düşünüyorum. İşlerimizi yaparken de ihtiyaç duyduğumuz perspektif budur. Sizin bir rotanız, perspektifiniz olmalı. Bu, ikide bir o yöne bu yöne kayarak olmaz. Zaten muhataplarınıza sapmayacağınız görüntüsünü verdiğiniz zaman, yolculuğunuz daha istikrarlı oluyor. İş Bankası’nın bugün bu ülkede hemen her sermaye grubunun temelinde harcı varsa, bu anlayış sayesinde oldu.”
ARAN: İŞLETMELER, DÖNÜŞÜMÜ EN KISA SÜREDE YAPMALI
Mart sonunda yapılacak İş Bankası Genel Kurulu sonrasında, yetkili kurulların onayının ardından, Bali’den Genel Müdürlük görevini devralacak olan Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran da her dönemin beraberinde getirdiği müşteri davranışlarındaki değişimi görebilmenin, bunu okuyabilmenin ve müşterinin yanında yer almaya devam etmenin önemine dikkat çekti.
İş Bankası’nın geldiği yer itibarıyla, teknolojiyi kullanma ve bankacılığı yorumlama şekliyle müşterisi için değer yaratmaya devam ettiğini ifade eden Aran, “Her dönem müşteri ile etkileşimin değişikliğe uğradığı, müşteri tercihlerinin değiştiği dönemler oluyor. Bizim de bunu yakalayabilmemiz gerekiyor” dedi.
Dijitalleşme ile ilgili konuların daha önceki İş’le Buluşmalar Toplantıları’nda da ele alındığını hatırlatan Aran, şöyle konuştu:
“Biz o toplantılarda hep şunu söyledik; ‘Dijitalleşme bir trend değil, gerçekten bir ihtiyaç. Bu yapılmak zorunda. Yapılsa da olur kategorisinde değil. Hayati, yaşamsal bir dönüşümden bahsediyoruz.’ Nitekim pandemi ile beraber bu netlik kazandı. Bu noktada dijitalleşme fırsatı varken yapamayan kurumların yapacaklarıyla, dijitalleşme fırsatında işi fiziksel etkileşime, yüz yüze temasa dayalı olan sektörlerin yapacakları birbirinden ayrışıyor. Çünkü herkes eşit oranda dijitalleşme imkânına sahip değildi. Bizim işletmeleri yöneten insanlar olarak, bazı ürün ve iş modelleriyle vedalaşmaları yapabilmemiz lazım. Yeni ürünlere, yeni iş modellerine geçmeyi başarabilmemiz gerekiyor. Mevcut yetkinliklerimizin ne olduğunu iyi bilmemiz gerekiyor. Bizi ürettiğimiz ürün, iş modeli başarılı kılmıyor. Onun içinde geliştirdiğimiz yetkinlikleri bulmak gerekiyor. Benim önerim; o temel yetkinliklerin farkında olarak, o yetkinliklerin uygulanacağı yeni alan ve hizmetlere dönüşümü mümkün olan en kısa sürede yapmak. Finansman desteği kullanılacaksa, bunu mevcut işteki aksayan nakit akışı için değil mevcut işi yüzdürmek için değil; katma değer yaratan bir işe ve yeni dönemin iş modeline çevirmekte kullanmak çok akıllıca olacaktır.”
Müşteri davranışlarındaki eğilim ve trendlerdeki değişimin pandemi döneminde hızlandığını, müşteri davranışlarında kalıcı dönüşümler meydana geldiğini ifade eden Aran, işletmelerin teknolojik dönüşümleri yapmaları gerektiğini pandemi zorladığında çok daha iyi fark ettiklerini söyledi.
“BANKACILIĞIN GELECEĞİ GÖRÜNMEZ BANKACILIK”
Önümüzdeki dönemde, müşteri davranışlarındaki kalıcı değişikliklerle beraber, bankacılık işlemleri ile ticari platformların, ticaretin iç içe geçtiğinin daha çok görüleceğini ifade eden Aran, şöyle konuştu:
“Bankacılık; ıslak imzaların atılmadığı, tüm işlemlerin tamamen internet üzerinden yapıldığı, hatta bunun ötesinde bir banka sistemine girme zorunluluğunun olmadığı, hangi iş yapılıyorsa o işin bir parçası olarak bankacılık hizmetlerinin alındığı bir yöne doğru gidiyor. Genel çerçevesi itibarıyla bu; ister bireysel ister ticari olsun müşterilerin, bir banka şubesine gitmesine veya herhangi bir bankanın dijital uygulamasına girmesine gerek kalmadan o andaki ihtiyacını karşılayabileceği bir yapı olacak. Bu yöndeki gelişmelere baktığımızda ben bankacılığın geleceğini, ‘görünmez bankacılık’ olarak tanımlıyorum. Esasında burada çatı kavramın ‘platform bankacılığı’ olduğunu düşünüyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz teknoloji çağında hayat platformlar üzerinden yürüyor, platform ekonomisi diye bilinen, çok sayıda alıcı ve satıcının birbirleriyle sorunsuz bir şekilde ve dijital ortamlarda etkileşim içerisine girmesini sağlayan ekonomik modeller öne çıkıyor. Geleceğin bankacılığı; fiziksel para yerine dijital paranın olduğu, dijital paranın ödeme sistemleriyle iç içe geçtiği, ihracatın da ithalatın da platformlar üzerinden yapılabildiği, block zincir teknolojisinde mal gönderimi ve sözleşme alımının insansız otomatik olarak yapılabildiği, aracıya ihtiyaç duyulmadığı, sistemin kendi başına güvenlik endişelerini giderdiği bir tarzda olacak. Bankaların araya giren değil bu sistemleri işleten, bu platformların yöneticisi olduğu ve bu platformlara kendi ürün ve hizmetlerini görünmez bir şekilde monte ettiği bir gelecek olacak.”
Hakan Aran, teknolojiyi aynı zamanda kişiselleştirilmiş ve özelleştirilmiş bir şekilde müşterilerinin yanında olacak tarzda, her bir müşterinin, kendisini İş Bankası’nın tek müşterisiymişçesine özel hissedeceği bir deneyim tasarlamakta kullandıklarını vurguladı.
GÜLLE: OCAK VE ŞUBAT AYLARINDA EN YÜKSEK DÖNEMSEL PERFORMANSLARA İMZA ATTIK
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle de şöyle konuştu:
“Kur saldırılarına, ticaret savaşlarına ve pandemiye rağmen, Türk ihracat ailesi önemli başarılara imza attı. Bu dönemde, tüm ihracat hedeflerimizi bir bir aşma başarısını gösterdik. 2018 yılında, 177,1 milyar dolarlık rekor bir ihracatla başladığımız bu yolda, 2019 yılında, Cumhuriyet tarihi ihracat rekorunu 180,8 milyar dolarla kırmayı başardık. 2020 yılında ise dünya ticaretindeki rekor daralmaya ve pandemi sürecinin tüm olumsuz etkilerine rağmen, ihracat hedefimiz olan 165,9 milyar doları aşmayı başardık. Hatta bu rakamın da üzerine çıkarak, 169,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Burada, özellikle yılın son çeyreğindeki ihracat performansımızın altını çizmemiz gerekli. Öyle ki son çeyrekte 51,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Bu performans, bizi 200 milyar dolarlık ihracat hedefimiz için oldukça heyecanlandırıyor. 2021 yılına da oldukça güzel başlamış durumdayız. Ocak ve Şubat aylarında, Cumhuriyet tarihinin en yüksek dönemsel performanslarımıza imza attık. Mart ayında da rakamlarımızda iyi gidişat devam ediyor. İnanıyorum ki tüm bu başarıları yıl geneline yayarak, ‘dış ticaret fazlası veren Türkiye’ hedefimize adım adım yaklaşacağız.”
TURAN: DİJİTALLEŞME GİBİ YEŞİL DÖNÜŞÜM DE KOBİ’LERİN REKABETÇİLİĞİNDE ÖNEMLİ BİR KALDIRAÇ
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da konuşmasında şunları söyledi:
“Dünyada olduğu gibi ülkemizde de KOBİ’ler, toplam çevresel etkinin önemli bir kısmını üretiyor. Yeşil mutabakat ve döngüsel ekonomi odaklı bir dönüşümde KOBİ’ler; mali kaynak eksikliği, müşteri talebi ve karlı olmayacağı endişesi taşıyor. Bununla birlikte KOBİ’ler, düşük karbonlu ekonomiye geçişte, kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomi uygulamaları ile yeşil dönüşümün katalizörü olma potansiyeli de taşıyor. Dijitalleşme gibi yeşil dönüşüm de KOBİ’lerin rekabetçiliğinde önemli bir kaldıraç. KOBİ’lerin dijital ve yeşil dönüşüm yolculuğuna rehberlik edecek politikalar, süreci hızlandıracak destek ve teşvikler ile birlikte ele alınmayı gerekli kılıyor. KOBİ’lerin eko-tasarım ve dijitalleşme kanalları ile eğitim ve beceri seviyelerini artırmak, başarılı olan en iyi uygulamalardan ders alabilecekleri platformları oluşturmak, endüstriyel iş birliklerinde farklı paydaşlar ile birlikte çalışmaya yönlendirmek gerekiyor.”
ERDEM: AŞILAMA ÇALIŞMALARI EKONOMİDE OLUMLU BEKLENTİLER YARATIYOR
İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürü ve Baş Ekonomisti İzlem Erdem ise pandemi nedeniyle dünya ekonomisinde global krizde bile görülmeyen ölçüde daralmalar yaşandığını, bu dönemde politika yapıcıların hem ekonomileri harekete geçirmek hem de sağlık sorunuyla baş etmek üzere genişleyici ekonomi politikaları ile sosyal hayatı kısıtlayıcı tedbirleri birlikte uyguladığını hatırlattı. Ülkelerin pandemide ekonomik aktivitenin ayakta tutulması amacıyla dünya milli gelirinin yaklaşık %15’i büyüklüğünde destek paketleri uygulamaya koyduğunu hatırlatan Erdem, “Pandemide gelinen nokta itibarıyla halen bazı riskler devam ediyor. Ama diğer taraftan pandemi koşullarına bir şekilde adaptasyon söz konusu. 2021 yılına başlarken en umut verici gelişme, aşılama çalışmaları oldu. Aşılama, hem sağlık açısından hem ekonomik aktivite açısından geleceğe dair daha olumlu beklentiler yaratıyor” dedi.
DHA
İlginizi Çekebilir
-
Türkiye İş Bankasından 2024’te 45,5 milyar lira net kar
-
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 SON ÇEYREĞİNE NASIL GİRDİ
-
BANKA HESAPLARINIZ BOŞALTILIR İSE NE YAPMALIYIZ?
-
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 İLK ÇEYREK PERFORMANSLARI
-
Erol TAŞDELEN yazdı: BANKACILIK SEKTÖRÜ-2023
-
İş Bankasından “100 Köye İnternet” projesi
-
İş Bankası karbonsuzlaşma yolunda 2030 hedeflerini duyurdu

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.
Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.
Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.
Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.
Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.
Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.
Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.
Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.
Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.
Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.
İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.
Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.
Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.
Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.
Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.
Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?
Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.
Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.
Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.
Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]
BANKA HABERLERİ
Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yayınlanma:
1 gün önce|
22/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zorunda kalan müşteriler ise bu durumdan oldukça yorulur. Bu gerginlik hem temsilcilere hem de müşterilere yansır.
Ancak son yıllarda gelişen yapay zekâ teknolojileriyle birlikte, çağrı merkezi deneyimi köklü biçimde değişiyor. Artık müşteriler aradıkları anda, IVR ile boğuşmadan, tüm iletişim geçmişlerini bilen, onları tanıyan bir yapay zeka müşteri temsilcisine bağlanabilecek. Kişisel bir dille karşılanıp, daha hızlı çözümler elde edebilecek.
Anında Yanıt: “Aradığınızda Karşınızda Bir Temsilci Var”
Klasik bir çağrı merkezinde kapasite kısıtları ve vardiyalar sebebiyle çağrıların cevapsız kalması sık rastlanan bir durumdur. Profit.co tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, müşteri temsilcisine bağlanmak için iki dakikadan fazla bekleyen müşterilerin yüzde 60’ı çağrıyı sonlandırıyor. Bir müşterinin iletişim merkezini aradığında çağrısının yanıtsız kalması sadece anlık operasyonel gecikme değildir, “önemsizim” algısı yaratır ve bu his, gelecekteki tüm temas noktalarını olumsuz etkileyerek müşteride uzun vadeli bir sadakat riski yaratıyor. Bu da sosyal medyada olumsuz yorumlar, şikâyet artışı ve marka algısında kalıcı zedelenme anlamına geliyor.
Zendesk’in 2023 tarihli Müşteri Deneyimi Raporu’na göre, müşterilerin yüzde 76’sı yalnızca bir kötü deneyim sonrasında bile markadan tamamen vazgeçebileceğini belirtiyor.
Yapay zekâ destekli temsilciler, bulut işlemcilerle desteklendikleri için arama geldiği anda devreye girebiliyorlar. İşlemci gücü dışında bir kapasite kısıtları yok. Böylece müşteri hatta hiç beklemeden, IVR’dan geçmeden, doğrudan yapay zeka müşteri temsilciyle görüşmeye başlayabiliyor. Bu iletişim merkezinin ulaşılabilirliğini maksimuma çıkarıyor ve çok önemli bir sadakat problemini çözüyor.
Ayrıca klasik çağrı merkezlerinde müşteriler her aradıklarında farklı temsilciye bağlanıp konuyu baştan anlatmak zorunda kalıyor. Invoca tarafından yayınlanan bir anket sonucuna göre, müşterilerin yüzde 53’ü bu durumu oldukça sinir bozucu buluyor. Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri ise CRM ile entegre çalışarak müşterinin geçmişini hatırlıyor, sorunların tekrar anlatılmasına gerek kalmadan bağlama uygun şekilde yanıt verebiliyor. Konuşmanın her anında, daha önce yaşananları dikkate alabiliyor.
Gerçek Kişiselleştirme: “Şivesini, Tonunu, Kelimesini Seçiyor” McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre, müşterilerin yüzde 71’i markalardan kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. HubSpot verilerine göre, yapay zekâ kullanan temsilciler yüzde 64 oranında daha fazla kişiselleştirme sağlayabiliyor.
Yakın bir gelecekte, yapay zekâ temsilciler, müşterinin geçmiş verilerini analiz ederek onun tercih ettiği kelimeler, tonlama ve hatta bölgesel şiveyle konuşabilecek. NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi sayesinde konuşma tarzını anlık değiştirebilen bu sistemler, her müşteriye farklı bir deneyim yaşatacaklar.
Yapay zeka müşteri temsilcileri gerektiğinde sohbeti yumuşatıp, tonu ayarlayacak, konuşma devam ettikçe müşteriyi daha da tanıyarak süreç boyunca kişiselleştirilmeyi artırabilecekler. Yapay zeka müşteri temsilcileri konuşma devam ettikçe müşteriyi ses biyometrilerinden ve konuşmasından, cümle yapısından tanıyarak bazı güvenlik seviyelerini otomatik geçecek. Şüpheli durumlarda veya gerginliklerde insanı ne zaman devreye alması gerektiğinin ayrımını yapabilecek.
Bu gelişme için tüm teknolojiler hazır. Müşteri temsilcisinin şivesini düzenleyen programlar hayatımıza girdi bile. Sesten ve kullanılan kelimelerden duygu analizi yapıp konuşma kalitesini değerlendiren yapay zeka sistemleri var. Konuşma devam ettikçe müşteriyi sesinden ve konuşmasından tanıyan dolandırıcılık önleme programları birçok finans kuruluşunda kullanılıyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri yapay zeka asistan platformlarında birleştiren bir çok şirket göreceğiz.
Global örnekler giderek artıyor. Reuters’in haberine göre NatWest, OpenAI destekli Cora ve AskArchie sistemleriyle müşteri memnuniyetini yüzde 150 oranında artırdı. Commonwealth Bank, Microsoft ile birlikte geliştirdiği sistemle günde 50 binden fazla canlı sohbet isteğine yanıt veriyor. JPMorgan ise 2024 yıllık raporunda, yapay zekâ sayesinde işlem maliyetlerini yüzde 30 düşürdüğünü, müşteri bağlılığını ise yüzde 25 artırdığını belirtiyor.
Türkiye’de örnekler var. Fintechtime Haziran 2025 sayısında Aktifbank’ın yapay zeka ve veri analitiğini odağa taşıdığı aktarılıyor. Yapay zekâ müşteri temsilcileri üzerine araştırma geliştirme yapıldığını belirtiyor. Bu sayede müşterilere daha hızlı ve güvenli hizmet sunulacağı, dolandırıcılık analizlerinin güçleneceği vurgulanıyor. Vodafone Türkiye web sitesinde, müşteri hizmetlerinde yapay zekâ müşteri temsilcileri ve sesli chatbot’lar kullandığını ilan ediyor. Müşterilerle yüzde 80 oranında “botlarla” iyileştirilmiş deneyim sunulduğunu, yapay zekâ sistemlerinin iletişimleri takip ettiğini ve duygu analiziyle öfke ya da sorunlu geri dönüşleri tespit ederek gerçek personele yönlendirdiği anlatılıyor.
Sonuç :
Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, yalnızca çağrı merkezlerinde bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda markaların müşterileriyle kurduğu ilişki biçimini temelden dönüştüren bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu yeni nesil temsilciler, anında yanıt verebilen, kişisel bağ kurabilen ve güvenli iletişimi otomatikleştiren özellikleriyle müşteri deneyimini hem hız hem de kalite açısından yeniden tanımlıyor.
Bu dönüşüm; yalnızca çağrı merkezi operasyonlarını değil, aynı zamanda marka sadakatini, itibar yönetimini ve rekabet avantajını da doğrudan etkiliyor. Artık müşteriler, bir kurumla kurdukları ilişkinin sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve kişisel olmasını bekliyor. Yapay zekâ, bu beklentilere ölçeklenebilir, sürekli ve tutarlı bir şekilde yanıt verme imkânı sağlıyor.
Finans, telekomünikasyon, e-ticaret ve kamu hizmetleri gibi pek çok sektörde, yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri sistemleri yaygınlaşıyor. Bu modeller, yapay zekânın işlem gücünü ve tutarlılığını insan temasının empatik doğasıyla birleştirerek, her müşteri temasını değerli bir deneyime dönüştürüyor.
Yakın gelecekte, bu teknolojilerin daha da entegre olduğu, müşteriyle anlık olarak duygusal bağ kurabilen ve sürekli öğrenerek gelişen yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaştığını göreceğiz. Bu sadece müşteri hizmetleri değil, tüm müşteri yolculuğu için bir dönüşüm anlamına geliyor.
Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, kurumların geleceğe hazır olmasında kritik bir rol üstleniyor. Geçmişi bilen, anı anlayan ve geleceği öngörebilen temsilcilerle müşteri deneyimi artık bir maliyet kalemi değil, stratejik bir rekabet avantajı haline geliyor.
HBR-Dr. Erkut BALOĞLU
BANKA HABERLERİ
Yapı Kredi emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon sunuyor
Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Ülgen, “Emeklilerimizi kaliteli hizmet anlayışımız ile buluşturmak için promosyon kampanyamızı 27 bin liraya varan nakit promosyon ve ek ödüllerle zenginleştirdik” dedi

Yayınlanma:
1 gün önce|
22/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Yapı Kredi, emekli maaşlarının yatırılması için Yapı Kredi’yi tercih eden emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon imkanı tanıyor.
Bankadan yapılan açıklamaya göre, 14 Haziran 2025’den sonra emekli aylığını, Yapı Kredi’den alma taahhüdü veren emekliler 15 bin liraya varan nakit promosyon kazanıyor.
Emekliler, 2 fatura ödeme talimatı vermeleri durumunda 5 bin lira, ilk kez kredi kartı alan veya mevcut kartları ile yapacakları bin lira ve üzeri harcamaya 5 bin lira ve ilk kez Yapı Kredi Mobil uygulamasına giriş yapmaları durumunda ise 2 bin liraya varan ödül kazanma fırsatı elde ediyor.
Böylece emekliler Yapı Kredi’den toplamda 27 bin liraya varan nakit promosyon avantajı yakalıyor.
Yapı Kredi müşterisi emekliler şubeyi ziyaret etmeden, diledikleri yerden Yapı Kredi Mobil, Bireysel İnternet Şubesi veya Müşteri İletişim Merkezi aracılığıyla emekli maaşlarını kolayca Yapı Kredi’ye taşıyabiliyor ve promosyon taahhüdü verebiliyor.
Yapı Kredi müşterisi olmayan emekliler ise e-Devlet üzerinden maaşlarını Yapı Kredi’ye taşıyabiliyor.
– ‘En iyi çözümleri sunmak için çalışmaya devam edeceğiz’
Açıklamada görüşlerine yer verilen Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Ülgen, Yapı Kredi olarak attıkları her adımda emeklilerin yanında olmaya devam ettiklerini belirtti.
Ülgen, müşterilerine pürüzsüz bir deneyim sunduklarını ve ayrıcalıklı hizmetleri ile emeklilerin bir adım önde olmasını sağladıklarını aktardı.
Emeklileri kaliteli hizmet anlayışları ile buluşturmak için promosyon kampanyalarını 27 bin liraya varan nakit promosyon ve ek ödüllerle zenginleştirdiklerine değinen Ülgen, ‘Müşteri odaklı yaklaşımımızla, emeklilerimizi ayrıcalıklı hizmetlerimizle desteklemeye ve onların finansal ihtiyaçlarına yönelik en iyi çözümleri sunmak için çalışmaya devam edeceğiz.’ ifadelerini kullandı.
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.142)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.221)
- GÜNDEM (3.197)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.246)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.056)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (34)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yapı Kredi emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon sunuyor

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Kriz mi Dediniz? Yeni Başlangıçlar İçin En Doğru Zaman!
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 23/06/2025
- 23 HAZİRAN BRENT PETROL FİYATI! Brent Petrol fiyatları ne kadar, kaç TL oldu? 23/06/2025
- EK DERS ÜCRETİ 2025: Öğretmenlerin bir saat ek ders ücreti ne kadar oldu? 23/06/2025
- Piyasalar savaş senaryosunu fiyatlıyor: PANİK SATIŞLARA DİKKAT! 23/06/2025
- Türkiye ekonomisine 1,1 milyar dolarlık sendikasyon kredisi desteği 23/06/2025
- DOĞUM YARDIMI BAŞVURU EKRANI e-DEVLET: 5 bin lira doğum yardımı başvurusu nereden, nasıl yapılır? 23/06/2025
- 23 HAZİRAN 2025 PAZARTESİ ALTIN FİYATLARI: Bugün gram altın, çeyrek altın ne kadar? 23/06/2025
- Trump: Herkes petrol fiyatlarını düşürsün 23/06/2025
- ABD'de 2. el konut satışlarında zayıf seyir 23/06/2025
- Almanya savunma harcamalarını artırmayı planlıyor 23/06/2025
- IFO: Trump'ın vergileri Almanya'nın ABD'ye ihracatını %38,5 düşürebilir 23/06/2025
- Turist girişleri Mayıs'ta yıllık olarak geriledi 23/06/2025
- Erdoğan: Kamu görevlilerimizi enflasyona ezdirmemek asli vazifemiz 23/06/2025
- Akkök, 2025'te 500 milyon dolar yatırım yapacak 23/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı