Connect with us

GÜNDEM

KAMU YÖNETİMİ VE HUKUK MEZUNLARI DA ZABITA OLMAK İÇİN KURUKTA

Yayınlanma:

|

Siyaset bilimi, kamu yönetimi ve hukuk mezunları da artık zabıta olmak için başvuruyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Zabıta Dairesi Başkanı Mustafa Koç, zabıta hizmetlerinin hukukun tam ortasında olduğunu söylerken; siyaset bilimi ve kamu yönetimi mezunu ikizler, “3 yıldır işsiziz. Tabii ki gönül ister ki kaymakamlık olsun, valilik olsun. Ama bir yerden başlamak istiyoruz artık. Zabıtalık hem de halkla iç içe bir meslek, biz de başarabileceğimize inanıyoruz” dedi. Bugüne kadar 1200 aday başvururken, yoğunluk oluşmaması için başvurunun son gün olan 30 Haziran’a bırakılmaması çağrısı yapıldı.

ABB Zabıta Dairesi Başkanı Mustafa Koç, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, zabıta alımında hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi idari bilimler fakültesi gibi alanların mezunlarını neden istihdam etmek istediklerini, “Biz alıma çıkarken Zabıta Dairesi Başkanlığı’nın ihtiyaç duyduğu nitelikteki personeli teşkilatımıza kazandırmak üzere yola çıktık. Dolayısıyla da bizim hizmetlerimize uygun bölümlerden mezun olanları tercih ettik” diyerek açıkladı.

“25 YIL HİÇ ZABITA ALINMAMIŞ. EKİBİ GENÇLEŞTİRMEMİZ GEREKİYOR”

Koç, “Neredeyse 25 yıl, Ankara’ya hiç zabıta memuru alınmamış. Sadece 2007 yılında 150 zabıta memuru alınmış, bütün bölümlere açılmış, onun da yarısı asaleti onaylandıktan sonra başka kurumlara geçmenin derdine düşmüş. Yarısından fazlası gitmiş, kalanlarıyla çalışıyoruz. Bizim dairemizin yaş ortalaması 47. Ekibi gençleştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Ankara Büyükşehir Belediyesi, daha önce, 250 zabıta alacağını duyurmuş, 150 zabıtanın üniversitelerin hukuk, siyasal bilgiler, işletme veya iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin lisans bölümlerinden; 100 zabıtanın ise ilgili ön lisans programlarından seçileceğini açıklamıştı.

KAMU YÖNETİMİ MEZUNU: 3 YILDIR İŞSİZİM

Zabıta olmak için başvuran bazı gençler röportaj vermek istemezken, başvurma gerekçelerini açıklayan adaylar gerekçelerini ve yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olan ikiz kardeşler de Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin zabıta alımına başvuranlar arasındaydı. Kardeşlerden biri, KPSS’den 78 puan aldığını belirtti ve şunları söyledi:

“Bu zamana kadar adliye olsun, polislik olsun, zabıta olsun; açılan ilanlara puanım yettiği sürece başvuruyorum. Genellikle sonuç alamıyorum, çünkü alımlar az. 2018 yılında mezun olduk, 3 yıldır işsiziz. Tabii ki gönül ister ki kaymakamlık olsun, valilik olsun ama onlar biraz daha… Yani tabii ki ileride deneyeceğimiz meslekler ama bir yerden başlamak istiyoruz artık, o yüzden başvurduk. Zabıtalık hem de halkla iç içe bir meslek, biz de başarabileceğimize inanıyoruz.”

“ÖNCE BURADAN BAŞLAYALIM DEDİK”

İkizlerden diğeri ise iş ilanı buldukça başvurduklarını belirterek şöyle konuştu:

“Alan sınavlarımız oluyor tabii ki ama alan sınavları zor. Çünkü alanlardan merkezi atamamız yok. 90-95 puan alan arkadaşlarımız bile atanamıyor. Kurum sınavları oluyor, sonra mülakatlar oluyor o yüzden ilk önce buradan başlayalım dedik.”

Ankara Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanı Mustafa Koç, başvurular halen devam ederken, siyasal bilgiler ve hukuk fakültesi tercihinin gerekçelerini ANKA Haber Ajansı’na açıkladı. Zabıta hizmetlerinin hukukun tam ortasında olduğunu söyleyen Koç’un açıklamaları şöyle:

“Biz alıma çıkarken Zabıta Daire Başkanlığı’nın ihtiyaç duyduğu nitelikteki personeli teşkilatımıza kazandırmak üzere yola çıktık. Dolayısıyla da bizim hizmetlerimize uygun bölümlerden mezun olanları tercih ettik. Hukuk, siyasal, işletme, iktisat ve iktisadi idari bilimler fakültelerinin bölümlerinden mezun olan gençlerden 150 kişi almayı, kalan 100 kişiyi de yine zabıta hizmetleriyle ilgili çevre, çevre koruma, çevre sağlığı bölümleri, gıda teknolojisi, fermantasyon gibi bölümler ve ön lisans programlarının yerel yönetimler, mahalli idareler bölümlerinden başvuruları kabul edeceğimizi açıkladık.

Diğer bölümlere de açtığımızda hem bir haksız rekabete sebep olacağımızı hem de aldığımız personeli uzunca bir süre bir eğitim programından geçirme ihtiyacıyla karşı karşıya kalacağımızı düşündük. Örneğin yerel yönetimler mezunları dururken herhangi bir iki yıllık bölüm mezununu almak önce o çocuklara haksızlık, diye düşündük. Dolayısıyla Sayın Mansur Yavaş başkanımızın adaleti ve liyakati esas alan yaklaşımını sahaya bu tür davranışlarla, bu tür tercihlerle yansıtabildiğimizi düşünüyoruz.

“ÇEKİRDEKTEN YETİŞME ZABITALAR ZABITA TEŞKİLATINI YÖNETECEK”

Bir diğer amacımız da zabıtanın saygınlığını, zabıta üniformasının onurunu yükseltecek bir yaklaşımla ona uygun nitelikte personel alıyoruz. Hukukçuların başvurularını medyada çok gündeme getirdiler. Bütün hukukçular avukat, hakim, savcı olmuyorlar. Şirketlerin hukuk departmanlarında görev alan hukukçular da var. Zabıta hizmetleri özü itibariyle hukukun tam ortasında. Biz tutanak tanzim ediyoruz, cezai işlemler yapıyoruz, ruhsat veriyoruz… Yaptığımız her işin bir hukuki zeminde yürümesi gerekiyor. Aldığımız her kararın, attığımız her imzanın hukuk önünde hesabını verebilir olmamız gerekiyor. Dolayısıyla yeteri kadar hukukçuyu aramıza katarak hizmetteki hukuksallığı da artırmış oluyoruz. Kaldı ki bu arkadaşlarımız zabıta memuru olarak işe başlayacaklar ama yarın bizim bulunduğumuz makamlara kendilerini hazırlayacaklar. Dolayısıyla dışarıdan, açıktan atamaların da önü kesilecek; çekirdekten yetişme zabıtalar zabıta teşkilatını yönetecek. Bir Ahi Teşkilatı gibi çalışan, cezayı tek çare olarak görmeyen, esnafla bir bütün halinde kenetlenmiş, vatandaşın hizmetinde bir zabıta yapısı da ön görüyoruz.

“MANSUR YAVAŞ, ‘BENİ KİMSE ARAMADI, SİZİ DE KİMSE ARAMASIN’ DEDİ”

Ben; Mansur Yavaş’ın göreve getirdiği bir bürokrat olarak, Ankara’nın Büyükşehir Zabıta Dairesi Başkanı olarak yapacağımız alımda hiçbir dış etkenin etkili olmayacağının garantisini veriyorum. Başkanımız, bütün belediye bürokratlarıyla yaptığı bir toplantıda aynen şu cümleyi kullandı: ‘Beni kimse aramadı, sizi de kimse aramasın’ dedi. Bizi de kimse aramasın. Biz bu işi liyakatle, hakla, hukukla yapacağız. ‘Mülakat niye yapıyorsunuz?’ diyenler var. Cevabı şudur: Üniforma giydireceğiz; dilinde bir pelteklik var mı, vücudunda bir sorun var mı bunu görmek için yapıyoruz. Yoksa mülakata gelmeye hak kazananların içinden kendi adamlarımızı seçmek gibi bir durumun olmadığını sonuçlar açıklandığında herkes görecek. Sadece memur alımında değil, şirketlere personel alımında da Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin adaleti gözettiğini bütün Ankara biliyor ve Ankaralı her şeyden çok Mansur Yavaş’ın Ankara’ya yaydığı güven duygusunu seviyor. Alışkanlıkları bu belediye yıkıyor, yıkmaya da devam edecek. Sokaktaki insan da bunu hissediyor. Televizyonlarda, gazetelerde boy boy çıkmasak bile fısıltı gazetesi Mansur Yavaş’ın Ankara’da Nallıhan’dan Şereflikoçhisar’a nasıl bir anlayışla, nasıl bir adalet duygusuyla hizmet ettiğini görüyor.

“HAK EDENİN KAZANACAĞINA ARKADAŞLARIMIZ EMİN OLSUNLAR”

Bu işin layıkıyla yapılacağına, hak edenin kazanacağına, KPSS puanının esas alınacağına bütün başvuran arkadaşlarımız emin olsunlar. Aksi bir iddiası olana tek tek, süreç tamamlandığında hesabını verebilecek durumda olmanın gönül rahatlığı içindeyim. Şu anda 1200 civarı bir başvuru var. Türk toplumu her zamanki gibi son dakikaya bırakma eğiliminde. Burada pandemi koşullarını dikkate alarak bir düzen aldık. Son birkaç gün burada yığılma olursa işlerimiz aksayacaktır. Pandemiye yönelik aldığımız tedbirlerde aksaklıklar olacaktır. Gençleri, son güne bırakmadan başvurularını yapmalarına ve hak etmişlerse hak ettiklerini bu belediyeden alacaklarına inanarak gelip başvurmalarını bekliyorum. Hepsine ayrı ayrı şans ve başarı diliyorum.”

ANKA

Okumaya devam et

Ali Coşkun

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Yayınlanma:

|

Yazan:


Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.

Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;

1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi

Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.

Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.

Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.

2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)

Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.

Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.

İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.

3. Takas Çek Ödemeleri

Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.

Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.

Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.

4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler

KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.

Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.

Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.

Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.

3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.

Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.

Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.

5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları

Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.

Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.

Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.

Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.

Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.

Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.

Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan

Yayınlanma:

|

Yazan:

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan: Şirket, Dernek, Vakıf ve Siyasi Partiler Açısından Hukuki Geçersizlik

Hukuk düzeninde bazı işlemler, baştan itibaren geçersiz sayılır. Bu tür işlemler “mutlak butlan” (yokluk) kavramı ile açıklanır. Türk hukuk sisteminde; şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler gibi tüzel kişiler açısından da bu geçersizlik ciddi sonuçlar doğurur.

Mutlak Butlan Nedir?

Mutlak butlan; hukuka, kamu düzenine, ahlaka veya emredici şekil kurallarına aykırı bir hukuki işlemin başlangıçtan itibaren hükümsüz olması halidir. Bu işlemler sanki hiç yapılmamış gibi değerlendirilir. Mutlak butlan hâlinde:

  • Herkes geçersizliği ileri sürebilir.

  • Mahkemeler re’sen (kendiliğinden) dikkate alır.

  • Zamanaşımı söz konusu değildir.

  • Hukuki sonuç doğurmaz.

1. Şirketlerde Mutlak Butlan

Ticaret hayatında şirketler üzerinden gerçekleştirilen bazı işlemler, hukuki şekil şartlarına ve kanuni kurallara aykırıysa mutlak butlan gündeme gelir.

Örnekler:

  • Geçersiz Kuruluş: Asgari sermaye şartını taşımayan bir anonim şirketin kurulması.

  • Kanuna Aykırı Amaç: Yasa dışı işler (örneğin kaçakçılık) için kurulan şirketler.

  • Şekil Eksikliği: Genel kurul toplantısı, zorunlu çağrı ve nisap şartları olmadan yapılırsa alınan kararlar geçersizdir.

2. Derneklerde Mutlak Butlan

Dernekler Kanunu’na göre, bir derneğin hem kuruluş hem de faaliyet süreçlerinde kamu düzeni ve yasalara uygunluk esastır. Aksi hâlde mutlak butlan söz konusu olur.

Örnekler:

  • Kanunsuz Kuruluş: Dernek tüzüğü, yürürlükteki yasalara aykırıysa (örneğin yasadışı örgüt propagandası içeriyorsa).

  • Geçersiz Genel Kurul: Üyelerin haberi olmadan yapılan toplantıda alınan kararlar hükümsüzdür.

  • Amaç Ahlaka Aykırı: Toplumda nefret, ayrımcılık, ırkçılık gibi ahlaka aykırı fikirleri yayan dernekler geçersiz sayılır.

3. Vakıflarda Mutlak Butlan

Vakıflar, kuruluşlarında sıkı şekil şartlarına tabidir. Bu şartlara uyulmaması hâlinde vakıf tüzel kişiliği oluşmaz.

Örnekler:

  • Resmî Senet Eksikliği: Noter huzurunda düzenlenmeyen vakıf senedi geçersizdir.

  • Mal Varlığı Devri Yoksa: Kurucu tarafından belirtilen taşınmazın vakfa devri yapılmamışsa kuruluş yok hükmündedir.

  • Kamu Düzenine Aykırı Amaç: Terör finansmanı veya ayrımcı amaç güden vakıflar geçersizdir.

4. Siyasi Partilerde Mutlak Butlan

Siyasi partiler, Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olarak faaliyet yürütmek zorundadır. Anayasa Mahkemesi, bu konuda nihai denetim merciidir.

Örnekler:

  • Anayasa’ya Aykırılık: Laiklik, insan hakları, devletin bütünlüğü gibi ilkelere aykırı partiler kapatılır ve işlemleri mutlak butlanla geçersiz sayılır.

  • Usulsüz Kurultay: Parti tüzüğüne aykırı yapılan seçimler geçersizdir.

  • Tüzük ve Program İhlalleri: Toplumsal barışa tehdit oluşturan ifadeler taşıyan programlar yok hükmündedir.

Tüzel Kişilerde Hukuki Ciddiyet Şart

Mutlak butlan, yalnızca bireysel sözleşmelerde değil; kurumların varlığını ve işlemlerini de doğrudan etkileyen bir hükümsüzlük türüdür. Şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler; kuruluş ve faaliyet süreçlerinde şekil, içerik ve amaç yönünden hukuka uygun davranmadıklarında, yaptıkları işlemler geçersiz sayılır. Bu durum, hem kamu düzeninin korunması hem de hukuki güvenliğin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

ZENGİNLİK İLLÜZYONU: Gerçek Zenginlik mi, Borçla Alınmış Bir Hayal mi?

Yayınlanma:

|

Günümüzde birçok birey, şirket ve hatta ülke; sahip olduğundan çok daha fazla zenginmiş gibi davranıyor. Lüks arabalar, büyük evler, gösterişli tatiller ve sosyal medyada sergilenen “refah dolu” hayatlar… Ancak tüm bu görüntülerin arkasında çoğu zaman borçla finanse edilen bir tüketim yatıyor.

Bu duruma ekonomi literatüründe “Zenginlik İllüzyonu” adı veriliyor. Yani kişi ya da kurumlar gerçek zenginlik yerine, borçla veya geçici gelirlerle sürdürülen bir refah algısı içinde yaşıyorlar.

BİREYSEL DÜZEYDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Kredi kartıyla yapılan lüks harcamalar

  • Taksitle alınan araba, ev, tatil vb.

  • Sosyal medyada sergilenen “lüks yaşam” gösterileri

Gerçek: Sahip olunan varlık değil, borçla finanse edilmiş bir tüketimdir.

Kredi kartıyla alınan pahalı telefonlar, taksitle gidilen lüks tatiller ve gösteriş için yapılan harcamalar… Tüm bu tüketim örnekleri, zenginlik illüzyonunun bireysel düzeydeki tezahürüdür. Kişi, aslında gelecek gelirini bugünden harcamakta, ama kendini “zengin” hissetmektedir.

ŞİRKETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Sürekli borçlanarak yapılan yatırımlar

  • Gerçekleşmemiş kârlar üzerinden yapılan büyüme planları

  • Finansal tablolarda şişirilmiş varlıklar

Gerçek: Firmanın nakit akışı sorunlu olabilir, ancak dışarıdan “büyüyen ve zenginleşen şirket” algısı yaratılır.

Bazı firmalar; sürekli kredi kullanarak yatırım yapmakta, borçla büyümektedir. Finansal tablolarda görülen “kâr” çoğu zaman nakit akışıyla desteklenmeyen hayali bir kârdır. Böyle firmalar dışarıdan güçlü görünse de içeride ciddi risk taşır.

DEVLETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Aşırı borçlanmayla finanse edilen büyük altyapı projeleri

  • Yapay şekilde düşük faizle genişleyen ekonomi

  • Kısa vadeli döviz girişleriyle büyüyen cari açık

Gerçek: Ekonominin temelleri zayıftır ama halk kendini refah içinde hisseder. Bu, genellikle krizle sonuçlanır (örneğin 2001 Türkiye krizi, 2008 ABD mortgage krizi).

Makroekonomik düzeyde, bazı devletler büyük projeler yaparak vatandaşlarına “refah” algısı yaratır. Ancak bu projelerin finansmanı borçla sağlanıyorsa ve üretim-tasarruf dengesi bozulmuşsa, bu durum sadece geçici bir illüzyondur. Ekonomik kriz kaçınılmaz hale gelir.

Zenginlik İllüzyonunun Nedenleri

  • Tüketim kültürü ve reklamlar

  • Sosyal medya ve gösteriş toplumu

  • Finansal okuryazarlık eksikliği

  • Yatırım yerine tüketimin teşvik edilmesi

  • Kısa vadeli politikalar

ZENGİNLİK İLLÜZYONUNUN SONUÇLARI VE ZARARLARI

  • Gerçek olmayan refah, tasarrufları azaltır.

  • Aşırı borçlanma ekonomiyi kırılgan hale getirir.

  • Kriz anlarında bu illüzyon bir anda dağılır.

  • Sosyal huzursuzluk ve gelir adaletsizliği artar.

GÖSTERİŞ DEĞİL GERÇEK ZENGİNLİK

Gerçek zenginlik; üretim, tasarruf ve sürdürülebilir gelir artışıyla mümkündür. Tüketim ve borçla sürdürülen bir yaşam tarzı, sadece zenginlik illüzyonu yaratır. Bu yanılsamadan kurtulmak için finansal bilinçlenme ve sadeleşme şarttır. Zenginlik illüzyonu, finansal gerçeklerden kopmuş bir algı oyunudur. Ekonomide sürdürülebilir refah; gerçek gelir artışı, üretim gücü ve tasarruf ile olur, borç ve gösterişle değil.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.