Connect with us

BANKA HABERLERİ

Korkut BORATAV : 2020’de Ekonominin Dış Dengeleri

Yayınlanma:

|

2020’nin ödemeler dengesi tablosu yayımlandı. Türkiye’nin son dört yılı, dış dünya ile bağlantılarda iki kriz içerdi. Bu yazıda bu krizlere, ödemeler dengesi verilerini kullanarak göz atacağım ve son iki yıla odaklanacağım.

Bozulan dış dengeler, ilk kriz

2017-2018’de Türkiye’nin dış dengelerinde sert değişimler gerçekleşti.

2017’de Batı ekonomilerinin büyüme temposu yükseldi; 2010 sonrasının zirvesine çıktı. “Güney” coğrafyasına dönük sermaye hareketleri de hızla arttı. Türkiye de 2017’de canlanan sermaye akımlarından payını aldı. 2018’de ise dünya ekonomisi ve uluslararası sermaye hareketleri yeniden durgunlaştı. “Yükselen piyasa ekonomileri”nden sermaye çıkışları başladı.

Bu tarihlerde AKP iktidarı, Türkiye’yi 2015 ile başlayan; 2019 sonuna kadar uzayacak olan bir seçim konjonktürü içinde yönetmeye çabalıyordu. Erdoğan, neoliberal modelin finansal istikrar reçetesi ile çatışmaktaydı. 2018 seçimi arifesinde de “faiz lobisi” ile kavgasını, şahsen Londra’ya taşıdı.

Haziran seçimlerinden sonra Merrill Lynch’ten transfer Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in görevden alınması, uluslararası finansal çevrelerde AKP’ye dönük güven duygusunu iyice sarstı; yabancı sermaye çıkışları tetiklendi.

2017 ve 2018’de Türkiye ekonomisinin dış dengelerindeki değişiklikleri milyar dolar olarak (ve ondalıkları atlayarak) aktarayım:

Yabancı sermaye : +49 → +14.
Cari işlem dengesi : -47 → -28.
Rezerv hareketleri : -8 → -10
.

Dış finansman açığı, ilk iki kaleme, yerli sermaye çevrelerinin ülke dışına kaynak aktarımları ve kayıt dışı akımlar da eklendikten sonra oluşur. Bu açık, 2017 ve 2018’de TCMB rezervlerinde 8 ve 10’ar milyar dolarlık (“ılımlı”) erimelerle karşılandı.

2018’de dış kaynak akımlarında sert daralma, ekonomiyi önce bir döviz krizine, Ekim’den itibaren küçülmeye sürükledi. Millî gelir dokuz ayda (Ekim 2018-Haziran 2019’da) yüzde 2,3 oranında daraldı.

Son dört yılda dış gerilimlerin tetiklediği ilk krizin panoramik görüntüsü budur.

2019-2020: Önce “normalleşme”, sonra yeni gerilimler…

2019, bir önceki yılın döviz krizinin baskısı altında ekonomi yönetiminin “hizaya geldiği” yıldır. 2018 sonbaharında “IMF’siz bir IMF programı” olan 2019-2021 YEP belgesi ve Orta Vadeli Program yayımlandı. TCMB politika faizlerini yüzde 24’e çekti.

Finans kapital, bu adımları “normalleşme”” olarak gördü; 2019’da “ödüllendirdi”. Yabancı sermaye akımlarını bir önceki yıla göre yüzde 50 (14 milyar → 21,5 milyar) yükseltti.

2020’de ise ekonomi yönetimi, dört aşamalı, çalkantılı bir seyir izledi.

İlk üç ayda, YEP’in 2019-2021 hedefleri fiilen terk edildi. TCMB’nin politika faizleri enflasyonun altına çekildi.

İkinci üç ayda, salgına karşı alınan kapanma ve destek önlemleri öne çıktı.

Haziran-Ekim döneminde ise, 2019 başındaki yöntemlere dönüldü. Örneğin, dolar fiyatını 6,85 TL’nin altında tutabilmek için, TCMB’nin döviz rezervleri harcandı. Bu dönemde yabancı sermaye “net çıkış”a yöneldi; borsadan çıkan yabancıların kur riskleri (ucuz döviz sağlanarak) üstlenildi.

Kasım başında ekonomi yönetiminin değişmesi, TCMB faizinin enflasyon üstüne çekilmesi, finans çevrelerini sakinleştirdi. Salgın sonrasında Batı merkez bankaları yeni ve astronomik bir likidite genişlemesi başlatmıştı. Bu ivme, 2020’nin son iki ayında Türkiye’ye de yansıdı.

Dışsal gerilim ve uyumun nicel görünümü

2019-2020’de ödemeler bilançosunun ana kalemleri, aşağıdaki tabloda yer alıyor. Ekonomiyi son dört yılın ikinci krizine sürükleyen dış etkenleri burada gözlüyoruz.

2019-2020: Dış kaynak hareketleri: Milyar dolar

(*) Net sermaye = Yabancı, yerli, kayıt dışı sermaye hareketlerinin toplamı

Son sütun, bu kalemlerde 2020 ve 2019 arasındaki farklardan oluşuyor. Buradaki “eksi” değerler, bir yıl içinde ekonominin dış hesaplarındaki olumsuz değişimleri ifade ediyor. Bunlarla başlayalım.

Yabancı sermaye hareketleri, 2020 boyunca yarı-yarıya düşmüş; bir önceki yıla göre ekonomiye 10,8 milyar dolarlık negatif bir dışsal şok taşımıştır. Neoliberalizmin finansal ilkelerini tutarsız, yarım-yamalak yöntemlerle çiğneyen Albayrak döneminin uygulamaları ana nedendir.

2020’nin ilk on ayında “ucuz” dolar karşılığı tahvil, hisse senedi satarak çıkan; son iki ayda pahalı dövizle tekrar borsaya dönen portföy yatırımları “net çıkış” göstermiştir.

Bu olumsuz hareketi üç akım telafi etti: Çoğu gayrimenkul alımlarından oluşan doğrudan yatırım girişleri; borç yaratan sermaye akımlarının (bir önceki yıla göre azalarak da olsa) süregelmesi ve yabancıların efektif ve döviz mevduatı toplamında artış… Bu son kalem, herhalde, borsadan çıkan ve “dönüş” için uygun zamanı kollayan spekülatörleri de içerir.

Cari işlem açığı, 2020’de tırmanıyor; bir önceki yıla göre 43,5 milyar dolarlık bir dışsal şok oluşturuyor. 2019’daki küçülmeyle bağlantılı dış fazla yok olmuştur. Uluslararası kuruluşlar 2020 sonrasında Türkiye’de cari açıkların süregeleceğini öngörüyor.

2020’deki cari açığın dörtte üçü dış ticaretten kaynaklanıyor. Korona salgınının etkisi ortadadır: Turizm gelirlerini içeren “hizmet ihracatı” 2019/2020 arasında yüzde 46 daralmıştır. Ancak, son iki yılda TL’nin değer yitirmesi, ithal ikamesini ve ihracatı kamçılayamamıştır. “Mal ihracatı” yüzde 8 oranında gerilemiş; bu olumsuz değişim, ithalatta da yüzde 4’lük artışla pekişmiştir.

Ekonominin, yapısal dış bağımlılığı süregelmektedir.

Resmî rezervlerde 2020’de gerçekleşen (32 milyar dolara yaklaşan) erime, 2019’la karşılaştırılırsa 38,2 milyar dolarlık bir dışsal şoka yol açıyor (satır 5, sütun 3). Bu sayı, TCMB’nin brüt rezervlerindeki değişimi içeriyor.

Dış dengelerdeki telafi yükü, büyük ölçüde Merkez Bankası rezervlerine yıkıldı. 2020’deki boyutuyla dış açıkların TCMB tarafından finansmanı sürdürülemez; tümüyle yanlıştır. Nitekim yeni Başkan da, TCMB rezervleri üzerinde denetimin, disiplinin yeniden sağlanacağını vadetmiştir.

Meslektaşımız Hayri Kozanoğlu, TCMB’nin swap işlemlerinden arındırıldıktan sonra hesaplanan net rezervlerin bir yıl içinde 65,5 milyar dolar eridiğini; “eksi 47,1 milyar dolara ulaştığını” belirliyor ve bu erimenin izlerini sürüyor (Birgün, 16 Ocak). Bu önemli yazının bulgularına girmeyeceğim. Sadece, özel sektör dış borçlarının belli ölçülerde devlet borçlarına dönüştürülmesinde Merkez Bankası’nın da yer aldığını belirteyim.

Yerli ve kayıt dışı sermaye ise, dış dünyaya kaynak aktarımını 2020’de bir miktar azaltmış; böylece dış dengelerdeki bozulmayı kısmen frenlemiştir.

“IMF’siz IMF reçetesi” yeniden…

Bu yazıya son verirken, Kasım 2020’deki döviz krizinin son aşamasında Sol Haber’de yayımlanan bir yazımdan alıntı yapacağım:

“Finans kapital pusudadır. Bir IMF reçetesi bekleniyor. Tercihan IMF kredileri ve denetimiyle… IMF olmazsa, sıcak para spekülatörlerinin izlediği Fitch, Moody’s, gibi kurumların gözetiminde… Kamu maliyesinde (“faiz dışı fazla” hedeflerine dayanan) kemer sıkma ve en azından iki yıllık küçülme göze alınırsa…”

Bu yazıdan sonra Berat Albayrak ayrıldı; yeni ekonomi yönetimi, “IMF’siz bir IMF reçetesi”ni benimseyen bir söylemle göreve başladı.

Gözetim, sözünü ettiğim finansal kurumlardadır. Ne var ki bunlar, salt finansal göstergelere odaklanır; “kamu maliyesinde kemer sıkma” ile pek ilgilenmez. Bu istisna, ekonomi yönetimi üzerindeki dışsal denetimi sınırlı tutar; Saray’ın da işine gelebilir.

Bu çerçeve yerleşirse, büyüme öngörüsü de değişir: Uzun vadeli durgunluk ve bugünkü toplumsal bunalımın süregelmesi…

Korkut BORATAV – 19.02.2021

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

AKBANK’TA ŞOK AYRILIK, ING’YE GEÇİYOR

Yayınlanma:

|

Yazan:

AKBANK’ta şok ayrılık:

Banka “Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler İş Birimi’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Burcu Civelek Yüce, bu görevinden, 04.07.2025 tarihinden geçerli olmak üzere ayrılacaktır” açıklaması yaptı.

Burcu Civelek YÜCE, bankanın Dijitalleşme sürecinde ekibi ile dizayn etmiş ana yönetici konumundaydı. Banka sistemlerinin sık sık çökmesinde eleştirilerin hedefinde olan isimlerin başında yer alıyordu.

ING BANK’a geçiyor

ING BANK Burcu Civelek Yüce’nin kendi bünyelerinde geçeceğini duyurdu. Uzun yıllar AKBANK’ta görev yapan ve mental olarak yıpranan Yüce bu şekilde kendini yeniden kanıtlama fırsatı da yakalamış olacak.

 

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

MERKEZİ YÖNETİMİN 2025 MAYIS AYI GELİR GİDER ANALİZİ

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bugün (15.06.2025) yayınladığı veriler baz alınarak Merkezi Yönetimin 2024 Mayıs ayı sonu (önceki dönem) ile 2025 Mayıs ayı sonu (cari dönem) kıyaslanarak değerlendirme yapılmıştır. Açıklanan verilerden hazırladığımız tablo aşağıda sunulmuştur.

TESPİTLERİMİZ

1- Toplam gelirler içinde en yüksek tutarlı kalemler: Gelir Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, İthalde ve Dahilde Alınan KDV’dir. Cari dönemde bu 4 vergi türünün toplamı, toplam vergi gelirlerinin %70,7’sini oluşturmaktadır.
2- Toplam vergi gelirlerinin önceki dönemde %17,’4’ü, cari dönemde ise %20,9’u faiz ödemelerine gitmiştir..
3- Sosyal Güvenlik Kurumlarına (SGK) Görevlendirme Giderleri ile Hazine Yardımları adı altında yapılan ödemelerde önemli artış olmuştur. SGK’ya bir önceki dönemde 593,8 milyar TL aktarılırken, bu tutar cari dönemde 891,4 milyar TL olmuştur.
4- Bütçe açığı diğer kalemlere kıyasen daha düşük artış göstermiştir. Ancak yaptığımız araştırmalarda yılların son ayındaki bütçe açığı önceki aylara göre inanılmaz artmaktadır. Örneğin yılların ilk 11aylık bütçe açıkları toplamı (milyar TL); 2022’de 20,4; 2023’te 532,4; 2024’te 1.226,9 iken Aralık aylarındaki (tek aylık) bütçe açığı 2022’de 122,2; 2023’te 848, 2024’te ise 829,2 olmuştur. Sebebini bilmiyoruz. Ancak bu bağlamda yılın bütçe açığı sene sonunda netleşmektedir.


SONUÇ

Cari dönemde, personel giderleri+SGK’ya aktarılan tutar+faiz giderleri, toplam harcamaların %54,3’ünü oluşturmaktadır. Bu harcama kalemleri ve diğer harcama kalemleri dikkate alınınca gider tarafında harcamaları azaltacak tedbirlerin alınması zor görünmektedir. Sıklıkla gündeme getirilen tasarruf tedbirlerinin de bu büyüklükteki bütçede önemli bir sonuç sağlamayacağı görüşündeyiz. Bu nedenle Merkezi Yönetimin gelirleri arttırıcı (vergi oranlarını arttırma, yeni vergiler koyma, muafiyetleri ve istisnaları kaldırma gibi) uygulamalara gideceği kanaatindeyiz.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Sıddık Kardeşler Haddecilik Konkordato Talebinde Bulundu

Yayınlanma:

|

Yazan:

İSO 500’de 304. sıradaydı, 6,8 milyar TL ciroya rağmen konkordatoya başvurdu!

1976 yılında kurulan ve Türkiye çelik sanayisinin köklü firmalarından biri olan Sıddık Kardeşler Haddecilik Sanayi Ticaret Ltd. Şti., konkordato başvurusunda bulundu. 2024 yılı itibarıyla 6,8 milyar TL ciroya ulaşan şirket, İSO 500 listesinde 304. sırada yer almasına rağmen mali darboğazdan kurtulamayarak mahkemeye başvurdu.

Sektörde Şok Etkisi Yarattı

Sıddık Kardeşler’in konkordato kararı, demir-çelik sektöründe yankı uyandırdı. Yüksek cirosuna ve sektördeki güçlü konumuna rağmen böyle bir adım atılması, finansal risklerin ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi. Şirketin konkordato talebiyle birlikte mahkemeden süre talep ettiği ve borç yapılandırması sürecine girmeyi hedeflediği öğrenildi.

Konkordato Nedir, Ne Sağlar?

Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen firmaların, alacaklılarıyla uzlaşarak faaliyetlerine devam etmesini sağlayan yasal bir süreçtir. Bu süreçte şirketin mal varlıkları koruma altına alınır ve mahkemenin onayı ile borç ödeme planı devreye girer. Amaç, iflasın önüne geçerek şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesidir.

Ekonomik Dalgalanma ve Sektörel Zorluklar

Son yıllarda artan enerji maliyetleri, kur dalgalanmaları ve iç piyasada yaşanan tahsilat problemleri; birçok sanayi şirketi gibi Sıddık Kardeşler’i de zora soktu. Özellikle çelik sektöründe rekabetin giderek arttığı ve marjların daraldığı bir dönemde, finansal yönetim becerileri daha da kritik hâle geldi.

Gözler Mahkeme Sürecinde

Şirketin konkordato başvurusunun kabul edilip edilmeyeceği ve geçici mühlet kararı verilip verilmeyeceği önümüzdeki günlerde netleşecek. Sektör temsilcileri ise bu gelişmeyi sadece tekil bir iflas belirtisi değil, çelik sektörünün alarm veren yapısal sorunları olarak değerlendiriyor.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.