Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

KRİPTO PARALAR VE BORSALAR FIRSAT MI? TEHLİKE Mİ?

Eski Hazineci Erden Armağan ER, zaman değişse de yöntemler ve fırsatçıların ağına düşenlerin psikolojisinin değişmediğini, her dönemde nasıl oluyor da birbirine benzer vurgunlar yapıldığını, sistemin fırsatçılar ile niçin başa çıkamadığını, babalarını dinlemeyen Z Kuşağının zaaflarının nasıl kendilerini vurduğunu tüm açıklığı ile anlatan bir yazı hazırladı. İşte o yazı :

Yayınlanma:

|

Sanırım yazılarımı takip eden bankavitrini.com okurlarının dikkatini çekmiştir. Bugüne kadar yazdıklarımda kah makro ekonomi, kah para ve sermaye piyasası araçları ile ilgili, kimi  genel kimi detay analizler paylaşmaya gayret ettim. Her ne kadar “Yatırım Tavsiyesi”  olarak algılanmaması için azami gayret sarf etsem de, neticede yazdıklarımın “Yol Gösterici” olması genel amacımdı. Yazılarım bir işe yarayacaksa, okurlar en azından para kaybedecekleri bir yola benim yüzümden sapmasınlar yeterlidir diye düşünüyordum. Bu süreç zarfında zaman zaman aldığım e-postalarda “Kripto Para”larla ilgili neden bilgi vermediğime ilişkin sorulara muhatap olsam da  bu topa girmemekte epey bir inat ettiğimi söyleyebilirim.

Peki Neden İnat Ettim?

Elbette birçok neden vardı, bunları başlıklar halinde özetlersem;

 1) Çok yeni olan “blokzincir” teknolojisine yeterince vakıf olmamak;açıkçası eskiden olduğu kadar aktif  olmamaktan kaynaklı bilgi eksikliğim, bu piyasalarda işlem yapmak konusunda imtina etmemin başlıca sebebidir. Zira bir nevi “Titan Saadet Zinciri” olarak addettiğim kripto paralar ve temelini oluşturan “blok zincir teknolojisi” ne kadar anlamaya çalışırsam çalışayım bir türlü aklıma yatmadı. Genel olarak Kapitalist Sistem’in “Piyasa Mantığı” da aklıma yatmamakla birlikte, özellikle “Türev Araçların” önce spekülatif balonlar yaratması, ardından daha da sıklaşan “çöküşlerin” devletler eliyle manipülasyona evrilmesini çözmem, yatırım konusunda daha da temkinli ve tedbirli davranmama yol açtı. ( Zaten amaç birkaç kişi dışında sistemin özü bilinmesin bu sayede büyük sermaye grupları sürekli kazanan taraf olsuna dönmüş durumda…)

 2) Nasıl bir değer alınıp-satıldığına ilişkin endişeler; Blok Zincir teknolojisi ve kripto paralar belli bir projeye ve hikayeye dayalı olmalı, örneğin “bitcoin”in projesi, ABD Doları’nın yerini almak ve dünyanın alışverişlerde kullandığı para birimi olabilmekmiş. Aynı şekilde “etherium”’un projesi de dünyanın en büyük bilgisayarı olmak ve akıllı kontratlara aracılık etmek diyebiliriz. En büyük iki kripto paranın hikayeleri bunlar, peki geriye kalan 5,498 alt coinin ( CoinMarketCap verilerine göre) hikayesi nedir biliyor muyuz? Açıkçası ben bilmiyorum. Dolayısıyla son dönemde özellikle Z Kuşağının zengin olma hayallerini süsleyen kripto paraların nasıl bir değer yarattıkları meçhul ve henüz emekleme aşamasında olan bu teknolojik paraların uzmanlarına göre de %90’ından fazlası “dijital çöp” olmaya  mahkum. Aslına bakarsanız bizim çocukluğumuzda biriktirdiğimiz futbolcu kartları, spor otomobil kartları v.b. lerini çok andırıyor. (Malum şimdilerde bazı çizgi roman kahramanlarının bile internet dünyasında kartları çok revaçta inanılmaz fiyatlara alınıp satıldıkları söyleniyor.)

 3) Türkiye’de Aracılık Faaliyetlerinin Belirsizliği;  Dünyada da, ülkemizde de henüz bu kripto paralarla ilgili resmi düzenlemeler bulunmuyor. Devletler ve hükümetler hukuki olarak henüz bir çerçeve çizmiş değiller. Gerçi TCMB geçtiğimiz hafta yayınladığı yönetmelikle ““Kripto varlıklar, ödemelerde doğrudan veya dolaylı şekilde kullanılamaz” diyerek ilk adımını yasaklama yönünde attı, ama elbette bu bir düzenleme sayılamaz. Üstelik yürürlük başlangıç tarihini de ilginç bir biçimde 30 Nisan 2021 olarak belirledi.  Önümüzdeki süreçte bu da çokça tartışılacak bir konu. Dolayısıyla “kripto para piyasası” şu an için denetimsiz ve suistimale açık vaziyette. (  Yakın zamanda Thodex isimli kripto Para Borsası’nın sahibinin 400 bine yakın hesap sahibinin tahminen 2 milyar dolar tutarındaki kripto paralarıyla yurtdışına kaçtığı iddialarını biliyorsunuzdur.) Daha Thodex’in şoku atlatılamadan peş peşe VeBitcoin  ve Bitay isminde iki borsanın! daha adı geçiyor ki, sanırım bunlar daha başlangıç.

 4) Saklama hizmetlerinin ulusal ya da uluslar arası güvenilirliği; Malum günümüzde Hisse Senedi, Tahvil, Altın gibi varlıkların saklama ve takas hizmetleri resmi borsalar, saklama kuruluşları ve bankalar tarafından yapılmaktadır. Ancak, kripto paraların teknolojisi ve mantığı dikkate alındığında bu tür hizmetlere gereksinim duyulmadığı söylenebilir. Aracısızlık ve merkeziyetsizliği ön plana alan kripto varlıklar adına “sıcak cüzdan” ve “soğuk cüzdan” denilen “USB”  tarzında çalışan donanımlarda saklanıyor varlıklar. Her ne kadar kişisel olarak cebinizde taşıyabileceğiniz “dijital formata”  sahip olsalar da, ödemelerde ve alım-satımlarda mutlaka bir “aracı” ya da “borsa” ya ihtiyaç duyulmasından dolayı yine de bu konularda “lisans” almış kurumların varlığı bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda da, regüle edilmemiş bir piyasada işlem yapmanın riskleri,  ülkemizdeki örneklerinde olduğu gibi apaçık ortada.

 5) Piyasanın “Merkeziyetsiz ve Denetimsiz” Oluşu; Finans işlerinden anlıyorsanız, iyi bir yazılımcıya sahipseniz ve de birazcık da paranız varsa, siz de hemen bir “kripto borsası” sahibi olabilirsiniz. Son yaşanan iki örnek de gösterdi ki, “iddia bayii” ya da liseden terk olmanızın bir sakıncası yok bu borsaları açabilmek için. Ben ve benim gibi uzun yıllar “portföy yöneticiliği” yapmış, çeşitli SPK Lisanslarına sahip, bu işlere 20 yıldan fazla kafa patlatmış olmak  yasal olarak “serbest fon yöneticiliği” yapmaya yeterli olmazken, yüzbinlerce kişinin parasını alıp-satabilecekleri ve adeta finansal bir tsunami yaratma potansiyeli olan bu borsaları açmak neredeyse “bakkal dükkanı” açmaktan daha kolay görünüyor. Ne SPK, ne MASAK, ne de TCMB hala bu piyasayı nasıl düzenleyecekleri ya da en azından vatandaşların mağduriyet yaşamalarını önlemek adına hangi adımları atacakları konusunda harekete geçmiş değiller ve görünen o ki, daha çok insanımızın bu türden “Fırsatçılar” tarafından soyulmaları yüksek olasılık dahilindedir. Bundan birkaç yıl evvel FX piyasasında yaşanan çok daha küçük çaplı mağduriyetler, SPK’nın aracı kuruluşlar için getirdiği düzenlemeler sayesinde büyümeden önlenebilmişti. Ayrıca henüz dünyada da regülasyonlara ilişkin herhangi bir organizasyonun gelişmemiş olması, yurt içinde bu işlemlere aracılık yapanlar lehine bir durumu da beraberinde getiriyor. Falanca kripto borsasına üyeyiz, ya da filanca bizim “coin”imiz hakkında “tweet atacak” mealinden yöntemlerle tanıtım yaparak “müşteri” ya da amiyane borsa tabiriyle “keriz” toplamaya çalışıldığı aşikar.

 6) Yatırımcılar  Nerede Yanlış Yapıyorlar? Dikkat edilirse, kripto varlıklara en çok  yatırım yapılan ülkeler sıralamasında üst sıralarda genellikle Az Gelişmiş ya da Gelişmekte Olan Ülke vatandaşlarının olduğu anlaşılıyor. Söz konusu ülkeler arasında Nijerya, Vietnam ve Filipinler’in ardından Türkiye 4. sırada. Gelir Dağılımındaki eşitsizlik, yüksek enflasyon, işsizlik bu ülkelerin ortak sorunları ve son 30 yılda uygulanan Neo liberal politikalarla  “yoksulluk” tavan yapmış durumda. Çalışarak ve üreterek zengin olma ya da rahat bir yaşam sürme hayalleri gelişmiş ekonomilerde de azalmakla birlikte, Az Gelişmiş ve Gelişen Ülkeler grubunda tamamen yok olmuş durumda ve genç kuşak (Y ve Z Kuşağı), kurtuluş umudunu tamamen “kripto varlıklara” bağlamış görünüyor. Çevremde ve basında bu varlıklarla ilgili konuşulan tek şey ise; %500 mü yoksa %2000 mi kazandığından öte geçmemektedir. Son yaşananlar yatırımcıların “kripto varlıklar” hakkında çoğunlukla hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını, karşı karşıya oldukları risklerden bihaber sadece “kazanç” odaklı konuya yaklaştıklarını gösteriyor. Bundan bir ay kadar önce Zoom’da katıldığım bir “kripto varlık” pazarlama toplantısında şahit olduklarım ise, konunun ülkemizde ne kadar istismara açık olduğuna dair şüphelerimde hiç de haksız olmadığımı gösterdi. Varlığı pazarlayan kişi, sanki büyük bir “lütufta” bulunuyormuşçasına bir tavır içerisinde, “arz fiyatında” indirim olmayacağını söyleyerek, katılımcılara adeta “önce biz sizi söğüşleyeceğiz” sonrası “Allah Kerim” modunda idi. Önce varlık, piyasada “işlem hacmi” ile dikkat çekecekmiş, sonra bilmem kim “Tweet” atacakmış, sonra da 20-25 katına Çinli’lere satılıp çıkılacakmış, “Külliye de arkalarındaymış”  gibi afaki bir senaryo ile söylemini devam ettirirken, benim “Projeniz Nedir? Okuyabileceğim bir Halka Arz İzahnamesi ya da başka bir dokümanınız var mı? Gibi sorularımın ardından geçiştirmeye yönelik bir iki yanıtın ardından toplantı sona ermişti. Belli ki, yatırımcıların izahname, sirküler v.b.  açıklayıcı ve taahhüt içeren hiçbir dokümanı okumadıkları varsayımıyla rahat hareket ettikleri gayet açıktı.

Yeni Bir “BANKER” Faciası Kapıda: KRİPTOZEDELER

Y ve Z Kuşağı 1980’lerin başındaki “Banker Faciasını” bilmez. Benim gibi X kuşağına dahil olanların da çok az hatırladığı başka bir “Finansal Çöküş” hikayesidir. Neo Liberal Politikaların Türkiye’deki miladı sayılan meşhur “24 Ocak 1980” kararlarından sonra ( Ki mimarı da o kimsenin yere göğe sığdıramadığı, ekonomide bu güne kadar yaşadığımız yıkım sürecini başlatan Turgut Özal’dır ),  liberalleşme adımları atılmaya başlanmış, ancak adımların istenen hızda gerçekleşmemesi üzerine askerlerin 12 Eylül 1980 darbesi gelmişti. 24 Ocak Kararları’nın etkisiyle enflasyon hızla yükselişe geçmişti. Ekonomiden Sorumlu Müsteşar Turgut Özal, Hazine Genel Sekreteri Kaya Erdem’di.  Mevduat faizleri enflasyonun altında getiriye sahipti ve vatandaşlar birikimlerinin enflasyon karşısında erimemesi için aynen bugün olduğu gibi getiri arayışındaydı. Faizlerin serbest bırakılmasıyla birlikte bankalar arasında başlayan faiz yarışı o güne kadar Türkiye mali sisteminde kullanılmayan bazı enstrümanların da devreye girmesine neden oldu. Bu mali araçlardan en fazla yaygınlaşanı “hamiline yazılı mevduat sertifikası”ydı. Bankaların “sırdaş hesap” adı altında ihraç ettikleri mevduat sertifikaları, bankalara belirli bir vade ile yatırılan paralar karşılığında, hesap sahibinin kimliğini gizli tutan, bankadaki mevduatın tutarını ve vadesini göstermek üzere verilen, hamiline yazılı bir belgeydi. Türkiye’de faaliyette bulunan 30 civarında banka, hamiline mevduat sertifikası ihraç ederken, bu sertifikalar bir anda sayıları binin üzerine çıkan bankerler tarafından pazarlanmaya başladı. Enflasyonun yıllık yüzde 30’lar civarında seyrettiği bu dönemde irili ufaklı birçok banker gazetelere verdikleri ilanlarla “mevduata aylık yüzde 10” , “yüzde 15” faiz vermeyi vaat ediyor, tüm Türkiye yüksek faize hücum ediyordu. Sürekli yeni mevduat toplayarak oluşturulmuş, mevduatın faizini ödemeye dayanan bu sistem, mevduat toplama hızı düşmeye başlayınca bankerlerin tek tek batmasına neden oldu. Maliye Bakanı Kaya Erdem’in, 1981 sonbaharında bankerler ortadan kaybolmaya başlayınca, “Vatandaş üç-beş kuruş fazla kazanmak için kumar oynamıştır” açıklaması piyasadaki paniği daha da artırdı. Dönemin hükümetinin almakta geç kaldığı yasal önlemler nedeniyle 300’e yakın banker iflas etmiş ve halkın milyarlarca TL parası yok olup gitmişti.

Babalarını dinlemeyen Z Kuşağı yaşayarak öğreniyor

Şimdi yaşanan Thodex ve benzeri yapılanmalarla ne kadar birbirine benziyor öyle değil mi? Halkın parasının enflasyon karşısında erimesi, çare olarak bilinçsizce bankerlere koşması, bankerlerin daha çok müşteri mudi çekebilmek için yaptıkları şaşaalı reklamlar, devletin ya da hükümetin önlem almakta gecikmesi… Nereyse tıpa tıp aynı öyle değil mi? Sadece tek bir fark var, o günkü bankerler şimdikiler gibi baştan halkı dolandırma niyetinde değillerdi. “Banker Kastelli” olarak bilinen Cevher Özden’in intihar etmesi bunun en açık göstergesidir. Bugün ise, failler en baştan planlarını dolandırıcılık üzerine kuruyorlar. Devlet ve hükümet mi? O günkü gibi bugün de önceden önlem almak yerine yeni “Kriptozedelerin” miktarına göre adım atmayı tercih ettikleri açıkça ortada.

Bankalar Neden Hazine Bölümlerinde “Genç Trader” Çalıştırıyorlar?

Genellikle bankaların Hazine Bölümleri ve Yatırım Kurumları ile Portföy Yönetim Şirketleri sürekli “Genç ve Dinamik” personel istihdam etmeyi tercih ederler. Eminim bu konu “İşsiz” kalmış orta yaşlı traderların bile aklına gelmemiştir. İşin içindeyken ve sürekli geçim, hayat ve kariyer derdindeyken insanın aklına gelmez, kendimden bilirim. Ne zaman ki mesleği bırakma kararı aldım benim de ondan sonra “kafama dank” etti bu konu. Elbette yeni mezun gençlerin dinamizmi, enerjisi, heyecanı yıllar geçtikçe olgunlaşan personelde kalmıyor. Fakat bunların yerini başka özellikler almaya başlıyor, siz ister “birikim” deyin ister “tecrübe” …. Lakin yaş ilerledikçe ve sistemin açıklarını, inceliklerini, aksaklıklarını sorgulamaya başladıkça artık “sistemin” arzulamadığı bir personel olmaya başlıyorsunuz. Müşterilerinize  daha temkinli ve tedbirli olmayı salık vermeye, yönettiğiniz fonların risklerini daha iyi yönetmeyi öğreniyorsunuz. Fakat “sistem” sizden bunu değil, daha çok işlem hacmini, daha çok komisyonu istediği için onlar için cazip olmaktan çıkıyorsunuz. Ama gençler öyle mi? Günde tek bir işlemde kazanılabilecek parayı 40 işlem yaparak kazanıyor ve daha çok komisyon kazancı getiriyorlar. Gözleri kara, yanlış bir pozisyon aldıklarında eğer iyi yetişmişlerse anında “stop loss” yaparak çıkabiliyorlar. Nasılsa sistem yeni ve doğru fırsatları her zaman vermeye muktedir öyle değil mi?

Ama yaşı 40’ların üzerine çıkmış personel daha az hatayla ve daha az işlemle aynı belki de daha fazla getiriyi elde etmeyi biliyor. Bu yüzden kurumun karlılığı için olumsuz bir özne olmaya başlıyor. Özellikle de bizim gibi Az Gelişmiş ya da Gelişmekte Olan Piyasalarda nasılsa alttan sürekli iyi yetişmiş fakat tecrübesiz gençler hem de daha ucuza çalışmaya hevesliyken, ne gerek var “tecrübe” ve “birikime”? Hem bu çocuklar “oyun hamuru” gibi istediğiniz gibi şekillendirilebilir.

Son söz; Gençlerimizin önünü her zaman açık tutmalıyız, ancak aynı zamanda onlara yaşadığımız tecrübeleri aktarabilmeli, bizim yaptığımız hatalara düşmemelerini öğretebilmeliyiz. Bunu yaparken paylaştığımız pastayı daha da büyütecek politikaları takip etmeliyiz.

Erden Armağan ER www.bankavitrini.com yazarı [email protected]

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABC News: İsrail İran’da bir tesisi füzelerle vurdu

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Fenerbahçe’nin moral bozukluğu ile yatağa yatıp, jeopolitik risklerin tırmandığı endişesi ile yataktan fırladığımız bir Cuma sabahında öncelikle herkese günaydın diyerek kısa bir bülten kaleme almaya çalışalım. ABD’li bir yetkiliye dayandırdığı ABC News haberine göre -Reuters haberin teyide muhtaç olduğunu belirtmiş- gece geç saatlerde, İsrail füzeleri İran’daki bir bölgeyi vurdu; İran devlet medyası, İran’ın İsrail’e misilleme niteliğinde bir insansız hava aracı saldırısı başlatmasından birkaç gün sonra ülkenin merkezinde bir patlama olduğunu bildirdi.
  • İsrail’in İran’a ‘cevap’ verdiği endişesi ile sabah erken saatlerde Asya piyasalarında işlem gören ve jeopolitik risklere en hassas yatırım aracı olan Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı, ilk tepki olarak %4 artışla 90 dolar seviyesini aşarken, altının ons fiyatı ise 2,415 dolar seviyesine kadar ani bir tepki yükselişi kaydetti. Hâliyle, güvenli limanlara sığınma isteği artarken, madalyonun diğer tarafında olan ve riski varlık sınıfına giren hisse senetleri satış baskısı ile karşı karşıya kaldı. Asya’nın gösterge endeksi Tokyo borsası %2,6 gerilerken, Tayvan borsasında düşüş %3,5 seviyesi ile ilk sırada yer aldı.  JPY satış baskısı ile bir kez daha karşı karşıya kalırken, Bitcoin’in 62-63bin dolar seviyelerindeki tatsız seyrini bu sabah da korumaya devam ettiğini not edelim.
  • Her ne kadar teyide muhtaç bilgi akışı sabah saatlerinde artan jeopolitik tansiyonun gölgesinde piyasaları endişeye sevk etse de, ABD’de son dönemde açıklanan güçlü makroekonomik verilerin törpülediği faiz indirim beklentisi ardından piyasaların kılavuz kargası konumunda ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin de %4,6’lı seviyelere kadar yükselerek son 5-6 aylık dönemin en yükseğine gelmesi, piyasa oyuncularını ve beklentileri ‘yormaya’ başladı.
  • Dün de bültenimizde söz ettiğimiz üzere, bu kadar faiz artırımına rağmen bir türlü soğuyamayan ABD ekonomisinin gölgesine piyasalar yılın geriye kalan kısmında Eylül’de başlamak kaydı ile toplam 43 baz puan yani neredeyse 2 kere faiz indirimi fiyatlıyor. Hatırlanacağı üzere, neredeyse 3 aydan kısa bir süre önce FED bu yıl ne kadar faiz indirimi yapılacağından bahsederken, hatta yılın başında 6 kez faiz indirimi konuşulurken, gelinen noktada, FED yetkililerinin ağız değiştirerek daha şahin bir üsluba geçmesi, beklentileri de yeniden şekillendiriyor.
  • FED’in son günlerde 180 derece çark etmesi mali piyasaların canını acıtırken, işgücü piyasasından gelen zayıflama belirtilerini de göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyoruz. Şöyle ki bu hafta Tesla, işgücünün %10’unu yani 14bin çalışanını işten çıkaracağını duyururken, Amazon, maliyetleri düşürmek amacıyla bu yıl zaten işten çıkarmalar yaptığını da not edelim. ABD’de enflasyon her ne kadar yapışkanlık arz etse de, yüksek seyreden faizlerin banka finansallarına da olumsuz etkisini bu hafta sonuçlarını açıklayan BofA finansallarında görürken, yakın geçmişte, yüksek faizler nedeniyle başarısız olan 3 ABD bankasının batışı hafızamızda hâlen daha taze bir yer tuttuyor. Bu bağlamda, FED’in 1 Mayıs tarihine sonuçlanacak olağan FOMC toplantısının önemli bir gündem maddesi teşkil edeceğinin altını kalınca çizmek gerekiyor.
  • Türk mali piyasaları ise dünkü günü oldukça sakin bir seyirle tamamladı. USDTRY kuru gün boyu 32,50 seviyesinde salınırken, BIST100 cephesinde ise adeta yaprak kıpırdamadı. Her hafta Perşembe günü açıklanan TCMB haftalık verileri ise, uygulanan politikanın işe yaramaya başladığını teyit etti. Bu bağlamda, yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarında (DTH) son 2 haftada 5,4 milyar dolar azalış kaydetti. Daha basit bir anlatımla, geçen ay seçim öncesi yaşanan kur atağı ile yurtiçi yerleşiklerin DTH hacmi 10,4 milyar dolar artış göstermesi ardından, beklenilen gerçekleşmeyince -seçim sonrası kur kopacak / kaçacak endişesi- alınan dövizlerin satılmaya başlandığını görüyoruz. TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervlerinde toparlanma başlarken, swap ve kamu dövizleri hariç net pozisyonda 12 milyar dolar iyileşerek eksi 62,9 milyar dolar seviyesine geldi. Piyasa faizlerinde 3 aya kadar vadeli mevduat faizinin ikna edici seviyelere (%67,48) yükseldiğini de not edelim.
  • İzlenen politikaların taviz verilmeden korunması ve sabredilmesi durumunda, Türkiye ekonomisinde var olan normalleşmenin ivme kazanarak devam edeceğini hatta not artırımları ile taçlandırılacağını da peşinen söyleyebiliriz. Bu görüşümüze yabancı yatırımcının da prim verdiğini düşünüyoruz keza 5 Nisan ile biten haftaya ait menkul kıymet istatistikleri göre, yabancı yatırımcı 363 milyon dolar hisse senedi, 86 milyon dolar ise tahvil aldığını görüyoruz.  Son 3 haftada hisse senedi ve tahvil piyasasına gelen sıcak paranın 1 milyar doları aştığını not edelim.
  • ABC News’de yer alan haberde İsrail’in dün geç saatlerde İran’da bir tesisi vurduğu ve İran devlet medyasında çıkan haberlere göre de ülkenin merkezinde bir patlama gerçekleştiği yönünde hâlen daha teyide muhtaç haberler ardından yeni gün başlangıcında havanın limoni olduğunu bir kez daha not edelim. Asya borsalarında var olan satıcı hava, ABD borsalarının vadeli işlemlerine de %1 düşüş yönünde yansımış. Hafta sonu riski almak istemeyen yatırımcıların güvenli limanlara sığınma ihtiyacını gün içinde takip edeceğiz.

>TCMB net döviz rezervleri

Swap ve kamu dövizleri hariç net pozisyonda 12 milyar dolar iyileşme görülüyor. Net rezervler eksi 62,9 milyar dolar seviyesine geldi.
1713502778d06accb1db4a9fe083b2494546f875f9_1_1200.jpg

>DTH

Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarında (DTH) son 2 haftada 5,4 milyar dolar azalış kaydetti. Seçim öncesi yaşanan kur atağı ile yurtiçi yerleşiklerin DTH hacmi 10,4 milyar dolar artış göstermesi ardından, beklenilen gerçekleşmeyince -seçim sonrası kur kopacak / kaçacak endişesi- alınan dövizler satılmaya başlanmış.

171350277971bb6429339ef06539b29115034ebd54_2_1200.jpg

>Fiili faiz oranları

TCMB verilerine göre, 3 aya kadar vadeli mevduat faiz, geçen hafta %67 seviyesini aştı. KKM dönüşlerine uygulanan çok yüksek oranlar ortalamaları yukarıya çektiğini not edelim.

1713502779014c14d0228bf13764df781393b4373b_3_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Jeopolitik riskler hafiflerken, ‘yumuşak iniş’ ihtimali umudunu yitiriyor…

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Piyasaların gözü kulağı jeopolitik gelişmelerde olsa da, FED’in yapışkan enflasyon ve güçlü makroekonomik veriler ardından tavrında görülen keskin değişim, ya da faiz indirim beklentisinin her geçen gün daha da azalmasının yankıları piyasalarda hissediliyor. Lâkin, FED’in önceliğinin tam istihdam ve fiyat istikrarı olduğu düşünülürse, istihdam cephesinden sanıldığının aksine pek de iyi haberlerin geldiğini söyleyemeyiz! Şöyle ki, son açıklanan tarım dışı istihdam verisi her ne kadar güçlü sonuçlansa da, nitelik anlamında zayıf bir tablo ile karşı karşıyayız: iş gücünde 6bin tam zamanlı işi kaybı yaşanırken, 691bin yarı zamanlı iş eklenmiş. Yüksek faizlerin piyasayı yormaya mı başladı sorusunu kendimize sormadan da edemiyoruz.
  • Hatırlanacağı üzere, neredeyse 3 aydan kısa bir süre önce FED bu yıl ne kadar faiz indirimi yapılacağından bahsederken, son günlerde 180 derece çark etmesi mali piyasaların canını acıtırken, işgücü piyasasından da zayıflama ibareler görmeye başlıyoruz. Şöyle ki bu hafta Tesla, işgücünün %10’unu yani 14bin çalışanını işten çıkaracağını duyurdu. Amazon, maliyetleri düşürmek amacıyla bu yıl zaten işten çıkarmalar yaptığını da not edelim. ABD’de enflasyon her ne kadar yapışkanlık arz etse de, yüksek seyreden faizlerin banka finansallarına da olumsuz etkisini bu hafta sonuçlarını açıklayan BofA finansallarında görürken, yakın geçmişte, yüksek faizler nedeniyle başarısız olan 3 ABD bankasının batışı hafızamızda hâlen daha taze bir yer tutuyor.
  • Hülâsa, FED son aylarda umut ettiği enflasyon verisini henüz bulamasa da, faiz indirimlerinin gelip gelmeyeceği büyük bir soru işaretine dönüşerek piyasaların yön tayin etmekte zorlanmasına neden olsa da, işten çıkarmaları başlaması ve yüksek faizlerin bankacılık sektörünü hırpalamaya başlaması,  FED’in bir noktada istemese de faiz indirimlerine soyunmak zorunda kalacağını düşündürüyor! Bu sabah itibariyle, faiz vadeli kontratlarının 2024’te 2’den az faiz indirimi beklediğini not edelim. FED üyelerinin faiz yorumlarında şahin üsluplarını da korunduğunu görüyoruz. Oy hakkında sahip Cleveland FED Başkanı Mester ile Kurul Üyesi Bowman, faiz indirimlerinde acele edilmemesi gerektiğini söyledi.
  • Ortak para birimi EUR, doların güçlenmesinin yanı sıra, Avrupalı politika yapıcıların iki ay içinde faiz oranlarını düşürmeye hazırlanmaları nedeniyle baskı altında kalarak bu hafta %2’ye yakın değer kaybederek beş ayın en düşük seviyesinin gerilemesi ardından bu sabah hafif de olsa toparlanarak 1,0660 seviyesine yükseldi. Dolar cephesinde yaşanan hafif de olsa değer kaybının arkasında, ABD, Japonya ve Güney Kore arasında, Asya’daki dolar kazanımlarının yavaşlamasına yönelik yakın istişarede bulunmak üzere alışılmadık bir üçlü anlaşmaya varıldığı haberinin yattığını düşünüyoruz! Bir türlü belini doğrultamayan Japon Yen’i, dolar başına 154,25 seviyesinde ve yaklaşarak son otuz yılın en düşük seviyesine yakın işlem gördüğünü de not etmiş olalım!
  • Emtia piyasalarında ise, kıymetli madenler cephesinde keskin yükselişler tersine dönmese de duraksadığını not etmek gerekiyor. Altının ons fiyatı geçen hafta Cuma günü test ettiği 2,430 dolar zirvesi ardından 2,370 dolar seviyelerinde salınırken, gümüş, teknik bir seviye olan 30 doları neredeyse test etmesi ardından 28,50 seviyelerinde salınıyor. Petrol, gerek talep endişeleri ve İran’ın hafta sonu saldırısına İsrail veya ABD’den net bir yanıt alınamaması nedeniyle son iki buçuk ayın en sert düşüşünü gerçekleştirdi. Jeopolitik riskler hafifliyor mu sorusunu da kendimize sormadan edemiyoruz. Her ne kadar İran petrolüne dramatik yeni yaptırımlar beklenmese de, ABD Venezuela’ya yönelik petrol yaptırımlarını yeniden uygulamaya hazırlandığını okuyoruz. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı haftabaşı 92 dolar seviyesini aşarak son 6 ayın zirvesini test etmesi ardından dün %3 gerileyerek 87 dolar seviyesinin diplerini test etti.
  • Yeni gün başlangıcında, ABD borsalarının aksine, pasifiğin diğer ucunda daha ılımlı bir tablo görüyoruz. Jeopolitik risk algısının bir miktar iyileşmesi küresel mali piyasalar üzerindeki satış baskısını hafiflettiğini söyleyebiliriz. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı ve ABD Dolarının değer kaybetmesi (DXY) bu görüşümüze baz teşkil ediyor. Bugün FED ve ECB cephesinden merkez bankası yetkililerinin konuşmalarını takip edeceğiz. Her hafta Perşembe günü olduğu üzere, ABD’de işsizlik maaşı başvuruları; Türkiye cephesinde ise TCMB ve BDDK haftalık verilerine ve konut satışlarına bakacağız. Mikro cephede ise Netflix finansalları önemle takip edilecek. IMF-Dünya Bankası toplantıları sürüyor. Bugün gözler AB Liderler Zirvesi’nde olacak.
  • Türkiye cephesinde ise dün açıklanan cari işlemler dengesi, yılın ilk 2 ayında 5,8 milyar dolar açık verdi. Geçen sene aynı dönemde bu rakamın yaklaşık 20 milyar dolar olduğu düşünülürse, olumlu bir tablo ile karşı karşıyayız. Öte yandan, çekirdek veride de olumlu bir seyir gördüğümüzü not edelim. Şöyle ki, altın hariç cari işlemler dengesi Şubat ayında 2,3 milyar dolar açık verirken, bu rakam geçen yılın Şubat ayında 5,2 milyar dolar düzeyinde idi. Tablonun ‘sırıtan’ rakamı ise net hata ve noksan kaleminin yılın ilk 2 ayında 6,9 milyar dolar açık vermesi oldu! Washington’da konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, piyasaların ve yatırımcıların genel olarak enflasyonun düşeceği ve OVP’nin sonuç vereceğine inanmaya başladığını söyledi. USDTRY kuru günü 32,54 seviyelerinde başlarken, bebek adımları ile kuzey yolculuğunun devam edeceğini düşünüyoruz.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

VakıfBank’tan uluslararası piyasalarda 550 milyon dolarlık ilave ana sermaye tahvil ihracı

VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, “Söz konusu işlem, VakıfBank tarihindeki uluslararası piyasalarda gerçekleştirilen ilk ilave ana sermaye tahvil ihracı olma özelliğini taşımaktadır” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

VakıfBank, 550 milyon dolarlık ilave ana sermaye tahvil ihracını başarıyla tamamladı.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, VakıfBank, 550 milyon dolar tutarında, vadesiz ve 5. yıldan sonra erken itfa opsiyonuna sahip, tamamı yurt dışı yerleşik kurumsal yatırımcılar tarafından satın alınan Basel III uyumlu ilave ana sermaye ihracı gerçekleştirdi.

Açıklamada, bankanın başarıyla tamamladığı ilave ana sermaye ihracıyla, yılbaşından itibaren uluslararası piyasalardan Türkiye’ye toplam 2,5 milyar dolar kaynak getirdiği belirtildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, son ana sermaye ihracıyla bu alandaki öncü konumlarını koruduklarını belirterek, ‘Söz konusu işlem, VakıfBank tarihindeki uluslararası piyasalarda gerçekleştirilen ilk ilave ana sermaye tahvil ihracı olma özelliğini taşımaktadır. Ayrıca, Türkiye’deki kamu bankaları arasında da piyasa işlemi olarak gerçekleştirilen ilk ilave ana sermaye tahvil ihracı olduğunun altını çizmek isterim.’ ifadelerini kullandı.

İşleme, İngiltere, Kıta Avrupası, Orta Doğu, Asya ve Amerika olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden yoğun yatırımcı talebi gelmesinin oldukça memnuniyet verici olduğunu vurgulayan Üstünsalih, şunları kaydetti:

‘İşlem büyüklüğünün 3 katına ulaşan güçlü talep sayesinde, işlemin getirisi ilk fiyat beklentisinden 37,5 baz puan iyileşerek yüzde 10,125 seviyesinde gerçekleşti. Bu durum, uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye ve özellikle VakıfBank’a duyduğu güvenin açık bir göstergesidir.’

Üstünsalih, başarıyla tamamladıkları işlemin, yurt dışı kaynak olma özelliğinin yanı sıra ana sermayeyle toplam sermaye rasyolarına 100 baz puanlık pozitif katkı sağlamasını beklediklerini kaydederek, ‘Bu anlamda güçlenen sermaye rasyolarımızla, Türkiye’nin en büyük 2. bankası olarak her alanda verimlilik odaklı stratejilerimizi sürdürmeyi amaçlıyoruz. Bundan sonraki dönemde de uluslararası sermaye piyasalarını yakından takip ederek farklı yapılar altında yeni fonlama işlemlerine imza atmaya devam edeceğiz.’ değerlendirmesini yaptı.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.