Connect with us

EKONOMİ

Mahfi Eğilmez: 2022 Bütçesinin Kuşbakışı Analizi

Yayınlanma:

|

2022 Bütçesi Cumhuriyet Tarihinin En İlginç Bütçelerinden Birisiydi

2022 yılı bütçesi ifadesi aslında eksik bir ifade, çünkü 2022 yılında Türkiye’nin iki tane bütçesi vardı. 2022 yılında, cumhuriyet tarihinde ilk kez, başlangıç bütçesinin yüzde 61’i oranında ek bütçe yapıldı. Yılın ortasında böyle bir ek bütçe iki durumdan birisine işaret eder: (1) Başlangıç bütçesi hiçbir hesaba dayanmadan yapılmış ya da (2) Harcamalar o kadar artmış ki yapılan başlangıç bütçesi bunlara yetişemez olmuş. Belki üçüncü bir durum daha gerçekçi bir açıklamaya işaret eder: (3) Başlangıç bütçesi doğru dürüst hesaba dayanmadan yapılmış ve üstüne de harcamalar hızla artırılarak bütçeye sığmaz hale gelmiş.

Bu gelişmelerin sonucunda 2022 yılı bütçesi şöyle tamamlandı:

Bütçe Gelirleri Açısından Durum

(1) Tablodan gördüğümüz kadarıyla bütçe gelirleri yüzde 99,1 artarken bütçe giderleri yüzde 83,9 artmış. 2022 yılı ortalama enflasyonu yüzde 72 oldu. Buna göre bütçe giderleri ortalama yıllık enflasyondan 11,9 puan fazla artarken bütçe gelirleri enflasyonun 27,9 puan üzerinde artış göstererek bütçe açığının düşmesine katkıda bulunmuş. (2) Gelirlerdeki bu yüksek artışın altında hangi gelirler olduğuna baktığımızda karşımıza başlıca üç vergi kaleminde yaşanan yüksek tahsilât artışları çıkıyor: Kurumlar vergisi (yüzde 185,1 artmış); 2022 yılı faizin düşürülmesi sonucunda kurumların kârlarının ciddi artışlar göstermesine yol açtı. Yüksek enflasyon dolayısıyla malların ileride daha pahalanacağını düşünen hane halkları ve şirkeliraer taleplerini öne çekince talep artmış, ona paralel olarak satışlar da artmış ve kurumlar daha fazla kâr ederek daha yüksek kurumlar vergisi ödemiştir. İthalde Alınan KDV (yüzde 121,1 artmış); 2022 yılında ithalat yüzde 38 oranında artış göstermiş ve dolayısıyla İthalde Alınan KDV’de de ciddi tahsilât artışları görülmüştür. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) (yüzde 104,4 artmış); ÖTV, otomobil gibi lüks kabul edilen mallar üzerinden alınan bir vergi. Enflasyonist ortamda ileride fiyatının daha fazla artacağı düşüncesiyle bu tür mallara yönelik talep de artıyor ve dolayısıyla ÖTV tahsilatı da artıyor. Bu üç vergi gelirindeki tahsilat artışına ek olarak vergi dışı gelirlerde de yüzde 94,5 gibi enflasyonun 22,5 puan üzerinde bir artış gerçekleşmiştir. Vergi dışı gelirler uzunca bir süredir yüksek artışlar sergiliyor. Bunlar arasında devlet mallarının kiralanmasından, satışından elde edilen gelirler, bedelli askerlik geliri gibi gelirler yer alıyor.

Bütçe Giderleri Açısından Durum

(1) Tabloya göre faiz dışı giderlerin yüzde 84,9 ile ortalama enflasyonun 12,9 puan üzerinde arttığını buna karşılık faiz giderlerinin yüzde 71,9 ile tam olarak yıllık ortalama enflasyon kadar arttığı görülüyor. Faiz giderlerinde enflasyonun gerisinde kalan bu artış başarı gibi görünse de gerçek durum bu değil. 2022 yılında Kur Korumalı Mevduat adı altında bankalara yapılan ödeme 92,5 milyar lira olmuş. Bu ödeme bütçede ‘Mevduat ve Katılma Hesaplarının Kur Artışlarına Karşı Korunmasına İlişkin Giderler’ başlığı altında yer alıyor. Bir başka deyişle aslında faiz ödemesi olarak sınıflandırılması gereken bu ödeme faiz dışı gider olarak gösteriliyor. Bunu olması gereken kalem yani faiz ödemelerine eklersek faiz giderleri 403,4 milyar LİRA’ye yükseliyor. Bu durumda faiz giderleri 2021 yılına göre 71,9 değil yüzde 123 artmış oluyor. (2) Giderler arasında faiz giderleri dışında en önemli artışlar sermaye giderleri ve borç verme kaleminde yer alıyor. Bunlar da kamu kurumlarına ve özellikle kamu bankalarına bütçeden verilen destekleri içeriyor. 2022 yılında piyasaya müdahale amacıyla yapılan harcamalar bu kalemler üzerinden yapıldığı için artışlar yüksek oldu. (3) Buna karşın sermaye giderleri ve borç verme kalamin miktarları olması gerekenden çok düşük kaldı. Bunun da nedeni BOTAŞ’ın Rusya’ya olan 20 milyar Dolar tutarındaki borcunun Rusya tarafından ertelenmiş olması. Bu tutarın 2022 yılında gelmesi gereken tutarı kabaca 250 milyar lira olarak hesaplanıyor.

Bütçe Açığı Açısından Durum

Bütçe açığı 139 milyar lira olarak görünüyor. Oysa buna BOTAŞ’ın 2022’de ödemesi gereken 250 milyar lira eklersek gerçekte olması gereken açık 400 milyar liraya ulaşıyor. Türkiye, aslında borcu erteleyerek açığı ertelemiş ve seçimlere makyajlı bütçe açığıyla girmeyi tercih etmiş oluyor. Ne var ki ertelense de bu borç ödenecek. Ertelenen bu tutar 2023 bütçesi için ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor.

Bütçe, eskisi gibi bir bakışta her şeyin görülebileceği bir belge olmaktan çıktı. Artık her kalemin ince ince elden geçirilmesi, önünde arkasında saklanan bir şeyler olup olmadığına bakılması gerekiyor.

EK: 2022 Bütçe Gerçekleşmeleri Ayrıntı Tabloları (Tablolar için kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı 2022 Aralık Merkezi Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu)

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.