EKONOMİ
MAHFİ EĞİLMEZ: Dünya ve Türkiye Ekonomisinin 2023 Falı
Yayınlanma:
2 yıl önce|
Yazan:
BankaVitriniIMF’nin Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu (World Economic Outlook, October 2022) yayınlandı. Yılda iki kez IMF yıllık toplantıları öncesi (Ekim ve Nisan aylarında) yayınlanan bu rapor, IMF’nin üyesi olan 196 ülkeyle ilgili ayrıntılı bilgi ve veri içerir, gelecek yıllara ilişkin tahminlere yer verir. Bu yazımızda bu rapordaki verilere dayanarak dünyanın gelecek yılda nasıl bir görünüm içinde olmasının beklendiğini ve Türkiye tahminlerini ele alacağız (yazıda kullanılan verilerin tamamı IMF, World Economic Outlook, October 2022 Raporundan ve IMF World Economic Outlook Database, October 2022’den alınmıştır. Bu verilere ilişkin yorum ve analizler tümüyle bana aittir.)
İlk tablo dünya ekonomisine ilişkin özet toplu göstergeleri sergiliyor:
Tablo, 2023’de dünyada ticaret hacmi artışının ciddi biçimde hız keseceğini, ortalama büyümenin daha da düşeceğini buna paralel olarak enflasyonun da gerileyeceğini anlatıyor. Yine aynı tabloya göre Brent petrolün varil fiyatının 2022’ye göre gerileyeceği, emtia fiyatlarında 2022’ye göre önemli bir değişme olmayacağı, metal fiyatlarında gerilemenin devam edeceği bekleniyor. Büyümenin düşeceği bir yılda bu fiyatların gerilemesinin tahmin edilmesi tutarlı görünüyor.
İkinci tablo dünyanın genel olarak ekonomik görünümünü ortaya koyuyor:
Bu tabloya göre gelişmiş ekonomilerin yüzde 14 nüfusa sahip oldukları halde dünya gelirinin yüzde 42’sini aldıklarını, toplam dünya ihracatının yüzde 61,4’ünü yaptıklarını, buna karşılık yüzde 86 nüfusa sahip olan gelişmekte olan ekonomilerin aldığı gelir payının yüzde 58’de kaldığını sergiliyor. Dünyanın toplam geliri 100 dolar olsaydı 14 gelişmiş, kişi başına 3 dolar alırken 86 gelişmekte olan, kişi başına 0,67 dolar alıyor olacaktı. Gelişmiş dünya ile gelişmekte olan dünya arasında ilki lehine 3,5 kat fark var. Farkın 1999’da fark 6 kat olduğunu dikkate alırsak gelişmiş dünya ile gelişmekte olan dünya arasındaki gelir dağılımının düzelmekte olduğunu görebiliriz. Satın alma gücü paritesiyle (SAGP) bakıldığında Çin’in dünya GSYH’sinden en yüksek payı aldığı görülüyor.
Üçüncü tablo gelişmiş ülkelerin önde gelenlerinin başlıca makroekonomik göstergelerini gösteriyor:
Tablo, gelişmiş ekonomilerin 2023’de ciddi bir büyüme kaybı yaşayacaklarını anlatıyor. Covid 19 salgını sonrasında 2021’de hızlı bir toparlanmayla yüzde 5,2 oranında bir ortalama yaşamış olan gelişmiş ekonomiler 2023’de ortalama olarak yüzde 1,1’lik bir büyüme düzeyine gerileyecekler. Euro Bölgesi ve Birleşik Krallık için resesyon neredeyse kaçınılmaz görünüyor. ABD’nin durumu da çok farklı değil. Buna karşılık yıllardır durgunluk yaşayan Japonya büyüme konusunda mevcut durumundan fazlaca geriye gitmeyecek gibi görünüyor.
Gelişmiş ekonomiler işsizlik konusunda fazlaca bir sorunla karşılaşacak gibi durmuyorlar. Aralarında en yüksek işsizlik oranı Euro Bölgesinde oluşacak olan yüzde 7.
IMF’nin gelişmiş ülkeler için 2023 enflasyon tahminleri, büyüme oranlarında yaşanacak gerilemeler çerçevesinde korkulan enflasyonist gelişmenin önlenebileceği varsayımına dayanıyor. Yine de bu tahminler oldukça iyimser görünüyor. Öte yandan enflasyonda beklenen düşüşler doğal olarak büyük ölçüde bu ekonomilerin faiz artırımı yapmalarıyla sağlanacak.
2023 tahminleri çerçevesinde, gelişmiş ülkeler arasında cari açık konusunda sorun yaşayacak tek ülke Birleşik Krallık olarak öne çıkıyor. Büyümenin düşeceği bir ortamda ithalat da düşeceği için cari dengenin fazla bozulması beklenmemeli.
Dördüncü tablo gelişmekte olan ülkelerin başlıca makroekonomik göstergelerini sergiliyor:
Bu tabloya göre Hindistan dışındaki gelişmekte olan ekonomilerin en büyükleri 2023 yılında büyüme sıkıntısı içinde olacak. Çin her ne kadar büyümeye devam edecek görünse de bu büyüme hızları Çin ekonomisini sorunsuz ayakta tutacak oranlar değil. Brezilya’da büyüme hızının düşmesi Rusya’da eksi olması bekleniyor. Böylece Rusya 2022’den sonra 2023’de de resesyon yaşayacak. Brezilya dışında işsizlik sorunu yüksek olan ekonomi görünmüyor. Enflasyon da bu ekonomilerde sorun olmayacak gibi duruyor. Rusya’nın yaşayacağı küçülmeye karşın çok yüksek cari fazla vermesi bekleniyor.
Bu ekonomiler arasında en sıkıntılı görüneni Brezilya, en rahat durumda görüneni ise Endonezya. Endonezya bir yandan büyümesini yüksek düzeyde tutarken bir yandan işsizliği ve enflasyonu düşürecek gibi görünüyor. Öte yandan cari dengede de fazla vermeye devam ediyor.
Son tablo Türkiye ile ilgili gerçekleşmeleri ve tahminleri içeriyor:
Tabloya göre Türkiye’nin, her yıl bir milyon kişi artan nüfusuyla 2023 yılında yaklaşık 942 milyar dolarlık bir GSYH’ye ulaşması bekleniyor. Bu GSYH, kişi başına 10.863 Dolar gelir demek. Türkiye’nin 2023 yılında yüzde 3 büyüme sağlayacağı, işsizlik oranının pek fazla değişmeyeceği, enflasyon oranının da büyümedeki düşüş paralelinde yüzde 37 dolayına gerileyeceği bekleniyor. 2022 yılında Türkiye’nin cari açığı yüzde 5,7’ye yükseldikten sonra yine büyümedeki düşüş paralelinde 2023 yılında yüzde 3,9’a gerileyeceği tahmin ediliyor. Bir süredir borç yükü gerileyen Türkiye’de 2023 yılında borç yükünde pek bir değişiklik olması beklenmiyor.
Özet: Bu uzun analizin sonucunda küresel sistemde 2023 yılının 2022 yılından daha kötü bir durumda olacağını, ekonomilerin büyüme sorunları çekeceğini buna karşılık enflasyon artışlarını frenlemekle uğraşmak zorunda oldukları için çelişkili önlemler almak zorunda kalacaklarını söylemek mümkündür. Benzer şeyleri Türkiye için de söylemek mümkündür. Büyümede ve dolayısıyla enflasyonda ortaya çıkacağı tahmin edilen düşüşe karşın enflasyonun hala çok yüksek bir düzeyde kalacağı açık bir şekilde görülebiliyor. Türkiye açısından en ciddi sorunlardan birisi de risk priminin yüksekliği. Bu durum Türkiye’nin yeterince yabancı sermaye çekmesine hatta ihtiyacı kadar dış borçlanma yapmasına engel oluyor.
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Kasım Ayında Türkiye’ye 1,1 milyar dolar doğrudan yatırım girişi gerçekleşti
Yayınlanma:
22 saat önce|
13/01/2025Yazan:
BankaVitriniTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan Kasım 2024 Ödemeler Dengesi İstatistikleri, cari işlemler hesabında önemli gelişmeleri ortaya koydu. Kasım ayında cari işlemler hesabı 2.871 milyon ABD doları açık verirken, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 3.443 milyon ABD doları fazla olarak kaydedildi. Bu durum, dış ticaret açığının genel cari açık üzerindeki etkisini vurgularken, hizmetler dengesinin olumlu katkısını gösteriyor.
Kasım ayı ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5.235 milyon ABD doları olarak hesaplandı. Hizmetler dengesi ise 3.725 milyon ABD doları net giriş sağlayarak cari açık üzerindeki baskıyı hafifletti. Hizmet gelirleri içinde taşımacılık sektörü 1.338 milyon ABD doları, seyahat gelirleri ise 2.630 milyon ABD doları ile öne çıktı. Buna karşın, birincil gelir dengesi net çıkışının 1.442 milyon ABD doları olması, cari açık üzerindeki negatif etkisini sürdürdü.
Finans hesaplarında hareketlilik
Kasım ayında finans hesaplarında doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net giriş 582 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’de gerçekleştirdiği doğrudan yatırımlar 1.139 milyon ABD doları olarak kaydedilirken, yurt içi yerleşiklerin yurt dışında gerçekleştirdiği yatırımlar 557 milyon ABD doları arttı. Gayrimenkul alımları ise 194 milyon ABD doları olarak raporlandı.
Portföy yatırımları, Kasım ayında 1.229 milyon ABD doları net giriş sağladı. Yurt dışı yerleşikler hisse senedi piyasasında 39 milyon ABD doları, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasında ise 1.645 milyon ABD doları net alım gerçekleştirdi. Kredi hareketlerinde bankalar 3.226 milyon ABD doları, genel hükümet ise 174 milyon ABD doları net kredi kullanımı yaptı.
Resmi rezervlerde artış
Kasım ayında resmi rezervlerde 1.327 milyon ABD doları net artış yaşandı. Bu gelişme, Türkiye’nin dış finansman dengesinde pozitif bir işaret olarak öne çıktı. Yılın ilk 11 ayındaki toplam cari açık 5.606 milyon ABD doları olarak kaydedilirken, hizmetler dengesi bu dönemde 58.038 milyon ABD doları net gelir sağladı. Finans hesapları kapsamında, net doğrudan yatırımlar 3.838 milyon ABD doları, portföy yatırımları ise 12.412 milyon ABD doları giriş kaydetti.
Hizmetler dengesi ve finansman akışları öne çıkıyor
Kasım 2024’te, hizmetler dengesinden elde edilen yüksek gelirler, cari açık üzerindeki baskıyı hafifletti. Özellikle taşımacılık ve turizm gelirleri, bu olumlu katkının temel kaynağı oldu. Öte yandan, finansman tarafında doğrudan ve portföy yatırımlarındaki artış, dış finansman ihtiyacını karşılamada kritik bir rol oynadı.
investing
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Trump’ın koltuğa oturmasına beş kala çanlar piyasalar için çalıyor!
Yayınlanma:
1 gün önce|
13/01/2025Yazan:
BankaVitriniGeride kalan ve belki de yılın fiili olarak başladığı ilk haftaya küresel mali piyasalar pek de iyimser bir başlangıç yapamadı. Sizin de takdir edeceğiniz üzere, Trump’ın yaklaşan ayak sesleri piyasalar üzerinde var olan baskıyı daha da artırdı. Şöyle ki, İngiltere’de 30 yıl vadeli tahvil faizi son 27 yılın zirvesine yükselirken, kraliyet aslanı Sterlin 1,21 seviyesini test ederek bir yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesine geriledi. FED’den 2025 yılına yönelik seri faiz indirim beklentisi topyekûn rafa kalarken, senenin ikinci yarısına yönelik sınırlı da olsa faiz indirim beklentisinin ise korunduğunu görüyoruz. Trump’ın ikinci döneminde uygulayacağı politikaların enflasyonist olacağı beklentisinin yanı sıra, Kanada’nın eyalet olarak ABD’ye katılması, Meksika Körfezinin isminin Amerika Körfezi olarak değiştirilmesi yönünde çıkış, Panama kanalı ve Grönland için askeri güç kullanımının tartışılması derken, piyasaların da kafasının iyice karıştığını söylemeliyiz.
Trump’ın yanında devamlı yer alan Elon Musk’ın, yaklaşan Almanya seçimleri için de yön gösterici olduğunu görüyoruz. X ortamında, Make Europe Great Again (MEGA) başlığı ile aşırı sağcı AFD Başkanına destek beyan ettiğini de görüyoruz. Fransa’nın Avrupa’nın güvenliğini tartışmaya açması, Rusya riski yanı sıra ABD riskini de gündeme getirirken, tahvil piyasalarının kafasının karışık olmasını pekâlâ anlayabiliyoruz. Öte yandan, geçen seneyi oldukça iyimser bir şekilde kapatan ABD borsalarının (S&P %23 , Nasdaq %29) Trump politikaları netleşen kadar satış baskısı ile karşı karşıya kalabileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor.
İngiltere devlet tahvillerinde yükseliş manşet olarak ön plana çıksa da, ABD’de neredeyse üç ay gibi kısa bir dönmede, hatta FED’in de yılın son dönemine 100 baz puan faiz indirimi sıkıştırdığı bir zaman aralığında, 10 yıllık tahvil faizlerinde yaşanan 100 baz puan yükseliş piyasaların önünü görememesine neden olurken, pek çok fonu da zora soktuğunu okuyoruz. Mevcut karamsar tablo yetmezmiş gibi, her ayın ilk Cuması ABD’de açıklanan resmî enflasyon verisinin de kuvvetli gelmesi, piyasalar ahengini daha da bozdu: ABD Doları 110 seviyesine dayanarak son iki yılın zirvesine yükselirken, 10 yıllık tahvil faizi ise %4,80 seviyesine dayanarak son bir yılın en en yüksek seviyesini test etti.
Elbette, doğum oranlarının düştüğü, kalifiye eleman sıkıntısını yaşandığı hatta demografik faktörlerin ön plana çıktığı bir ekosistemde, Trump’ın göçmenleri sınır dışı edeceğini, öte yandan da gümrük vergilerini artıracağı yönünde beyan ettiği politikalara ilaveten ABD’de açıklanan güçlü istihdam verisi, yılın ikinci yarısına ait cılız olan faiz indirim beklentilerini de iyice törpüledi. Bank of America, istihdam verisi ardından 2025 yılında öngördüğü iki adet faiz indirim beklentisinden geri adım atarken, bir sonraki adımın faiz artırımı yönünde olabileceğini açıkladı. Piyasaların FED’i okumakta (tahmin etmekte) uzun bir süredir pek de başarılı olmadığını düşünürsek, revizyonlara pek de aldırış etmek istemiyoruz. Keza, beklentinin devamlı değiştiğini ve tahmincilerin de önünü göremediğini kabul etmemiz gerekiyor. Bizim görüşümüz aslında çok net. Trump 1.0 döneminden de pekâlâ bildiğimiz üzere, Trump bir işadamı ve masanın altın kuralını çok iyi uyguluyor. Kısa ve öz konuşurken, rakiplerine de korku dalgası salarak istediğini bir yere kadar kopararak sonra da uzlaşmaya çalışıyor.
Bu minvalde, Trump politikalarını yaratacağı endişelerin egemen olacağı yılın ilk çeyreğinde doların güçlü kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonrasında ise, Trump kendisinin de büyük bir sarsıntıya sebep olmak istemeyeceğini hatta doların da çok da kuvvetli olmasını arzu etmeyeceğini düşünüyoruz. Daha da basit bir anlatımla, belirsizliğin yüksek seyredeceği bir döneme girerken, piyasalarda yaşanacak türbülansa karşı da hazırlıklı olmak gerekiyor. Şöyle ki, bültenimizi okuyana yatırımcıları şu cümlelere çok aşina olduklarını biliyoruz “faiz getirisi olmaya altın, 10 yıllık tahvil faizinde yaşanan yükselişe boyun eğdi”… Gelin hep beraber altının haftayı nasıl kapattığına bakalım. ABD’de 10 yıllık tahvil getirisinin son onbeş ayın zirvesine geldiği bir haftada, altını ons fiyatı %2,5 yükselerek ons bazında 2,700 dolar seviyesine neredeyse yükseldi! ABD’nin çığ gibi büyüyen borcu, Kıta Avrupası’nın yapısal sorunları, İngiltere kamu maliyesine yönelik riskler derken, fiat (itibarlı) paralara olan güvenin sarsıldığı bir ekosistemde, altın ve bitcoin gibi arzı sınırlı alternatif enstrümanlara olan talebi güçlendireceğini düşünüyoruz.
Türkiye cephesine yönelik son sekiz aydır bültenimizin dilinden de anlaşılacağı üzere olumlu duruşumuzu koruyoruz. TCMB’nin net döviz pozisyonunun 2017 yılından bu yana en güçlü düzeye gelmesi de bu görüşümüzü destekliyor. TCMB’nin swap hâriç net döviz pozisyonunun -77 milyar dolar ile korkutucu bir tablo sergilediği yakın geçmişte yurt içi yerleşiklerin tasarruf tercihi dövize lehine dönerken ve dolarizasyon eğilimi de %70 seviyesinin üzerine yükselirken, bugünlerde ise TCMB’nin net döviz pozisyonunun +40 milyar doları aşması ile TL mevduatın toplam mevduat havuzu içindeki payı da %60 seviyesine iyice yaklaştı.
TCMB’nin enflasyon ile savaşta 2025 yılında da güçlü TL’den yana oyunu kullanacağı ve döviz kurunda büyük bir volatiliteye fırsat vermek istemeyen regulator konumu ile gerekli gördüğü yerde alım, gerekli gördüğü yerde ise satım yaparak döviz piyasasını dengede tutmaya devam ettiğini hemen hemen her gün bültenimizde işliyoruz. TCMB’nin piyasayı ‘denge’ tutan duruşuna paralel TL talebi güçlenirken, enflasyonun gerilemeye devam edeceği ve faizlerin de düşeceği görüşünden hareketle, Türkiye cephesinde var olan olumlu ‘hikâyenin’ de devam edeceğini düşünüyoruz. Eğer bir dış şok yaşanmazsa, geçen senenin Mayıs ayından bu yana sahip olduğumuz TL uzun pozisyonları korumaya devam etme gayreti içinde olacağız. Bunu yaparken, TL’nin reel anlamda getirisinin 2024’teki kadar cazip olmayabileceğini de göz ardı etmeyeceğiz. Hisse senetlerinin Cuma günün kırmızıda kapattığı günde, USDTRY kuru 35,40 seviyesine hafifçe de olsa yükseldi. Beş yıl vadeli CDS risk primi 270 baz puana yükselerek son iki ayın en yüksek seviyesine gelirken, iki yıl vadeli gösterge tahvil, TCMB’yi fiyatlamaya devam ederek son bir yılın en düşük seviyesi olan %39,88’e geriledi.
Piyasalar açısından Trump’ın koltuğa oturmasına artık beş iş günü kala, önemli makro ekonomik verilerin açıklanacağı kritik bir haftaya giriyoruz. Çarşamba günü ABD ve İngiltere’de açıklanacak enflasyon verilerinin piyasalar cephesinde dalgalanma yaratabileceğini göz ardı edilmemelidir. Avrupa’nın ortak para birimi EUR değer kaybetmeye devam ederek bu sabah 1,02 seviyesine kadar gerilediğini görüyoruz. Kıta Avrupasında yaşanan belirsizlik ve hâliyle talep yetersizliği, ana ihracat pazarı Avrupa olan Türk ihracatçısını zorlarken, EUR cephesinde 0,95 seviyesinin de ufukta göründüğü bir ortamda, ihracat bedellerinin türev piyasalarında hedge edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan, Sterlin bu sabah 1,21 seviyelerinin diplerine kadar gerileyerek iki yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesini test etti. GBPTRY kuru 43 seviyesinin altını test ederken, EURTRY kuru 36 seviyesinin diplerine kadar geriledi. TL’nin sepet bazında değer kazandığını görüyoruz.
Haftanın son iş gününde güçlü gelen ABD istihdam verisinin Trump stresine eklenmesi, ABD’de devam eden yangının maliyetinin ise sigorta maliyeti ile birlikte 150 milyar doları bulabileceği beklentisinin sigorta şirketleri üzerinde satış baskısı kurması ile ABD borsaları haftanın son iş gününü %1,5 civarında düşüşle tamamladı. Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında topyekûn kırmızı bir rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %1, Tayvan borsası %2, Hong Kong borsası ise %1,4 aşağıda işlem görürken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de satıcı bir havanın egemen olduğunu not edelim. Kobi endeksi Russell 2000 %1 düşüşle başı çekiyor. Öte yandan, ABD’nin Rus petrolüne ve taşıyıcı gemilerine yönelik yeni yaptırımları, Rusya’nın Çin ve Hindistan’a petrol ihracatını kısıtlayacağını okuyoruz. Bu durum, elbette Çin ve Hindistan’ın Orta Doğu, Afrika ve Amerika’dan petrol tedarikine yönelmesine, petrol fiyatlarının ve nakliye maliyetlerinin artmasına neden olacağı görüşünden hareketle, petrolün varil fiyatı bu sabah 81 dolara gelerek son altı ayın zirvesine yükseldi.
Emre Değirmencioğlu
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
REEL PİYASA VE VATANDAŞ 2025’E NASIL BAŞLADI?
Yayınlanma:
3 gün önce|
11/01/2025Yazan:
Erol TaşdelenCumhuriyet tarihinde belki de ilk defa bir kriz talebi baskılayarak aşılmaya çalışıyor. Üstelik bunu sadece Maliye Politikası uygulamadan ve altını doldurmadan sadece ve sadece Para Politikası ile başaracağımıza inanıyor Ekonomi Kurmayları.
Mehmet Şimşek, Borsa’dan ve Zenginlerden vergi almayı, Servet Vergisi almayı ağız ucu ile dillendirdi o aşamada kaldı. Oysa çoğu ekonomist bu krizin sadece Para Politikası ile aşılmayacağına hemfikir.
Gri listeden çıkışımıza sevindik ama Rating notlarına hızlı yansımadı, henüz “yatırım yapılabilir ülke” not seviyesine ulaşmadık. Bu da kalıcı sıcak paranın ve Doğrudan Yatırımın gelmesini geciktiriyor. Spekülatif sıcak para kervanına son aylarda gurbetçilerden girişlerde gözüküyor. TCMB faiz indirim serisine başlasa da yoğurdu üfleyerek yemesi gerektiğini çok net biliyor. Zira, KKM’yi halletmeden ki bu yönde somut adımlar da atıldı; döviz girişinin kalıcı hale geldiğine emin olmadan; Rating notlarının yükselmesini somut olarak görmeden hızlı faiz indirmeye gideceğini düşünmüyorum. Zira, hızlı faiz düşmeden KKM’den çıkan paranın Dövize gitmeyeceğine emin olması gerekir. Yeni bir Dolarizasyon dalgayı ekonomi kaldırmayacağı gibi halkın katlandığı enflasyon ile mücadele hamlelerini de boşa çıkaracaktır. Ekonomi kurmayları Dolarizasyon yaşanmaması için sıcak paranın akacağı alternatif alanlar yaratmak zorunda ki bunun en önemli oyun alanı da BORSA veya Konut gibi Alternatif alanlar. Bu nedenle Ekonomi Kurmayların ağzından sık sık borsanın ne kadar gelecek ve fırsatlar yarattığını duymaya devam edeceğiz.
BORSADA FİRMA KALİTESİ DÜŞTÜ VEYA BİLİNÇLİ DÜŞÜRÜLDÜ!
Fakat Borsa’da önemli bir sıkıntı firma kalitesinin düştüğü net gözüküyor. Bunda son yıllarda borsaya kota firmalardaki özensizlik etkili oldu. Borsa’da faaliyet gösteren firmaların KONKORDATO aldıklarına şahit oluyoruz. Hatta hiç faaliyet göstermeden tabela halde, kağıt üzerinde kalmış ama borsada hala işlem gören firmalar biliyorum. SPK’nın önemli bir görevi de küçük yatırımcıyı korumak ama bakıyorum bu tür firmalar ile ilgili bir tedbir almıyor. Bilançosu yerlerde olup borsa değerine bakıyorsunuz çoğu firmada anormal şişkinlikler yaşanıyor. Küçük yatırımcı çok dayak yedi son yıllarda bu nedenle çoğu yatırımcı Borsa’da işlem yapmayı bıraktı. Bu iş o kadar çığırından çıktı ki tüm servetini kaybedip intihar edenler var.
KONKORDATO PATLAMASI YAŞLANIYOR
Konkordato için 2023 yılında 519 firmaya Geçici Mühlet verilirken 2024’de 3 katını aşarak 1.723 firma oldu. 2023 yılında Konkordato alıp iflas eden 65 firma iken 2024’de iki katını aşarak 132 oldu. Konkordato başvurusu yapan firmalar öyle esnaf tarzı firma değil sanayici.
2024’de Konkordato alan firmalara baktığımızda Tekstil Sektörü 96 firma, İnşaat Sektörü 91 firma ile ilk iki sırayı aldı, ki iki sektör de emek yoğun. Bu durum bile başlı başına yeni işsizlik dalgası yaratacağına işaret ediyor. Bankalardaki toplam krediler içinde Zombi firmalara ait kredilerin payı %15’leri aşmış durumda ki IMF’nin bu yöndeki raporları da bu oranlara yakındı.
FİRMALAR MECBUREN DÖVİZ KREDİSİNE SARILDI
Bankaların Ticari Kredi TL faiz oranları hala %50-60 seviyesinde. Üstelik bazı bankalar Ticari Kredilerde TCMB’nin koyduğu sınırları aşarak uygunsuz komisyon, sigorta gibi ücret ve komisyon almaya devam ediyor. Özellikle İhracatçı ve bu koşullara rağmen yatırım yapan firmalar doğal olarak Döviz Kredilerine yöneldi. Hiçbir firma talep bastırılırken önünü görmeden yatırım yapmaz. Yapanlar da daha çok GES yatırım gibi maliyetleri düşürücü yatırımlar yapıyor. Özel Sektörün Döviz Kredi yükümlülükleri 2024 yılında reel olarak 42 milyar USD’den fazla artarak 170 milyar USD’ye yaklaştı. Ki bu firmaların ya İhracatçı ya da Yatırım Teşvik kullanan firmalar.
Dövize ihtiyacımız varsa ki var, o zaman bu firmalara verdiğimiz desteği geri çekemeyiz. Döviz Kredi artışı 2024’de %2 ile sınırlanmıştı bu sınır önce %1,50’ye düşürüldü; 2025 ilk haftası da %1’e düşürüldü. Bu bankalara direkt Döviz Kredileri kısın demek zaten bu şartlarda büyümek isterlerse de büyüyemeyecekler. Bankalar da kredi hacmi kısılınca otomatikman Döviz kredi Faiz oranlarını %0,50-1 arasında artırdı. Bankalar Komisyon oranlarını da artırdı; ek olarak sigorta gibi ürünler firmalara dayatılmaya başlandı. Son kararın Döviz Kredi kullanan firmalara ek maliyeti %1-2 arasında oldu ki döviz kredilerinde yüksek bir oran bu. Ekonomi kurmaylar TL/Döviz parametresini baskılarken KKM hesaplara TCMB’nin kur fark maliyeti yanında aslında firmalardaki döviz yükümlülüklerin artmasının da etkisi var.
TİCARİ FİRMALARDAKİ SIKINTI KOBİ’LERİ BATIRIR
Zira, bu baskıyı yapmaması halinde çoğu İSO ilk 500 ve ikinci 500 içinde yer alan bu firmalar ki Türkiye Sanayisinin bel kemikleri konumunda, bunlar ciddi hasar görecek demektir. Aslında TCMB döviz kredileri kısarak bu firmaları koruma altına almayı planlasa da reel piyasada karşılığı bu sonuçlar doğurmaz. Zira, bu firmalara döviz kredisi kullanma %50-60’dan TL kredi kullan anlamına gelir ki bu süreç sanayide sudden stop-ani duruş ile sonuçlanabilir. Bu firmalar o kadar büyük ki, sıkıntı yaşadıklarında sadece kendileri değil, kendileri ile birlikte yüzlerce firmayı olumsuz etkiler. Bu firmalara iş yapan KOBİ tarzı tüm fasoncular batar. Süreç iyi yönetilmezse Ticari segment firmaların işçi çıkarmalar yüz yüz değil artık bin bin çıkardıklarına şahit olabiliriz. Ticari segment kredilerdeki sıkıntı KOBİ firmaları esnaflar gibi olmaz aşırı yıkıcı bir hal alır.
VATANDAŞ BORÇ BATAĞINDA, HAREKET EDEMEZ HALDE
Başa dönelim Enflasyonu düşürmek ve krizi aşmak için uygulanan Para Politikası ne yönde tamamen TALEBİ BASKILAMA yönünde. Demek ki Enflasyonun nedeni TALEP ENFLASYONU olarak bir tespit yapılmış ki çözüm de bu yönde oluyor. Bireylerin kredilerini ciddi maliyete rağmen baskılanamadı. Zira borç denizine düşen vatandaş istemeye istemeye banka kredilerine sarıldı.
Vatandaş Konut ve Taşıt kredilerini öderken ki bunların toplam takip içindeki payları %1 bile değil Tüketici ve Kredi Kart Borçlarında tamamen batmış durumda.
ASGARİ ÜCRET DÖVİZ BAZLI TARİHİ ZİRVEDE AMA KİMSEYİ MUTLU ETMEDİ
Diğer taraftan TL/USD kuru 4-5 TL’den 35 TL’ye çıkmış durumda son yıllarda çok net bir MALİYET ENFLASYONU yaşandı aslında. GIDA ENFLASYONU kontrol edilemiyor; çünkü tüm girdiler (fide, tohum, ilaç, gübre, akaryakıt…) DÖVİZE ENDEKSLİ. USD bazlı Asgari ücret Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine yükseliyor ama kimse mutlu olmuyor, nedeni Temel Tüketim Malları o kadar arttı ki döviz bazlı gelir artışını bile eritti ve alım gücünü düşürdü. Bir işçinin işverene maliyeti en az 1.000 USD seviyesine ulaştı. İşçi maliyetini sadece ücret yönünden düşünmemek gerekir; mesai, yemek, servis, kıyafet, kıdem tazminat karşılıkları düşünüldüğünde Ticari Segment Sanayici Firmalarda işçi maliyeti 1.000 USD’yi aşmış durumda. Başta konfeksiyoncular olmak üzere Mısır’a yatırımları kaydıran firmalara dikkat edin çoğu emek yoğun firmalar ana neden işçi maliyetleri. Beş ay önce Firma çöplüğüne hazır mısınız diye yazarken aslında tehlikenin boyutlarına dikkat çekmiştim ki abartı da değil. Umarım yanılırım.
Enflasyon ile mücadelede yük Vatandaşa ve çalışan emekçiler üzerine binmiş durumda. Bir sanayicimiz, “binde bir Servet Vergisi alınsın 150 milyar USD birikir” dedi ama bu ekonomi kurmaylar ve diğer sanayiciler tarafından sahiplenilmedi. 1 milyon USD paranız olsa binde biri 10 bin USD yapar, çok değil aslında ama bunu bile beceremedik. 1940’ların krizini Varlık Vergisi ile aşmıştık. Şu andaki koşullar o kadar kötü değil ama bu yönde bir vergilendirme de kendini dayatıyor. Zira iki defa alınan MTV aslında Varlık Vergisiydi. Devamı gelmedi birden fazla konutu olandan ek vergi sözleri havada kaldı. Aslında gelinen noktada bıçak sırtındayız hatanın maliyeti de yüksek olacak, ek tedbir almamanın maliyeti de!
Erol TAŞDELEN-Ekonomist www.bankavitrini.com
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (733)
- BANKA ANALİZLERİ (132)
- BANKA HABERLERİ (2.898)
- BASINDA BİZ (55)
- BORSA (389)
- CEO PERFORMANSLARI (27)
- EKONOMİ (2.703)
- GÜNCEL (2.509)
- GÜNDEM (2.978)
- RÖPORTAJLAR (46)
- SİGORTA (123)
- ŞİRKETLER (1.929)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (395)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (781)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (6)
- Dr. Abbas Karakaya (57)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (436)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (44)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (25)
- Mustafa Akpınar (21)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (72)
- Serhat Can (6)
- Süleyman Çembertaş (12)
- Tungay Dere (17)
- Uğur Durak (33)
YAZARLAR
Kasım Ayında Türkiye’ye 1,1 milyar dolar doğrudan yatırım girişi gerçekleşti
Trump’ın koltuğa oturmasına beş kala çanlar piyasalar için çalıyor!
Göz Ardı Edemeyeceğiniz 12 Acımasız Kariyer Gerçeği
TurkishBank Moda Şube personeli Av. Saltoğlu’nun hesaplarını boşaltıp kaçtı
Maaşlar, Alım Gücü ve Enflasyon: Denizciler Kriz ile Yüzleşiyor
REEL PİYASA VE VATANDAŞ 2025’E NASIL BAŞLADI?
Koçtaş’ın Manisa GES tesisi, üretime başladı
OYAK Çimento’dan “net sıfır” adımı
FAZLA ÇALIŞMADA HER İŞVERENİN BİLMESİ GEREKENLER
Garanti BBVA Kriptoda üst düzey atama
BANKA EMEKLİLERİ: Maaşlarımız açlık sınırının altındadır
DENİZBANK YASTA: GMY vefat etti
TAŞIT KREDİLERE SINIRLAMA: 2 milyon TL üzeri araç alan kredi kullanamayacak
Şirketlerde Kriz etkisi: “Yengeç Sepeti Sendromu” yaygınlaşıyor
JPMorgan, Bank of America ve Wells Fargo’ya müşterileri dolandırıcılardan koruyamama davası
FİNANSAL DARBE NASIL ATLATILIR?
QNB Türkiye, QNB Plus sadakat programını tanıttı
Hanehalkı Enflasyon Beklentileri ve Hizmet Enflasyonu
BEYİN ÇÜRÜMESİ toplumsal soruna dönüşüyor
HSBC: Dolandırıcılığı önleyemediği için Avustralya’da şok dava
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 13 Ocak 2025 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 13/01/2025
- Son dakika: On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 13 Ocak 2025 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı! 13/01/2025
- 2025 yılı ehliyet ücreti kaç lira oldu? 13/01/2025
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: Suriye’ye sağladığımız enerjiyi arttırmayı planlıyoruz 13/01/2025
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 13/01/2025
- Starbucks'tan yeni kural 13/01/2025
- Trump'a 'Grönland'ı satın alma yetkisi' tasarısı Temsilciler Meclisi'nde 13/01/2025
- Dört ile idare iki ile vergi mahkemesi kuruluyor 13/01/2025
- Resmi Gazete'de bugün (14.01.2025) 13/01/2025
- Los Angeles'taki yangınların maliyeti yükseliyor 13/01/2025
- ABD'de kısa vadeli enflasyon beklentisinde yatay seyir 13/01/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ2 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM1 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK : Tekaüt Sandığı Vakfı (Sandık) SGK devri için hazırlıklar tamam
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
AKBANK ÖZEL FİRMAYA 22.000 LİRA MAAŞ PROMOSYONU VERDİ
-
GÜNCEL2 yıl önce
Eskişehir’de zimmetine 9 milyon lira geçiren banka müdürü tutuklandı