Türkiye’de kilovatsaati 23 cent’i bulan sanayi elektriğinin yarattığı üretim ve rekabet krizi, tekstil üreticilerinin korkulu rüyası haline geldiği su götürmez bir gerçekliktir. Türkiye’nin birincil ihracat kalemlerinden biri olan tekstil sektöründe, üreticinin başlıca üretim giderlerinin başını çeken elektrik giderlerinin, rakamlar bazında da incelendiğinde hâlihazırda güçlükle sürdürülen bu haksız rekabette, sanayiciyi artık havlu atarak, fabrika kapılarını kapatmanın eşiğine getirdiği açıktır.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere, Türkiyeli Tekstil üreticilerinin kullandığı elektriğin kilovatsaati ülkemizde 23 cent’i bulurken, bu gider Çin’de 8, Özbekistan’da 5, Bangladeş’te 10, Pakistan ve Hindistan’da ise 11 cent üzerinden işlem görmektedir.
Adil üretim koşullarında rekabet etmenin neredeyse imkânsız hale gelmesi, Uşak, Kahramanmaraş, Gaziantep gibi sektörün önde gelen üretici illerindeki pek çok üreticiyi de, kapısına kilit vurmanın eşiğine getirmiş ya da üretime ara vermeye zorlamıştır. Enerji fiyatları arasında bulunan bu denli derin uçurumun, hazır giyim sektöründe de meydana getireceği kaçınılmaz zammın, tüketicinin de belini bükmesi sürpriz olmayacaktır.
SANAYİCİ KENDİ YARASINI SARMADA YETERSİZ KALIYOR
Bugün, üreticinin artan enerji maliyetlerine bir önlem olarak alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi, enerji krizini azaltmaya yönelik önemli atılımlar arasında yer almaktadır. Örneğin Uşak Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yaklaşık 40 firma ile birlikte kurduğumuz 50-55 megavat hacmindeki güneş enerjisi santralleri, temiz enerji kaynağı kullanımını artırmakla kalmayıp hem üretim maliyetini azaltmaya hem de iklim değişikliğine neden olan karbon salınımının azaltılmasına katkıda bulunmaktadır.
Fakat sanayicinin bireysel düzlemde verdiğimiz bu çabanın yetersiz kaldığı açıkça görülmektedir. Geçmişte 5084 sayılı Yasa ile bu konuda üreticiye verilen desteğin ve buna ek olarak, yine bu yasa kapsamında sağlanan SSK indirim teşvikine benzer bir çalışmanın, üretici için çok büyük bir maliyet kalemi haline gelen işçilik giderleri alanında yapılaması bir zaruriyet haline gelmiştir.
YÜZDE 16’LIK ELEKTRİK İNDİRİMİ TEKSTİLCİYİ KURTARMAYA YETECEK Mİ?
Yeni yıl itibariyle, 2023 yılının ilk 3 ayını kapsayan yüzde 16’lık elektrik indiriminin, uzun soluklu bir rahatlama getireceğini öngörmek, bugün yaptığı toplam cironun yaklaşık dörtte birini elektrik giderine ayırmak durumun kalan tekstil üreticisi için oldukça hayalperest bir yaklaşım olacaktır.
Rekabet koşullarını geçici olarak iyileştirmede kısa vadede sanayicinin rahatlatacak olan bu indirimin yerini, yılın ilk üç ayını kapsayan süre dolduğunda efektif ve kalıcı bir indirime bırakmadığı takdirde, yukarıda bahsi geçen sıkıntıların, üretim ve istihdam bazında yerini daha büyük problemlere bırakacağı açıktır.
PAGEV’in de ilgili yazısında paylaştığı araştırmaya göre, Belçika’da 2018 yılında Leuven Üniversitesinin yaptığı Elektrik Fiyatlarının İmalat Sanayine Etkileri raporunda, elektrik fiyatları ile yatırımlar ve istihdam arasındaki modeli baz alan çalışmada, elektrik fiyatlarındaki yüzde 1’lik bir düşüşün dahi yüzde 0.30 ekstra istihdam yaratırken ayrıca yüzde 0.55 ekstra imalat yatırımına da destek olduğu anlaşılmıştır. İlgili yazısında sanayide 5,4 milyon kişi istihdam edildiğinin altına çizen PAGEV, döviz bazında yüzde 10’luk bir artışın, yüzde 3’lük bir istihdam kaybı ve akabinde yüzde 5,5’lik bir yatırım kaybı anlamına geleceğinin de altını çizmiştir.*
ÜRETİCİ ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYDU
Öte yandan yukarıda bahsettiğim gibi hâlihazırda var olan küresel rekabette enerji krizi hariç Türk sanayicilerin karşı karşıya bırakıldığı bir diğer önemli sorun da, iş gücü maliyetinin giderek artması hususudur.
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu segmentte üretim yapan ülkelerde asgari ücret verileri aylık bazda; Bangladeş’te 74, Hindistan’da 64, Mısır’da 90, Pakistan’da 22, Vietnam’da ise 327 dolar bandındadır. Türkiyeli üreticiler ise 2023 yılından itibaren, 455 dolarlık aylık işçi maliyetiyle bu ülkeler arasında, üreticinin diğer tüm maliyetlere ek olarak, yüksek iş gücü fiyatıyla baş etmek zorunda kalarak çok ciddi bir yükün altına girmektedir. Ayrıca bu rakamın 2023 için ilk yarısı için geçerli olduğunun, üreticinin yılın ikinci yarısında yapılacağı öngörülen ek zam uygulamasıyla bu cendereden çıkmasının mümkün görünmediğinin de altı özellikle çizilmelidir.
Bu şartlar altında istihdamın sağlanarak, üretim ve ihracatın artırılması bir yana, tekstil sektöründe, iç ve dış piyasada oldukça ciddi rakamlara varan küçülmelerin yaşanması, istihdamın azalması ve resesyona gidilmesi kaçınılmaz görünmektedir.
İstihdam, üretim ve rekabetin sürdürülebilirliği adına, enerji giderlerinde sanayiciye pozitif ayrımcılık yapılması, üreticinin kur baskısından daha az zarar görmesi için, ihracat bedeli döviz bozumlarının normal kurdan yüzde 10-15 daha fazla fark gözetilerek gerçekleştirilmesi, asgari ücretin işverene maliyetiyle ilgili uzun soluklu ve radikal bir çözüm yoluna gidilmesi, teşviklerin artırılması sektörün geleceği açısından hayati bir zaruriyet halini almıştır.
Arif ÖZTAN – TOBB Tekstil Geri Dönüşüm Başkan Vekili www.bankavitrini.com