Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Merkez Bankası enflasyon tahmini değişmedi: 2024 yüzde 36

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı. Fatih Karahan, “Parasal duruşumuzu korumakta kararlıyız” diyerek parasal sıkılaşmaya devam edileceğini aktardı.

Yayınlanma:

|

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın açıklamaları şu şekilde: “6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Başkan yardımcılığı görevini yürüttüğüm dönemde Merkez Bankası Başkanı görevinde bulunan sayın Hafize Gaye Erkan’a yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Merkez Bankası’nın görevi fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir.2023 yılı Haziran ayında parasal sıkılaşma sürecini başlattık. Sadeleşme sürecini başlatarak piyasa mekanizmasının işlevselliğini artırdık. TL varlıklara olan talebi güçlendirdik. Bir önceki rapor döneminden bu yana hem reel hem finansal göstergeler para politikamızın doğru yolda ilerlediğini teyit etmektedir.

Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde bozulmaya izin vermeyeceğiz.

Küresel çapta sıkı para politikaları ve kısıtlayıcı finansal koşulların büyümeyi baskılayıcı etkisi geçtiğimiz yılın ortalarından itibaren belirginleşmiştir.

Önceki rapor döneminden bu yana enerji hariç emtia fiyatları sınırlı gerilemesini sürdürmüştür. Bu dönemde doğal gaz fiyatları başta olmak üzere enerji emtia fiyatları düşmüştü.

Birçok ekonomide çekirdek enflasyon son aylarda gerilemektedir. Enflasyon küresel düzeyde hedeflerin üzerinde seyretmektedir. Riskler devam etmekle birlikte enflasyonun yıl içinde gerilemeyi sürdürmesi beklenmektedir. Gelişmiş ülke merkez bankaları politika faizlerinin mevcut seviyesini enflasyon hedefi için yeterli gördüklerini belirtmektedir.

Faiz indirimlerinin zamanlaması ve hızı önem kazanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin bir kısmında ise enflasyon görünümündeki iyileşme ile birlikte faiz indirimi süreçleri devam etmektedir.

Yılbaşından itibaren gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimlerine daha ihtiyatla yaklaşan sözlü yönlendirmeleri sonucunda portföy girişleri yavaşlamıştır.

Enflasyon gelişmeleri hakkında

202 yılı son çeyreğinde enflasyon önceki rapor tahminleri ile tutarlı seyrederek yıl sonunda yüzde 64.8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yıllık enflasyonun 2024 yılının ilk yarısına kadar artmaya beklediğimizi tüm politika metnimizde paylaştık. 3. çeyrekte petrol fiyatları vergiler döviz kuru, asgari ücret artışı gibi birden fazla şok bir arada gerçekleşmişti. Yüksek oranda olan bu şokların kısa sürede bir arada gelişmesi beklenti ve fiyatlama davranışlarında ilave bozulmaya yol açmıştır.

2023 yılı son çeyreğinde enflasyon önceki rapor tahminleri ile tutarlı seyrederek yıl sonunda yüzde 64.8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yıllık enflasyonun 2024 yılının ilk yarısına kadar artmaya beklediğimizi tüm politika metnimizde paylaştık. 3. çeyrekte petrol fiyatları vergiler döviz kuru, asgari ücret artışı gibi birden fazla şok bir arada gerçekleşmişti. Yüksek oranda olan bu şokların kısa sürede bir arada gelişmesi beklenti ve fiyatlama davranışlarında ilave bozulmaya yol açmıştır.

Perakende satış hacminin büyümesi 2023 yılının ikinci yarısında belirgin şekilde yavaşlamış kasım itibarıyla çeyreklik bazda negatife dönmüştür.

Talepteki aşırılık 2023 yılının ilk yarısında artan ithalat yolu ile dış ticaret dengesine olumsuz yansımıştır. Son dönemde ithalat eğilimi zayıflamıştır.

Ocak ayına ilişkin geçici veriler hem toplam hem altın ve enerji hariç bakıldığında dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devamına işaret etmiştir.

“Cari dengede iyileşme sürecinin devamını öngörüyoruz”

Talebin zayıflaması ile beklentilerin iyileşmesi ile birlikte cari dengede düzelme gerçekleşmiştir. Mevcut parasal sıkılaşma süreci de başta altın ve dayanıklı tüketim malı olmak üzere ithalat kanalı ile cari dengeye katkıda bulunmaya başlamıştır. 2024 yılında parasal aktarımın gecikmeli etkilerinin devreye girmesi ile cari dengede iyileşme sürecinin devamını öngörüyoruz.

Konut kiralarındaki artış hızı yavaşladı

2022 yılı sonrasında enflasyondan korunma davranışı işle artan gayrimenkul talebi konut fiyatlarında yüksek oranlı artışlara sebep olmuştur. Bu durum kiralara güçlü bir şekilde yansımaktadır. Sıkılaştırma sonrası dönemde büyük kentlerde konut fiyatlarındaki artış hızı yavaşlamıştır. Konut fiyat enflasyonu yıllık bazda düşüş göstermiştir. Konut fiyat artışındaki yavaşlamanın sürmesi hizmet enflasyonu kanalıyla 2024 yılında dezenflasyon sürecine katkı sağlayacaktır. Piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası enflasyon beklentisi ocak ayında yüzde 39 olmuştur.

Tüketici enflasyon 4. çeyrek boyunca tahmin aralığının orta noktasına yakın hareket emiş. 2023 yılının yüzde 64.8 ile yıl sonu tahmini ile uyumlu tamamlamıştır. Ocak ayında tahmin aralığının orta noktasındaki seyir korunmuştur.

Bu ayda ocak ayına özgü sebeplerle aylık enflasyonda yükseliş gerçekleşeceğini önceki tahminlerimizde yansıtmış kamuoyunda paylaşmıştık. Ücret, fiyat ayarlamaları ve geriye doğru endeksleme davranışı etkisi ile hizmet grubunda aylık enflasyon tahminimizin bir miktar üzerinde gelerek belirgin yükselmiştir. Asgari ücret artışının öngörülerimiz üzerinde artışının etkisi hissedilmiştir.

Son PPK karar metninde vurguladığımız gibi enflasyonun ana eğiliminde hedeflediğimiz patika ile uyumlu belirgin bir iyileşme görmeyi önemli buluyoruz.

Ocak ayındaki yükseliş sonrasında enflasyonun ana eğiliminin zayıflayacağını değerlendiriyoruz.

Para politikası stratejisi

Politika faizimizi yüzde 8.5’ten yüzde 45 seviyesine çıkardık. Bu süreçte kademeli ve bütünsel bir yaklaşımla parasal sıkılaştırmayı destekleyici uygulamaları devreye aldık. Bankacılık sistemindeki fazla likiditeyi miktarsal sıkılaştırma ile sterilize ediyoruz.

Makroihtiyati politika çerçevesini sadeleştirdik. Makroihtiyati çerçeveyi, KKM’yi teşvik eden kredi kullanımını sınırlayan menkul kıymet düzenlemelerini kaldırarak sadeleştirdik.

Parasal aktarı mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla 2023 Temmuz ayından itibaren zorunlu karşılık düzenlemeleri ile 1 trilyon liradan fazla TL sterilize edilmiştir.

Türk lirası depo alım ihalelerine başlanmıştır. 2023 yıl sonu itibarıyla 290 milyar TL olan TL depo alım ihalesi bakiyesi ocak ayında 603 milyar TL’ye çıktıktan sonra 5 Şubat itibarıyla 100 milyar TL’ye gerilemiştir.

Politika faizinin ocak ayında ulaştığı seviye ve parasal aktarımı güçlendirmek için atmakta olduğumuz destekleyici adımlarla birlikte dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaştığımızı değerlendiriyoruz. Politika faizinin mevcut seviyesi gerektiği müddetçe sürdürülecektir. İki ana koşul gözetilecektir. İlki aylık enflasyonun ana eğiliminin belirgin düşüş göstermesidir. Ana eğilim, iç talep, ithalat ve finansal koşullara ilişkin göstergeleri yakında izleyeceğiz.

İkincisi enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsamasıdır. Geniş kapsamlı enflasyon göstergeleri takip edilecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bozulma öngörülmesi halinde parasal sıkılık gözden geçirilecektir.

Mevduat faizi hakkında

Kredi faizleri hızla yükselirken mevduat faizlerindeki artış daha kademeli gerçekleşmiştir. Ocak ayında TL mevduat faizlerinde sınırlı gerileme gözlenmiştir. Öncü veriler TL mevduat faizlerinin yeniden artmaya başladığına işaret etmektedir.

Krediler hakkında

2023 yılının ilk yarısında güçlü seyreden bireysel kredi büyümesi zayıflamıştır. Aralık ayında özellikle bireysel kredi kartı bakiyesinde ivmelenme görülmüştür. Bunda dönemsel kampanyaların ve beklenen ücret artışlarının tüketimi öne çekmesi etkili olmuştur.

Kredi büyümesinde oluşabilecek aşırılıklara izin vermeyeceğiz. Ticari kredilerde ise istediğimiz sıkılık düzeyinde dengeli bir ilerleyiş söz konusudur. Reel sektöre sürdürülebilir oranda sağlıklı kredi akışı sağlanmaya devam ederken özel bankaların ticari kredi tarafında daha etkin bir rol oynadığını görüyoruz.

Son 5 ayda TL mevduat 2.4 trilyon TL artmış, KKM 910 milyar TL azalmış, yabancı para mevduat 1.3 milyar dolar, parite ve fiyat etkisinden arındırılmış olarak ise 3.6 milyar dolar azalmıştır.

TL mevduat payı yüzde 30’lu seviyelerden yüzde 43’e yükselirken KKM’nin payı yüzde 16’ya gerilemiştir. Ocak ayında TL mevduat payındaki artışın yavaşladığını gözlemledik.

Parasal sıkılaştırma ve sadeleştirme adımlarımız tahvil piyasasına da olumlu yansımış getiri eğrisini parasal duruşla uyumlu hale getirmiştir. Getiri eğrisinde normalleşme gözlemlenmektedir.

Mayıs ayında 700 baz puanın üzerine çıkan 5 yıllık CDS primi 300 baz puanın altına gerilerken bu hafta itibarıyla 325 baz puan seviyelerinde işlem görmektedir. Sermaye girişlerinde güçlü artış gözlemlenmiştir. 2023 Ocak-Mayıs ayları arasında aylık bazda 800 milyon dolar sermaye çıkışı gözlenirken yılın ikinci yarısında 12.6 milyar dolar sermaye girişi olmuştur.

Rezervler hakkında

Uluslararası rezervlerimizde önemli bir ilerleme kaydedilmiştir. 2023 yılı mayıs ayında 98 milyar dolara gerileyen rezervler 140 milyar dolar seviyesine ulaştıktan sonra 2024 ocak ayında bir miktar gerilemiştir. Net rezervlerde 35 milyar dolar civarında güçlü bir artış gerçekleşmiştir. Rezervlerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz.

Enflasyon tahmini hakkında

Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği bir görünüm esas alınmıştır.

2024, 2025, 2026 yıl sonu enflasyon tahminleri bir önceki rapor haliyle korunmuştur.

2024 yıl sonu yüzde 36, 2025 yıl sonu yüzde 14 olarak tahmin edilmektedir. Enflasyonun 2026 yılında yüzde 9 ile tamamlaması orta vadede yüzde 5 hedefinde istikrar kazanması öngörülmektedir.

Sıkı para politikası ve maliye politikasının eş güdümü katkısı ile iç talepteki dengelenme sürecinin devam edeceğini değerlendiriyoruz. Çıktı açığı tahmini güncellememiz 2024 yılı enflasyon tahminimizi 0.4 puan artırıcı yönde etkilemiştir.

Yılın ilk yarısında mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun ortalama olarak yüzde 4’ün altında, ocak hariç ise yüzde 3 civarında seyredeceğini öngörüyoruz. Enflasyonun tepe noktasına ulaşacağı mayıs sonuna kadar ocak ayında olduğu gibi bazı geçici etkiler görülecektir. Mayıs sonrasında yıllık manşet enflasyonda hızlı bir düşüş göreceğiz, dezenflasyon döneminde gireceğiz.

Baz etkileri ve daha önemlisi enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün devamı etkili olacaktır. Bu süreçte iç talepteki dengelenmenin devamı, ücret güncellenmelerinin tamamlanmış olması, manşet enflasyondaki düşüşün beklentilerde oluşturacağı iyileştirme önemli rol oynayacaktır. Mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun yüzde 2.5’in altına, yılın son çeyreğinde yüzde 1.5’e gerileyeceğini öngörüyoruz.

Görevimiz ve amacımız enflasyonu hedeflediğimiz patikada düşürmektir. TL’ye geçişi ve fiyatlama davranışlarında iyileşmeyi parasal aktarım mekanizması içinde bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Bir önceki enflasyon raporuna kıyasla enflasyonun ana eğilimi, kredi büyümesi, altın ve tüketim mallarının büyümesi öngörülerimizle uyumlu bir şekilde gerilemiştir.

Politika faizinin mevcut seviyesini enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanan, enflasyon beklentileri tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdüreceğiz. Mevduat faizi ve kredi arzında parasal aktarımı zayıflatan oynaklıklara izin vermeyeceğiz.

Faiz indirimi ile ilgili konuşmak için çok erken

“Faiz artışı döngüsünü sonlandırdığımızı ilan ettik. İndirimi konuşmak için fazlasıyla erken, aylık enflasyona baktığımızca ocak ayını geçici desek bile aralıkta yüzde 3 civarında ana eğilim söz konusuydu. Bu yüzde 36’lık hedefin olduğu durumda oldukça yüksek. Aylık enflasyona baktığımızda hem 2024 hedefinin aynı zamanda 2025 hedefinin de tutabilecek durumda olduğunu görmemiz gerekiyor.

Kredi kartına taksit sınırlaması olacak mı?

Aralık ayında kredi kartı harcamalarında yükselme oldu. Bunun geçici olup olmadığı net değil. Bir argüman şu: Asgari ücretin artacağı bekleniyordu bu nedenle bazı harcamalar öne çekilmiş olabilir, geçici olabilir. Bundan bağımsız olarak kredi kartlarında bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Birkaç fikrimiz var ama çalışmalarımız sürüyor. Bir şey zikretmek için erken, belli bir aşamaya geldiğinde kamuoyuna paylaşacağız.”

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan, Fatih Karahan, önceki başkan Hafize Gaye Erkan’ın ‘Çekmecemde milyar dolarlar var’ demesini hatırlatan basın mensubunun, ‘Sizin de çekmecenizde milyar dolarlar var mı, Geçinebiliyor musunuz? gibi sorularına yanıt vermedi. Karahan, “Buraya enflasyon konuşmaya geldik” şeklinde cevap verdi.

Cevdet Akçay: Yaptığımız şeyin doğruluğuna inanıyoruz

Konuşmada yer yer başkan yardımcılarının da söz aldığı son bölümde, Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, “Fonlama maliyeti-mevduat faizi linki kopmuş. Politika faizi-enflasyon linki kopmuş. Faiz-enflasyon linki kopmuş. Faiz-kur linki kopmuş. Biz daha 7 aydır bu kopan bağlantıyı kurmaya çalışıyoruz. Enflasyonun yüzde 36 tahmini iddialı ama iddiasız hedef koyan bir merkez bankası oksimorondur zaten. İddialı ama erişilebilir bir hedef enflasyonu aşağı indirmekte ve enflasyon beklentilerini düzeltmekte iddiasız ve rahat ulaşılabilir bir hedeften çok daha iyidir. Yaptığımız şeyin doğruluğuna fena halde inanıyoruz. Yıllık enflasyonun aşağı gelmesi bizim için önemli değil aylık enflasyonun aşağı inmesi daha önemli” ifadelerini kullandı.

Gazete Pencere

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump’ın koltuğa oturmasına beş kala çanlar piyasalar için çalıyor!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geride kalan ve belki de yılın fiili olarak başladığı ilk haftaya küresel mali piyasalar pek de iyimser bir başlangıç yapamadı. Sizin de takdir edeceğiniz üzere, Trump’ın yaklaşan ayak sesleri piyasalar üzerinde var olan baskıyı daha da artırdı. Şöyle ki, İngiltere’de 30 yıl vadeli tahvil faizi son 27 yılın zirvesine yükselirken, kraliyet aslanı Sterlin 1,21 seviyesini test ederek bir yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesine geriledi. FED’den 2025 yılına yönelik seri faiz indirim beklentisi topyekûn rafa kalarken, senenin ikinci yarısına yönelik sınırlı da olsa faiz indirim beklentisinin ise korunduğunu görüyoruz. Trump’ın ikinci döneminde uygulayacağı politikaların enflasyonist olacağı beklentisinin yanı sıra, Kanada’nın eyalet olarak ABD’ye katılması, Meksika Körfezinin isminin Amerika Körfezi olarak değiştirilmesi yönünde çıkış, Panama kanalı ve Grönland için askeri güç kullanımının tartışılması derken, piyasaların da kafasının iyice karıştığını söylemeliyiz.

Trump’ın yanında devamlı yer alan Elon Musk’ın, yaklaşan Almanya seçimleri için de yön gösterici olduğunu görüyoruz. X ortamında, Make Europe Great Again (MEGA) başlığı ile aşırı sağcı AFD Başkanına destek beyan ettiğini de görüyoruz. Fransa’nın Avrupa’nın güvenliğini tartışmaya açması, Rusya riski yanı sıra ABD riskini de gündeme getirirken, tahvil piyasalarının kafasının karışık olmasını pekâlâ anlayabiliyoruz. Öte yandan, geçen seneyi oldukça iyimser bir şekilde kapatan ABD borsalarının (S&P %23 , Nasdaq %29) Trump politikaları netleşen kadar satış baskısı ile karşı karşıya kalabileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor.

İngiltere devlet tahvillerinde yükseliş manşet olarak ön plana çıksa da, ABD’de neredeyse üç ay gibi kısa bir dönmede, hatta FED’in de yılın son dönemine 100 baz puan faiz indirimi sıkıştırdığı bir zaman aralığında, 10 yıllık tahvil faizlerinde yaşanan 100 baz puan yükseliş piyasaların önünü görememesine neden olurken, pek çok fonu da zora soktuğunu okuyoruz. Mevcut karamsar tablo yetmezmiş gibi, her ayın ilk Cuması ABD’de açıklanan resmî enflasyon verisinin de kuvvetli gelmesi, piyasalar ahengini daha da bozdu: ABD Doları 110 seviyesine dayanarak son iki yılın zirvesine yükselirken, 10 yıllık tahvil faizi ise %4,80 seviyesine dayanarak son bir yılın en en yüksek seviyesini test etti.

Elbette, doğum oranlarının düştüğü, kalifiye eleman sıkıntısını yaşandığı hatta demografik faktörlerin ön plana çıktığı bir ekosistemde, Trump’ın göçmenleri sınır dışı edeceğini, öte yandan da gümrük vergilerini artıracağı yönünde beyan ettiği politikalara ilaveten ABD’de açıklanan güçlü istihdam verisi, yılın ikinci yarısına ait cılız olan faiz indirim beklentilerini de iyice törpüledi. Bank of America, istihdam verisi ardından 2025 yılında öngördüğü iki adet faiz indirim beklentisinden geri adım atarken, bir sonraki adımın faiz artırımı yönünde olabileceğini açıkladı. Piyasaların FED’i okumakta (tahmin etmekte) uzun bir süredir pek de başarılı olmadığını düşünürsek, revizyonlara pek de aldırış etmek istemiyoruz. Keza, beklentinin devamlı değiştiğini ve tahmincilerin de önünü göremediğini kabul etmemiz gerekiyor. Bizim görüşümüz aslında çok net. Trump 1.0 döneminden de pekâlâ bildiğimiz üzere, Trump bir işadamı ve masanın altın kuralını çok iyi uyguluyor. Kısa ve öz konuşurken, rakiplerine de korku dalgası salarak istediğini bir yere kadar kopararak sonra da uzlaşmaya çalışıyor.

Bu minvalde, Trump politikalarını yaratacağı endişelerin egemen olacağı yılın ilk çeyreğinde doların güçlü kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonrasında ise, Trump kendisinin de büyük bir sarsıntıya sebep olmak istemeyeceğini hatta doların da çok da kuvvetli olmasını arzu etmeyeceğini düşünüyoruz. Daha da basit bir anlatımla, belirsizliğin yüksek seyredeceği bir döneme girerken, piyasalarda yaşanacak türbülansa karşı da hazırlıklı olmak gerekiyor. Şöyle ki, bültenimizi okuyana yatırımcıları şu cümlelere çok aşina olduklarını biliyoruz “faiz getirisi olmaya altın, 10 yıllık tahvil faizinde yaşanan yükselişe boyun eğdi”… Gelin hep beraber altının haftayı nasıl kapattığına bakalım. ABD’de 10 yıllık tahvil getirisinin son onbeş ayın zirvesine geldiği bir haftada, altını ons fiyatı %2,5 yükselerek ons bazında 2,700 dolar seviyesine neredeyse yükseldi! ABD’nin çığ gibi büyüyen borcu, Kıta Avrupası’nın yapısal sorunları, İngiltere kamu maliyesine yönelik riskler derken, fiat (itibarlı) paralara olan güvenin sarsıldığı bir ekosistemde, altın ve bitcoin gibi arzı sınırlı alternatif enstrümanlara olan talebi güçlendireceğini düşünüyoruz.

Türkiye cephesine yönelik son sekiz aydır bültenimizin dilinden de anlaşılacağı üzere olumlu duruşumuzu koruyoruz. TCMB’nin net döviz pozisyonunun 2017 yılından bu yana en güçlü düzeye gelmesi de bu görüşümüzü destekliyor. TCMB’nin swap hâriç net döviz pozisyonunun -77 milyar dolar ile korkutucu bir tablo sergilediği yakın geçmişte yurt içi yerleşiklerin tasarruf tercihi dövize lehine dönerken ve dolarizasyon eğilimi de %70 seviyesinin üzerine yükselirken, bugünlerde ise TCMB’nin net döviz pozisyonunun +40 milyar doları aşması ile TL mevduatın toplam mevduat havuzu içindeki payı da %60 seviyesine iyice yaklaştı.

TCMB’nin enflasyon ile savaşta 2025 yılında da güçlü TL’den yana oyunu kullanacağı ve döviz kurunda büyük bir volatiliteye fırsat vermek istemeyen regulator konumu ile gerekli gördüğü yerde alım, gerekli gördüğü yerde ise satım yaparak döviz piyasasını dengede tutmaya devam ettiğini hemen hemen her gün bültenimizde işliyoruz. TCMB’nin piyasayı ‘denge’ tutan duruşuna paralel TL talebi güçlenirken, enflasyonun gerilemeye devam edeceği ve faizlerin de düşeceği görüşünden hareketle, Türkiye cephesinde var olan olumlu ‘hikâyenin’ de devam edeceğini düşünüyoruz. Eğer bir dış şok yaşanmazsa, geçen senenin Mayıs ayından bu yana sahip olduğumuz TL uzun pozisyonları korumaya devam etme gayreti içinde olacağız. Bunu yaparken, TL’nin reel anlamda getirisinin 2024’teki kadar cazip olmayabileceğini de göz ardı etmeyeceğiz. Hisse senetlerinin Cuma günün kırmızıda kapattığı günde, USDTRY kuru 35,40 seviyesine hafifçe de olsa yükseldi. Beş yıl vadeli CDS risk primi 270 baz puana yükselerek son iki ayın en yüksek seviyesine gelirken, iki yıl vadeli gösterge tahvil, TCMB’yi fiyatlamaya devam ederek son bir yılın en düşük seviyesi olan %39,88’e geriledi.

Piyasalar açısından Trump’ın koltuğa oturmasına artık beş iş günü kala, önemli makro ekonomik verilerin açıklanacağı kritik bir haftaya giriyoruz. Çarşamba günü ABD ve İngiltere’de açıklanacak enflasyon verilerinin piyasalar cephesinde dalgalanma yaratabileceğini göz ardı edilmemelidir. Avrupa’nın ortak para birimi EUR değer kaybetmeye devam ederek bu sabah 1,02 seviyesine kadar gerilediğini görüyoruz. Kıta Avrupasında yaşanan belirsizlik ve hâliyle talep yetersizliği, ana ihracat pazarı Avrupa olan Türk ihracatçısını zorlarken, EUR cephesinde 0,95 seviyesinin de ufukta göründüğü bir ortamda, ihracat bedellerinin türev piyasalarında hedge edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan, Sterlin bu sabah 1,21 seviyelerinin diplerine kadar gerileyerek iki yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesini test etti. GBPTRY kuru 43 seviyesinin altını test ederken, EURTRY kuru 36 seviyesinin diplerine kadar geriledi. TL’nin sepet bazında değer kazandığını görüyoruz.

Haftanın son iş gününde güçlü gelen ABD istihdam verisinin Trump stresine eklenmesi, ABD’de devam eden yangının maliyetinin ise sigorta maliyeti ile birlikte 150 milyar doları bulabileceği beklentisinin sigorta şirketleri üzerinde satış baskısı kurması ile ABD borsaları haftanın son iş gününü %1,5 civarında düşüşle tamamladı. Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında topyekûn kırmızı bir rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %1, Tayvan borsası %2, Hong Kong borsası ise %1,4 aşağıda işlem görürken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de satıcı bir havanın egemen olduğunu not edelim. Kobi endeksi Russell 2000 %1 düşüşle başı çekiyor. Öte yandan, ABD’nin Rus petrolüne ve taşıyıcı gemilerine yönelik yeni yaptırımları, Rusya’nın Çin ve Hindistan’a petrol ihracatını kısıtlayacağını okuyoruz. Bu durum, elbette Çin ve Hindistan’ın Orta Doğu, Afrika ve Amerika’dan petrol tedarikine yönelmesine, petrol fiyatlarının ve nakliye maliyetlerinin artmasına neden olacağı görüşünden hareketle, petrolün varil fiyatı bu sabah 81 dolara gelerek son altı ayın zirvesine yükseldi.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

REEL PİYASA VE VATANDAŞ 2025’E NASIL BAŞLADI?

Yayınlanma:

|

Cumhuriyet tarihinde belki de ilk defa bir kriz talebi baskılayarak aşılmaya çalışıyor. Üstelik bunu sadece Maliye Politikası uygulamadan ve altını doldurmadan sadece ve sadece Para Politikası ile başaracağımıza inanıyor Ekonomi Kurmayları.

Mehmet Şimşek, Borsa’dan ve Zenginlerden vergi almayı, Servet Vergisi almayı ağız ucu ile dillendirdi o aşamada kaldı. Oysa çoğu ekonomist bu krizin sadece Para Politikası ile aşılmayacağına hemfikir.

Gri listeden çıkışımıza sevindik ama Rating notlarına hızlı yansımadı, henüz “yatırım yapılabilir ülke”  not seviyesine ulaşmadık. Bu da kalıcı sıcak paranın ve Doğrudan Yatırımın gelmesini geciktiriyor. Spekülatif sıcak para kervanına son aylarda gurbetçilerden girişlerde gözüküyor. TCMB faiz indirim serisine başlasa da yoğurdu üfleyerek yemesi gerektiğini çok net biliyor. Zira, KKM’yi halletmeden ki bu yönde somut adımlar da atıldı; döviz girişinin kalıcı hale geldiğine emin olmadan; Rating notlarının yükselmesini somut olarak görmeden hızlı faiz indirmeye gideceğini düşünmüyorum. Zira, hızlı faiz düşmeden KKM’den çıkan paranın Dövize gitmeyeceğine emin olması gerekir. Yeni bir Dolarizasyon dalgayı ekonomi kaldırmayacağı gibi halkın katlandığı enflasyon ile mücadele hamlelerini de boşa çıkaracaktır. Ekonomi kurmayları Dolarizasyon yaşanmaması için sıcak paranın akacağı alternatif alanlar yaratmak zorunda ki bunun en önemli oyun alanı da BORSA veya Konut gibi Alternatif alanlar. Bu nedenle Ekonomi Kurmayların ağzından sık sık borsanın ne kadar gelecek ve fırsatlar yarattığını duymaya devam edeceğiz.

BORSADA FİRMA KALİTESİ DÜŞTÜ VEYA BİLİNÇLİ DÜŞÜRÜLDÜ!

Fakat Borsa’da önemli bir sıkıntı firma kalitesinin düştüğü net gözüküyor. Bunda son yıllarda borsaya kota firmalardaki özensizlik etkili oldu. Borsa’da faaliyet gösteren firmaların KONKORDATO aldıklarına şahit oluyoruz. Hatta hiç faaliyet göstermeden tabela halde, kağıt üzerinde kalmış ama borsada hala işlem gören firmalar biliyorum. SPK’nın önemli bir görevi de küçük yatırımcıyı korumak ama bakıyorum bu tür firmalar ile ilgili bir tedbir almıyor. Bilançosu yerlerde olup borsa değerine bakıyorsunuz çoğu firmada anormal şişkinlikler yaşanıyor. Küçük yatırımcı çok dayak yedi son yıllarda bu nedenle çoğu yatırımcı Borsa’da işlem yapmayı bıraktı. Bu iş o kadar çığırından çıktı ki tüm servetini kaybedip intihar edenler var.

KONKORDATO PATLAMASI YAŞLANIYOR

Konkordato  için 2023 yılında 519 firmaya Geçici Mühlet verilirken 2024’de 3 katını aşarak 1.723 firma  oldu. 2023 yılında Konkordato alıp iflas eden 65 firma iken 2024’de iki katını aşarak 132 oldu. Konkordato başvurusu yapan firmalar öyle esnaf tarzı firma değil sanayici.

2024’de Konkordato alan firmalara baktığımızda Tekstil Sektörü 96 firma, İnşaat Sektörü 91 firma ile ilk iki sırayı aldı, ki iki sektör de emek yoğun. Bu durum bile başlı başına yeni işsizlik dalgası yaratacağına işaret ediyor. Bankalardaki toplam krediler içinde Zombi firmalara ait kredilerin payı %15’leri aşmış durumda ki IMF’nin bu yöndeki raporları da bu oranlara yakındı.

FİRMALAR MECBUREN DÖVİZ KREDİSİNE SARILDI

Bankaların Ticari Kredi TL faiz oranları hala %50-60 seviyesinde. Üstelik bazı bankalar Ticari Kredilerde TCMB’nin koyduğu sınırları aşarak uygunsuz komisyon, sigorta gibi ücret ve komisyon almaya devam ediyor. Özellikle İhracatçı ve bu koşullara rağmen yatırım yapan firmalar doğal olarak Döviz Kredilerine yöneldi. Hiçbir firma talep bastırılırken önünü görmeden yatırım yapmaz. Yapanlar da daha çok GES yatırım gibi maliyetleri düşürücü yatırımlar yapıyor. Özel Sektörün Döviz Kredi yükümlülükleri 2024 yılında reel olarak 42 milyar USD’den fazla artarak 170 milyar USD’ye yaklaştı. Ki bu firmaların ya İhracatçı ya da Yatırım Teşvik kullanan firmalar.

Dövize ihtiyacımız varsa ki var, o zaman bu firmalara verdiğimiz desteği geri çekemeyiz. Döviz Kredi artışı 2024’de %2 ile sınırlanmıştı bu sınır önce %1,50’ye düşürüldü; 2025 ilk haftası da %1’e düşürüldü. Bu bankalara direkt Döviz Kredileri kısın demek zaten bu şartlarda büyümek isterlerse de büyüyemeyecekler. Bankalar da kredi hacmi kısılınca otomatikman Döviz kredi Faiz oranlarını %0,50-1 arasında artırdı. Bankalar Komisyon oranlarını da artırdı; ek olarak sigorta gibi ürünler firmalara dayatılmaya başlandı.  Son kararın Döviz Kredi kullanan firmalara ek maliyeti %1-2 arasında oldu ki döviz kredilerinde yüksek bir oran bu. Ekonomi kurmaylar TL/Döviz parametresini baskılarken KKM hesaplara TCMB’nin kur fark maliyeti yanında aslında firmalardaki döviz yükümlülüklerin artmasının da etkisi var.

TİCARİ FİRMALARDAKİ SIKINTI KOBİ’LERİ BATIRIR

Zira, bu baskıyı yapmaması halinde çoğu İSO ilk 500 ve ikinci 500 içinde yer alan bu firmalar ki Türkiye Sanayisinin bel kemikleri konumunda, bunlar ciddi hasar görecek demektir. Aslında TCMB döviz kredileri kısarak bu firmaları koruma altına almayı planlasa da reel piyasada karşılığı bu sonuçlar doğurmaz. Zira, bu firmalara döviz kredisi kullanma %50-60’dan TL kredi kullan anlamına gelir ki bu süreç sanayide  sudden stop-ani duruş  ile sonuçlanabilir. Bu firmalar o kadar büyük ki, sıkıntı yaşadıklarında sadece kendileri değil, kendileri ile birlikte yüzlerce firmayı olumsuz etkiler. Bu firmalara iş yapan KOBİ tarzı tüm fasoncular batar. Süreç iyi yönetilmezse Ticari segment firmaların işçi çıkarmalar yüz yüz değil artık bin bin çıkardıklarına şahit olabiliriz. Ticari segment kredilerdeki sıkıntı KOBİ firmaları esnaflar gibi olmaz aşırı yıkıcı bir hal alır.

VATANDAŞ BORÇ BATAĞINDA, HAREKET EDEMEZ HALDE

Başa dönelim Enflasyonu düşürmek ve krizi aşmak için uygulanan Para Politikası ne yönde tamamen TALEBİ BASKILAMA yönünde. Demek ki Enflasyonun nedeni TALEP ENFLASYONU olarak bir tespit yapılmış ki çözüm de bu yönde oluyor. Bireylerin kredilerini ciddi maliyete rağmen baskılanamadı. Zira borç denizine düşen vatandaş  istemeye istemeye banka kredilerine sarıldı.

Vatandaş Konut ve Taşıt kredilerini öderken ki bunların toplam takip içindeki payları %1 bile değil Tüketici ve Kredi Kart Borçlarında tamamen batmış durumda.

ASGARİ ÜCRET DÖVZİ BAZLI TARİHİ ZİRVEDE AMA KİMSEYİ MUTLU ETMEDİ

Diğer taraftan TL/USD kuru 4-5 TL’den 35 TL’ye çıkmış durumda son yıllarda çok net bir MALİYET ENFLASYONU yaşandı aslında. GIDA ENFLASYONU kontrol edilemiyor; çünkü tüm girdiler (fide, tohum, ilaç, gübre, akaryakıt…)  DÖVİZE ENDEKSLİ. USD bazlı Asgari ücret Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine yükseliyor ama kimse mutlu olmuyor, nedeni  Temel Tüketim Malları o kadar arttı ki döviz bazlı gelir artışını bile eritti ve alım gücünü düşürdü. Bir işçinin işverene maliyeti en az 1.000 USD seviyesine ulaştı. İşçi maliyetini sadece ücret yönünden düşünmemek gerekir; mesai, yemek, servis, kıyafet, kıdem tazminat karşılıkları düşünüldüğünde Ticari Segment Sanayici Firmalarda işçi maliyeti 1.000 USD’yi aşmış durumda. Başta konfeksiyoncular olmak üzere Mısır’a yatırımları kaydıran firmalara dikkat edin çoğu emek yoğun firmalar ana neden işçi maliyetleri. Beş ay önce Firma çöplüğüne hazır mısınız diye yazarken aslında tehlikenin boyutlarına dikkat çekmiştim ki abartı da değil. Umarım yanılırım.

Enflasyon ile mücadelede yük Vatandaşa ve çalışan emekçiler üzerine binmiş durumda. Bir sanayicimiz, “binde bir Servet Vergisi alınsın 150 milyar USD birikir” dedi ama bu ekonomi kurmaylar ve diğer sanayiciler tarafından sahiplenilmedi. 1 milyon USD paranız olsa binde biri 10 bin USD yapar, çok değil aslında ama bunu bile beceremedik. 1940’ların krizini Varlık Vergisi ile aşmıştık. Şu andaki koşullar o kadar kötü değil ama bu yönde bir vergilendirme de kendini dayatıyor. Zira iki defa alınan MTV aslında Varlık Vergisiydi. Devamı gelmedi birden fazla konutu olandan ek vergi sözleri havada kaldı. Aslında gelinen noktada bıçak sırtındayız hatanın maliyeti de yüksek olacak, ek tedbir almamanın maliyeti de!

Erol TAŞDELEN-Ekonomist      www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Garanti BBVA Kriptoda üst düzey atama

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankadan yapılan açıklamaya göre, Garanti BBVA Kripto’nun üst yönetiminde değişiklik gerçekleşti.

Kurumun Genel Müdürü Korcan Abalı görevinden ayrılırken bu görevi, geçmişte önemli birçok finansal teknoloji şirketinde üst düzey yöneticilik yapmış olan Onur Güven üstlendi.

Güven, çalışma hayatına 2002’de iş zekası uzmanı olarak başlıca telekomünikasyon şirketlerine ve bankalara danışmanlık vererek başladı.

2007-2015 yıllarında Turkcell’de iş zekası, veri ve ürün yönetimi alanlarında önemli görevler üstlenen Güven, Paycell’in kurucularından biri olarak, 2015’te önce Genel Müdür Vekilliği, sonra Üst Düzey Yönetici (CEO) olarak görev yaptı.

2022’de Crypto.com Türkiye Ülke Direktörü olarak bu markanın Türkiye pazarına girişine liderlik etti. 2023’re ise BtcTurk Kripto’nun CEO ve YK Üyesi görevini aldı. Güven, son olarak FI Strat’ın Kurucusu ve CEO’su olarak görev yapıyordu.

Yıldız Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği lisans ve Özyeğin Üniversitesi Executive MBA yüksek lisans mezunu olan Güven, finansal teknolojiler, dijital varlılar, kripto/blok zincir alanlarında 20 yılı aşkın tecrübeye sahip.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.