Hem içeride hem de dışarıda gündemin oldukça yoğun olduğu önemli bir günü geride bıraktık. İlk önce finansın iki temel sac ayağından başlayalım. Risk artarsa yatırımcı daha fazla getiri talep eder. 19 Mart sonrası Türkiye’de siyasi iklimin değişmesi ile TL cinsi varlıklara yönelik iştahın azalmasının TCMB rezervleri üzerinde nasıl bir erimeye neden olduğunu hep birlikte tecrübe ettik. Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları 21 Mart ile 4 Nisan haftası arasında 8,8 milyar dolar artması da yatırımcının ruh hâlinin ne kadar hızlı değişebileceğini çok net bir şekilde gösterdi. Bu gelişmeler paralelinde, TCMB dün sonuçlanan olağan PPK toplantısında, bir hafta vadeli politika faizini 350 baz puan artırarak %46 seviyesine getirirken, faiz koridorunun üst bandını da %49 seviyesine, alt koridoru ise (gecelik borç alma) %41’den %44,50 seviyesine yükseltti.
Hatırlanacağı üzere, yaşanan siyasi türbülans sonrası olağanüstü bir PPK toplantısı yapan TCMB, faiz koridorunun üst bandını %46 seviyesine çekerek fonlamayı bu kanaldan yapmak suretiyle üstü kapalı da olsa faiz artırımınına gitmişti. TCMB’nin kararını yerinde ve normalleşme adımı olarak okurken, piyasalar penceresinden bakıldığında da olumlu bir gelişme olarak gördüğümüzün altını çizmemiz gerekiyor. Karar sonrası TCMB tarafından yapılan açıklamaya göre ara verilen bir hafta vadeli repo ihalelerinin yeniden başlayacağı açıklandı. Bu açıklamayı piyasa faizlerinin ve TLREF’in %46’ın biraz üzerinden denge bulacağı yönünde okuyoruz. Unutmamak gerekiyor ki TCMB’nin faiz seti piyasalara yön teşkil ediyor! Eğer işler tekrar ‘çirkinleşirse’ TCMB’nin piyasalara yeniden üst bandı göstererek faizi tekrar %49’a kadar yükseltme imkânına sahip olduğunu da göz ardı etmeyelim.
Piyasa yansımasına geçmeden, ekonomist kimliğimiz ile önemli gördüğümüz bir hususun altını çizmiş olalım. Neredeyse 2023’in ikinci yarısından bu yana TCMB enflasyonu (kanseri) kurutmak için faiz silahı ile (kemoterapi) mücadele ediyor. Yüksek dozda ve uzun süreli (!) kemoterapinin yan etkileri de vücudun başka organlarına zarar vermeye başladı. Faizlerin reel sektörü oldukça yorduğu, sanayide işlerin yolunda gitmediğini bir fiil tecrübe ediyoruz. 2025 yılı tam da dezenflasyon ile savaşta zafer ilan edilecek bir yıl olup faiz indirimleri de hazır başlamışken, patlak veren siyasi risk ardından TCMB’nin on üç ay sonra yeniden faizi artırması, tabir caizse dişinizi biraz daha sıkın denilen sanayicinin sıkacak diş kalmadı demesine neden olacağını düşünüyoruz. TCMB adımını TL’nin değerini koruma, finansal istikrarı temin etme dolayısı ile de enflasyonla mücadelede kapsamında anlamlı ve yerinde bulsak da, dünyanın fabrikalarının çarklarını kuvvetli bir şekilde döndürmek için bir biri ile kavga ettiği bir ekosistemde, mütemadiyen kuru tutmak üzerine bir politika izlenmesini de tam olarak doğru bulmuyoruz. Bu noktada yeni bir ekonomi programına ihtiyaç duyulduğunun da altını kalınca çizmemiz gerekiyor.
Dönelim kararın piyasa yansımasına. Faizin arttığı yere para girer söylemi ile Türk Lirası varlıklar üzerindeki satış baskısının hafifleyeceğini düşünüyoruz. Karar öncesi 38,15 seviyesine kadar yükselen USDTRY kuru 38,05 seviyesine gerilerken, TCMB’nin faiz artırarak aslında enflasyon karşı hızlı bir önlem alarak faizleri yeniden indirme kabiliyeti kazanacağı görüşüne paralel on yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faiz yaklaşık yarım puan düştü. Yabancının Türkiye risklerinin barometresi beş yıl vadeli CDS risk primi on baz puan düşüşle 330 baz puana geriledi. Borsa İstanbul ise günü %1,4 yükselişle tamamladı. TCMB’nin Temmuz toplantısı ile yeniden faiz indirimlerine başlayacağını düşündüyoruz.
Yurt dışına geçmeden önce, her hafta Perşembe günü açıklanan haftalık TCMB ve BDDK verilerini yine enine boyuna irdeledik. Buna göre, 11 Nisan ile biten haftada, parite etkisinden arındırılmış seriye göre, yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları, son haftalardaki eğilimin aksine, tamamı da kurumsal yatırımcı kaynaklı olmak üzere 2,4 milyar dolar azaldı. TCMB’nin 16 Nisan valörlü net döviz pozisyonu yaklaşık 2,4 milyar dolar iyileşme kaydederken, manşet rakam da 17,5 milyar dolar seviyesine yükseldi. Her ne kadar artışta altın fiyatları ve parite etkisini göz ardı etmesek de, manşet rakamda erimenin yerini durulmaya terk ettiğini düşünüyoruz. Menkul kıymet istatistiklerine göre, söz konusu haftada yabancının Türk varlıklarında satışları ivme kaybetmeden devam etmiş. Buna göre, yabancı 0,3 milyar dolar hisse senedi, 2,8 milyar dolar tahvil satarken, eurobond cephesinden de 1,2 milyar dolar net satış gerçekleştirmiş ki toplamı 4,3 milyar dolar ile oldukça kuvvetli bir satışa işaret ediyor. Tansiyonun arttığı son dört haftalık çıkışın toplam bilançosu ise neredeyse 13 milyar doları buldu!
Dönelim yurt dışına. Dün TCMB kararı sonrası sahneye çıkan ECB, beklentilere paralel faiz oranlarının yedinci kez 25 baz puan indirerek mevduat faizini %2,25 seviyesine çekti. Karar ardından mikrofon karşısına geçen ECB Başkan Lagarde, tarife krizi nedeniyle büyüme görünümünde bozulmaya dikkat çekti. ECB faiz indirirken, tabir caizse kabak faizleri indirmeyen Powell’ın başına patladı! ABD Başkanı Trump, FED Başkanı Powell’ın geç kaldığını ve yavaş olduğunu söyleyerek “iyi bir iş çıkardığını düşünmüyorum, ondan memnun değilim” dedi. Trump, faiz oranlarının Avrupa’da olduğu gibi düşmesi gerektiğini savunarak, Powell’a yönelik eleştirilerini yeniden gündeme taşıdı. Faizleri indirmediği için Powell’ı eğer isterse çok hızlı bir şekilde görevden alabileceğini öne sürerken, Powell ise görev süresi dolmadan ayrılmayı düşünmediğini daha önce net bir şekilde ifade etmişti. Hatta, WSJ’ye göre Trump, Powell’ı kovmanın yollarını aramak adına gizli toplantılar da gerçekleştirmiş! FED ise Trump’ın gümrük tarifelerinin enflasyonu yükseltme riski taşıdığını belirterek, faiz indirimi için daha fazla netlik gerektiği görüşünde olsa da, piyasa vadeli faiz kontratları yıl bitmeden FED’den yaklaşık 85 baz puan (en az 3 kez 25 baz puan) faiz indirimi beklediğinin altını çizelim.
ABD borsaları dün geceyi karmaşık bir seyir izleyerek tamamladı. Dow Jones açıklanan bilançolara paralel %1,3 gerilerken, S&P ve Nasdaq ise önemli bir değişim kaydetmedi. Trump, Çin ile yaşanan karşılıklı gümrük tarifesi artışlarının sona erebileceğine işaret ederek, piyasaları sarsan tarife savaşında yumuşama sinyali verdi. Çin ile temasların sürdüğünü söyleyen Trump, bir anlaşmaya varılabileceği konusunda iyimser konuşsa da, müzakerelerin şu aşamada sınırlı olduğunu okuyoruz. Öte yandan ABD limanlarına demirleyen Çinli gemilere vergi konulması fikri gündeme gelirken, piyasalar yeni güne dengeli, hafif de olsa alıcılı bir seyirle başlıyor. Yeni gün başlangıcında Çin hâriç Asya cephesinde yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Hong Kong %1,6 yükselişle başı çekerken, gösterge endeks Tokyo borsası %0,8 yukarıda işlem görüyor.
Güvenli liman edası ile altının ons fiyatı tüm zamanların zirvesinin kıyısından işlem görürken, petrol fiyatlarının yukarı yönlü hareketi de dikkatimizi çekti. İran ile görüşmelerin pek de iyi gitmemesi ve Trump’ın AB ile görüşmelerin yolunda gittiği açıklamasının bu süreçte etkili olduğunu düşünüyoruz. Geride bıraktığımız hafta pandemi döneminden bu yana en düşük seviyeye gerileyen Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı, neredeyse on dolar yükselerek 68 dolar seviyesine kadar yükseldi. Dün akşam Başkan Trump, İtalya Başbakanı Meloni’yi Beyaz Saray’da ağırladı. Avrupa Birliği’nin çelik, alüminyum ve otomobil ithalatında %25 oranında tarife riskiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde, Trump ilk kez bu kadar net şekilde bir anlaşma olacağından emin olduğunu belirtti. Meloni ise Avrupa ile ABD arasında arabulucu rolü üstlenmeye hazır olduğunu ifade etti. Liderler ayrıca savunma harcamaları ve göç politikaları üzerine de görüş birliği sergiledi. Meloni, Haziran’daki NATO zirvesinde İtalya’nın savunma bütçesini GSYH’nin %2’sine çıkarma taahhüdü vereceğini açıkladı. Trump, İtalya ile olan güçlü ilişkisini vurgularken, Meloni’nin davetiyle İtalya’yı ziyaret edeceğini de söyledi.
TCMB Net döviz pozisyonunda yaşanan günlük değişim

Emre Değirmencioğlu