Connect with us

ŞİRKETLER

REKABET KURULU İLAÇ SEKTÖRÜNDEKİ 19 FİRMAYA SORUŞTURMA AÇTI

Yayınlanma:

|

Rekabet Kurulunca 19 teşebbüs hakkında soruşturma başlatıldı. Kurumun internet sitesinde yer alan duyuruya göre, ilaç sektöründe ve diğer bazı sektörlerde faaliyet gösteren teşebbüsler tarafından Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ihlal edilip edilmediğinin tespiti amacıyla soruşturma açıldı.

Soruşturma açılmasına karar verilen şirketler şunlar: “AbbVie Tıbbi İlaçlar Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, AstraZeneca İlaç Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, BASF Türk Kimya Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, Bausch & Lomb Sağlık ve Optik Ürünleri Ticaret Anonim Şirketi, Bayer Türk Kimya Sanayii Limited Şirketi, GlaxoSmithKline İlaçları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, İlko İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Johnson and Johnson Sıhhi Malzeme Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, Liba Laboratuarları Anonim Şirketi, Menarini Sağlık ve İlaç Sanayi Ticaret Anonim Şirketi, Merck İlaç Ecza ve Kimya Ticaret Anonim Şirketi, Merck Sharp Dohme İlaçları Limited Şirketi, Michael Page International Nem İstihdam Danışmanlığı Limited Şirketi, Panasonic Elektronik Satış Anonim Şirketi, Pfizer PFE İlaçları Anonim Şirketi, Sanof İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, SIFI İlaç Anonim Şirketi ve World Medicine İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi.”

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Banka Üst Yönetimi ve Kara Para Aklama: Katılım Nedenleri, Süreçler ve Olası Sonuçla

Yayınlanma:

|

Banka Üst Yönetimi ve Kara Para Aklama: Katılım Nedenleri, Süreçler ve Olası Sonuçlar

Kara para, yasa dışı faaliyetlerden elde edilen kazançların finansal sisteme yasal bir çerçeveye oturtularak sokulması sürecidir. Bankalar, finansal sistemin merkezinde yer aldıkları için bu sürecin en sık başvurulan araçları arasında bulunur. Banka üst yönetiminin kara para aklama faaliyetlerine bilerek ya da bilmeyerek dahil olması ise, yalnızca bankanın itibarı ve mali durumu için değil, toplumun güvenliği ve ekonomik istikrar için de ciddi bir tehdit oluşturur. Bu makalede, banka üst yönetiminin kara para aklama süreçlerine karışma nedenleri, kara para aklama aşamaları, yönetimin aldığı riskler ve bu tür faaliyetlerin sonuçları detaylı olarak ele alınacaktır.

Kara Para Aklamanın Temel Aşamaları ve Bankaların Rolü

Kara para aklama süreci genellikle üç ana aşamadan oluşur: yerleştirme (placement), dağıtma (layering) ve bütünleştirme (integration). Her aşamada bankaların sağladığı işlemler, kara paranın yasal hale getirilmesine katkı sağlar.

  1. Yerleştirme (Placement): Kara para aklama sürecinin ilk aşamasıdır ve yasa dışı fonların finansal sisteme dahil edilmesini içerir. Bu aşamada yasa dışı kazançlar genellikle bankalara yatırılır. Büyük miktarlardaki nakit paranın çeşitli hesaplara yatırılması, transfer edilmesi veya döviz işlemlerine yönlendirilmesiyle gerçekleştirilir. Bankalar, özellikle nakit işlemlerin yoğun olduğu hesap hareketlerini izleyerek bu tür yerleştirme işlemlerini tespit edebilir. Ancak, güçlü denetim mekanizmalarının olmaması, bu işlemlerin fark edilmesini zorlaştırır ve kara para, bankalar aracılığıyla sisteme girmiş olur.
  2. Dağıtma (Layering): Bu aşama, kara paranın izini kaybettirmek için karmaşık işlemlerle yasal bir görünüme kavuşturulmasını hedefler. Paranın farklı hesaplara transfer edilmesi, uluslararası havaleler yapılması veya karmaşık ticari işlemlerle maskelenmesi gibi yöntemlerle fonların kaynağı gizlenir. Paranın kaynağını takip etmeyi zorlaştırmak için çeşitli ülkelerdeki bankalar ve offshore hesaplar kullanılarak işlemler daha karmaşık hale getirilir. Bankalar, bu işlemler sırasında yüksek değerli para transferlerine şüpheyle yaklaşmalı ve riskli işlemleri sürekli izlemelidir.
  3. Bütünleştirme (Integration): Kara para aklamanın son aşamasıdır ve yasal bir görüntüye kavuşmuş paranın ekonomiye entegre edilmesini içerir. Bu aşamada yasa dışı kazançlar, gayrimenkul alımları, lüks tüketim malları veya ticari yatırımlar gibi görünüşte yasal faaliyetlerde kullanılır. Bankalar, yasa dışı gelirlerin bu yasal görünümlü faaliyetler aracılığıyla ekonomiye karıştığını tespit etmekte zorluk yaşayabilir. Örneğin, yüksek miktarda ticari krediler veya yatırım hesapları aracılığıyla sağlanan fonlar, bankacılık sistemi içinde “temiz” bir görünüme sahip olur.

Banka Üst Yönetiminin Kara Para Aklamaya Katılım Nedenleri

Banka üst yönetiminin kara para aklama süreçlerine bilerek veya bilmeyerek katılmasının altında çeşitli nedenler yatmaktadır. Bu nedenler, bankanın finansal hedefleri ve dış baskılardan bireysel çıkarlara kadar değişiklik gösterebilir.

Kâr Elde Etme Arzusu ve Finansal Baskılar

Bankalar, özellikle ekonomik dalgalanmalar döneminde veya hissedarlarının yüksek kâr beklentisi altında kara para aklama işlemlerinden elde edilen yüksek nakit akışlarını çekici bulabilir. Bu yasa dışı fonlar, bankanın kâr marjını artırarak mali tablolarında geçici bir iyileşme sağlar. Bu süreçte bankalar, işlem ücretleri ve faiz gelirleriyle kısa vadeli finansal başarı elde edebilir.

Ancak bu tür gelirler, bankaların uzun vadeli güvenilirliğini tehdit eder ve ciddi yasal sonuçlar doğurur. Örneğin, geçmişte kara para aklama skandallarına karışmış olan büyük bankalar, milyarlarca dolar para cezasına çarptırılmış ve ciddi itibar kayıpları yaşamıştır. Bu nedenle kısa vadeli kazançların uzun vadeli riskleri gölgeleyebileceği bu tür durumlar, bankalar açısından büyük riskler barındırır.

Zayıf Denetim ve İç Kontrol Mekanizmaları

Bankalar genellikle kara para aklamayı önleme (AML) ve “Müşterini Tanı” (KYC) prosedürlerine sahiptir. Ancak, bu sistemlerin zayıf uygulanması veya yetersiz denetim mekanizmaları, yasa dışı fonların finansal sisteme girmesini kolaylaştırabilir. Etkili bir iç kontrol mekanizmasının olmaması, bankanın yasa dışı işlemleri fark etmesini zorlaştırır ve üst yönetimin bu tür işlemlere göz yummasına neden olabilir.

Özellikle uluslararası bankalar için farklı ülkelerdeki yasal düzenlemelere uyum sağlamak zor olabilir. Bu durum, kara para aklamayla mücadele programlarının zayıf kalmasına ve bazı yasa dışı işlemlerin gözden kaçmasına neden olur. Üst yönetim, bu kontrol ve denetim zafiyeti nedeniyle riskli işlemleri belirlemekte ve engellemekte zorlanabilir.

Kişisel Çıkarlar ve Yolsuzluk

Bazı banka yöneticileri, kişisel çıkarları doğrultusunda kara para işlemlerine bilerek göz yumabilir. Örneğin, üst düzey yöneticiler, yasa dışı kazançlardan pay almak veya belirli müşteri ilişkilerini geliştirmek amacıyla bu tür faaliyetlere göz yumar. Bu tür çıkar çatışmaları, bankanın etik ve yasal sorumluluklarını ihmal etmesine yol açar ve bankanın itibarını büyük ölçüde zedeler.

Yöneticilerin yasa dışı kazançlardan pay almak veya çıkar çatışmaları nedeniyle bu tür işlemlere aktif olarak katılması, kamuoyunun bankacılık sistemine olan güvenini sarsar. Bu riskleri azaltmak için, bankaların bağımsız denetimlere tabi tutulması ve etkili iç kontrol mekanizmaları kurulması büyük önem taşır. Ancak, bazı durumlarda bu denetimler göz ardı edilir veya zayıf bırakılır.

Dış Baskılar ve Tehditler

Organize suç örgütleri veya terör örgütleri gibi yasa dışı gruplar, bankaların üst yönetimlerine tehdit, şantaj veya baskı uygulayarak kara para aklama faaliyetlerine katılmalarını sağlayabilir. Güvenlik açığı bulunan ülkelerde bu tür tehditler daha yaygın olup yönetimi yasa dışı işlemlere göz yummak zorunda bırakabilir. Özellikle kara para aklamanın terörizmi finanse etmek gibi durumlarda, bankalar bu suçların dolaylı bir parçası haline gelir ve finansal sistemin güvenilirliği ciddi şekilde tehdit altına girer.

Bu tür olaylar, yalnızca bankanın itibarını değil, aynı zamanda toplumun güvenliğini ve finansal sistemin bütünlüğünü de tehdit eder. Bu tür tehditlere karşı koymak için bankaların bağımsız denetim mekanizmaları kurması ve çalışanlarına yönelik güvenlik önlemlerini artırması önemlidir.

Politik Baskılar ve Sosyal Etkiler

Bazı ülkelerde kara para aklama, siyasi veya sosyal çıkarlar doğrultusunda kullanılabilir. Özellikle hükümetler veya belirli siyasi gruplar, kara para aklama işlemlerini bankacılık sistemi üzerinden gerçekleştirmek için bankalara baskı yapabilir. Banka üst yönetimi üzerindeki bu baskılar, bankaların yasa dışı işlemlere bilerek dahil olmasına yol açabilir.

Bu tür durumlarda, bankanın tarafsızlığı tehlikeye girer ve kamuoyunun finansal sisteme olan güveni sarsılır. Bu gibi durumlarda, bankaların bağımsız denetim mekanizmalarını güçlendirmesi ve şeffaflık ilkelerine bağlı kalması büyük önem taşır.

Bankaların Kara Para Aklama Faaliyetlerine Katılmasının Sonuçları

Bankaların kara para aklama faaliyetlerine katılması, hem banka hem de toplum için ciddi zararlar doğurabilir. Bu tür faaliyetlerin sonuçları finansal istikrarı, toplum güvenliğini ve bankanın itibarını ciddi şekilde etkileyebilir.

  • Finansal İstikrarın Bozulması: Kara para aklama faaliyetleri, ekonomide dengesizlik yaratır ve finansal istikrarı bozarak yasal işletmelere karşı haksız rekabete yol açar. Bu durum, piyasalarda güvensizlik yaratır ve bankacılık sisteminin bütünlüğünü tehdit eder. Ayrıca, kara para aklama faaliyetlerinin sürdüğü bir ortamda enflasyon gibi ekonomik dengesizlikler yaşanabilir. Gri listeye alınan ülkelerin ana nedenlerinden biri de Kara Para Trafşğinde bankaların işin içine girmesinden kaynaklandığı unutulmamalı.
  • İtibar Kaybı: Kara para aklama skandalına karışan bankalar, itibar kaybına uğrar ve müşterilerinin güvenini kaybeder. Bu durum, bankanın müşteri tabanının daralmasına ve uzun vadede mali kayıplar yaşamasına neden olur. Geçmişte kara para aklama skandalları nedeniyle milyar dolarlarla ifade edilen cezalar ödemek zorunda kalan birçok banka, itibar ve müşteri kaybı nedeniyle önemli ölçüde zarar görmüştür.
  • Yasal ve Finansal Yaptırımlar: Kara para aklama suçuna karışan bankalar, yüksek miktarda para cezasına çarptırılabilir. Bu cezalar, bankanın mali yapısını olumsuz etkiler ve operasyonel faaliyetlerini kısıtlar. Ayrıca, kara listeye alınan bankalar, uluslararası finansal piyasalardan dışlanabilir ve kredi notları düşebilir.
  • Toplum Üzerindeki Olumsuz Etkiler: Kara para aklama faaliyetleri, organize suçların ve terörizmin finansmanını destekleyerek toplum güvenliğini tehdit eder. Yasa dışı gelirlerin yasal sisteme karışması, suç oranlarını artırır ve toplumda etik değerlerin zayıflamasına yol açar. Bu nedenle, kara para aklamayla mücadele, hem ekonomik güvenlik hem de toplumsal huzur açısından hayati önem taşır.

Sonuç

Bankaların kara para aklama faaliyetlerine karşı güçlü önlemler alması, yalnızca bankanın güvenilirliği için değil, finansal sistemin bütünlüğü ve toplumun güvenliği için de büyük önem taşır. Üst yönetim seviyesinde sıkı denetim, etkili iç kontrol mekanizmaları ve etik kurallar, kara para aklamayı engellemek için kritik rol oynar. Bankaların bağımsız denetimlere tabi olması ve düzenleyici kurumların bu konuda sıkı tedbirler alması, kara para aklamayla mücadelede en etkili adımlardır.

Finansal sistemin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliği ve toplumun güvenliği için bankaların kara para aklama faaliyetlerine karşı bilinçli ve güçlü bir duruş sergilemesi gerekmektedir. Bu, hem bankaların hem de düzenleyici kurumların iş birliği içinde çalışmasını ve kara para aklamayı önleme konusunda kararlı bir politika benimsemesini gerektirir. Bankaların, toplumsal sorumluluklarını yerine getirerek şeffaflık ilkesine bağlı kalması, toplumun bankacılık sistemine olan güvenini artıracaktır.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Kurumsal Yönetici Körlüğü nedir?

Yayınlanma:

|

Kurumsal Yönetici Körlüğü, bir organizasyonda yöneticilerin belirli sorunları veya zayıf noktaları fark edememe, tanımlayamama ya da önemsememe durumudur. Bu körlük, yöneticilerin iş süreçlerini iyileştirme, rekabetçi avantajlarını koruma veya krizleri önceden görme yeteneklerini zayıflatır ve işletmenin uzun vadeli başarısını tehdit eder. Kurumsal Yönetici Körlüğü, hem bireysel yöneticilerin özelliklerinden kaynaklanabilir, hem de kurum kültürü gibi yapısal nedenlerle ortaya çıkabilir. İşte bu körlüğün daha detaylı açıklaması:

1. Psikolojik Faktörler

  • Başarıya Odaklanma ve Özgüven Aşırılığı: Yöneticiler, önceki başarılarına aşırı güven duyduklarında, yeni gelişen sorunları göz ardı etme eğiliminde olabilirler. Başarıya odaklanma, bu sorunları “küçük detaylar” olarak algılama yanılgısına yol açabilir.
  • Onaylama Yanlılığı: Yöneticiler, kendi inançlarını veya kararlarını destekleyen bilgileri daha çok dikkate alarak, karşıt fikirleri veya potansiyel sorunları görmezden gelebilir. Bu, yanılgılı kararların devam etmesine sebep olur.
  • Konfor Alanında Kalma Eğilimi: Bazı yöneticiler, var olan düzeni korumak için sorunlarla yüzleşmekten kaçınır. Yenilikçi ve zorlayıcı çözümler üretmek yerine, risk almadan mevcut işleyişe bağlı kalmayı tercih edebilirler.

2. Kurum Kültürü ve Yapısal Faktörler

  • Kurum İçi Eleştiri Kültürünün Olmaması: Bazı şirketlerde, eleştirisel düşünme teşvik edilmez, hatta cezalandırılır. Çalışanlar, yanlış anlaşılma veya işlerini kaybetme korkusuyla yöneticilere geri bildirim vermekten çekinebilir. Böyle bir ortamda yöneticiler, iş süreçlerindeki sorunları veya eksiklikleri fark edemez.
  • Geri Bildirim Mekanizmalarının Eksikliği: Yeterli geri bildirim mekanizmalarının bulunmaması, yöneticilerin çalışanlardan ve dış paydaşlardan alınan geri bildirimleri duymasını engeller. Bu eksiklik, körlüğü pekiştirir.
  • Hiyerarşik Engeller: Kurum içinde çok fazla hiyerarşi olduğunda, alttan gelen bilgi akışı kısıtlanır veya çarpıtılır. Orta kademe yöneticiler, üst yönetimin hoşuna gitmeyecek sorunları saklayabilir, bu da yöneticilerin şirketteki gerçek durumu görmesini zorlaştırır.

3. İş Süreçlerinde Yenilikçilik Eksikliği

  • Stratejik Körlük: Sektördeki değişiklikler veya yeni rekabet stratejileri fark edilmeyebilir. Örneğin, teknolojik yenilikleri uygulamak yerine mevcut düzenin sürdürülebilir olduğunu düşünmek, uzun vadede rekabet gücünü zayıflatır.
  • Müşteri Geri Bildirimlerini Değerlendirmeme: Müşteri geri bildirimlerini dikkate almamak, müşteri memnuniyetsizliği veya değişen taleplerin göz ardı edilmesine neden olur. Bu da şirketin müşteri odaklı bir yaklaşımdan uzaklaşmasına yol açar.
  • Veriye Dayalı Karar Alma Eksikliği: Bazı yöneticiler, geçmişte sezgisel kararlarla başarı sağlamış olabilir, ancak günümüzün rekabetçi ortamında veriye dayalı karar almak kritik bir gereklilik haline gelmiştir. Verileri analiz etmekten kaçınmak, doğru stratejiler geliştirmeyi engelleyebilir.

4. Dış Etkenlere Duyarsızlık

  • Pazar Dinamiklerini İzlememe: Pazarın sürekli değişen dinamikleri ve rakiplerin stratejilerindeki değişiklikler izlenmezse, işletme dış çevreye karşı duyarsız hale gelir. Özellikle küresel pazarlarda, bu tür körlük önemli riskler taşır.
  • Yatırımcı ve Paydaş Geri Bildirimlerini Göz Ardı Etme: Yatırımcılar veya diğer paydaşlar, yönetimle ilgili geri bildirimlerde bulunabilir. Bu geri bildirimler dikkate alınmazsa, yöneticiler işletmenin dışarıdan nasıl göründüğünü anlayamaz ve bu da itibar kaybına yol açabilir.
  • Toplumsal ve Yasal Değişiklikleri İzlememe: Çevresel, yasal ve etik standartlardaki değişikliklere uyum sağlamayan yöneticiler, kurumun itibarını riske atabilir ve hukuki sorunlarla karşılaşabilir.

5. Kurumsal Körlüğü Aşma Yöntemleri

Kurumsal Yönetici Körlüğü’nü aşmak için bazı temel yaklaşımlar geliştirilmiştir:

  • Düzenli ve Nesnel Geri Bildirim Alışkanlığı: Çalışanların ve müşterilerin geri bildirimlerini daha sık değerlendirme alışkanlığı edinmek önemlidir. Bu, sadece mevcut süreçleri geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda yöneticilerin dışarıdan bakabilme yeteneğini artırır.
  • Dış Danışmanlık veya Üçüncü Taraf Denetimi: Objektif değerlendirme sağlayacak bağımsız denetçiler veya danışmanlar, işletmenin zayıf noktalarını belirlemekte yardımcı olabilir. Dış gözle yapılan analizler, kör noktaları aydınlatabilir.
  • Veriye Dayalı Karar Alma Kültürü Oluşturmak: Günümüzün veri odaklı iş ortamında, kararları sağlam veriler üzerine inşa etmek önemlidir. Analitik raporlar, müşteri analizleri ve pazar araştırmaları, doğru karar alma süreçlerini destekler.
  • Açık İletişim ve Şeffaflık: Yöneticilerin, çalışanlardan gelen geri bildirimleri dikkate aldığını göstermesi ve hataları kabul edebilmesi güveni pekiştirir. Böyle bir ortam, kurumsal körlüğün azalmasına katkıda bulunur.

Bu adımlar, kurumsal yöneticilerin organizasyon içindeki gelişmeleri daha iyi analiz etmesine ve objektif bir bakış açısıyla kararlar almasına yardımcı olabilir. Yöneticilerin kendi yetkinliklerini geliştirmeleri ve iş süreçlerine yenilikçi yaklaşımlar katmaları, uzun vadede hem organizasyonel başarıyı artıracak hem de kurumsal körlüğü azaltacaktır.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Eczacıbaşı Topluluğu’nda atamalar

Eczacıbaşı Topluluğu’nda, 1 Kasım 2024’ten başlayarak geçerli olan üst düzey atamalar yapıldı. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri CEO’su Hasan Pehlivan olurken, VitrA Karo CEO’luk görevine de Mert Karasu atandı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Eczacıbaşı Topluluğu’ndan üst düzey atama haberleri geldi. 1 Kasım 2024 itibarıyla geçerli olmak üzere, 4 ülkede 14 üretim tesisi ve 5 bini aşkın çalışanı bulunan Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nde CEO görevine, son olarak VitrA Karo’da CEO olarak görev yapan Hasan Pehlivan atandı. Türkiye’den AB ülkelerine yapılan karo seramik dışsatımında ihracat şampiyonu olan VitrA Karo’nun CEO’su ise aynı kuruluşta Ticari Direktör olarak görev alan Mert Karasu oldu.

Eczacıbaşı Ailesi’ne 2015’te katıldı

VitrA, Artema, burgbad ve İntema markalarıyla 105 uluslararası pazarda faaliyet gösteren Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin yeni CEO’su Hasan Pehlivan, iş yaşamına 1994’te Schlumberger’de Saha Mühendisi olarak başladı. 2002 yılına dek aynı kuruluşta operasyon ve iş geliştirme süreçlerinden sorumlu olacak şekilde farklı yönetsel görevler üstlendi. 2002-2011 döneminde Gemalto Türkiye Genel Müdürü oldu. 2011-2014 yıllarında Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nda Baş Danışman olarak çalıştı. Eczacıbaşı Topluluğu’na 2015 yılında Yapı Ürünleri Grubu bünyesinde İş Geliştirme Direktörü olarak katılan Hasan Pehlivan, 2016-2019 arasında VitrA Karo’da Genel Müdür, 2019’dan bugüne de CEO olarak görev yaptı.

Halen Toprak İşveren Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı, Eskişehir Bilecik Kütahya Seramik İş Kümesi Derneği Başkanı, Türkiye Seramik Federasyonu Başkan Yardımcısı, İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) ve DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) Üyesi olan Hasan Pehlivan, 32 yıldır Uluslararası Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Topluluğu’na (IEEE) üye.

1972 yılında doğan Hasan Pehlivan, İzmir Fen Lisesi’nin ardından, lisans eğitimini 1994’te Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde, yüksek lisansını ise 2004’te Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladı.

Kariyerine Eczacıbaşı’nda başladı

Bozüyük’teki üretim tesisi, Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) dünyanın en gelişmiş üretim tesislerini seçerek “geleceğin üretim tesisi” olarak işaret ettiği “Küresel Deniz Feneri Ağı”na (Global Lighthouse Network) dahil olan VitrA Karo’nun yeni CEO’su Mert Karasu oldu. Kariyerine 1998 yılında Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nde başlayan Mert Karasu, 2003-2008 döneminde VitrA ABD’de görev yaptı. 2008-2011 yılları arasında İntema’da Kategori Müdürü olarak görev alan Mert Karasu, 2011-2023 döneminde Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nde sırasıyla Satış Hizmetleri Müdürü, Uluslararası Satış Direktörü, Asya Pasifik Bölge Direktörü ve Müşteri Deneyimi Direktörü olarak çalıştı. Mert Karasu, 2023 yılından itibaren VitrA Karo Ticari Direktörü olarak görev yapıyordu.

1974 doğumlu Mert Karasu, İstanbul Erkek Lisesi’nin ardından, lisans eğitimini 1996 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde, yüksek lisansını ise 2006’da Southern Polytechnic State University İşletme Bölümü’nde tamamlad

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.